Şahın kamçısı, hükümdar oglunun yüzüne mdı. Şah, dört yaşındaki yavruya bir tekme vurduki.... — Belki onlardan malümat alırız, nerede bü herifler? — Dişarıda efendim. Şah, çadırdan fırladı. Sarhöş bir sürü asker halka teşkil et- miş, kolları ayakları bağlı bir adamın etrahıti alarak ağız de- lusu küfür savuruyorlardı. Şah bağırdı: — Dağılınız.. Halka açıldı ve Şah yürüdü. elindeki kamçıyı hiddetle- sallı- yor, ilk hamlede ne yapacağını bilmiyordu. Bağlı adam Zülkadriye hâki- minin oğlu Sapruh Âma — idi. Şah ona baktı. Bağlı — adam; toz toprak, kan ve ter içindeki çehresini göstermek için kımıl- dadı. Kollarındaki ipler etine gömülmüştü. Dehşetli bir istırap içinde idi. Ayak ucunda da iki küçük çocuk vardı. Bunlardan biri şahı görünce: — Babama dokunmayını! Dedi. Ve ağlamağa başladı. Şah çocuğa bir tekme vurdü. Yavru ses çıkaramadı. Bir külçe halinde üç adım ileriye tepe taklak yuvarlandı. Düşman esir dişlerini — gicir- dattı: —Zulüm, vahşet. Bunlar bir şaha yakışmaz.. Şahın kamçısı havada bir dai- re çizdi ve esirin gözlerinden bir damla yaş yuvarlandı. Bu ne acı dakika idi? Bir esire, bilhassa bir hükümdar oğluna ve böyle dört, beş yak şındaki çocuklara böyle mi mu- amele edilirdi? Şah Maiyetine emretti: — Çözün şu hetifin bağlarını.. Bir kaç nefer zavallı esiri, içi partal dolu bir çuval gibi yu- varlayıp çözdüler. Zülkadriye hâ- kiminin oğlu kollarını uğuşturdu. Yaşlı gözlerini ileride biribirine sarılan yavrularına dikti. — Ayağa kalk! Kumandayı veren bizzat şa- hb. Esir doğrulmak istedi. Fa- kat muvaffak o'amadı, yuvar- landı. Biribirini takib eden kam- çı darbelerile nihayet doğrula- bildi. Kanlı, perişan bakışlarla şahın yüzüne bakıyordu. — Söyle, kız kardeşin ne- rede? Esir başını salladı: — Bilm'yorum. Şah bir adım attı: — Bilmiyor musun? Ben sana bildiririm. Baban nerede? — Bilmiyorum. Onu siz daha iyi bilirsiniz. Şah esiri gırtlağından yakaladı: — Söyle diyorum köpek... Söyle, kız kardeşin, baban ne- redc? Kime iltica ettiler? ANADOLU Günlük siyasal ııyuıl gıuh Haydar Rüşdü omu Umumi neşriyat ve yazı işleri müdü- vü: Hamdi Nüzhet ÇANÇAR vamn İDAREHANESİ İzmir İkinci Beyler sokağı €. Halk Partisi binası içinde Telgraf: İzmir — ANADOLU Telefon: 2716 « Hostt kutusu: 405 Abone şeraiti Yıllığı 1400, altı aylığı 800, üç aylığı 600 karaştur Yabancı abone ücreti 27 liradır ANADOLU MATBAASINDA — || BASILMIŞTIR memleketler için —senelik | Şah Hani kız kardeşin? diye bağırdı Yazan: M. AYHAN İ Şah korkunç bir kahkaha attı: — Söylemiyeceksin öyle mi? sana, herşeyi söyletmen.n yolunu bilirim. Şahin kafasında korkunç - bir fikir dumanlandı. Dişleri gıcir- KOK TIMİAAZ dadı. Gözlerini kapıyarak: — Hem öyle bir söyletiş ki... Diye bağırdı. Şah, muhayye: lesinde ne düşünmüşlü, nasıl feci işkefice plâmı hazırlamıştı? Belli değil. İsmail Safevt kamç sını ileri- deki