VI Teşrinteeni Büyük röportaj 9 — Yırtıcı hayvanlar avcısının çok heyecanlı hatıraları Dört, beş günlük iken elde edilen arslan, âdeta bir kedi kadar munisleşmiş idi.. Attan inerken (şanu da ilâve lâzımdır ki Ginede atın semeri de at kadar bir yükseklik - teş- kil eder) ayağım özengiye takıl- dı, düştüm. Vakıa hiç bir tara- fim yaralanmadı; fakat genç as- lan beni yere düşmüş görünce çok sevindi; keadisine bediye edildiğimi sandı. Maamafih, be- ni büyük bir tehlikeden ancak sahipleri yetişerek kurtardılar. Yoksa.. Aslana kendi ayağım ile gitmiş bir kahvaltı teşkil edecektim.. Aslan cidden güzel ve genç idi, daha ilk görüşte bu aslana âdeta meclüb oldum. Sahibi ve sahibinin genç zev- cesile bir. kedi gibi oynuyor! Sahibi bana: — Çok oyunbaz bir mahlük, büyüdükçe daha oyuncu ola- caktır! Dedi. Bu güzel mahlüku biz henüz dört, beş günlükken bulduk. Çocuğumuz gibi besle- dik ve büyüttük. Bir zaman gel- di ki, emzikle süt emiyor fakat acı, acı bağırıyordu. Kendisine bir oğlak vermeği düşündüm, kırk yıldanberi açmış gibi oğlağı yidi. Çiğ et yidirilirse bu hayvan- ların vabüileştiği iddia olunur; bu iddia doğru değildir. Görüyor: sunuz ki, bu hayvanı biz başı- boş birakmaktayız; siz attan dü- T ŞaYCE YAK UYETİNTZE Saritkiştir; fakat biz yetişmesek de gene size birşey yapmıyacaktı. * Akşam, kuru ve çok — sıcak bir hava esmeğe başladı. Bere- ket versinki M. Tibutun evi denize nazırdır, bu suretle bir *z nefes almağa muvaflak ola- bildik, Sözü gene arslana sevkettim ve: — Sizin bu arslan Avrupa büyük —hayvanat — bahçelerine lâyık bir hayvandır, dedim. Aslan, munis fakat bir az afa- can bir kedi gibi dolaşıyor, yol- dan “gelen geçenleri korkutuyor, bazı esniyor! Çok canı sıkılırsa, mın boynuna sarılıyor, onu öpüyor. Bay Tibut ile aslanın fia'i üzerinde bir az güç uzlaştık, B. Tibut aslanından ayrılmak iste- miyor; fakat verdiğim paradan da vazgeçemiyordu. Genç arslanın bir şakası Hayvanla bu adam ve zevcesi #rasında cidden büyük bir dost- luk vardı. Bu insanlar arslandan âdeta ağlıyarak ayrıldılar. .. Arslanı aldıktan sonra burada artık yapacak bir işim kalma- miş demekti. Arslana güzel bir kafes yaptık, ve beraberimizde götürmeğe başladık. Bu suretle kervanımız ilk köye geldiği vakit) nahiye müdürü bile bizim ars- Eşmede 15 yaşında bir kızı dağa kaçırdılar Eşme, ( Husasi ) — Eşmenin Sürge köyünde iğrınç bir kız kaçırma hâdisesi olmuştur, vak'a şudur: Delibaşlı köyünden İsa oğlu Aziz, Köseler köyünden Kabakçı Ahmed, İbrahim ve Hasan oğlu Süleyman ile arkadaşları; Sürge köyüde oturan ve bir düğün- den dönmekte. olan Halil kızı 15 yaşında Ümmiyi tenha bir yerde yakalamışlar ve tabanca- larla tehdid ederek kızi zora dağa kaldırmışlardır. Zavallı kız, dağda dört gün kalmış ve Aziz taralından kir letilmiştir. — Aziz, gün kızı köye getirmiş, arkadaş'arile birlikte jandarmalar — taraf ndan yakalanmıştır. Azz