m m a e e enli anka Sahife 6 —— — Niçin evlenmiyorlar B. Fazıl Ahmed Aykaç “Maalesef bunun önüne geçemeyiz, diyor “Hayat pek sert bir hal aldı, insanlardaki necib hassasiyetlerden çoğu kaybolmak üzeredir,, Aldığımız terbiye bizi gittikçe daha az fedakârlığa sevkediyor Elâzık mebusu B. Fazü Ahmed Aykaç sosyal mevzularla daima ya- kından alâkadar oları, bilhassa 24 manımızda izdivaç müessesesi ve Uğ- rTadığı tahavvüller mevzuu Ü ısrarla durmuş, memleket dışında yaptığı etüdlerle arın nazarı dikkati miş kıymetli bir mütetebhbidir. Bu mevzu etrafında imütcaddit yas uduğumuz değerli har- sek tahsillerini bitirdikten sonra büyük şehirlerimizde yerleşen ve oldukça iyi bir para kazandık- ları halde evlenmeyi otuz beş, kırk yaşından sonraya bırakan bazı genç- ler mevcut olduğunu ve bu haleti ruhiyenin gittikçe yayılır gibi güdün- düğünü söylediğim zaman mevzula hemen alâkadar oldu, O bu haleti ruhiyenin doğmasına umumi terbi- yenin sebep olduğu kanaatindedir. Söze şöyle başladı: Bu, bir neslin gençliğinde ken- dinden vermek kuvvetinin almak küvvetine mağlüp olmasıdır. Yaşadı- ğımız cemiyet içinde rublarımızın allığı terbiye eski odevirlerdekinden büsbütün başkadır. Umumi hayat telâkkisi birçoğumuzu günden güne daha sz fedakâr, daha çok menfnat- lerine düşkün bir hale getirmektedir. Insanlar içinde çocuğuna olsun, mesleğine olsun, hatta memleketine olsun, en büyük işten en küçük işe kadar bütün kalbile sarılan, o işe bü- tün dikkatini ve #htimamını veren adam var, vermiyen adam var. Man- lesef «ve ns insanlar gittikçe çoğalmaktadır. Sebebi, bizi gittikçe daha az fedakârlığa sevkeden, men- faatlerimizin üzerine düşüren mane- vi edükasyondur. Muhitimizde, aldı- gımız cismani buna Muessir olan birçok şeyler var- dır. Gençliği alâkadar celbet. evlenmekten uzaklaştı- ran, onu yeni bir yuva açmaktan | meneden başlıca âmli de içinde bu- lunduğumuz cemiyette yerleşen bu terbiyedir. yorum ki bunun.'önüne geçemeyiz. Zira bugünkü hayat insanın kendi. | sine dünkünden daha fazla kıymet İ verdirmekteğir. — Bazı memleketlerde olduğu gibi bizde de hükümetin evlenmeyi kolay- laşıracak tedbirler alması . bu hususta hiç müessir olmaz mı dersi- Tefrika No. 12 ve ruhani terbiyede | Fakat ben öyle zannedi. | i Fazıl Ahmed Aykaç niz? Meselâ Almanyada şimdiden | İyi neticeler alındığı, evlenenlerin ve doğumun iki senedenberi arttığı söy- leniyor, — Almanyada evlenenlerin ve do- gumun artmasının sebebi büsbütün | başkadır, Bir kere ölümü azalttılar. Sıhhate gösterilen, ihtimam ömrü uzattı. Sonra Almanyada bir «köy führeris var ki bunun vazifesi köy- lerden şehir ve kasabalara doğru mevcut akını durdurmaktır. Bun- dan başka şehir ve kasaba hayatında bulunup da köy mevcudiyetinde şim- diye kadar temin edilemiyen medeni unsurları köye nakletmek, şehir has- retine meydan bırakmamak gayesi- le çalışılıyor. Bu suretle insanları şehre doğru çeken unsurlar köyde temin ed.lerek ! daha sıhhi ve daha sade bir hayat içinde insanların kafa yorgunlukla- nmı azaltacak tedbirler alınıyor. Bu tedbirler evlenmenin biraz artması- na yardım ettiği gibi bilhassa mev- cut. ailenin devamını emniyet altına almış oluyor. Sonra, itiraf edelim ki bugün evli- lik haricinde, yani kanun dışında münasebetler eskisine nisbetle art- mıştır. Metres hayatı taammüm edi- yor. Bu da bizim günden güne daha maddi bir hayata doğru gittiğimizi gösleren vakıalardan biridir. Hayat SEVİLEN KADIN