25 Teramuz 1939 mamamman. AKŞAM Atina ve Pirede ucuzluk haftası başladı 4 ağustosun büyük şenliklerle kutlanması için hazırlık yapılıyor Atfua (Hususi muhabirimizden) — Atina ve Pirede, halc:. Piyasa müs- teşarlığının koyduğu narh #atlerin- den dâha ucuza mal satmak için Payi- taht Nezareti tarafından tertip edi- Jen ve on gün sürecek olan ucuzluk haftası 20 temmuzda, başlamıştır. 2,000 mağaza ve dükkân bu ucuz- Juk haftasının devamı müddetince halka muayyen fiatlerden daha ucu- za mal satmağı taahhüd etmiş ve tat- bikatınz başlamıştır. Hükümet bu teşebbüsün muvaffa- kiyeti için her tedbire başvurmuş, büyük afişlerle ucuzluk haftasının bartadığını ilân etmiş, ucuza mal sat- hhüt eden büyük mağaza rn camekânlarına bü. m ettiği müd- arındaki Likavitos te- crİ geceleri tenvir edilecektir. Yu- i Başvekili B. Metaksas, yanında taht Nazırı olduğu halde, mağa- ırı ve dükkânları birer birer dola- arak, fatleri "bizzat tedkik ve kon- tmiştir. Atina ve Pire belediyele- bandoları, sokakları ve caddele- ri dolaşarak, muhtelif havalar çalmak haftasınm başladı- Halk ucuzluk haftasına iştirak eden | mağaza ve dükkânlara akın ederek külliyetii mübayaatta bulunmakta ve bu sayede tacirlerin elindeki stok mal- Jar satıldığı gibi, halk ihtiyaçlarını da | dana ucuza ve tedarik eyle. mektedir temin 4 Ağustos bayramı Yunanistan, Metaksas hükümeti- rin iktidara gelisinin üçüncü yıldö- nümüne raslayan 4 ağustosu da bü- | k şenlikler ile kutlamağa hazırlanı- ! 4 ağustos, bütün Yunanistanda milli bir bayram gibi tesit edilecek | ve bütün halkın iştirakile toplantı- ar tertip edilerek Metaksas hükü- üç sene zarfında başardığı z ettirilecektir. Hükümet, u maksatla bütün Yunan şehirleri. büyük meydanlarında konferans- cektir. sınıfının bu merasime en ki için lâzım alınmıştır. Filhakika iç sene gibi pek a, birçok a tedbb ter senelerdenberi ihtiraslar hat yüzü göremiyen site dahili hu: Üş, uzun i yasi yüzünden bu ret vermiş, zın, dev- tasarruflar- dan temin ettiği kaynaklarla ordu- nun teslihalına milyarlarca drahmi sarfetmiştir, varldatında yaptığı B. Metaksas, sık sık drahminin te- mevvüç ve sukullarından zarara uğ- rayan memleket iktısadiyatını da sağlam bir esasa İstinat ettirmiş, drahminin fiyatnı o Sabitleştirmiş, halkı büyük zararlardan kurtarmış, Yunanistanın mali itibarını iade ef- miştir Bugünkü hükümetin en büyük muvaffakiyetlerinden biri de Yuna- tanda müzmin bir dert olan grev- lere bir nihayet vermiş olmasıdır. Üç sene evveline kadar, Yunanistanda gün geçmiyordu ki, grevler çıkma sın. Bu grevler, hükümetin istihsal kudretini darbeliyor ve milli ser- veli azaltıyordu. B, Metaksas Ş$ma geline arasındaki ibtilâfları vaziyetin 2ı- | man ve kefaleti altında ve hakkani- i refi ve hareketli Yunan Başvekili B. Metaksas birle grevlerin önüne geçmiştir. Bu gün Yunanistanda amele olsun, pat- ron olsun hak ve menfaatinin siya- net edildiğinden emin olarak, işine ve gücüne devam ediyor. Amele ile patron imeselesinin iki tarafın hak ve menfaatlerini koru- yarak halledilmesi, müfrit propagan- dacıların tabrik ve teşviklerine de kati bir sed çekmiştir. Komünistlik cürmünden dolayı, muhtelif adalara sürülmüş olanlar bu hareketlerinden nadim olduklarını hükümete bildir- mişler ve derhal aifedilmişlerdir, Hükümet müfrit sol cenah tahri- kâtına Karşı çok imüteyakkız dav- ranmakla beraber, nedamet ve deha- let edenleri affediyor. Bu siyasi, ikti- sadi, mali, içtimai, tedbirler saye- sinde Yunanistan dahili huzur ve süküna kavuşmuştur. İşte Yunan milleti, yukarıda söylediğimiz gibi kendisini bu dahili huzur ve süküna