attı, fakat Avrupaı .bir adım 'irleri Asya ne- reye gidiyor? Korsanların sığındıkları yerlerden çık- malarına meydan vermiyelim Eski İngiliz Nazırlarından Vinston Cburchili, Paris - Soir gazetesinde neşredilen bir ma- kalesinde; Çinde cereyan eden müthiş hâdiselere rağmen son ay zarfında dünya vaziyetinin iyileştiğini işaret ediyor ve ve bunün sebebi olarak la Hitlerle Mussolininin görüşme- lerini, İtalyanın Akdenizdeki korsanlıklara karşı mücadele anlaşmasına girmesini göste- riyor. Akdenizde bir zamanlı r çok endişeli vaziyet alan korsan- lık hâdiselerinin İngiltere, Fran- sa ve İtalya arasında yapılan son deniz anlaşması üzerine ortadan kalktığını kaydeden muharrir, şöyle devam ediyor: *Bu tarzda bir işbirliği di- ğer Akdeniz devletleri sında da memnuniyetle kabul edilecektir. Meselâ, eski kav- gaları artık kalmamış olan Türkiye ile Yunanistanın kor- sanlık hâdiselerine bir son vermekte menfaatleri vardır. Yugoslavya ve Mısır için de öyle... Birleşmiş olarak kala- hm, korsanlar sığındıkları yer- lerinde kalacaklardır. Onların oradan çıkmalarına meydan vermiyelim.,, V. Churchill Avrupada va- ziyetin biraz iyileşmesine se- bep olarak gösterdiği hâdise- ler arasında Mussolini - Hitler mülâkatında bu iki “diktatö- rün, hakikaten büyük bir iş yapmamış olmalarına teessüf ediyor ve diyor ki: *“Ellerinde dünyayı kurtar- mak için bir daha belki hiç gelmiyecek olan bir fırsat vardı. Düşünün bir kere: Hitlerle Mussolini dahiyane bir şekilde ufku gözden geçirdikten sonra İspanyadaki ve Çindeki katli- âmların bir nihayat bulması lâzımgeldiğine karar verseler- di bütün insanlık nasıl bir ışık ve güneşe kavuşacaktı! Daha iki sene evel Hitler ha- vadan, sivil halkın bombardı- man edilmesinin — aleyhinde bulunmuştu. Hitlerle Musolini ikisi de Japonyayı eline geçir- miş olan gizli emniyete karşı protesto etmişlerdi. Eğer bu- gün, demokrat devletleri bu Asya harbine bir son vermek toplanmaya davet etmiş olsa- lardı. herkes kimbilir - nasıl koşardı. Sonra, Çinde menfaatleri ara- olan Amerika var. Bu devlet zannedildiği gibi her zaman öyle sıkılgan da değildir. Şüphesiz ki, büyük Avrupa devletlerinin Uzak Şarkta be- raber bir siyaset tutmaları yalmız Çindeki katliâma bir nibayet vermekle kalmıyacak, ayni Avurupanın bugün her zamankinden fazla muhtaç olduğu şeyi - temin edecektir. Birlik- zihniyeti ve karşılıklı yardım.. İngiliz kralı zamanda, General Milşhi kabul etti | Londra, 19 (Radyo) — Al- manya Hava Nezareti Müste- şarı general Milşh, bugün bu- raya gelmiştir. Alman — generalı, İngiltere | Hava Nazırı taralından kabul edilmiş ve tayyare fabrikalarını gezmiştir. General Milşh, kral Altıncı | Jorj tarafından — kabul edil. miştir. Londra, 18 (A.A.) — Hava müsteşarı general Milch kuman- dasında Alman hava zabitle- rinden mürekkep - bir heyet Croydona gelmiştir. Heyet İn- gilterede bir bafta kadar ka- larak hava fabrikalarını ve meydanlarını ziyaret edecek ve bu suretle Royal Air Force zabitlerinden mürekkep - bir heyetin geçen Sonkânunda Almanyaya yaptığı ziyereti iade etmiş olacaktır. Macaristan Siyasetinde değişiklik olmiyacaktır. Budapeşte, 19 (Radyo) — Macaristan Hariciye - Nazırı B. Dekanya, matbuat mümes- sillerine