irk -Rumen ticaret müzakerelerine başlandı ilk toplantıda . Dünkü toplantıdan Yeni Türk - Rumen ticaret anlaş- | masını müzakere edecek murahhas heyetleri, dün 17 de, Tophane kasrın- da ilk içtimalarını aktetmişlerdir. Toplantıda, heyetimiz relsi, Ticaret Vekâleti dış ticaret reisi B. Bürhan Zihni söz alarak Rumen murahhas- larına «Hoş geldiniz» demiş ve Türk - Rumen © ticaret o münasebetlerinin ehemmiyetini febarüz ettirdikten son- Ta bu münasebetlerin inkişalinin esaslar görüşüldü bir görünüş memleketlerimiz için hayırlı olacağı nı kaydeylemiştir. Bu nutka, Rumen murahhas he. yeti reisi profesör B. İgro Dimitresko mukabele ve teşekkür etmiştir. Mü- teakiben salâhiyetnameler teati edil- miş ve müzakerelere alt esaslar gö- rüşülmüştür. İçtima 18,30 da kadar devam etmiştir. Murahhas heyetleri bu gün 10da tekrar toplanarak müzakerelere de- vam edeceklerdir. MAGINOT HATTI Yeni harpte büyük ehemmiyet bulan Ma- vin eski Harbiye Nazırı Maginot yaptırmıştı. Şimdi bu adamın şöhreti bütün dünyayı tutmuş- #ur. Maginot'nun buğün Fransayı Almanla- Min istilâsından kurtarmakta olan müstah- Kem hattı vücnde getirmesine saik ne ol- — araşlırılmaktadır, Elde edilen netice ur Başlıca salk kendisinin de, başvekil Pu- ankare gibi Lorenji olmam ve bu itibar ile Almanların zihniyetine vakıf olmasıdır. Da- hn Versay sulh mmuahedesi imsalanırkön Maginot Almanların yeni bir harbe hazır- Kinacaklarına kanaat hani etmiştir. Bu harbin önüne geçmek için yegâne çare Al- mun harp annayitnin ruhu olan Ruhr kö- mür havzasının işgali olacağını tahmin et- tiğinden Poankare kabinesini bu tedbir almağa zorlamıştı. Atıvaffak olamayınca ismine izafet edilen müstahkem hattın in- $ası kararını almış ve bunu meydana getir- miştir. Maginot geçen umumi harpte bir ayağını kaybetmişti, Amoliyat bittikten sonra Alman casus şebekesine karşı müca- deleye girişmişti, Muginot yedi sene evvel ölmüştür. Almanları iyice anlamak husu- sunda en ziyade muvaffak olanlar başta, mareşal Poş olduğu halde Alsas Lorenliler. dir Çay sarfiyatı arttı Harp dolayıslle Avrupada çay sarfiyatı tirtmıştır, Siperlerde ME sık çay içilmekte ol Sayın Kullanılması bu lar, İİ Çay sarfiyatı en ziyade İnsilterede artst- Ğhden Tündistanda ve Seylhnda çay ihra- Satı, İngilizlerin çaysr kalmaması için, | Köntrol altına alınmıştır. Esasen dünyada Her sene Hindistan İngilterey mityon kilo çay gönderir, Hindistan ve Say- Iândaki çay çiflikleri ve müessesalı için ya- tırılan sermaye yüz yirmi milyon altın İn- giliz tirasıdır. Çay zirantı ve kurutulması ameliyatında iki milyon Kişi istihdam edil- mektedir. Sabun yerine patates kabuğu Rarp dolayıstle Avrupada sabun sıkıntım | Vardır. Bunun için çamaşır yıkamağa sa- dan başka vasıtalar aranıyor. İngiliz ga“ #islerine göre Almanyada yapılan birçok İcrübelerden sonra şöyle bir çare bulun- Muştur; «Patatesler soyulduktan sonra kabukları Bp tenekesi yerine çamaşır tenekesine Atilmalı ve ürerine su konulmalıdır. Pata. Güzelliği kaybetmek Müz Lütfen adında genç bir kız Londra- AA bir taksi otomobili ile gezerken otomobil Dir kazaya, uğramış kız yüzünden yaralan- lr. Mis Liften bunun üzerine mahke- Msye müracast etmiştir. Hâkim yaranın İon güzelliğine zarar getirdiğini nazarı an 2 tes kabukları bir gece su içinde kaldıktan sara bunun suyu İle çamaşır tertemiz yı- kanır. İnce kumaşlar için suda kaynatılmış sar- maşık mahlülü kullanılmalıdır. Hükümet bu tecrübeleri tesbit etmiş ve sabun yerine masını