«Mahiyeti milletinin eski kültür ka- Şehir tiyatrosu artistlerinin hayat telâkkileri €hir tiyartosu artistleri arasında bir anket yaptım veya onların neş- rettikleri cild cild eserleri karıştırıp hayat telâkkilerinin ne olduğunu meydana çıkardım, zanmedilmesin, Meseleleri o kadar büyütmiyelim. imli artistlerimizin hayat telâkkileri Beyoğlunda bir fotoğrafhane came- kânnda, alâkadarların gözü önüne konmuş bulunuyor. Fotoğrafhaneye girip Küzel güzel resimler çektirmişler, resimlerinin altına da, şüphesiz fotoğrafha- ME sahibinin ricası üzerine, bir kaç satır yazı yazıp imzalamışlar. Fakat bu yarılar, derhal akla gelebileceği gibi, fotoğrafın pek mahirane ç0- dolayı müessese sahibine verilmiş bir «aferin» mahiyetinde ol Mâyıp artistlerimizin hayat telâkkilerini belirlen birer noklai nazardır. Meselâ biri, bir genç kız artist, ne olursa olsun «hayatından memnun oldu Bumu» yazmış. O kadar genç olmıyan bir başkası «Pedimu pedakimuz deyip Bazı resimlerde mütalâalar daha uzun. Meselâ Romeo rolünde gördüğümüz Benç sanatkâr «Söz gümüş İse süküt altındır, meselini çok severim» diyor. Hemen yanıbaşındaki bir arkadaşı bu samimi itirafı örtbas etmek ister gibi tesminin altına: «Lâfla peynir gemisi yürümez derler amma, biz hayat gemi. &ini onunla yürütmeye çalışıyoruz» cümlesini yazmış. Fakat sevimli artist Talâtın tesadüfen hayli mülâyim çıkmış bir çehre üze- Tine karaladığı üç dinamik cümle bunların: hepsini gölgede bırakıyor. Aynen alıyorum: «Vurmak, parçalamak, ağaçları kökünden sökmek. İşte yaşamak buna derler. Masallarla hikâyelerin Allah belâsını versin!» İşte şehirdeki bütün ağaçları tehdid eden asla şakaya gelmez bir zihniyet! Fakat çok şükür, ormanları koruma kanununa muhalif olmasaydı bile, Bele- diye vatandaşların böyle bir hayat sürmesine katiyen müsaade etmiyecektir. In hikâyelere gelince, onlara istediği kadar belâ okuyabilir. Şevket Rado ipa NELER StBVep Çekirdeksiz domates ve patlıcan Domates ve patiıran gibi sebzelerin çe- | rinde akdettiği doksan sekizinci kongre- Kirdeklerini her mide hazmedemez. Bu | sinde izah etmiştir. #ebze'eri ve hattâ hiyar, kavun gibi şeyle- Bu Amerikali Alim domates ve emsali Tİ çekirdeksiz yetiştirmek tasavvuru çok- | sebzelerin çekirdeklerini, gübre makamın- da kullandığı kimyevi mevad ile bertaraf tönberi ziraat mütehassıslarını düşündür- Miekte idi. Nihayet Amerikanın Mişigan | ettiğini söylemiştir. Üniversitesi profesörlerinden Dr. Gustafsen Fakat bu hayli masraflı olduğundan çe- *$kirdeksiz domates ve hiyar yetiştirmeğe | kirdeksiz domates, patlıcan ve sair me- Muvaffak olmuş ve bu muvaffakıyetini | vad olanlara nazaran daha pa- Amerikan kimya cemiyetinin (Boston) şeh- | halıya mal olmaktadır. Hayvanlar hava tehlikesinden nasıl korunacaklar İngiltere Dahiliye Nezaretinin tavsiyesi © yuk ve horosların mikdarı da eli altı mil- Üzerine milli himayci hayvanat cemiyeti, Bombalaria yaralanacak hayvanlar için imdadı sıhhi otomobilleri. teskereler ve lar hazırlanmıştır. Kümeslere ve köpek inlerine zehirli gaz girmemesi için bikarbonat dö sud mahlölü ile ıslanmış keçelerin serilmesi tavsiye edilmiştir. Ke- geler dalma yaş tutulacaktır. Motorsikletle 4000 metre