âteş yığınına döğrü üzattı: — Şu ateşi taze'eyin! Askerler, karanlıkta — sağa, sola koşuştular. Sonra kucakla- rında odunlarla döndüler: — Güzelce.. Haşşöylel İyice ateş alsın.. — Devam ıdcculc — SAĞLIK BAHİLERİ İç hastalıkları mütehassısımız söylilyor: Kabızlık ve kabızlığa karşı savaş Yazan: Dr. M. Şevki UĞUR Pişmiş nebati y — der ye- mek suretile inkıbazın — önü alk namıyacağ. pek aşikâr bir ha- kikattir. Şu hâle göre nebati Çit yemekler yemek lâzim ge liyor. İnkibazı tevlid eden en mühim âmillerin biri olan bu hallerde tabiş inkıbazdan kur- tulmak için çiğ yemekler yemek mecbüriyet ve zarureti vardır. En müessir diyet hepsinden evel bağırsağa kâfi miktarda selloloz idhali icab eder. Yani mebzul çiğ sebze ve çiğ meyva yenmesi lâzım gelir. Bir müddettenberi kabızlıktan şikâyet eden hastalarım, hemen hepsi verdiğim nebati çiğ ye mekler istesi üzerine az bir müddet zarfında ıstırab çektiği bu mühim rahatsızlıktan kurtul- muş olduğunu memnuniyetle ifa- de etmektedirler. Beyaz ekmek yerine kepekli ekmek ve bununla beraber meb- zul meyvalar yenirse, çok defa kâfi gelmektedir. Pek muannit vak'alarda tamamile çiğ yemek yemeleri lâzımdır. Çiğ yemek: ler, bağırsak için en iyi ve doğ- Akhisardu köy- cülük faaliyeti ——— Gece şiddetli bir zelzele oldu Akhisar, (Hususi) — Geçen hafta Halkevinde kaymakam Ri- fat Yenalın riyasetinde bir top- lantı yapılmış, köylünün ihtiyacı görüşülmüş, kazaya ait işler mü- zakere edilmiştir. Toplantıda, her köye münevver bir arkada- şın gönderilerek köylülerin dert. lörini dinlernesi ve bunu kayma: kamlığa bildirmesi kararlaştır- mişlir, Akhisarda zelzele Gece sant 21,45 de — şarktan garba doğru kisa ve fakat çok şiddetli bir zeltele olmuştur. Şehir moclisi Belediye meclisi Teştinisani devresi ilk toplantısını yapmış ve reis vekili ile encümenleri seçmiş, bir senelik Çalışma ra- porunu tedkik eylemistir. Bele- | diyenin faaliyeti tasvib ve tak | dir edilmiştir. B. E. Fenerci B. Ali Rızadan inhilâl eden ihracat gümrüğü mesul muha- sipliğine Kilis gümrüğü muhasibi | B. Emin Fenerci terfian tayin edilmiş ve yeni işine başlamıştır. ru bir şifa diyetidirler. Bu maksat için de evvelâ birkaç hafta tamamile çiğ ye- mekler yinmeli yani bağırsak faaliyeti ve çalışması intizsma girinciye kadar devam edilir bir defa bağırsak vazifesini tamam yapınca bu diyet yavaş yavş düşürülebilir. İnkıbaz — olmağa müsteit insanlar da eğer vazilesi icabı oturak bir vaziyet devam ettiği takdirde daimi olarak çiğ yemek yimeleri tavsiye olunur. Çok muânnit ve es«imiş kabız- larda esasen müshil ilâçları çok fena tahrişler ve tesirler yaptık- ları için, bunun yerine daha iyi lavomanlar yapılmalıdır. Lâkin büyük lavomanlar ya- pılmamahdır. Büyük İavomanfar, ancak hâd vekayide kullanılma- hıdır. Lavomanlaın daimi sürette kullanılmaları da bağırsağı tem- belliğe sevkeder. İrikatörle