ANA Dartanyan, cevap vermiyerek b.ı—ıuı önüne iğmişti; üniformasını giyebilmek arzusunu daha z M. dö Trevil tarafından veri- len bir işaret üzerine Dartan- Yandan başka her kes odadan Şekilmiş ve o ise çağırılmış bu- lunduğunu düşünerek, Gaskon: yalılara mahsus bir itaatla; ye- rinde durmuştu. Her ke$ gittikten sonra ka- piyı kapayan M, dö Trevil, riye dönünce delikanlı ile y:ı İnız nüz olup biten heyecanlı el fikrinin muvazenesini bir dere- ceye kadar ihlâl eylemişti. Dı- şarıya çıkmak istemiyen ziyaret« çisine ne isteciğini sordu. Bunun üzerine Dartanyan, tek- rar ismini söyledi ve olup biten şeylerden dağılmış olan fikrini toplıyan M. dö Trevil, artık ken- dine gelmişti. — Alfedersin. Diye gülümsiyerek söze baş- — Alfedersin, benim aziz va- tandaşım, ben sizi büsbütün unutmuştum. Ne istiyorsunuz! Bir kümandan, adi bir aile rei- sinin mesuliyetinin çok fevkinde bir mesuliyet taşıyan bir aile babasından başka bir şey de- gildir. Askerler benim büyük oğullarımdır; fakat, kraldan ve hususile kardinalden almış bu- lunduğum infazı da elzemdir. Dartanyan kendisini gülümse- mekten menedemem şti. Onun bu gülüşünü gören M: dö Tre« vil, karşısındakinin ahmak bir emirlerin gocuk olmadığını farkatiiği - için hemen bahsi değiştirerek mak- sadâ girişti: — Babanıza çok hürmetim vardir. Dedi. — Oğluna he hizmette buli- nabilirim? — Çabuk çünkü vaktim çok kıymetlidir. — Efendim. Dedi. Dâartânyöm “Tarbesten çıkıp burâya gelirken, bâbâmâ karşi unütmümüş olduğubuz dostluğya güvenetek, silâlkşor üniförünasi giymlekliğime tHüsaade buyurul: mağihi Yica etmek niyetinde iditi; fakât sâ&ttenberi bu: Orada gördüğüm şeylerden bü vazifetin kiymetini - öğrendiğim iç'n bü işe liyakatim olmadığını anladım. — Evet delikânlı. söyleyiniz; Diyerek, M. dö Trevil cövâp | verdi. — Hakikaten yüksek bir iş- tir, zannettiğiniz yahut zanneder gibi göründüğünüz veçkile ümil leritizik pek te haricinde de- ğildir; yalnız hâşmetlinin iradesi lâzimdır. Esefle söyletimi ki, bir çok Seferlerde tecrübe geçirme- Miş bulünan, pek zaferler gös- termemiş ölan, yahut bizimkinin Madününda bir fırkada iki sene izmet etmemiş olan bir. kimse silâhşor olamaz. Dartanyan, cevap vermiyerek üşini Önüne iğmişti; silâhşor 9lmak için çekilecek zorlukları düşündükçe üniformasını giye- ılım arzusu daha ziyade ar tiyordu b M. dö Trevil, vatandaşnın albinin en derin köşelerini âraş- tmak arzusu ile nafiz gözlerini Sna dikerek sözüne devam — Fakat dedi, klnl deli fakat, babanız eski arkadaş mn Ççın size bir kolay Bearnlı apr siyo un. be. tal pek # Tetten — çıktığı bu bir İeritkizin — höpsi değildir. ve m zamandanberi hüsusta değişiklik hasıl olimuş bulundu- ğuna inanmaklığıma da bir se- beb göremiyorum. S zin de çok bir para ile gelmiş bulunduğü- nuzu ümit etmem, Dartanyan kimseden sâdaka istemeğe gelmediğ ni imar eder sürette gurarlu bir tavır takındı. Trevil sözüne devam etti: — Pek âlâ, delikanlı, çok güzel. Kibir ve gurur ne demek olduğunu ben de anlarım. Ben