POLİTİKA Moskova müzakereleri İngiltere hükümeti Sovyetlerle evvelâ Londrada başlayıp sonradan Ce- nevrede ve nihayet Moskovada devam eden müzakerelerde İngiliz . sefirine yardım etmek üzere iki ay evvel Hariciye Nezareti orta Avrupa işleri şubesi müdürü Strang'i göndermişti, Şimdi bu zat, Almanyadan geçmemek için, Stokholm tarikile Londraya dönüyor. Dolayısile tecavüz meselesi ve daha doğrusu Baltık hükümetlerinin vaziyeti üzerinde siyasi müzakerelerden çıkan fikir mübayeneti hakkında İngiltere hükümetine şifahi izahat verecektir. İngiltere hükümeti parlâmentonun tatilden evvelki son celsesinde izah eyle- , diği veçhile Baltık hükümetlerine kendileri istemedikleri halde teminat ve- rilmesine ve üç büyük Devlet arasındaki kararlarda mezvu edilmesine taraf- Londrada yeniden bir bomba patla- ehemmiyet atfediyor. dar değildir. Sovyet hükümeti ise bu hükümetlerden emin olmağa hayati © Strahg Londrada izahat verirken gene Almanyadan geçmemek için deniz yolile ve Leningrad üzerinden yola çıkan İngiliz ve Fransız askeri heyetleri Moskovada askeri müzakerelere başlıyacaklardır. Askeri müzakerelerde Sov- yetlerin Baltık hükümetleri cihetinden tecavüze uğraması ihtimali de görü- . şüleceğinden bu hususta meydana gelecek anlaşma siyasi müzakerelerde İn- gillerenin gördüğü mahzurları bertaraf edebilir. Fakat askuri müzakerelerde Lehistanın vaziyetinden dolayı müşkilât çık- masi muhtemeldir. Sovyetlerle Almanya hemhudud değildirler. Arada Lehis- tan vardır. Garpte Almanya ile İngiltere ve Fransa meşgul bulundukları zaman Sovyetlerin askeri ve hava kuvvetleri Almanyayı Şarktan uğraştıra- bilmek için Lehistanın topraklarından ve havasından geçmek mecburiyetin. dedirler. Halbuki Lehistan İngiltere ve Fransa ile müttefik olup bunlarla işbirliği yapmağa hazır bulunduğu halde Sovyetlerle her hangi suretle işbir- liği yapmağa ve bahusus Sovyet kuvvetlerinin Lehistan arazisine girmesine şiddetle muhaliftir. Lehistan buna razı olmadıkça Moskovadaki askeri mü- zakerelerden pratik neticelerin alınması güç olacaktır. AKŞAM Ayna merakı 1001 ayna peşinde koşan bir Macar kadınının akibeti Geçen gün Peştede bir müzayede- de Katia Horvath isminde bir Macar Kadınının terekesinden çikan bir ay- Da çerçevesi satılmıştır. Ayna cami eksik olan bu çerçevenin işçiliği çok mükemmeldi. Her tarafı sedef, fldi- şi ve altın kakmalı idi. Çerçevenin müzayedesine iştirak edenlerin pek azı, onun içindeki cam ayna ile bera- ber bir saadetin ve bir hayatın sö- nüp gittiğini biliyordu. , Büyük bir Macar müessesesinin mü- dürü olan Johann Horvat her akşam evine dönüşünde karısı kendisini O «gün yine yeni bir ayna bulduğunu müjdeliyerek Karşıladıkça gülümse- mekten kendisini alamıyordu. Ne yapsın, çeşit çeşit aynalar bulup sa- tın almak genç ve güzel karısının en büyük merakı idi. Onun için Johann Horvat bir gün şaka olsun diye bir gazete ilânı göstermekte bir mahzur görmeği Bu ilânda bir Amerikalı milyoner di- yordu ki: «En iyi bir ayna koleksiyonu ya- pana 5000 dolar ikramiye var. Ko- leksiyonun en iyisi bir mütehassıslar heyeti tarafından tayin edilecektir. Koleksiyonun hazırlanması için 5 senelik bir mühlet veriliyor. Fazla