5 Eyldi 1930 AKŞAMDAN AKŞAMA ——— Ingiliz müstemlekeleri ve Alman müstemleke hevesi Akla derhal şu geliyor: — Bu mücadele İngiliz ve Fransız imparatorluklarile imparatorluk kur- mak isteyen Almanya arasında cere- yan ediyor. Bir taraf, vaktile yapacak- larını yapmış. Öte taraf aym şeyi şimdi yapmağa kalkıyor. Aralarında bur çıktı, Fakat presele bu kadar basit değil Zira evvelemirde mevcud İngilir - Fransız müstemlekeciliği ile Alman- ların heveslendiği iş arasında mühim fark var, İki uzak garb devleti çok evvelden işe başlamış; keşfedilmemiş ülkelere kâşifler yollamış, balta görmemiş or- manları yarmış, yahud buna yakın memleketleri istilâ etmiş. Türkçede iki tabir vardır: Bir bakıma müstemleke... Bir bakı- mü da müstamere!.. Üçüncü ve yeni bir tabir de sömürge!.. Bunlar hep koloni mânasına kullanılıyor... Mer biri ayrı ayrı noktai nazarları Made etmekti mürgede, bir mem» leketin bütün kuvvetlerini emip çek- mek mânası var... Müstamerede ise, «Avrupalılar pek iptidai bir yere git- | mişler, orasını imar etmişler!» görü- şü hâkim, Hattâ kayda şayan bir cihet var- dır: Büyük Britanya imparatorluğu- nun anasırdan her biri üzerindeki baskısr gittikçe o liberalleşmiştir: Do. minyonlar müstakil birer hükümet halindeler, Onları harbe sürükliyebil- mek için bile ikna etmek lâzım... İn- giliz imparatorluğu ancak bir iktisadi | kül olmak hususiyetini muhafaza ediyor! Büyük Britanyanın bu karakterle. rinin tamamile zıddına olarak, bu- günkü Alman zihniyeti, Avrupanın tam göbeğindeki milletleri müstem- lekeleştirmek istemiştir. Ne yapmak için? Onlara medeniyet mi götüre- cek? Meselâ Polonyaya? Yahud en sinai bir diyar olan Çökoslovakyaya?... | Her halde «müstamere» lik hususi- yet hiç yok. Muhakkak ki «sömürge», muhakak ki boyunduruk!.. İşte bü- tün milletlerle beraber aklı selimi de isyan ettiren budur, Keza, bütün be- | şeriyetin inkişafı - hattâ müstemle- | kelerde bile - daima «biraz daha hür- riyete doğru. giderken Nazi rejiminin | vadettiği sıkı baskıyı, «biri bir cürüm | işlerse bütün şebri cezalandıracağız!» zihniyetini kimse hazmedemiyor; ede. | miyecektir. Onun için «İngilizlerin vaktile yap- tığını şimdi de Almanlar yapıyor!» iddiası biç doğru değil... Arada dağ- Nü) ..... İstimlâk kanunu yeniden tadil edilecek İstimlâk kanununda bazı madde- ler son «amanlarda Büyük Millet Meclisi tarafından tadil edilmişti. Fukal bu tadilâta rağmen bilhassa istimlâk edilecek binaların takdiri | kıymet esasına göre kıymetlendiril- mesi bazı müşküllere sebebiyet. ver. mektedir. Dahiliye Vekâleti, son zamanlarda yaptığı tetkiklerde istimlâk kanu- nunda yapılan tadilâtın kâfi olmadı- ğını görmüş ve kanunun memlekef- te yapılacak imar hareketlerini ko. laylaştıracak şekilde tadilini muva- fık görmüştür. Bu hususta yeniden tetkikat yapılacaktır. — Sen onu ufak tefek gördün de | bir şeye benzetemedin amma o saylı moda meraklılarından biridir bay | Amca .. “ Bazı malzeme gelmediğinden 25 eylülde tamamlanamıyacak ŞEHİR HABERLERİ Adliye tatilleri | bu akşam bitiyor Yeni laz odilen mahkeme- lerden bir kısmı tapu bina- sında faaliyete | geçecek Adliye tatili bu akşam sona ermek» tedir. Yarın sabahtan itibaren bütün mahkemeler vazifelerine başlıyacak- lardır. Yeni münferid