Eski EE İstanbulun kira arabaları Kira arabaları öç nevidiz Heme Miksler, sünüllekier Numarasızlar Beyoğlunda, Pera p palir sm önünde, (Caf& Splendide) adlı, yak vız gazino ve lokanta olan Tokatlıyanın yanındaki sokakta, bir de Ağacamim deki (Grand Hötel) in önünde durur Hepsi de değme konak arabalarından farksiz, hattl üstün bile Seyislerindeki burunu, nazı görmeyin. Öyle ufak tefek yerler için dizginleri ele almak şöyle durmn, yarım ağız, baştan savma, (müşterim var!) demeğe bile tenezzül- leri yok, Kâğdbaneye mi gidiliyor, lâakal Dra- sonu mazraklıyan süvarili, altı mecidiye İngiliz altını feda edilecek. Daha uzaklar, meselâ karadan Boğaziçi taraf. lnrı, Velinhd Reşad efendinin Balmu- mete çifliği” doleymile” cenebilerden ve has bendegündan gayrisi işin yasak... Bu kabildekilerden biri İstinye üstün. den Tarabya veya Kalenderi mi tutmak niyetinde, en aşağı Nemse lirası iki kre- Sisi, yani 170 küsüre, Hacıosman bayi undan Büyükdereye ise baheri 95 ku ate Bi kiyak, de Nogelesn yereeşk Bu lüks kiraların daha alâyişiileri Bo- iarkesende, Firuzağada, Pangaltı ha. manundaki ahırlarında bulunurdu, Er- kence davranıp 'oraları boylamak, gidi. “lecek mahalli söyleyip ve kaparoyu ve- dp peylemek şart. Ne de şabâne şeylerdi. Ok başları şakır şukur zincirli, varda için bisiklet borulu, lâstik tekerlekli, kadife diz ör- tülü... Koşucularında iki sıra parlak düğ- melerle yerlere kadar, lâciverd, nefti setreler; ellerinde güderi eldivenler; ayaklarında yukarı beyaz, altı rugan çizmeler... Hünkârn kaysı, sakal kral çerkes Hüseyin paşanın kula beygirli saltanat arabasile hemen hemen at başı beraber gibiydiler; yalnız arabacımın yanında kolları çaprazlıyacak ispiri eksik. Bunları angnje edenler, en ziyade da- madı öz şebriyarinin dildaesi Kamel ya (1), Fransiz operet kumpanyasının direktrisi ve Şehremininin Levlâsı ma- dam Sandre Pakur, «Malümat» cı Baba Tabirin ciğer köşesi - ve mruzikai hüma yun viyolonistinin kız kardeşi matmazel Vondra gibi cakal ve çalımlılardı. İkinci kademedekiler, gündüzlük, harcıâlem arabalardı, Başlıca durak yer- lerini sayalım: Beyoğlunda o Taksim, o Ağacamisi, İman sokağı, Galatasarayın yanı, Tepe- başı bahçesinin önü, Asmalı mescidin Bahçe sokağı, Tünel meydanı... Galatada Karaköy, Mumhana, Hal lnçyan hanının köşesi (2). Köprünün öbür taralında da Eminönü, Ayasofya, Sultan Mahmud türbesinin yan duvarı, Beyand meydanı, oAksarayın göbeği, $ehzadebaşında İbrahim paşa sebilinin karşı... Bir nralrk, kira arabalarına belediye- - €e güya tarifeler de yapılmıştı: 20 dakikayı bulmıyacak yollara 5, 7,3 kuruş, 40 dakikadan eksik mesfelerin santi İ0, güneş battıktan gece yarına kadar 15, ondan sonrasına beş kuruş zam... 40 dakikadan fazlalarınki sant başına 15, hava kararınca 20, badehusu 25. Sabahtan akşama kadar kapı kapa” maca ücret, İ00 para köprü mürüriye- leri hariç olmak üzere, # mecidiye, İki aşıların dört, teklilerin üçten fazla adam almsları da memnu, Bunların levhaları içlerine asılmış, 00 nebi dilindeki bazı rehberlere bile ay- nen nbnmişken kulek asan ve tatbik Adaklar adanıp, ei üflenip yar naşılacak o içler acısı gece arabalarıydı. Yıllarca tramvaya saçım süpürge edip iskelet haline geldikten, gözden, bacak» tan da olduktan sonra Atpazarında be- davasına haraç mezad edilmiş beygirler. bazi koşumları iplerle, tellerle bağlı. Kupaların çatım, arkam kambur kum- bur.Yanları çatlak, gaz sandığından sahtalar mahlı. Faytonların körükleri boyboy yırtık; diye patlak, otlar brlak, ekipleri ea z Açarsan kar panmaz, kaparsan açılmaz. nr maslaklar yanpiri yanpiri ve zambur zumbur; cıvatalar, giviler tektük ve hep lâçka; tekerlek tabanları kavşak. Fenerlerin biri var, biri yok, o da cansız, hatti kiminde, donanma geceleri konak duvarlarına asılmışlardan biri, Sürücülere gelince inadına okkalı, gö- bekli, kafayı çekmiş, dilinde metelik dönmiyen Kırımlı veya Dobrucalı tatar- lardı, Kagırmların boyunlarında bom- boş yem torbularış arabanın üstünde veya işinde de şişkolar, boyuna yurnruk mezesine dayanarak bekleyip dururlar, Meselâ, vakit gece yarısını geçmiş. (Konkordiya), (Odeon) balolarından (1) Bursa sokağındaki! evinde anası, his- metçisi, aşağı ve fino köpeğile ıtır kıtır kesilen meşhure. (2> Bugün (Ziraat bankası)nın bulundu- du nokta, Gece arabası avdet edilip Meyit yokuş inilmiş, (Cisri atik) açık. Güç beli bir kayık bulup, ayaz kese kese Unkapanına va- rlmas,, gidilecek yer tâ neresi? Çar nâçar bir arabaya tıkılınıd. Baylik un değirmeninin ilerisinden yokuşa vu- rulurken zınk1... Arabacı celâllenir; küfrün bini bir pa- raya, aşağı atlayıp kırbacın sapını ya- pıştırır bre yapıştırır. Zeyrek yokuşunun | altbaşı ur tutulmaz, kükeylirn ne. Duba, nalçalı ökçelerini, ihtiyat so- payı, çizmesine sokulu temel çivisini etine buduna veriştirr dursun, yerdeki banamısın demiyor. İnadı inmd; keenne istan çölündeki deve kafası kes, kurtul. Arabanın derunundakiler çoktan dı- şarıya firlamışlar... Nihayet tabana kuv- vet yokuşa vurulap Âb tutulur, son Konstantinopolis imparatora an ikinci Konstantinin kafa kemiği bulunduğu rivayet edilen soldaki sütçü kerhanesi geçilir; Vefa meydanına ayak bânüca artık ülâlleh çekilip ve: — Azat buzat, cenet kapısında beni gözet!... denilip hele olunurdu. Mene ağ YENİ NEŞRİYAT Hizmet erbabı vergileri ve tatbikata Maliye Vekâleti Varidat umum müdüş muavini B. Nihad Âli Üçüncü «Hizmet er- babı vergileri ve tatbikatın işmile kıymetli bir Kitap neşretmiştir. Kitap bilimum ze mur, müstahdem ve İşçilerle tekaüd, yetim, dul ve sair zat maaşı sahiplerini ihtiva eden ve vergi kanun'arımızda «Hizmet erbabis di- konular kazanç, buhran, muvasene ve ha va kuvvetlerine vergileri kanunla- Hile bunlarin albkadar bütün tadi, tefsir ve içtihadları bir araya toplamış ve ilâve ödilen izahlarin miikellefin karşılaşacağı menkıbe nakledeceğim: Eski ahbablardan, seyir ve seyran düşkünü, yakışıklığına da gayet emin, askeriyeden rahmetli X beyle yan şefika Mektebi mülkiye mezunlarından Y bey, Ramazanın on beşinde, Şehzadebaşınm o <ivcivli piyasasını kaçırmamığa azim ve cezmetmişler Fakat, aylık yıllık üç dört ayda bir çıktığı için ikisinin de cebi kof; nraba- | eleebe babi ikâheni istemedeler, biri haydi yüzü Köyen kaldırım üstü | “pa nm er Dolaşa doluşa, Fatihteki Malta çarşi- sından nisbeten hallice bir gece kupam bulüp 30 kuruşu pazsrlık otmişler içine kurulmuşlar. Beyazıddaki Kâğıdcıladan dönüp tam Veznecilerdeki Avni beyin Japon ma- ğnzasının önünü bulur bulmaz uyak bas- tıkları yer göçü vermesin mi? Arabalar ard arda