kavuşturan 4 ağustosu büyük şen Miklerie kutlamağa hazırlanıyor. “. Nevyork sergisinde Türk günü çok şaşaalı oldu Mühim nutuklar söylendi, Milli oyunlar oynandı, muazzam tezahürat yapıldı Newyork 24 (AA) Anadolu ajansının hususi muhabiri bildiriyor; Nevyork sergisinde Türk günü Şe- bir şekilde kut- Jandı. Sabah gazetelerindeki program ve | haberler Türk günü üzerine dikkati z toplamıştı. Sergi gazetesinin İlk sahifesinde büyük elçimizle komisyon reisimi Amerika halkına ve sergi ziyaretçile- rine birer mesajı çıktı. Tkisinde de Türk barış siyasetinin yarının dün- yasına aid ideallere uygunluğu teba- rüz ettiriliyordu. Sergideki ordu ve donanma ime lerile serginin Avrupa müdüründen mürekkep “Türk bayraklarını hamil bir otomo) kafilesi ile 11 de komisj ne geldiler, ik elçimizle refika- sını, misa Marak bulunan Tokio heyetini, aldılar. taşıyan mot mü- şubesi Önüz letii Türk bayr sker, bayrağımızı se Teşrifat dairesir misafir /defteri imzalandıktan sonra paviyonumuzun önünde geçid resmi yapıldı. Sonra ikan federal binasında heyete şampanyalar ikram edildi Serginin verdiği öğle ziyafetinde sergi reisi, Cümhurreisi İsmet İnö- nünün ve bü; Jçimiz, Amerika Cümhurrdsinin shbatine kadehleri ni kaldırdılar, Saat 4,30 da, resmi davetlilerden, yurddan gelen : seyyahlardan, Ner- york Türklerinden k tan mürekkep binlerce kişilik bir kitle, serginin sulh meydanında toplandı. Nevyorktaki Yunan teşkilâtına / Türk - Amerikan cemiyeti reislerin- I den profesör Traser, Türk inkılâbi- islerle kafile Nevyork'un cü» | mensup 150 kişilik iki kafile ünilor- | malarla ve bendolarile gelip Türk - Yunan odoslluğu şerefine yaptılar. Bayrağımızı Sonuna kad nümayiş selâmladılar. erasimde kaldılar. Eiçimiz, 'de aynen çıkan dikkat toplayan nutukla, İnsan- hğın beraberce menfaatleri Okarşı- Yet dairesinde kal amelenin Tenfaatlerini patronların hukuku ÜC telif ve tevzin etmiş ve bu ted- sında bugünkü emniyetsizliğin râci mânasını, Türkiyenin sulh lehine atılgan rolünü, yarının ümidli mân- zarasmnı ortaya koydu. nın neticelerine dair nutuk okudu. Nevyork Türklerinden Fehmi, Ame- rika İle dostluğumuzun kiymetini ileri sürdü. Zeybek . kıyafetli o talebelerimiz, bayrağımızla ilerlediler ve zeybek oy- nadılar, Radyoda meşhur Amerikan koro Su, Türk İdeallerine dair Vedad'ın hazırladığı canlı parçayı trampel ses- leri arasında güzel okudu. Yirmi ya- şında Amerikanm en kuvvetli kadın viyolon şöhretini kazanan Bidar Celâl parçalar çaldı. kıymetli bir n bayrakları atıldı. Bu arın, dâvetlimiz oldukla Sonra bayan irsi Uncunun ter- tibi ile 12 talebemiz Anadolu dans. ları yaptılar. Çok beğenildi. Altı Ka- rağenizli mdeş, kemençe ile di filelerle birlikte, muntazam alay.halinde, Yunan ve ilerinde tezahürler yapıldı vuzda Amerikan üt âlemlerine men- ziyafet Cihan federasyonu kurulması Je- hine başladığı hareketle Amerikadâ günün meşhur şahsiyeti olan ga- zeteci Strelt, “Balkan pakt ile Saadâbâd'ın dünya federasyonu le hinde adımlar olduğunu ileri sürdü. General Harbord, Sıvas'ta Atatük'. le 1919 da mülâkatının hatıralarım heyecanla anlattı: Sergi İngiliz umui komiseri, barış beraberliğimiz hakkında kuvvetli bir nutuk söyledi. Buru takip eden sergi relsinin nut- kundan sonra keman vedans pfog- ramı İekrarlandı. Sabah dörde ka dar havuzlar, renkli ışıklar ve selvi- ler arasında danslar devam etti. Misafirlerimiz unutulmaz bir gece geçirdiklerini, Türk gününün, canlı ve samimi havası ve İntizamı ile bü- yük bir üstünlük gösterdiğini söyle- diler. Gündüz merasimi, Sald Çelebinin intibalarile beraber diske alınmış tar. Disk radyomuzdan