purdi eriya, onların m kadınlardan & bu ordu. Henüz lerinin, şairlerin, büyük sana rın kadınlar üzerinde sihirli bir tesir larını ileri sürerler. Halbuki İ bir kadın bir siriema yordum Bana dd: ak olmuştu. Şu işkembe- ciyi görmeği ne kadar istiyordum. Acaba pasıl bir adamdı? Nihayet bir gün bu ar- da kavuştum. bir gün vapurda idim. Henüz iske- kında ka yol dl zil çalıyordu. O günü her zaman kadınlar tam karşıma OtUEMU içlerinden garışın olanı arkadaşını dürttü ve mırıldandı; Işkembeci! 5 Öteki de ayni heyeti: — Hani, te... İskelede... Vapura ye koşuyor... Ah kaçıracak galiba... iniyor... Yetişse baril... Bende önünde oturdu ardı, şia Yüreğime 1 pencereden nuştu. İşkembeci de- larından n sonra merakım işti. Bu ne kadar şık, işkembeci idi, O sinema ar- ordu. Birkaç gün sonra bu Esrarlı Yüzük güzel olanı | Genç kâdın söz ni sö- | işte | hareket etmemiştik. Vapurun pek ya- da ras geldim. Ya- £dı, Bir aralık işkem- azdım. Sana oku- de yazıy embeci biraz parası İki ni- Lâkin nokta d Şekibin nlp gidiyordu seviyorlardı. bir seni pek #i- işkembeci Nişanlımı adımı bilmedikie- «İşkembeci» diye bazen iş- Onların deri kembesi diye Ç evinde bu ismim pek ciliğim burada Hikmet Feridun Es Bu yece nöbetçi eczaneler mıntakasında merkezde ingoulo), Taksimde: (Limoner rtuğrul), Şişlide: (Maç- ka), (K iş), Galatada: (Mustafa Nal), Kasımpaşada (Müeyyed), Has- (Hâdscıoğlu), Eminönü mınta- kasında merkezde (Hüseyin Hüsnü), ükpazarda: (Hasan Hulüsi), Alem- darda: (Abdülkadir), Kumkapıda; (Ce-| mil), Fatih mıntakasında Şehzadeba- «İzmeli Hali), Şehremininde; Karagümrükte; (Fuad), Fe- Emliyadis), Samatyada: (Rid- (Sarım), Diğer mın- a $ de (Halk), (Osman Hulüsi), Beşiktaşta: (Vidin), Üsküdar- da: (Fuad Hasip), Sarıyerde: (Osman) Büyükadada: (Şinasi Riza), Heybiide: (Tanaş), Ryüpte: (Arif), eszaneleri, TArnâvulköy, Ortaköy ve Bebek ec- zaneleri her gece nöbetçidirler.) Beyoğlu (Denlâsuda), Milletler için uçmak ihtiyacı hayati ihtiyaçlardandır. Uçmak mücadelesi yaşamak mücadele sinden biri olmuştur. İSMET İNÖNÜ ZAYİ — Beşiktaş askerlik şubesinden al- dığım askerlik tezkerem İle beraber Beşik- omurluğundan verilen nüfuş muştur. Yenilerini alaca- ından AŞK ve MACERA ROMANI Tefrika No. 11 Bu sevimli 4 azim ve iradeyle, yordu. — Güzelim... İlk vazifemiz cesur olmak, ümidimizin kırılmasına mey- dan vermemektir, — Ümidim seninkinden evvel kırıl- mıyacaktır. ciddi eclddi söylü- Neşeli neşeli güldüler. Gençtiler, Seviştikleri için köndilerini hayata karşı pek kuvvetli, pek mücehhez his- sediyorlardı. Hayri: Şimdi . » dedi, Genç kız sarardı. Uzun zaman söy- gilisini görememek ihtimali onu son rece Üzüyordu. Şimdi bir heyecan na vardı. Bu tehlikeli kayalardan artık ayrılmamız lâ zım a Sabrederim... Hayatını tehlikeye sokuyorsun... Bu- z, Sözlerini büyük bir | İ Nakleden: (VA » NÖ) | Bu delice na dair na tahammülüm yok.. sporu bir daha yapmıy bana söz ver... Erkek, cevap vermedi. Yalnız gör lerile rica ederek baktı. Masume'- nin bu hususta pek fazla ısrar etme- mesini istiyordu. Halbuki kız israr etti. Hayri de söz | vermek mecburiyetinde kaldı. — Öyleyse elini uzat... | Ah, düşeceksin... Kımıldandığı- | ni gördükçe helâk oluyorum... | Elleri biribirine yaklaşıyorsa da değemiyordu, Fakat aradak! mesafe. | nin bir gün dolacağına, kavuşacak- l