zincirlenmiş, kıpır- damanın #nkânı yok; iki taraf da sıra mra piyade seyircilerle smahşer, Hemen ayakları kenara dayayarak, diken üstünde oturuyormuşcamna ter döke döke, bir israftan da naşe ve nöşatı, bıyık burunlatisinğasola tebes- süz Vevişasetleri hiç o bozmıyarak, top gürleyinceye kadar piyasadan geri | kalmamışlar. bir Sermed Muhtar Al BULMACAMIZ müşkülleri doğrudan doğruya halletmek im-) künlarını hazırlamış bir rehberdir. Vergi kanunlarının bir vergi kanunu gi- bi izahını temin maksadile kitap başlıca 16 kısma ve ber kısım da muhtelif bahislere ayrılmıştır. Ayrıca kitabın sonuna hizmet erbabı vergilerini kolayca hesaplamaya im - kân veren man, ücret ve yermiys tevkifat eadvelleri de ilâve edilmiştir. Bu kitap tatbikat sahasında senelerden- beri duyulan umumi ve müşterek bir ihti yacı karalamak ve alâkadarların müşkül- lerini bir anda halletmek gibi vakit kazan- dırıe: vasıfları toplamış, kadar kıymetli bir eserdir. Fiati 390 kuruş” tur. Türkiye hakkında İngilizce kiymetli bir eser Uzun müddet memleketimizde kalan Bal- Herald gasetesinin Türkiye mümessili F. Beymour Cole Türkiyeyi bütün yeni çeb- resile müttefikimiz İngilizlere tanitmak maksadile «Knzland Shoud Know Turkey - İngützler Türkleri bilmelidirler» ismile bir kitap neşretmiştir. Türkiyedeki yenilik ha- reketinin kisa bir tarihçesi olan bu esejğ 'Türk sevgisile yazılmış, bütün yeni müss- #eselerimiz hakkında otraflı malümati bir araya toplamış elddi bir elittür. Türkiyeyi tanımak isteyen ecnebiler memleketimiz hakkında aradıkları malimafı bu kitapta bulabileceklerdir. Yeni Türk Eminönü Halkevi tarafından çıkarılan Yeni Türk mecmunsının 88 md sayısı dol- gun bir münderocatla intişar etmiştir. Bu nüshada da genç yazıcıların şiir ve hikâye- leri, edebi, tarihi ve içtimai makale, etüd, tercüme ve tenkitleri vardır. Okuyucuları- mıza tavsiye ederiz. OTOMOBİL DİZEL MOTÖRLERİ Şoför ve motörelilerimizin istekleri üze- rine, otomobil okulu müdürü Fikri T. Kar- değ tarafından yazılan bu kıymetli kitap; Jözumlu olduğu | 4 — Deniz haydudunun oğlu 2 Düşman taharri eder - 30 gün. $ — Bir cinz köpek - Ceylân. 4 — Fehmetmek. $ — Sonuna İ gelire bir çiftin - Yare dim. 6 — Dost olmak » Uzak nidası - Şofak yeri, 4 — Gümüş - Tersi sual ok demekiiş- Tersi beygirdir. 9 — Tersi çehresi örtülü demektir, 10 — Zarifik - Yılanın başı, Yukardan aşağı: 1 — Masum. 2 — Yakacak ağaç - Dram, 3 — Tersi parlak camdır - Yilan, 4 — Sadıklık - AYAK. 5 — Tersi Yunanistanda bis yarım «da dir - Muhtasar imza. 8 — Tersi cereyan edendir - Tersi ekono- minin başıdır. 1 — Başına «Ke gelirse yanmış kömür dür - Su sızdırmıyan toprak - Çocuğun ük Gıdası, 8 — Kör. 9 — Bir sebze - İnce kıl 10 — Uyumuklan emle - Yama - Big veh- gi hayvan, Geçen bulmacamızın balli Soldan sağa: 1 — Takibetmek, # — Oturan, Ekr,5 — Tipografya, 4 — Ananlar, A, $ — La, Ba- eb > ve hüsusiyetlerini, hassaten mazotan silin- dirlerde nasl yandığını, ayarlarını, ve Arımlarıni açık bir dll ve birçok moför resimleri ile anlatmaktadır. Nâşiri İstan- buldan Hümü Tüblağ MAYA MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIÂLI Yazan; SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, Iktibas hakkı mahfusdur. Tetrika No: 146 İttihatçılar Babıâli baskınını yapmasa- lardı