40 14/2/937 KŞON HABLE Bükreş gazetelerine göre A Z A Z | Bir İspanyol vapuru Ege B3 RACWVEF | vapuruna çarpmıştır Hükümetimiz, İspanya'dan Rusya'ya al- tın götüren bu vapura haciz koydu İstanbul, 13 (Hususi) — Bükreş gazeteleri, bir İspanyol va- purunun, Ege vapuruna çarptığını ve yaptığı zararın tazmini için İspanyol vapurunun hükümetimizce haciz altına alındığını | — yazıyorlar, Ayni gazeteler, İspanyol vapurunda hükümetimizce yapılan araştırmalarda, İspanya'dan Rusya'ya nakledilmek üzere vapur- da külliyetli miktarda altın kaytediyorlar. Bulgar-Yugoslav misakı Romanya Hariciye nazırı parlâmentoda mühim beyanatta bulunmuştur Bükreş, 13 (Rıdyo)—-Xyın daha 925 yılında Türkiye-Bul- meclisinde bazı istizah takrir- lerine cevab veren hariciye Nazırı M. Antönesko, Yugos- lavya-Bulgaristan misakı hak- kında söz söylemiş, Yugoslav- ya'nın, daimi surette balkan paktına sadık kalmıya söz verdiğini bildirmiş ve demiş- tir ki: — Yugoslavya - Bulgaristan misakını Fransa ve Balkan antantı devletleri muvafık bul- muşlardır. Bu misak hiçbir Vakit küçük antant ve Balkan antantı hükümlerini tenkis ve ihlâl etmemiştir ve etmiyecek- tir. Zaten böyle bir misak, Haliç'te | İnşaat tertibatı alınıyor. İstanbul, 13 (Hususi) — İk- tısad Vekilimiz Celâl Bayar, bugün deniz havuzlarını ge- zerek tetkikatta bulundu, Bin ton hacmindeki vapurların Ha- liç'te inşası için tertibat alın- | — Masını emretti. Türk - Rus Ticaret 'muahedesi t müzakereleri ö Ankara, 13 ( Hususi ) — Hükümetimizle Sövyet Rusya arasında aktedilecek olan ti- taret muahedesi için müzake- Telere başlanmıştır. Müzakere- » başlamadan evel tarafeyn | *irer proje teati etmişlerdir. | Bazı nehirler İ Ve bataklıklar ; kurutulacak Ankara, 13 (Hususi) — Ba- 2 nehirlerle bataklıkların ku- ulması için hükümetçe 31 Hilyon lira sarfedilecektir. Bu mki plânlar - hazırlan- ir. ANADOLU Günlük siyasal gazcte Sahip ve başyazganı u"lydır Rüşdü ÖKTEM ııpiyıı ve yazı işleri Hamdi Nüzhet Çançar — lklıd Ter - soki .f— ah Mbi Yatan içli aç lRraf: İzmir — ANADOIU 3 2776 — Posta kutusu 405 ABONE ŞERAİTİ 'llı. 1200. altı aylığı T00, üç y—. aylığı S00 kuruştur. 1 memleketler için senelik Her. yerde —S kuruştur ücreti 27 liradır Seçmi; ınııı.ı.ı 25 kuruştur. garistan arasında akid ve imza edilmişti. Yeni misaklar, hiç bir suretle menafiimizi ihlâl etmemiştir. Romanya'nın akdettiği bilü- mum misakların sağlam oldu- ğu ve hükümetin bu misak- ları takviyeye çalıştığını bil- hdiririm. Yugoslavya başbakanı M. Stoyadinüviç, dostluğumuzu her vakit için koruyacağına söz vermiştir. Bu söze itima- dımız vardır. M. Antonesko, şiddetle al- kışlanmış ve M. Titulesko'nun mesaisi hakkında takdirkâr sözlerle nutkunu bitirmiştir Kamutayda Ankara, 12 (A.A) — Ka- mutay bugün Refet Canıtez'in başkanlığında toplanarak 936 mali yılı muvazenei lumumiye kanununa dahil bazı daire büdçelerine munzam ve - fev- kalâde tahsisat verilmesine ve bazı büdçelerde değişiklikler yapılmasına dair kanun lâyi- hasını müzakere vefikabul et- miştir. Bu kanurun hükmüne göre muhtelif büdçelerin fasıllarına munzam 4 milyon 512 bin 536 lira da fevkalâde tahsi- sat olarak verilmekte ve bazı fasıllar arasında da münaka- leler yapılmaktadır. 