Bir kadının mektupları Bana kapıyı genç hizmetçi kiz açtı. Arka- Necmiyi sordum — Kütüphanede... Çalışıyor.. deği, Kütüphaneye girdiğim zaman Meçmiyi Büyük bir masanın başında bir sürü küğıd- Mar ve mektuplar arasında buldum. Neçmi- Bin usun yallardanberi devam eden garip Dir merak vardı. Ki yazılarından mâna şı- m bayılırdı. Benelerce bu mesele hakkında Kitaplar okumuştu. Buna deir ünde çıkan, her lisandaki bütün 4405- getirtmiş, okumuştu. Kine bir mektup, yahud üstünde iki sa- Mz yazılı bir kâğıd parçası geçmesin. hemen Sebinden perlevsizin! çıkarır, nadide bir el. maz muayene eden bir mücevherci tavrile rı tedkike başlardı. Ondan sonra bun- yazanlar hakkında garip garip hüküm- rirdi, Söz arasında dajma: — Bana bir adamın Iki satır yazısını gös- tetiniz, onu hemen size tarif edeyim, ne kı- tatta, ne yaradılışta, ne ruhta bir insan ol- Guğunu derhal söyliyeyim... derdi. Bundan sonra ukalâ bir tavırla ilâve ederdi — Bir insanın yarın ruhunun aynasıdır Mattâ arkadaşım yanı tahlili hakkında bir eser de yazmağa başlamıştı, Bu eseri; de ortaya yeni yeni nazariyeler, yaz tah nde yeni y ortaya koyuyordu. 1, usulleri hep kendi- ar n, düşünüş! En killerini, renklerini de öğrenmek 1 onun bu sözlerine dalma iti- #ma ederlerdi: Amma yaptın Necmi, derlerdi, bir in sarın İki satır yazımından, onun yaşımı, b9- Yanu posunu anlamak nasıl mümkün Gi bunlara gayet bilgiç bir tavla vabını verirdi. Mümkün olur.. Ben anlarım, Siz bu | işin cahilisiniz. kai gün arkadaşım son Karşısına oturdum. Bana mavi bir kâğıd uzat. Bunu elime | aldığım zaman burnuma hafif bir menekşe kokusu geldi. Bu kokulu bir aşk mektubu 4âi, Arkadağım. — Oku, bak bana neler yazmış. Hiç tanı- Ksadığım bir kadın!.. dedi Mektubu okumağa başladım «Büyük üstad, Bu satırları karalı ve çok takdir eâpn a giderek esizi seven bir kadını der- | n ğa etmiş olmam. v saman kanplaşıyoruz. Fakat anışmıyoruz, Yali tanıyan müş k bana sizde: mb düştükçe ol sizi soruyo- Bum. Tuhaf bir şey söyliyeyim mi? hakkınızda konuşmak bile sevk, a r heyecsn vei Büzün güzelliği kadar İlminizin, bilginizin | olduğunu herkesten işitiyorum. Her hususla size hayrsn'm. Bütün arzum, en büyük emelim bir gün sizinle tanı; ! Bu satırları okuduktan sonra içinizde b nda malümat vermeğ Kendimi uzun usun barif etmeği tamam! ç husustye x. Ruh doktorlarının etahteğşuur» de- yun gizli korldorlarında dala- Be- , hükümle; yu «post restante ad- Tefrika No. 134 etler ve hududgur sevgiler, esir Üstad.» Mektubu bitirdiğim saman Mecmi soğ m: — We dersin? — Böyle şeylere pek aklım ermez. Gen Vu mektuba cevap yazdın mı?.. Arkadaşın gülümsedi: Yazdım, sl oku.. diyerek bana başi Mir mektup uzattı. Bu ikinci mekubu okun. ken gülmemek için kendimi sor zaptedi- yordum. Arkadaşımın mektubu: «Nazlı çiğ- dem> diye başlıyor ve şöyle devam ediyor- rs «Mektubunuzu okudum. Şimdi sizi sş09- lerdenberi tanıyormuşum gibi ruhunuzun em derin köşlerine, yüzünüzün eri ince hatları- na kağar biliyorum. Karşımda oturuyor gi- bisinin. Gayet ince ruhlusunuz. Hassasınız. | Bazı geceleri pencerenizden gökte yıldızin. ra bakıp derin derin içinizi çektiğiniz za- manlar oluyor. Hayatta kendinizi yapyalnız | hissediyorsunuz. Aşk #izin için bir ihtiyaş halindedir. Fakat şimdiye kadar başınızın içinde hayali yaşıyan erkeği bulamamışsı- mz Şimdi yazılarınız fzerinde kendi usulle- #imle yaptığım tablillere İstinnd ederek | biraz