Sahifa 6 'îNADOL U,,nun anketi: ——— ——— Dr. Kâmran örs nazarın- da kadın nedir? Kadın yüzünden heyecan ve kor- k 1geçirmiyen erkek var mıdır? Dr. B. Kâmran Örs (Anadolu)nun eski ve samimi âşinası, daha doğrusu, Anado- luda zaman zaman yüksek fikir- lerile bize şeref veren arkadaşı- mız Dr. Bay Kâmran Örs, fev- kalâde meşgul olmasına rağmen, beni kabul etmek lütfunu esir- in bekleme sa- lonundayım. Kendisi hastalarile meşgül, Birdenbire kapı açıldı. Hademe beni görünce, yavaşça kapattı. Aradan beş, on dakika geç- tikten sonra, karşısındakine da- ima sevgi ve saygı telkin eden Bay Kâmran Örs göründü. Sa- mimi bir tebessümle: — Kardeşim seni beklettim, affet.. - Dedi. Halbuki af - dilemek, “ondan ziyade bana düşerdi. Çün- kü onu işinden alıkoymuştum. En büyük zevki, işinden ibaret olan aziz doktor, sorgularıma âmade bir vaziyette: — Şu sizin anket ğil mi? Diye sordu. — Evet doktorum. Dedim. O devam etti: — Bazı gazete ve mecmua- larda, bu mevzua dair açılan anketlere cevap verdiğimi ha- tırlıyorum. Kadın nedir mi diyorsunuz? Size de evelce verdiğim ceva- bın hemen aynini söyliyeceğim. Dedi ve ilâve etti: — Fiz'yolojistler, çok karışık ve muammalı görünen bayatın gayesini şöyle izah etmişlerdir: *“Hayatın gayesi, tegaddi ve tenaâsüldür.., O halde tenasülden maksad, nev'in bekasına hizmet demek olduğuna göre kadin, — çocuk yapmak için yaradılmıştır. Kadının hilkaten passive olu- şu, erkeğin — yaradılış- — itibarile faal olan ruhuna uyğün düşmek- tedir. Bu, tabiatin şaşmaz bir kanunudur. Ben, kadını, cemiyetin her sa- hasında erkekle müsavi ve müs- tahsil kılan marksist telâkkiden nefret ederim. Bu, kadını kafes arkasında saklıyan ne bir İslâ taassubu, ne de erkeğin müit hasıran süslü bir zevk âleti sa- nan bir Ben, kadının, cemiyetin, evolu- Gonuüna göre varlığını ve yeni vazifelerini inkâr etmiyorum. Fa- kat, en büyük ve asıl vazilesi, evi ve çocuğudur!..,, — İdeal kadın hakkında ne dü- şünüyorsunuz? — Sevildiği erkek tarafından olünceye kadar teshir kabiliye- tine malik olan kadındır.,, Doktor, bu sözlerden sonra gülerek şöyle devam etti: — Kocısı veya âşıkı üzerinde için de- ebedi bir sedüksüyon hassasına malik bir kadın var mıdır? Diyeceksiniz. Varsa, işte o, ideal kadındır., Doktor, tarifini mullak bir hükümden kurtarmak için daha elâstiki konuşuyorda: — Bu, çok nisbi bir hüküm- dür. Bir erkek için namüs ve eve bağlılık ideal bir - kıymet olabilir de, bir başkası için gamzeli ve işveli bir mah ük Onun ideaine daha uygan dü- şebilir. Unutmamalıyız ki, Ma- dam Curie kocası için ö ünceye kadar ideal bir kadın olmuştur. Dedi. Sıra, en mühim o'an sualime ge miştı. Ne olursa olsun diyerek, sordum: — Do torum, zahiâliniz kılı- bik mısınız, kazak mısin:2? Doktor güldü ve cevap verdi: — Kılıbık ve kazak tâbirle- rinden birşey anlama'n. Bu, mü- vazenenin, kadın veya erkex tarafına — meyledip etmrediğine göre değişen bir alay mevzuu- ur. Fikrimce, aile hayatında muvazenenin bozulmasına dikkat etmek Çâzımdır. Şahsiyet ve ka- rakter sahibi bir erkek, hâk mi- , kadının her şekilde aley- hine kullanmamalıdır. Onlar, bi- zim zayıf tarafımızı teşkil eden aziz birer