vanue v Güzel Adapazarının derdi, Sivri sineklerdir Günden güne nüfusu artan şehrin bir çocuk bahçesine de ihtiyacı var m Göre? i, aşağıda: Çark mesirexinde sandallar Adapazarı (Akşam) — Adapazarı Türkiyenin en mamur şehirlerinden biridir. 30,000 nüfusile, bulunduğu mıntakanın Iktisaden sıklet merkezi- ni teşkil etmektedir. Şehir gerek ik- tisadi ve gerekse ticari bakımlardan bir üstünlük göstermektedir. Adap&- zarının önemi; Bolu, Düzçe, Gerede, Hendek, Karasu havalisinin tran- sit merkezi olmasındandır. Çünkü bu Havan vuçun muyaçırını A0apazan tarikile tatmin ederler, Adapazarının derdi Adapazarı gibi büyük ve modem bir şehrin halledilmiyen ebedi bir derdi vardır. Şehir deniz seviyesile ayni rakımda bulunduğu cihetle, cografi vaziyeti itibarile de dağlarla çevrilmiş olduğundan civarda mev- tud bataklık ve göllerde türeyen dal. mi bir sivrisinek istilâsına maruzdur. Adapazarı ezeldenberi sivrisinek memelketi olarak tanınmakla bera- ber maalesef yakın zamanlara kadar d2 memleketin bu sıhhat ve sağlık işile alâkadar olunmamıştır. Binaen- aleyh, halk sivrisineklerden muzta- riptir. Bu önemli derdle alâkadar olunması halk tarafından ısrarla te- menni ediliyor. Çünkü yıldan yıla Tefrika No, 55 SEVİLEN KADIN — Şimdilik Allaha ısmarladık... / Belki yarın görüşürüz | Suzan, müteessir bir tebessmüle eğildi. | Meçhul adam, kapının açılıp kapan- İ masını bekledi. Himaye ettiği kız, şim- di artık emniyet altına girmişti. Şoförüne, kısaca; — Haydi! - emrini verdi, Araba, süratle ilerledi, Bazı döne- meçler döndükten sonra, ana cadde- dere çıktı, Kır saçlı adam, şimdi artık, kaçırttığı o iki serseriyi düşünmüyor- da. Aklı fikri; hep, sihri altında kaldı. B genç kızdaydı. Ne cana yakın bir yüzü, nasıl kalbe akan bir sesi vardı. Gözleri memnuniyet ve şükran ifade ederken, meçhul adamı titretmişti. rn bir zerafet, bir necabet Erkek ona, dayanılmaz bir cazibe ie bağlanıverdiğini hissediyordu, Nazarları daldı: «— Gidip kendisini behemehal gö- rürüm!...s diye düşündü. Güzel otomobil, biraz sonra, demir parmaklıklı muhteşem bir ev önünde ld, | evlerinden biriydi bu. sivrisinek istilâsı tezayüd etmektedir. Vaktinde (sivrisinek (mücadelesine başlanıp memleket sağlığının düzel- mesi her halde yerinde ve haklı bir İçtimai hayat Adapazarında Şehir klübü, Halke- Vİ, İki sinema, iki park mevcuddur. Bunlar, halkın ihtiyaçlarına kısmen tekabül etmektedir. Bilhassa Reledi- ye parkı şehrin ortasında memlekete aynca güzellik bahşetmekteidr. Ada- pazarı kendisine lâyık güzelliğile mühim ve sosyal bir noksanla karşı- laşmaktadır. Bu noksan yeni nesil İçin çok ehemmiyet verdiğimiz çocuk bahçesidir. Burada çocuk bahçesine şiddetle ihtiyaç vardır, Memleket için hiç bir varlığı esirgemekten çekinmi- yen çalışkan Belediye reisi B. Ah- med Abasıyanık'tan Adapazarlılar çocuk bahçesi bekliyorlar. Belediye relsinin, halkın bu makul dileğini ya- kın bir zamanda yerine getireceği umulmaktadır. Çark mesiresi | Bu sene Adapazarı tenezzüh tren- leri çök rağbet görmüştür. Bu rağ- beti temin eden mahal Çark mesire- sidir. Burası tabif güzelliklerile her- Nakleden : (Vâ Nü ) durdu. İstanbulun belki de en zengin Kapıda berberi kıyafetli Habeş bir uşak duruyordu. Ev sahibinin geldiği- ni görünce koşarak hürmetle selâm- Jadı, Meçhul adam: i — Niçin hâlâ uyumadın, oğ um? - diye sordu, Berberi, Mısır şivesile; — Ben sizi bakladi, beyefendi! - de- di, O