22 Kasım 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

22 Kasım 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Modern Gişe an Okyanuslarda dolaşan Alman cep krövazörleri Deniz harbi tarihi her asırda kor. sanlıklar kaydetmiştir. Bunun en korkunç zamanlarını yelken devri ya- şamıştır. Birçok medeniyetlerin ku- rulduğu deniz kıyılarına bir göz gex direcek olursak şehir ve kasabaların kalın duvarlı hisarlarla çevrildiğini görürüz, Yelken devrinde derebeyler ve şövalyeler biribirinin deniz ticare- tini imha etmek için bir taraftan ti- caret lmanlarına baskın yaparken, diğer taraftan tüccar gemilerinin yol larını keserler, mallarını yağma eder- lerdi, O zamanın İcaret gemileri da- ima silâhlı ve icabında harp gemisi olara ırdı. Geçmiş asırlar de- nizlerde devamlı bir emniyet ve âsa- yiş görmedi. Esir ticaretinin memnu» Iyetine devletler arasında karar verii- dikten sonradır ki deniz ticaretinin serbesti ve emniyeti teessüs etli ve ar- tık denizlerde korsanlık" yalnız mu- harip devletler arasına inhisar etti. Korsan harbinin en amansız şekli geçen Umumi harpte vuku buldu. Bu- gün de ayni vaziyet yeniden başladı. Bu tarı harp denizlere hâkim olan tarafın değil, bu hâkimiyeti kırmak istiyen tarafın yaptığı kaçamak faa- Hiyettir, Tahtelbahir ve kruvazör sını- fi gemiler meydana çıktıktan sonra bu sistem harp, denizlerde zayıfın i- tizam ettiği bir metod oldu, Makine ve motörün tekâmülü deniz korsan- lığını modernleştirdi. Korsan harbinden maksad düşman gemilerini yakalamak ve batırıp kağ maktır. Bu işi yapacak gemi, deniş harbinin vasıtaları olan muhtelif si- lâhlarla mücehhez ve ayni zamanda kaçanı kovalamağa ve kovalıyandan kaçmağa muktedir sürati haiz olmak gerektir, Bugünkü donanmalarda bu vazifeye en elverişli gemiler kruva- zörlerdir. İşte bu sebeptendir ki Ak manlar müttefiklerin ticaret ve nak- liye gemilerine taarruz için Atlas Ok- yanusunda vapurların takip ettikleri yollar üzerine hafif krüvazörlere ilâ- veten ağır cep kruvazörlerini de gön- derdiler, Bu kruvazörler 10 bin ton- luk, 26 mil süratinde ve 8 tane 28 İlk, 8 tane 15 lik top taşıyan ve bir defa aldığı mazotla iktisadi 15 mil sürat kullanarak on ki bin mil mesafe kateden oldukça kuvvetli gemilerdir. İngiliz Bahriye Nazırı mister Chur- ehili'in Avam kamarasındaki beyana- tana göre, Atlas Okyanusunda iki Al man cep kruvazörü dolaşmaktadır. Bunlar şimdiye kadar ancak tonaj yekünu 10 bin ton olan iki vapur batırabitmişlerdir, İngiliz harp gemi- lerinin himayesi altında seyreden ka- file halindeki vapurlara karşı henfs şayanı dikkat bir şey yapamamışlar- dır, Acaba kafllelere taarruza cesaret mi edemiyorlar? Yoksa bunları açık denizde bulamıyorlar mı? Alman cep kruvazörlerinin Atlas Okyanusuna çıktıkları bir aydan fazis oldu. Bu müddet zarfında tek başına giden iki vapurdan başka kafile halinde giden vapurlara raslamadıkları kabul edile- mez. Zira Atlas Okyanusundan İngil- tereye ana ticaret yolları mahduddur, ve bu yollar onlarca da malümdur. Atlantikten İngiltereye haftada en üşağı iki kafile geldiği kabul edile- bilir. Gerçi bunlar zikzak rotalar Üze- rinde seyrediyorlarsa da ana rotadan