bir misafiri vard ,Bu Kâmil) Adında gayet açık göz, »terbiyeli bir, elikanli ld. Bizim Yuşul da özledin ya... Zaten Küm ile Yusuf ayni Kö7-| den ve akraba çocukları idi, Yusut yl» * lardanberi apartıman Kağıeyığı edi yordu. Kmil da bir iş batmak nülya- sile İstanbula gelmişti Şimdiki halde, iş buluncaya kadar Kümli, akrabası Yusufun. odasında tıp kalkıyor, ona işlerinde diyordu. Delikanlı âdeta bir fahri apartıman kapıcı muayini Olmuştu. Ateş gibi bir çocuktu. Kiracılara M- zim olan öteberiyi pazardan, çarşıdan aiıp getiriyor, sular kesildiği . saman motörü işletiyordu. Boş zamanlarda ise iki iemgehei karşılıklı birer iskemle atıp çene çül- yorlar, biribirlerile yarenlik ediyorlar- dı. Herhalde beniz istediği gibi bir iş bulamamış olmalı ki Kâmilin misafir. 1 uzayıp gidiyordu. va alikanlıran garip bir bususiyeti daha ik günden itibaren gözüme çarpmıştı. Çok güler yüzlü bir Şecuktu. | Onda hayatından son derece memnup bir insan hall vardı, Âdeta ferkalide mesud görünüyordu. ** * Apartmana girip çıkarken kapıcı! odasina şöyle bir bakar, Yusufld Kâ- mili görürdüm. Kendi kendime de dü- günürdüm: «Açaba şu Kümilin seadet hakkındaki düşünecieri nedir? Onur! kafasmın içindeki iieal hayat nasil bir âlemdir? Öyle ya haaytta hepimi-| in peşinde koştuğumuz bir talgra hül. alar, gayeler vardır, Acaba Pı bizim) pic müavininin gayesi hayali nedir K19. Aradan dört beş gür geçti. Bir gün odanin penceresini açmış, öpAP- tımanın arkasındaki küçük bahçeyi seyrediyordum. Bir aralık aşağıda Yu- sufi? genç misafirinin karşı »karşıya oturup sauhabbet eğtiklerini gördüm. Bişim apartıman dairesi birisi kat- da olduğu için onların Konuştukla- rını olduğu gibi işitiyordum. Misafir Kömli diyordu ki: « Ah ah.. Şu karşıki büyük apartı man yok mu? Onun kapıcı Ahmed memlekete gitmek istiyormuş Dün sabah buna söyledi. O apartımanın kapıcılığım bana verirlörse ne Alâ olur. Düşün bir kere. Ne &l8 iş değü mi? O apartımanın kapıcı odası kuş kafesi gibi. Bir kete oray» yerleşsem Allahtan başka ne isterim İiP.. Artık oadan sonra ne ev kirçm düşün ne birşey... Sonra apartımanda kaloriler de var, Onun için ne kömür,ne de odun parası düşünmeğe lâzum yok. Gel keyfim gel ye em Kâmil sözlerinin burasina “ gelince durumaadı. Penceremin biraz ilarisine oturduğu için yüzünü iyice görüyor- dun. Halinde bir tersddüd vardı, Ni- hayet ağsındaki saklayı çıkart: — Hele bir kere öyle biryere kapdih atarm yapacağımı ben bilirim, Onun bu sözü üzerine hizlm Yusuf merakla sordu — Ne yaparsın ki? — Evlenirim be, evlenirim... Mem de, kimi alırım biliyor musun? Beşinci kat kiracılarının hizmeteisi Hayriye- yi. Yusuf hayretler içinde: — Ulan sen alacağın kısı da pey- lemişsin ba... Tüh Allah cozan: kaldır. “e. «— Eibette ya... Etrafta Hayriye gibi Biz var mı? Güzel, genç namuslu... Elinden her iş gelir. Onu alan adam rahat eder vesselâm, İki hemşehri böyle Konuşurken ben de beşinci kat kiraçılarının hizmetçisi Hayriyeyi götümün önüne getiriyo- rum. O güzel denilemezse