Büyük macera romanı — Fetanet!... — Efendiciğim... — Küçük hanım nerede? — Odasında efendim. — Ne yapıyor? — Biç! — Gene öyle meyus mu? — Hep öyle efendim... — Zarar yok... Gençtir, bu da ge- çer... Şimdi buraya çağırttığım doktor gelecek. Onunla konuşürken Necile- nin yanımıza gelmesini istemiyorum. Ne yap yap odasından çıkmamasını temin et. Çeneye tut, hikâye anlat velhasıl oyala! Kalfa giderken Bâyram ağa ile dok- tor da içeri girdiler. Kadri Ahmed beyin içine artık zen- gin olmak kurtu düşmüştü. Kalbinde uyukliyan bu hissin üstüne Vehbi ff. | lemiş ve şimdi kıvılcımlar yanmağa başlamıştı. Önüne çıkan bu fırsatlar- dan azami surette istiafde etmeğe kâ- iyi m Nakleden : ( Vâ - Nü ) | müuhavere ile hayatının değişmesi ka- bildi. Mihrinür hanımefendi ile karşı karşıya kalınca helecandan bayılacak gibi idi. Lâkin bütün kuvvetile hissini belli etmemeğe, lâkayıd kalmağa ça- Jışıyordu. Hanımefendi, keskin bakışlarile onu bir müddet süzdü, Herhalde bu, lâzım olan para ile kolayca satın alabilece. ği bir adamdı. Muhatabının yuvarlak yüzünde, küçük ve haris gözlerinde arzu ettiği ifadeyi okuyunca mem- nun kaldı. Bu adamın ona istediği gi- bi hizmet edeceğine emin oldu. Ecdadından mevrus diplomatlık his si pek kuvvetliydi. İnsandan anlar, Kandırmasını pek mükemmel bilirdi, — Doktor bey! - diye söze başladı. - Sizinle açık konuşacağım... Bana an- dakatle yardım edecek bir insan arıyo: Tum, Size itimad edebileceğimi söyle diler... — Emin olabilirsiniz efendim... l | onu kendi haline bırakan pek sert bir hal aldı; İnsanlardaki necip hassasiyetlerden çoğu kaybol- mak üzeredir. Geçenlerde elime geçen, izdivaç müessesösi mevzuu üzerinde yapılmış bir etüdde şayanı dikkat üşahe- deye rasladım: Almanyada bir kadın evlendiği gün kocasınm boynu: atılarak: «Sen ölürsen benim ha ne olacak?» diye ağlamış. İnsan hayretler içinde kalıyor. Kadın, ©- İenirken kuracağı yeni yuvayı değil, istikbalini düşünüyor. Yani basının aramaktadır. Maalesef artık iyetseverliği pek artımış, hatta son derece azgın bir hayat içinde ya- şıyoruz. — Şehirlerde bazı gençler evlen- medikleri gibi, bu haleti ruhiye için- de evlenenler de birden fazla çocuk sahibi olmaktan çekiniyorlar. Hükümetin evlilerle çok çocuklu ailelere yapacağı maddi yardımlar nüfus siyasetimiz üzerinde pek mü- essir olan bu zihniyetin ününe geçe- mez mi? -— İşte lâzım olan budur ve çok ir olur zannediyorum, Ben çok sahibi olan adamın. cemiyet içinde en büyük kahraman olduğuna kanlim ve cemiyetin çok çocuklu in- sana yardımmı bir Jâzımeı adalet addediyorum. Çok çocuklu aileyi korumayan, dalma zarar görür. Hatta bu ihmal müstakbel sıkıntıların en başlı vn- surlarından biri olabilir, Çocuğu fazla olan aile'ere yardım edilmesine şiddetle taraftarım, Bunu Mecliste demüteaddit defalar söyle- dim. Barem kanununun müzakeresi esnasında da üzerinde durdum, Ger- çi bir adamın üç dört çocuğu olması onun diğer sahalarda terakkisi için bir miyar addedilemez. Ancak çok çocuklu olmak terfi için değilse bile terfih hususunda en haklı âmil gibi görülmelidir. Ben bü kanaatteyim.» Şevket RADO Afyonda yeni yapılan gar bugün açılıyor Ajyon 18 (Akşam) — Muhaberat ve Münakalât Vekili B. Ali Çetinka- ya yarın (bugün) şehrimize gelecek ve yeni inşa edilen garım açılma me- rasiminde hazır bulunacaktır. malıyım! —'Tabii değil mi efendim... Bir kere meslek icabı biz sır küpüyüz. — Şunu da söyliyeyim ki beklediğim hizmete