varlıktir. Bununla be- raber, ailenin sevk ve idaresinde erkeğin daha büyük ve daha hâkim bir rolü olduğunu kabul etmeliyiz. Sosyoloji tâbirile söy- lemek İlâzımgelirse, Türk cemi- yetinin esası, (pederşahi) bir ailedir! — Aziz doktorum son bir sualim daha var: Kadın yözün- den korku, sevinç ve heyecan geçirdiğiniz anlar olmuş mudur? Doktor, bir siğara — uzattı. Karşılıklı - içerken, biribirimize bakıyorduk. Doktor. bir. - kaç lâhza devam eden sükütu ihlâl ederek şunları söyledi: — Kadın yüzünden - sevinç, heyecen veya korku geçirmiyen tek erkek var midir? Fakat, bunları hikâye etmek neye ya- rar? Hem yahul Sen gazeteci misin; yoksa günah çıkartmağa gelen Katolik papazı mısın?,, üçüncü Doktorun bu sualine ne ce- vap verebilirdim? Doğrusu haklı idi. Fakat ne yapalım? Meslek.. Sevgi'i doktorun elini sıktım ve onu, hasta'arile başbaşa bı- raktım. Kâmi Oral Halkevi köşegî 1 — Evelce Halkevi binasın: da kayıtları yapılmış Motörkur- su 8-11-937 pazartesi ak dan itibaren 25 talebesi ile derslere başlanacaktır. Haftanın yalmız pazartesi ve perşembe günleri saat 20 den 21 e kadar bu kurs derslerine devam ede- cektir. 2 — Bugün swat 18 de Ta: rih öğretmenlerinden B. Hüznü tarafından Tarih Kurultayı inti- baları konleransı projeksiyonla verilecektir. Bu faydalı konfe- ranstan bütün va'andaşların isti- fade etmeleri.. 3 — Müze ve Sergi komite- sinin 9-11-937 - tarihli haftalık toplantısında Türk elemekleri sergisinin halkımızın gösterdiği rağbet ve talep üzerine bir haf- ta daha temedit edilmesine ve kapanacağı gün Halkevi üyele- rine bir çay verilmesine karar vermiştir. gyde ada o | mer: ANADOLU Tütün piyasasında Avai — Başı J nci sayfada — aleyhinde anlaştılar. Sözün da- ha doğrusu kumpanyaları Türk ncülerine karşı suikast yap- tılar, Piyasa yetmiş beş kuruştan açıldı, bu fiatle dört beş parti alındı ve sonra fiatler — kırıldı, yetmişe, altmış beşe, elliye ve nihayet kırka düştü. Alnan ve seçilen tütünler hep biri c mahsul, ekstca — ekstra tütünlerdir. İkinci ve hele üçün: cü cinslerin yanına — yaklışan yoktur. Bu neticeye göre, birin: tütünleri- kırk beş ile elli kuruş arasındadır. Lütfen kabul ve mübayaa edi- en partilerden yüzde on, yüzde yirmi ve bızan yüzde kırka ka- dar iskarta çıkarıyorlar. - Yanı on beş bayanın en iyi yaprak larından on balyası alınmakta, geri kalan beş balya kabul edil. memektedir. Manavdan karpuz seçer gibi tütün mübayaası ve sadak ver'r gibi fiat... Her pazarlıkta kul- lanılan kelimeler şunlardır: ci nevi en nefis Ege nin vasati kaimesi — İstersen ver, istersen biş: kalarına göster. — Bize yaramaz bu mal, — Kırk iki kuruştan bir san- tim fazla yok. — Verdiğimizden daha fazla mı istiyorsun. Eh, öyle ise gö- rTürsün. Müstahsil şaşkın hale gelmiş, yeis ve fütura düşmüştür. Çün- kü bu sene Milâs ve havalisin- deki tütünlerin maliyet f ati va- sati yetmiş kuruşu bulmaktadır. Hele Karaova ve Bodrumur bali büsbütün haraptır, Kurak- çliktan tütünler çok nelis, fakat ta az oldu. Geri kalan t yorlar ki: — Belki otuza, belki yirmiye satarsınız. Bu sene fazla para yok.. Neden yok acaba? Avrupada, Amerikada fiatler mi düştü, si- garalar mı