Temmuz 19399. Di, AKŞAMDAN AKŞAMA Mekteplerimiz ve maneviyat Maarif şürası münasebetile, tahsil felsefemizin manevi bir noksanına da temas etmek isterim. (Maddi tarafı- nı daima yazarım: Mektebin müstah- Bil insan yetiştirmemesi.) r : — Karşımda üç çocuk var. İlk okulun 8on sınıfındalar, Kendilerine, ma- sal kabilinden, şu mealde sözler söy- lüyorum. Beni alâka ile dinliyorlar: — Benim içimde sanki bir öğret men gizlenmiş gibidir. Fena bir şeye kâlkışırsam: «Öyle yapma! der... Bunun adı vicdandır... Fakat vicda nim, vazife zamanında da beni âdeta dürtükler: «Haydi artık kalk.. İş saati geldi...» Eğer bu sesi dinlemez- sem artık bana küser.. Bir şey söy- lememeğe buşlar... Ben de efna adam olmağa başlarım... Buna dâir çocukça sualler soru- yorlar... Misallerle anlatıyorum... Kâh gülüyor, kâh gözlerini açıp dinliyor- #ar, Fakat her halde alâkalanıyorlar. Tesir oallında kalıyorlar. Ertesi günler, bu konferansımın tesirini “. İlk okul programına göz gezdir. dim. Bu gibi telkinlerde bulunması #cap eden derslerde ahlâka ve umu- miyelle manevi yükselişe pek az yer ayrılmış. Okuma kitapları, hayat bil. | gisinin fasıllarile (ünitelerile) ilgili olmak mecburiyetinde... Hayat bil gisinde ise birinci, ikinci, üçüncü sı- nıf pek az farklarla hep biribirinin ayni gibi; Dershanemiz, okulumuz, evimiz ve ailemiz, cümhuriyet bayra- mı, çarşıda sonbahar, okula gelmeden önce ve okuldan ayrıldıktan sonra, sonbahar- da çocukların oyünları... (İkinci st nıfı tedkik edelim;) Okula dönüş, sonbahar geldi, çarşıda ve pazar y&- rindp» sonbahar, cümhuriyet bayra- mı, evde ve sokakta kış hazırlıkları. (Üçüncü sınıf:) Yeni dershanemiz, okulumuz, okulumuzun civarı, cüm- huriyet bayramı, sonbahar... — Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur... Hayat bilgisi bunlarla mı mahsur- dur?... Bilhassa dikkatimi, pek mad- di oluşumuz celbediyor. Maarif ciha- rımızda istihsal öğretimine nasıl yer vermemişsek maneviyata da verme- mişiz. Bizde dinle ahlâk ötedenberi biri- birine bağlıydı. Dini tedrisat varken icap ettiği şekilde ahlâk telkinatında da bulunuyorlar mıydı? O da başka mev?udur. Fakat bir çocuğun karak- terini teşkil etmek için - lâikliğin de kabul edeceği - beşeri, geniş ölçüde, hem hıristiyanın, hem müslümanın, hem aristokratın, hem de demokratın mezhebine uygun ahlâkı, maneviyatı aşılamıyoruz. Proğramımız buna gö- re değildir. Noksandır. Umumi ha yat ortasında da ahlâki telkinala ih- tiyaç duyduğumuza göre, bunu gü- nün mevzuu saydım, Şüranın dikka- ini. celbederim. (vâ - Nü). msanananssasesasasensnaanusunsanassasanssaaana Bir çocuk ceviz ağacından düşerek yaralandı Fatihte oturan 11 yaşında Şeref, ci- vardaki ceviz ağaçlarından birine çık- miş, biraz sonra muvazenesini kaybe. derek yere düşmüş ve başından yara- lanmıştır. Yaralı Guraba hastanesine kaldırılmıştır. VA NN — İzmir fuarı bu yıl her yılkinden sonbahar, bahçelerde | Imar plânı Surp Agop yeşil saha olarak kalacak Şehircilik mütehassisı B. Prost ağustos nihayetinde tekrar İstanbula geldikten sonra Surp Agop mezarlığı sahasınm da tatbik plânıni yapa- caktır. Surp Agop mezarlığı sahası için ilk düşünülen şekle göre burada bâh- çeler içinde ve villâ şeklinde binalar inşa edilecekti. Fakat B. Prost hâ- sırladığı nâzım plânda Sürp Agop mezarlığını yeşil saha olarak muha- faza etmeği münasip görmüştür. Beyoğlu semtinin denizle manza- rası yalnız Ayaspaşa, Cihangir