mukabil çok cömerd davrana- cağım... Bu son cümle erkeğin içini tatlı tat- b bayılttı. Kadın devam etti: Ni — Çok müşkül bir vaziyette bulunu- yorum. Görüyorsunuz Ki, meseleyi tah- fife çalışmıyorum... Sizden beklediğim hizmetin ağırlığını biliyorum ve ona göre de mukabele edeceğim... İstedi. giniz parayı vereceğim... Doktorun ağzı sulandı. Samimi bir coşkunlukla: — Ber emriniz başımla beraber... Size hizmet etmeyip de kime edece- ğim? Mihrinür bânımefendi biran süküt etti. Böyle meseleyi bilmeden körkö- rTüne tâbi oluşu doktorun mahiyeti hakkında fena bir nottu. Tekrar mü- dekkik nazarlarile baktı ve: — Yapmak istediğim işler için inzi- yaya ihtiyacım olduğundan bu mev- simde burasını seçtim. Şimdi beni dik. katle dinleyin; torunum Necile on ye. di yaşındadır. Böyle genç bir kızı iğfal etmek kolaydır, Serserinin biri ona tecavüz etmiş. Neticeyi önlemek isti- yorum... Anladınız mı? Temas Sin Alâka ile e | cemiyet 19 Temmuz 1939 Satye yolsuzluğu muhake mesi yakında başlıyacak B. Yusuf Ziya öniş'in tahliye talebi reddedildi, B. Malik Kevkeb serbes bırakıldı Dördüncü sorgu hâkiminin Satye yolsuzluğu etrafındaki tahkikatı ik- mal ederek iddianame yazılıp ağır ceza mahkemesine verilmek Üzere evrakı müddelumumiliğe tevdi etti- gini yazmıştık, Doksan sahifelik tahkikat dosya- sından maada yolsuzluk işine alt bir çuval dolusu da evrak vardır. Müd- delumumilik dosyayı tetkik: ve Id- dianameşini hazırlamağa o başlamış- tır. Hâdise şu günlerde mahkemeye intikal “edecektir. Saâbık Denizbank umum müdürü B. Yusuf Ziya Öniş. tahliyesi için müracaat etmiş, dördüncü sorgu Bâ- kimliği bu isteği reddettiği ciheti maznun bü karara da itiraz etmişti Bu husustaki evrak dün asliy dördüncü ceza mahkem, veril miştir. Mahkemece yapılan tetkikle neticesinde sorgu hâkiminin karat yerinde görülerek B. Yusuf Ziya Ö işin tahliye isteğinin reddine kara verilmiştir, Dördüncü sorgu hâkimliği tarafın dan son yapılan isticvap neticesind B, Malik Kevkebin mevkufiyetini! devamına mahal görülmemiş ve tah kikata gayri mevkuf ol edilmek üzere kendisinin tahliy karar verilmiştir. Dün B, Me kep serbes bırakılmıştır. Ticaret ve Zahire borsasında seçim İntihabatın hararetli olacağı anlaşılıyor Ticaret ve zahire borsasında inti- habat hazırlıkları devam etmektedir. Bu cümleden olarak dün, e ai seçilebilecek olan tüccarların leri borsa holüne asılmıştır. Dün, 5 caret ve zahirr borsasında dolaşan şayialara göre tüccarlardan bir kıs- mı, eski idare heyetine rey vermemek için” faaliyete ogeçmiştir. Bugünkü borsa idare heyetine muhalif cephe alanların iddiaları şunlardır: 1 — Bütün kayıtlı azadan aidat ve Ücreti nakdiye alındığı halde intihap hakkı yalnız ikinci sınıf tüccarlara verilmektedir. 2 — Simsariye tarifesi mucibince, alım salımları idare eden mübavaa- cıların simsariye haklarının yarısını alıcıdan, yarısını da sulıcıdan alma- sı icap ederken simsariye hakkı, bor- sa idare heyetinin mukarreratına rağmen yalnız satıcıdan alınmakta dır, 3 — Bütün borsalarda borsa rüsu- mu binde bir olduğu halde ticaret ve zahire borsasında bu nisbet binde iki, dir. Bu para, doğrudan doğruya müs- tahsilin cebinden çıkmaktadır. 4 — Günlük muameleler, radyoda, günlerden sonra neşredilmektedir. 