bile sevimli bir kızdı. Bilhassa yüzündeki sıhhat iadesi ona ayrı bir cazibe veriyordu. Pencerelerin dışına çıkıp camları si- Werken yahud apartmanın önünde Birşey satın alirken etraftaki bütün sokaktan geçen satıcılar kandınp mak için can atıyorlardı. Sonra genç kız pek ağır başlı idi, Kâmil kendisine hakikaten münasip bir zevce seçmişti.! Genç adam sözlerine şöyle devam| ediyordu: — O günleri görsem. Meselâ karşı- Ki apartımanın kapıcı odasına yerle IZadının Zaferi Müellifi: P. de Cotwlevain dostlarımın ağızlarını sulandıracak- br. Wilie o gülümsemekten kendini madı, — Amerikalı kadınlar herşeyden kendilerine bir eğlence çıkarmakta yektâdırlar Genç kız, birdenbire: — Kaba herifi,.. - dedi. Ressam şasırarak: — Bana ru söylüyorsunuz?... Dora, kahkahalar atak, i miştim. Fakat düşündüm. Kâmllin mişim. Hayriyeyi de almışım. Ondan &onra çekiver bu dünyarın kuyruğu- mu... vallahi yeryüzüne metelik ver- meni, İstediğim gibi yaşar. Hiç bir- seyi umürsamam. Öyleya. Aybaşı gelmiş... Kira vereceğim yerde maaş alacağım... Senebaşı gelmiş deği mi? Evin vergisini düşünme... Su parasının kâğıdı gelmiş öyle mi? Sans ne? Gö-| tür apartımanın sahibinin eline tosla. Elektrik geld! ha?.. Göttir baya... Vel- hasıl sen kapıcılığının zevkini sür. Pa- raları bay versin... Sonra evlenirsem Hayriyeyi de işinden çıkarlara ba.. Yoğaa, O kadar Budala lin... On iki Bra önün aylığı varrsış, ; şına da çeliştiği: yerde bakıyorlarmış. 12 lirayı tıkır tıkır yeriz, Üst baş mas- rafı da yok... Hele Karşıki apartımanın sahibi olan bay çok cürerdmiş. Şimdi- ki kapıcıya daha çskimemiş, Yen! yeni, güzel güzel elbiseler fotinler veriyor-| muş... Daha geçen ay bir elbise vermiş. Sırtında gördün değil :m1?. Ne elbise, na elbisel Oraya, onun yerine geçtikten sonra barın elbiselerini hep ben giyeceğim. Düşün bir kere. Daha şimdiden sir- tindaki paltoyu peyledim... İşte Allah- tani istediğim bu: Karşıki apartıma- nın kapacılığını, Hayriyeyi, apartıman sahibi bayın giyilmiş çibiselerini, Bun Gan başka belâmı mı isteycccğim?..r İste goktanberi merak ettiğim kapıcı muavininin saadet hakkındaki düşün.! celerini, başının içindeki idesi hayatın | nasl bir âlem olduğunu artık öğrön- anlattikları hakikaten yabana atila. mazdı. Genç adam, istediklerini elde Bir apartıman kp kağici odası ve bir gi sud olmak için ba kadar şey kâfi. G0- Sumuzun bedbaht olmamızın sebebi şu olsa gerek: Sandeti büyük ve kürı- gık şeylerde arıyoruz. Biraz Kâr gibi düşünebilseki.. Mikmet Feridun Es 20 kânunuevvel cuma öğle ve akşam 1230 Program, 1233 Paşrey, saz s8- maileri ve oyun havaları, 12.50 Haber- Jer, 13,08 Şarkı ve türküler, 13,20 Karı- şık (PL), 1805 Müzik, 1830 Pasl heyeti, 1930 Maberler, 19,45 Ma- kamlar geçldi; 80,15. Radyo gazetesi, 2230 Alans ve borsa haberleri, 2245; Salon orkestrası, 7? dans müziği (PL) 21 hânensevvel cumarlesi sabahı 8 Program, 8,03 Haberler, 8.18 Hafif müzik (P1), 8.45 Ev kadını, Türkiye Ecnebi Senelik & Aylık U AYLIK 1 Ayık Posta fetihadına dahi) olmıyan ecnebi inemleketler: Seneligi: 3600. altı aylığı 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. 