SON HABER AA YELGRAF ve YELSİZLE V l Çimdikler . 4 KUo Belediye yeni Siyaset.. Aş - — Pekâlâ, Ben size itaat — ederim! Yemeği iyi bir iştahla yidi. Casusa, memleketinin çok sev- diği bazı hikâyelerini söyledi; — sikesik salıverdiği şen ve şüh — kahkahalar, bakışlarındaki kes- “kinlik ve, hararet casusun hırs- larını büsbütün arttırıyordu! — Hemen kızi kucaklamak arzu- | lârına kapıldı. Fakat kendisini — zaptetti; bunün için henüz va- kit gelmediğini sanıyordu! Pibulet odasına çıktığı vakit, casus ta iş odasına çekildi. Ve: — Bu akşam, Şanç'ı yeni- den görürüm, bu kız da bu — akşam artık bana teslim olma: lidir! dedi. Saat bire doğru Pibulet'i yemek için tekrar gördü. Ye- mek yine şetaret içinde geçti. Bu defa da Pibulet Dük'ün şatosuna Hortans Dö Şney- şder'in, Kora Pearl'ın geldik- “ni anlattı. Sonra, Dük Lo- nasıl an- bunun için e Dük Lo- nuz — demek Pibulet kulaklarının arkası- na kadar kızardı. Casus: — Anlaşıldı.. Anlaşıldı! De- | di ve güldü. Genç kız çok mahcub bir halle: — — Aman, çok rica ederim. Bunu Dük duymasın.. Sonra.. | — Utancımdan ölürüm.. Dedi. B Stuber bir daha güldü. Pi- - bület'in bu itirafı, çok işine — yarayacaktı. Bu sayede, kendi — arzularının tahakkuku - imkânı | * artık geç kalınıyacaktı. T Öğleden sonra, Pibulet Ko- o ra'nın geleceğine inanmış - ve — bekliyordu. Tesadüf eseri ola- — rak bir arabanın kapı önünde veya yakınında durduğunu du- yunca, büyük heyecarm — içinde kaldı. Ve büyük bir — sabırsızlıkla, Stuber veya Sançın —— Kora ile Dük Lodovik'in gel- diğini haber vermelerini bek: < ledi. - Fakat beklediği tahakkuk tmedi. Öğleden akşama ka- —dar feci bir intizar azabı için- e geçti. Akşam, casusu yine yemek masasında gördü; Casus, genç |kıza daha güzel görünmek için tazc traş olmuş, bıyıkla: orinı ve saçlarını kıvırtmiş idi! Herif çok mes'ut görünü- —© yordü, Hiç rahatsız edilmeden bir | | l 1 İdareba: N İzmir İkinci Beyler sokağı ".ğ C. Halk partisi binası içinde -| Telgraf: İzinir — ANADOLU 'elefon: 2776 - Pesta kutusu 405 l 1480 Buğday k | 50 Ton bakla 4 1875 41875 Edebi, Tarihi, macera romanı|helâ yaptırıyor. 84 HD çalınan dosyanın yarısından fazlasını kopya etmiye muvaf- fak olmuştu. En kıiymetli bir dosya elinde ve en güzel bir kız da met- resi olmak üzere idil Hedefine daha çabık - var- mak için bu akşam sofrada kâfi miktar şampanya ve Anju şarabı vardı!. Stuber mütemadiyen şarap | kadehlerini boşaltıyordu. Pi- bulet'te, şarap memleketinin bir kızı olmak itibarile ve iyi şarap karşısında imsake lüzum görmiyordu. O da içiyor, iç- Ükçe daha şen oluyor, daha yüksek ve serbest sesle komu- şuyordu! Bir aralık, casus yemek ma- sasından kalktı ve aşağı mut- bağa inerek Şanç'ı buldu ve: — Sana artık ihtiyacım kal- madı. Sen yerine dön. Yarın sabahleyin saat 8 de yine gel! Dedi. Tekrar yemek salonuna dön- düğü vakit Pibulet'in kade- hini boş gördü: — Küçüğüm, neden içmi- yorsunuz? Dedi. Dünü unut- mak ve yarın için hazırlan- mak lâzımdır. Bunun için de | en birinci çare iyi şaraptır! Stuber bir iki dakika sonra, dış kapunun açılarak kapan- dığını duydu. Bundan Sanç'ın | gittiğini anladı. Artık bu kocaman evde, kendisi ve genç kızdan başka hiç bir'kimse' yoktu, Ve, genç kıza daha tatlı ve | mânalı bir bakışla bakarak: — Tıbkı, dedi. Baş-başa