da maddi hüviyetiziz hakkında ma- Mmat vereyim. Çok gençeinir.. Belki 23, belki 28... İnce, narin bir vücudunuz vat, Saçlarınız altın Sarısı bakışları var...» Mektubun bu e artık dayn- | namadım kahkahayı kopardım. Necmi sor du. Bütün | orsun. Yazısından bu tusş-| hatlâ saçları min ediyorsun eanım?.. — Ben tahminlerimde — ee Bun- lar benim kendi 1 vadide bel- | ce en yaptım. Arkadaşımla biraz daha ötedenberiden konuştuktan sonra Yanından ayrıldım. Ar- tak Necmi 0 g ra bu tanımadığı | kadınla muntazaman mektuplaşıyordu. Buna ras geldikçe Birader, diyordu, eski zaman Aşıkları- | ma benzedim... Bu kadına âdeta tutuldum, me dersin? — Saçma birşey... Hiç yözünü görmediği- ğin, tanımadığın bi? kadına Aşık olmak... Tanımadığım bir kadın mı? Amma yap- ten ha.. Yanlarını görmüyor mıyım?. O halde avucumun İçinde imiş gibi onu tanı- yorum demektir. Sol gözünün altında kü- gök bir ben olduğunu bile tahmin ediyo- i karşılaşsak bana bu mektup- al delirmişsin Necmi. Ruhunu, tabiatını, ahlâkını bilmediğin bir evlenmekten bahseder ni bi unu, tabiatını, ahlakını | benlimki kadar bilmez.. Benim elimde onun huyuna, suyuna, ahlâ, la var... Mektup yazıları... Bunlara bakın- «a herşeyi öğreniyorum, Onun ruhunu, ah- Mkını, tabiatım ben çok iyi bilirim.. K disile tanışacağım ve ilk fırsatta evlenece- Aradan iki ay geçti. Bir rişan bir halde bana gelâi Aman kardeşim malıvoldum! bana mektup yazan kadınla tanıştım. Besi düşük bir cndalar... Benim tahmil, İ tiğim sülün buy, 23 yaş, say saçlar, hülya- m bakışlı iri gözler, narin endam nerede. Üstelik bir çene, kürek gibi bir dil gün Necmi ps- dedi, | dan nasi kurtulacağım.. Hakikaten zavallı Necmi bu müthiş va- siyeiinden kurt: kadar akla karayı Mektep maçları bu hafta başlıyor | Liscler arasında yapılması ervelee tekar- | vür eden futbol maçları hakkındaki tali- Matname Maarif Vekâleti beden terbiyesi drektörlüğünden şehrimiz Maarif müdür- Miğüne gönderilmiştir. Bu tallimatname mu- «ibince mektepler ilg maçlarına önümüz- deki oumertesinden İtibaren Taksim, Ps- Ber ve Gere sladlarında başlanacaktır, Be- den terbiyesi direktörlüğü tarafından hazır. Manan talimatnamaye göre İstantni mek- tepleri ligine dahil bütün mektepler geçen sane alınan neticeler göz önünde tutularak kırmız ve beyaz namile iki kümeye ayri» muşlardır. Kırmızı ve beyaz kümelerdeki mektepler, kura We teşbit edilecek fikstüre göre ara- larında bir devreli lig maçları yapacaklar- dır. Sene nihayetinde her iki kümenin bi- rincisi biribirile karşılaşarak mektepler şampiyonu ve ikincisi meydana çıkacaktır, Her iki kümenin ikincisinin yapacağı maç mektepler üçüncü ve dördüncüsünü tayin edecektir. Yapılan müsabakalar nihayetinde her 1k! kümede birden dördürcüye kadar ders- ee alan mektepler gelecek sene İstanbrl mıntakası mektepler birinci kümesini teş- kil edecekler ve geriye kalan o mektepler ikinci küme addedileceklerdir. Ve her se- De sonunda birinci küme sonuncusu ile ikinei küme birincisi ötamatikmar de- Biştireceklerdir. Bu sene için kırmızı ve beyaz kümelere ayrılan mekteplerin ftstürü perşembe gü- nü Maarif müdürlüğünde çekilecektir. Cezalandırılan futbolcüler Beden terbiyesi İstanbul futbol ajanlı- dından: 1 — Aşağaıda klüpleri, adları ve bölge numaralari yazılı idmancılara iştirak ettikleri müsabakalardaki suhareketlerin- den dolayı Genel Direktörtükçe geçlel mü- sabakn boykotu cezası verilmiştir. Tebliğ tarihi olan 21/11/939 tarihinden #übaren klüplerinin ve bakemlerin bu futbolcüleri ceza müddeti içinde müssba- kalara iştirak ettirmemeleri tebliğ olunur. Eyüp klübünden 1635 İsmali Öztop 4 ay Ortaköy klübünden 2154 Muhlis Açıktep 1 ay, Ortaköy klüibünden 1377 Sadettin Du- rüşken 1 ay, Ortaköy klübünden 1238 Bas- ri Csmer 1 ay, Gelatiçençler klübünd 288 Kadri Ağay 1 &y. 3 — Aşağıda klüpleri, adinrı ve bölge sa- an idmancıların da klüp i itiyat haline getirmiş olduk- an dolayı 15/11/9380 tarihinden iüba- arında yazılı müddetler içi riök tarafından geçici müsabaka 1 cezası ile teeziye ediimişlerdir. Mâ- seccel bulundukları klüplerden istifaları halinde bu cezalar bekleme müddetine mah- sep edilemez. Topkapı klâbünden 39 Haydar Boragan- hı 6 ay, Topkapı kiüblnden 38 Serafettin klübünden 833 Dağcılık ajanının bir tavzihi ik k hakkında dn bulunduğum bu kjüp için hiç bir gazel ye beyanat vermemiş olduğumu ve bana i mat olunan bu gibi şeylerin amlsız ve çir- 8 bulunduğunun de- 3 Hikmet Üztündağ Bölge lig heyeti toplantısı şeri küme klüp in » teşkili edilen bölge İig he e de futbol ajanı bay Ke- altında mutad top- Doktor raporu ol- r oyuncuyu müsabakaya iştirak etilren Süleymaniye klübü hakkında yapı badema bu gibi sporcuları hakemlerin maç-| Jars iştirak ettirmemesine karar alınmış UM yapmamağa yemin etti. SEVİLEN KADIN İşler bitip de çıkacakları rada, genç, kız, nişanlısına sokulup usulle; — Biribirimize verdiğimiz sözü unut- mıyalım! - demek fırsatını buldu. Baba kız, o günü beraber ve saadet İçinde geçirdiler. Akşam Üzeri başba- pa yemek yerlerken Cemil, evlâdına ha- yatını anlattı. Arada bir samimiyet doğdu ve genç kız da babasına hissi- yatını anlattı: Ragibi, ailesini, Ragi- be karşı duygularını, herşeyi, herşeyi hikâye etti. Baba, memnun; — Demek sen şimdi yalnız kendini değil, dört kişiyi daha mesud etmek ik- dası ni saadetine DA“ n, nasıl Ben urum?... Ne İster Nakleden : ( Vâ - Mü) müddet geçmesi lâzım... Kızına, bir seyahata çıkmak zarure- tinden bahsetti. O müddet zarfındu Su- san İstanbulda uslu akılh oturmalı imiş. Emrinde her şey varmış: Ev, oto- mobil, hizmetçiler... Burada (o yaşıya- cağı dürüst hayat, onun geçireceği son tecrübe olacakmış. Ertesi gün, Cemil, yalnız başına 50- kağtı çıktı. Doktor Kndri Ahmedi zi- yeret etti. Zaten doktor onu bekliyor. du. Doktar, Cemlile uzun uzadıya görüş | tü, Süzi'nin intiharı ve Renzanın inti- har şeklindeki ölümü “ de büyük bir tesir husule Seyahate çıkar iş söylüyormuş. Fakat nerey mek istiyormuş sonr ancak onunla oy Fakat eski metresi inad ediyor Yü ge çe, makâstar kadın & kınıyormuş. israr ettik- yen bir tavır ta- di a en iie yap... Fakat aradan bir | ( Süzt'nin intiharındaki sebep elâlen; İkinci küme tig heyeti de bu akşam top- Janacaktir. ce İyi bilinmiyordu. Fakat bu ölüme Vehbinin ismi karışiyordu. Necilerin pip bu muhi un uzaklaşmak, ismini unuttur- mak istiyordu. Diğer cihetten ka sebatı... Necilenin böyle bir meseleyi hazmet- mesine, unutmasına imkân var miy- dı? İ Yehbinin dimağını meşgul eden şey- ler bunlarmı İşte, doktor Kadri Ahmed, bütün | bu vaziyetlere dair uzun uzadıya Ce- mili tenvir etti. İki erkek başbaşa ve- rip hayli konuştular. Herhalde pek esaslı bir mevzur temas ediyorlardı ne?... Bir pazarlıklır gidiyor. du. Doktor nam ve hesabına yüz kızar. tacı bir ticaret olsa gerekti bu, İ ne bir para kokusu almıştı. iş parlıyordu. olan müna- nsedi. Cemi) Aciba'nın pısının önünden hareket | başına geçti ve Muhterem dostum Vehbi bey; Benimle birlikte yemek yemek üze- re gelmenizi rica ederim. Her zaman zatıâliniz bana ikram edecek değilsi- | niz ya.. Karınca kâderince... Bizim de eibette kendimize göre bir ikrameılığı. 