larına emindiler, Masume etrafına bakındı. Orada, kayalar arâsında çıkan mini mini bir çiçek gördü. Kopararak, büyük bir | gayretle uzandı, Onu nişanlısma ver- l di, Erkek, parmaklarının ucile bunu aldı. Öptü. Göğsüne koydu. — Allaha ısmarladık, Masume'ci- gim... Bülün hayatımca seninim! - dedi. — Güle güle, Hayri... Seni seviyo- rum... Ya seninle evlenirim; yâhut ANKARA RADYOSU 18 Haziran 5: 1230 Program ve i, 1930 Alara plâk , 1945 Hak km 130 K 1240 'Türk 18 Program - Tersi su bendidir - Raci, 7 — Gücenmez 3 10 — Tersi me kıyıdır, Geçen bulmacamızın halli Kahverengi, 2 — Acıoluyor, $ — Rey» im, Sena, $ — Ger, Çnirip, 7 — Misak, 'Te, $ — İlmimsat, Laye, 10 — Ka, Aksırır. Yukarıdan aşağı: 1 — Karagömlek, 2 — Aceleci, Ma, 3 — Ralna, 5 — Klemçek- Ey, Sisamlı, 8 — No- , 10 — Şap, Eter. Abone ücretleri Türkiye (o Ecnebi 7100 kuruş 4 » 00 » 1400 Kuruş 7 » 400 » 180 o» BENELİK 6 AYLIK 4 AYLIK I AYLIK Posta ittihadına dahil olmıyan ecnebi memleketler: Seneliği 3600, altı aylığı 1009, üç 1000 kuruştur. Telefonlarımız! Başmuharrir: 20565 — Yazı işleri: 20765 —|! İdare: 20681 — Müdür: 20407 Cemazilevvel 11 — Hizir 44 8. İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam BE. 64 8, 32 832 120) Va, 201 4 $ 1616 1943 21 M civarı Acımu ozoğlu, k vücudile $ inmeğe başladı. Bir sefer nı yukarı kaldırmadı. En ufak bir dalgınlık felâketine sebep olabilirdi Fakat aşağı inince başını kaldırdı. Kasketini sallayıp selâm verdi. Gü- heşte ışildiyan saçlarını görüyordu. Bu taze yüzdeki azmin sönmiyeceğine emindi. O da kendisi gibi azimliydi. İkisi, biribirine inanıyordu. Şimdi Masume aşağı bakıyordu: Geçirilen tehlikenin büyüklüğünü büsbütün anlıyordu. Kayalar pan. damaktaydı. Buraya hasıl tırmanıla- Genç kız böyle bir sevgili iiham edebildiği için gurur duyuyordu. İki sevgili kaya başında böyle ko- nuştukları sirada diğer bir tarafta bambaşka mahiyette diğer bir görüş- me vardı. Mahir Palandarlı, kızının Hacı efen- di ile tertiplediği randevuyu şaşarak karşılamıştı. —bBu adamdan hiç hoşlanmıyo- rum, Madem bana söyliyecekleri var- miş, bu arzusunu niçin doğrudan doğruya izhar etmedi de senin tavas- sutunu istedi? - demişti, — Çünkü babacığım sizi kendisine düşman sanıyor. ! Tefrika N. 96 45 Huzıram ave ai Yazan: İSKENDER FAHREDDİN Sekiz bin âlimin sakallari kesilerek işkenceye konulmuş v& Moğol atlılarına timarcılık ettirilmişti ehalli Bİ rücanı ix ki, Yerlere Çünkü ben adlarını toprak tistünde Bai ” onl: nrum; yaln; gömdü: dir? ara vefe gin başl p sor slim etme: 1 yığılı duruyordu. dat Cengiz, ösen, te dürttü, kı kü, bu kale, Cengiz gehr a Moğollarır »ep birden — pi 4mıştı, nil disi de ayni ai rak, başı, zin karar ele ine ini d n ettirdi «Herkes, arkasındaki elbiseden başka bir- şey almaksızn, şehirden çıkacaktır. Bunun için iki saat mühlet verimi derhal çoluk çocuğunu ala- okaklara uğradılar çıkmağa başladılar. de halkın ancak yüzde alt- muşı şehir dışına çıkabilmişti. Ahali çıkın- ca, Moğol akıncıları şehri yağmaya başladı- lar, Atlılar, zabitlerini dinlemiyerek, şehir içinde kalanları birer birer öldürmüşlerdi. Yağma o gün akşama kadar sürdü ve ak- şam üstü şehirde Harzemlilerden bir ferd #ağ kalmadı. Şehir dışına çıkanlar ancak ca abili i, Şehir içinde Moğollardan başka kimseler yoktu. Cengiz han bu arada