. Fedbile ? FIKRA 8 Kânunneret Buücada Şi üüğmmein Jandarma teşkilâtının muvaffakayeti Halkın ârzusu üzerine Buba Nâhiye merkezi, son zamanda pöls mıntakası dâhiline alınmış ve İzmir (Emniyet kadrosundan aytılan altı polis ile bir komiser Yürek İrfan Hazâr Dün akşam Yamanlardağıyle bir lokantada yemek yiyorduk. Üstad, biç yenlek kstetini koatrol - etmedea garsonu çüğerdi: — Bana bir yürek verir misiniz! dedi. Garsca şaşırdı. Kendisini toplıyarak cevab verdi: bayramı münüasebetile üumhüriyet zabıtast daima müteyakkiızdir Sarıcalar köyündeki soy- k a z Müssadenizle sorayım bir dela. Bilmiyorum içerde var mı! KTT * ahşve"__ş ÇÜ galdı Bucada vazife görmeğe — başlar iraz #onre, ukaradan çıkan kanlı bir yürek, Yamanlardağının önüne k d Şeker bayfamı İünasöBetile | mıştır. Bücü nahiye merkezin: kondu. g.;:ı yiyor; hem de ııî.ı:ın knn;ı;;eynı:u: Ai guncuıu ha Ises' Şarşidâ büyük bir kalabalık ve | döki jandâriha teşkilâtı — Buca — Niçin yan yân tabağıcla iyorsun? Sen de mi yüreğin faziletlerini —ti D < hararetli —alışveriş — gör . | havalisi köylerinin inzibat ve bi Aşkımızın, heyecammızın, — cesaretimizia, ve tehevtürümüzün , $ 3 . ll SADA n ai Sen S D gae Vak'anın beş faili, dün silâhları| nıse, sie bğm icin he İ asoyis. ilerie meşğal - olmk danberi söyliyegeldiğimiz “aslan yürekli adamil.,, “yufka yürekli sev. A P Ka Bilil, , “teş Yürkli deliksaki,, “aüküa (yüdük bal., yyürlüiğin — szladı.. ile beraber yakalandı f:'ks::;;e'::"â' satla maBâza |— Bundan evel Buca — nahiye e çok memnumr- *korkusundan yüzeği öyle düyor ki,,, “yürek dediğin büyle olmalı!,, , “yü. Teksizki; “yürek mi dedin; bak getirel,, tâbirleri demin söylediğim bakikali ötniyorlar aa? İhtiyar dostum cevab vermediğime ürülür gibi oldu. Yüzüme baktı: — Eibette niçin yürek yidiğimi öğrenmek istiyorsun, dedi. Söyliyeyim: Son zamanlarda benim yüregim çok tabansızlaştı. Onu bir az sertleştirmek, katılaştırmak, hülâsa yafkalıkidı Çikatıb taş yörek halinb köğymak istiyorum, Binlerce zavallı Çinli çocuğun, dağlar gibi yığılmış ölü resimlerine — gazete- lerde Bakarken, görlerim durmadan yaşatıyor. Bunun için yürek yemek istiyorum. — Yürek.. Niçin gülüyorsan? Sen hiç tarih okumadın mı? İptidai kavimlerde cesar ve aralan yürekli olmanın birinci şartı; en kahraman has mı harb da boğazlamak, Jâkin öldürmeden, yarı diri iken onun göksüdü , pargalayib henüz çarpmakta olan taze ve genç yüreğini göğsünden çıkarınak ve Kabilenin önünde o yüreli çiy çiy, dudaklarından kan aka aka yimek, iyice Çiğaemek ve yatmaktı. Bundan sonra kabile, o adama “cesurl, diye- bilifdi. Öyle yâ, kahraman düşmanının, bütün kahramanlık fasiletlerini için. de tapıyan altın yüreğini kendisi koparip yemedi mi? O da muhakkak bo. Çazlanan kahramanın tıpkısmı ve burnandan düşmüşü olacaktı! Ellerimi yıkamak için —masaden kalkarken dostuma