evlidir ve beşinci AİZabla—. Romanlı-i Yazan: Amerika Cumhurreisi M. Ruzvelt Çeviren: Faik Şemseddin Benlioğlu Tefrika Numarası; 1 — Bu Vantirilok Varot veya Vorotu görmek mi istiyorsunuz? iye sordu. — Belki, fakat siz Nellison- arı tanıyorsunuz, bu adam hak- inda ondan malümat isteyiniz. Ca ederim. Şarlot sual sormak ihtiyacında Olmasına rağmen kendisini zap- tetti ve dışarı çıktı. Dışarıda İT şeye çok şaşmış olduğunu belli bile etmedi. Evet, Vorotu atırlıyordu: garip bıyıklı, koca aşlı, başını bir küp içine sok- î_'"ş gibi görünen bir adamdı. akat Jim Blakın bu adamdan istediği neydi? Şarlot, bu anda ve şuracıkta kendisi için çok hayali bir va- ziyet mevzuu bahsolduğunu ve Vantirilokun da Jimin kendisini katlinde birinci suç ortağı ola- cağını biç kavrıyamıyordu. . .. Jim, önündeki dosyaları, istek- siz bir harekelle itti, dirseğini masaya dayadı, başını eline, im- tihana hazırlanan bir mektep çocuğu gibi dayadı, düşünmeğe başladı. Jim, artık tegayyüp arefesinde idi. Bunun çin' de tamamen ta- lanı sevdi; zevcesi, arslanımızı kafesinden çocuklarına gösterdil Bir az sonra Bay ve Bayan Ti- but da bize iltihak etti. Bunun için de arslanı kafesinden çıkar- dık, yalnız - her ihtimale karşı - boynuna bir tasma taktık ve iple bağladık. Bu hal bizim ker- vanın kıymetini fevkalâde artırdı, Bazı Zenciler bizim için: “Bu korvânin “tehberliğini “bir arslan yapıyor!, Demeğe başladılar. — Sonu var — k ve Spor Türk Hava Kurumu taralın- dan çıkartılmakta olan Havacı- lık ve Spor mecmuasının 22inci sayısı çok zengin münderecatla intişar eylemiştir. Bu — sayıda bilhassa Türkkuşu uçmanlarının çalışmala 1 hakkında nefis resim- ler ve mükemmel yazılar vardır. Tayin Kütahya hükümet tabibi Dr. Bay Baki İzmir vilâyeti Sıhhat ve İçüiimai Muavenet © avinliğine tayin edi'mi: ——— — bir de çocuğu vardır. Rüşvet teklif eden kaçakçı Koca Hamza isminde bir ka- çakçı, tütün kaçırırken yakalan- miş ve kendisini yakalamış olan onbaşı Haydara on Jira rüşvet | teklif etmiştir Onbaşı Haydar, kaçakçıyı der- hal mahkemeye vermiş ve mu- | hakeme veticesinde on ay hapse mahkâüm olmuştur. hae gelmek lâzımdı. Sade kendisini öldürmek kâfi değildi, büsbütün de 'belli ol- mıyacak hâle getirmek, yani de- gişmek lâzımdı. Nasıl ve niçin zımdı? Tanınmıyacak — hale gelmek güç bir şey değildi. Aktörler nazarı itibara alınırsa, bu hu- susta güçlük olmad ği meydana çıkardı. — Evet, evet.. Bir aktör gibi, yeni — bir ha hazırlan- mak, yeni bir şekle girmek icap ediyordu. Bundan sonra, mali mesele, para meselesi, satın alacak mes- ele geliyordu. Hiç olmazsa beş milyon doları da yeni şekil ve yeni hayatla birlikte ortadan yok etmek icap ediyordu. * ninmaz değişmesi lâ- .. Arzın meçhul ve uzak bir ye- rinde Jim, başka şekil ve başka bir nam altında yepyeni bir ha: yât yaşayabilecekti, buna artık ANADOLU Mücevherlerin uğurlu ve a uğursuzu olur mu? —-.