4 Teşrinisani 1039 AŞA Era — Sahife 5 Akıl hastanesinden çiçek almaya giden zatın hazin akıbeti PİYE arınmış bir akıl doktorumuzun naklettiği rivayet edilen aşağıdaki hazin macera akıl hastanelerimizden birinde cereyan etmiştir: Akıl doktoru (A) bir gün ötomobilile Babiili yokuşundan inerken yol- da eski bir dostuna raslamış, Hemen otömobilini durdurup kendisini içeri Ser sonra nereye gittiğini sormuş. Eski dost: «Biraz kasımpatı almak 'Çiçekpazarına gidiyorum deyince doktor; «Vazgeç canım, demiş, bizim hastanede kasımpatı dolu, ziyan olup duruyor, boş yere para vereceği» M6 benimle hastaneye gel, istediğin kalar topla'» Eski dost razı olmuş, beraberce hastaneye gitmişler. Fakat kapıdan içeri Bitince telâşla koşuşan asistanlar dok'oru: «Falan paviyondaki hasta büyük kn geçiriyor, şu dakikada bir kere de siz görseniz iyi olur» sözlerile ıladıklarından doktor, arkadaşına özür dileyerek: «Biraz beklemesini Bsistanlara da: «Bü zatla alâkadar olmularını» söyliyerek buhran geçiren hastanın bulunduğu yere gitmiş, Doktorun getirdiği zatia yalnız kalan asistanlar şeflerinin giderken yap- ağı tenbihten bunun bir akıl hastası olduğu zehabına kapılarak bir teşhis koymak üzere hemen fanliyete geçmişler: — , İşe evvelâ ismini sormakla başlamışlar; adam söylemiş. Arkasından: “Nerede doğdunuz?» demişler, adamcağız biraz tuhaflaşmış: «Size ne demiş, Ne yapacaksınız?» Asistanlar: «Hiç efendim, demişler, öğrenmek istemiştik de Peki buraya niçin geldiniz?» Doktorun eski dostu safiyane: «Biraz kasımpatı almağa gelmiştim deyince asistanlar: «Yaaa, demişler, çok iyi etmişsiniz, Nerenizden rahatsızlık hissediyorsunuz?» Bunun üzerine çiçek meraklısı kızmağa başlamış: «Yahu, yoksa siz beni deli mi zannettiniz. Ben doktorun arkadaşıyım, çekilin başımdan!» der de mez asistanlar akıl hastanesinden çiçek almağa gelen, menileketinin neresi olduğunu söylemiyen, üstelik bütün deliler gibi: «Ben deli değilim» iddiasını Serdeden bu biçareyi yakaladıkları gibi, apartopar, duşun altına sevk etmişler. Adam içeride: «Ben deli değilim, kasımpatı almağa geldim» feryadlarile bağırıp çağırmakta iken, doktor buhran geçiren haslanın yanından dön- müş, getirdiği eski dostunu aramağa başlamış, asistanlar «Biz onu duşa soktuk» der demez aklı başından giden doktor hemen eski dostunu soğuk su- İar altından çıkarmışsa da çiçek meraklısı, doktorun yüzüne bile bakmadan hiddetle giyinmiş, rica ve niyazlarına rağmen otomobiline de binmeği redde- derek kendi hir otomobil tutmak suretile hastaneden uzaklaşmış ! Bu hikâyeyi anlatanlar teessür içinde bulunan doktorun: «Eski bir dostumu kaybettim» diye hayıflandığını da ilâve ediyorlar. Şevket Rado raya Şa EN hayvanların akibetinden iki cihetten kor- kuluyordu: 1 — Düşmanın bir hava taarruzu &sna- Bında bahçelerin sedleri ve kafesleri par- Şalandığı takdirde kudurmuş bir hale ge- lecek bu hayvanların cadde ve sokaklara dağılarak insanları