kadar muhabbetli nazarlarla ba- kıyordu ki, belli, efendisine âşık dene- cek derecede merbuttu. Efendi: — Haydi, gel bakalım... - dedi, - Artık beklemekten azad oldun.. Benim | pijamalarımı, ihlamurumu ver; sen de yatarsın... Birlikte, merdivenlerden yukarı çık- tılar. ... İki erkeğin birlikte girdikleri oda, gayet zengin bir şekilde, fakat tevazü ile döşenmişti. Yüzıhanenin üzerine birçok mektup- | Ekmekler gene bozuk çıkıyor Yarın Belediyede fırıncıların da iştirakile bir toplantı yapılacak Şehrimizde son zamanlarda ek- mekler, bozuk ve pişmemiş olarak çikmaktadır. Bir çok ekmeklerin için- de ip, sicim parçasından tutunuz da bir çok kirli ve iğrenç maddelere rastlanıyor. Belediyenin verdiği ce- zalara, yaptığı sıkı teftişlere rağmen şehrin ekmek işini tanzim etmeğe ve halka temiz ekmek teminine imkân bulunamıyor. Bu vaziyet, Belediyenin gddetie nazarı dikkatini celbetmiştir. Belediye İstanbulda ekmek işini kökünden halletmek için bir ekmek fabrikası tesisine kati karar vermiş tir. Ancak şimdilik alınacak bazı ted- birlerle fabrikalar tesis edilinceye ka- dar ekmeklerin ıslahına teşebbüs edilecektir. Bunun için de yarın Be- lediyede fırıncılar ve değirmeneilerin Iştirakile bir toplantı yapılacaktır. Bu toplantıda yeni ekmek çeşnisi tesbit edilecek ve bu çeşni üzerine ekmek imali de kati bir şekle bağlanacaktır. Değirmeneilerin ve fırıncıların da bu yeni çeşid ekmek hususunda mu- vafakatleri alınacağından ekmeklerin ulahının temin edileceği tahmin edi. Myor. ç arabacı Biribirlerile şakalaşırlarken işi kavgaya ı döktüler Büyükadada Ömer, Mürteza ve Ha- bip adlarında üç arabacı evvelki gün yağmur yüzünden iş yapamayınca orada bir meyhaneye giderek içmeğe başlamışlardır. Üç ahbap sarhoş olun- ca biribirlerinin üzerlerine bardaklar- Ja su serpmişler ve domates atmışlar- dır, Böylelikle başlıyan şaka, nihayet kavgaya dönmüştür. Fakat iş büyü. meden yetişen polisler üç sarhoş kav- gacıyı yakalamışlardır. Dür Sultanahmed birinci sulh eza mahkemesinde muhakemeleri yapılan Human, Mihman sen Kahiy melanie suçundan İkişer lira para cezasına mahküm olmuşlardır. Kavga ederken camlı kapıya çarptı Beykozda bir evde oturan Said ve Rifat isimlerinde iki arkadaş birbir- lerile kavga etmişler, bu sırada Rifat, Saidin elinden kaçmak isterken bir buzlu camlı kapıya çarparak yara- lanmıştır, Yaralı polis tarafından tedavi al- tuna alınmıştır. ararım kesi celbediyor. Derenin sahili koyu nefti fundalık ve yeşil ağaçlarla süslenmiştir. Ada- pazarlıların da sık sik ziyaret ettik- elri «Çark mevkli; hakikaten kıy- metli bir mesiredir, Jar bırakılmıştı. Habeş uşak, zaten ıh- lamuru hazır bulunduruyordu. Pija- manın ve ropdöşdinbrin geçirilmiş ol- duğu askıyı da soyunma odasına bi- raktı, Haydi Allah rahatlık versin, Be- kir! — Başka bir emriniz yok mu? — Yok yok... Haydi... Bekir, şüpheli nazarlarla odanın dört yanına baktı, Karyolanın altını, per- delerin arkasını muayene etti, — Nedir 0? Ne yapıyorsun? — E, tabil değil mi ya, beyim?... Bu- Taya çeleli ancak bir hafta oldu... Mem. | leketin huyunu, suyunu, âdetini bil- miyroum... Bizim Mısır gibi değii.. Sonra bu eve de henüz alışmadım... — Sen meraklanma... Geldiğimiz bu yeni memleket de, tuttuğumuz bu ev de gayet emniyetlidir... Hem sen fazla ppvezelik etme... Güzel güzel uyu... Yallah... Masırlı zenginlerin ekseriya hususi hizmetlerinde kullandıkları