ucuzladı, ne oldu? Kumpanyalar bu halk ile ve l ayni tütün müstahsilleri ile uzun seneler iş yapacaklarını ve ni- hayet bu memlekette bazı vazi- felerle karşı karşıya bu unduk- larını hatırına bile getirmek — is- emiyorlar. İstedikleri ve yaplık- ları şey, yalnz ve yalnız yok pahasına tütün almaktır. Şaşkın ve btkin hale gelen zavallı tütüncüler, inhisar — ida- resinin işe karışarak fiatleri bir miktar utmasn beyhude yere beklem şler, sağa sola bakmışlar, bir ivhisar alıcısı aramışlarsa da yalnız kaldıklarını — görmüşler ve çarnaçar kumpanyaların safsızlığı önünde — boyunlarını bükmüşlerdir. Bu hazin manzara halkımızın tahammül kudretini göteren acı bir hâdise değil m.dır? Bodruma henüz hiçbir kum- p nya uğramadı. Elinde tütünü olanlar soruyorlar, herkes hal.ni ve akıbetni düşünüyor. Fakat bu candan kopan eudişeler kar- şısında kumpanyaların pa:olası sokavitır. Bazı direktörler, yaranmak is- tiyen bazı memirlar ve hele birer tufeylilen başka birşey olmıyan bazı simsarlar b'r mari- fet yapmışlar — gibi seviniyorlar. Halkın ıstırabile, Ege tütüncüle- rinin başına ördükleri çorapla iftihar ediyorlar, Bazıları diyorlar ki: — Bu netice, bir arz ve talep meselesidir. Hemen cevap verelim: —Hayırl Çünkü bugün piya- sayı açın kumpanyalar alelâde birer tütün tüccarı değil, daha iyade sigara yapan ve bazı nok- a itis mavob Sİy di bi ol giYe ballptedi katâitü 10 Teşraievni talarda tütün müstahsillerile müş- terek menfaati olan müzssese- le Türkiyedeki tütün müs- tahsilleri ezilirse onlarda ara- dıkları miktar ve kaliteyi her- sene bulamazlar. Bu yüzden çe- şiterini muhafaza — edemezler, Müşterilerini memnun — bıraka- mazlar, Şuurlu ve vicdanlı bir tütün kumpanyası (tüccarı değil) müs- tahsili ezmekten zıyade, karşılıklı olarak — Ege tütüncülerini de mümkün mertebe himaye et- mekle mükelleftir. İşte bazı di rektörlerin ve bazı zayıf görüşlü memur ve simsarların — hatası buradadır. Yabancı bir memlekette, yani saygı ve yardım gördükleri Tür- kiyemizde madrabsz zihniyeti ile çalışkan Türk tütüncü er ne lokart mı? Bu ne demektir? Kumpanyararın ilk - kararları piyasayı doksan kuruştan aç- maktı. Müdürlerin bazıları (nşa J- lah hepsi değil) ve baz- m-mur- lar vaziyeti müsa'd görünce gemi azıya alarak birinci nevi güze- him Ege mahsulünü “hem de seçerek, kırk karuşa düşürdü- ler. Ö halde iknci ve üçüncü tütünler ıspanak fiatinden de daha aşağı satılacaktır. Öy e mi? Mahmud Reşad Turgay -— - — Yolcu tayya- relerimiz Yirmiye çıkarılacak Ankara, 9 (Radyo) — Hava yoliarı idaresindeki tayyare ade- dinin, bir misli daha ar! rak yirmiye çıkarılması kararlaştırıl- mıştır. Bunun için Nafıa Vekâ: letince bir' program bazırlan” maktadır. Manisada Yapılacak Atatürk abidesi B. Nejad kazandı İstonbul, 10 (Hususi) — Ma- nisada yapılacak Atatürk abidesi müsabakasına giren on altı hey- keltrastan B. Nejad kazanmıştır. Heykeltraş B. Nejadın plânı tet- kik heyeti tarafından takdir edil. miştir. Alman gazeteleri Ingiliz matbuatına hücum ediyorlar, Japonya tasdik e!ti Berlin, 9 ( Radyo ) -— Alman gazeteleri; geçen Cumartesi gü- nü Romada imzala üçler konferansı etrafında İngiliz gaze- telerinin