de Parise cebimde olarak gelmiştim; bunun'a be- raber, Luvr sarayını satin ala- mıyacak bir halde bulunduğumu söylemeğe cesaret edecek bir adamla kavga etmeğe hazırdım. Dartanyanın gururu dâha zi- yâde artmıştı; atını satmak — sa- yesinde sergüzeştine M. dö Tre* vilden dört ekü fazla bir pâra ile atılıyordu. — Demek is nızdaki para ne kadar çok olur- sa olsun saklamalısını: dört ekü iyorüm ki, yanı- bununla beraber, bir asilzade lâzım gelen noksanlarınızı da öğren- mek mecburiyetinndesiniz. Ben bugün Akademi Ruvâyyal mü- dürüne bir mektup yazayıin ve yarın o sizi ücretsiz olarak mek- tebe kaydeder, Bu küçük hizmetimi kabul et- Memezlik yapmayınız. En yük- sek tabakadan ve çök tengin Şark alİtında örüyâ girmak —iiöa- sında bulundukları balde valfâk olamazlar. Orada binicilik ve her türlü | kılıç kullanma ve görürsünüz; kimsölerle tanışır ve ara sıra da bana gelörek vaziyeliniz hak- kında malümat vermekle bera- ber, başkaca bir yardımıma ih- tiyacınız olup — olmadiğın dâ töyüyebilsiniz. Dartanyan, yüksek hayat bil- gisine henüz yabancı olmakla beraber, bu tarzdaki kâbulün soğukluğunu farkediyordu. — Yank elendim, dedi ba- bamın size yazmış bulunduğu tavsive mektubunun şimdi elim- de bülünmayışına çok üzülüyo- tum. M. dö Trevil cevap verdi: dans detsleri Tefrika No. t Sultan Hamid olandan biten den doğrü bir haber alamiyordu. Niyazinin —dağa Çekilişi pek ehemmiyelli idi. Ömer Nazımâ âtılan bunun yanında tıfır. derecesinde idi. Demek oluyor ki Selânik ve Manastır vilâyetleri hep gizli olan demi- yet tarafından zehirlenmiş, iğfal edilmişlerd.. Denize düşen yılâna sarılır, derler. Sultan Hamid de güzel ve döğrü Bir Kâber âlabilmek kiriğte kurşun için kulâğı idi. Hamidin kuyunu, suyunu bilen bâzı tiyneti bözük insütilüf dâ yok değil id Bunlar bu Kârişikliktân — istif deye düştüler: Marrastir kumandani diralay Nâzmi Bey Ç Yket ünük Yağı geç nır rtiğik e: idn vE imabeğie | tığınız halde asilzadelerimiz bile bazı kere bu | yüksök tabakadan | H Zan: Aleksaı.d. Düm şimdî iyade artiyordu — Böylü uzük bir yöla Çık- Bearnlı i lâzım olan böyle bir şey her getir. memiş olüşünüza taaccüp edi- yorum. izden daba — âlâsı vardı, fakât onu ben- çaldılar... üzerine, Mön kasaba- sında başına gelmiş olan vak'ayı ve meçhul düşmanının kıilik - ve kıyaletini hiç bir noktasını ka- çırm'yarak hararetle ve finandı- racak bir. tavırla anlatması M. dö Trevilin hoşuna gitmişti. M. dö Trevil, bir &z düşün- dükten sonra cevap verdi: — Acayip şey dedi, hiç ben- den bahsetme tiniz mi? — Evet, efendim, bu ihtiyat- sızlığı yaptım; fakat, ancak — si- zin gibi bir zatın ismi sayesinde yoluma devam edebildim. Ha- yatımı körumak - için başkâ ne yapabilirdim!.. ©O zamânlar müdalâne asriy- dı ve M. dö Trevil de kral ve kardinal gibi müdahaneyi - sevi- yordu. Memnuniyetini meydana koyan gülümsemekten kendini alamadı, fakat bu gülümseme | çabuk geçti; sözünü Mön kasa- bası vak'asına çevire ek dedi ki: — Sonu var — İngıl terede