1400 kuruş 2000 kuruş 7 . M50 » . Bs ” Telefonlarımız: Başmuharrir: Yazı işleri: 20765 — İdare 20641 Müdür: 20497 Zilka'de 29 — Kasım 48 8. İm. Gü. E.1231 230 Tv28 94miz00 1 Va, 64 B20 1312 1631 1743 18, Yurddaşi İsraf, bozgunculuktur. İusal ekonomi ve arttırma kurumu Tefrika No, 20 Tercüme eden: (Vâ - Nâ) Yok, hayır, har gecemiz hiç ziyan olmadı doğrumu! O» | On bes gün sonra, öğle yemeğini yerken, Charley hemşiresine sordu: — Bugün öğleden sonraki prog- ram nedir? | ÖR. İki. Ak. Yat İ ; İstletler Uladağda kayak edilmektedir. İdirde Rumen tskmı şehrimize ge-| isılaşacaktır. İ zerengin, Fenerbahçe - Gal «İkıyasla şirn: Helöne: AÂnnie'y? ziyaret edeceğiz... risten öbürgün hareket Siz de gelmelisiniz... bi Pa-| de muhitin tesiri yok,., Sadı ediyor...İyat ve zaman onu ARISI Atatürk koşusu Ankarada yapılacak müsabakaya şehrimizden dört atlet iştirak edecek Ebedt Şefimiz Atatürkün Arika-)cak olan bu müsabakanın heyecan çapa ayak basakları gün münasaber İli olman için Ankara Halkevi tar: sene irincikâmun tari-İfından Eskişehir, B Kocseli hinde tekrar edilmekin olan (Ata-|lyanbı > ei anbuldan en iyi dörder atlet An- tirk koşusu) bütün bölgelerde ya- i pılacaktır. Bu koşuların en mühimi |KarâYa davet edilmişlerdir. Bir nevi inkireie sönceliler. mukavemet yarışı mabiyetinde olan Ankarıyı sereflendizdikleri Dik- | müsabakanın 12,200 metre olması men « Ânkara yolu üzerinde yapıla tekarriir etmiştir. Bayramda Uludağa Askeri liseler boks gidecek atletler maçları Bu milsmbukava iştirak etmek| © Askeri liseler arasında tertip üzere şehrimiz etletlerinden & Riza | edilen baka maçlarına yarın Beyoğ” Maksud, Hüseyin Albayraktar, Ha-|lu Halkevi salonlarında başlanacak- bip, Artan, Nafidis seçilmişlerdir. |tar. 2), 22 ve 28 birincikânun ol- Bu siletler ayın 25 inde Ankaraya mak üzere üç yün devam (edecek hareket edeceklerdir. |olan bu müsabakalara büyük ehem- Ayni günde şehrimizde de yapı | miyet verilmektedir. ler üç gün lacak ve mesafesi 4500 metre ola-! boksörlerin tartım saat 14 de yapır| Taksim !lacak müsabakalar saat 16 da bay layncaktır. İkinci küme maçları tehir edildi Karagümrük ve Anadoluhisar sa- halarında yapılmakta © ölen ikinci küme iş maçları mhaların fazla tak tesbit edilen koşuya âbidesinden başlanacaktır. Kurban bayramı tatilinden istifa- de ederek Uludağa gidecek sehri- miz kayakçılarile birlikte İstanbul| beden terbiyesi bölgesince dört at-| letin de gönderilmesi tekarrür et! iş ve bu iş için milli seetlerimiz- den Gören, Muzaffer, Rıza Mak- md ve Hüseyin seçilmişlerdir. Bs yağmur dolayısile o oynanamıyacak sporunu bir vaziyette olması yüzünden tehir öğrenecekleri gibi vücut kebiliyet-| edilmistir. lerini artıracak idmanlar o yapacak- Vardır. gi Klüp isimlerinde yapı" Romanya ikincisi Venüs lan değişiklik simi Beden terbiyesi umum müdürlü- takımı irem eTR gelmek ğü tarafından bilömum £ klüplerin