dır. Bekir, elini göğsüne bastırarak efendisini selâmladıktari sonra çıktı. Kır saçlı adam fincandaki ihlamuru İçti. Masanın üzerinde duran bir yı- ğın mektubu eline aldı. Bir koltuğa kuruldu. Zarflardan birine göz attı. Üzerinde Villlam Türner Cie. diye başlık olan bir mektuptu bu. berberi. | ler çok sevimli, tatlı yüzlü insanlar- | Haftalık piyasa Piyasada durgunluk zail olmağa başladı Türk- Rumen ve Türk - İngiliz ticaret müzakereleri Geçen haftanın fik günleri piya sada heyecan içinde geçmişti, Bu dev- re içinde piyasadaki vaziyeti şu Su- retle izah edebiliriz: İthalât piyasası çok durgundu, Ilmanda ihracat işle- ri de durmuştu. Tüccar malını güm- rükten çekmeğe sebep görmüyordu. Maamafih son günlerde vaziyet de- dişmiş, eski vahametini kaybetmiş tir. Londra - Berlin arasında mesaj- ların teati edilmesi, olmadığını ifade etmiştir. sonra piyasa geniş bir nefes almış. tar, iki gündenberi de sterlin fintin- deki sukut durmuştur. Liret te istik- rar peyda etmiştir. Siyasi hadiselerin gergin bir saf- haya girmesi ithalât ve ihracat pi- yasasında durgunluğa sebebiyet ver- diğini kisaca izah ettik, bir de bu durgunluğun haricinde, piyasada canlı (ohareketlere (tesadüf etmek mümkündür. Evvelce de yazdığımız gibi, bu faaliyet ziyade giyecek eşyalar sahasında kendisini göster. miştir. Anadoludan giyecek eşyasına karşı olan talepler artmıştır. Yeni ticaret anlaşmaları Bir taraftan, dünya meseleleri yü- yünden piyasada durgunluk ve bazı maddeler üzerinde hararetli mua- meleler görülürken diğer taraf- tan da ticaret anlaşmaları müzake- releri için hazırlıklar yapılmaktadır. Bunlardan biri, Türkiye - Romanya arasında yapılacak ticaret anlaşma- idir, Anlaşma hakkında, Bükreş bü- yük elçiliği ile Romanya Hariciye Nezareti arasndaki iptidai mahiyet- teki görüşmeler bitmiştir. Bu görüş- melerde, eylülün on beşinde bir Ru men ticaret heyetinin İstanbula gel- mesine karar verilmiştir. Ticaret Ve. kâleti dış ticaret müdürü B. Bürhan Zihni de müzakerata memur edilen heyoto viyanat adaseletir. Türkiye - Romanya arasında yapı- lacak ticaret anlaşması gene klering esasına göre tanzim edilecektir, Bun- dan üç sene evvel yapılan anlaşma neticesinde her iki memleket arasın- da ticari münasebetlerin arttığı gö- rülmüştür. Birkaç sene evvel 700 bin küsür lira olan iharcatımız, son İki sene içinde üç milyon liraya kadar yükselmiştir. İhracatımızın bu kadar artmasındaki en büyük âmillerden biri de pamuklarımızın Romanyada çok rağbet görmesidir. Biraz da bu rağbet görme hadisesi, bir Türk li rasınm 82 leyden hesab edilmesi yü- zünden yani Romanyaya ucuza mal olmasından ileri gelmektedir. Bir Türk lirası 82 ley üzerinden he- sab edildiği zaman, ihracat madde- lerimiz Romanyaya ucuza satılmak Şöyle yazılıyordu: Bay Cemil Aciba İstanbul Kahire, 25 mart 19** Muhterem efendim, Emirnamenizi telâkki ettik, Teklif ettiğiniz fabrika tesisatını da ayni su- retle deruhte edeceğiz. Gerek İstan- bulda, gerek Paris ve Londrada arzu buyurduğunuz meblâğları zatıâlinize tahsis etmeleri için merkez ve şube- lerimize teblig yaptık. Bizde açık bononoz vardır. Bu münasebetle derin hürmetleri- mizi arzederiz, muhterem efendim. William 'Türner Cie Mısırlı Aciba her halde pek zengin ve böyle vaziyetlere kanıksamış bir zat olacaktı ki, kendisine açılan bu ge- niş krediden dolayi fevkalâde mem. nun olduğunu gösterir bir harekette bile bulunmadı, Mektubu