yaptıkları neşriyata hü- cum ediyorlar. Bu g zete'er, gerek İngilterenin — ve gerek Fransanın, pek az sonra, Alman- ya ile diğer âkidlerin sulh aley- hinde — çalışmadıkları kınaatine varacaklarını kaydediyorlar. Tokyo, 9 (Radyo) — Japonya parlâmentosu, bugün toplanmış ve geçen Cumartesi günü komü- nizm aleyhine Romada imzala- nan üçler misakını müzakere ederek, ittifakla kabul etmiştir. Londra Yeni belediye reisi.. Londra, 9 (Radyo) — Sir Erik Fratür, Londra belediye riyase- tine seçilmişt r. Yeni belediye reisi, bugün Gidhol sarayında büyük mera- sim ve eski â'et üzere milli kıyafetile makamında oturmuştur. Kral, yeni belediye reisine Lord unvanını vermiştir. Eliza sorayında Paris, 9 (Radyo) — Fransız kabinesi, bugün ssat 10 da Eliza sarayında Cumhur Reis B. Lebrunun riyasetinde toplan- mıştır, Kabine; parlâmentonun, bu ayın on altıncı günü için top- lanmasını ve büdceyi müzake- m kamarasında münakaşalı bir celse Hükümet, müzakerelerin tehirini iste- di ve bu istek kabul olundu Toplandılar Fakat sarahate varamadılar Brüksel, 9 ( A.A. ) — Dün, heyetler arasında yapı- lan iptidaf görüşmeler usul mes- eleleri hakkında hiç bir sarahate varamamıştlır. Amerikan mehafli, B. Ruzvel- tin bugün söyliyeceği tahmin olunan nutkuna büyük * hemmi- yet atfetmektedir. Zira bu nutuk Amerika heyetinin — hattı hareketini tesbit eyliy cektir. Japon mehafilinin mütaleası şudur: Japonya ile görüşmek üzere teşkil edilecek komitenin bu konferantan mezuniyet alıcağ tabildir. Halbuki b : konferansta heyetler arasında dokuz devlet muahedesinin haric nde bulunan Sovyetler birl ği de vardır. Bu suretle Japonya için bu komite ile müna-ebata girmek mecbu- riyeti mevcut olamaz. Brü<sel, 9 (AA.) — Pasiflk konferansının bugün — öğleden sonra yapılacak o an - top antısı yarın sabaha tehir edilmiştir. D.şçi Mektebinden mezun olmı- yan dişçilerin vaziyeti Dişçi mektebinden mezun ol- mayıp ta ellerinde birer icazet- name bulunan ve diş tabibleri gibi iş gören dişçilerin diş ta- bibleri cemiyetinden çıkarılma- sile, yurdun bir çok yerlerinde çalışan diş tabiblerinin vilâyet- lerde açmak istedikleri şube'er Meselerin: görüşmek Üzere İs- tanbul diş tabibleri, — Etibba odasında fevkalâde bir kongre toplamışlardır. Kongre çok ka- labalık ve münakaşalı olmuştur. Evvelâ şube meselesi konuşul: muş, neticede İstanbuldaki - ce- miyetin, İzmirde, An-arada,Ada- nada, Trabzonda ve 25 veya 25 ten fazla diş tabibi — bulunan yerlerde birer şubenin — açılma: sına ve bunun için nizamname- de tadlât yapılmasına — karar verilmişr. Yurdun başka yer- lerinde açılacak olan cemiyetin merkeze tâbi olacaklardır. Bundan sonra idare heyetin- den istifa etmiş olan Kâzım Esat ile Ziya Cemalin istifalarının ka-: bul edlmemesine ve eski hey- eti idarenin aynen ipkasına ka- rar verilmiştir. Son olarak kouuşulan mesele meslekten yetişen d.