fazla inhiraf edemezler. Şu halde cep kruvâzörlerinin vapur kafilelerine ta- arruz edememelerini, kafilelerin ya- nında Vaşingion kruvazörü denilen 10 bin tonluk müteaddid ağır kruva- zörler bulunduğundan, bunlardan korktuklarına hamletmek doğru olur. Zira İngilizlerin bu ağır kruvazörle- Ti hem cep kruvazörlerinden daha se ri ve hem de ikisinin bir arada ateş kudreti bir cep kruva “Vaşington kruvazörli 4 tane 203 ti hemen he- iz harbinde ns sürat tefevvuku da Alman cep harebenin netice- r bir galibiyet olur ep kruvazörlerinin mevcu- dü ancak üç tane olduğundan, fazla vapur yakalayıp batırmak için ayrı ayrı yollarda icrayı fazliyet edecekleri | tabiidir. Binaenaleyh kafilelere refa- kat eden İngiliz ve Fransız ağır kru- vazörlerinin karşısına iki cep kruva- görünün bir arada çıkm a ihtimal | verilemez. Filhakika bir cep kruvazö- | rünün kafileye gece baskını yapabil- diği takdirde muvaffakıyeti hayli ar- far. Fakat ışıklarını tamamen söndür- müş olarak açık denizde seyreden ka- filenin uzaktan tarassudia görülebil- mesi ancak mehtaplı gecelerde mey- suubahis olabilir, Gündüz bir cep kru- vazörünün rasladığı kafilenin yanın- da iki ağır kruvazör bulunduğu za- man bunlarla muharebeye tutuşmak mecburiyetinde kalacağından kendi. sini tehlikeye sokmaktan ictinab ede- cektir. Dominyonlardan ve müstemlekeler. den İngiltereye gelmekte olan beher nakliye kafilesinin refakatine en ax iki ağır kruvazör verildiğine şüphe yoklur. Şu halde cep kruvazörlerinin Avlıyabilecekleri gemiler münferiden seyreden yapurlardır. Halbuki açık de- nizde bile İngilizler kafile sistemini tatbik etmektedirler. Diğer taraftan ajans haberlerine bakılırsa cep kruvazörletini takip için müttefik donanmadan birkaç harp ge-| misi tefrik edilmiştir, Bu cüzütamla- | rın bangi gemiler olduğu bittabi mek- tum tutulmakta ise de bunların İn- giliz donanmasında Repuls, Hood ve büyük muharebe kruvazörlerinin ya Strasburg drelnot kruvazörlerin- den biri olduğu tahmin edilebilir. Bu büyük muharebe kruvazörlerinin her biri Alman cep kruvazörüne ge. rek top ve gerek sürat itibarile mühim bir #aikiyeti haizdir. Acaba bunlar Al- man korsan kruvazörlerini yakalıya- bilecekler mi? Bu suale derhal cevap yermezden evvel korsan harbi için Okyanusa açılan Alman kruvazörleri- nin ne şerait içinde bu müziç harbe teşebbüs ettiklerini kısaca gözden ge- çirelim: Korsan harbinin devamlı surette tatbiki, her şeyden evvel bu işe tahsis edilen geminin tekne, makine ve si- lâhlarının devamlı seyir ve istimal s8- bebile azalan harp kıymetini müte- madiyen-tamire tabi tutarak telâfi et- meğe mütevakkıftır. Bunun için de Okyanus sahillerinden birinde tersa- ne ve haruzlarla mücehhez bir Alman üssünün bulunması, yahut muayyen zamanlarda korsan kruvazörünün Al manyaya dönerek icab eden tamiratı. nı yaptırması lâzımdır. Halbuki AL menya haricinde bu kruvazörlerin $- ğmacağı bir Alman üssü mevcud ol- madıktan başka bitaraf Ilmanlarda da esaslı tamirlerine müsaade edile- mez. Almanyaya dönebilmeleri ise kuvvetli İngiliz abluka hattını her 48- ferinde yarıp geçmelerine bağlıdır. Bunun her zaman mümkün olamıya» cağı tabildir. Bundan maada bu