neşredilme) üzere ilk tayyare ile Ankaraya gön- ; Evvel zaman içinde İkinci Vilhelmin Filistin seyahatine aid hatıralar Yafanın portakalı kadar denizi yu- | muşak ve tatlı değildir, Fırtınalı ha- valarda gelen vapurlar hayli açıklar- da demir atarlar, Çünkü limanın #ğ- uında ve civarmda sivri ve seri kaya- lar vardır, kazadan! güçlükle kaçını- labilir. Bu meselede mütehassıs ve tecrübeli kayıkçılar dalgalı zamanlar- da cesaret göstermek, karaya çıkmak istiyen yolcuları bin müşkilât ile ka- yıklarına attıktan sonra (attıktan sonra dedim: Zira vapurların merdi- veninden kayığa İnmek imkânı olma- dığından, kayık dalgaların üzerinden vapurun güvertesi hizasına kadar yükseldiği an içinde bu ameliye icra olunur.) bir ikinci ameliyeye mübaşe- ret ederler ve bilhesap kayıklarını hüsnü idare ederek yükselen dalga- larla bearber, kayaların üstünden s1Ç- ratırlar, Umana girerlerdi. Bazan da giremezlerdi: Kayıklar kayalara çar- parak içindekiler denize dökülür ve boğulurdu. Böyle bir tehlikeye maruz olmamak için idi ki, Suriye seyahatine Küdsü şerifi ziyaretle başlamak istiyen Al- manya imparatoru Ikinci Vilhelm, İs- tanbuldan (Yafaya bedel) Huyfaya gelmişti. 1898, Ve: Hayfadan Yafa ta- rikile Kudüse gidecekti. Pederimle Suriye valisi Nazım paşa Hayfada idi- ler. Bu seyahati Cook müessesesi, im- paratorun hesabına deruhte ve tan- zim ettiği için, her şey ve hükümetçe de tertibat hazırdı. Ancak bu bapla çizilen seyahat programı mucibince hareket ve seyahat edebilmek için, im- paratordan bir iki gün evvel İstanbrl- Can hareket eden ve beraber.nde mü- şir Şakir paşa ile (Maiyeti seniyye Er- kânıharbiye müşiri) oferik Abdullah paşayı ve bir süvuri bölüğünü getire- cek olan vapur Haylına hamr de. gildi. Pederinle Nazım paşa telâşe düştü- ler, Çizilen program mucibince bu gelecek olan paşa'a: da beraber oldu- ğu halde «Hohenzollern; yatına gidi- Jecek, imparator ve "moütratoriçeye «safalar geldiniz, deniwcekti ve ak- Şam yemeğinde de imparatorun dave- tinde oulunulacaktı Fakat bizim İdarel mahsusanmn Bin- gazi vapuru bir türlü gelemiyordu. Utuklarda bile henüz dumanı gözük- müyordu. Çar ve naçar pederimle Na- zım paşa vapura gittiler ve misafirle- rin hüzüruna çıkarılarak arzı selâm ettiler. Birinci temasta Şakir ve Ab- dullah paşaların eksikliği zahir ol. imuştu, İmparator, pederimle Nazım paşaya «Ne fena vapurlarınız var. Bizden evvvel yola çıktı ve hâlâ gel- medi» demişti, Hohenzollern yatının yanında iki Alman kruyuzğürü vardı. İmparator pederimle Nazım paşaya «Ben şim kruvazörlere gideceğim, Sonra da Al- man kolonisini kabul edeceğim, Bins- enaleyh sizleri rahat bırakayım. Ak- şam yemeğine gelmenizi rica ederim ve vapur gelirse paşaları da beraber beklerim. Biradere telgraf çekiniz (bi- raderden maksadı ikinci Sultan Ha- middir) seyahatimden çok memnü- num, Imparatoriçeyle beraber kendi- sine selâm ederiz» diyerek ve daha ba- zi sözler söyliyerek salondan ayrıl mıştı. Güç hai ile dumanı gözüktü: Bizim Patpatı bahri, yani Bingazi vapuru geliyordu. Ve nihayet geldi. Şakir ve Abdullah paşalar ve hünkâr yaverleri pederimle Nazım paşaya mülâki oldu- lar. Süvari bölüğü de vapurdan çıka- rılarak kasabanın ötesinde berisinde yerleştirildi. Paşalar ve yaverler ve va- üler akşam üzeri saat sekizde yata gittiler ve imparatorun sofrasında bu- tundular, Sofra kalabalıktı. İmpara- torla beraber gelen Almanyanın 'Tür- kiye sefiri baron Mareşal, Almanya Hariciye Nazırı prens Bülov, impara- torun seryaveri ve imrahoru ve dam- denörler imparatoria o imparatoriçe- nin yanlarında ve karşılarında «hzi mevki etmişlerdi. Hayfa