24 Kânunusani 1940 e — Alman galiba!... Nazi nüktesi yaptı!.. (Yazı ve resimler: Cemal Nadir'in) Devami Süs! Süs merakı ve süslenme İptilâsı eselldir. Yakın üstad Arif Dine gibi hurabati ger- mekten bay İzmet Melih gibi süslenmek yeklir ve kadın kıyafetlerinin en akla gelmedik şekiller aldığı bu devride süzün biç bir nevine garip denemez amma öyle süsler görülüyor ki, şaşmamak elde değil... Meselâ «Kendisine dokter süsü veren bir zat.» yahud «kendisine memur süsü vo" ren bir delikanh..» Hattâ «Kendisine Erzincan feliketzedesi süsü veren bir kadın...» Gerçi kazanema bakıp dokler süsünü ta- kınmak, emniyetine kapılıp memur süsünü benimsemek veya dünyanın dört köşesin- den gelen yardımlara imrenip feliketsede süsüne bürünmek hayli caziptir, Fakat &0- süsleri takınmakta?.. Halbuki bu âlemde daha nice faydalı süs- ler var. Meselâ birkaç mısra yazıp edip sü- sü takınmak!... Birkaç ıstlah belleyip allâ- me süsüne türünmek!... Evvelkilerin suçlu sandalyesine mukabil bunlardı hiç olmazsa deha tahtına otar- mak, şöliret seririne kurulmak var!... Amma diyeceksiniz ki, yalancının mumu yatsıya karlar yanar. Ne beis var. Bizim antalejilerin sahifesine çeçivermek için de bazen yatsıya kadar yanan mumun ışığı kâfi geliyor!... mm —— Kar makinesinden mektup!.. an Bursa vilâyetine satılan meş kar maki- nesinden bir mektup al dık, bi ç salırım neşres | diyoru «.. Hani bazı İnsanlar | vardır, manav, yahut ara- bacı olacaklarına meselâ bir çalgıcı, bir dekter ol- muşlardır. Zavallılar bü- tün ömürlerince bu zora- kiliğin işkencesini bir dar ayakkabı o iztırabı çeker gibi çeker dururlar!.. İste | ben de bunlardan biriyim. | Eminim ki yaratan be- | ni ya bir traş makinesi, ya bir dikiş makinesi yap- mak için ele ulmış, Fa- kat ne olmuş, nasıl ol- muş bilmiyorum kar ma- kinesi Oolmuşum!.. Mor kadifeli mahfazalar için- de, ılık, kadın kokulu ter- zihane köşelerinde ömrü- Mü geçireceğime ya Bele. diye hangarlarında, ya- but böyle dağ tepelerin- de sürünüyorum. Bu ilk yanlışlık!... Ya sonrakile- Te ne buyurulur? Yaratılışımda bir yan- lışlıktır olmuş, fakat İs- tanbul gibi opudralanma kabilinden kar yüzü gören bir şehir Belediyesinin beni satın alıp getirme | sinde bir mâna var mi?. Havdi buna da evvallah, ' amma senelerce küflü gâ- rajlarda şurası burası tu- tulmuş, ohamlamiş bir nesneyi günün birinde kaldırıp. iki bin beş yüz meire râkıma çıkarmağa ne diyelim? İşte silindirlerim çatla- dı, kazanım patladı, oldu. Zum yerde mıhlanıp kak dım, kurda kuşa kepaze oldum - lâf aramızda. kırkından sonra kayak sporuna heveslenenlerden farkım kalmadı!. - Bu kadar yiikseklere çı- kıp çatlamak da az tuhaf değil hani!.. Halbuki siz daima: «Yükseklere çi kanlar değil, aşağıda ka- lanlar çatlar'ı der ve Ba- biâli erkânı arasından ör- nekler gösterirdiniz!. İşte ben size bunun aksini is- bat ettim. Yalnız bir şey yüreğime su serpiyor: Gelecek ne- sillere ibret dersi olmak!... İstanbulun müstakbel Belediyeleri hiç bir gün şehre bir kar makinesi sa tm almayı düşünmiyecek- ler, benim hatıram onla- rı böyle bir gafletten kur- taracak!.. Eh benim gibi bir kötü- | rümün bu iyiliği de yaba- | na atılmaz sanırım. | Bayramınız kutlu olsun baylar.» Edeb'yıt kurbanı — Gıdıklanıyorumbececececccee! etzedeyim bayım, merhamet!... mi, mi7. Bu başka mesele!., TAVŞA LA KAPLUMBAĞA!.. rTde pazarlıksız satış Bu bize Löfontenin meşhur | &ira kaplumbağaya bakar ve ( OYamanbir emaf bilesile çıkan Oomemurlar bikâyesimi hatırlattı onu daha yarı yolda görün- karşılaşan memurlar da bir Idarımın bir beşin- | O Tavşanla kaplumbağa bii gün! ce zevkine dalârmış, Fakat bir) daha sefere başka türlü ba- ga etiket kontrolu yüparken | Y ara bakmış ki kaplumbağa | reket etmeğe and içmiş olsa- Öbür başına giden gizli bir mengli maksuda (o ulaşmak | lar gerektiri.. haberle eliketsiz esnaf faaM- | #93: «Ben bu bacaklara na- | üzere!.. Amanl.. Hemen ta- | (Fakat esnafın da buna kar- yete geçmiş ve memurlar tef. | #l olsa seni geçerim kaplcm- | banlari kaldırmış, ok gibi fir-| şı yeni bir plân hazırlamıya- vi a- bağa kardeş, haydi sen vak- | Jamış amma naflle!.. Rakip ve malüm .. tiye geldikleri zaman, TARA | tile yola çık!» diye rakibini | hedefe varmış bilet... Mağrur r misiniz ki, onlar da bu rın üzerinde henüz müre selâmetlemiş, kendisi de iâha- | tavşan İster İstemez koşuyu | sefer etiketleri oturup mfirek- bi kurumamiş etiket görmüş- | na tarlalarını gitmiş. Tay- | kaybelmiş ve bir daha böyle | keple yazacaklarına matbaa- leri... : bem dolaşır, hem de ara- | yapmamağa ând içmişi.. İ burda bastırıp haxırlasşmlari.. mecmuada © rlardı. İçlerinde dağı- » kir saçlı r, ter bıyıklı delikanlı- Mar, tek gözlü üstadlar Yarı Altında Cavid Yümaç mütebessim Y6 İyi çekilmiş bir resmin önünde durdular. Merakhlardan biri parmağını resmin üs- ine yapıştırarak — Hah, işte bul r geni Baykar işte bunda bir genie var! diye itrafındakiler: «İzah eti der gibi yürü- 5 baktılar, O Mâye etti: ap — Çok fotojenik bir genç! . dedi Maarif megelesini 13 makalede kapatan Peyamı Bafa bayramın ilk günü yazdığı bir fıkrada edebiyat meselesinin bayram ta- İlinden billetitade artık kapatılmasını tav- siye ediyordu. Binde heniz bâğredilmemiş anket sto- ku bulunan Şevket Rado bu tavatyayi oku- duktan sonra güldü: — Nasıl keserin yahu, dedi bu manrıf meselesi değil edebiyat meseleri!.. G7” yü nefise ıslah » Demek ki dedikoda #mma bereket versin göbeği yok!... sini alayım, epi hasta varl... inin resmini şu ressama yaplırayım da | benim şaheser diyeceğim kadar da kötü haspanın aklı başına gelsini... | değir.. Muhtekir — Yüzsüzlüğü tıplı ben a Kaynana — İşnilnh işallah, benim ge- | © Modernist — İyi şeyler değil!... Fakat