3vz Bir diğer kanun ile de gar- bi Anadolunun sularından is- tifade edilmek üzere şimdiye kadar - çalışılan - havzalardan başka mıntakalarda yeniden yapılacak su işleri için g31 milyon lira tahsis - edilmiştir. Deniz yolları ve Akay iş- letmeleri idarelerinin yaptıra- cağı gemiler için 10 milyon liralık tahsisat — verilmesine dair olan kanunun - birinci maddesinin değiştirilmesine ve askeri izin ve Türkiye Cum- huriyeti merkez bankası ka- nunlarına müzeyyel kanun lâ- yihaları da bugün kamutayın kabul ettiği kanunlar arasında bulunmakta idi. Füruzan Çanakkale'de karaya oturdu İstanbul, 13 ( Hususi ) — Limanımızdan İzmir'e hareket eden Füruzan vapuru, Çanak- kale önlerinde fırtınadan ka- raya oturmuştur. Vapurun kür- tarılmasi için tahlisiye gemisi gönderildi. Prafe'edildi Paris, 12 (A.A) — — Fran- sız ve Macar tecim ve tediyat 'ııılı;mılın dün gnfe e&ıl- “Ankara - Mekke Önsekizinci asıra kadar ik- tısadi ye içlimat inkılâpların admma “Din,, derlerdi. Musa, Yahudi proletaryasını Misır'dan çekip kurtardı. İsa, Roma emperyalizmine karşı geldi. Muhbammed, mütemadi- yen kuruyan Arabistan coğraf- yasının iktısadi zaruretlerini anladı. Bu büyük insanları tarih ve insanlık saygile anar. O devirde bu hareketlerin adına “Din,,, inkılâpçıların adına da “Peygamber,, demek tabi idi. .. Onsekizinci asırdan bu yana artık din ve mezhep hareket- lerinin yerini ilim ve felsefe hareketleri aldı. Asrımızın pey- gamberleri, mütefekkir inkılâp- çılardır. Dinleri de meydanda.. Mücadele, ayni mücadeledir. Fakat h: defler daha açık, daha ilmi, daha müspettir. Prole- tarya mücadelesinde kimse Mu- sa'nın bayrağı altına gitmiyor artık.. Ve iktısadi ceğrafya dava- sı, şeriâtı Ahmediye ile halle- dilmemektedir. Ğ Türkistan'dan kalkıp Mekke: ye giden “Hacı,,; sosyal tekâ- mül tarihi için bir “Hacı,, dır. İnsanlık vakıa çocukluk - ve emekleme devrinde bulunuyor amma, bu kadar uzun yola bırakmamalı doğrusü çocuk- ları.. Onüç asırdanberi Türkistan- dan Mekke'ye kadar olan yol üstünde birçok yeni Mekke'ler, yeni kâbeler var şimdi. Bunların en yenisi, “Anka- ra,, dır. Ve peygamberi, sap- sağlam orada otluruyor. . . Acem - şâiri, için: “— Korkarım Kâbeye vara- mıyacaksın ey Ârâbi,, *“Bu tuttuğun yol Türkistan'a gider,, Demişti. Ben de Türkistan'lı hacıya: “ — Korkarım Ankara'ya varamıyacaksın ey Türk,, *“Bu tuttuğun yol Arabistan'a gider.,, Arap - hacısi Diyorum. Dr. Necati Kemal Güreşçilerimiz Finlândiya'ya hareket ettiler.. İstanbul, 13 (Hususi) — Gü- reşçilerimiz, vukubulan davet üzerine bir maç yapmak için bugün Finlândiya'ya , hareket ettiler. Tayyareci kadın Paris'e döndü Paris, 13 (Radyo) — Meş- hur tayyareci kadın Mariş Basti'ye, Cenubi Amerika se- yahatinden dönerek Paris'e gelmiş ve Hava Bakanı M. Piyerkot tarafından şerefine bir ziyafet verilmiştir. M. Piyerkot bu münasebetle tayyarelerin mühim — rolleri hakkında bir nutuk - irat ve tayyareciliğin cihan medeniye- tine ve sulhun müdafaasına hizmetlerinden bahsetmiştir. Bir mülâkat Atina, 13 (Radyo) — İtal- ya'nın Atina sefiri M. Metak-' sas$ ile uzun bir mülâkat yap- mı.