gibi semtlere inhisar ettiğinden mütehas- sıs, Nişantaşı, Pangaltı, Taksim gibi deniz târafındaki sırtların denize manzarasını temin etmek istiyor. Bu maksadla Sürp Agop ta yeşil saha olarak muhafaza edilecek ve bu- Tada ikametgâh ittihazına elverişli hiç bir bina inşa edilmiyecektir. Yeşil sahada dehili yollarla çevril- miş tarhlar, bahçeler yapılacak, lu- naparklar ve gazinolar inşa edile- cektir, B, Prost'un nâzım plânına göre Sürp Agop sahasının arkasındaki e$- ki Avusturya, şimdiki Fransız hasta- nesile yanındaki kışla da ileride yık- tırılacakir. Taksim bahçesinin arkasında ve Dolmabahçeye doğru uzanan bostan da ayni şekilde ve bahçeye ilâve edil- mek: suretile mesken mıntakası hari- cinde bırakılarak yeşil saha olarak tanzim edilecek, Vali konağı karşt- sındakl yeşil saha da gene Dolmabal- çe gazinosu önüne kadar uzatılaca- fından bu suretle üç mevkiden ine- cek yeşil bir saha şehrin en güzel sırtlarını ağaçlarla, güzel bahçelerle süsliyeceği gibi bu sırtların arkasın- daki binaların da denize nezaretleri- ni temin edecektir. Mısır çarşısı Çarşı il berabr, civarındaki dükkânlar da istimlâk edilecek Misirçarşısının bir hâl ittihaz edil- mek üzere istimlâki hakkındaki «me- nafii umumiye» kararının tasdiki için hazırlanan evrak Dahiliye Vekâ- letince tedkik edilmektedir. Karar tasdik edilince çarşının istimlâkine hemen başlanacaktır. Çarşı ile bera- ber çarşının Balıkpazarı kapısı önün- den itibaren Sultanhamamı önüne kadar çarşıyı haricen kapâyan bü- tün dükkânlar ve binalar istimlâk edilecek ve çarşı meydana çıkarıla- caktır. Vali ve Belediye Reisi Yalovaya gitti İstanbul Vali ve Belediye Reisi B. Lutfi Kırdar dün sabah Yalovaya git- miştir. Bir işçi elini kaptırdı, parmağı ezildi Küçük Mustafapaşada oturan Ali dün, boş dökme kovanları el arabasına yerleştirirken elini kaplırmış, parma- fı ezilmiştir. Tedavisi yapılmıştır. güzel olacakmış bay Amca!... Helebir | na gelmiyecek işler başına geliyor- Karilerimizin mektupları Binasız caddeler caddesiz binalar Geçen gün Aksaray taraflarından geçiyordum. Hayrete düştüm: Denise doğru ierliyen geniş bir yolun ortası- na bulvar (ağaçlı röfüj) yapılıyor. Diyeceksiniz ki; — Bunda hayrete değer bir şey yok. Xol deği mi? Yapılır elbetle. Fakat mesele başka. İstanbulun büyük yangınlarından sonra, bu semtte © muazzam cadde açılmış, kaldırım döşenmiş, ağaçlarla bezendirümişti. Zannedildi ki, güzel bir cadde yapılınca etrafi hemen imar edilecek. Fakat tahmin doğru çıkma- dı. Kimi bir katlı, kimi iki katlı, tek tük kötü ve seyrek binalar belirdi. Öte taraflar gene tarla kaldı. İnekler ve koyunlar, kaldırımların arasında beliren otları otlnyor... Ben bu yolla- rı başka semtlerin yenilmiş hakları sayıyorum Sahiden de: Gerek Şehza- dobaşında, gerek Cihangirde ve sair yerlerde öyle «sokaklar. var ki, henüz dağ halinde! Hattâ arnavut kaldırı- mından bile mahrum... Fakat iki yan- larına sira mra apartımanlar dizi. miş... Şaytan diyor ki: — O sokakları oradan kaldır, buralara döşe! Fakat kabil değil. Tamiri imkân- sız bir hala işlenmiş, Bundan sonra telâfi edilsin derken, Wevcud bâlA binasız yollara gittiğini görmek biz metrük caddelerdeki apartıman sahiplerine” ağır geliyor, Başka bir va- tanda mı oturuyoruz ki, sokağımızın iki yanını Aâpartımanla doldurduğu- muz halde kaldırımlarımız yâpılmı- yor? “Huüyatiyeti olmadığını seneler- dir labat eden ve ilk tecrübeyi