parçalıyacaklar, 3 — Bu hayvanların beslenmesi zaten kıymetli olan et ve sebze sarfiyatını bir kat dnba arttıracak. İngiltere ve Fransadaki hayvanat bahçe- a NELER GLBVop Valiği hayvanların başına gelenelr edilmiş ve zararsız olanları da kendi beş- larına yiyeceklerini çıkarmaları için serbes bırakılmıştır. Almanyada ise başka bir çare bulunmuş- tur. Vahşi hayvanlardan korkulu olanlar Rusyada Çarlık zamanındanberi boş olan hayvanat bahçelerine verilecektir. Soğuk #klime alışkın beyaz ayı ve kutup ördeği gi- bi hayvanlar Stokhsim' ve Kopenhag hay- vanat bahçelerine emanet verilecektir. Deve ve filler gibi hayvanlar ise çiflik. lerde traktör yerine ağır arabaları ve kü- Gükleri çekmek için şimdiden kullanılmak- tadır. Traktörler çok bensin sarfeimekte olduğundan fil ve develerin kullanılması ile bu kıymettar harp maddesi hayli tasar- Meriadeki vahşi hayvanların birçoğu imha | ruf edilecektir. En küçük elektrik motörü Dünyanm en küçük elektrik motörünü İsviçreli ince teknik mütehassıs bir saatçi Yapınoğa muvaffak olmuştur. Bu motör bi& Pens iğne başı kadardır. Zürih sergisinde teşhir edilen vu inçe sanat eseri ancak on beş gram sikletindedir. Fakat normal bir «iskirik motörünün bütün parçalarını ve evsafını ihtiva ediyor. Motörün parçalarını görebilmek için kuv- vetli bir perlevsize ihtiyaç vardır. Bu mo- Wr 48 parçadan mürekkeplir. Miknatisi kuvvetini kıldan daha ince 120 pil temin etmektedir. Incir, üzüm İngiliz müesseselerinin mü- messili ile müzakereler tişlar olduğu halde incir Üzerine sa- Sışlar yapılmamaktadır. Bugün İz Iktisadi meseleler İLK DEMİR Cümhuriyet bayramından bir gün evvel Jana aid merasim yapmağa lüzum gör- memişti. Merasimsiz olarak snde ve müto- alâkadarlar ürasında büyük bir sevinçle karşılanmıştır. İlk defa olarak gelen demir, demirle kömürün karışmasından hasıl olan pike demirdir ki, bu demir nevi dökmeçilik sanayiinde kulanılır. Her yeni kurulan demir fabrikasının ilk oserini, bu nevi de- mir teşkil eğer, Yakında piyasaya demir boru. inşaat iş- zımdı, bu #ibarle Karabük fabrikasındaki bu istihssl hareketini münferiğ bir hâdisş olarak deği, bütün sanayiin istiklâlini temin edecek biz hâdise diye tellkki etme- BIR MEKTUP Muhterem bay Şükrü Erden, Bu sabah sizden bir mektup ve lütfen gönderdiğiniz, ekserisini Şkes- pirin dramları teşkil eden tercüme eserlerinizi aldım. Mektupta «Yedi Gün» de Romeo - Jülyet piyesi münasebetile yazdığım makalede tercümenize taallük eden kısımlar hakkındaki mütalâalara dair izahat istiyorsunuz. Yalnız İngilizleri değil, bir zaman Almanları İngiliz lerden fazla, son zamanlarda bütün dünya sanatkârlarını alâkadar eden, hattâ zevk ve fikirlerinin tekâmülün. de iz bırakan Şekispirin dilimize ter- cümesini, siz de benim gibi elzem gön müş olacaksınız ki altı tanesini bir. biri ardına yapmiş bulunuyorsunuz, Gerçi Şekspir tercümesi bizde yeni değildir, en evvel (yarım asır evvel