10 Teşrinisant Büyük röporta!' —8 Yırtıcı hayvanlar avcısının çok heyecanlı hatıraları $ Hürriyete kavuşan bir zencir?n, esir olarak kullanımazı garip Asıl nazardikkati ceibeden şudur: Serbestiyo ke suşmuş olan ber esirin ilk işi kandisine bir esir tedarik etmek olbuuşur. — "azı yeni zenginler vardar bi, mülyen- lara malik o'dukları — tolde, fa- kirlik zamanında olduğu' gibi bavullarını könd?' saşımaktan bir türlü vaz ge amezlear. İnsexlik işte böyle bir haş -anle”r. Liberyada bir çokyarlerdk de “Bizi buraya hürriyet aşkı ge- tirmiştir!, şeklinde duvar lerha- larına da tesadüf edilmeltedir. Burada Barkleyin nezdinde, Moocamediye kadar gidecek olan bir Kargo kaptanı ile uzlaştık. Bu suretle bazı hayvanları doğ- ruca Avrupaya göndermek müm- kün olacaktı. Barkley fena bir adam değil idi. Bizi görünce zevcesinden silindir şapkasını istedi ve ba- şına geçirdi. Bu, burada mede- nilik alâmetidir. Oldukça tahsili yerindedir. Monroyada hâkimlik etmiş, her zaman kendi menfa- atini her şeyin üstünde tutmuş- tur. Kendisine satılacak hayvanları olup olmadığım - sorduğum za- man: — Ormanlara gitmek müm- kün değildir; çünkü yollııdı rada kalıyoruz. Payıttahtn - on mil içeride öldürülmek ve yam: yamlara kahvcaltı olmak muhak- kaktır. Cevabını verdi. Sonra memleket hakkında da şu malümatı verdi: " — Barı ü vergi tahsili im- kânsızdır; hükümet masraflarını ancak gümrük varidatile temin eder. — Doktor var mı? — İki, nihayet üç tane var. Fakat bir sürü büyücü, efsuncu vardır. Bunun için de memlekette hertürlü hastalıklar bizde mev- cultur. Bu aralık tamamile çıplak bir adam yanıma geldi ve bana bir takım kuşları satmak tekli- finde bulundu. Hem de gayet temiz bir İngilizce ile. Kendi- sine bir kaç sual sorunca bana Şekspirden ve Lord Beyrondan bahsetti. — Nerede tahsil — ettiniz?.. Esneyen Diye sordum. — Fretovndal — Kaç sene? — Beş sene. Tam beş sene somyalı yataklarda yattım, çı- tal ve kaşıkla yemek yedim ve tahsilde bulundum! — Pek âlâ. Okumuş bir adam olduğun halde, n çin çıplak ge- ziyorsunuz? aa Eğer elbise - giyersem ; pa- ra sarfına mecbur — kalacağım, para sarfetmek icin de kazan: mak, çalışmak lâzımdır. Eğer kendimi masraf altına sokmaz- sam, çalışmak külfetinden — de kurtulmuş olurum. Aç kalmak- tan ise,çıplak gezmek daha mu- wafıktır. Zaten beni doyuran da kadınlarımdır. Burada çok kalmadık; maama- fih giderken buradan bir Sırt- lan, Hipobotam, büyük bir Boa yılanı, bir çok l:uı naklettik. Arkadan iyi bıı Tüzgâr esi- yordu. Fakat müth'ş bir sıcak- ta hüsüm sürüyordu. Sıcaktan kurtulmak için güverte üzerinde yer değiştirip duruyo dum. Bir taraftan da hayvan hamulemiz gittikçe artıyordu, $ hhi vaz yet te tabiatile güçleşiyordu. Havanın ağırlığı umumi bir rehavet veriyordu. Büyük bir şimpanze bir tütlü uyuyamıyor, fakat mıılemıdıyen esniyordu. Yııın: Aııı—ııku Cumhnr;ıı: M. K .ıml! Çev'ren: Faik Şeıvııednıı Benlioğlu Tefrika Numarası; 13 — Emrinizi bekliyorcm, dedi. Jim, ne yapacağını — şaşırmış —';:ıldo idi. Genç kızın yüzüne ilk defa görüyormuş g bi baktı, hh kızın bu kadar güzel, bu İd.' sıcak kanlı ve cana yakın Uğuna hiç te dikkat etme- Bişti. Birden aklına vaziyeti, ka- Tisını birakarak kaçmanın bu el Şarlot Hopu bırakıp git- bi demek olacağına geldi, çün- P'“le!i takip etmek, mutlak h!bnlınık!