fiyasko ettiren bir binasız cadde niçin yeni- deri tanzim olunuyor? olduğu gibi Bir Cihangirli Ecnebi ve ekalliyet mektepleri Muallimlerin raporu Maarif Şürasında tedkik ediliyor Ecnebi ve ekalliyet mekteplerinde öğretmenlik yapan Türk - hocaları. nın müşterek bir derdi vardır: Resmi mekteplerde vazife gören muallimlerin haklarına sahip olmak. Meslekten yetişen Maarif Vekili B. Hasan Âli Yücel, Vekâlete geldikten sonra İstanbulu ilk ziyaretinde şeh- rimizdeki muallimlerin muhtelif ko. misyonlara ayrılarak dileklerini bi. rer rapor ile hükümete bildirmeleri. ni teklif etmiş, bu teklif, muallimler arasında memnuniyet uyandırmıştı, Ecnebi ve ekalliyet mekteplerinde kültür hocalığı yapan öğretmenlerin raporu Maarif şürasında tetkik edil. mektedir. Ekalliyet mekteplerinde 700 kadar muallim vardır, Bunların senelik ma- aş tutarı 207 bin firadır. Muallimler, bu paranın, hususi kültür müessese- lerinden Maarif Vekâletine devrini, maaşlarını resmi bir elden almaları hususunun teminini rica etmekte, ve birçok kültür hocasının, Vazife gördükleri hususi mektep idarelerin. den alacaklı bulunduklarını bildir. mektedirler, Köy çocuklarının okutulma- ları için bir proje Diğer taraftan, . Maarif Vekâleti, köy çocuklarının tamamile . okutul. .. Meselâ nereden geldiği belli olm. yan bir el İnsanın beline yapışıyor- rana Yeni cami Eminönü meyda- nının tanzimine başlanıyor Eminönü meydanının tanzimi için hazırlanan tatbik plânına göre ya kında işe başlanacaktır. Ancak şim- dilik bütün meydanın tanzimine te- şebbüs edimiyecek, yalnız Yenicami önünde bir taraftan kemere, diğer taraftan Mısırçarşısı kapısına doğru uzanan yol ile meydan ve caminin önündeki bu yolu ayıran sed tenzim edilecektir. Meydanın tamamile tanziminden sonra sed sırf yayalara tahsis edile- çek ve kare şeklindeki bir nevi hu- susi taşlarla döşenecek, zemin biraz raha. alçaltılacaktır. Bu suretle karşı- dan bakılınca cami âdeta bir kaide üzerinde oturtulmuş hissi verecektir. Meydanı cami önündeki sokakla ayıran şeddin cephesinde şimdi mu- vakkaten konan tahtaların yerine ya granit ve yahut mermer taşlar ko- nacaktır, Eminönü meydanının alacağı müs- takbel şeklin esaslı hatları tesbit edil- | mekle beraber mütehassıs, biraz da- ha Üzerinde işlemek lümuzunu hisset- miştir. Meselâ, meydanın biri eski Valide hanı arsasında, diğeri eski Eminönü hanı arsasında yapılacak yeşillikle- rin hendesi şekli henüz daha tesbit edilmemiştir. o Hazırlanan bir plâna göre eski Eminönü hanı arsasında yapılacak yeşli sahanın arkasında otomobillerin beklemesi için bir kısım ayrılmışsa da bu sahanın tefriki için istimlâke ileride devam edilecektir. Binâenaleyh bu sahadaki binalar İs- timlâk edilmeden meydanın katl ş8- kilde tanzimi kabil olmamaktadır. Lozan zaferi Kadıköy Belediye meydanın- da yapılacak merasim Kadıköy Halkevinden: Lozan yü dönümü şerefine 24 temmuz 939 pa- zartesi akşamı saat 21 de (Belediye meydanında) Bayan İffet Oruz tara- fından (Lozan zaferi) mevzulu bir hi- tabe ve müteakiben istiklâl piyesi ve Mahçuplar komedisi temsil edilecek- tir. Lozan bayramının yıldönümü Beşiktaş Halkevinde: Lozan bay- ramı yildönümü münesebetile 24/ temmuz/939 pazartesi günü akşamı | saat 20 de evimizde bir müsamere | tertip edilmiştir. Bu milli toplantıda Lozan sulhunun her bakımdan bü. yük değeri canlandınlacak, ayrıca ulusa! bir temsil de gösterilecektir, ması için bir proje