isimlerinde — değişiklik yapılmasına ac ei iyi edile 'karar verilmiş ve keyfiyet bölge di- rel rimize ecnebi takım £€-|raktörlüğüne tamimen tebliğ edil- tirilmesi için teşebbüslere grişildiği- irene lu Katili göre roi ni ve bu iş için Romanya federas-' köp isimlerinde Jimnastik klübü, yonuna müracaat edildiğini evvel-| Spor klübü, İdman yurdu, Gençler- ce bildirmiştik. jbirliği gibi ibareler bulutimiyacak Haber aldığımıza söze Romanya ve her klübün ismi gençlik klübüne ikincisi Venüs takımı İstanl tahvil edilecektir. er ii re ema) Bu tamimden sonra Galatasaray z © spor klü ismi alatasaray başında şehtimize gelebileceğini çendik klübü, Beşiktaş jimnastik 2500 e PAİN İSİN Klübünün ismi Beşiktaş gençlik klü- Bu teklif alâkadarlarca tetkik gençlik klübü şeklinde olacaktır. Kabul edildiği tak- Askerlerimize kışlık hediye Ankara 19 te kirler > mize yapılmakta olan kışlık yardım- Bu haftaki maçların. İlya dair büyün aldığımız telgraf programı ilarda Kars halkının bu yardımlar İstanbul futbol alanlığından: ini 4527 lira teberri ey- Fener stadı: Beyağlmmpor - Sındırgı kazası halkının leymaniye naat 13 hakem: Muzaffer da 318 pamuklu, 300 yün eldiven, Çizer, Beykoz - İstanbulspor saat 638 çift çorap ve 112 parça da muh- İ5 hakem; Hüsnü Sayman. telif eşya toplamış bulunduklarını Şeref stadı: Vefa - Topkapı saat bildirmektedir. Kütahyada merkez- (1 hakem: Sazi Tezcam, Beşiktaş * de 800 pamuklu, 800 çift yün çorap Altıntuğ saat 13 hakem: Tarık Ö-lşle 400 çift yün eldiven toplannış, saray | Simav kazası halkı da 533 pamuklu Fenet- ile kar» lerek Beşiktaş, Galötasara; bahçe ve İstanbul muhteli — Askerleri- bü, Vefa İdman yurdunun ismi Vefa | snat İ5 hakem: Ahmed Göğdün. | 666 cile yüm çorap, 185 git tüm el İstanbal Erkek mektepleri voleybol Bir heyeti başkanlığından: İ 20/12/94) cuma günü Beyoğlu iai-| xevi salonunda yapılacak. voleybol! maçları: İstanbul Er. Lisesi « Işık Ji“! sesi saat 1430 da hakem Turgut, Bo-; Baziçi Br. Lisesi - Sanat okulu saat 15 40 hakem Turgut i 20/12/00 cuma günü Eminönü Hal- kevi salonunda yapılacak voleybol! carsi Msesi - Şişi Terakki L. suat 1430 da hakem Ahmed, İstiklâl) Pertevniyal L 15 de hakem Dora dedi kiş — Şayed Markiz yakında dünya- ya birçocuk getirecek olmasaydı hepimizi birden Blonay © şatosyna davet ederdi, — Bu da Hollandaya yapacağın pek daha enteresan yaşadıklarını seyretmek lâtif ola- caktı. Sopbi: hala: İdiven ve 47 parça da muhtelif tün ve pumukla eşya ve 900 lira teberrli eylemişlerdir. Uşak ve mülbakatın- dan bugüne kadar toplanarak alâ-! kadar makamlara tevdi edilmiş olan hediyelerin mikdan ise 1.550 pa muklu, 900 çift yün çorap, 130 çift eldiven, 136 kazak ve 40 parça da wmhtelif eşyadır. Kayseri halkı da vermiş oldukları hediyelere ilâve- ten son günlerde de'|280 yün çorap ve 530 çift yün eldiveni ile fanila ve pamukluyü kızılay merkezine tevdi eylemişl dir. — Hakkınız var, ... Fakat Avrupa, aykırı olan örf ve Âdetle- rile, inin kocasına ipi e, hemşerilerimize müessir oluyor; on- ları daha münisleştiriyor... Şa Avra- payı ne az tanıyoruz... Buranın mü- zelerini, ibidelerini ziyaret ediyo- ruz; fakat ahalisinin ruhunu ve huy- ların sanlıyamıyoruz... Ne yazık... 