yaklaştım. Ona ya- vaşça Şünları söyledim: — Çök doğru söylüyreanuz üstadim amma, tirin şimdi yidiğiniz —insan 've dölayisile bir kahraman yüreği değil, bilâkia bir hayvan yüreği, belki de bir Öküz yüreğidir! Binaonaleyh bunu yiyen... Yamanlardağının meşhur msabiyet fırtınasına tutulmamak için, kendimi lokantadan güçlükle daşarıya atabilldim. Sunt patates vesaire Küliforniyanın marüf profesör» İerikden Ve Amerika ilim âle- minin belli, başlı simalarından birisi olan doktor Grenko, bil- hassa biyolojik araştırmalarile şöhret kazanmıştır. Profesör Gretikö, JAboratüva- riüda sün'i o ârâk tömâtes, pa- tates vesair bunlara benziyen sebzeleri yapmağa muvâflak ol muştur. Bundan sonra, patates, tomates veya' havuç ve salatalık istihsali için ne araziye, ne kaz- mâğü, ne çapalamağa ve ne de sülâmâağa lüzüm kalmıyacakmiş. Yödi canlı bir insanl Hâüyır.. Hayır.. On beş cânlı. Çünkü Fransız Andre Düpui tam ön beş dela ölümle karşı- Jaşm ş ve kurtulmuştur! Bu se- Beble kendisine erzin en talihli adatmı diyenler de vardır. He- nüz 28 yaşında bulunan Andre oh Beşinci defa olarak ölümden” şü şekilde kürtüulmuştur: Andre Liyon şehrinde bir cüddeden — geçiyorken — ânsızın iki kamyon arasında kalmışir; öyle ki Andreyi kamyonların a- tından pestil halinde çıkarılacak isananlar pek çok olmuştur. Hal- “buki Ardre iki kamyonun al- tndan bir iki hafif yara ile kârilmiştir! Si İlk büyük kazayı da İ8 ya- şında iken bir dinamit iştialinde geçirmiştir, bu müthiş infilâkta Andre, yalnız bir gözünü kı_y- betmiş fakat kendisine hiç bir şey olmamıştır. Buse yüzünden hapis Dünya artık tersne döndü demektr. Bir zamânlar, öpüş- meyi — tamim için kulübler, cemiyetler kuruluyor- dü. Şindi ise öpmek yütünden | bit sürü insan cezalandırılıyor. Giçeüde Londrada bir deli- kanlı bir buse yüzünden hapse Mahkü n olmuştu. Şimdi de İr- Tanda da bir delikanlı, bir kızı Öptüzü için iki ay hapse mah- küm olmuştur. Yeni bir usul An'aşıldığ na göre Amer kanın çocukları çok hâşarıdırlar, çünkü A verikalı babalardan bir kısmı ayaklırına — zincir | Viyanada | Vütmüktâ ve evin bir târâfına dâ bu zincirle bağlamaktadırlar. Böyle bir resmi neşreden bir Âmerika gazetesi: — Bu zincirler şimdi bir çok burdavatçı dükkânlarında göze çarpmaktadır. Demektedir. En yüksek ötel! Binâ yüksekliğinden — değil, mevki yüksekliğinden — behse- deceğiz. Cihanın en yüksek mevkide olan oteli, Monblân dağında ve denizden 3836 metre yüksekli- ğinde bulunan oteldir. Bu otel ancak ilkbâhar sön- larında yazın açıktır. Butdan sonra etrafı buz ve kar kapla: dığı için otel kapanmaktadır. Sahte İnsaniyetperveri - Fransada Bulsi Sürüner kasa- basında Elen adlı bir kadın, çök hayirperver ve insaniyet- perver götünmüş ve heikesin hürmetini kazanmıştır. —Fakat biraz sdnra, bu kadının çok kö- tü ve genç kızları iğfâl ederek satmakla geçinen