katlayıp ya- nındaki etajerin üzerine bıraktı, İkin- ci bir zarfı aldı. Bu, daha fazla alâka- sını uyandırdı. Satırları gözlerile yer- cesine okudu. Kardeşim Cemil, Senin hâlâ bu dünyada bulundu. ğunu öğrendiğimden dolayı şu esna- da, emin ol ki, en bahtiyar insanlar. dan biriyim. Uzun zamandanberi bi- se hiç bir haber vermemiş olmanla, tadır. Fakat bir de bu hadisenin menfi bir tesiri var, Romanya malları da bize pahalıya mâl olmaktadır, Bu me. seleyi yeni ticaret anlaşması müzake- Telerinde tedkik etmek lâzımdır. Romanya anlaşmasından başka, Londrada müzakereleri devam eden İngiliz - 'Türk anlaşması da vardır. Ticaret Vekâleti müsteşarı B, Halid Nazmi, bu müzakerelere memur edilmiştir. Piyasa, Türkiye - İngilte- re arasındaki bu müzakerelere bü- yük bir ehemmiyet vermektedir. Türkiye - Polonya arasında da ye- ni bir ticaret anlaşması yapılacaktı. Fakat son haftanın siyasi hadiseleri yüzünden bu anlaşma geri kalmış- tır. Esasen Polonya ile mevcud an- laşmayı bile tatbik etmek imkânları da kalmamıştır. Çünkü hiç bir Po- lonya firmaları istediğimiz mallar gönderemiyorlar, İhracat maddelerimizin vaziyeti İzmirde kuru üzüm piyasası yeni açılmıştı. Tam bu esnada beynelmi- lel buhran gergin bir safhaya gir- mişti. Bu hadi: rin en büyük tesi- ri; kuru üzüm, fındık gibi maddeler üzerinde - görülmüştür. Diğer maddeler hakkında her haf- ta yaptığımız ayrı ayrı izahları yap- mağa sebeb yktur. Çünkü bu mad- deler üzerinde kaydedilecek yeni bir vaziyet yoktur, Esasen ihracat maddelerini sevket- mek için limanda kâfi derecede ec- nebi vapuru yoktur. İtalyan, Alman vapurları aldıkları emir üzerine Ji. manlarımızdan ayrılmışlardır. İtig' liz ve Fransiz vapurları da sefere çık- mıyorlar. Limanımızda bulunan va purların ekserisi Yunan, Romanya, Sovyet, İsveç bandıralı vapurlardır. Harp ihtimalleri karşısında, ihra- cat tacirlerimiz daha ziyade Köslen. sa irânsit yolunu tercih etmişlerdir. Fakat bu yöl vasıtasile de mal Sev- ketmek için, kâfi vapur yoktur. Ro- manya vapurları ancak haftada bir defa limanımızdan Köstenceye sefer yapıyorlar. H.A Ev, Apartıman kiralamak için «Akşam»ın KÜÇÜK İLANLARI En süratli ve en ucuz vasıtadır. bilsen ne derece üzülüyordum. Nasıl ol. du da bizi böyle ihmal ettin? Valfahi başıma bir felâket geldi sanmıştımi. Gayet iyi sıhhatte olduğunu, işleri- ni de ilerleterek zengin bir hale geldi- ğini öğrenmekle pek sevindim, Acıbademdeki köşkün satış muame- lesinden tabiatile haberim vardı. Fa- kat Cemil Aciba denen Mısırlı zatın sen olabileceğine katiyen ihtimal ver. miyordum. Ekseriyetle Mısırlılar İs- tanbula gelir, buradaki büyük, güzel manzaralı, bağlı bahçeli yerleri alır. lar, kendi gustolarına göre düzeltirler, Seni de onlardan bir sanmıştım. Beni ziyaret etmeni dört gözle bek- lerim. Fakat daha evvel, istediğin ma- Tümatı derhal veriyorum. Pederinden mevrus emlâk ve saireyi tasfiye etmek işini bana havale etmiş» tin, On beş sene evvel bu vazifeyi ta- mamladım. Hesaplaştık, Fakat o ta rihten itibaren sana bir satır mektup yazmak imkinmı bulamadım. Zira adresin malüm değildi. Aramızdan bir gölge gibi sıyrılmış, çıkmış, gitmiştin. Hiç bir iz hrakmamıştın, Hissiyatma karşı gelmek ihtimali yoktu. Herhalde bu memlekette büyük bir fenalık görmüş olacaktın ki, bü- yük bir inkisar duyarak uzaklaşmış, gitmiştin. Ne sırdı bu? Ne olmustu? Ne vardı? Bir türlü anhıyamıyorum. (Arkası var),