20 Knunuevvel 1940 ÂŞIK GARİP 'Tefrika No. 156 — Artik onu İstanbulda bağlask durmaz, diyordu, bırakalım gilsin.. Sevgilisine, vatanına, anasına kavuş- sun. Âşık Garib sazinı birakarak, çösük gibi bir hayli ağladı ve çok sevdiği dostlarile vedalaştı Bohçamnı aldı. Sazını boynuna taktı. . — Allaha ısmarladık, dostlar! Hak» kınızı helâl edin... Beni hiç bir gün in- citmediniz.. Allah hepinizden ran ol- sun, Dedi, bahçeden çıkarken Defterdar Hall efendi Garibin yanına sokuldu: « 'Tirlise gitmek işin çok para lâ“ am, dedi paran var mı? Âşık Garib: yürü Halli efendi esbinden bir kese akçe çıkardı. — Buhu al, oğul! Yolda harçlık ya parsın. Bu akşam Trabzona yelkenli İ kalkacakınış, Onunla gidersen, kapta» | nına da benden selâm söylemeyi unut ma... Kolaylık görürsün! Âşık Garib sevinerek, Azlan dedenin | kahvehanesinden ayrıldı. İstanbuldan ayrılış Âşık Garib bir kayıkla Galalaya zeçmilşti, “Sahilde duran gemilerin önünde dolaştı, Trabzona gidecek yel- kenliyi sordu. «Gökbayrak» Tatarların idare e#tiği, kaplanı Türk, büyük bir yelkenliydi. O âkşam Ikindi vaktinden öner Kara- demiza höreket edecekti. Hava, tam yeiken havasıymdı, Lodos esiyordu, Gemi hazırlanmıştı. Âşık Garib ge- mije girdi «Gökbayrak» hem yolcu almış, hem de ağrına kadar yük yüklemişbi, Garib yol parasını vererek, geminin baş am barında bir köşeye yerleşti. Âşık Garib deniz yolculuğuna defi ordu, Ona: Denizden gidersen, kestirme ola- Fak çabuk varırsın? Lemişlerdi. Zaten o Anadoludan git- mek niyetinde'değildi. O sırada Ana- doluda «Karabatak. adi! bir eşkıya şoteal Sivas taraflarını kasıp kavuru- yor, önüne geleni soyup kesiyordu. Ga- Hib bunu miskinler tekkesinden çıktı- Bı gün, yolda gelirken duymuştu. Wat tâ padişah, Anadoluda türeyen bu sakinin kellesini istemiş ve Anadoluya değerli kumandanlardan birile olduk- ça mühim bir asker kuvveti gönder. meli . Âsık Garib burdu, Del “Karabat ik sizden gitmeğe meo- gitmiyecek olursa, isyanının bastırılmasıni Mecbur Khlacaktı, ki buna da vakti yokta ©, bir kere aklına koymuştu... çıkacskta. Dediğini yaptı. Gemiye binmeden, tlruz yiyecek aldı. Yolda kaç gün ka- Incakları belli değildi, Gemi Trabzona kadar pupa yelken gidecek olursa, bir naftada, on günde varabilecek, Arı da de hesaba Katmak yirmi be günü Yola taraftan demir aldıktan ve halatların gördükten sonra, Gâlaia iskelesinden ayrıldı. Gökbayrak Üsküdar özlerinden ge. gerken, Âşık Garib yavaşça amıbardari rl çıkarak etrafa şöyle bir göz atı — Koca İstanbul! Tamam bep bu çuk yıl senin ateşli koynunda Yattım. Bu müddet zarfında ne tatlı, ne he- y.sanh, ne tehlikesi günlerim geçti. Şimdi bütün bu hatiraları arkada, ea- Ba bırakarak, cânan iline doğru ilerli. yorum, Hazin hazin Krkulesine baktı... Sa- hilden gok heybetli görünen “Topkapı | sarayına