yapılan büyük lavo- manlarda sabun, papatya tohu- mu, zeytinyağı, gliserin de ilâve ederek kullanılmalıdır. — AÂrkası var — Dr. E. Hatiboğlu e BB Bir açık mektubda ne diyör? Dr. B. Hatiboğlu Esad, gaze- temizde neşredilmek üzere bir açık mektub göndermiştir. Ay- nen yaziyoruz: Sıhhat ve İçtimai Müavenet direktörü Dr. B. Cevdet Sarac- oğlu. Sayın meslekdaşım; Mezuniyetiniz hasebile bir ay kadar süren gaybubetten sonra vazifeniz başına döndüğünüz. Şu anda size bir taraftan hoş gel- diniz derken, diğer taraftan dâ şahsıma, mesleki haysiyetime ve her şeyin üstünde memleket ka- nunlarının şerefine taallük eden bir iş hakkında, nasıl Bir hatti hareket takib etmiş olduğunuzu sormaklığıma müsaadenizi di- lerim. Sent Antuan hastanesi dahi- liye hekimliğinden bütün tafsilâ- tına vakif olduğunuz - tarzda is tifamdanberi beş buçuk ay geç- tiği halde, istifama sebeb olan kanuna aykırı hallerin hâlâ has- tanede devam ettiği teessüf nâr zarile görülmektedir. Bunların böyle devamına da- imâ müsaade edilecek midir? Bu hususta beni bir az tenvir buyurmanızı saygılarımla dilerim, muhterem meslekdaşım. Dr. H. Esad Bir nvuka!. Liman idaresi aleyhine dava açtı Karaburun seyahatinde kendisinden alınan 2 liranın iadesini istiyor Dün kemesilile * bütük” Kokakkuları alâkadar eden şayan: d.kkat bir alacak davasının — düruşmasına başlanmıştır. Davanın mahiyeti; liman şrketi tarafından — bilet parası olarak lazla alınan iki liranın — istirdadından — ibarettir. Hâd seyi tavzih edelim: Bundan bir müddet evel, li- mâan şirketi Karaburun — sefer- lerine başlamıştı. Yaptığı ilâna göte, bu hatta üç tülü bilet satılacaktı. Bir gitme, bir gidip gelme, bir de âile bileti. Yapılan tarifeye göre, iki ki- şilik bir aileye yüzde elli, üç kişiden ibaret bir aileye yüzde yetmiş beş tenzilâtlı bilet veril- mesi kararlaştırılmıştı. Avukat B. İbrahim Etem, oğlu ile birlikte geçen Eylülün on dokuzunda Karaburuna git- mek üzere vapura binmiş ve iki bilet istemiştir. Bilet memurü B. Cevdet yüzde yirmi tenzilâtlı bilet verdikten sonra B. İbrahim Eteme: — Size yüzde elli tenzilât ya- pacaktık, yanlışlık oldu. Yarin idâareye müracaat eder, fazla alınan yüzde — oluzü istirdad edersiniz, demiştir. Filvaki Bay İbrahim Etem er tesi gün idareye müractat etmiş ve fazla alınan yüzde otuzu iste- miş ise de idarece verileri cevab şu olmuştur: — Haklısınız, fakat bir. gün sonra müracaat ettiğiniz için iadeye imkân yoktur! * .. Bay İbrahim Etem mehkemede hâkime dedi ki: — Ben bu cevabı. hayretle telâkki ettim. Çünkü iskeledeki Himan idaresinin ilânint göz gez- dirdiğim zaman, parann bir veya iki gün sonra mürsesat edilirse verilmiyeceğine dair bir kayde tesadüf etmedim. Ve mut- lak olarak bir ilânın mevcudiye- tini gördüm. Ben oğlumla gittim ve aile bileti istedim. Yüzde elli tenzi- lât yapılmak iâzım gelirken, yüzde