gemilerin mah» rukat bulmaları da müşkül bir mese- ledir. Cep kruvazörleri mazotla işliyen | dizel motörlerile mücehhezdirler, Bu motörlerin yaktıkları mazot hususi | İ | evsafı haiz olmak lâzımdır. Sonra top- kruvasörlerinden biri larına cephane ve mürettebata yiye- cek tedariki de mühimdir, Ağlebi ih- timal bu ihtiyaçlarını bitaraf Aineri- ka limanlarına iltica etmiş olan Al man vapurları tedarik ederek isteni- . Fakat bu mal- bir adada, yahut açık rlardan almak mecbu- riyetindedirler, Makineleri esaslı ta- mir görmiyen ve havuza alınmadık- için karinaları yosunlanan bu ge- miterin süratten düşecekleri âşikâr. dır. Diğer bilümum müşkülâtı ikti. han etseler bile mütemadiyen fazla. laşacak sürat düşüklüğü onlar için en büyük mesâbesindedir. Çünkü icrayı faaliyet ettikleri mın- taka kendilerini takip eden İngiliz ve Fransız muharebe kruvazörlerine ih- bar edildiği zaman o mıntakadan ça- bucak kaybolmak, süratsizlikten do- layı pek müşkül olacaktır. Bunların bulundukları . mıntakayı keşif için Entellicens Servis'in gizli ajanları bittebi çoktan İşe başlamış ve bu maksadla casus şebekeleri şüpheli limanlara ve adalara yerleştirilmiştir. Bu arama işinde radyo ve telsiz tel gratın büyük rolü olacaktır. takipçi muharebe -kruvazörlerinm ierisinde hafif kruvazörler de bulunacağına ih- timal verilebilir. Bu hafif gemilerin Vazilesi korsan gemilerini iğfal ede- rek muharöbe kruvazözlernin üstüne çekmektir. Her halde iyi bir şikâr bul- duğuna kani olarak cep kruvazörü- yalaması ve bu esnada kuvvetin kucağına »esi de memuldur. Bu tedbirlere mukabil korsanların çok müteyakkız ve ihtiyat hareket edeceklerine şüphe yoktur. Belki de cep kruvazörleriin dolaştığı ticaret yollarında onlardan emir alarak hare- denizde v i ket eden Alman tahtelbahirleri de bu- Yunmaktadır. Takip kuvveli ile har. be tutuşmak mecburiyetinde kaldık. ları takdirde bu tahtelbahirler düş mana saldırabilirler, Ayni zamanda cep kruvazörlerinin dolaştığı ticaret düşmanı her hangi bir limandan leva- zım ikmali yaparken bastırmak veya gizlice liman ağzına mayın dökmek Suretile de gafil avlamağa uğruşacak- lardır, Binaenaleyh her iki taraf biri. birini imha için her türlü hile ve de. siselere baş vuracaktır. Öyle tahmin ediyoruz ki Alman korsan kruvazörle- rinin ele geçirilmesi, ya Harbı umumi. de Emden Alman kruvazörünün ya. kalanması gibi Okyanusun bir köşe. sindeki küçük bir adada İngiliz telsiz istasyonunu tahrip ederken ve yahut Şarnhörst ve Gnayzenav Alman zırhlı kruvazörlerinin başma geldiği gibi İngiliz filosunun yattığı Okyanus or. tasmdaki bir adanın civarından ge çerken vaki olacaktır. Her halde takip çok hesaplı olarak azimkârane devam etmektedir. Ok- yanuslarda başlıyan mevsim fırtına. ları için de Alman korsanlarile müttefik kuvvetin çarpışacağı gün uzak değil. dir, Gerçi ber iki taraf Umumi harp- ten kendisi için dersler almıştır. Fa. kat korsan kruvazörler bu derslerden ne kadar istifade ede e etsinler, denizlere hâkim, muhteşem İngilis donanmasının amansız takibinden kurtulamıyarak, onlara batmak ve mahvolmak mukadderdir, A.B, Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur. 