sanıyorum) «Sehvi Mudhik» ismi altın»! da (The Comedy of Errors) u merhum Sırrı bey tercüme etmişti. Sonraları da tektük tercümeler yapıldı, fakat altı tanesini sıra ile tercüme edecek kadar gayret ve alâkayı bir siz göğ- terdiniz. Buna bakılırsa bütün kürk Yiyatını llsanımıza nakletmeğe niye- tiniz olduğu anlaşılıyor. İnşallah öyledir. Evvelâ bu kadar meraklı ve gay- retli bir genç meslekdaşa benim de alâkadar olduğum bir mesele için uzun yazmamı tabii idi. Fakat Şekspir meraklılarının sayısı bizde arttığım gösteren emareler ve mek- tubunuzda dokunduğunuz noktalar yalnız Şekspir değil, umumiyetle klâsik tercümesinde her mütercim! düşündürecek şeyler olduğu için ce- vabımı hasbihal Şeklinde gâzeteye yazmanın. belki faydalı olacağı zeha- bına kapıldını. Avrupa, fikir, sanat hallâ biras da ilim bakımından modem, yani muasırlaşma devrine Yunan klâsikle. rini tercüme ettirdikten sonra girer, Tarihi mukadderatımızın muasırlaş- mış mühim bir cephesi olduğuna razaran, biz eski Yunan klâsiklerini tercüme için hayli gecikmiş bulunu- yoruz. Fakat biz, Yakın Şark Türk- leri, Avrupalıların umumiyetle dediği gibi, Yunan klâsiklerinin temsil et- tiği ve eski dünyanın başında gelen Akdeniz harsine biğâne değiliz. Hat- tâ Garbi Avrupalılardan fazla, eser leri vasıtasile olmasa bile psikolojik bakımdan, Akdenizin yalnız maddi değil, manevi havasının da çocukla. Tiyız. Eski münevverlerimiz medrese ve İslâmi hars sayesinde Yunan fel sefesinin bir kısmını iyi öğrenmiş, Yakın Şarka Roma kadar uzun bir müddet hâkim olan Türklerde bu harsi doğuran arzın ve nwhitin va. risl olmuşlardır. Ancak Yunan klâsiklerinin tercüme- sinden sonra Avrupada müuâsır klâsik- ler doğmuştur. Muasır kelimesine dik. katinizi çelbederim. Çünkü biz baş- ka ölçülere nazaran edebiyatımızda henüz kıymetini me bizim ne de gar. bin tanıdığı eserler vücuda getirmiş olduğumuza kaniim, Bunu zikret. meklen maksadım hem Akdenizli hem de kendi kendimize eski edebi. yatımızın şaheserlerini yapmış olmak sıfatile ,muasır Klâsikleri de tanır. sak istikbalin Türk sanatkârları için Avrupalılardan çok daha derin ve mürekkep bir yaratmak sahası hasul olacağına kanaat getirdiğim içindir. Gelelim Şekspire: : Şekspir de Yunan klâsiklerinin ter cümesinden sonra doğan milli şahe- serler muellifi olarak tanılır. Maama. ih onun biraz muasırlarından ayrı, lan yerleri vardır. Klâsiklerin kop. duğu kaideleri kırmış, hem usul hem lisan itibarile hiç bir kakba miştir, Buna rağmen, belki bunun için bugün çok alâka uyandırıyor. Onu eskitmiyen sebeplerden biri de her şeyden evvel bütün mânaşile İnsan olmasıdır. Yani arzın bu en ölçüye sığmaz acayip mahlükunun kusur ve faziletlerinin her yerde aşa. gı yukarı birbirine benzediğini çok derin anlamasıdır. Bundan dolayı AK manlar onu İngilizden fazla Alman buluyor ,ben de onu ekseri İngilizden fazla Türk buluyorum. Bütün bunla. ra tezad yapar gibi görünen tarafı