vermiş iki sevdalıya benzi- yoruz! Halâ hiçbir şeyden şüphe- lenmemiş olan genç kız, yine gülerek cevab verdi: — Halbuki biz, sade bir hasta ve bir de doktordan başka bir şey değil! Dedi. Bu cevab, muhavereyi ala- bildiğine uzatacak mahiyette idi. Casus: ç — Fakat müsaade buyuru- runuz.. Dedi. Bir doktorun hastasını çok güzel bulması ve... Ona karşı sevdalanması mümkün değil midir?. — Beni adeta şımartıyor- sunuz.. Halbu ki ben, zavallı bir köylü kızından başka bir şey değilim. Siz ise... Paris'te maruf bir doktorsünuz, Paris'te ise ne kadar güzel kadınlar var... — Sonu var — Üzüm salışları: Ç. Alıcı K S N 40 S. Gomel — 9.50 9 50 8 S. Süleyma. 11 - 11 48 521407 521455 Zahire satışları: Ç. Alıcı K UR. S 625 625 ABONE ŞERAİTİ allığı 1200, lti aylığı 700 üç ! aylığı S00 küruştur | | Yabancı memleketler için sönelik || k aböne ücreti-27 Hiradır y Hor yerde 5 — kuruştar İ ver ü geçmiş müshalar 25 kuruştar.!. İ İ ANADOLU MATLAASINDA - BASILMIŞTIR | 34 Bakla 4 1875 41875 107 Kumdarı dÜ Lü 25 B pamuk — 41 50 41 50 u akşam Kemeraltındi lâl, Karataşta Santo, Keçeci- lerde Yeni İzmir, İrgatpaza- rında Asri cezaneleri açıktır. Şehir belediyesi, çok güzel bir iş yapıyor : 12 tane abdestane! Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, ben, bu işi belediye- nin başardığı büyük - işler ve eserler arasında telâkki ede- rim, Su ve abdestane, en mü- him ve en nazik ihtiyaçlar arasındadır. Söz götürmez, me- ram anlamaz ihtiyaçlarımızı düşünürsek bunlar meyanında | su içmek ve helâya gitmek | ihtiyacı da görünür. | Bu abdestaneler, adetâ hay- rattan birşey veya fukara için açılmış bir imarethane imiş gibi hora geçecektir. Bilmem kıssayı hatırlar m- | sınız : Eski devir hükümdarların- dan biri, bakmış ki, veziri ar- tık çok ihtiyarlamış ve iş gör- mek iktidarını kaybetmiş. Ça- ğırmuş kendisini huzuruna ve demiş ki: — Ey benim muktedir ve- zirim, görüyorum ki sen artık yoruldun ve istirahata muh- taçsın. Gerek benim zama- nımda, gerekse babamın za- manında bu kadar yıl vezirlik- te bulundun. 'Senden çok is- tifade ettik. Dirayetin, faaliyet ve faziletinle bizi çok müşkül safhalardan kurtardın. Şimdi de istirahati hakkettin. Sana falan köşkü veriyorum. Hazi- nedarıma da ferman kıldım. Sana şu kadar kese altın vz- recek. Git sıhhat ve afiyetle dinlen ve eğlen, bize duacı ol,. Yalnız senden birşey daha istiyorum : Verdiğim paradan cüz'i bir kısmı ile bir eser yap. Dü- şün, taşın, canın ne isterse öyle bir eser inşa ettir. Vezir, hükümdara bir yığın dua ettikten sonra, hükümda- | rın emrini - yetine getirmek * için şehrin kalabalık bir ye- rine bir abdestane inşa ettir- miş. Bir müddet böyle geç: miş ve bir gün hükümdar, ve- zirini görerek sormuş : — Ne âlemdesin? — Allah ömürler — versin devletlüm. Sayenizde.. ! — Onu bırak ta söyle ba- | kalım; ne gibi eser yaptırdın? | — Şey, haşmetlüm; — bir helâ inşa ettirdim. Hükümdar bir kahkaha at- | Taleş : | — Helâ mı? Yapacak şey bulamadın mı ki? Anlaşılıyor ki sen bunamışsın. Demiş, vezir de boynnnu büküp çekilmiş. I Gene günlerden bir gün; hükümdar kıyafet tebdili ile | şöyle bir şehir gezintisi yap- mağa kalkmış. Bir müddet gezdikten sonra sıkışmış, sağa sola koşmuş, bire aman. Bir abdestane, yok, yok! Nihayet | biri demiş ki : — Hemşerim, git, şurada | eski vezirin yaptırdığı abdes- | tane var! : Hükümdar derhal koşmuş ve rahatladıktan sonra dü- şünüp; — Alferin vezire - demiş - ben onu hatalı bulmuştum. Fakat adamcık, en büyük eseri | | yapmış ta haberim yokmuş. Ya bir helâ yerine başka bir şey yapmış olsaydı şimdi ne işe yarardı? Çimdik | meler olmuştur. | gu gibi Tayyarelerden 18 i ârızasız geçmiş. İspanya üzerinde uçan tay- yareler yirmi bir tane mi? Fransız parlâmentosunda silâhlanma ve beşler konferansı mes'eleleri münakaşa edildi. Paris, 1 (Radyo) — Parlâ- mento toplantısında siyasi va- ziyet hakkında mühim görüş- Sağ cenah meb'uslarından M, Reno kuv- vetli silâhlanmıya itiraz etmiş, | bütün devletlerin, elbirliğile buna mani olmalarını istemiş- ——— — tr. İyi silâhlanmamış devlet- lerin vaziyetlerinin acınacak gderecede - olduğunu da ilâve eden bu meb'ustan sonra bir komünist saylav söz almış harp emellerine engel olmak için mültehit bir cebhe teş- kili noktai nazarını - ileri sür- Fransızmeb'usan meclisi toplandı. Hariciye nazırı İvon Delbos, hari- ci siyaset ve Avrupa işleri hakkın- da mecliste beyanatta bulundu.. Paris, 31 (Radyo) — Nazır- lar meclisi bugün toplanmış ve beynelmilel siyasayı müza- kere eylemiştir. Bu top'antıda, bir Şark misakı için de tetki- kat yapıldığı ve İngiltere itiraz etmekte bulundugu noktalar üzerinde tevakkuf olunduğu söyleniyor. Paris, 1 (A.A) — Dün ak- şam Fransız meb'usan mecli- sinde harici siyaset hakkında mühim bir müzakere - yapıl- mıştır. Şağ cenah meb'usla- rından eski maliye nazırı M. Reynaud bir kuvvetli - silâh- ; lanma siyasetinin kabulü za- ruri olduğuna işaret etmiştır. Mumaileyh iyi silâhlanma- mış olan — devletlerin -sulhü tarsin etmek hususundaki ar- zularını başkalarına kabul et- | tirmiyecekleri mütaleasında bu- lunmuştur. Komünistlerden M. Peri sulh taraftarı olan devletler müte- arrız milletlerin âmaline mu- halefet etmek için müşterek bir çephe teşkil etmeleri za- rüri olduğu mütalcasını ser- detmiştir. Hariciye nazırı İvan Delbos, Fransız siyasetinin başlıca ga- yesi Avrupanın zahiri veya hakiki bir şekilde yekdiğerine düşman bloklar haline gelme- sinin önüne geçmek olduğunu söylemiştir. Mumaileyh demiştir ki: Biz demokrasiye, faşizme veya bolşevizme karşı bir ehli salip harbi açma niyet ve ta- savvurunun tamamiyle aley- hindeyiz. Fransa daima başka , milletlerin dahili işlerine ka- rışmaktan içtinab etmiş oldu- hudutları haricinde her hangi surette propaganda yapmaktan da çekinmiştir. Yakında toplanacak olan ' Lokarno konferansının gaye- sinin yeni bir Lokarno misakı akdetmek ve avrupaya ait me- seleleri tanzim eylemektir. Ge- çenlerde Londra'da bir içtima akdetmiş olan üç devlet kendi arzularını başkalarına zorla kabul ettirmek niyetinde ol- madıkları gibi beş devletin bir araya gelerek bir diktatör- lük vücuda getirmek fikrinde- de değildirler. Yakında yapı- lacak olan müzakereler şu veya bu devletin muvaflakıye- tini temin ile uğraşmamalı, ihya ve imar işinin ikmaline çalışmalıdır. İşte bu sebepten dolayı Fransa, İtalya ve Almanya'nın iştirak etmekte olduklarını gör- mekle bahtiyardır. Almanya'nın Avrupa camiası haricinde kaldığını” görmekte Fransa'nın hiçpir menfaatı ol- madığı gibi Almanya'nın da Fransa'yı bu camia haricinde görmesinde bir