itilâfçılar kabineyi devireceklerdi Çatalcada Bulgarlarla harp devam | eylemekte iken Kâmil pâşa elçileri | nezdine davetle, Bulgarlar İstanbula | girecek olurlarsa umumi! bir kıtal zu- bur edeceğini, bunu men'e kimsenin kadir olamıyacağını beyan ile elçiler- den istimdad eylemişti. Fakat elçiler bu tehdid karşısında intizar vaziye- tinde kalmeğı tercih etmişlerdi, Ka- bina böyle ihtilâflar arasında yuvar. Ianmakta harici, dahili siyasetin va- hameti günden güne şiddetlenmekte iken, İttihadeılar arasında hükümeti ele almak yolundaki cereyanın kuv. vetlendiği hakkında da ş çıkı- yordu. İstihad ve Terakkinin bunu te- min için teşebbüslerde bulunduğuna dair alinan haberler Hürriyet ve İtil†mahfillerini ziyadesile endişeye düşü- rüyordu. Rıza Nur bey (Hürriyet ve İtilâf na- &ıl doğru, nasl öldü) risalesinde bu teşebbüslerden koku aldığını, hükü- mete geçmeğe hazırlanan İttihadç- ların hâreketlerinden kabinenin ba sı Âzasıni haberdar ettiğini nakledi- yor: (Wakadan - BabAH baskınından - beş gün evvel Kâmil paşava gittim. — Bu seferki gelişim başka gelişle- re benzemiyor; iş fena gidiyor. İtti- hadçılar ihtilâle hazırlanıyor. Dedim. Kâmil paşa; — Bir şey yok! Cevabını verdi. — Aman etmeyin! İş ciddi! Bizi de ölüme sürüklüyorsunuz. Sözüme ehemmiyet verin! Diye ısrar ettim. Merhum âdeti veçhile birkaç kere yanağını ve göz- lerini oynattı, Ağzından: Ehemmiyelsiz! Sözünden başka şey çıkmadı. Ben hayretlen, hiddetten donakaldım. Gene vakadan bir hafta evvel Ikaz maksadila arkadaşlarımızdan şair Siret beyi Nazım paşaya gönderdik. Merhum da hiç bir şeye ehemmiyet vermezdi, O da mutadı üzere: — Martaval! Bu iş için beş tabur hazırladım. Keşke yapsalar da hepsi ni tepelesem! Demiş.) Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hi- mi beyin (Muhalefetin iflâsı) eserin. de de bu meseleye müteferri olarak şa beyanat görülüyor: GOhuhalif fırka (1) - Hürriyet ve İtnat - siyaset ve meşruiyet dairesin- de durdukça mühim bir vazife ifa ediyordu. Eâkin rakiplerini - İtti- hadçıları - nasıl olurşa olsun düşür. mek maksadını takip ekmeğe başla dığı zaman rakiplerine de düşmemek maksadını bir bak olarak vermiş oldu. Şurası dikkâte şayandır ki muha- Mf fırkayı - Hürriyet ve İtilâfı - en son inhisar eline alarak onu firkalıktan çıkarıp bir intikam komitesi şekline sokanlar hâkim fırkaya - İttihad ve 'Terakkiye - hayat hakkı tanımıyor. lardı. Onları göre siyasetin en şeref- Msi İttihad ve Terakkiyi ve erkânı katiyen lâğıv ve mahvetmekten fba- retti. Böyle bir Içtihada karşı acaba İtti- hadçılar: — Hakkınız var; biz cani ve haini; işte kendi elimizle iplerimizi boynu- muza taktık! Buyurunuz, bizi asınızi mı diyeçeklerdi? İtrat Ifratı davei eder, Muhalefet erkânı galebe ümidile sermest olduk- ları ve hele «müstear nam İloş ikti- dar mevkiini keenne ele geçirdikleri zaman hâkim fırkayı katiyen mahıv ve lâğve azmettiklerini hattâ bir kaç kere de buna teşebbüs ettiler. Muhtar paşa kabinesi zama- nında, Sadık beyin yalnız Kâmil pa şanın reyini alarak, fakat fırkasının kararına iktiran ettirmeğe lüzum gör miyerek Hürriyet ve İtilâf klüpleri hin faaliyetinin tatilini emreden be- yannamesi iyi bir vesile olmuştu: İttihad ve Terakki firkasının Babı- âliye hücumundan birkaç gün evveli bütün