bir mah'ük olçln_ğu anlaşılmış ve tevkif edil- Miştir, Gd Belediye cezaları Arabalar için muayyen olan noktalardan başka Yerlerde âra- ba Bekleten iki 4râbâ sürücüsü, şehirde fazla süratle otomobil Süren iki şoför, yere tüküren üç kişi, ağızlıksız köpek - gözdi- ren bir kişi belediyece cezalan- dırdıntşlardır. Bergamanın Turanlı nahiyesi- ne bağlı Sarıcalar köyünde Bir baskın vak'ası olduğunu, bü köyde zengin tanınmış olan bakkal Zühtünün dükkânına ge- €& yüzleri örtülü ve müsellâh bazı eşbasın baskın — vererek zorla para istediklerini, bakkal B. Zühtüye işkence ettiklerini dünkü sayımızda yazinış ve hây- düdlardan ikisinin tutulduğunu da ilâve etmiştik. Bu mübhim vak'anın diğer üç failini de jandarmalarımız meydana çıka- rarak yakalamağa muvaflak ol: Mmuşlardır. Vak'a failleri Bergamânın Eğ- figöl köyünden Kara Mustafa ile Poyracık köyünden Halil. İb- rahim ve Hüsnü, Cevaplı köyün- den Mustafa oğlu Abduilah ve Alâeddin çiftliği halkından Hü- seyindir. Evvelâ Kara Müstata ile Halil İbrahim yakalanınış ve suç arkadaşlarını birer birer ha- ber veretek söygünü nasil yâp- tıklarını, bütün tafsilâtile itiraf etmişlerdir. Tahkkâta göre, bu beş kişi; çök zeng'n olduğunu öğrendikleri bakkal bay Zübtüye Baskın vererek paralarını almağı bundan altı ay evel kararlaştır- mışlardır. Haydudlar; son defa Kınık mahiyesindeki kahvede “sturup baskını nasıl yapacaklarını gö- rüşmüşler ve lâzım gelen hazır- lıkları yapmışlardır. Bunlar bak- kal B. Zühtünün 5000 altın li- rası bulunduğunu - biliyorlarmış. Halbuki B. Zühtü, kurnaz bir adam olduğundan paralarını İz- mirde muhtelif bankalara yatır: mişti. Köydeki bakkal dükkâ- amda bulunan kasasında yalnız 300 lira kâğıd parası varmış. Haydüdlâr; Zifiri - karanlık ve yağmurlu bir geceyi baskın için çok muvafık buülarak Hüsnünün tedarik ettiği üç tabanca ve iki mavzeri âlinışlar, köy civarına gelmişlerdir. Köy halkı terâvih namazında iken bunlar, bâkkal dükkânının öhnüne gelm şler ve Abdullah ile Hüsnü ve Hâsan Hiseyin kapının önüüde bekcı- lik ve gözcülük vazifesini âlmış- lardır. Kara Mustafa ile Halil İbra- him de dükkândan içeri girmiş- lerdir. O sırada dükkânda Hacı Kıroğlü Hakki ile Süleyman Ça- vuş ta bulunuyor ve - hep - bir- likte kâhve içiyorlarmış. Hay- dütlâr: — K pırdamayın! Diye bağr Şarak ellerindeki tabanca ve sya AeVHUbdk iHM ğ b eu göy Ü bütteklellere Si v — mavzöri dükkândâ bulunanların Üzerlerine tevcih Gtmişler ve bakkal B. Züktüasün dlnina, yü- züne dipçik ve tabanca namlu- sil& müteaddit defalar vucarak yaralamışlar: — Para kasasını aç, para- lari çıkârl Diye tehdit etmişlerdir. Bay Zühtü; para kasasının anahtarın almış, kasanın önüne doğru git miştir. Haydutlar, o sirada mü- temadiyen kendisini - sıkıştırıyor. ve ona işkence ederek parâları bir an evel elde etmeğe çalışıe yorlardı. Bay Zühtü, kasanın