19 Küânunusanl İnsanın — Bıbamın masalı — Möstan, henüzgenç bir kedi- dir; toparlak sevimli bir çehresi, hele dimdik durur kocaman ve bembeyaz bıyıkları vardır. Mi- yavlarken ağzı yan tarafa öyle bir iğilir ki, Mestanın sahibi olan oduncu Ali babanın küçük oğlu Korkud buna dayanamaz, onu hemen yakalar, Mestanı burnundan öperl.. Mestan, Korkudun sevgili ke- disidir, kediye bir kimse — ilişe- mez, her gün ciğeri de alınır. Mestanın huyu da yüzü gibi güzeldir. Yalnız bazı bazı or- mana doğru gitmek gafletinde bulunur.. .. İşte, günlerden bir gün gene böylece ormana gitmişti. Fakat henüz ormana dalarken, orada kocaman bir arslanın yatmakta olduğunu gördü; ve artık kendi- ni bitmiş ve hatta şimdiden arslanın karnına girmiş sandı. Doğrusu da budur! Bir arslan ile küçük bir kedi' değil, koca- man bir öküz bile bu kadar yakından — karşılaşsa herhalde arslana gözel bir kuşluk yemeği olur. Kedi böyle düşünürken aldanmadığını — zannediyordu. Fakat işin tuhalfı bay arslanın halinde hiç bir hiddet görün- medi, Kocaman bıyıklarının görün- miyecek kadar yanaklarına ya- pışmasından güldüğü bile anla- şıldı.. Ve hatta korkusundan tir, tir tütremekte olan kediyes: yeme Tühaf, dedi.. Sende tıbkı * bana benziyorsun; fakat neden bu kadar küçük ve cücesin... Kedi, işin bu tarafa dökül- mesinden memnun oldu; belki de kurtulacak bir çare bulmuş olmalı ki titremeği bıraktı ve serbast bir tavır ile: telgrafçılığı küçük - bir istasyon Memurundan bu sâyede öğren: Mişti... Demek ki, yapılan iyi bir hareketin hiç bir vakit ve hiç bir suretle mükâfatsız kalmı- yacağı çok doğrudur! n Boşboğaz olmaktaki tehlike Edison; hâlâ şimendiferin yük vagonundaki mevkiini muhafaza etmekteydi. Kimya tecrübesinin kuvveti ü se üK — Nedea olacak! Dedi insan oğlunun eline sen de benden küçük kalırdın! Arslan oğlu buna şaştı: — Ne, dedi.. Senin insan oğlu dediğin bu kadar kuvvet- li midir?.. Mestan cevab verdi. Ve hatta düşsen nin gördüğün şu koca dağı bile devirir. Eminim ki sen dağı de- gil, şu ağacı bile deviremezsinl. Arslan buna iyice kızdı, ve: — Yoo... Dedi. Bu senin zan- nın. Beni insanoğluna — gölür, Ben onunla güreş edeceğim.. Bunun üzerine kedi ile Arslan, yanyana şehre doğru inerek in san oğlunu aramağa başladılar. Yolda bir deveye rasgeldiler, insanoğlunu —aklında büyülten Arslan hemen sordu: — İnsan oğlu bu mudur? Kedi, ağzını yana eğilterek: — Yok... Dedi. Bu da onun elinde böylece kambur olmuş- tur. İnsanoğlu bundan çok kü- çüktürl. Az daha gittiler, Ali babanın evine yakın geldiler. Ali baba oduncu — değil mi ya?, Henüz ormandan gelmiş, odunlarını evinin — bahçesine — getirdikten sonra, eşeğini de şöylece otla- mağa bırakmıştı. Arslan eşeği görüncer — İnsanoğlu —bu mu? Dedi. — Yok. Bu da iİnsanoğlunun bir esiri. Fakat insanoğlu pek yakındadır. Zavallı — Ali- baba, odunlarını yarmağa benüz başlamış idi ki, birden bahçenin kapısının açıl- dığımı ve içeriye Mestanla be- raber kocaman bir arslanın gir: diğini gördü. Ve son derecede korktu. Arslan hiddetle: — Sonu 10 unca sahifede — Aşılanan küçük bebek Bir muhteriin çocukluğu husule getirdiği kaza dolayısile, ecza ve kimya