yirmi tenzilât yapılmıştır. Bnaenaleyh yüzde otuzun iade ve istirdadı lâzımdır. Davam da budur. Alınan fazla- para iki Kradır. Liman idaresi vekili avukat Bay Ahmed Enver de şöyle bir müdafaada bulundu: — Filvaki idaremiz üç türlü bilet verir. Aile biletinden isti- fâade etmek için vesika ibraz et- mek İâzımgelir. Arkadaşım, aile bileti istemiş ve usulü dairesin- de verilmiştir. Eğer şahsı muh- terem olan arkadaşım, vaziyeti Rumi - 1353 | Arabi - 1356 Ülkteşrin 29 Ramtazan 7 Teşrinisani ikinci sulh hukuk mah- anlatmış olsalardı, vesikaya bile lüzüm görmeden tenzilâtlı aile bileti verilirdi. Hata kendilerin- dedir. Biz pârayı inde edemeyiz, ayni günde de olmadığından yoktur. Hâkm Bay Behcet müddeiye sordu: ; — Aile bileti istetiğinizi is- bat edebilir misiniz? — Yemin teklif ediyoüm. — Kime? — Şirketin direktörüne.. — Fakat bi eti veren di ektör değil ki. Müddei düşündükten sonra: — Ben ae bileti istedim, is- tediğimi bileti veren Bay Cev- det ve o sırada örada bulünan Berberzadenin puvantoru bil yar. Celblerini ve şah d olatak dn- lenmelerini dilerim. Hâkim, bu iki şahide tebl gat yapılmasına ve duruşmanın 9/12/ 937 tarihine talikine karar verdi. Bakâlım bu davanın neticesi ne Olacak? Tavukları manyatize edi yormuş! Çingene Ali Dün hâkim huzuruna çıkarıldı müracaat vaki davaya hakları çerasıniı — yazmışlık. Karantina mubiti tavak hırsızla- rının yatağı olmah. Dün de Ka- rantinada Tepe sokağında otu- ran Bayan İkbalin, tavuklarının gene sabıkalılardan Ali tarafın- dan çalındığına dair bir dava- nın duruşması yapılmıştır. Şurasını kaydedelim ki, bu Ali, dünkü sayımızda macerasını yazdığımız Ali değldir. Tavuk hırsızlığının hakikaten entresafi şek Herde yapılmakta - olduğu, mühakeme safhalarından anlaşılk maktadır. Bavan İkbalin tavuklarını aşı- ran Çingene Ali de, başka bir usüle müracaat ederek tavukları manyatize etmek suretile — birer Anlaşılan | |Doktorumuz diyor lzı.. Çocuk vefiyatının önünü almak lazımdır Bunun için de İzmirde üç müessese açılması şarttirf'« Dr. A. Agâh Dinel Fabrikalarında, tütün, üzüm, İncir, imalâthanelerinde çalışan binlerce kadın amelesi olan İz- mirde, üç gündüz çocuk bakım evine ve bir de meme çocukla- rına bhalis, temiz ve takim edil- miş süt ve icabında şafi gıdalar denilen muaddel süt verebile- cek bir meme çocukları dispan- serine ihtiyaç olduğunu yazmış- tık. Bu ihtiyacın, ne kadar âcil, mübrem ve kal'i olduğu hak- kında ” bir fkir verebilmek - içın, hergünkü müşahedelerimize isti- naden memede çocığu o an bir amele kadının hattı hareketini zah edelim: Çalışmak mecburiyetinde olan zavallı ana, sabahley n emzirdiği çocuğunu, seğer varsa- anasınü, yoksa ihtiyar bir komşu kadına emanet eder. Çocuk bakımı hu- susündâ tamamile cahil olan bu ihtiyar kadınlar çocuğa — arârot, pis bir tülbende sarımış lokum, yemek suları ve yahut