önüne geldiği sirada elindeki kasa anahtarını bililtizam yere düşürmüş, o vakit küfre baş- hyan haydutlardan Halil İbta- him, bankonuh üzerinde düran petrol lâmbasını âlmış: — Çabuk bul şu anahtarı! Diye bağırm ştır. B. Zühtü; anlohtarı âriyormüuş gibi yaparak yâvâş yâvaş bakkal dükânının kapısına doğru ilerlemiş, orada Hâalil İbrahimiü ânahtârı arayıp bulması için tuttuğu İâmbaya elile şiddetle çarpmış ve lâm- bayı yere düşürerek söndürmüş, bir hamlede dükkândan dışarı fırlamış, karşı - tarafta bir kom- şusunun — evine - gitmiş ve bu evin arka kapımıdan köy odasına — Sonu 8 dur, En çok fâeinnün görünen- Tet tatlıcılar, kodayıl , â Börek ve baklava yufkâsı sâfanlardır. Bay- ramın yaklaşmış olması sebebile tatlı fiatleri yükseldiği gibi ka- dâyf, börek ve baklava yulka- larına da kilo başına 10 kuruş zam edilmiştir. Şekerci dükkân- ları bir arı kovanı halinde iş- lemektedir. Bayram münasebetile misâlirlerini şeker ve lokumla ağırlamak istiyenlerin yanıbaşın- da kuru yemişlerimizin fazla is- tihlâkini düşünerek yerli malı ve tasarruf gayesile yemiş alanlar da çoktur. Bayramda misafirle- rimize kuru yemiş ikrâm etmek belki bir kaç yıl sonra bizde bir âdet hükmüne girecektir. Kundura ve her türlü ayakkabı satılan mağazaların sahipleri ve şapkacılar çok —hararetli alış- yeriş yapmışlar ve bayram üzeri iyi para kazanmışlardır. Sümerbank, bayram üzeri me- murlarâ bedeli taksitle öden: mek üzere mühim miktarda öş- ya satışı yapmıştır. Sümerbat: kın gösterdiği kolaylıktan herkes memnütdür. Kız kaçırma Karaburunda İnecik köyünde Mehmet kazı 16 yaşinda Haticeyi kacrmağa teşebbüs eden âyni köyden zehir Mehmet Alile ar- kazıtı metkezinde bazı vak'alar olu- Şölüu. Bu vak'alar, şüpbesiz ki İanıdarma teşkilâtının — vazifesini görmediklerinden değil, Bucada toplanan bazı - sabikalıların ülü ortâ hareketlerinden doğuyordu. Buca jândarma teşkilâtı, bu gibi vak'alarda daima üstün bir has- sasiye le hareket ederek vak'a faillerini kısâ bir zâmânda Mey- dana çıkârmış ve onları yakalı- yarak Âdliyeye vermiştir. Bu, Buta jandarma teşkilâtı için ife tihar edilecek bir vaz fo şinaslık ve Muvaffakıyettir. Netekim, Bu- cada işlenen süçların — hiç bir faili meçhul kalmamış, meydana Çıkârilmiştir. Bu Tmüvaffakıyetin devamını polis teşkilâtından da beklemek ve istemek Bucalıların hakkıdır. v gaa İ Bayindırda hırsızlık 50 ziynet altını çalınmış Bayındırda — kurd — mahâllesindt bir hıftizlik vak'amı olmuştar. AH kül Pömbe Yeşilbâş, kitibin evine TPti gittiği tifâda böş külari evitin kağlt madaki Adida Kölidini kırmâk sutetile gireh bırsız tarafından 50 Hamidiyt ve rübiyeziyyast altım ile üç takılf erkek çamaşırı çalınmıştır. — Harslk Bayındır. zabıtasınca aranmaktadıt Tamazia; Dn. Fembe Yesilbaşın zimf k adı ” rak ad- | #ünloraan yerini bilen biri olduğ! ükitüla edili Pişiman