ıtu' Bu mulıkıh lıııyuk ANADOLU i dir A. İffet sözlü;or. Delilik, aşk ve ıhtıyacın! artmasından asından doğuyor Belki cinnettir hakiki rehnümayı feyzi hak medlulu esrarı ş Anl ıilmaz tâ ebed Şâir Ali İffet ; Medeni hayalta yavaş ya- vaş yorulan, yıpranan insan dimağının, kendi eserlerinin karşısında müvazenesini boz-> miya başladığı, akıl ve sinir hastalıklarının arttığı hakkın- da açtığımız — anket, sadece hekim, yani müsbet ilimle uğ- raşan ve ancak lâboratuvar ka- nunlarını dinliyen münevver zümre arasında kalmamıştır. Edebiyat ve felsefe ile uğra- şan tanınmış simalar da bu mevzua çok yakın bir alâka göstermişlerdir. Bu meyanda üstad şâir Ali İffet de, (Cu- nun) başlıklı çok güzel bir şifrini ihtiva eden bir cevab vermek - lütüf ve nezaketinde bulunmuştur. Mütevazi ve de- gerli şâirimiz birkaç hafta ev- vel İstanbul'dan gelmiştir. ve şehrimizde bulunmaktadır. Mek- tubunu, arkadaşımız. Orhan Rahmi Gökçe'ye göndermiştir. Aynen neşrediyoruz: Gözümün nuru oğlum Or- han Rahmi Gökçe; K — Anketiniz. cidden çnk alâka değer bir mevzuu ihti- va etmektedir. Beşeri dimağı yoran, hattâ eritib çürüten iki büyük kuvvet vardır: Birincisi aşk, ikincisi ihtiyaç. Buğünkü —medeniyetin sü- rükleyib getirdiği zaruri icab- lar, bu iki kuvveti, müdhiş surette ve âdeta harikavi şe- kilde —tezauf — ettirmektedir. Herikisi de anbean çoğalıyor, kuvvetleniyor. Bu sebeple cin- netin efradı beşer arasında hattâ dakikadan — dakikaya tezaufu ıztırari bir keyfiyettir. Daha doğrusu, medeniyet te- rakki ettikçe şeraiti hazırası dahilinde cinnetin dahi tezauf etmesi, bir bali tabiidir.. Doktor Harding, 2039 se- nesinde bütün dünya sekene- sinin delirmiş — bulunacağını söylemiş. Doktorun 2039 ta- rihine bıraktığı mücessem cin* net çök müthiş görünmekle beraber, fikrimce o tarihe ka- dar verdiği mühlet pek çok- tur bile.. Ben “Cinnet-delilik,, hakkındaki fikrimi, son zaman- larda bir manzüm parça için- de anlatmıya çalıştım. Bu par- çayı size takdim ediyorum. (Anadolu — “Cunun,, başlı: ğını taşıyan bu nefis şiir, ya- zının sonundadır.| Muhterem Orhan Rahmi; İşte bu manzumeye bakarak beni de aşkın mecnunlarından biri ve daha doğrusu birincisi olmak üzere telâkki buyur- makta muhtarsınız. Hürmet- lerimle. Ali İffet CUNUN Ateşi aşkınla oldum bülbülü zârı cunun Tabişârâdır gönülde şevki gülzârı cunun Müşteri bulmazdı pazarı mehabbet gâh gâh Bitmese gülşenserayı gamde ezhârı cunun En büyük aklü şuura vaktolur eyler hulül Ol kadar muciznümadır feyzi envdrı cunun Cür'asın bin akle tercih etmiyen divanedir. Ref'eder barı kuyudu câmi sirşârı cunun Aklı evvel dersalır sihrü süsunundan anun Sanma mecnunanedir divanı eş'ârı cunun Hoşmendiden ziyade sahibi kudret odur. Haşre dek cari olur ahkâmı asârı cunun En mükedder kalbi seyrabı zülâli şevk eder Zevki lâhutidir ancak varsa ekdarı cunun Serteser dünya ve mafihayı istihkar eder Düşmeni kaydı emeldir tab'ü mişvârı cunun Belki cinnettir hakikt rehnümayt feyzi hak Anlaşılmaz tâ ebet medlülü esrârı cunun Sırrı idraki beşer aynen