Gıyaseddinin meşhur & yını gezerek: e muhteşem bil Köl rda yaşayan» Şehir dışına çı aranızda taksim Moğol atlıları, uzun masını atlarına timarcı olarak alıyor ve di- gerlerini yanlarında köle gibi kullanı Yağmadan sonra, Cengiz bütün şehri yakt gün, üç gece sürdü. Göky aley- ha timarcılık ya, Buhara üleması, medi kuran ve hadis cildler rüyorlar ve Allahır vel ahşap rı bu zulüm üğünü bi ah ve fiza dan, karı koc ebbeden Buhara faclası, tai ne de Neri ırdır. Burada y la ulema, yor ve sak. meşhur » yı yakışına iz binden £ kence görüs — Di ahsiyet si man mı?.. hik Kendini mühim Ne düşman. Ince bir zat zik ve & olmas — Babacığım... Rica ederim, red- detme... Git şu adamla konuş.. Akmeşede bekliy Söylüy rini dinle... Amma, can kula zum. Benim hatırım için savma... Her nedense ona itim, var... Güyet kuvvelli bir şahsiyeti olduğunu sanıyorum... Ne diyecekle- rini öğrenmek bizim için her halde faydalı olacak. - Faydalı mı?... Böyle şeyler se nin zihninde ne dolaşıyor, kuzum... Yakıştıramıyorum... Yoksa zengin kızı olamadığın için bana bir serze- nişin mi var? — Şimdi yok... Fakat fırsatı kaçı- nrsan, ne yalan söyliyeyim, affede- mem, Beyaz dişlerini göstererek gülü- yordu. Erkek düşüneeliydi... Kızının bu halini bilirdi. Dimağında bin bir hayal yaşattığını farketmişti. — Şayet bu Hacı efendi Musulda amcanın zâr bazı kârlı işler tavsiye edecekse ka. bul etmemi ister misin? Bundan emin ol ki ben böyle işlere yanaş , zayıf, boylu bu Mahir, icabında na nı bilirdi an olan | gına üç | arcılık yapıs | rına olarak bize söz de : (Saltanat ve ihtişam içinde nı düşün” ne hayıf i adamların işkenc# merkanda üç, dört de idi, «İki yüz bin altın veren, ölümden. kurtulacak!» 1. Dördüncü günü nel günü, şehirden kadı, ulemadan mürekkp bir heyet çı» iz hana geldiler; — Şehri yakıp yıkmayın... Teslime hazi rız, dediler. de teslim şehre girer halk dışına çıkarıldı ve şehir yağma edildi, iz kadı ile müfü i ve Cengize gelen malları ve kar tma edilme. Yal iz bin altın veren, ölümden ve an kurtulacak!» tirmişti. Bu kadar büyük pa rayı kadı ile müftü bile güçlükle verebil- yişlerdi. Hiç kimse getiremedi ve herkes kılıçtan geçirildi, Semerkanda ilk giri Cebe idi. Cebe, girdiği şehir halkını dal ler, akıla medin ge a tahammül etmezlerdi. de- mişti, (Bu sözü Ci atfeden müverrih- Fakat, o günün vakaları için- an müverrih Mehmed Nisai e kendi ku e işitti. etmiştir.) : han Semerk sonra, büyük ndan Sebotây b iki kolordu 4 dı zapt ve mınmış ko dirln beraber, Ce- Mehmedin heal bahad (Arkası var) — Mu mez, baba, kiyedir, ula, garip fk kırmı- ile konu. kirlerin var yacağım, gidip Hacı efendi cağım. Mahir başına ge ka geçirdi. yürümeğe meşe denen mevki hayli uzaktaydı. Yollardan ge çerek oraya vardı. Yeşil bir kubbeye benziyen bu muazzam ağacın alt da tahta bir sıra vardı. Iraklı onu yerinden kalkarak: — Ehlen ve sehlen! - diye karşı. ladı. Yanyı yaktılar. Mahir, kaşlarını istihfafla çatarak; — Beni bu kadar uzaklara getir. diğinize nazaran anlatacak pek es- rarengiz şeyleriniz olacak... - dedi, Çok esrarengiz, efendina. Bu sözler, Palandarlıyı muhal bından manen büsbütün uzaklaştı dı. Döğru tablatli bir insan olduğu için gizli kapaklı işlerden nefret ederdi, — Tahta sırada mümkün meretbe Hacıdan uzağa yerleşerek: (Arkası var) na oturdular. Birer sigara