ı Tegayyüp de, etmese (dt vaziyeti ayni S miydi? Adatim'söyler! diği veçhile bu gözel kız Dul'la evlenmiyor muydu? Fakat.. Fa- kat.. Jim için herşevi terketmek mümkün olacak, sadece Şarlat- tan vazgeçmek mümkün ola- mıyacaktı. Güzel, evet güzeldi. Çek ta sevimli idi. O kadar ki Jim Blak Şarlotun elinin değdi ği kalemde baskı kâğıdında, hasılı berşeyde onun kokuunu hissediyordu, şimdiye kadar karşılaştığı kadın- ların en cana yakını idi. Patronunun bu yircesine bakış- ları altında ezildiğini hisseden >.ŞSAĞI, Köndisine Mmatüdi'İüLba”') RekEİZ ANADOLU ez bir zenciyi eğil midir? hipobotam Maymunun esnemesi beni de esnetiyrdu. Gemimizde en bol olan mah- lük maymunlardır. Bunların &- nemesi, insına iyice tenbellik veriyordu. Hele kocaman hipo- botamın esnemesi cidden garip oluyordu. Ertesi gün Kanakriye vardık. Bı iskele hepimizin dört gözle özlediği iskele idi, Bu iskelenin sokaklarında insan kendisini bi- raz da Avrupada addedebiliyor! Burada genç bir nahiye müdürü vardı. Bir de güzel arslanı var- mış! Günde bir keçi yermiş, bu da ayda 100 frank bir masraf demektir. Böyle bir hayvanı, hiç bir yerde hiç bir kimse sevemez! Bay Tibudun arslanı Nahiye müdürü evlidir; fakat kendisi benden çok büyük ol duğu halde, benden çok genç bir karısı vardır. Bu zatın evinde kendimi Fransada sand m. Bay Tibudun arslanını da gör- düm: Henüz 15 aylık çok güzel bir arslan! Cidden görülmeğe lâyık bir hayvan! - Sonu var — Dış Tabibi Cevat Dağlı İkinci Beyler sokak No. 65 Telefon: 3055 llıkle — Ne ol'uyorsunuz . böyle?. Yoksa.. Büyük bir ıstırap için- de misiniz? Diye sormağa mecbur kaldı. Bay Jim Blak, iradesi ve nefsi üzerine kuvvetli bir tazyik yap- mak mecburiyetinde kaldı ve: — FPayır.. Hç bir iztırabım yek, cok iyiyim. Yalınız -bugü- ata bir senei devriye teşkil ede- bileceğini düşünüyordum. Dıyebnı.ı — Evet, evet. Fakat sizin banu düşünebjleceğinize ihtimal vermiyordum. —'Neden böyl dıışunüyoı— sunüz? İşte bigün yanımızda bulunduğunuzun — sekizinci — yılı bitmiş oluyor. Jim Biak güldü; genç kız, pat- ronunun bu gülmes ne çok güzel ve ılık bir tebessümle mukabele etti. Şarlot, bu tebessümünün keudııınv aDe kç ııışıığnı Bi Ka * âx İzmirin imarı: Summmaae Bu şehri nasıl -— güzelleştirebiliriz?) Otel, lokanta, bol, makul eğ- lence ve konfor!.. İzmirden bir manzara Dün kadastro fen müşaviri B. Halid Ziyayı gördük. İzmir hak- kında düşündüklerini - sorduk. Şehircilik — işlerinde salâhiyeti şüphesiz olan dostumuz, - fikir- lerini şu suretle anlattı: — Bana İzmiri nasıl güzel- leştirmeli diye soranlara, İzmirin esasen Akdenizin bu en güzel şehrinin, dünya şehirlerinin gü- zellikçe başında geldiğini söyle- mekliğim lâzımdır. Bu uzun boylu, kara gözlü, beyaz ve pembe yanaklı güzel kız, şimdi taranmağa, tuvalete Bay Halid Zıya başlamıştır. İzmir, denizile, mavi semasile bol güneşile şüphe yokki dünya şehirlerinin en güzelidir. Bakınız, Kültürpark; çehresine ne kadar renk vermiştr? İtiraf etmek lâzimdir ki, bu- günkü