tafsilât için ...... ye müracaat edi niz» Katia bu ilânı oküyünca evvelâ güldü. Fakat sonra kendisini bir dü- şüncedir aldı. Bizzat ayna meraklısı olduğunu bildirerelğ gösterilen yere müracaatla tafsilât istedi. Gelen ce- vap gazetede çıkan ilânın ciddiyeti- ne hiç şüphe bırakmıyordu. Katia için ertesi günden ilibaren artık büsbütün yeni bir hayat baş- ladı, O yalnız ve yalnız aynaları dü- şünüyordu. Onun İçin kocasını kan- dırarak uzun seyahatler yaptı, İtal- yayı dolaştı. Bütün bu seyahatleri esnasında gözü hiç bir şey görmedi, çünkü mütemadiyen ayna aradı, İtalyadan sonra sıra Fransaya gel. di. Daha sonra hemen bütün Avru- pa memleketlerini dolaştı. Buralarda ayna salın almak için birçok paralar sarfetti, Kocası bundan dolayı şikâ- .yet ettikçe aynlara yatırılan parala- rn beş sene sonra geri alınacağını söyliyerek onu teselli ediyordü. Katianın satın aldığı aynalar için- 'de en pahalısı on altıncı Lul'ye âit olduğu söylenen bir ayna-idi. Bu ay- | nanın üzerinde garip bir yazı vardı: «Ben gittiğim zaman bana sahip olan da arkamdan gelecektir!» deni- Myordu. Bu cümleden türlü türlü manalar çıkarmak kabildi. Fakat Katin batıl itikatlara inanmadığı İçin o cümleye manalar vermek ha- tırına gelmedi, O aynayı her seyaha- tinde yanında taşıyordu. Tayin edilen beş sene dolmadan Katla şimdiye kadar emsali görülme- Miş denilecek kadar güzel bir ayna koleksiyonuna malik obulunuyordu. Kadın bu koleksiyonu Budapeştede bir arâya topladıktan sonra önü A- merikalı milyonere takdim etmiye hazırlandı, Fakat, milyonerin birkaç hafta evvel vefat ettiğini haber aldı. Milyonerin varisleri müsabakayı ta- nımadıkları için aynaların hepsi Ka- tia'da kaldı. Bununla beraber kadın bu halden yese düşmedi, bilâkis aynaların ken- disinde kalmasına sevindi. Ancak bundan söonrâ biribirini takip eden felâketler, kocasınm ölmesi, harp sonu akibetleri, paraların kıymetten düşmesi gibi hâdiseler Katia'yı da mahvetti, Kadın metruk ve fakir kal- dı. Son paralarmı da bitirince Katla küçük bir odada oturmaya başladı. Bu odada yegâne serveti ayna kolek- siyonu idi. 1001 ayna duvarlarda ası- lı duruyordu veyahut dolaplara yer: | leştirilmişti, Katla, artık bu aynala- rı birer birer satarak yaşayabiliyor- du, Kendisinin müzayakada olduğu- nu bilen alıcılar aynalara ekseriya pek az para veriyorlardı. Katianın elinde kalan son ayna on altıncı Luiye ait olduğu söylenen- di. Kadın bir sabah dertli bakışlarile | © aynaya bakarken sendeliyerek ay- nanın üzerine düştü, kırılan aynanın bir. parçası şah damarını kesti, Bir zaman sonra Katia odasında ölü bir halde bulundu. Aynanın üzerindeki yazı hükmünü icra etmiş oldu: «Ben gittiğim zaman bana sahip olan da arkamdan gelecektir.» Hava taarruzla- rından korunma Dahiliye Vekili dün hazırlık- larla meşgul oldu Birkaç gündenberi şehrimizde tet- kikatla meşgul olan Dahiliye Vekili B. Palk Öztrak dün sabah vilâyete gelmiş, Vali doktor Lütfi Kırdar, Vali muavini B, Muzaffer, Dahiliye Vekâleti seferberlik - şubesi müdürü B.. Hüsameddin, . vilâyet seferberlik müdürü B. Nall ile birlikte, Trakya manevraları münasebetile talimatna- me hükümlerini heşrettiğimiz pasif Koruma