5 — Borsanın esas prensipi borsa haricinde vaki olacak muamelelere cevaz vermemek olduğu halde borsa heyeti idaresi bu hususta hiçbir ce- zal tedbir almamıştır. İdare heyetini teşkil eden tüccar. ların, ayni zamanda ticaret Odasın- da aza ve eksper olarak ayrıca seçi)- miş bulunmaları da muhalif tüccar- larn itirazlarını tahrik etmektedir, Temmuzun 24 üncü günü yapıla — Herif herhalde torunumun ser- vetine göz koymuş olâcak, emri vaki yaparak bana damad olmağı kurmuş olacak. — Olabilir... — Alçakça bir hesap... Amma ben öyle kolay kolay kanacak insanlardan değilim... Dünya bir araya gelse iste. mediğim şeyi bana kimse yaptıramaz... Hele böyle dolaplar!,.. Hem o uşak me-| sabesinde bir adama ben kızımı ver. mem! Kadri Ahmed merakla sordu: — Pek mi âdi bir insan? — Eski kâhyalardan birinin oğlul Acıbademde oturüyor... Köşkleri bize komşu! — Zengince insanlar demek? — Hali ve vakitleri yerinde olacak... Fakat mesele o değil! Ben kızımın böyle bir izdivac yapmsama yaşadı. ğım müddetçe müsâade edemem. — Hakkınız var efendim, Fakat me. rak etmeyin, küçük hanımefendi pek | gençtir, bir sene geçmeden kapıldığı | bu aşkı unutup gider, — Öyle olacağına ben de eminim! — Bahusus ortada yaptığı hatayı kendisine hatırlatacak bir şey olmaz- sa... Mihrinur hanımefendinin sert ba- kışlarile doktorun kurnaz gözleri kar- şılaştı ve... Anlaştılar... — İhtiyar kadın e ve Âmirane ile Kadri d beye ke en yine ei cak seçimin hayli hararetli anlaşılmaktadır, Ticaret ve dahire borsâsında ka yıtlı olup da seçmek ve seşilmek hak kını haiz olanlar, isimlerinin asilmı cedvellerde yazılı olup olmadığın tetkik etmek üzere dün bahtan itibaren borsa holüne gelmeğe başla. muşlardır, istanbul - Londra Berlin yolile tayyare sefer- leri başladı olacağı İstanbul - Londra tayyare seferleri başlamıştır, Her sabah, Yeşilköydeki tayyare meydanından hareket eden Alman Lufthanza şirketine ait bi tayyare, Londra yolcularmı alara Berline gitmektedir. Bu geferler, ticari münasebatımızın günden güne) inkişaf ettiği İngiltere ile ekonomik! temasları olan mabafilde büyük bir alâka ile karşılanmıştır. Şimdiki halde, her sabah sekize beş kala Yeşilköy hava istasyonun dan hareket eden bir tayyare, aldığı| Londra yolcularını 1745 de Berline bırakmaktadır. Yolcular burada ki- sa bir tevakkufu müteakip başka bir tayyare İle Londraya mütevecei-| hen Berlinden hareket etmektedir.) ler. Böylelikle sekize beş kala İstanb dan Londraya müteveccihen hareke! eden bir yolcu, akşam -22,30 da İngil- reteye ayak basmaktadır, Bilet alan her yolcu için ayrıca on bin Uralık hayat sigortası yapılmaktadır. den ne beklediğini uzun uzun anlattı. Erkek hürmet ve itaatle dinledikte, sonra; — Sizden başka herkim olsa «ola- maz!» derdim. Lâkin sizi körü körüne) dinliyeceğime emin olabilirsiniz. — Pekâlâ! Hanımefendi çekmesini çekti. deste para çikarip uzattı: — Beş yüz lira... Pey diye veriyo) Turn,.. Eğer saklamasını bilirseniz sizi| zengin edeceğime kani olabilirsiniz! Doktor Neeileyi şöyle gözle bir mu- ayene etti. Fakat derhal doğumun pek yakın olduğunu anladı. Kızın soluk Yüzü, perişan hali öyle hazindi ki. bütün ahlâksizliklarına rağmen erkeğin kalbinde biletmerha- met uyandı. — Acaba ne zaman kurtulur? Bu suali büyükanne soruyordu, — Bir aya kalmaz efendim... Genç kız dairesine çekilince doktor başını sallıyarak: — Çok ıztırap çektiği beli! « dedi. — Evet... Uzun müddet gebeliğini gizlemek için kimbilir kendini ne $i- kıntalara soktu. — Fakat artık saklanır gibi değil! Gün pek yakın... — Dediklerimi harf beharf tatbik edeceksin, değil mi doktor? — Şüphe var mi, efendim. e ii Bir