Tayyare tehlikesine karşı birlik Londra, 12 (Radyo) — İngil- tetenin bütün belediye daâireleri; devlet büdeesinden İödiğeedilmelegerlile tayyarer tehlikesine karşı müşterek bir tebhe almağı kabul eylemişlerdir Belçikada Van Zelandın yerine kimse masrâfları bulunamıyor Brüksel, 12 (Radvo) — Bel- Ççika kralı Leopold, yeni kabi- heyi teşkil ötmesi için B. Jan- gene Mezühiyet vermiştir. B matbuat Mmümes- gillerine vaki beyânâtıinda, kralın Lötdrâda imühim Meseleler et- tafihdâ Mmüzakerelerde büluna- tağını Ve tefakatinde B. Spakın- Üü Bülunâdağinı söylemiştir. B. Jansen krâlin Londradan âvdetine kadar, eski Bışbahn B. Van Zelandın vekâleten kümet riyasetini ifa Jarisen, edeceğini beyân eylemiştir. intisâbile mültehir bir zattı, Alaylı öldü Bu zât okumak yazmak da Bilkezdi. Mânâstırda merkez ku- mafidânlığına geçirilmişti. Pek müraf olan bu adam nasılsa ce- miyete iftisâp etmişti. Sultan Hâmidih bütün âdetlerine vakıf ölat buü adüm Niyazinin dağa çıklas'le fırsati yakalâmiş öldü. Bir kere pâşalık mühakkâktı. Derâkâp mabayne bir telgraf uçürdu. Malüm esele hakkında ŞfAKT Marüzatimi var, dedi. Ka: Bul Edi!di. Kitabula gilti. Cemi- yet Kökkımdâ ifşdtta bülündü. Derhâl mitlival ğa terli Edile. (Fakât talih yar 1 âkvâl ümidin » Yahi c& rek püşa öldü. ölmâdı ficifide .—ıh, el Meğrüli iân defi leneyi çalmış edi Hülişti. Bu Cem yetten DOLU | Mükâkatlı müsabaka ai “Bir yangın!,, — Başı 1 ihnci sakifede — Bina sabibi. By Nâlie tele- fonla kazadan haber verildi. B. Nafi o gün tesadüf eseri olmr— Urlada bulunuyordu. Kazâ yeri- gelmeğe muvâflfak olama- 5 meçbul bir a alanmış yat yarâsi hafil rafından y Mââmâlih taârruzun sebi Bay Nafiin ölümünden hiç bir kimsenin istifadesi olamazdı. B. gel biraderzadesinden şüphe ediemezdi. Çünkü avtikâtıh mirasını bulünca bırak- mâsı imkâhı hemen hemen yök- tu, zaten avukatın Karun kadar zâmâanlarda hiç bir şey kalmamıştı. Avuka- tın bütün emlâki, takriben 30 bin lita kıymetinde bu'unân ve bu akşam yanan konaktan ibâ- retti. Artık bu da; bit çok ipo- teklör. âltında idil İşte bu ko- nak 50 bin liraya sigortalı bu- | lunuyordu. Şahidler bü binanın eşyasile birlikte elli bin değil, 60 bin lira kıymetinde olduğunu J söylediler, avukatın sigorta tak- Stini pek müskülâtla ödiyebildi- ği halde eşyadan bir tanesini bile satmadığını bildirdiler. 50,000 İirayı tediye mecburiyetinde kal yordu. Konağın bir kazâdan ziyade bir düşmanlık yandığı da tahmin ediliyordu. Avukatın bir çok düşmanlârı - vardı, Böyle bir harekette bulunmuları mümkün idı. Bunlar Şoför - Ahmed vardı; bü adam bir “bu âvukatı ben diri diri yaka- cağımi,, demişti. Masmafih yan- gin gecesi avukatın Urlada ol- uııııurıu bu şöför biliyordu. zenginliğinden &ön Sigorta şirketi eserile bunların arasında biris. zamanlar isıninde gın gecesi konağa dişar- ç bir kimse gelmemişti. Bay Nahi dört gün evel ve bi- raderzadesi de ancak üç gün evel bu konağa uğramıştı. Şu halde? Bu konak niçin ve kimin tarafından yakıldı? * .. Müsabakamızın