güna menfaatı yoktur. Avrupa - işlerine müteallik olarak yapılacak umumi bir itilâf ancak bütün alâkadarla- rın iştirakile tahakkuk - ettire- bilir, bir iştir. M. İvon Delbos bundan sonra Montrö ” konferansının kazanmış olduğu muvaffakı- yeti ehemmiyetle kaydetmiştir. İspanyanın vaziyetinden bah- saden M. İvon Delbös de- miştir ki: İspanya'da meşru hüküme- tin Madrid hükümeti olduğun- da zerre kadar iştibaha mahal yoktur. Bu hükümet ayni za- manda Fransa'nın dostudur. Hükümetimiz İspanya'ya silâh vermiş olmakla ittiham edil- miştir. Bu ittiham tamamiyle yanlıştır. Biz diğer devletlerin müdahalelerine vesile - teşkil edecek harekette bulunmak istemiyoruz. M. Delboş, Fas'a gitmiş olan İtalyan tayyareleri hak- kında bir anket açılmış oldu- gunuü söylemiş, ancak bu hu- sus hakkında fazla birşey söy- lemek istememiştir. Nazır sözüne devamla de- miştir ki: Fransa hükümeti mali ve iktısadi itilâflar siyasetine de- vam etmektedir. Tuna misaki ile Bkdeniz misakı bu müna: kalâtın serbestisini temin ede- cektir. Fransa silahlanma ya: rışının önüne geçmek arzusu- nu besliyen harp sanayiinin millileştirilmesi Fransız hükü- metinin — hüsnüniyetinin — bir delilidir. Müştür. Hariciye nazırı M. Delbos izahat vererek Avrupa'da bir- birine düşman blokların teşek- külüne mani olmağa çalıştık- larını, façizme ve nasyonal sosyalizme karşı bir sosyalist barbı açmak niyeti taşımadık- larını söyliyerek demiştir ki: — Fransa, daima bu gibi hareketlerden kaçınmıştır. Bu gibi emeller perverde “eden- lerin hareketlerine Fransa hu- dutları dahilinde müsaade edil- memiştir. İşte bu — maksatla- dır ki yeni bir lokarno koan- feransı toplantısını hazırladık. Beş devlet bir araya gelerek çalışacak ve aramızdaki mes- eleleri halledeceğiz. Beş dev- let diktatörlüğü vücuda getir- mek gayesinde değiliz. Mak- sadımız iktısad ve imar saha- larıdda çalışmaktır. Almanya ve İtalya'nın da Lokarno kon- feransına iştiraklerini görmekle bahtiyarız. İtalya ve Alman- ya'nın, bu camia haricinde kalmasile Fransa birşey ka- zanmıyacıştı. M. Delboş izahatının bu kısmında Montrö - konferan- sında elde edilen mühim mu- valfakıyetten de sitayişle bah- setmiş ve ilâve ederek demiş- tir ki: — Fransa; İspanya'ya silâh aermekle ittiham edilmiştir. Bu ittiham tamamen yanlıştır. Fas'a giden İtalyan tayyare- leri hakkında bir anket açıl- mıştır. M. Delboş, İtalyan tayyare- lerinin Fas'a gidişleri hakkında fazla izahat vermekten içtinab etmiş ve: — Fransa, İktisadi ve mali sahalarda verim teminine çalı- şıyor. Maksadımız, bir harbin önüne geçmektir. Harb sana- yiünin de millileştirilmesi Jâ- zımdır. Demiştir. Rabat, 1 (H.R) — İspanya üzerinden uçan 21 İtalyan tayyaresinden 18 zi arızasızca buraya gelmiştir. Madrit, 1 (H.R) — ktalyan tayyareleri tipinde 14 tayyare Madara'da görülmüştür. Amerika'lılar İspanya'dan Kaçıyorlar.. Vaşington, 1 (Radyo) — Amerika'nın Madrit sefiri, A- merika hariciye nezaretine ver- diği bir telgrafta, 165 sri- ka tebaasının yola çıkıAnl:ğğı bildirilmiştir. K Cebelüttarık'tan alınan bir habere göre, general Franco, tüccar vapurlarını teslih etmiş ve İspanya seyahilini tehdide başlamıştır. (Endas) tan alınan diğer bir telgrafa göre hükümet kuvvet- leri, (Oryajon) u istirdat için lasilerle çarpışmağa başlamıştır.