olmuş amima.. Vaktile devrin en yüksek ri- calinden ve zenginlerinden biri, şehrin zarif, iyi nükteler söyliyen fakat fakir olan bir şahsı Rama- zanda iftara davet etmiş. Yemliş- ler, içmişler, gece yarısına ka- dar oturmuşlar. Ev sahibi: — Arizim “demiş- senden rica ediyorum, Bir kaç gün kal bizde.. Misalir, —( başüstünel ) deyip kalmış. Bir kaç gün sonra ise, ev sahibi bu misafireti uzatarak: — Ramazanın sonüna kadar bendesin, saraydan bile çıka- mazsın. Deyince, ©o da ister istemez razı olmuş, olmuş amma, bir ta- raftan da evdekileri düşünürmüş. Evinde Ramazanlık yiyeceği var- mış ki, fazla üzülmeyip sarayda yah gelmiş. Nihayet arife günü olmuş. Misafir, kendisini bu kadar alı- koyan ev sahibinin, evden ây- rzılirken kendisine hiç olmazsa bir kaç altın vereceğini utnuyor: müş. Uykudan kalktıktan' bir az sonrât — Eh ağam, paşam - demiş- buügün arifedir. Belki çoluk ço- cuğa bir şeyler âlınak icap eder. Kulunuza müsâade edin de gi- deyim. Ev sahibi: — Peki -demiş- uğurlar olsun. Misafir bakmış ki, ev sahibi- nin eli fkk cebine bile gitmi- yor. Tekrarlamış: — Eh Allaha ısmarladık gidi- yorum. Ev sahibi mâamiş: — Uğurlar olsun. Selâmlar temenni ederim. — Belki uzun müddet elem dimizi göremem. gene istifini boz- TAYYARE sinemasınDa Bayram şerefine bugünden itibaren Türkçe Sözlü ve şarkılı ŞEYA AHMED Genç ve güzel san'atkâör RAMÖON NOVARO tarafından temsil edilmiş müessir bir aşk hikâyesini Hüsâvver çok heyecanlı büyük filim Mosiki: B. Mesud Cetil idaresinde Lâğxclli müsiki üstadlari | iştirakile temin edilmiş. Müğünüiye Ba. VEDİA RİZA ile Solist” Müstafâ eri müztehib - şarkilari söylemişlerdir. — — J| İlabeten: Yeni Yenkli 'Ki... Mısır Man- zaraları... PARAMOUNT Sökhslü — Görüşürüz canıin âldırm& Misafir bahçeye — inmiş, döf” Müş, tekrar etmiş: — Gidiyorum artık! — Haydi- sağlıkla.; Misafir — başlamış içmll—hıt”ı kâpidaü çiküliş ve bâkmiş ki, sâhibi. Balköte.. Büş ni kaldirdi!. — Buğün -demiş- . arifedir" luk çucuğa bir şeyler almak lâzımdır da — onun için gi rTümMA Ev sahib': — Hâkkın var -dömiş- Clw git,.. ğ Misâfir çileden çikimş, ıc'::z âğihi, Yummüş gözünü. Hef bin tâne külür savurmüş. O ı;'lı balkondan kahkahalarla gülm? ğ iktifa etmiş... Adamcık evit! bulunduğu sokağa vârmış; Üf miş ki, ev yok.. Bire ammüfi” Adımânı, zamani yok, * Yetinde bir başkâ yepyen! vdr.. y — Eşv h -demiş- ben İ'd'u' ev. de ılLıp gitmişe. —| b Tam bü- sirada yeni İi penceresinden — karısının B duymüuş: Kai OT Yahül. Alık alık e bakk nıyorsun öylel.. Girsen € * riyel, İ e ğN içeriye girm îdağılcıuıîe:iıyğöâe h.m-?.ı— — No ölacak, senin YA dığılı &v işte. Her gün A leri, keresteyi, taşı harci 99 y yan sen değil miydin?. Ya elbiselerini, bizimkilerini $8? mâdın mi?. çavn ;: iş &v Adâmcık, o zengin işi yaptiğını anlamış küfürlerine utanmış & işlen geçmiş.. KUAPY3Lİ rislar 191