ev idaresine bakan kadınlara tel- Biz ile tavsiye etmiştir. ölmekten daha ağır itibare alarak otomobilin sahibini 1155 İn- giliz lirası ödemeğe mahküm etmiştir. taz ehürreisi İsmet İnönü'nün Ankarada pazar günü yapılan at koşula. Vekiş ve bulunduğunu yazmıştık. Yukardaki resimde MUli Şef, Hariciye © görüşürken görülüyor, ( Yazan: Mahallelerde çoluk çocuk, alay alay olup: “—- Ramazan geldi, hoş geldi; bak- lava tepsisi boş geldil. diye hilâl gö- rülen ilk akşam sokakları çınlatır« Tardı. Yine en varlıklısından en varlık. #izma kadar, büyüğünün küçüğü- Rün sofraları, sinileri büyuranlara açık. Gelen safa geldi, hoş geldi; ev sahiplerini memnun ve şad etti, Bu usul ve erkânmca hiç haber- sig ve apansız, hatır ve hayalde yok- ken, bir sürpriz yaparcasına düşüve- rirlerdi. Yanl evvelce bir taraftan (buyurun) yollu davet, öbür taraf. tan (peki) diye kabul yok. Vakti, zamanı ezana, topun pat- lamasına beş on dakika kaldığı an- lar... Bu eşref saat, altın kronomet- Teler, gümüş, nikel, piryollar çıkarı. Ja çıkarıla, muvakkıthanelere bakı- la bakıla beklenirdi, Erken gelmek âdaba beğayet ay- kırı ve saygısızlık. Arabalı kerli fer- Miler, ispirlerine biraz daha etrafta dolanmayı seslenirler, yayanlar ci- varda yukarılı aşağılı, köskös dola gırlardı. Güneş ufka yarım mızrak boyu yaklaşıp ezana 20 dakika filân kaldı mı, saatin akrebi de, yelkovanı da yürümez oğlu yürümez; sanki ora- cığa mıhlı. Öyle az gider, buz gider- dı ki bekle, dur. İç te kazım kazım kazınma; gevşeklikten esne, gerin, pelteye dön; yemlihaya yat... İftarlar Ramazanın dördünden, gini, yakındaki tekkelerin dervişleri, zakirleri, emektar sütninenin iyali, çırak çıkmış kalfaların kocası gibi- ler damlarlardı. Kapıdan içeri yallahı çekenler ara- sında aşağı takım (âğavat) dairesi- nin kahve ocağına yanaşırlar, kibar tabaka selâmlık büölüğünün misafir odasına alınıp Alâmeratibihim yer. leşirlerdi. Arada pek hatırlılar varsa konak sahibi sökün ediverir, musafahaya varılıp kısacık keyif ve hatır istifsa- rından sonra makamlarına oturtu- lurdu, Dillerde (Eşhedü) ler, selâvatlar; huşu içinde tesbihe varışlar, Konsolun üstündeki fanoslu, du. vardaki guguruklu saat on ikiye üç, beş kerte geride. Hep ayaklanıp sof- ra başını tutarlardı: — Şöyle geç mevlâna!,.. — Burası pekâlâ hazret!.., — Orası vablar caiz değil mirim! — Erenlerin sağı, solu olmaz bira- lerle yerlerine yerleşmedeler, Açık- göz ve apikolar arasındaki yavan makulelerden yetişmelerde arada. Artık kulaklar girişte, top sesinde, Tophaneye, Beyazıt meydanma, Se- Timiye kışlasına yakın olanlarda kay- gı yok. Gümbürtü, kulak zarlarını altüst edecek kadar gümliyecek. — Hava bozuk, gök gürlemesi ol masınl Nihayet, kılık kıyafetsiz yanaşma. lardan birinin: — Çakiri kiminelerinin saati elifi elifine Yenicami ayarıdır. Dört da- olanların günü, münü muayyen olma» meklia beraber hep bir arada değil Karihal ilhamı sabihaya göre; sad. rTâzamıtki ayrı, şeyhislâmınki ayrı; diğer nazırlarınki de İkili, üçüzlü olarak aytı, Yine zillüllahın aklına esişine ve eşref saati güdüşüfe göre, hanele- tinde ikamete memur mazul sadrâ. zam vesair zevatınki de sirada, . Bu iftarların şatafatını dinleye dinleye kulaklar dolar, yutkuna Eski gün SERMED MUHTAR Yamacında iftar topları atılan Beyani yangın kulesi yutkuna dudaklar yalanırdı. Çeşidi sayısız çerez kısmı ortadan kalkar kalkmaz dört, beş türlü çor- ba: Şehriyelisi, zerzavatlısı, terbiyeli- si, işkembelisi ...Yine ayni minval