baktı... Ayasofyanın göklere yükselen kubbesine baktı ve oradaki sAkbıyıks batakhanesini hatırladı: Senin koynunda beni seven ka- bana karşı güs- unutmıyacağım. O bana, (Zübeyde), den de, (Türa? dan dr müşfik ve mer. — Bilhassa tanınarak kârlı çıkar-! lazdıl - diye ilâve etti, Bu ihtiyar kadın, ekser Amerika- llar gibi, bütün rahmetlerin kendi memleketinden dünyaya yayıldığı kanaatindeydi, Charley, istihza ile göz kırparak: — Tabit... - dedi. - Fakat ben, Abglo Sakson irkinin yalnız başına dünyaya hikim olacağına kani de- ğilim. Medeniyet işlerinin en büyük- Yazan: İSKENDER FAHREDDİN hametli davranmıştı, Allah. tettuğü sahilde demirlemiş olan büyük bir kü dırgayı gördü. Yolculardan giri; — Bu kadırgayı kalafata çekevek* ver. Diyo söyleniyordu. Âşık Garib kadırga kelimesinden, 4 gece evvelki, Kadırgada geçen m hâdisesini hatırinmak istedi: — Mişkinler takkesinden bagi çık“ tığımı bir türlü hatırlayamıyorum. Şahsanemin sahte gömleğini görünce, birdenbire üklun başımdan gitmişti. Zübeyde bu çaşkınlığımdan istifade ederek beni kendine nikâhla” miş. eKadın fendi, erkeği yendi!. sö“ zünü boşuna söylememişler, Beni imis- Kinler yuvasından kurtardığı için Allah ondan da rası olsmn. Kul siki mayıncs, Hızır yetişmez derler. Ben 0 ıstırabı duymusaydım, Şahsanem irüyama girmiyeckti Zübeyde, malını i eseri gibi, hep kendine yontan, yal tuz kendi menfaatini düşünen bir Ka“ dındı. Besi nikâhla kendine bağlamak İ istiyordu. Fakat, ben bu bağı çözme alm de kulayını buldum. Aslan ded* ımdadıma yetişti. Tanrı. onun tuttu ğunu da altın etsin. Zübeydeye Tad” bim iyi bl kaca versin. Beni arama” sin. Aslan dedeyi de Allah müşterisiz bırakmasın. Başmı bir halat yığınına dayadı. işini çekerek; — Elveda, koca İstanbul! dedi, BU 6bedi ayrılışmızdır. Bir daha biribiri mizi göremiyeceğiz. Beş buçuk sen sokaklarını çiğnedim. Bir yılım deniz” lerde, yarı yılım da Halepte geçti, Yedi yıl çile oldurduktan sonra, yurduma, cânan line dönüyorum, Bu mayi kub- benin altında bir gün benden bahse“ den olursa umarım ki, senin baheen* den kopazdığım güllerin hiç birini koklamadığımı ve yalnız Şahsanemimi düşündüğümü, yalnız cnu sevdiğimi kaydetmek insanlığını gösterecek, v8 beni Tiflise (mukades aşk) min e. tiğini, benim bir riyasız üşik mu da ilâve edecektir. Elveda sana, ©Y yedi tepesinin her birinde sazımın 46 simi yülsettntim büyük ve şirin esyaf © Âşık Garip, Karadeniz dalgaları arasında Bir hattadar.beri oldukça şiddeti bir rüzwürla, Karadenizin caşkun dak gaları arasında böcalsyarak ilerliyef «Gükbuyruks nihsyetbir gün öğ Gswri Samsun Ihanina varmıştı, BU” raya çıkacak yulcutar olmasaydı, gezdi bavasını bulmuşken © yoluna edesekli, Âşık Garib yedi gündür başını kal” dırmadar yatmış, ve deniz yolu #8 çıktığına bin kere pişman olmuşük Yattığı yerden biraz yiyecek yiyof tekrar yatıyordu. Deniz kutmam Garibi mecalsiz bırakmıştı. «Gökbayrak» Samsun Ilmanına gi“ rer girmez, sallantının birdenbire dur” ması herkeşi canlandırmıştı. Gemide yüze yakın yolcu vardı, Yoğ” cuların yarıdan fazlasını deniz tut” yordu. Deniz tutmayanlar, yatantar$ yardım ediyordu. Yolcular arasında Vana, Ersurumâr Bitlise, hattâ Tibriza gidecek kimselsf va Âşık Gaşib, Tibrize gidecek olan Ül kumaş tacirlle dost olmuştu. Kurmdf tacirleri: — Sen merak etme! Biz bu yolla” dan birkaç kere Tibpize gidip geldik Seni de beraber götürürüz. - (Arkası yar Orduları durduran kadın Edirne sarayında, Bizansın fet- Binden. 