'Tetrika No, 194 Yazan: İskender Fahreddir Taşbilek, kurtulduğu gündenberi Urmanı tahtından devir mek için gizliden gizliye haliri kışkırtmakla meşguldü — Budala! Geceleri ancak hayvanlar wyar. Ben ay Wığı altında ber gece sabaha Kadı” la başbaşa kalıyorum. Gö- Beş doğarken Leyi& gidiyor, ben de uykuya dalıyor ve gündüzü görmemek için uyuyo- Bam, — Geğçekten sen çok değişmiş bir insan- lerin, karanlıkların koynuna sığınıyorsun! Can cevap vermedi. Göslerini kapamış, uykuya dalmıştı. Urman birkaç kere: — Can, Can. haydi kalk. Beraber gi- delim. Annen, seni bekliyor. düşünmekten saçları bembeyaz oldu. Ve ağlamaktan - deyse- gözleri de kör olacak. Diye seslendiyne de cevap alamadı Urman oğlunu dağdan şehre indirmek için şu çareye baş vurmak iledi — Onu uyurken muhafızlarımdan birinin atına bindirip şehre götürmeliyim. Derhal arkasına döndü. Uzakta duran adamlarına elile işaret verdi. Bu işaretin mânası: «Cani kaçirasağız!e demekti Muhafızlar koguştular, Fakat, (Cun)ın yanma sokulamadılar. Güya hatıftan bir 896, mağaradaki aslan- Yara: «Haydi, hücum ediniz!» emrini ver- miş gibi, sağdan soldan birdenbire hücuma başlıyan aalanlar, Urmanı da onun adam- larını da çil yavrusu gibi dağıttı. Kimisi stı- na binerek ormandan yola inmeğe muvaf- fak oldu. kimi de atlarını bırakıp ke Urman da atını bırakıp kaçanlar arasın- da idi. Bir aslanın pençesinden canını güç- Yükle kurtarbilmişti Urman bu yırt: hayvanların oğluna saldırmamasına hattâ onun emrinde çalı- şan bir takım mahlüklar gibi (Can)ı koru- malarına hayret ediyordu. Perişan bir halde şehre dönmüşlerdi. Kabile relsi oğlundan Ümüdini kesmişti. Saraya gelince karısını gördü — (Oan) artık dağların adamı otmuj, vahşi hayvanlarla anlaşmış Beni tanımadı. Ondan bayır yok bize. Başımızın çaresine bakalım, Ben ölürsem, yerime vek? Bugüne kadar bunu düşü dı — Onu zorla kucaklayıp dağdan şehre getiremediniz mi? Urman başından geçenleri anlattı — Az kaldı bir aslan pençesi altında can verecektim. O, vahşi hayvanlarla dost ol- muş. Beni tanıma, ki hayız yok artık andan d başka bir adam ol İ Urman bu hâdiseden çok müteessir ol- muştu. Karısına dağda gördüklerini anlattıktan #onra tekrar yatağa dü Mecnunun annesi eski bir Türk kitabını Açta.. şa satırları göz gezdirdi «Bir kabilenin reisi veya onun kadar meş- hur bir kahraman öleceği yaman göklerde kara bulutlar dolaşır. şimşekler çakar. yü- ırımlar düşer.. bir kalıramanın bir dün; dan öbür dünyaya göçeceğine bunlardan başka işaretler de vardır: Güneş günlerce yüzünü göstermez. her zaman sıcak olan | bir mevsimde soğuk rüzgâr eser. Eğer © | mevsim soğuk ise, sam gibi sicak dalgaları ortalığı kasıp kavurur. Nehir ve göllerdeki balıklar karaya vurur. ve insanların birl birine güveni kalmaz. dövüşler başlar, sa- vaşlarda boş yere kan akar ve nehirler in- san kanile kızıllaşır» Ayşe elini şakağına koymuş düşünüyor- du: — Çok doğru, Gökte kara bulutlar dola wiyor.. şimşekler çakıyor. sağımıza solumü sa yıldırımlar düştü. Gerçek, bu dünyadan öbür dünyaya bir kahraman göçüyor.. güneş mix olur, Daha doğrusu son