hâkimli mah- kemelerin tatili müteakib - faaliyete geçmeleri için hazırlıklar ikmal edil- miştir. Yeni teşkilâlla adedi çoğaltılan hukuk ve ceza mahkemelerini şimdi- ki Adliye binası istiap edemiyeceği ci- hetle yeni adliye sarayı yapılıncaya kadar bu mahkemelerden bir kısmı- İ nın İstanbul tapu dairesinin alt ka- tında tahsis edilen yerde çalışmaları kararlaştırılmıştı: Binanın bu kıs mında mahkeme salonları, kalemleri ve hâkim daireleri için yapılması icab eden tadilât ve İnşaat da tamamlan- mıştır. Ancak yeni münferid hâkimli mahkemelere ald kadrolar henüz teb- liğ edilmemiştir. Kadronun bugün gelmesi bekleniyor. Limanlar umum müdürü Ankaraya gitti Limanlar umum müdürü B. Raufi Manyas dün akşam Ankaraya git miştir. Gazi köprüsü Gazi köprüsünün Unkapanı ve Azapkapı taraflarındaki meydanları ile köprü arasındaki mesafeyi bağla» mak üzere iki ayak inşa etmek lâzım gelmişti. Bu ayaklar, köprüyü yapan firma tarafından Almanyaya sipariş edilmiştir. Ayakların bir Alman va- puruna yükletilerek yola çıkarıldığı evvelce bildirildiği halde Avrupadaki harp hadiseleri dolayısile vapurun hareket ettiği limana döndüğü anla- şılmıştır. Bu itibarla, ayaklar zamanında gelemiyeceği için köprünün inşası ev- velee kararlaştırıldığı gibi 25 eylül- de bitemiyecektir. Belediye köprü in- şasının gecikmemesi için burada yeni tertibat alacak ve ayakların İnşasina burada çalışılacaktır. Mısır askeri heyeti âzaların- dan bir kısmı bugün Anka- radan geliyorlar Bir müddettenberi Ankarada bu. lunan Mısır askeri heyeti azasından bir kısmı bugün şehrimize dönecek- tir. Heyet azası birkaç gün şehrimizde kaldıktan sonra Mısıra dönecektir. Eski köprü tamamen sökülüyor İli sene evvel bir kış gecesi fırtına- nın tesirine mukavemet edemiyerek parçaları dağılan eski Unkapanı köp- rüsü dubalarından sökülmüş ve Eyüp ile Süllüce arasında bir sahada mu- hafaza altına alınmıştı, Eski köprü- nün bu şekilde bırakılması doğru görülmediğinden parçalarının obüs- bütün sökülerek kullanılması müna- sip görülmüştür. ... VWaktile aramızda hafif bir ma- i cera geçti de bilirimi.., Karilerimizin mektupları Bakkallar röntgen filmi satmalı mı? Cerrahpaşa ve Haseki hastane- lerinin bulunduğu muhitte ecza- ne de olduğu halde rönfgen için filmin obakkallarda ( salıldığın dan şikâyet edilmektedir. «Bu hak eczanelerindir. Bak- kaldan alnan filim bazan bocuk da oluyor. Çünkü fenni şekilde muhafaza edilmiyor» denmekte dir, Eczane bulunduğu (yerlerde bakkalların tıbbi mevad satma- ması lâzım geldiği iddia edil mektedir. Alâkddarların dikka. tint celbederiz. Alman ve Italyan mektepleri Vaktinde tedrisata başlıya- caklarını maarif müdürlü- güne bildirdiler Bazı gazeteler, şehrimizdeki Al mân ve İtalyan roekteplerinin bu sene, zamânında açılmasının şüpheli olduğundan bahsediyorlardı. Gerçi Alman mekleplerindeki Al man muallimlerinderi bir kısmı a$- kertikleri münasebetile memleketle- rine gitmek mecburiyetinde kalmış- larsa da şehrimizdeki Alman konso- losluğu memleketlerine giden munl- limler yerine Almanyadan yeni muallim getirilmek üzere icab eden bütün kolaylıkları (o göstereceeğini kendi mekteplerine bildirmiştir. Mek- tep idareleri de keyfiyeti Maarif mü- dürlüğüne bildirmişlerdir. İtalyan mektepleri de, her