esası böyle on iki zabita muammasının hallin- den ibarettir. Cevabların her gün veya hep- sinin birden verilmesi mümkün- dür. Yalmiz sonuncu ve 12 inci Mmüsabakanın halleri 12, 13, 14 ve 15 inci kuponlarla bir arada gönderilmelidir. Mükâfatlarımız 12 müsabakâ halleden bi tinci, 8 müsabaka halleden ikinci, 6 müsabaka halleden üçüncü, 4 müsabaka halleden dör düncü, | korkan bu paşa- taslağı Çerkes dlmak dolâyısile kuşçubaşı Eş- fef ve kardeşi Saminin himaye- sine iltica etti. Ve banâ Hami- din verdiği livalik rütbesini is- temem. Bunu kabul ödişim 20- Faki bir iş olduğundandır. Dedi ve paşâlığı iade etti. Böylelikle Kayatını kurtardı.) Bu Nazmi beyin Manastırda Bir ârkadaşı vardi. Âkdâğ Ma. denli Mustafa efendi. Bu âdam Manastırdaki alayların - birinin mülettişi idi. Nazmi Beyin imus Vaffakıyeti bunün da hirs v& iştihasını açtı. İstanbula — #elbi için bir telg af da © üçürmüştü. Alay mütettişi imzasile M; Hastırdan çekilen bu telgraf Sa! Haziidin dikkat nazarlül | gelbetdiiğ Bünün da İstanbula Tn Perdemizde &i Akisler Karagör — Pekââ arkadaş- laft amma bizim halimiz ne ola- cak? Hepimiz değiş- tirdik. Hacivad — Felâüket, Karagö- züm, felâket.. Karagöz — Felâk&t, melâket, fakât hör hâlde buta bir çare bulmak lâzım.. Hacivad — Elimizde değil ki Karâgözüm. Karagöz — Hakkın var; Bizi gazete sütunlarında Kanlıkava- ğın dibine getirerek bü hâle sokanı bir elime geçirsein.. Hacivad — İmkânı yok Ka- ragözüm. Ben o zatı tanırım, ra- mazanda itikâla girer. Günde 500 rikât namaz kilar, akşam- ları bit Altınbaş — şişesile — iftar eder, gayet mütteki, musâlli bir adamdır. Bugünlörde diyorlar. Karâgöz — Evliyâ bu adam? Hacivad — Hâyır.. B. Relik Evliya ile akrabalığı filân olma- cinsiyet uçacak filân mı dığına göre, galiha mazâannadan.. Karigöt — Ne Hâcivad — Ba sana âyol, ü8 hülü Kordu?. Bir şöş değil; bazi enayı vardır. Kafaları bakımından 18 nci hesüz çemerüişlerdir. Mizahin inahağını anlamı szlar da - bizi berbad etti bi din? bazi dümbelekleri iki san! m asr bile ge- sanırlâr. Karagöz — Sen öyle erin> ba- karsan, Haciva , halin düdük. İnkılâb Türkiyesi bu gibilere kulak asmadığı içindir ki mut- tasıl yürüyor. sahneye yüz binlerle —adamın iç nden miş, yükselimiş şahsiyetler rılır, anladın m:?. Hacivad — Ne sivril- çıka- itibârla yük- vzma 2 imüsabaka halleden iacı olacaktır. Birinciye 15, ikinciy& 10, üçün: cüye 5, dördüncüye &, beşin: ciye 2 lira mükâfat verilecektir. Bu müsabakayı halleden!-re de kur'a ile yüz Mmuhtelif hediye verilecektir. Kuponları kesip ida- rehanemize gön teriniz. ANADOLU nun imnü. sabaka kuponu: 5 İsmi « Adtesi : — İnkılâb hatıralarından Yazan M. Doğan —_—'—_—————————— Sultan Hamid olandan bitenden doğtü bit haber alamıyordü. Niyazinin dağa çekilişi pek mühimdi: ömer Nazıma atılan kurşun bunun yanında bir hiçti gelmesini irade etmişti. Müftü, çoluğunu çocuğunu top- laâr - toplâmaz yıldırım - süratile Se'âniğe ğelmiş ve ertesi sabah trene binmek üzere Kolombo oteline misafir