beyanatta- bulunmuş ve Macaristanın haridi siya- setinde hiçbir değişiklik olma- dığım ve bu siyasetin, Macar milletinin umumi arzusu de- mek olduğunu söylemiştir. Rus a Fransız komünistlerine propaganda için para göndermiş.. Paris, 19 (Radyo) — Maten gazetesi; son kaza intihaba- tında Rusyanın, propaganda için Fransız komünistlerine iki milyon 850 bin frank gön- derdiğini yazmakta ve sabık Başvekil Leon Blumun, komü- nistlerle teşriki mesai etmekle mağlüp olduğunu kaydetmek- tedir. Gizli Cihangir -f0 — — Bay profesör, vaziyet- ten çok istifade edenlerden- siniz! Dedi ve tekrar denize daldı. Roz da sular içinde kayboldu. Lidyayı suların içinde buldu ve kucakladı. Böylece gene suyun' yüzüne çıktılar. Sular içinde oynaşmağa koyuldular. llk anlarda konuşuyorlar, gü- lüşüyorlardı. Sonra her ikisi de susuyordu. Kumlar üzerine ayak bas- tıkları zaman, Lidya da, Roz da garip bir sarhoşluk zevki içinde idi, Nakleden: F.îemıeddin Benlioğlu Akşam yemeğinde Lidya günün hâdisesini anlattı, hatta banyodaki mühim vaziyeti de Boristen gizlemedi. Fakat ma- ceranın son kısmını mesküt geçti. Yalmız Rozun kendisini muhakkak bir ölümden kur- tardığına işaret etmekle iktifa etti ve: — Roz, cidden yüzücülük harikasıdır. Emin ol Boris, senden çok iyi yüzüyor. Dedi. Boris, şöylece Lidyaya bak- tı, profesör Roz sakit ve cid- di idi, TTTT ————âî TeK Borsa intihabı Eski azalar, tekrar seçildiler.. B. Mazhar Nurullah Bundan evel yapılan borsa idare heyeti seçimi, formalite noksanı yüzünden - İktısat Ve kâletince kabul edilmemiş ve intihabın- yeniden - yapılması emrolunmuştu. Bu münasebetle dün borsada toplanan tüccar- lar, idare heyeti seçimini ye- teveccüh ve muhabbetini ka zanmış olan eski idare heyeti azalarını tekrar ve müttefikan | seçmişlerdir. Yeni idare heyeti, Bay Maz- har Nurullah İzmiroğlu, Al, yeli Halim, Kâzım Taner, Ç mezoğlu Mustafa, Cevahirci Şükrü, Sabri Menteş ve Me- nemenli Hıfzıdan müteşekkildir. Ticaret odası da, yarın aza- larından — ikisini seçecek ve heyet, tekrar toplanarak reisini seçecektir. Riyasete, Bay Mazhar Nu- rullahın — seçileceği — muhak- kaktır. Fransız kabinesi Dün B. Lebrunun riyase- tinde toplandı Paris, 19 (Radyo) — Fran- sız. kabinesi, bugün cumhur reisi B. Lebrunun riyasetinde toplanmış ve Kantonal intiha- batının netayici etrafında mü- zakerelerde bulunmuştur. Malüller verdikleri bir mah- zarda maâaşlarının ziyadeleşti rilmesini istemişlerdir. Kabine, bu mahzarı tetkik etmiş ve hayatın pahalılaşma- sından dolayı malüllere fazla para verilmesini tensib eyle- miştir. Belçikada Bir sahtekârlar şebekesi yakalandı Brüksel, 19 (Radyo) — Bu- rada, muhtelif devletlerin pa- rasını taklid eden bir şebeke yakalanmıştır. Bu şebeke, İn- giliz, Fransız ve Belçika para- larını taklid etmekte idiler. Kalpazanların muhakemesine yakında başlanacaktır. Lidya gülerek: — Boris, Rozu senden ayı- racağım!. Dedi. Boris bu son söze: — Sevgili bayanım, işte bu sandığın kadar kolay de- ğildir. Dedi. Roz da: — Evet, yapacak çok işle- rimiz vardır. Sözlerini ilâve etti. Lidya: — Roz, senin işlerini yalnız başına Boris yapar ve yapa- caktır. Dedi. Boris çok ciddi ve düşün- celi bir hal aldı. Yemek sona