ş tabibleri- nin cemiyetten çıkarılması me- selesi idi. Bu un ürerinde bir aralık söza'an dişçi mektebinden mezun Osman Bürhaneddin — dişçilik — yap- mak müsaadesini haiz — olan bu meslekdaşların lehinde ko- nuşarak — cemiyetten — çıkarıl- mamasını istem şse de umumi heyet sayıları 30-40 1 bulan bu azaların cemiyetten çıkarılmala- rına ve azalık sılatının — yalnız dişçi mektebinden mezun olan- lara tahsisine karar — vermiştir. Toplantı geç vakte kadar sür- müştür. İngiltere Filistinde tazyik siyasetin- de) vazgeçmeli.. Kudüs, 9 (Radyo) — Filistin hakkında yeniden tetkıkat yap- mak Üüzere başka bir heyetin geleceği haberini neşreden (Fi- listin) gazetesi; İngilterenin; Fi- Tistinde tazyik siyasetinden vaz- geçmesi lüzumunu ile. i sürmekte ve İngiltere Müstemlekât Nazı- aytna, Ern akldetlebirum etmekteflir Lond a, 9 (A.A.) — Avam kamarasında Franko ile ticaret ajanları mübadelesi hakkındaki görüşme'ere — başlanmıştır. — İşçi mebuslardan Aleksandr, İngilte* reain bu kararının İsçanyadaki vaziyetin zararına olması muh- temel bulunduğunu ve dünya kamoyunun bunu — Frankonun tanınmasına doğru büyük bir adım telâkki edeceğini, diğer taraftan bu hareketin İspanyol hükümetçileri üzerinde de maküs bir tesir uy ındırmaktan geri kak mıyacağnı söylem ştir. B. Aleksandr. İngilterenin bu bususta takındığı — tavrin kariş- mazık meselesi hakkında bes- lediğini bildirdiği - tasavvurlarla tam bir mütabakat halinde olt madığını da ilâve etmiştir. B. Eden Salamanka makamr ları nezdine gö derilecek mür messiller hakkında B. Aitlee ceva,> vererek demiştir ki: —Bu an'aşma general Frankor nun kontrolu altnda bulunan yerler makamlarının İngiltere tar rafından tanınması demek de- gldr. İki taraltan hiç biri bu ajanlar için diplomatik imtiyazlar vermeğ. veya istemeği düşün: mem ktedir. Salamanka makamlarile yapı- lan aalaşına ademi müdahale si- yasetine Lir aykırılık teşk | et memektedir. Bizim İspanyadaki tamamile dip'om tık yegâne temr sil h yetimiz İspanyol hükümeti nezdinde bulunuyor. Fransız hü- kümetini ü müzakeleler den çok evel haberdar ettik. Fransız hükümeti buna karşi hiç bir şey dememiştir. Bir şey | demesinin de ihtimali yoktur. Çünkü bütün bu sene Franko İspanyasındaki — Fransız — heyeti | bizimkinden çok daha - iyi idi- Fransız hükümeti ile olan münar sebeterimiz buşün olduğu gibi istikbalde de daima sıkı ve sâ” mimi kalacaktr. Bu senenin ilk dokuz ayı zarfında asi İspanyâ İngiltereden iki milyon İngilif liralık mal satın almıştır. Büt f İspanyanın — İngiltereden aldığ! malların umumi kıymeti ise iki bf yon sekiz yüz bin İngiliz lirasıd!” B. Edenin nutkunu müteakıP bu husustak müzakerelerin t& hiri ha<kındaki hükümet tale! 107 reye karşı 241 reyle kal edilmiştir. Belçika Kabine buhranı devam ld'f' Brüksel, 9 ( Radyo) — Yef! kabineyi - teşkile meomur B. (Spak) bvgün bir 'liste YAP iniğia da, İisteye / tükeh l kimselerden bazıları ved cev# ve-diklerinden, - kabine teahhurü “uğramıştır. | B. (Spak), arkadaşlarını Y” rına kadar tedarik edel yi kra'ı haberdar edecek ve l_"' yapamıyacağını bildırecektif. Ulucak köyünd' su derdi yi Kemalpaşanın Ulııoılf k halkından Halid Can im "’ıu, bir mektup aldık. Kariimiz satan diyor ki: Köyümüzde pis mecllw akazak. biriken solar Koi maktadır. Bu sıhhati umun Fi alâcade: eden - bir ınc;“ Köy idere heyeti; bu İ an Gdi alâkadaf “ım:";g*““ı gelirken ihmalkârlık gösterifiy tedir. ; Nazarı dixkati çe he' ”