— Komedi Franseze rağbet, münevverlerimizin çokluğunu gösterir! — Hem de paralı münevverlerimizin!., Türkü! | ysunun türk- | en türkçe meşri- enüz havadis | Fakat yenin yeni seyrü r nizamları yaman!.. ilin saatlen falan sat te kadar gürültü yasak!... Kaldırimlarda iki kişiden fazlâ yanyana yürümek ya- *. Otomobiller için şu r, otobüsler için bu kadar süratten fazlası ya” | 'Tram ara hadd olcu almak ya- sak! den fa sak! Bupek yerinde alınan kararları bir gazeteci eski belediye reisine anlattık- tan sonra: Ne buyurulur, tatbik edilebilir mi?... diye sordu. i reis biyık altından bir gülümseyip şu fıkrayı | — Nasreddin hoca bir gün sarığının biçimini de ğiştirmek için bozmuş, tek- rar rmağa başlamış, sarığın o ucunu bir türlü arkaya geti e Halbuki o de- ığın ucunu âr- sarkıtmak moda imiş Bakmış ki o iş değil, « ötü zada vermiş ve elri arttırmağa o başlam Beş, on derken hoca days namamış, pey sürer «Boşuna yürek tüket yin, demiş, bu sarığın | ucu arkaya gelmez!» Rahmet!., Tepebaşından lardı: — Bak, diye arkadaşına Tepebaşı tiyatrosunu gös. terdi. Comâdie Française şerefine böyandı, tamir edildi. Arkadaşı şu fıkra- yı anlattı — Nasreddin Hoca bir aç dikmiş. Dibini gü- zelce örtüp yanına da bir kazık yerleştirdikten son- ra evden bir maşrapa Su getirmiş, ağaşın köküne dökmüş ve: — Haydi iç, Afiyet olsun, demiş, görüp göreceğin ge: | rahmet budur! (Yazı ve resimler: Cemal Nadir'in) İlk insan, son insan !.. Çorum köylerinden birinde Üç gözlü bir buzağı doğmuş, Adana köylerinden bi. rinde de iki başlı bir civciv!... Bunların ha kikaten birer hilkat garibesi olduklarına Düşünmeli ki henüz devrinde ya: iki gözlü, iki kulaklı, bir ağızlı, iki kollu ve İki aya! Mıydı... l Halbuki o günden bugüne ortaya me- ler çıkmadı?... İlk insanın başı yalnız günü- nü düşünmeğe yarardı... İlk insanın devrinin lerini toplamağa yeter de artardı bilet... Fakat bugünkü insana yalnız alatur- ses İlk insanın av aramağa ve uyumağa ya- rıyan iki gözü bugünkü insannın hangi bir işime yaras Tek ağız vahşet İnsan terdi. Bununla yer, içer, Tanrıya şükrede; di... Lâkin medeniyet insanına tek ağız âz- İki kol ilk insana farlaydı bilet. Yal ; nız silâh tutacak değil mi?.. Yirminel asır insanı içinse iki el âdeta yek gibidir... E İlk insan iki ayakla ne kadar mesud- | du! Onlarla yalnız sv kovalar, dağlara, ba- yırlara çıkardı?. . Gel gelelim son insan her- şeyden çok ayağa muhtaçtır! kat asıl garabet 20 nel larınız olduğu il anlara bahşetmesinde!, asır İnsan- muhtaç eri tabiatın hayv Şimdi, medeniyet devrinde an da bir başlı, iki gözlü, iki kulaklı. ağızlı, iki kollu ve iki ayaklı!.. in- bir yaşıyan Bugünkü insanın başında ne işler var dır ki dayanmak için en aşağı üç baş is- YEMENİN İy YELARI YAŞ ASIN — AAŞi2ap — e ME m EK ka, alafranga musiki için iki kulak lâzm!,. Radyolar, otamobiller, tramvaylar, dediko- du ve propagandalar için de ayı Gazete mi okusun, uyusun mu, Yan- keserileri mi gözlesin, komşu kadını mı gö- zötlesin, yokam hava tehlikesini mi kolla- | yalan söyler icin ii bir, | için bir, çanak yalamak için bir Bugünkü “insan iki kolla çalışın mı çocuğunu mu taşısın, karısını mı, metreş- lerini mi?,. Dörüşsün mü, barışsın mı?... Borçlu kovalamak, “alacaklıdan. kaç- | mak için, öplürmek için, tekme atmak içli İş aramak, iş bulmak için, kadın pe dolaşmak ve bilhassa tramw acaba biğ gö Saks — Karıma bir vörpris yapmak krep marokenden düm sezai bi tAŞTORIN ket nisan, yolma TEP” Tak mu?.. — Bana kalırsa yabancı dil imtihanına gir, bir derece terfi “i.. Bulmak!... Avrupaya sulh anketine gelen bay Sumner Welle- sin Amerika yolunda yaz- meğa başladığı raporlara dair konuşuluyordu. Bed- binlerden biri: — O kadar yoldan kal kıp geldi, kapı kapı dolaşıp sulha dair konuştu, gidi- yor. Ne oldu?... Avrupa. nın bugünkü kargaşalığı içinde sulhün hayalini bi- le görmediğine ben size se- ned vereyim!... diye kesip attı!... Bir nikbin arkadaş ona şu fıkrayı söyledi — Nasreddin hoca bir gün merkebini kaybetmiş. Çarşı, pazar dolaşır: «Kim bulursa, yularile, semerile merkebimi ana hediye ede- ceğim!» diye bağırmış. İ | | Bu feryağa şaşanlar: | «Merkebini takımile bula. | na hediye edecek olduktan | sonra ne diye Arıyorsun, | bunda senin kazancın ne?» | diye sormuşlar. | Hoca: «Kaybolan birşeyi bulmak zevkini yabana st- mayın molalar!» diye ce- vap vermiş. j lar Karagöz! Çocuklarımızı eğlendir- mek için aranan çarelef arasında Karagöz de var Hayal perdesinin çeşmi siyahımı asrileştirmek İşi ni üstüne alanların p© derece muvaffak olacak” kestirilemez. Pakât işe evvelâ boyunu büyüt” mekten başlamaları Şü fikmşı hatırlanttı: «Bir düğünde davetliler gelini oyuna kaldırmak istemişler. Gelin Kk mami; demiş. Davetliler aorlamışlar, Gelin ayak di- remiş, Nihayet bir maze- ret uydurmuş: «Oynıya- mam, yerim dar!» demiş, Hemen faaliyete geçilmiş, kalabalık dağıtılmış büyütülmüş ve geline tek rar buyur edilmiş. Gelin ortaya gelmiş, dikilmiş. Gene «oynal» diye zorla- mağa başlamışlar. Amma gelindo oynamağa niyet yök. Ne yapaın?.. Bu geler de: «Oynyamam Kızlar, yenim dari» deyip işin içinden, çıkmış!» yer