esasında mağ;uş, fena şerait dahilinde kaynatılmış, fena şerait dahiline de muhafaza edil p bozuk inek südü veya kutu südü verir. Çae cuk çoök geçmeden bağırsak hastalığına tutulur. Bu nevi bağırsak hastalıkları yalnız ilâçla geçmez.. Bu çocuğu ya amâ südü, yahut şalı gıdalar cınsinden muaddel — bir. süt kurtarabilir. Ana işini brrakıp çocuğu emzir remez. Ve İzmirde muaddel süt- | ler ihzar eden bir mücssese oe madığindan, onlardan da verik mesine imkân o maz ve bedbaht çocuğun tutulduğu bağırsak has- talığı, şiddetli ve müzmin cinsim” dense çocuk da ölüümden kurtü* larmhaz. Bu feci vaziyet, Biz çocuk he | ka kimmlerinin hemen her gün şaht | Sil olduğumuz bir vaziyetlir ve hef | dür sene İzmirde bu yüzden yüzlerce amele çocuğu henüz bir yâşınt ikmal etmeden ölmektedir. Bu felâketin önüne geçmenin yezâne çaresi evvelâ dediğimiz gibi gün" düz çocuk bakımı evlet açmaktır. Avrupada büyük fabrikalar ve imalâthaneler amele kadınların çocuklari için fabr'ka veya ima* lâthanede (süt verme odaâlarık (cocuk Bakım odaları) tesisine mecbur edilmiştir. İş kanunu ab” | kâmından bizde bu busustü istilade ederek ayni tedbirleri Bc| D da ke tü R K & İ birer aşırmakta imiş. Çingene Ali, evvelâ tavakların toplu bulunduğu mahallerde do- laşıyor va bır düvar — kenarına sokularak: — Git git gidakl! Diye bağırıyor. Bazan da horoz gibi ötüyor, tavuk ve horozlar sesin - geldiği yere gidiyor; Çingene Ali de bun- ları yakalıyarak, pantolonunun içne saklıyor. Bu da tavuk hırsızlığının baş- ka bir türlüsü.. Bn. İkbal duruşmada hazır bulundu ve Hâkim Naci Eerele hitaben: — Bay hâkim, görüyorsunuz ya, kucağımda üç aylik çocu gum var. Tavuklarım uçtu, gitti, giden gelmez. Bir daha beni buraya kadar yormayınız! Diye ricada bulundu. Hâkim düşündü: Suçlunun şid- detle aranmasına, - sabıkalarının sorulmasına karar verdi.. Müştekiye: — Siz isterseniz gelmezsiniz, biz amme namına davaya devam ederiz, dedi: Bn. İkbal de sevinerek: — Allah senden razı olsun! Diye söylenerek çekildi gitti. ittihaz ettirmek pek âlâ müdf kündür. Bu suretle amele kadınlari! çocukları ana südünden mahruff kalmaz, sıhhi bir surette ve nt zaret altında bakılır. Evelce arzettiğimiz gibi ıııl; hususi idare, belediye, am birliği; çocuk esirgeme dmci teşrikimesni ederlerse bu müet seseleri vücüde getirip, İ edebilirler. Bu husustaki ihtiy†âcil ve kık idir. B. Şeref Balkan Müddeiumumi beraet istedi Müheyyiç havadisler ı!ll mek suçundan B. Şercf BÜS lmın şehrimiz Asliyeceza jı' kemesinde cereyan emeh' muhakemesi sona ermek ” ', dir. Şimdiye kadar dinlene Öij hidler, B. Şeref Balkanlının ,:,d bir suç işlemediğini SÖY y nık’ Dünkü celsede iddia mX işgal edem müddeiumumi istemif "5 !'.Pt!!.’fl Ş uı' vini B. Sabri iddiasını ser ve mezmunun beraelini tr.Müdafaa ve ksrar için keme, başka bir güne mıştır. İf!ı:.#"ifff;!...lğtir’_ 5 İ'