maddelerinden mahrum kalan Edison kendi kendisine bundan sonra ne ile meşgul —olmak — lâzımgeldiğini sorup duruyordu, Zaten, kimya tecrübeleri fazla vakte ve fazla çalışmağa da lü- zum gösteriyor “e bunun için yolcuların hizin öne lâzim ol duğu kadar bakamıyordu. Fakat böylece bomboş durmakta işine - ——— aasnasnn v b e agbüe aa d — ae <e Küçük boksörler Küçük musahabeler: Ârı Küçük Alp, ablasının eline bir arının konduğunu görünce, telâşla haykırarak: — Aman abla!.. Dedi. Eline bir arı kondu, şimdi seni soka- caktır! Ablaâsı gülerek: —- Gördüm, — gördüm.. Ra- hatını bozmıyalım, bana hiç bir fenalık etmeden uçub — gide- cektir! — Yok canım... — Şimdi göreceksinl. Arılar zannedildiği gibi fena mahlüklar değildirler; işte Peri- hanın eline konmuş olan arı da uçub, gitti. Bir az havalarda dolaştıktan sönra, bir çiçek üzerine kondu; bir az sonra havalanarak diğer bir çiçek üzerine kondu; bu su- retle bahçenin bütün çiçeklerine kondu ve gene uçtu.. Alp bunları görünce: — Doğrusu; dedi, Arılar çok rahat bir ömür sürüyorlar, ak- şamlara kadar böyle vakit ge- çiriyorlar.. — Çok aldanıyorsan, Alp!.. Arılar böyle çiçekten çiçeğe konarak sade vakit geçiriyorlar; belki çâlışıyorlar.. Elime bir bak hele.. Bir şey görüyor musun?. — Hayır.. — Dikkatli bak;, — Ha.. Gördüm, gördüm.. Elinin üstünde sarı bir toz var. — İşte bunu arı bıraktı. Arı bir çiçek üzerine konduğu -za- man oradan tatlı bir takım şey- ler alır ve kovana götürür, şurada Rüstem babanın bahçe- sinde yirmi, otuz tane kovan vardır. — Ben oradan geçerken çok korkuyorum arılar beni sokar- lar d.ye.. — İşte şimdi, gördüğümüz arı bu kovanlardan - gelmiştir. Onun bu' kovanlarda küçük bir odacığı vardır; orada, çiçekler- den topladığı tatlı - şeylerle - bal yapar. —— Annemin, - babamın bana baldan mı ya- hiç gelmiyordu. Vakıa okunacak kitapları - var -ve -okuyordu. Fa- kat, onun fikrince kitap okumak bir nevi istirabat etmek demekti; böyle en kıymettar vakitleri ki- tap okumağa sarfetmek de doğru değildi! O, çalışmak, aramak ve icad etmek iştiyordu. 'Tam bu zamanda, kimyahane- sinin bütün ecza ve âletlerini yola atan kondoktör - değişmiş ve yerine gayet iyi'bir adam gelmişti. Çevik ve çalışkan olan Edison bu adama kendini he- Bire iki! Hakimin birine sormuşlar: — İnsanda ağız bir iken ku- lak neden iki? Hakim de cevab vermiş, ve: —Çok dinleyib! az söylemek için! Demiş. Gene sormuşlar: —Eller neden iki olmuş, ağız | bir iken?. O, cevab olarak şu öğüdü vermiş: — İki kazanıb bir yemek içini. Dayanamamışlar bir daha sor. muşlar: Fakat göz neden çift ol- z gene birl Hakim bu defa kızmiş ve tekdir eder gibi: ——ia Her şeyi görüb fakat az şeye karışmak - içini. Cevabını vermiş. AÂdem Hasip Adamoğlu Bir rüya Bir gün arkadaşımla — dere kenarında oynuyordum. Tülka- nâtlı bir peri kızı geldi. Billür isine su doldurdu, — uçup Arkasından koştum altın bir sarayın önünde indi, kapı- ları gene periler açtı. Kiz içeri girince kapılar kapandı. Hemen Pencereye koştum.. Kız - peri kralının odasına girdi. Elindeki sürahiyi krala verdi. Kral sudan içti kız dışarıya çıktı, — bir az sonra dışarı âltın yularlı iki at