sene ol- duğu gibi, bu sene de zamanında açı- larak derse başlıyacaklarını bildir. mişlerdir. Hattâ bu mektepler, güze- telere, vaktinde derse başlamak üze- er talebe kayıd ve kabulüne başlıya- caklarını bildiren ilânlar vermeğe ha- zırlandıklarını da ilâve etmişlerdir. Belediye yapı yollar kanu- nunun bir maddesinin değiş- tirilmesini istiyecek Sultanahmeddeki İshakpaşa yan- gın yeri arkeolojik saha olarak ayrıl dığı için burası yeşil saha haline ge- tirilecektir. Buradaki arsa sahiplerine inşaat için ruhsatiye verilmemekte. dir, Halbuki Belediye bu iş için ayrıl- mış muayyen bir tahsisata malik ol- madığından burasını istimlâk edeme- miştir. o Yapı ve yollar kanununun bir maddesi, istimlâk edilecek saha larda inşaata İmkân vermediğine ve bir sene içinde de tatbik ödilemiyen istimişk kararlarının hükümsüz ola- cağını bildirdiğine göre, Belediye müşkül mevkie düşmektedir. Bu tak- dirde bir sene nihayetinde arsa şa- hiplerine inşaat ruhsatiyesi verilece- ğinden imâr plânının asasları ihlâl edilecektir. Belediyenin, bu maddenin tadilini Vekâletten istiyeceği söylenmektedir. ... Elbise dolabı: moda kataloğu gibidir!... Belediye sarayı için hazırlık İnşaat için iki milyon liraya ihtiyaç var Sultanahmed parkı karşısında şimdiki Başvekâlet arşiv dairesi y&- nındaki binâların yerinde yeni bir Belediye sarayı yapılması kararlaştı- rılmıştı. Belediye reisliğinin, yapıla- cak binanın bütün Belediye şubeleri- ni ve müştemilâtını ihtiva edebilmesi için alâkadar şubelerden istediği ma» lümat geldiğinden yeni binanın pro- jesini yapmak imkânı elde edilmişti. Ancak yâpılan tahminlere göre ye- ni belediye sarayı için bir buçuk mil- yon liraya ihtiyaç vardır. Bundan başka binanın yapılacağı sahadaki dükkânların istimlâki için de yarım milyon lira sarfı lâzım geliyor. Halbuki Belediye, bu binanın İn- şasına 938 mali senenin fazla tahsi- lât yekünur olan yedi yüz küsur bin lirayı tahsis etmeği düşünmüştü. Bu takdirde ya ileride fazla tahsisat ei de edilmek suretile bina inşasından şimdilik vâzgeçilecek, yahut da bir buçuk müyon Ilra ile yapılacak bü- yük binanın bir kısmı inşa edildikten sonra mütebaki kışmı bilâhare ta mamlanacaktır. Kıskançlık Bir kadın, beraber yaşadığı erkeği yaraladı Ötede beride kâğıd, paçavra vesalre toplayıp satmakla geçinen İsmali adında bir genç, bundan bir müddet evvel Hanife isminde bir kadınla ta- nışmış ve mahzende bir yuva kurmuş- lardır. Bunlar mahzende bir kaç ay bera- ber yaşadıktan sonra İsmail, yeni mâ- ceralar peşinde koşmağa başlamış ve Hanifeyi ihmal etmiştir. Hanife, İs- mailin yeni bir kadınla münasebet tesis ettiğini haber alıca dün, Ismail mahzene geldiği bir sırada yanında | hazırladığı bir ustura İle üzerine atıl- mış ve İsmaili bir kaç yerinden yara- lamıştır. İsmailin feryad ve istimdadına ye- tişen zabıta memurları kendisini kan- lar içinde bulmuşlar ve derhal tedavi altına aldırmışlardır. Carih kadın yakalanarak hakkında takibata girişilmiştir. , Almanyadaki gemi tesellü- müne giden heyet dönüyor Almanyaya ısmarladığımız 14 va» purdan 10 u memleketimize gelmiş diğer 4 ü Almanyada kalmıştır. Şim- diki halde bu gemilerin tesellümüne imkân görülememektedir. Almanya- da bulunan eski tahlisiye umum mü- dürü B, Necımeddinin 