talimatnamesinin tatbiki et- rafındaki | hazırlıklarla o meşgul ol. muştur, Bu maksadla teşkil edilecek komis- yonlarla her kaza ve nahiyede alına- cak tertipler etrafında bazı kararlar verilmiştir. Dahiliye Vekili B. Faik Öztrak re. fakatinde Vali ve Belediye Reisi B. Lütfi Kırdar olduğu halde bu sabah Taksimdeki Belediye sular idaresine giderek İstanbulun su işleri etta- fında izahat alacaktır. i Sean İngilteredeki suikasdları tertip eden J Irlandalı tedhişçilerin reisinin garip ve maceralarla dolu hayatı i dığını ve 150 kişinin yaralandığını telgraflar haber veriyor. İngilterede ne zaman bir bomba patlasa derhal Sean Russel ismi akla gelmektedir. Sean Russel kimdir?... Sean Russel Irlandalı Cümhuriyet- çilerin reisidir. Daha doğrusu Irlan. da tedhiş hareketin başıdır. Yapılan bütün suikasdları o tertip etmektedir. İngiliz polisi aylardanberi Sean Russel ele geçirmeğe çalışmakta, fakat bir türlü muvaffak olamamaktadır. Sean Russel hir metre 86 santimet- re boyunda iri yarı, çok kuvvetli bir adamdır. Yaşı elliye varmış olmasına rağmen mütemadiyen yaptığı sporlar sayesinde çevikliğini muhafaza etmiş» tir, Sean fakir bir filenin çocuğudur. Dublin üniversitesini bitirdikten son- ra iki kardeşile birlikte küçük bir hır. davatçı dükkânı idâre etmiştir. Sean bir taraftan dükkânın idaresile meş» gul ölürken diğer taraftan halk ara- sında İngiltere sleyhinde propaganda yapmağa başlamıştır. Polis nihayet-bu propaganda ile alâ- kâdar olarak Sean'ın evinde araştırma yapmıştır. Burada kendisinin gizli bir odada otürdüğu anlaşılmıştır. Bu oda, ya banyo dairesindeki büyük bir ay- nadan gelirdi.. Tâvabonun altında bulunan bir düğmeye basılınca ayna açılır ve içeri girilirdi. Sean burada çalışırdı. 25 sene komitecilik Sean Russel komitecilik faaliyetine başladığı zaman 25 yaşında idi, 916 da Dublin ihtilâli çıktığı zaman bir höç- renin şefi idi. 920 de kendisi komite. nin cephane müdürlüğüne getirilmiş. ti. Bu vazife bütün bombaları muha» faza etmek ve Suikastler tertip eyle- mekti, Bean iptida mühimmat depoları yü- cude getirmeğe başlamış ve 6 sene uğ- raşarak 12 depo tesis etmiştir. İşte bu sırada Dublin gümrüğünde bombalar patlıyarak büyük bir yangın çıkmış- tır. Sean kendini unutturmak için şehrin şimalinde ve kenar mahâlleler- den birine çekilmiştir. Burada küçük bir ev kiralamış ve evin bahçesinde do. mates, salata yetiştirerek bunları pa- zarda satmağa başlamıştı. 928 den 932 senesine kadar bu suretle sakin bir ha- yat yaşamış ve 6 sene zarfında Dublin de hiçbir sulkasd vukua gelmemiştir. 932 de Sean Russel yeniden faaliy3. te geçmiştir, Komitesi, Iş başma gelen de Valera'nın İngiltereden tamamen Russel kimdir? | ayrı bir Irlarida cümhuriyeti İlânına razı olmaması üzerine tekrar teşkili- ta başlamıştır. Bir müddet sonra Dub. | lin şehrinin her tarafına halkı kıyama © teşvik eden beyannameler yapıştır. . mıştır. Bunda Sean Russel ile diğer 8 kişinin İmzası vardır. İmzası olanlar» dan Flemming geçen kânunusunide Lord Halifaksa bir ültimatom gönde. terek İngilterenin 4 gün iğinde şimali Irlandadati askerini * çekmesini İsti- yen adamdır. Komite teşkilâtı Sean Russel son harekete