kasabası da donatılmıştı. İmparatoriçe sofrayı terkedinciye ve sigaralar dağtılıncıya «adar, sofradaki konuşmalar Türki. enin ve bahusus İstanbulun güzeli. inden ibaret kaldı. Ve bundan sonra idi ki imparator (Salâhaddini Eyyu- bi) den bahis açarak, âdeta bir Ehli salip tarihi konferansı veriyor ve bu müslüman kumandanın büyüklüğün» den misaller gösteriyordu. Ertesi sabaha Kudüse mütevecci- hen karadan yola çıkılacaktı ve bir gece çadırlarda geçecekti. Fakat yol yoktu! Sahili takip şartile kumlar üzerinden seğirtilecekti. Binaenaleyh hep toplu bulunmak, kervandan ay- rılmamak icab #diyordu. Icab ediyor- du amma! İmiparutor söz dinlemedi. Herkes üzerleri tenteli arabalara yer. leştikten sonra imparatoriçenin kula- ğına bir şeyler söyledi ve cevabını bek- lemeksizin atına bindi; bizim süvari bülüğünün aratma girdi. Abdullah paşayı da bâşka bir ata bindirdi. Tozu dumana kattı; fırladı gitti, Arkasin. dan yalmz iki süvarinin taşıdığı Al. manya ve Prusya bayraklarile bizim Süvari Ertuğrul alayı bölüğünün Türk bayrakları gözüküyordu! İmpa- ratoriçe de dahil olduğu halde hepi miz telâşe düştük. Ve: Yolsuz ku , üzerinde güç hal ile yürüyen ara ları koşturmağu başladık. Bereke sin, rüzgâr denizden geliyordu hayli zahmetten sonra birine! n lede imparatoru yakaladık. sin inmiş olarak bizim süvari ne! konuşuyor, Abdullah paşay manlık ettiriyordu ve bir nahiye mer- kezi olan 'bu yerde toplanan Arapla- rm cirit oyunlarını seyrediyordu. O kadar neşeli görünüyordu Ki, bizim mrüuvasalatımızla beraber yanımıza doğru koşarak, imparatoriçeyi ve pa- şaları ve maiyetini kollarından tutup arabalardan indirdi. Çadırlar ve ye- mekler hazırlanmıştı. Yüzümüzü, gö- zümüzü yıkadık, sofralara oturuldu ve soğuk yemekler yendi Buradan o gece, içeMsinde kalına. cak çadırlara kadar imparator, impa- ratoriçeden ayrılamadı: Yani atına bi- nip te fırlıyamadı. Fakat arabadan arabaya atlayıp hemen hepimizle ri ayrı konuştu ve şakalaştı. En gi de takıldığı zat Hariciye Nazırı idi, Zira prens Bülov, elindeki kolonya şişesini muttasıl başına döküyor; an- cak başını oğmağa vakit kalmaksızın alkolun uçtuğunu görerek, saman yâ- nıyorum, diye telâş ediyordu. Cook'un hazırladığı çadırlar uzak- tan görünüyordu. Kervanın yüzü £ dü. Çünkü burada istirahat edilecek, gece geçirilecekti. Kızgın güneş, der zin ufuklarında kanlı bir renk bıra- karak çekildikten sonra idi, m maksuda eriştik Nazım paşa çok rek ve pederİime takılarak sun) bu ikinci yol helecansız geçti, yor ve malüm olan mahud mısra de- e? uyordu Bir ennun görüne- amd 0i- di- «Sürüden “ayrilanmi payına Kurdi doluşır».!! Herkes çadırına girdi. Yıkandı; elbise değiştirdi; güya serinledi; açıkta kuru” lan sofralarda | ği adam meğini yedi, içti ve yata Fakat imparator gene gözüktü. Ma yetinde yolculuk eden askerler tı, Zabitlerle konuştu ve vererek çadırına çekildi. rola (Abdülhamid) idi. Alessabah kervan o düzüledursi Henüz yüzlerimizi yıkıyorduk. İ ralorun impara'oriçeye haber meksizin atına binip ve yanına gene Abdullah paşa ile maiyeti bölüğünü alıp bir saat evvel yola çıktığını hâber verdikleri zaman (zira bi at sonra haber verilmesini kendisi tenbih et- Nazım paşa ile babam ve ir paşa biribirlerine bakarak o kadar m şımışlardı Ki, bunu gören Hariciy Nazırı prens «Merak etmey A bu imparatora bizi öldürmeden bir şey olmıyacak» demiş ve hemen impa toriçenin yanınâ gitmek üzere $ den fırlamıştı. Benim vazifem ir toriçenin maiyetinde dolaşmak Bu telâş arasında imparaleriçe beni de bir ata bindirip kocasın: kasından koşturuşu hâlâ aklın dır)... Semih Mümtaz. S$. Verdiği idi,