— Sahife ? Abdülhamidin Rum kızına he- diye ettiği yakut gerdanlık Yunanlı maktul kadının hatıra defterinde çok heyecanlı malümat bulunmuştur Bazı mücevherlerin sahiple- rine felâket getirdikleri doğru mudur? Arz üzerinde mücev- herat miktarı milyonları geçer. Şu halde bir çok mücevherlerin de saadet bahşettikleri muhak- kaktır. Meraklı bir mevzu 0'- ması hasebile felâket veya saa- det getiren mücevherlerden bah- sediyoruz: Bundan bir sene evel, Yunan zabıtası harap bir binada yirmi yerinden bıçaklanarak — öldürül- müş ihtiyar bir kadın cesedi meydana çıkarm:ştı. Eğer zabıta kadının kâğıtları arasında bazı tafsilât bulmamış olsaydı, bu kadınin geçen asrın sonlarında Abdülhamidin — metreslerinden olan Antuvanet Adamando ol- duğunu hiç bir kimse bilemi- yecekti. Bu kadının kâğıtları arasında bir de hatıra defteri bulunmuş- tu. Bu defterin üzerinde: “Ölü Batan Yunan Pape vapuru sırada büyük kapı çalırdıyarak açıldı. Padişahı ihtilâlciler tevkif | ettiler, Enver paşa elini sulta- Kızıl Sultan mümden sonra okunacak hatıratım,, cümlesi yazılıdır. Bu hatırat defterinden şunları naklediyoruz: 23 Haziran 1899. Sultan bana bugün kıymetli bir *yakut gerdanlık, hediye etti. 27 Nisan 1909. Saray etra- fında isyan şimşekleri çakıyor Sultan Hamid beni yanıma ça- ğırdi. Sultanın yanında — on ka- dar sadık kadın kalmıştık. Bu emindi. Öyle değişecekti ki ora- da hiç bir kimse eski hayatının en küçük bir izini bile bulamı- yacak ve göremiyecekti. Bir çok milyonlar sahibi bir adam kay- bolacak ve ayni zamanda bir çok milyonlar sahibi bir adam yeniden peyda olacaktı. Ne büyük, muvaffakıyet ihti- mali ne kadar nazik bir iş! Ah bu gazeteciler, bu işdeen ziya- de korkulacak — gazetecilerdi. Bunlar bu işe hemen burunla- rımı sokacaklar, doğru ve yanlış binbir faraziyeyi ortaya atacak- lardı. İşte en mühim bir nokta; Jim Blak sesini de değiştirmek mec- buriyetinde idi. Sesi değişmezse vaziyet çok noksan kalacaktı. Bunun da kolayını Nellison nez- dindeki Vantiriloku seyrederken bulmuş demekti. Fakat bunun da tek çaresi vardı. Vantiriloku olan nın omuzuna korken babam, müdafaaya teşebbüs etti. Fakat on kadar süngü darbesi altında can verdi. Ben çığlıklarla ba- bamın cesedi üzerine atıldım. Kalktığım zaman beyaz gömle- ğimin yakasının kan lekesi ol duğunu gördüm, Bu kan lekesi, yakut bir gerdanlık, sultanın vaktile bana hediye ettiği ger- danlık gibi idi. Ben zaten yakut gerdanlığın benim için felâketi mucib olacağını da biliyordum! 25.Haziran 1916. Odesada (Antuvanet Adaman- do: İstanbuldan kaçtıktan sonra bir doktorla evlenmişti.) Mücev- herlerimi mahfazalarına yerleş- tiriyorken Sultanın hediyesi olan gerdanlığımdan beş kırmızı ya- kutun çalındığını gördüm. İhti- yar hizmetçi kadın Pavluçkadan şüphelendik, fakat hiçbir netice elde edemedik. 