geçtiği zâ man Dublin havalisinde 1500, Irlanda» nın şimalinde 5000, İngilterede ve İs- koçyada 3000 kişiden mürekep kuy- vetler teşkil etmiştir. Bundan başka 300 » 400 kadar bomba atıcısı vardı, Üç ay evvel Sean Russel şimali Amö,. rikaya gitmiş, akrabasından birini Zi- yaret edeceğini söyliyerek Amerikaya girmiştir. Fakat Amerikaya girer gir. mez derhal faaliyete girişmiş, bir ta- raftan Nazi teşkilâtının, diğer taraf. tan bir kısım Irlandalılârın yardımile 600 bin İngiliz lirası toplamıştır. İşte | şimdi bu para ile sulkasd tertip ek mektedir. İstekleri nedir? Sean Russel'in ve kendisile birlikte | hareket eden müfrit Irlandalıların i$- tedikleri şimal Irlandanın da bugün. | kü Irlanda hükümetine tihakı ve Irlan» da da İngiltereden tamamen ayrı bir * cümhuriyet ilân edilmesidir. Halbuki şimali Irlanda halkı din ve diğer birçok noktalar itibarile diğer Irlandalılardam farklı olduklarından İngiltereye tabi bulunuyorlar. Bundan başka Irlandâ- da da iş başında bulunan hükümet er. kânı ve halkın ekseriyeti İngiltere ile mevcud münasebetlerin devam ettiril. mesi taraftardır. Iktisadi meseleler Mektep malzemesini ucuzlattırmalıyız Maarif Vekilimiz Hasan Âli Yücel, | Mineli yerli mallar sergisini gezerken, | yas mürekebi ve kurşun kalemi taşhir #den paviyonlarda, uzun müddet i tar. Kendisi bu meşsuliyetini şu suretle izah etmektedir; — Mektep talebesine ucuz malzeme te- min edeceğiz, bu sene kırk püraya, mek- tep defteri sattırmak kabil olacaktır. Bu- nunla beraber yazı mürekkebini ucuzlat- mak kabil midir? Maarif Vekilimizin bu S$ualine cevap vermek için, sanayi birliği tarafından bir rapor hazırlanmaktadır. Bu raporda, ta- Iebeye ucuz malzeme temin etmek için neler yapılacağı etrafı bir surette izah edilmektedir. Bugünkü şerait altında yazı mürekkebi, kurşun kalemi, defter, resim kâğıdı gibi mektep maizemesi ucuz değildir. Bütün bu malzemenin ucuz olmaması, hayat pahalılığında mühim bir mevki tutmak- tadır, Bilhassa üç, beş çocuklu bir aile İçin, mektep malzemesi masrafı bir mut- fak masrafına yakındır. Bu malzemenin geldiğinden bahsederler. Tühali imasraflarıni ucuzlatmak, tahsil imkânını bütün halk kitlelerine temin etmek, demokrasinin İcaplarından biridir. Maarif Vekilimiz, mektep malzemesinin pahalıliğile mücadele etmek suretile, en demokratik ve halkçı bir vazifeyi ifa et- mektedir ki, bu hareketini takdirle kar- glarız, Mektep malzemesini uczlatmak, bunla- ra bir fiat tayin etmek İmkânlarıda mevcuddur. Meselâ, bir küçük şişe mü- rekkep 10 kuruştur. Alâkadarların söyle- diğine göre, eğer bu şişeden daha ax gümrük resmi alınsa, bu şiğe mürekkep 8 kuruşa bile satılabilirmiş. Çünkü şişe- nin içindeki mürekkep, 60 - 70 paradır. Yüz paraya satılan kurşun kalemini dö 60 paraya satmak kabildir. Kurşun kale- minin de iptidal maddelerini, idari ted- birler sayesinde fubrikatöre ucuza mal edebiliriz. Bütün bu tedbirlerden sonra en fakir bir talebe bile, ucuz ucuz mek- tep malzemesi temin edebilecektir. ği Hüseyin Avni Polonyallar istiklâl hareketlerinin 25 inel yıldönümünü kutladılar, Diğer ismi do Lehistan olan bu memle- kotin bir muvakkat gurubu olmuş, fakat bir buçuk asra yakın