üzere hep dörder, üçer türlü dolma, kızartma; hindi veya tavuk, Ardın. dan etin kebabı, rostosu, söğüşü Şekil şekil börek, baklava, hamur tatlısı, Cins cins pilây; meyva mey- va kompostu. Askeri mektepliler de (maidei se- ni) ye çağrılır; müdürleri, dahiliye zabitleri, mualiimleri başlarında, ta- kim takım Yıldızı boylayıp rızklanır. lar, sofradan kalkar kalkmaz, diş ki- Tası olarak âmirlerine birer aylık maaş, kendilerine de birer gümüş mecidiye verilir, ortalığa göz kulak olan ikinci fırka kumandanının ne. zaretinde caddeleri tutarlardı, O zamanlar diş kirası denilen nesne de oldukça mühim bir mesele. Bir vakitler hayli hatırı sayılacak derecede Imiş. (Tehadu, tehabu) di- yerek Hafız Osman hattı mushaf, elmas kakmalı çubuk, altın tütün veya enfiye tabakası sunuverirlermiş, Bahsettiğimiz tarihte bunun bu HiNDI Hindistanın idare gekli hakkında yeni- Jamıştır. Halkımız yardımlarına de- vam etmektedir. i Eğitmen kursundan mezun olanlar İzmir 23 (Telefonla) —, Köy eğit men kursundan 89 eğitmen mezun olmuş, Muğlaya 33, Aydına 277, İzmir itetadnn da 98 ağiiman vasiimileile lerde Ramazan iftarları, diş kiraları GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Sahife 5 ALUS) raddesi kalmamış, mevki sahibi ge vata hediye küstahlık sayılmağa baş« lamışken bile (fazla mal göz çıkarı maz) kanaatindekilerde bu kaziya eli avucu yufka, ihtiyaç üzere, hak leri müsellem ve hukuku dergür ha- nende, sazende, mukallid ve hoşsoh- bet beylere münhasır edilmişti, Kimine Serkizofun bir altın saati, kimine elmas bir iğne, kimine de Bankı Osmani'nin mavi varak bir banknotu sıkıştırılırdı. Taya, sütnine, çırak kocaları, ma- halle imam ve müezzinleri altın ya- rım ve çeyrek llralara dünden teşne; (Allah ömürler versin) 1 basıp eteğe, ayağa kapanmadalar İftara koşmanın belli başlı bir şar- tı şurtu da tıka basa doyulup mide- nin dört başını mamur ettikten son- ra sade kahveyi nuşelmek ve akabin- de fertiği çekmekti. Teravilik imam tutmuş © evlerde, kahve dağıtılırken kulaklar bükü- lür, kalınmak teklifi edilirdi amma birteviye yat kalk, yirmi reket na- mazi gözüne aldıracak nerede? Hele imam efendi gayrelkeşse, Zeyrekteki kilise camisinde ve Ko- camustafapaşasındakinde olduğu gibi hatime girişip saatlerce üzala- caksa lahammül kimde? Hemen saçlı sakallılar hanelerinin uzaklığından kapı açıp ayaklanırlar, geridekiler bilmem nerelerine sapan taşı sıvışırlar, hane sahibi (Fenil- matlup) diyip hareme dalar, cemaa- ti de Bolulu aşçıbaşı, Bosnalı bahçi- vanbaşı, Şbinkarahisarlı O arsbacı başı teşikdi ederlerdi. Ara kapının dışında da kakavan çerkes kalfalar, tavuk karalı gözlü arap bacılar, kel takkesi giymiş ali- Tetlikler... Şunu da ilâve edelim: Keyfine düşkün zatlardan biri hokkabaz mi. zac bendelerinden birine bu Rama- zan gecelerinin birinde bir mevlüt Okutmuş ve oğlu girişmiş: Dinleyindik boz eşek destanını Yedi, gilti âlemin boslanını. Harem bölüğündekilerde en döğünene; secdeye yata kalka, dinli. yen dinliyene, Sermed Muhtar STAN BAyges ill ; H İ İ: hi 7 odanın çatısı, paket ve balye halinde bulunan pamuklar da tamamen yan- mıştır. Yuvan adında birine ait olan bu üç katlı binanın kiracısı Firuze Hak- verdidir, Binanın 20 bin liraya sigor- tah bulunduğu anlaşılmıştır. Yangının ne şekilde çıktığı henüz belli olmamıştır. Tahkikat yapılıyor. Hollândada bekârlık vergisi Amsterdam 23 (A.A.) — Hüküme- tin alâkadar büroları bir bekârlık ver gisi projesini tedkik eylemektedirler, |