zamanlardaki me-| yus haliniz kalbime doknuyor. Ahvali ruhiyenizi yükseltmek için bazı teklif lerde bulunacağım. Yarın öğle üzeri sizi, daima mperitif | aldığımız dükkânda beklerim, Gözle. rinden öperim, muhterem dostum. Doktor Kadri Ahmed İ Akşam üzeri Cemil Aciba ikinci bir | konuşmada daha bulundu. Bu da Se- za ile idi. Makastar kadınla erkek, mükel- lef bir otomobilde Bendlere doğru git- tiler. Orada indiler. Uzun uzadıya ko- nuştular, konuştular. Birşeylere karar verdikleri belliydi. Seza, zeki bir kadın olduğu için ken- disine verilen rolün ne olduğunu an- lamakta güçlük çekmedi. 'Tereddüd bi le etmeden vazifeyi kabullendi. Cemil, onu evine bıraktı. Sonra, dok- tor Kadri Ahmedin evine uğradı. | Ona, şu küçük haberi bir kâğıd Üze-! rine yazarak bıraktı: | «Oldu», 'Bu tek kelime, çok şey İfade ediyor- du. Suzanların babası, ertesi gün, meç- hul bir istikamete mütevecelhen hare- ket etti. Gitmeden evvel şoförü Sam bir köşeye çekmiş; kızını göstererek: günlerdenberi yüzünü gö: iyor, Her za man sıcak olan bu mevsimde üşütücü $i dondurucu rüzgürler esmeğe başları (Fırat) boylarını kızıl gular basmış. Balık larla beraber birçok su haşeratı karaya vu muşlar. İnsanlara gürenilmiyor.. çölde vw #ağinrda dövüşler başladı. kabileler biri birlerini yiyorlar. Akan suların hep san kanlle boyanın nın öleceğine işaret deği Ayşe ağiamağa başladı — Ben ne talihsiz bir kadınmış oğlum dünyaya geldi, &. Kr düşürdü. Eğer (Can başız imdi kabilenin Peli 9 olur mağa « çalışıyorlardı. Fırat boylarında uzun 5 e şhur bir k: n kan kanlı yaşlar 3 #ünü ulatıyocdu Bir aralık başımı kapıyurak, yur- dunun manlarına hitap et. ti: — Bu ülkenin idaresini sizlere bırakıyo- rum, aslanlarım! Eğer elele verir de kardeş gibi ge rseniz, türelerimizi, yasalarımızı korur. büyüklerinize & çi seikat gös X hörede? Onu görmek ister ve Ona da söyllyecek “edi Taşbilek (Mahkümlar gıktığı gündenberi Urmanın memişti T m yüzün ed (Mahkümüar kı rmiş amma. Urman da bü © uğu günde nın kuyurunu kasmak, onu Yirmek için gizliden gizüye h makin meşguldü. Oysa ki, Urmanın den haberi yoktu. Ve reisin, kabile için #n çok güvendiği adam kendisiydi, Taşbi. sinde bile onu som ya kadar önü aramıştı Urman hayata görlerini yumarken, ge t okuduğu kitapta yazı! ılar bu uğursu ölümüne atfederek an bizi öksüz ve hami yor. Biz başsız nasl yaşıyabiliriz laşıyorlardı. ile içinde onun yerini tut ; raftan 'Taşbilek, diğer ta- rid Ahmed ve daha akla gelmiyen yordu Ona mukayyed olâcaksı ti. — Hem de geceli gündüzlü üzülmeyin Gazetlerden birinin «Gelenler - Gi- denler» kısmında, Mısırlı Cemil A: ba'nın Mısıra müteveccihen yola çık- tığı yazılıydı. Doktor Kadri Ahmed bu satır! tesadüfen okumuş gibi, Vehbiye gös- terdi. Ayni gün zarfında, Necile, mateme garkolup oturduğu evinde şöyle bir mektup aldı: «Birkaç gün sonra mukadderatımız tenyyün edecek. Ümidle bekliyebilir- sin.> Siz hiç .C» Mudanyaya giden bir vapur, Top. hane rıhtımından halatlarını alıyordu. Arka salonun bir masası etrafında fki yoclu, beşbaş idiler. Bunlardan biri, Vehbi idi. Gayet en dişeli bir hali vardı. Alnı türlü türlü düşüncelerle kırışmıştı. İsmi etrafın- da şehirde çalkanan sözler onu cid- den muazzep ediyordu. İki hemşirenin ayni gün zarfında ölmesi dedikoducuların çenelerini iyi- ce açm Vehbi beyefendi hazret- lerinin isimleri kimine «vah vah, ki- mine 1ah» demek vesilesini veri yordu, (Arkası var)