olmuştur. Şifâhi marüzâtim — vâr - diye öğüne gelenin İstanbulâ mâbey- ne taşınmaları muüvafık görüle- Memiş, bu Maskarâlıklara nihayet vermek ve ayni zamanda bu pis ruhlu adamların yalân yanlış yapatakları hafiyeliklere mani olmak, güvendikleri efendileri den ârtik Tayda kâlmadığını & latnak için bu gibi kale cüret &dehlerin Bilâ rherhâmet vücud- leritin örtâdan kaldırilmalarına kârâf Verilmiş ve ilk icranat Mük: tü Mustafd efendihin hissesine iSabet etmişti. Sona var Kâragör — Kim mi meşteb, kimi ilin Met itibar Hacivâd — Meğelâ . “Tâm bü sirâda sahneye kol kola girm ş vüziyette Karşıyaka- nın kümrüları Bay Niyazi Kân- burla Bay Nedim Zanbur g ler. Kanlıkavağın ejderhası ikisini de yakalıyarak uçurur. Bir müd- det sonra Nyazi Kanbur Çin genefali “Çang Çing-Çung, linde, Nedin Zenbişda rakı fıçısı hâlinde sahneye düşerler.., Nedim — Allah, Allah, Al. lah... Kanbura bak.. Niyâzi — Ne var bende ba- kılacak uülen?. Nedim — Aman ğum, seni bir yere kapat p para ile ahaliye göstereyim. Niyazi — Ne diye?. Nedim — Şanyhaydan yeni gelen #kiâtfât moslrası diye.. Niyazi — Sen Bebimle vğrae şacağ Ş Eskıden de na adama Şimdi #damakıllı Otur da kendi kendine iç bakalım Nedim — Ben bilirim sana yapacağım .. N yazi — Sen ha?. Bana ha?, Serin elinden e Şölir ülen?. Nedim — Hem ülen deme, Karşında tahsili yüksek, mieziyetli bir var. Be- nt git de Türküvaz barı sâhibi Bây Hüseyinle Bay İlisatid sor haüende, Horoz. Bay Hüseyinin kâtdeği. Nıyazi — Hangi kanburcu. ı haline bak, Zaten akı fiçisi idin am- beni rdun. varilleştir. bana delikanlı Hani bar sahibi ülen? Sen Bay Hüseyinin elin: deki nafgile matpucuna Bakma, Barın sahibi Mehmed isminde birisi; Horoz, tavuk, filân değil... Nedim — Olsun, varsın. Be- Di sanâ me yâpabileceğime geline: Mademki — sürtündün, ben d& herkese anlatırım. iyüzi — Âltih aşkina öüz. Nedim — And Verme. Be- him gibi ciddi bir genç sözün de dükür. İşte ânlâtıyorum: Ben Büna kafâyi çektirdim de Kârşıyakâ vapüru diye Anafartâ vâpüruna söktüm. Göce yafısi hareket ettik: Sabahleyin — bu fşık kalkınca “yahu, bizim eve de miyiz, diye soruyor. ( Ulen a enayi! Sizin evin tavanı böyle yaldızlımı ) dodinm de aklı ba- Şına geldi. Bende yedi bin lira var. Bün- dâ beş para yok. İstanbüla ç: kınca (Niyaziciğim! Kaç numara gömlek giyersin) dedim, (38) dedi. Gittim, 44 dümâra — bir gömlek aldım, giydirdim. Aya- ğında buruşuk bir p: kolte kadın robu gibi bir göm- lek, sırtında caket yok; buhü üldim, Londra birâkönesine gö- türdüm. Her kes beni asilzade bi genç; bunu da üşağım sandı. İstersen Âfeti devran hikâye- sini de ânlâtayım. Hani yağımı- run âaltında sokak kapısına ilânı aşk ettindi? Niyazi — Onu da anlâtırsan Zeyyadla — birleşir, yapacağımi yaparım. Nedim — Yööğ... herek. antaldn, dö- Lâtife lâtif Zöyydd, dön, ben, üçür müz bir araya gelirsek feleğin hizamı bozulür. Sonra benim gibi tahsili yüksek; terbiyeli, hecib, ensesine v ağzıddan ekmeğini al bir gehe'n haysiyeti -Sonu 8 inci Sohife de-