erdiği vakit profesör Roza: — Roz, dedi. Seninle biraz niden yapımışlar ve umumun | Negüsün Habeş imparatoru Selâsiyenin ismi bir memle- ketin felâketile hakiki bir “hâile,, nin müte- radifi olmuştur. Bununla be- raber, yirminci asrın, bütün top tüfek gürültülerine neşesini ve kahkahasımı mu hafaza eden alaycı zihniyeti bu “hâile,, den de, bir komedi l - Ka neticelenen çıkarmağa çalıştı. Habeş imparatoru — neşeli ve coşkun dans içinde geçen bir. filme kahraman olarak alındı. İngilterede çevrilen bu film “herşey senin olamaz,, ismini taşımaktadır ve bir zenci dansı filmidir. Filimde Tap, Tip ve To isminde üç zenci vardır. Bun- lardan biri Habeş imparato- runun o siyah pelerini ve pe- lerinin içindeki beyaz entari- sile, bir tahtın üzerinde otur- müştur. Hâile Selâsiyeyi temsil eden bu zenci, bu aralık birdenbire tahtından iniyor ve tacını da bir yana atarak, diğer iki zencile birleşiyor, başlıyor oy- nayıp sıçramağa. Bu sahne bu kadar kalıyor ve filimin diğer sahnelerinde Necaşi bir daha görülmüyor. Bu filim çok evelden ha- zırlanmıştır. Fakat, Habeş im- paratoru Londrada henüz “kıy- metli bir misafir,, olarak bu- lunduğu müddetçe bu filimin gösterilmesinden çekinilmişti. Fakat bugün Habeş impara: toru Londrada itibarını kay- betmiş bulunuyor. Bundan başka, filim İngiliz sansöründen geçmiş ve o sah- ne hiç bir şekilde mahzurlu görülmiyerek bırakılmıştır. Hat- ta, sansörün bu sahneyi biraz daha güzel olsaydı keseceğini söylüyorlar. Fakat, filimde Habeş impa- görüşmek istiyorum. Lidya her iki erkeğe büyük bir dikkatle baktı. Sonra Roza seri bir göz attıktan sonra çekildi, gitti. Erkekler lâboratuvara tekrar kapanınca, Boris: — Roz, dedi. Maalesef iş yapacak — vaziyette değilim, dimağımı çok yorgun — bulu- yorum. Bunun için sana yar- dim — edemiyeceğim. — Zaten beraber yaptığımızdan başka yapılmış bir iş de yoktur. Roz, Borisin kafası içinde yeni bir hal peyda olduğunu hemen anladı. Maamafih hiç: bir şey sormadı, bir kaç me- sele üzerinde — konuştuktan sonra ayrıldılar. Boris, lâbortuvardan çıkınca doğruca Lidyanın dairesine Hâile | | hayat filime alınıyor Filim, İngiliz zabıtası tarafından uzun uzadıya sansör edildi “"Haile Selâsiye, kıy-- metli bir misafir olmaktan çıktıktan ylün | sonra filiminin oy- arşı | natılmasına müsa- ade ediliyor Negüs Londrada ratorunun oyun oynaması © kadar güzel tesbit olunmuş- tur ki, birçok fena şeylere sanat çerçevesi içinde yüksek bir mana - verildiği gibi, bu sahnede çok güzel bir şekil almış ve bütün gülünçlüğünü kaybetmiştir. Kordel Hol Norman Davise talimat verdi Vaşington, 19 ( Radyo) — 9 lar konferansında Amerikayı temsil edecek olan Norman Davis, bugün Hariciye Nazırı B. Kordel Hol tarafından ka- bul edilmiş ve uzun müddet konuşmuştur. B. Norman Da- visin konferans hakkında ta- limat aldığı söyleniyor. Hariciye Nazırı B. Kordel Hol, Amerikanın, 9 lar kon- feransında takib edeceği hattı hareket hakkında matbuata beyanatta bulunmaktan imtina ey'emiştir. Libyaya giden İtalyan ordusu Napoli, 19 (Radyo) — Li- burga vapuru ile Libyaya 1000 asker gönderilmiştir. Bu kuv- vetlerle 20 inci kolordu mev- cudu ikmal edilmiş bulun- maktadır. Aygırlar Vilâyet Baytar müdürü Bay