'Tefrika No. 120 Abdülhamld ve şehzadeleri - Salâhaddin efendinin bir sözü Muhakemesi basit, kendisine ne de- nilse kanacak kadar tab'an zayıf idi, Meselâ kalfalarından biri kendisi- ne: — A! Efendi hazretlerii Benziniz solmuş. Midenizi biraz şişkin görüyo. rum. Müshil alsanız iyi olur! Deyince o da kendisini tedaviye muhtaç görür, tavsiyeyi yerine geti- rirdil Selim efendinin hususi hayatında en parlak hareketi şudur: En ziyade sevdiği hanımefendisi doğurur. Karısını, süslü, püslü lohusa yata- ğında görünce efendi hazretleri im- renirf O da en ağır entarisini giyer; sırtı- na sırmalı hırkasını, başına sırmalı takkesini geçirir. Lohusanın yatağı yanında sırmalı örtülerle müzeyyen yatağına girer, kuluçkaya yatmış hindi gibi kurulur! Şehzadeyi bu halile görenler de: — Tü! Tü! Maşallah; kırk bir kere maşallah! Diye alkışlarlari Artık var, kıyas eyle ötesini! Şehzade Selim efendi meşrutiyet. ten sonra da istibdad devrinde baba- sına muhalefet yüzünden benliğine sahib bir şehzade olmak Üzere hari- cen kazandığı şöhretini muhafaza ey- lemişti. İttihad ve Terakki cemiyetine gire- rek «yeminli kardeşlerden» olmuştu. Selim efendinin oturduğu konağın maliyeye aid olmasından dolayı istir. dadı lâzım geliyordu. Keyfiyet sada- ret makamından şehzadeye resmen tebliğ olunmuştu. Halbuki Selim efendi bu konağa girmeden evvel hükümete müracaat etmiş ve konak «her veçhile ikameti. ne tahsis edilmiş: bulunduğu cevabi- hı alması Üzerine buraya bin lira ka- dar tamir masarifi ihtiyar eylemiş idi. Belim efendi kendisinin külliyen gadrini mucib olacak böyle bir mua- Meleden korunması için cemiyete mü- racaat etti. İttihad ve Terakki mer- kezi umumisi de şehzadenin «şimdiye kadar cemiyete gösterdiği sadakate karşıs yardımı vecibe bilerek lâzım gelen teşebbüslerde bulundu; Selim efendinin bu konakta ikametini te- min elti. —— Beşinci sultan Muradın oğlu şehza- de Salâhaddin efendi (doğumu 28 muharrem 1278) babasına karşı bü- yük hürmet ve muhabbet beslerdi. Abdülhamid kendisine (babeasile birlikte bulunmaktan fariğ olursa tıpkı kendi şehzadeleri gibi bakaca- ğını vaadettiği halde o babasile bir. Ukte Çırağanda kalmağı tercih et mişti, «Saltanat hanedanı Azası arâsında munsıfans ve mutedi! mizacile tanın- mıştı, Hanedan Azası hakkında: — Bizler kırk yaşına kadar zevki- mizi, sonra da saltanata ne zaman geçeceğimizi düşünürüz! Derdi, —5 Halld Ziya beyin müşahede ettiği gibi Abdülhamidin şehzadeleri ata- sında Mehmed Bürhaneddin efendi (doğumu li Rebitilâhir 1303) en 28- kisi idi ve bir salon adamı terbiyesile büyütülmüştü. Bürhaneddin efendinin hususi hâ- yalı diğer şehzadelerden farklı şerait ve evsafı haiz görünmeş. Ancak o ne- rede ve kimlere karşı nezaket ve es- mile göstermek lâzım geleceğini bilir, buna göre davranır, sözünü ve tavır larını iyi idare ederdi. Saltanatta veraset kaldesini oğlu Yusuf İzzeddin lehine değiştirmek iş- temiş olan Abdülâziz gibi Abdülhami- din de bir ara Bürhaneddin efendiyi kendisine vellahd etmek fikrine düş. iğünü evvelce yazmıştık. 