39 yıl önce geçen ve bir Aşk maverasile biten yeni tefrika- mıza yakında başlıyacağız. vascınıza talip çıkmaz! Dora, havlusunu muhatabının b*” yana fırlattı, — Doğru değil söyle şi Zira benim içim dışımdan iyidir. Annesi, kızına: — Simdi hemen çıkıyor musun? - dedi. — Hayır... Şapkacı gölecek,,- — Yine mi? Evet... Bu sabah ö; z in mel — Peki amima, medeni memler|İerini o yapacaktır; amennâ... Far| şapkalar gördüm ki dayanamadım" ketlerdeki insanlar bizim Kızıl deri-| kat Lâtin irkinin da bu işte pek mür | Hem kendime çok şey Tiler gibi çadırda azzam rolü var. Tuz biber o dur. yaşamamıyorlar — Şato snhibeliği Annie'ye pek|ki hemen yaklaşıp hayat şekillerini| Dora: yakışır... Çünkü sade ve tabil hir in- sandır. görelim... Şayed Saint - Germain — Görünüyor ki, size Willis bu genç kızlık haline | semtindeki aristokrat bir aileyle ve-| kanaatleri vermiş! di çok'inkişaf etti, Charley: — Benim üzerimdeki intiba da bu! - dedi. - Bu Fransız muhitinde hayli incelmiş... Buna rağmen Ame- rikalılık hususiyetini de biç kaybet- memiş... Bu da bizim pek kuvvetli r milli şahsiyetimiz olduğunu gös- teri Bence Annie'nin değişmesin- ece ba mül ettirmiş. Arabaya ten-|O, öyle bir sınıfın mahsulüdür ki, bih ettim Dört buçukta kapıda! irdiği muhite kıyasla terbiye ulunacak... O zamana kadar ser-|tahsil cihetinden hiç de geri değil-| > İenmiş bir ahbabımız olmasaydı, is- kapısı önünde dolaşalım, içerdeki” lerin nasıl bir ömür sürdüklerini bir türlü kavrayamazdık! Hâlöne: — Hem Fransızlar pek kendi ara- larında yaşıyorlar. kapılarını yaban- 'calara karşı sırasıkı kapalı bulundu- tuyorlar, orlar... Zira ta- EN nındıkları takdirde kârlı dal - dedi. Sophie halat — Kendi kendime düşünebildiği- mi de kabul buyurun. — Şu Avrupalıların bir hoş tarafı da kalblerimizin esranına üzere gayret sarfetmeleridir! -dedi.- Amerikalı erkekler hiç bununla zi- hin yormazlar... Fakat meselâ şu Vikont, bir eldiveni terine çevirir gibi merakla herşeyimi sordu. Gö- Charley, Tâtifesinin huşumetini te- i uğraşarakı bessimile — Jack'in kalbi rahata olabilir. Zira, şayed Vikont içinizi dışınızı o derece öğrendiyse izdi- diye kızıyorum; hemde yine da” namıyoru: 1. ihtiyaç yüzünden oluyor... Bizne Y* Gama tokluk yüzünden i" tihara kalkacağız. Sophie hala, memnuniyetsizlikl#* — Saçmalama! « dedi. Helâne, sofradan kalktı, yaklaştı. Sırtında mahsus bir elbise vardı. O gün ii kalâde güzelliği kendi farkına vardı ve aynada aksine m?” nuniyetle bir nazar fırlattı. Parlak saçlarım parmakların!” hafif darhecikleril Ban bayan Kevins'e