Kültürpark, bir çok şe- hirler parkından, ne Balkan ve nede Cenubi Avrupa şehirleri- nin hiç birisinde emsali olmiya- cak kadar güzeldir. İzmiri ülfus kesalfeti nazarı- dikkate alınacak olursa, iç taraf- lardaki genç çocüklarla kadın- ların nefes alıp eğlenmelerini temin için daha en az on bah- çeye, fıskıyeli havuzlara ihtiyacı olduğunu goıuıuı tebeuüm halindeki Şarlota, Jim Blak çoktan âşık olduğunu itiraf Mecbur yetinde kaldı. Evet; ken- disi de fark etmeden Şarlot Ho- Pu sevmekte idi. Zaten bir gün Jim, Şarlota: — Kendi kendimi halk etmiş bir adam olmak - itibarile pek çok kimselerden sayı görmekte- yim. Fakat sizin kendinizi halk etmekteki mesainiz benimkinden Çok güç olmuştur, demişti. Şarlat ta birçok aylık bir müd- det çalıştıktan sonra, bay dim Blakın gözde kâtipleri arasına girdiğini hissettiği zaman haya- tın anlatmış ve: — Babam Yovanın en maruf bir avukatı idi. Senelerce topla- miş olduğu serveti bir banka iflâsında birdenbire mahvoldu. Bu darbe üzerine babama nüzul isabet etti ve tam üç sene böy- lece kaldı. Bu hal onun hayatına mal olan ikinci felâkete kadar böyle devam etti. Amiretn Çöktün İzmirin güzel bir ı İzmirin sahilleri dik, sert ve asla çetin kayalıklı olmadığından sahil ile denizin öpüştüğü kısım- ları tabiat yaratırken, esasen güzel yaratmış.. Şimdi ne yapmalı? Yapmalı.. Felemenkte Lâheye gidenler, oraları görenler, İskevemini bilir- ler. Şimal denizi kenarındaki bu kumluk ve güzel sahiller; denize, güneşe âşık, dahil şehirler aha lisi ile her gün dolar, boşalır. Felemek arazisinin denizden alçak olduğunu daha çocuk iken coğrafya hocanızdan elbet din- lediniz. İşte bizim sefarethanenin olduğu yer bile denizden 26 santim alçaktadır. Fennin kudreti ve insan az- mile bu denizden alçak yerler mamureye çevrilmiş de; neden bizim güzel İzmirimizin Halka- pınardan itibaren tâ Karşıyaka- ya kadar kısım kısım çirkin man- zaralar arzeden sahilleri - öyle bırakılmış?. O sahil; karadan denize doğ- ru daha yüz metre. ileriye mü- kemmel surette ve fakat muay- yen program dahilinde; bir ta- raftan denizden alınacak eksko- vatörlerle, bir taraftan denizden kum, çakıl vesaire alıp süyün basdığı yerleri doldurmakla yük- seltilebilir ve tanzim olunabilir. Deniz de bir az derinleştiri- lince, sahil kısmında imar baş- lar ve on sene sonra - İzmir ile Karşıyaka arası lâtif bir gerdan- hık manzarası arzeyler. On se- nelik muntazam ve — mütemadi bir çalışma ile İzmirin deniz ta- rafındaki çevresi en mükemmel bir şekle sokulmuş olur. Geçen gün bir arkadaşınıza söylediğim gibi, yaşlı ve zayıf insaların, kışın - kolaylıkla — 1sin- mak ve güneşe kavuşmak için geleceği İzmirde, bügünkü asri mülâhaza ve ihtiyaçlara tekabül edecek modern otel, lokanta ve ölmüştü. Ben öksüz bir kız ola- rak Ticaret mektebi talebesi olarak kalmıştım. Bunun için gazetelere şu ilânı verdim: “Ste- Sahile 7 Müdafaa rekoru —— .. —— Bir Avukat 2,5 saat söz söyledi İkiçeşmelikte berber Alaiyeli Hüsnüyü öldürmekle maznun marangoz Salihin muhakemesine dün şehr.miz Ağırceza mahke- mesinde devam edilmiştir. Bu celsede maznunun - vekili müdafaasını yapmış ve fasılasız iki