hazırlamıştır. Buna göre, yeniden 1400 köyde mek- tep açılacaktır. Bu suretle yurdda tahsile tabi tutulacak köy çocuklarının adedi 130 bini bulacaktır. Bundan başka gece kursları ile 28 bin köylü .. Her kelimede yerini değiştiren bir ses insana gideceği yolu şaşırtıyor- ZA N Bahife 3 ISTANBUL HAYATI Yeni modalar ! | Taklidcilikteki (oifratımızı inkâra kalkışacak tek kimse yoktur sanırım. Amerika gibi garabetier memleketin- de hoppanın biri kalkar, kıyafetine acaip bir şekil verir. O diyarın sayısız hafifmeşrepleri arasında bu garabet derhal teammüm eder, Fakat gene ay- ni süratle ortadan kaybolur. Gelelim bize: Dünyanın ötebaşında” meydana çıkıp oralarda yirmi dört sa- atten fazla dikiş tulturamıyan bu aca. ip şey, döne dolaş İstanbula gelir ve memlekete ayağını basar basmaz der- hal etrafı kolaçan etmeğe başlar, «e Mo- da, şıklık» isimlerile Şişlinin, Ayaspa- şanın lüks salonlarında, Adalarda do- laşıp herkesle tanışır. Pek te müteva- zıdır ha... Karaköyde lüks, hususi otemobiklen inip yürüye #'rüye İs- tanbul tarafıma geçer, Yedikulenin ke- nar mahallelerine, Lânga bostanları arasındaki kulübelere kadar sokulur. Bir defa da postu serip yerleşti mi, birkaç mevsim misafirlik eder, Günün birinde Beyoğlunun lüks bir mağaza vitrininde, kordele yerine bükme kay- tan takılmış, arasına renkli bir kuş- tüyü sıkışılırılmış bir erkek şapkası görürsünüz. Aradan bir hafta geçme. den bu acaip nesneye Kumkapı mey- hanelerinde de raslarsınız. Bir gün Adanın Nizam caddesinde hayretle seyrettiğiniz garip bir kadın tuvaleti. ni, ertesi gün Mahmudpaşada triko. taj fabrikasının önünde görürsünüz, Omuzları kocaman pamuk yastık- larla dolu, göğüsleri kabarık( erkek ceketleri daha yalın zamana kadar hüküm sürüyordu. Şimdi de inadına sarkık omuzlu, basık göğüslü, beli ke merli veya büzmeli ceketler aldı yü- rüdü. Daha garibi, son günlerde bir de yakasız ceketler peyda oldu. Henüz yakası takılmadan, geceleyin ve terzi dükkânından çalınıp farkına varma- dan giyilmiş gibi acaip bir şey. Bir zamanlar Amerikada bilmem hangi sinema artisti çiklet çiğnemiş, Vay efendim, bizim neremiz noksan?,. Süt dişleri yeni çıkan çocuktan, tak- ma dişli büyük annelere, büyük baba- lara varıncıya kadar her ağız geviş ge. tirmeğe başladı. Bu sene yaz modaları arasına bir de kara güzlük girdi, Genç, ihtiyar, kadın, erkek herkesin gözünde bir çift kapkara, yuvarlak cam parlıyor, Gözlerine takmıyanlar da hiç değilse ceketlerinin üst cebinde bir gözlük ta- şıyorlar, Tası tarağı toplayıp ortadan çekilen deve derisi Karagözün yerine bir sürü kara gözlüklüler peyda oldu. Kara gözlüksüz gezinti yerlerine git. mek, plâjlara girmek, yalın ayak 80- kakta dolaşmak kadar garipseniyor, Geçen gün plâjda bir ahbâbın yeni aldığı gözlüğü gözüme takıverdim. Sen misin takan? Hava birdenbire karar. dı, senki sihirli postekiye binip saba- ha karşı Habeşistan çölüne uçtum. Belleri peştemallı, kapkara kadınlar, erkekler, çocuklar etrafımı sardılar, Ayaklarımın altındaki kumlar simsi- yah oldu, Deniz mürekkebe döndü. Gittikçe gözlerim kararıyordu, Fazla © tahammül edemedim. Gerçi moda hazretlerinin bu kabil taziplerine ta- hammül gerek amma, ben becereme. dim vesselâm. s Cemal Refik sama Tepebaşı bahçsi Tepebaşı Bahçesi bu sene temmu- zun 26 ncı günü akşamı B. Muhlis Sabahaddinin teşkil ettiği kumpan- yanın bir piyesile açılacaktır. Oyna- nacak piyes «Efenin Aşkız isimlidir.