yüksekliğe çıktılar Kaş in en yüksek dağı Elber'e Bu teşebbüsten maksad yalnız gayet Motosiklet ile çıkmak için beş Rus sporcu- | yüksek olan dağı keşfetmek değil, ayni za- SU tarafından yapılan teşebbüs muvaffa- | manda motosikletlerin çök yüksek taba Kiyetle netlcelenmiştir. Sporcular moto- | kalarda işleyip işlemediğini tahkik etmek- #ikletleri ile denizden 4000 metre irtifaa | tir. Bu cihetten de netice müsbet çık- Kadar çıkmışlardır. mıştır. Molotofun dünkü nutku etmez. Biz, bolşevikler, şuna kaniiz Ki, sosyalist terakki ancak mazinin şanlı tarihine dayanıma mümkün olabilir, Milletimizin meşbu olduğu Sovyet vatanperverliği esasen Uzak Şarkla ve garbi Ukraynada tezahür eylemiş. tir. Kahramanlarımız savaşa «vatan için, Lenin için» avazelerile atılmak- tadır, Çünkü, vatan ve komünistlik bizim için, tektir. Sovyetler Birliği yalnız inkişaf et. miş bir endüstri ve ziraat demek de- ğildir. Sovyetler Birliği, vatanlarma ve dünyanın diğer bütün milletlerine karşı olan vazifelerini müdrik on milyonlarca yeni insan demektir.» Molotof dahili siyasete intikal ederek şöyle demiştir: «Kenebi devletler için çalışan 'Troçkici hainler gerek Kafkasyada ve gerek diğer yerlerde tasarladıkları cinayet plânların tahakkuk ettirememişlerdir. Sovyetler Bir- liği, sarsılmaz, müttehit kalmıştır. Ve da- ha geçenlerde topraklarını genişletmiştir. Kapitalist devletler, her an biraz daha açıkça görüyorlar kl. Govyetler Birliği, görmek istedikleri gibi değildir. Pilhakika Sovyetler Birliği kudretlidir, parçalanmaz bir kütledir. Senelerce memleketimizin emniyetini temine ve kuvvetinin arttır!- masına çalıştı. Bu, bize çok pahalıya ma- Wwldu. Fakat Sovyet Birliği o milletle sulhü kazandı:mağa muvaffak oldu. İş- Wkbajde ne gibi imtihanlaria karşılaşsoa- gımızı bilmiyoruz. Fakat bildiğimiz bir şey varsa o da devletimizin müdafas kudre- tini daha ziyade arttıracağımızdır. Hariç- ten gelecek hiç bir şeyden korkumuz yok- tur, Sovyetler için en iyi siyasetin sulh siyaseti olduğuna kaniiz. O sulh siyaseti bize bir çok muvaffakiyetler temin etmiş bulunuyordu. Bu şiyaseti, hiç yolumuzdan şışmadan tahakkuk ettireceğir. Lenin ve Stalin partisinden ilhamını alan milleti- mizin azim ve İradesi işte budur Molotafun v sani 10,440 da biteiş- tir. Nutkunu lemeğe 18,10 bağlar tnan.red.ve inkârını tazammün | maştı. Si Bunda İngüteredeki ehii hayvanatın mikdarı, insan nüfusunun iki misli bulun- duğu kaydedilmiştir. İngilterede dört mil- Yen köpek ve üç milyon kedi vardır. Ta- (Baş tarafı 1 inci sahifede) Esasen şunu da ilâve etmeliyim ki, bâzıları bitaraflıklarından istifade ede- Tek harpten menfaat umuyorlar ve dlğerlerinin felâketlerinden para ka- zanıyorlar. Eğer buna karşı durulmazsa şim- diki harp bütün dünyaya şâmil bir kardeş harbi halini alacaktır. Kapitalist memleketlerin vaziyetile Sovyetler Birliğinin vaziyetleri ara #ında bir mukayese yapılırsa, bu, hiç de kapitalistlerin lehine değildir. Ka- Pitalist âlemi çürümüştür, Bünyesin- den çatlaklar akmaktadır. Dahili küvvetleri yıpranmıştır. Bütün ser- Vetler iktidarda bulunan gropun €linde toplanmış olmasına rağmen harpsiz ve emperyalist sergüzeştler Olmaksızın yaşıyamaz. Şimdiki harbin