4 Kânunusani 1917. Zabıta geçen sene çalınmış olan mücevherleri bulmuş, bana bugün iade etti. Cebhede maktul İdüşmüş bir neferinde üzerine bulun- muş, bu nefer bizim, ihtiyar hiz- metçi kadının oğlu idi, 5 Kânunusani 1917. Bugün haber aldık: Nefer, annesinin mektubunu ve beş kirmizi yaktu aldığı gün mak- tul düşmüştür. 5 Mart 1918. Bolşevikler beni mücevher- lerim ve yakut gerdanlık - için sıkıştırıyor'ar. Bunları İstanbulda Jım Blak başını kaldırdığı va- kit karşısında genç kızı gördü. — Ne?. Yemeğinizi yediniz mi diye sordu. Jim, hata işlerken tutulan mek- tep çocuğu gibi kızardı. Saate baktı, saat üç idi. Evet, insan hayalâta dalınca, vakit çok ça- buk geçer. — Ben bugün lokantada bu- lunmağa söz verdiğim halde bu- | lunamadım. Sonunda da büsbü- tün vazgeçmeğe mecbur - kal- dim. Genç kız.bu sözleri söylerken Jimin —gözlerinden bir şimşek Ççaktığını farketmedi. Bu sözün niçin bu sevinci de icap ettirdi- ğini tabii anlıyamazdı ve sözüne devam ederek: — Vantirilok Vorotun adre- sini buldum. Fakat asıl ismi Varot değildir, hakiki ismi Fiş- tir. Küçük bir apartımanda ya- | Şarlotun bulması.. Buay Vorot iş başında şamaktadır. Her halde kâli de- recede zengın olmasa gerektir. bankaya bıraktığıma inanmak istemiyorlar. 7 Haziran 1918. Üç aydanberi mahpusta bulu« nuyorum. 12 Teşrinievel 1921: Gene İstanbuldayım. Son mü- cevherimi de bugün sattım. Fa- kat Sultanın hediyesini, kırmızı gerdanlığı en kıymetli bir hatıra olarak saklıyorum. Fakat bir felâkete daha uğramaktan kor- kuyorum! 4 Küânunusani 1928. Şimdi Atinadayım. Ev sahib- leri beni kapı dışarı ettiler. Ki yafetim o kadar berbad ki hiç bir kimseninin yüzüne bakamı- , yorum. Kırmızı gerdanlık belim- de bir kuşakta sarılı duruyor. Bilmiyorum neden? kadar sefalete rağmen bu mücevherden bir türlü aynlmak istemiyorum. Ölüme kadar biribirimizden ay« rılmıyacağız, anlaşılan.. Yunan zabıtası, Yıldız. sara- yının bu eski gözdesinin katilini de tesbit etmiştir. Buadam ma- ruf katil ve hırsızlardan Yani Stamatelakisdir; cinayeti irtikâb- dan ve kırmızı gerdanlığı aldık- tan sonra İtalyaya firar etmiştir. Fakat bundan bir müddet sonra Kanarya adaları yakininde batan Pope Yunan vapuru kazazede: leri arasında Stamati adlı bir cesed bulunmuştur. Sağ kalan: lardan birisi de bunun katil ve bırsız Yani Stamatelakis - oldu- ğunu bildirmiştir. Görülüyor ki bu kırmızı ger- danlık mütemadiyen felâket ge- tirmiş, uğursuz bir mücevherdir. Dedi. — Şu halde, yarın sabah gel- sin beni görsün. Varot, ertesi sabah Jim Bla- kın noktainazarını öğrendiği- va: kit, omuzlarını silkerek: — Altı ay lâzımdır. — Fakat.. Çok uzun bir müd- deti. — Daha kısa zamanda müm- kün değildir. Size ancak hafta- da alı saat hasredebilirim. Çünkü.. — Devam edecek — T n n Birinci Sınıt Mutahassıs Dr. Demir Ali Kanmçı oğlu Cilt ve Tenasül hastalık- ları ve elektrik tedavisi İzmir - Birinci - beyler - sokağı Elhamra - Sineması arkasında