Âdil Yergök dün Tire kaza- sının Mahmutlar köyüne git- miştir. Oradaki aygırları gö- recek ve kışlıc gidaları hak- kında seyislere talimat vere- cektir. gitti, Lidyayı karyolasına yas- lanmış buldu. — Lidya, dedi. Artık cid- diyetle çalışamıyorum. Aklım eski kuvvetini kaybetti. — Pek çok çalıştın da on- dan.. Artık istirahat etmelisin ve edebilirsin.. Boris elini alnına götürdü, kendi — kendisile — görüşüyor gibi: — Onunla beraber yüzdün, tıpkı benimle beraber yüzdü- ğün gibi.. Dedi. Lidya asabi bir halle: — Boris... Sen cidden ah- lâksız bir adamsın. Hele ya- nıma gel.. Dedi ve Borisi yanına çekti, kollarını boynuna sardı. 20 İlkteşrin 937 Çin - Japon harbi şiddetlendi.. — Başı 1 inci sahifede - Tokyo, 18 (A.A.) — Teblij Suiyuan eyaletinde Japo ordusu 17 İlkteşrinde saa 9 da Paotov şehrini işgal el miştir. Bu şehir Pekin-Suiya demiryolunun — müntehasınd. ve harici Mogolistan merke zini Çine rapteden irtibat hat tında kâin mühim bir sevkul ceyş noktasıdır. Tokyo, 18 (XA)'— Hari ciye Nezareli namına söz söy lemeğe bir za Şanghayda zehirli gazı müh tevi bir Çin obösünün bulun salâhiyettar duüğuünü bildiren bir rapor al diğini beyan etmiştir diye kadar Çin zehirli gaz kullandık: larına dair bir. emare elde edilememiş olduğunu - ve hiç bir Japon gazden miştir. Bu zat şim lilerin askerinin zehirli ölmediğini ilâve et Ayni zat Japonyanın res: men Dokuzlar — koönferansına davet edilmediğini fakat da: vet edilmesini ümit - ettiğini söylemiş ve demiştir ki: — Sadece bu hususta gayri resmi surette Tokyo ve Brük- selde Belçika hükümeti tara- fından teklifler yapılmıştır. Şanghay, 18 (A.A.) — Ge- rek: Japon makamatı namına söz söylemeğe — salâhiyettar zatı, gerek Çin makamatı adı- na beyanatta bulunmağa me- zun zatı dinlemiş olan ve bun- lardan her iki memleketin hattı hareketi hakkında izahat almış bulunan Royter Ajansı muhabiri Japonya ve Çinin sulh teklifleri derpiş etmekte olduklarını bildirmektedir. Çinin, her hangi bir sulh projesinin münakaşası mev- zubahs olmadan evel Japon- ların Şimali Çinden çekilme- lerini ve Mançukonun Çine rücu etmesini istemekte oldu- ğunu kaydeden Çin gazeteleri, Çinin muvakkat tesviye suret- leri arzu etmemekte olduğunu yazmaktadırlar. Bu gazeteler, Çinin Dokuz devlet konferansı haricinde her türlü gizli müzakerelere muarız olduğunu ilâve etmek- tedirler. i Tientsin, 18 (A.A.) — Ja- ponlar, Sansi eyaletinin en arızalı kısmında kâin Sinkçu- ku geçidini zaptetmişlerdir. 30 kilometre uzunluğunda olan bu geçidin zaptı için Japon- lar, dört gün muharebe etmek mecburiyetinde kalmışlardır. .. Roz, kendi dairesinde bir türlü — uyuyamıyordu. Bütün sinirleri ayaklanmıştı. Gölün macerasını bir türlü unutamı- yordu. Şu yalnız halinde ken: disini son derece yorgun buluyordu. Yerinden kalktı, Boris şimdi herhalde uyumuş olacaktı. Roz bu zan altında Lidyanın dai- resine doğru ilerledi. Kapıya vardığı vakıt, kapı- nın küçük pençeresinden içeri baktı, ve Lidyayı Borisin kol- ları arasında uyur halde gö- rünce, yıldırımla vurulmuş gibi olduğu yere yıkıldı. Bir sarhoş, bir deli gibi dairesine döndü. Sabaha Eıdıı sırıttı, — bir an geldi ki, dostuna karşı bir cinayet işlemekten korktu. — — SONU VAR —