çıktı, birine kral, birisine de su getiren peri kızı binmişti. Kralın sırtında sırmalı bir palto vardı. Kızın kanatları — tülden idi, Sırtında bir. perelin başın: da-bir taç vardı. Birden — iki gümüş kamçı şakladı, parlak, işlemeli dizginler gerildi, kral — Sonu 10 uncu sahijede — S TEAN Maaal T LAG DS Ka F B S parlar?.. *— Öyle ya.. — O halde, bu arılar çok iyi — hayvancıklarmış.. Ben de onlardan korkmıyacağım artık., — Fenalık etmedikçe arılar insana hiç bir fenalık etmezler kardeşim., Eğrikspt: 27 Mayıs 333 men - sevdirdi; bir kaç gün içinde bu sevgi o kadar arttı ki, Edi- Son artık yeni tecrübelere baş- lamak — için kendini - serbest gördü. Trenin * Detrua, şehrinde durduğu bir gün öğleden sonra, Edison yük - vagonuna döndü- gü vakit her vakıtkinden daha büyük ve ağır bir yükle dön- müştü. B sefe - kitâP getiri- yordu. Paxetin açılıp da içinden bir sürü eski matbaa harfleri ile matbaacılığa ait âletlerin 1 .—-Boylu boyumca yata- rım, kalkabilsem göklere erişi- rim, eğer ellerim olsa kaçanla koşını'nııı'ım, gözlerim ve ağ- zım olsa her şeyi görür ve söy- lesiml şeyi gi y Şu halde... Ben 'neyim?. 2 — Hesap oyunu: Tek bir rakam - bulunuz ki; birden dokuza kadar her hangi bir rakamla darbedilirse ed- sin, hasılı darbının cem'i gene ayni rakamı ifade etsin! Bilmecelerimizi - veyahud he- sab oyununu halledenlere eskisi gibi kıymetli hediyeler vereceğiz. Bilmecemizin ve hesab oyu- nunün ayrı ayrı halledilmesini de kabul ederiz. ——— ANADOLU GAZETESİ Çocuk Sahilfesi Kuponu Mektep ve şehir Mükâfat kazananlar Geçen nüshalarımızdaki mecemizin - halli: Telefondur. Bunu radyo şeklinde - halle- denler de muvatfak olmuşlardır. Dilsiz şeklinde — halledenler tabit muvaffak olamamışlardır. Mükâfat kazananlar bi mükâfatı: - İzmir ilkoklundan 2 Birinc nava Kars Meral, iliğ: Kız 514 h Süheyla Aytinar, üçü lüği Kemalpaşada eczacı / oğlu Kâmüran kazanmıştır. Diğer kazananlar Uses m Kız lisesi fen şubesinden berra, Ankara Nilüfer cad okutucular sokak ikinci a) man birinci katta Gögçen H Manisa merkez kaza jandı kaleminde Emin mal Güver, Eşrefpaşa Tınazlepe tebinden 121 numarali M. amur, — Karataş ortaokul numaralı Azmi Turhan, İ arastada Nai — Karataşta Must Şakir Özü | Necatibey © Hıfn | gün, Gündo 1 muhase Kemal oğlu (( ndi, Gazi : lundan Ekre.: — Şengün, mektebinde A Danyal, A tada Şemoi u David Ha Halkevi köşe 19/1/938 — şarşamba saat 18 d ssyal 17 de halk dersaneleri kı haftalık - toplantıları vardır. | duarcı Deve ve yavrusu çıktığını gören kondok:ör hayretle: — Bunlar ne?.. diye sordu. Edison: — Küçük bir matbaa yap- mak için lâzım olan şeyler.. dedi. Kondoktör, hayretten -gözler rini açarak: — Burada mi?,. diye sordu. Edison tavrını hiç bozmıyarak: — Evet, furgunun bir köşe- sine çıkar ve hiç bir kimseye de zarar vermeez. dedi. — Fakat bu matbaayı ne yapacaksın?, — Biır gazete - basmak kullanacağım! — Bir gazete mi?.. — Tabi. Genç Edison, yapacağı şej den emin bir gülümseme anlattı: Yolculara en g taze havadisleri saati bildirecek hakk' bir Yapacaktı, Kondoktör bu çocuğa hametle baktı! Nihayet: — Oğlum, dedi. Bell kırık, dökük âletlerin iyi, * Sanü