demokrasiyi müda- İaa için yapıldığı yalandır. Bu harb- den mesul olanların kendi isteklerile harbden vazgeçmeleri beklenemez. Binaenâleyh harbin ve ayni zamanda kapitalizm tahakkümtnün genişle tesi muhtemeldir. Sovyetler Birliği buna karşı koymağa ezmeylemiştir. Bu suretle bütün beşeriyetin ne | fine hereket etmiş olmaktadır. | Şurası muhakkak ki, Sovyetler Bir- dahili resaneti ve entermasyo- | DAİ vaziyetinin takviyesi yalnız Sov- Yet milletinin bir vazifesi değil, har- Süratle bitmesini istiyen herke- #in menfaati iktizasıdır.» Molotof, Sovyetler Birliğinin sinaj Ve ziraf faaliyetinin neticelerini göz- geçirdikten sorra şöyle devam et *Sovyet medeniyetinin o ibtilâlci Evre HABBEKUBBE ;;; YAZAN: Gurbette ölüm korkusu - Şişeyi çalkalayınız - Loti ile Lamartine'i hatırlatan ev - Dikiş makinesi üzebilir. Birçoklarma mantıksız gibi görünse de doğduğu yerde ölmek ve orada gömülmek arzusu insanların İ yüreğini yekan bir ihtiyaçtır, Onun içindir ki kendi arzusu di- şındâ yer, yurd değiştiren adam, yeni karargâhı olan bir şehre gidip ilk dolaşmağa çıktığı gün, muhak- kak, hüzünlüdür; yüreğinde bir kök- süzlük, kopup engine düşmüş bir en. kaz avareliği, bir yelkensizlik, dü. .mensizlik, küreksizlik, hulâsa peri- şanlık vardır, İradesinin kudretsizli. ğini pek derin ve pek yakından du- yar; varlık içinde yokluk, #ükün için- de kasırga, Ilmanda bir umman boş- Yuğu... ) Berbes seyahatderimde böyle ol- mazdı, ne ölüp ğı düşünür. düm, ne öksüzlüğü... Vatana İstedi- ğin dakikada dönebilmek imkânı gö- nül rahatlığile yolculuk etmenin, yer değiştirme zevkini hakkile çıkarma- nın esas şartı, babalarımızın llsani- le dlâzımı gayri müfarıkı, dır. O gün hava açık. durgun, keyif verici idi, Polis, jandarma, hükümet memuru gibi bir sürgün için görün. mesi hayır alâmeti olmayan &şbastan henüz kimse karşıma çıkmamış, yo- Yuma dikilmemişti. Çarşı pazar her taraf kalabalık, alış veriş, bolluk ve ucuzluk yerinde,,. Şurada burada, İ fskayeli havuzlu, çardaklı ve kame- riyeli kahveler var; halk güle söyleşe nargilelerini hopurdatıyor, suyu ta- şan bardaklardan birteviye harareti. ni gideriyor, İri, kulpsuz fincanlar. dan kahvesini sömürüyordu. Anado- unun göbeğinde idim; Sinâ cephesi, Kutülimmare, Mama Hatun, Ana- fartalar bize, buraya, oburadakilere ne kadar uzaklı; başka kıtalarda, hatta başka bir devirde, tarihin uzak bir çağında cereyan etmiş muharebe- lerin hatırası, hikâyesi gibi tesirini maddi şeklile değil, ancak ruhta ka- lan bir belli belirsiz üzüntüsile duyu- yorduk. Öteyi beriyi benden evvel dolaşan ve şununla, bununla derhal ahbaplı- ğa girişip malümet toplayan sürgün arkadaşlar, yolda bana rasladıkça yeni yeni haberler veriyorlardı. Me- selâ sarıklılar camilerin, amedresele- rin ve kendi kafadakilerinin bollu- ğunu övüyörler, gençler bazı eğlen- ce âlemlerinin tertibi imkânını müj- deliyorlar, orta yaşlılar yemeklerin nefasetini ve hamamların güzelliğini ileri sürüyorlar. Hepsi de bir cihet. ten memnun görünüyorlardı. Fakat hepsinin birleştiği ve sevindiği nokta şu idi: Kasabada faal bir ittihadcılık hüküm sürmüyordu; ahali firkacı- lıktan el yummuş, İşine, ticaretine dalmıştı. Yukarda «sürgün arkadaşlar» ter- kibini kullandım. Halbuki çoğ'le mi- zac, muaşeret, zihniyet, gaye itibari- le hiçbir münasebetim yoktu; hatta, doğrusu zıddiyet ve münaferetim vardı. 