Haftanın mizahı 3 — Boğazı geçerken!.. Vapur Beşiktaş önlerinde iken ye- mek zili çaldı Güzel Boğaz kıyıları- nı seyredenler güverteden istemiye- Tek ayrıldılar. Canı sıkılanlardan biri de bay Amca idi: Boğaz meselesi ikileşti!, diyerek yemek salonuna girdi. Bir ma karşılıklı oturduk. Geminin nefis mekleri geçid resmine dı, Dikkat ettim, bay Amcanın tabağına konan yemekler olduğu gibi kalkıyordu. — Rahatsız mısın bay Amca?.. di. ye sordum. — Hayır, boğfazımdan geçmiyor, dedi. Ve gözlerini salonun pencere- sinden dışarıya, kıyılara dikti, Baktı- gı yere baktım Kömür dağlarile bir yangın yerine benziyen «Kuruçeşme. önünde idik! * Yemek masalarını rilerinden daha k insanlar dol- durmuştu. Bir operatör meharetile çatal, bıçak kullanan, usta bir çap- kının kadın soyması gibi ince bir yö aya lokanta müşte- bir $ u- çe parmağının arasina meharetle n nun yanı sıkıştırd iç tıran, eti çatalla kesip biçakla ağar na götürmeğe çalış nı yolcular görü- -Z'Ü'M “BAYRAMI; | i tabağında dolaş- i nüyor. En hoşa giden garsonların servisi Hepsi biribirinden temiz, nazik ve işlerinin ehli. Bunların hepsi deniz yollarının garson mektebinde yetişiyormuş, de- dim. Tam bu sırada yolculardan bi- rinin elinden kurtulan bir çatal parkwerin üstünde bir baştan bir başa kaydı, gitti. Bay Amca mü- tebessim — Anlaşılıyor ki yolcular için de bir mektebe ihtiyaç var!.. dedi. * Kahvelerimizi güvertede içiyoruz. Vapür Büyükdereyi geçiyor. Kıyıla rın güzelliğini seyredenlere bakıyo- herkes «Karınca kadarnca» şairane Sözler yumurtlamakla meş gul, Ben de bunlara uydum; Boğaz kıyıları, mavi bir yatağa karşı karşıya uzanmış ve biribirinin gözlerine bakan iki sevgiliye benzi- yor bay Amca dedim Bay Amca — Güzel teşbih amma yerinde değil, dedi. Eğer iki sevgili olsalardı arâlarından böyle Su $iz mazdı! rum, * Boğazdan çıktık, Karadenize açılı- yoruz. Etrafı temaşa etmekten yoru anlar kendilerine başka bir iş ara- maya başladılar. Biz, birkaç kişi ha- sır koltuklara oturduk, ' kitaplarımı- zı, gazelelerimizi açtık. Bây Amca hâlâ küpeştede. Sigara- sıni tüttürerek denizi, dağları, kö- püklü kıyıları seyrediyor. — Sen de oturup bir kilap oku- san a bay Amca, dedim. - Tabiatı okumayı tercih ederim um, dedi, hiç olmazsa dil yanlışı (as) yok, tercüme yan- k yakl... ışı yok, ukalğ * «te Bay amca kitabınış . bir hayli okuduktan sonra «biraz da be- şer kitabını okuyalım bakalım! di- yerek arka güverte yolcularını seyre geçti. Ben de katıldı Güverte, iktidar alanı gibi, şahsi ı (Yazı ve resimler: Cemal Nadir'in) Devlaymakı Yutulan para!. Adliyenin başına yeni bir iş daha çıktığı görülüyor: Rüşvet suçlularının midelerini X Şuana tutmak, yahut yıkamak! Rüşvet alan adam sıkıyı görünce, kati! âletini kuyuya atan katil gibi, elindeki paraları mideye indiriyor! .. Deve klarına cuk oturtarak hü- küm süren kadıların devrinde bu rnâzlığın belki bir kıymeti olurdu bir defa bile suçlu- midesinden para çıkarıldığı du- Imadı! Ya paralar dayanıksız, ya midele: Büyük har dört senelik bir etin müzahrafalını öğütüp haz- mettiğine göre ikinci ihtimal daha kuvvetli! O Insan.midesi ki gayyâsında nice altınlar, nice mısır koçanları ve at, eşek vir nice mahlükat eriyip gitti! O insan midesi ki Avrupanın Of- tasında Avusturya ile Çekoslovakya- yı n ra şimdi de Pe lonyayı yutmağa hazırlanıyor!. Bir kâğıd parçasının lâfı mı olur? Adliye, yutulan paralai bulmak mürteşilerin midelerini röntgen borular sarkı- t vazifesini yapıyor, hattâ kabahatlıları morg tezgâhın yatırıp lomka lomka yapsa haklı! Ancak rüşvet olarak alınan para ekseri midesinden baş- sömüri için lâm mürteşini, ka midelere iner! Onu ya bir metresin, ya bir müra- bahacının, ya bir kumarhane sahibi- nin, yahut da bir meyhanecinin mi- desinde aramalıdır!. teşebbüslerin biribirile yarış ettikleri yerlerden biri!... Elde ettikleri yerlerin değerins gö- re yolcuların zekâsını ve ne derece te- şebbüs sahibi olduklarını uzaktan an lamak mümkün... güvertenin en Tüzgâr tut. maz yerinde yer kapmış olan şu mem- nun-zat ambarın kapağı üstünde, Ka- radenizin rüzgârı, güneşi altında bağ- daş kurmuş olan şu zatlardan her halde daha açıkgöz, daha akıllı. Ni. tekim biri eli yanağında «Saçlarıma ak düştü...» şarkısını söylerken, öte- ki «Hapşuu!,..» diye aksınp öksürü. yor!... Güvertenin kargaşalığı ara- sında namaza durmuş iki yolcu gö- züme ilişti. Bulundukları yer güver- tenin belki en rahatsiz bir yeri, Gemi yalpalasa denize düşecekler. Maama- fih oldukça becerikli adamlar ki her- kesin ancak yatıp oturabildiği yerde onlar namaz da kılabiliyorlar!... Bây amcaya gösterdim: — Bari ka Zâya bıraksalardı, dedim, acelesi ne idi?;.. Bay amca itiraz elti; — Ne yapsın- lar, dedi, dünyada daha rahat bir yer âhirette olsun iyi bir v 20 — Roosevelt Hitlere gönderdiği mesajda benden bahsediyor!... — Sahi mi?. hi ya!... Baküa;., yüz milyonlarca insan...» diyor!...