onun ayni zamanda çok İngiliz ol ması, İngilizce İlsanını zenginleşti ren birçok halk tabiri ve yı ada mw Yaran: HALİDE EDİB miştir, Ve işte bu ikinci hususiyeti onun ecnebller tarafından tercümesi. ni bilhassa müşkül yapıyor. Mektu- bunuza cevap verirken bu acayip sanatkârın tercümesi hakkındaki #- kirlerimi daha vazıh olarak ifadeye çalışacağım. Diyorsunuz ki: 1 — «Şekspirin ne Tanzimat Türk- çesi, ne de bugünkü Türkçe ile mü- kemmel bir tarzda tercümesine im- kân olmüdığını söylüyorsunuz. Bun- dan Şekspirin aslındaki kuvvetle ter- cüme edebilmek için Türkçemizin daha olgun bir hale gelmesi iüzumu- na kani olduğunuzu anlıyorum. Eğer bu anlayışım doğru ise Türkçemize kazandırılması icap eden eksiklikle- rin ne olduğunu ve dilimizin hangi noklular üzerinde ve hangi tarzda tekâmülünün kasdedildiğini daha et- raflıca anlamak istiyorum.» Cevap: ğ «Bu sualinizde bir değil, bir hayli münakaşa edilecek noktalar vardır. 1 — Tanzimat Türkçesi Şekspir ter. cümesine Oumumiyetle yaramıyor. Çünkü o çok siyasi kalmıştır, çünkü o his ve psikoloji itibarile muayyen bir sahada kalmış ve lisan ölârak zumdır. Tabii bu teknik tabirata tat- bik edilemez. Çünkü Şekspir de tek- nik tabiratta Lâtince, Yunanca ter- kibleri serbes olarak almıştır, Tanzi- mat edebiyatında bazı parçalar var- dır ki onları Şekspir mütercimi ans Jamış, hazmetmiş olması lâzımdır. İki tanesini zikredeceğim: Biri, Namık Kemalin Hürriyet ka- sidesi. Bunu okuduğum zaman dai- ma Şekspirin ingiliz tarihinden mevzuunu âldığı piyeslerde, kral is- tibda: karşı isyan eden parçaları üm. Öteki Ziya paşanın Ha- rabatıdır. Onda bugün darbımesel olmuş ve her hangi dilde darbımesel olabilecek, yani insan psikolojisini gösteren nice vecizeler vardır ki Şekspirin tercümesinde çok işe yara» yabilir. Bugünkü Türkçe ile de Şekspir ter- cümesini kabil görmüyorum, çünkü bugün de intikal devresindeyiz. Genç nesli ve halk nereye doğru gittiğini az çok bilmekle beraber nereden gek diğini pek az biliyor. Yani Türkçe Msanının geçirdiği tehavvülleri, ken- dine mal ettiği tabirleri, kelimeleri Yâyıkile tedkik etmiyor. Şekspiri ter- cüme edecekler bence göz ününde şu birkaç şeyi tutmalıdır. Türkçe çok zengin, çok olgun bir lisandır ve garip olarak elâstikiyeti zam edilen şekli mi olduğunu merak ediyorum.» Cevap: «Bunların ikisi de olmakla bera rum, Bir tek misal âlıyorum. (Sahi- <Tülyet, bu gece ben senin yanında uzanacağım...» Halbuki «Jülyct, ba gece senin koynundayım»; demeğe cesaret ötseniz daha az yadırganırda Diyorsunuz ki; «Lisan meselesinde (işlek) ile (ta-. bit) müradif gibi olduğuna nazaray üslübun neden (işlek) neden tabif Hikten uzak addedildiğinin daha iyi anlaşılması benim için faydalı ola- caktır, Cevap: « (işlek) doğru ve kolay an. laşılan bir lisanla tercüme etmektir. (Tabii olan) herhangi ingilizce tabir ve kelimenin lügat mukabi. inden ziyade ayni ruhi vazk yeti türkçede ifade eden alışık mış tabir ve kelimleri almak oku yana vakanın kendi muhitinde geçtik ği, konuşulan dilin kendi dili olduğu hissini vermektir.» Diyorsunuz ki: «Bence eski eserlerin tercümesinda yadırganan noktaların çoğu böyle bir * eserin tercümesinde tutulacak yolun katiyetle teayyün etmemesinden fleri geliyor.» Cevap: «Bunda sizinle tamamen hemfikir değilim. Mütercim bir nevi sanatkâr- dır. Yolu tesbit edilen muharrirlerden nasıl şaheser doğmazsa, yolu tama- men tesbit edilmiş mütercimler de sü. dık terçümeler yapabilirler, fakat hiç bir zaman bir sanat eserini naklede. mezler. Size yaşlı ve biraz da tecrübe- Yi ve daima yolunu arıyan bir meslek- taş sıfatile halisane tavsiyem şudur: 'Tenkidleri hiddet etmeden dinleyin, fakat zevkinizi hiç bir kaldeye esir etmeyin. İyi tencümeler tıpkı şaheser- ler gibi zevkin ve şahsiyelin doğurdu- Zu, yarattığı tercümelerdir. Burada Hamlet'te «Polonyossun oğluna nasi- hatının bir küçük parçasını hatırlala- cağım. «Herşeyden evvel kendi kendi- ne doğru kal» herkesten ziyade şaheser yazanın da tercüme edenin de bu cüm- Je düsturu olması lâzım geldiğine ina- nıyorum. İşte bunun içindir ki, tercümenizi okurken en muvatfak olduğunuz yerlerin kendi xevkinize göre tercüme ettiğiniz parçalar oldu- ğuna dikkat ettim.» Diyorsunuz ki: «Tamâmen serbes hareket edilerek, kelime oyunları ile bazı nezahetten uzaklaşmış görünen kısımların kaldı- rilmesı ve sahne üzerinde ağır bir te- sir yapan uzun tiradların tahfifi su. retile seyirciyi hiç yadırgatmıyacak bir tercüme yapmak mümkündür.» Cevap: «Tamamile sizinle hem fikrime Diyorsunuz ki: «Fakat o zaman beynelmilel olmuş eserlerin bir kelime bile hazfediimek- sizin tamamen tercümesi icap ettiği- ni söyliyenleri haksız görmek icap eder.» Cevap: «Hayır, bu serbes tercüme sahne içindir. Yahud Şekspiri kendisine gö- re anlıyanlar içindir. Bunun haricin- de Şekspirin bütün külliyatını müte- hassıs bir heyet tam olarak ve birçok not ve tefsirle tercüme etmelidir, Bu- rada tâm kelimesine gene dikkatinizi celbediyorum ve bunu aynen yerine kullanıyorum. Çünkü hattâ böyle (üniversiter) ve klâsik bir tercüme- de dahi aynen olursa birşeyifade etmiyebilir.» «Sakin ob. yerine eteliş etmen, «Tanrı takdis etsin. yerine «Allah mübarek etsin», «Canımhakkı için» yerine evallahiş daha tabil türkçe oluğ ii Mi fih türk «başım için» tabiri de vardır, fakat bu i sırf ehatırım için. demektir. Başlamış olduğunuz hayırlı ve gü- zel yolda muvaffakıyetler dilerim. Halide Edip Karamürselin etrafla münasebeti kesildi Karamürsel (Akşam) — Henüz kış başlar madığı halde Karamürselin cirafla müna« Karamürsel şosesi henüz yapılamadığındaş bu vasıta da yoktur. Denizyolları idaresinin yakında hergüs ekspres postaları hareket ettirileceği işit. miştir. Bu haber sevinç uyandırmıştır. Bu posta hergün gazete alınmasını da temin vdecektir. Denizyolları ideresinin biran ev» vel seferleri başlanmasını herkes temenni