'Tıpkı o ilâçlar gibi ki içinde- KI eczalar birbirlerile hallolmazlar da üstüne (kullanmadan evvel şişeyi çalkalayınız) yaftası konulur! Işte o kabilden, kırk yıl biz havanda dövül. sek ve bir kazanda kaynasak yine uyuşup bir madde ve bir hamur, ha- Hta haline gelmemize imkân bulu namazdı, Şişeyi çalkalayınız! .. Fakat, nafile, boş gayret, neti- cesiz teşebbüs, Değil köşe başındaki eczacı taş havanında, bir Bayer, Clin, Welcom gibi en büyük Alman, Fransız, ve İngiliz ecza fabrikası bizi son sistem lâboratuvarlarında bile halt ve mezcedemezdi; “bu-iş; yine eski tabirle «vüsü beşer» haricinde idi. O zamanlarda «muhalefet» adı verilen bu umum! sıfatı bir siyasi akide rabıtası zannetmek çok yanlış- tı; «positifs ve «negatif; tabirlerinin ıstılah manasını bilmemekti. Yani, meselâ, benim muhalefetim siyasi ve maddi bir menfaate, böyle bir aki- deye bağlı positif bir şey değildi;'an- cak negatif bir teşebbüsten ibaretti. Bundan başka mizac, muaşeret ve kültür benzemeyişine bir de ahlâk ihtilâfı karışıyordu ki en berbadı da o idi. Şişeyi çalkalayınız, istediğiniz kadar, içindeki köpürüp fışkırıncaya kadar, göbeğiniz çatlayıncaya ka- dar sallayınız, o maddelerle cevher. ler birbirine karışamaz, kaynaşamaz. dı. Tabii, bu sebeplerden dolayı ilk işim tekrar aralarından ayrılmak ve handaki odamı birakarak ayn bir eve çıkmak oldu. Yaprakları yarı dökülmüş ayva ve kavak ağaçlarile yer yer gölgeli, kuytu, serin, sulak bir bahçe; üç ta- rafi, komşu komşuyu görmesin diye yüksek duvarlarla çevrilmiş... Orta- da, musluksuz mütemadiyen akan bir çeşme var, Geniş, taşkın yalağın- da civardaki mescidin kumrular yi- kanıyor, serçeler hararetlerini sön- dürüyor. Ev bu bahçeye ve bu tekke manzarasına nazır... Koca ev ve ka- panık bahçe içinde inzivadayım. Halim, biraz da Eyüpte oturan genç Lotiye benziyor, yalnız, Aziade'm ek- sik... Sokağa pek az çıkıyorum, ne okuyorum, ne yazıyorum, ne de baş- ka bir işle meşgul oluyorum, Ayvala- rın kızıl yaprakları nasıl dökülüyor, kumrular nasıl yıkanıyor, bunları seyrediyor, yan evlerden gelen kadın, Bu yalnızlık şimdilik pek tatlı... Sonbaharın durgunluğu, melâli de tıkırdısını arıyorum yardım ediyor, romantik bir ömür sürüyorum. Aşk yaralısı, macera yor- gunu, keder hastası gibiyim; sanki bir yürek yakıcı sergüzeştin kahrsmanlı. ğından dönmüş, soluk, bezgin, fakat nice felâketlerden, facialardan sonra yine yaşadığıma memnun, Lamarti- ne'in Rapheeli, Grazlella'nın sevçili- si, Manon Lescaut'nun şövaiyesi be- nim; bir aşk romanı tipiyim. Halbuki bir şey değilim. Sadece iç sıkıntısından bunalıyorum, Sofala- rında hizmetçi kızların dolaşmadığı, odalarından dikiş makinesi tıkırdısı gelmediği, mutfağında ocağının tüt mediği ve bulaşık yıkanmasının mu- nis gürültüsü duyulmadığı ev beni dertli ediyor. Hani ya çamaşır günü, bahçeye çamaşır asanların eğilip kal- kan şekilleri, hani ya ütü masası, se- pet ve püskürtülen su sesi? Hani ya yün ören hanım, yumakla oynayan kedi, karşılanan veya uğurlonan mi. safir hanımların koridordaki