'riyasetindeki tesellüm heyeti bugünlerde şehrimize dönecektir, Takas şirketi müdürü Ankaraya gitti Takas şirketi müdürü B. Salih, dün Vekâletle temasta bulunmak üzere Ankaraya gilmiştir, B. Salih, Anka- raya gitmeden önce gazetecilere takas işlerinin mormal' olduğunu söylemiştir. .... Pariste bir moda çıksın da yap- masun, kabil değili.. ISTANBUL HAYATI Boks maçı Masalarında sabırsızlaşan seyirci ler arasında şiddetli bir alkış şakırtı- sı yükseldi. Btrafı halatla çevrili sahnenin ortasında, başları kazınmış, €lmacık kemikleri fırlamış, tâ karş dan kaburga kemikleri sayılan çöp boyunlu, kısbetli iki delikanlı peyda oldu. Acayip bir reveransla seyirci- leri selimladıktan sonra çöp gibi kollarını uzattılar. Dev gibi iri bir adam elindeki kocaman eldivenleri delikanlıların küçücük ellerine geçi- rip bileklerinden sunsıkı bağladı. Ci- liz kahramanlar bir müddet te eldi- venli avuçlarını açıp kapayarak, im- cecik kollarını salıyarak sahnede do- laştıktan sonra işaret verildi Etrafta bir alkış şakırtısı daha çınladı. Yaşmana.... — Haydi bakalım, Demiryumruk... At bir kroşe... Biraz evvel sahnede süklüm pük- Tüm dolaşan munis bakışlı delikanlı- lar birdenbire — değişiverdiler, Saçak kenarında perde perde naralar ala- rak sırtlarını kamburlaştırıp dudak- larını titrete titrete o birbirlerinin üzerine atılmağa hazırlanan tüyleri diklenmiş, gözleri çarpılmış kediler gibi karşı karşıya geçtiler. Kaşları çatılıyor, yüzleri buruşuyor, kollarile garip hareketler yaparak dişlerini sı- kıp birbirlerine sokuluyorlar... Pat... Çat... Eldivenli yumruklar cılız gör- delerine, yüzlerine, gözlerine çar- pıyor, Büyük bir şevkle birbirlerini yum- ruklayan delikonhları büyük bir zevkle seyreden kadınlı erkekli boks meraklıları, «yaşaaa, vuuur!..» fer- yadlarile onları coşturuyorlar, Sah- nede mütemadiyen çekirge gibi Zıp- layan kahramanlar coştukça birbir. lerine saldırıyorlar, Savrulan yum- rukların biç biri boşa gitmiyor. Ara- sıra boğuk iniltiler duyuluyor. Ya- nımdaki masada oturan bir genç kız kâh gözlerini yumup başını geriye çeviriyor, kâh İleriye uzanıp derin derin içini çekerek durmadan söy- leniyor: — Eyvah, burnuna vurdu. Hay di kırılası hanay.. Aaah, gözüne de vurduuuu.,. Sen de vursana ayol!.. Ön tarafta oturan bir kaç deli- kanlı, sahnedekilerin hareketlerini gözden kaçırmıyorlar: — Hah.. Bu yumruk çok güzeldi. — Bravo... Tam midesine çaktı. İyi döğüşüyor vesselâm. Yumruk kahramanları bir hayli çarpıştılar. Bir aralık kısa boylusu bir kedi çevikliğile geri çekilip kolu- nu savurarak birdenbire rakibine saldırdı, Şiddetli bir yumruk öteki- nin iki gözünün ortasında şakladı. Delikanlı, fırtına karşısında tek bir servi gibi bir kaç defa sağa, sola sal landı, Kolları sarktı, boynu bir yana büküldü. Burnundan fışkıran kan- lar göğsünü kızıla boyadı. Etraffan gene feryadlar yükseldi: — Bir daha vur... Ne durüyorsun, vursana... Bir yumruk daha şakladı. Uzun boylu delikanlı ıslak bir paçavra ye ğını gibi yere yuvarlandı. Bu man zara seyircilerin keyiflerini büsbütün arttırdı. Alkış şakırlıları arasında feryadlar, çığlıklar çınlıyor: — Yaşanan... Bravo... Cemal Refik B, A. — Yanılıyorsun, benzettin galibat.. - —— Yok canım!., . B. A. — Dediğin gibi olsaydı şimdi