buçuk saat söz söyledikten, şahidlerin ifadelerini ayrı aynı tahlil ettikten sonra: — Sözlerim bitmemiştir. ve kolay kolay bitmiyecektir. Mü- dafaam daha uzun - sürecektir. Onun için muhakeme başka bir güne bırakılsın. Demiştir. Mahkemece müdafaaya taal- lüku itibarile bu dilek kabul edilmiş ve muhakeme ayın 26 mcı gününe bırakılmıştır. Maz- nun vekilinin müdafaası, uzun: luğu itibarile bir rekor - teşkil etmektedir. MAD D aa G eğlence yerleri vücude getirmek lâzımdır. Bu lüzumun — temini hem mümkün ve henm de ko- laydır. Çalışanları eğlendirmek — için temiz hava alacak, eğlendirecek ve bunu bu'acak tertiplere mü- racaat İâzım. Kolay ve ucuz makul eğlen: ceye bütün insanlar muhtaçtır. Başka türlü de dinlenmeleri ka- bil değildir. Bu nasıl olacaktır? Evvelâ Avrupada — mümasil- lerini tetkik ve tahkik etmeliş sonra da bunu yapmağa candan karar vermeli.. İsviçrede gördüğünüz binlerce otel hep ucuz, güzel, her türlü konfora malik ve hatıra gelebi- lecek bütün kolaylıklar mevcut olduğu için işliyor. İsviçrede bizim memleket gibi Üzüm mü, incir mi, pamuk mu, arpa, buğday mı yetişiyor; yoksa milyonlarca zeytin ve incir ağaç- ları mı var? Bunların hiç birisi yoktur.As- ma kütüğünden dör kilo üzüm alanı bahtiyar sayıyorlar. Hal- buki vilâyetimiz dahilinde öyle asma kütükleri gördüm ki, elli kilo yaş üzüm işten bile değil,. O halde menabiüi tabiiyesi bu kadar kuvvetli ve verimli bir memleket halkı tasavvurlarını el- bet daha kolay mevkü file ko- yacaktır. Emlâk Bankası, İş Bankası, Zi- raat Bankası, belediyeler ban- kası gibi teşekküller, ne yapa- cağını bilen belediyelere serma- ye ayırmak suretile yardımda bulunurlar ve bu suretle verimli teşebbüsleri tahakkuk ettirirler, Evvelâ işin temeli para ve sonra da tekniğe müracaattır, Dünyada olmdık ne var ki., Sutamptonda ile Earl Mar- şalı çok fena ve gayriahlâki şe- kilde gördüğü halde ve İlkadan fena muamelelere maruz kalma- no dıkuloyuın_ Kabiliyetimi gös: | sına râğmen bu vaziyeti patro- termek için bir ay parasız çalış- mağa hazırım., Buna ne kadar cevap aldım bılıyur musunuz? — Bir düzine kadar.. — Hayır, tam beşyüz tanel. —Mümkün değil.. — Tam 5001, Mektep bana çok kiymetli bir tasdikname verdi. Bununla bin yerde iş bu- irdim. Ne ise; işte size ka- dar böylece geldim. Şarlot, Jim Blakın yanında sadece bir kâtip olarak kalmadı. Patronunun da - reyinin irzima- mile gece hukuk derslerine de- vam etmişti. ]ıın Blak, şu sırada gene zev- cesi İllnnııı. Şarlot için “Sizin iş zevcenizi, dediğini hatırladı. Şarlot düünü — Yiin Binki Pati d Sudade: Yöhü olarak ııymıh. B.r Jux ı nuna bildirmem'şti. Beş milyonu nakletmek İşte tam sekiz sene idi ki Şar- lot, Jim ile birlikte çalışmakta idi. Jim birdenbire: — Bir vanterilok (|Karnından konuşan adam) lâzım dedi. Şarlot, bir an için kulaklarına inanmak istemedi ve; — Bir Vanterilek mu? — Evet, Nellisenin nezdinde bir vanterilok dinlemiştin. Adı Vorot veya Varot idi. Geçen Temmuzda bir gardenparti, na- sıl hatırladınız mı? Şarlot bu - vanteriloku hatır- lad. Fakat, Jim Blakın birden- bire bu vanteriloku aklına niçin getrdiğini bir türlü anlamadı. Suk ver — x İ İ