civilt- 81? Alle hayatına alışanlar için mem leketi dışında çok fazla eranılan, , noksan: şiddetle duyulan ihtiyaçlar asıl bunlardır; asıl, ev kuramıyanla- ra gurbet zalim ve amansızdır En uzun tecrübeyi yapmış ve hatta bu hususta rekor kırmış olan bir adam #lfatile ve salâhiyetle, ihtisasla iddia ederim ki aile ile sürüklenilen gur. bet yıpratıcı olabilir; fakat beuliğini yıkmaz; mizacını bile esaslı surette değiştiremez. Aile, biraz da, beraber- ce getiremediğin vatanın bir ufak parçası, havasından, suyundan, gü- neşinden koparılıp taşmmış zerre'e- ridir. Dikkat ettim, bilhassa alflesiz kalanlarla aile teşkil edemiyenleri yadeller yere seriyor, ruhunu çöker- tiyor. Ne ise, bu yanık bahiste fazla 1<- rar etmiyelim, eğlenceli bir fasla gi. relim; hem tam manasile eğlenceli, yani bir içkili ve çengili hikâyeye... REFİK HALİD Garp cephesinde şiddetli tayyare muharebesi oldu . (Baştarafı 1 inci sahifede) noktalarında istikşaf unsurlarının fanliyeti görülmüştür, Topçu faaliye- ti az olmuştur. Bir Fransız tayyaresi, Sarrbrücken yakınında bir Alman avcı tayyaresi tarafından düşürülmüştür, Alman arazisi üzerinde uçuşlar Paris 6 (A.A.) — «Havas» ajansı bildiriyor: Askeri vaziyet: Dün, ha- vanın güzelliğinden istifade eden Fransız ve İngiliz keşif tayyareleri Alman arazisi üzerinde uzaklara ka- dar uçuşlar yapmışlar-ve değerli fo- toğraflar ve vesikalarla avdet etmiş- lerdir, Ayni zamanda, Almanlar da Fransız arazisi üzerinde uçmakta, fakat daha az uzaklara kadar gide- bilmekte idiler. Bu keşif uçuşların- dan belli başlısı Fransanın şimal muntakasında, mütevnli âleri vaziye- ti ihdas etmiştir. Alman topçu faaliyeti Paris 6 (A.A.) — «Reuters ajansı bildiriyor: Cephedeki faaliyetin en hararetli kısmı, Forbach etrafında ve Sarreguemines'in şarkında cereyan etmektedir. Alman topçusu, birkaç gündenberi, Forbaclı mütemadiyen bombardıman etmektedir. Sarre etrafında da Alman topçusu- nun bam hareketleri müşahede edil. miştir, Fakat bu hareketlerin manası kâfi derecede anlaşılamamaktadır. İki aylık harbin plânçosu Paris 6 — Radyo ajansı bildiriyor: Geçen iki ay zarfında Almanyanın kâr ve zarar hesabi gözden geçirilir se kâr hanesinde yalnız Alman - Sov. yet anlaşması görülür. Fakat bunun için Almanya büyük fedakârlıklar razı olmuş, Baltık memleketlerinde ki nüfuzundan ebediyen vazgeçmiş- tir. Polonyada Sovyetleri, bütün teh- Mikelerile komşu olarak kabul etmiş- tir, Buna mukabil Almanyanın uzun zamandanberi kendi ekonomisinin mütemmim bir pazarı haline Koyma- ğa çalıştığı Balkan memleketleri ken- di aralarındaki bağları kuvvetlendir- mek ve bitaraflıklarına yeni İstinat noktaları aramak suretile istiklâllerini tahkim ediyorlar. Daima çemberlen- mek kâbusu altında yaşamış olan Almanya, şark hudutlarında kendisi için hezimet teşkil edecek bir vazi- yet ihdas etmiştir. Türk - İngiliz - Fransız anlaşması, Şarki Akdenizi İ herhengi bir sürprizden masun bir hale koymuştur. Almanya iki ay zarfında etrafında öyle bir hava yaratmıştır ki bu hava ! 918 deki hezimetini hazırlamış olan İ havayı hatırlatmaktadır. BERLİTZ 294 İstiklâl caddesi Akşam Lisan kurları Fransızca - İngilizce . Almanca Haftada üç ders Ayda 4 lira