muammayı kader En büyük aklü zekâ bir na'şı berdârı cunun Leşkeri gamla bütün iklimi aşka hâkimim Çok mudur oldumsa serdarı alemdârı cunun Rahu Behzad eylemiş tasvir levni aşk ile Resmi İffettir yzıâııe nakşı divarı cunun v Yeni Lokarno Londra 13 (Radyo) — Tay- mis gazetesi, Belçika'nın yeni Lokarno misakı hakkında dün verdiği notadan bahsederek: *“Bu Vanzeland'ın parlâmen- toda izhar ettiği noktai naza- rın aynidir. Belçika istiklâlini müdafaa etmek istemekte ve bu gibi misaklarda kendine mahsus bir husuııyet istemek- dir. Demektedir ALİ İFFET Filistin'de Ydni hâdiselerden korkuluyor Londra, 13 (A.A) — Deyli Telgraf gazetesine göre Filis- tin'deki İngiliz kuvvetlerinin başkumandanı — general — Dill ayrıldığı takdirde yeniden ka- Peyami Safa, şahsi fikrini güzel bir san'at ve uslüb çer- İçevesi içinde süsliyen, “konuşan kitap , başlıklı son yazısında “Le Temps , muharririnin, * Kitabın yakında gramo'»n şeklinde, daha doğrusu sesli filmin istinad ettiği teknikten istifade edilerek, doğrudan loğruya ve kolayca kulağa itab edebilecek bir şekle konacağı , hakkındaki maka- lesinin üzerinde duruyor. Le Temps muharriri de, aziz mes- lekdaşımız Peyami de, ayni fikirde; “Yazı ile göz arasına gir- memelidir.. Saltanatlar deviren kalem, gözle yazı arasına gir- mek istiyen bu Fransız mü- hendisinin oyuncağını elbette yıkacaktır. , Peyami, cidden güzel söy- lemiştir bunu.. Le Temps muharriri de, bu otomatik ve gözü bırakup ku- lağa uzanan fen oyuncağına karşı duyduğu hıncı, dünyanın her tarafındaki muharrirlere tercüman olarak şöyle anla- Uyor: “ Kulak dişi, göz erkektir.. Kulak duyar, fakat göz yaka- lar, seçer, ayırır ve kazandık- larını zekâya devamlı bir çizgi halinde hakkeder. Okunan bir şey, duyulan bir şeyden çok daha fazla hatırda kalmak şansına sahiblir. , Evet, gözün hassas, zeki, kav- rayışlı, araştırıcı, sadık, vefa- kâr, bazan sükün ve sevgi ile iki satır veya bir cümle üze- rinde uzun müddet duran yük- sek ve erkek varlığını, atalar dilinde aktarmacılıkla maruf (Bir kulağından girer, bir ku- lağından çıkar.| İçi boş ve dişi kulağa feda etmek. Dün- yada hiçbir muharrir, hiçbir müellif, hiçbir. kafa adamının boyun eğebileceği bir keyfiyet demektir. Varlığını, mütevazi beş on kuruşluk kalemin ucun- dan dünyaya tanıtmak istiyen mukaddes (Kitap), bir nine masalı gibi beşikte, bir esrar- keş hikâyesi gibi kahvehane peykesinde, bir sefahat mace- rası gibi yarı sarhoşluk anın- da ve kulağının bir kenarın- dan değil, sevildiği ve ancak bir kafa iştihası ile arandığı zaman gözle kucaklanmalıdır. Kulağın fizik kudret ve ka- biliyetini itiraf ederiz. Fakat, göz, bir ufuk, bir daire için- de, muhayyelenin, idrak ve muhakemenin, en emin, en şaşmaz bir ışığıdır. Göz, bi- zatihi buna yarar ve bunun için — yaratılmıştır. Seyreder. Durur, geçer, tekrar ayni nok- taya gelerek onu araştırır, kur- calar, sonra hafızaya, muhake- — Sonu 6 ıncı sahifede — TAKVİM Rumi - 1353 Arabi-1355 Şubat 1 Zilhicce * ŞUBATı 14 ; PAZAR ua — rışıklıklar çıkması ihtimalinden |İF endişe ederek mezuniyetinden muvıkluten vugeçmoğolum' Ğ—İ—x—' Konuşan!;kitap .