8 elçisi nasl Abdüle- in Yusuf İzzeddin efendiyi yeliahd ilân etmek tasavvurunu alkışlamış ise Almanya elçisi baron Marsehali von Bibersllen'in de Abdülhamidin iyef bu emelini tervice müheyya bulundu» ğu söylenirdi. Koelnische Zeitung gibi Alman ga- zeteleri bu tasavvurdan açıkça bah- setmişlerdi. Taymis gazetesi bile 11 Teşrinlevvel 1906 nüshasında Alman- yaya verilmiş imtiyazların zımnında bu veraset meselesinin tervici de muüzmer bulunduğundan bahsetmiş- . (1) Yıldız kamarillâsı bu tasavvuru fena nazarla görmüyordu. Çünkü Ab- dülhamid devrinde alışılmış hayata böyle saltanatın merği kaidesi hilâfı- na tahta geçirilerek bir şehzadenin padişahlığı devrinde dahi devam ede bileceğine ihtimali veriyordu. Padişahın şeyhislâm (Cemaleddin elendi ile eski sadrâzam Said ve Kâ- mü paşaların bu hususta fikirlerini yokladığı, yalnız Kâmil paşanın sa- rih bir muhalefette bulunduğu riva- yetleri bile şayi olmuştu. Fakat Ab- dülhamid bu tasavvurunu icraya kal- kışmak cüretini gösterememiştir. — — Abdülâzizin oğlu veltahd Yusuf İz- zeddin efendi (doğumu 21 Safer 1274), amca oğlu Vahideddinden (doğumu 21 Receb 1277) hiç hoşlanmazdı. Bir gün sultan Reşad, yanında şeh- zadelerden bazıları olduğu halde va» purin adalar etrafında tenezzüh edi- yordu. Bir aralık Vahideddin efendi sultan Reşada hoş görünmek İçin - büyük birader (Abdülhamid) bizi böyle toplu görseydi mutlaka çıldırırdı! Der. Abdülhamid zamanında Va» hideddinin Yıldıza temellük ettiği ve hanodana sid havadis taşımakla ken dini «büyük biraderinez sevdirmeğe çalıştığını bilen Yusuf İzzeddin efen- di bu söze tutulur. Vahideddine söy- lediği sözün münasebetsizliğini işrab edecek bir tavır takınarak doğrudan doğruya sultan Reşada hitab ile: — Sayei şahânenizde eğleniyoruz efendim. Der. Sultan Röşaddanda bir illifala nail olamıyan Vahideddin bozulur, kalır. —i— Abdülâzizin oğlu Seyfeddin efendi (doğumu 15 Şevval 1291) gemiciliğe İı idi. Bizzat gemi ingaatile ; Haliçte hususi bir tersa» 1909 Ağustos içinde bir gün sultan Reşad şehzadelerle vükelâdan bâzıla rını davet ederek Ertuğrul yatı ile Şile önlerine kadar bir tenezzüh icra etmişti. Boğazdan çıktıktan sonra ölü dal galar gemiyi epiyce salladı. Hünkâr İle birkaç kişiden maada bütün di vetlileri deniz tuttu. Seyfeddin efendi bu tenezzühte kap tan mevkiinde bulunarak vapurun süvariliğini ifa eylemişti. Efendi hemen her gün merak sal kasile Haydarpaşa vapurunda da bu vazifeyi yapardı! 1908 Teşrinievvelinde Haydarpaşa garının açılma töreni yapılacaktı. Hava pek sertti. Mabeyinden gönde- rilen heyet Haydarpaşa vâpuruna binmişti. Gene kaptanlığı yapan Seyledâln efendi. gemiyi maharetle iskeleye: yanaştırabilmişti. Anadolu demiryolları şirketi kapı kâhyası Kiryako efendi mabeyin he- yetini istikbale geldi. Şehzüde Sey- feddin efendiyi ast kaptan zannile hareket saatini nazarı dikküte alım- yârak emre İntizar etmesini tenbih etti. Bir cevap alamamak âzametine dokundu; hiddetlendi. Heyette dahil bulunan baş mabe yinci Lütfi Simavi bey şirket kapı kâhyasını ikaz etti. Bunun üzerine Kiryako efendi kandilli temennalarla karışık af talebinde bulundu Teddin efendi umumi harp Iğme de Haliçteki tersanesinde bir kaş istimbot yapıp satmıştı. (ari var) ul Yesuh:; Constantinopla zux değ- yurs Abdulhamid.

Bu sayıdan diğer sayfalar: