MH Teşrinlevvel 1989 <AKŞAMDAN AKŞAMA Beyoğlu gibi Avrupai caddeler... Avrupadaki harbe, darbe rağmen, e normal hayatını yaşamakta m ediyor. Hele İstanbul şehri, bu dönen kavgaya ehemmiyet bile Yetmemiş gibidir. Yıkılma ve yapılma Programına hararetle devam etmekte. «Gerçi şimdiye kadar daha ziyade İNCİ fasıl kendini gösterdi, fakat #aruri. İkincisi de arkadan gelecekti beş Sırada Beyoğlu caddesinin istis Yin Mevkiine dikkati celbetmek iste- Yin: daye başka misaller göstere 1, Halicin sağ yanında üç mâni- dar nokta vardır. Kültür piyasası ol m cihetinden Rabıâli caddesi. Ra- hu, anları falan. nlaturkamsı temaşa stile Şehzadebaşı, o Ticaretgâh Arak da Yenicami Kendi- Fa hususiyetleri olan, diğerlerin- ey, Vird edilen başka noktaları da vvelce varmış. Atmeydanı, Etmey- danı ve tire, Lâkin artık hatırala- ndan başka fârik vasıfları kalma Mış, ivarı Gene böyle, bir başkalığı olup da Bözle n önünde beden yerler: Köprünün öte yanında, Sarraf ve iihalâtçı Galata... Keza, #miyane eğlenceler merkezi olan Ga- lata... Bunlar silinip gitti... Devrimizde karakter kesbeden ye- Dİ semtler: Üniversite merkezi Be, Nd ye Florya; Suadiye ki, eskiden Alelâde deniz kıyısı hüviyetsiz nokta lardı, a mânasını kay- Şüphe yok ki şehrimizin benliği Pek kuvvetli bir sokağı da Beyoğlu caddesidir. Evet dardır, gayri fenni- dir, kozmopolittir, şudur, budur, lâ- kin içindeki hayat bakımından Av- Tupalılığı en ziyade hatırlatan odur. Viyana şehrinde ne şehrahlar, ne fakat hiç biri o kü- Graben'in yeri: meydanlar v Sücük Kertner" tutamamıştır. Madridde İspanyol kralları Champs k ebad bir bulvar açmıştır. Fakat ne ke Safet ve hayatiyet fakrüddemi o öyle Hani kalıbı, kıyafeti yerinde amma, aklı kıt insanlâr olur; sonra bir de bakarsınız, karakuru, şansız şöhret- Siz amma, her hareketinde bir canlı- lik, her sözünde bir zekâ... Caddeler de böyle... Bizim Beyoğlu, ikinci say- dıklarımdan, Hocamız Şahabeddin Süleyman Galatasaray talebesinin uyanıklığını mektebin bu caddede olmasma ham- lederdi — Kendine çeki düzen verip o yol- dan bir kere geçmek, insanın ruh üzerinde bir kilap okumuş kadar te- sir eder! - derdi > Elysöes'yi gölgede bırakac Gençliğimizde bu caddenin Tünel - Galatasaray kısmı daha hareketliydi. Taksime kadar olan kısmına kıyasla Şimdi orası ikinci dereceye indi dene- bilir. Bilhassa akşam üzerleri Bilmem, Taksim âbidesinden ileriki yeni taraf, yahut başka bir müstak- bel modern enddemiz, Beyoğlu soka- gının elinden bu şampiyonluğu ala- âk mı? Filhakika oranın da söndü- Tülmesini istemeyiz. Bilâkis daha par- | Jasın; fakat madem ki İstanbul şeh- | Tİ bu harp yılına rağmen imâr edili- Yor; gönül diler ki, caddelerimizden belli başlı bir kaçı, müstakbel hareket Merkezleri olarak düşünülerek ona Böre tertip edilsin Gerçi bu gibi noktalar, MİSalterde gördüğümüz gibi, İradeyle, tensible olmuyor; ananenin — Cümhuriyet bayramı hazırlığı ortaklarından n sabah saat on buçuğa doğru, Mah- mudpaşanın Aynacılar caddesinde kanlı biy , trikotaj ve emusali üzerine iş YA an Yervani ve Garbis isimlerinde iki <ar eş, yaz mevsiminde Anadolunun muhtelif hirlerinde kurulan pi 1 iş yapmağa karar V. 5 mikyasla yapıp ona göre fazla kazan- mak emelile de Hamza adında Karadenisli bir taciri de kendil ser8, panayır ıniş, ümid edi muştur Niha; larına doğru İstanbul mevcud bir hayli mah 8 mudpaşada bir dükkü Yarım ders usulü Bazı talebeler öğleden sonra | mektebe gelmemek için bahane arıyorlar Vekiletinin orta mekteb ve |i- m öğleden evvel at ğe ast hakkındaki kararı tatbik | bir iş isandesini Te tmak için Malı- ağa kara Maarif serde kadar ya ediln n te çalışanlar veya velilerinin im anlar öğleden smraki müzak tirak etmevebilirler e & ektenlerde tatbiki bir *a- urmaktadır. Tals- mira mütak$ emek Üzere çareler başlamışlardır. Difer taraftan de mekteb idarelerine sınıf mü- | üzakereler- | pildirmişler ve Bu usulü eni v den re için urumağı bir kısım talebeler at ederek öğleden son yapılan Rumen turizm ofisi bugün açılıyor (iklAl enddesinde kurulan Ru- n saat 10 da mera- alime, Ankaradan manya elçisi B. Stoyka Bu mü toman- da nezaret rbo, Rumen i şetirim ile Romanya rini çoğal rasındaki turizm hareketle I Mahmutpaşada kanlı bir vaka Bir tacir, kendisine borçlarını vermiyen eski öldürdü, ikisini yaraladı birini Hamza lerine yı kend ne iş yörmeyi wu- vafık bulmuşlar Hamsaya © larını da € müddet lar, mudp: r caddesin numarah dükkü tutmuşlardır. , İki kardes avuten ırada Mah- Haklı sikâyetler Yeni dikilen ağaçların ço- cuklar tarafından tahri bine meydan verilmemeli Talimhane: ci kısmındaki yüksek ve m ve bu tepe üzerine Belediye tarafından Taksim ci e nazır meyilli tape tanz zannederim ki manzar Fakat alay halinde bu ağ musa'lat olup yirmi çoduk birden ağaç- ları eğerek üzerine bir ravalili oynamaktadır mezkür ağu, üzere adarların n bederek çocukların etlerinin mens karetlerde mükim HA, Hüsnü Yavazlekin maarifte top Cümt nine aki geçidi nektepleci esnisini bitir- v Orta ve si de mahallinde k şenliklerde bulunacaklardır. pılar Ecnebi ve ekalliyet ve Türk hususi mek- sid Cüm bayramına işti İ | pılacak bir | teplerine rak progran # 4 toplantıda tesbit edilecekti Bir idhalât suiistimali mi Memlekete ithal edilen mad lerin ba“ nları hakkında mükümetşe gösterilen Ko- laylıklardan istifade ederek bir suiistimal işine girişikleri yapılan ihpar üzerine alâkadar makata hadi rdır. Buhun &on ay- i fiat yükselmeleri ile edilmektedir. *aç şahsın alaşılmış, I ve ihtiyacın daha fazla tesiri görülü- | yor amma, muhakkak ki, ihtiyaç vat dır; koskoca Türkiyeye bir Beyoğlu caddesi kâfi değildir (va - Nü) | A .Bir çobanı öldüren başka! bir çobanın muhakemesi Suçlu ve kardeşi inkâr ediyorlar yünde Şaban adında ii banlık yaparken gene orada çoban Mazlumu, balta ie kafası parçalıyarak öldürmekten maznun 16 ya iç ortağı İT yaşındaki nı mevkufen muhake mahk # Mahkeme. mazmun etmişlerdir. Halbuki nüteakib verdiği ifaded. çoban olduğumuz için gecs raber Yatıyorduk. Bir gi bana tasallut etmek İst n, Arkadan kovaladığını ırtarmak için elime g?- yı kafasına vurdum Sonra Buhatdâinle beraber | melerine yaşlanımıştar. lar suçu ink Hamdi ciayeti İkimiz di kardeşim Demiş ve evinde yapılan aramada ba bulunmuştur. Üzerinde kan bulaşıkları bulunan bu balta da adliyeye taslim edil- miştir. Mahkeme, üzer i kan bulaşıklarının Bay Amcaya göre! Derlerdi de inanmazdım bay Halbuki doğruymuş... ». Bak sen bile yaşlandıkça genç- i lere teveccüh eder oldun!... i.. Dikkat ettim, şurada yaşı yaşı- | na, başı başına denk bir bayan var- ken... İ Hamsa; dalma Yi ni çekmiş ve içindeki ar Yi yaral et karakola kadar nu itiraf et Bugün ramazan İftar ve sahur vakitlerinde Galata kulesinde projektör yanacak Buzün zan ayının Bu sene ilk defa olarak iftar w vakitlerini bildirmek üzere Gelata yangın kulesine bir projektör Kandilli rasa a vakitlerini urlara bildirecek ve b enin projektörü yal ca Beyazıd kulesi de kım fenerler a hur topları eskisi gibi zam n ik Küçük haberler: İstanbul m muahimleri meydanında hanenin 18 yaşında | ey edilmiştir. kifine karar 1 208 nu olan Hamd çarpmı abpaja hastane, Hakkı yakalanmıştır 4 B. Enve bir maya fabrikas kanın çıka nuna Be ken ndan Cer- İsmatl ali Hakkı 1 yaralandı amaştar t, Paşabahç tmiş alardı tesis a vapuru ta e bir mi&- i Aba 200 bin kilo kuru çam « dar da hayva #* Bul; B. Misbah, müşteri olup oi ii SOHBET Tevfik Fikret. Çocukluğumda, her Galata-Saray- da olduğu gibi bende de aşırı dene cek, âdetâ perestişi andıran bir Fikret muhabbeti, bir Fikretperestiik vardı. Ona en küçük tarizde bulunulmasına tahammül edemezdim. Bence onun hiç bir hatası yoktu ve olamazdı: mati kusursuz, fikirleri daima doğru, ahlâkı da hem bir kahraman, hem hir veli ahlâkı idi. Onun için daima kav- gaya hazırdım. Hatta bir gün babama kızmıştım: bana bir yazı yazdırıyordu; için kelimesini ye harfi ile yazdım; sonra babam kâğıdı alıp tashih etti, o imeyi de vav ile, içün şeklinde yaz- dı. «Neden değiştiriyorsunuz? Tevfik Fikret de ye ile yazıyor. Yanlış mı?» de- dim. Babam: «0 da olur ama ben ken. di yazılarımda böyle rum; sen de kendi yazılarında istedi. gin gibi yazarsın!» dedi. Bir kelimey Tevfik Fikret'in yazdığı şekilden başi bir şekilde yazmağı bile affedilmez bir isyan, bir günah sayıyordum. Halbu- ki babam da Fikret'i ne ks di!... Rübahı şikeste şairine hayr lmasını istiyo- dar sever- la Zımda hiç şüphesiz babamın da çok te- siri olmuştu. Aradan yıllar geçti ve içimde, etrat- tan hazırcacık aldığım fikirlerden sıy- rılmak, belki de eski mabudlarımı yak- mak ihtiyacı uyandı, Fikret'e düşman kesildim; artık onun her şiirini beğesi- mek şöyle dursun, hiç birine taham- mül ed ordum. O zamanlar Rü- babi şikeste'de, Halükun defleri'nde ne kadar kusurlar buldum!... Bu merha- leden geçmiş olduğuma müteessif de- filim: Fikrelperestlikten kurtulmak lâzımdı. Fikret'in sanati, bedii kana- atleri edebiyatımızda hayırlı bir tesir icra etmişti; fakat arlık devam ede mezdi; devam ederse yaralıcı değil, yıkıcı olurdu, Şimdi Fikretperestlikten de, Fikret düşmanlığından da kurtulduğumu sa- ruyorum. Onun şiirlerini ihtirasla de- gil, muhakkak beğ memek mi nmek veya beğen- rzusu ile değil, anlamayı da- ha kolaylaştıran sükünl Böyle bakınca Fikret'in me ıkâr kabil değildir. Edebiyatı - Cedi- de'nin yegâne sanatkâr şairi, yani ha- kiki şairi odur; etrafındakiler ancak birer nazım müsveddesi kaleme alır. ken o gerçekten manzumeler yarat Bugün bize öyle geliyor ki, Fikret'in arkadaşları onu anlıya- mamış, gösterdiği o yolu görememişlerdir. — Tevfik (o Fikret, Avrupalı bir şairdir; halbuki etrafın. dakilerde -Süleyman Nazif'te olduğu gibi- bir alaturkalık veya -Cenab $ habettin'de olduğu gibi- bir alafran- galık vardır; dikkat ederseniz alatur- kalığın da, alafrangalığın da esasta bir olduğunu görürsünüz, Fikret ne ala- turkadır, ne de alafrangadır: Avrupa. hdır, Meziyetleri gibi kusurları da, bir Avrupalı şairde bulunabilecek mezi yetler ve kusurlardır. Bizim edebiyatı- mızda, mat'tan 1908 e kadar, gerçekten Ayrupalı diyebileceğimiz üç kişi vardır; Şinasi, Ahmed Vefik paşa, Tevfik Fikret, Ötekiler ise Avrupa'ya hayretle bakmışlar, Avrupalıların san. ki taklidini, Orta-oyunu'ndaki Frenk- gibi taklidini yapmağa kalkmışlardır. Ziya Paşa'da, Abdülhak Hâmit'te, Ce nap Şahabettin'de: «Bak! ben Avru- palı gibi düşünüyorum!» der gibi bir hâl sezilir; Şinasi, Vefik Paşa, Tevfik Fikret ise tabii olarak, üzenmeden Avrupalı gibi düşünürler, Nurullah ATAÇ (Devamı 4 üncü sahifede) okuyorum. iyetlerini mış, onun ... Gözünü şu on beşi dan ayırmıyorsun!... B.A lunmamış, saçı bo rp gözü mora raslamışken seyr bir. iusana yim, dedimi...