kayboluştan sonra, Polonya, umumi harbi müteakib yine or- taya çıkmıştır. On sekizinci usırda bu memleket Rus- yadan sonra Avrupanın en büyük ülke- siydi. Fakat krallarını asilzadeler seçerdi. Hükümdarın mevkii her intihapta biraz daha sarsılırdı. Harp ve sulh yapmak, ver- gi koymak uslzadelerin Diyet meclisine verilmişti. Meclise gelen ber iş için ami- zada mümessillerinden: her hangi biri «Ban istemiyorum!e diyebilirdi.. Memlo- kette bir milyon asil, on üç milyon halk yardı ve bu İlik köle gibiydi. Hiç bir hakka sahip bulunmuyordu. İşte bu şerait altında bulunan Polonyayı, bilhassa Rus Çariçesi ikinci Katerinin ve Türkiye ise bu paylaşmayı tanımadı. Türkler süferu davet ederlerken Polonya sefirinin yerini baş bırakırlar; teşrifatçı: — Leh ciçisi mazereti olduğundan ge- dememiştir! - diye ilân ederdi. Polonya 1772 ile 1795 arasında üçe ay- rildıktan sonra bu yağmaya iştirak eden üç komşu devlet onu birdaha dirilme» mek için aralarında ahdettiler. Her biri kendi sahasındaki Lehlerin milli hususi- Polonya devleti Nasıl batmıştı, nasıl canlandı? İerini gidertmek, onları Ruslaştırmak, | Krallar; yahut Avusturyalılaştar» | 1807 de bir Varşova dükalığı kurdu. Fakat | ancak sekiz gens tnevcudiyet süren bu hükümet 1815 de Napolyon sukutu üzerine dağıldı. Garp kısmı Poze- rian dükalığı ienile Prusyaya geçti. Rusya Çarı ise, -Lehistanın en yağlı | Krah sayılıyordu. Yalnız Kra- İĞ civarında meaikür üç deyletin himaz yasi altında serbes bir mıntakacık vardı. Fakat Çarların çok şiddetli bazyikleri üze- rine Rusyada Lehliler ayaklanınca Mos- koflar cehennemi bir istibinda başladılar. Üniversitelerle beraber bütün mektepler kapatıldı. 1845 < 1848 arasında Prusya ve Avusturya Lehiileri de İsyana kalktı. Krakovl şehri de Avusturyalıların eline Polonya San spora 1921 de Riga muahedesile şark » 1853 teki yeni bir iNtUAl üzerine Ruslap umumi hayatla Leh dilini yasak ettiler, Avusturyahlar tatbik etmiştir. İşte cihan harbi patladığı sırada Lahis- tan bu vaziyetteydi. Ruslar, Rus himaye- sinde müstakil bir Lehistan kuracaklarını Hân etiler. Diğer taraftan Almanlara Avusturyalılar da mareşal Pisudekinin kumandası altında Lehlilerden müteşekkil bir ordu yaratmışlardı. 1015 de Alman or- duları Varşovaya girince Cermen devlet leri meşrati bir Leh Krallığı meydana gö tirdiler amma; buna bizzat Lehliler itimad. etmedi. Arbedeler çıktı, Pilsudaki tevkif olundu. p Iülkf hükümetleri 1918 de neşrettikleri şartlarından hanesinden Varşovaya dönen mareşal . Püsudskiye verildi. 28 ye içe 1919 da Polonya hükümetinin budu taayyün etti, zi > Bolşetik orduların durdurduk- hududunu da tanıttı. Bugün 388328 kilo- metre murabbalık ve 33 milyon nüfüslü bir inemlekettir. Bi Sinema filimleri hususi depolarda saklanmiyacak Belediyenin Fatihte bir filim da. posu vardır. Bütün sinemacıların filimlerini bu kiraladıkları mahallerde muhafaza etmeleri lâ zımdır. Fakat bazı sinema müssses&- lerinin filimlerini şehir içinde kira- iadıkları depolarda muhafaza ettik. leri görülmüştür. Bunun bir tehlike teşkil edeceğini düşünen Belediye, şehir içinde bu gi. bi hususi yerlerde filim muhafaza edilmemesini (alâkadarlara tebliğ