wilâyetlere emirler verilerek kiüpler » İtihad Klüpleri « kapanmış, araştırmalar yapılmıştı; Obulunda evrakın İstanbula gönderilmesi iste- nilmişti. Babâli baskınından bir gün evye vükelâ meçlisinde İstanbuldaki İtti- had klüplerinin seddile erkânının tevkifi müzakere edilmiş ve rivayete nazaran şeyhislâmın &vilâyetlerden evrak ve vesikaların gelmesine İnti- zar edilmesini Leklif etmesi üzerine bu tasavvur icra mevkiine konulma- mıştı Sadrâzam Kâmli paşa birkaç defa vukubulan beyanatında «cemiyetin öldüğünüş söylemişti. Böyle fikirlere, hazırlıklara, teşebbüslere karşı İtâi- bad fırkasının sükün ve rıza göster- mesi ancak acız ve imkânsızlık halin- de mümkün idi. Şurasını da vicdan erbabının ve hakikaten bitarf olan vâftanperver- lerin im'an nazarına koyarız ki; İtti- büd ve Terakki mensuplarını kahır ve tenkilde sürat göstermediği ve İti- lâfçıları nezâretler ve büyük memu- Tiyeilerle taltif etmediği için İtilâf komitesi Kâmil paşa kabinesini de. virmeğe ve yerine Nazım paşanın ri- yaseti altında Gümülcüneli İsmati ve Basri beylerle hoca Sabri efendinin dahil olacağı bir kabine getirmeğe azmetmiş, Kâmil paşa kabinesinin is- katı için cumartesi gününü İensip eylemişti; yani oİttihadçılar oper- şembe günti Babıâliye hücum etmemiş olsaydılar, cumartesi günü İltilâfçı- lar hücum edecek ve kabineyi devi- receklerdi.) Gene bu risalenin Şaban ağayı fr- ka prensiplerinin en kuvvetli müdafi gibi gösteren şu fıkrası da bize Gü- mülcüneli İsmali bey gibi müfrit Tü. Mfcıların Kâml'l paşa kabinesini dü. şürmek niyet ve arzularını teyid &li- İ yor (âmil paşa kabinesi Hürriyet ve İtilâf bakayasına ehemmiyet verme diği gibi İttihad ve Terakkiye mi halefet erkânından Sabahaddin be le Serif paşaya dahi bir memuriyet *fe teklif etmemişti Buna binası bütün muhalefet, kuv- yetleri bu kere Kâmll paşa kabineşi- ne karşı vaziyet almiş bulunuyorlardı İtLâf bakayasının hiddet ve İnfizl hadat gayeyi bulduğu bu sırada Sa- dık bey müşir Fund paşa, Şaban efen- &, Gümülcüneli İsmail ve Busri bey- lerle hoca Sabri gtendiden ve daha birkaç kişiden mfrekkep bir içtima Aktettirdi. Sadık bey cereyan eden ahval hak- kında müzükere icrasını teklif edin- ©e Şaban efendi: — İdare heyeti Azasımn çoğu har zir değil! diye bir itiraz serdeylemesi Üzerine müzakereye hasbihal şeki verildi. Gümülcüneli ile arkadaşları kabi deye şu iki maddenin tebliğini, kabi- ne bunlara muvafakat etmediği hal. de iskat olunmasını teklif etti; 1 — KAmll paşa İtilâf merkezi umur misile İstişare ederek İş görecektir. 2 — Pırka orkinından birkaç kişi- nin vükelâ heyetine ithali, Bu iki teklif Fund paşa ile Şaban efendinin istiğrabını celbetti. Şaban efendi: — Fırkanın kabineye bu gibi tek- lifler dermeyan etmeğe salâhiyeti yok» tur. Böyle tekliflerle fırka milletin gözü önüne koyduğu taahhüdlerini ve mevcudiyetinin illetini unutmuş, inkâr etmiş olur, diyerek Sâdık beyin birçok defa vaki omuş beyanatını ve müddeiyatını hatırlattı; Fuad paşa da bu sözlere iştirik etti. Şaban efendi İsmali beye kabineyi hangi vesaitle devireceğini de sordu. Gümülcüneli: — Kabinenin mevkit o kadar çü- rük ki atacağım bir yumrukla devrili. veriri Cevabını verdi. (Arkası var) (1) Gariptir ii, Hürriyet ve İtilâf hü- külmoette iken bile bu sıfatla yadedülrdil