19 Temmuz 1939 AKŞAMDAN AKŞAMA Bir kitaplık lâf İstanbulun falanca yerinde büyük bir sinema stüdyosu yapılacak diye gazetelerde haberler intişar etti. Bil mem ne kadar doğru, ne kadar yanlış. Fakat şehrimizin bir sinema dekoru olarak bütün dünyada alâka uyandır- dığı, ileride de uyandırabileceği mu- hakkaktır, İstanbula rağbet olduğuna dair emareler mevcuddur. Hususi şekilde öğrendiğime göre, | bir büyük ecnebi memleketten bura- ya bir rejisör gelmiş, Nereden olduğu» nu sarahatle yazmıyayım. Hani şu | «darlık içindeler; geçim, gıda sıkıntı. sı çekiyorlar!» diye haklarında riva- yetler cereyan eden diyarlar var | ya; onlardan biri, Rejisör gelmiş. Bolluk mefhumu. nu ifade için, mahalle kasaplarında | asılı duran koyunların, zerzevatçılar- daki pathcanların, sergilerdeki kar. puzların filmini çekmiş, Bunu bizim rüyet zaviyemizden mütalâa edin: Ö!... Çiğ etler... Tabla tapla sebzeler, meyvalar... Bu da sey- redilir şey mi? deriz... Malüm ya: Es. kiden Türk milletinin paraca zengin. | lik zamanlarında eslâf masraf mese- lesinin kendi ailesi ortasında bile ağ- za alınmasını ayıp sayarmış; şimdi de biz et, sebze seyretmek cihetinden mil. letçe öyle müstağniyiz. Bunları sine- ma perdesinde temâ eylemeği zevk- siz, çirkin buluruz... Başka milletler öyle değil... Hani harp zamanında bi- zim de kısa bir müddet acıkmış, göz- | lerimizi gıda hayalleri bürümüş za- manlarımız vardı. Hattâ ben de şah- san çocukluk ve ilk gençlik devrele- rimde, asla tamam tatmin edilemiyen iştihamın sevkile bir ahçı, bir tatlıcı vitrini önünde nice defalar durmu- şumdur. İşte başka milletler bizim çiğ etleri, kemer patlıcanları, asma ka- buklarını ve tanesi beş kuruşa kütür kütür karpuzları hâlâ o hâleti ruhiye | ile seyrediyorlar. Ben bu rejisör hikâ yesinden o mânayı çıkardım. Gerçi küçük bir misal; fakat şu ya- | şadığımız velinimet toprakların kad. | rini, kıymetini nazarımızda bir kere daha canlandırıyor, Geriye daha uğ- raşacak kudretimiz ve zamanımız kal- dığına göre, ne kadar az çabalamayla bolluk içindeyiz. (Aklıma bir tekerle. | me geldi: Elemtere fiş, kem gözlere sis!) | Bazı milletler bıçak kemiğe daya- nımnca mucizeler gösterirler, Türk mil. leti de Milli mücadelede muzaffer ol- mak gibi, Ankarayı bir solukta çölden | mamureye çevirmek gibi, gözle kaş | arasında vatanı demir ağlarla kuşat- i mak gibi silsile halinde harikalar güs- terdi. Bu gibi hamlelerden sekizine, onuna ve daha fazlasına ihtiyacımız | var. Hani geçen asırda Japonlara bü- tün dünya şaştı: «Birdenbire nasıl de- | Eiştiler, nasıl çoğaldılar!» dediler, Biz de zamanın kısalığına nisbetle onlar- | dan aşağı kalmış değiliz anma, mese- Ie aşağı kalmamakta değil, geçmekte,., Bir mütefekkir şu hakikati söyledi: “Bir maarif ıslâhatile memleketin bü- tün münevverlerini dünyanın en mo- dem beni beşeri haline getirmek sade- <e bir tek nesil işidir. Yani on beş se- | nelik mesele... Cümhuriyetin otu. İ Zuncu yıldönümünde buna erişebi Tiz? herkesi Daha neler lâzım? Nüfus?.., İçtimai muavenet teşkilâtının hemşerilerimi- 26 vereceği refah ve emniyetle buna da bir nesil içinde yetişiriz. «Rusyanın hüfusu Napolyon İstilâsında 15 mil. Yonmruş, şimdi 179 milyon oldu. diye bir yerde okudum. Ve bugünkü günde İY AEYR i ma tahtasıdır.. Kendimize ji ruz. l Bozuk ekmekler Birçok fırın sahipleri cezalandırıldı Ekmek tevzi işlerinde inlizamsız- lık, fırınlardan bazılarının az miktar- da ekmek çıkarması, bozuk, hamur, fena ekmek çıkarılması gibi gazete- lerdeki şikâyetler üzerine Belediye reis muavini B, Dütfi Aksoy, dün şeh- rin muhtelif : semtlerinde teftişler yapmış, ve Belediye müfettişleri de bütün fırınları kontrol etmişlerdir . Dün yaplan bu umumi teftişin neticesi şudur: Üsküdarda 693 ek- mek müsadere edilmiş, 115 ekmek imha edilmiş, 15 fırın, 15 bayi ceza- landırılmıştır. Kadıköyünde 459 ek- mek müsadere edilmiş, Eminönünde 418 ekmek müsadere, 30 fırın tecziye edilmiştir. Adalarda 26 ekmek, Beykozda 18 ekmek müsadere edilmiş, 18 ekmek de hamur halinde bulunmuştur. Bakırköyünde 11 ekmek müsadere edilmiş, üç fırıncıya ceza verilmiş. tir. Beşiktaşta 219 ekmek müsadere 7 fınneı cezalandırımıştır. | ığlunda 1044 ekmek müsadere iş ve 51 fırıncıya ceza vel iki kavgacı Yere düşüp patlıyan taban- canın kurşunile yaralandılar Erenköyünde Bostancı caddesinde | Rıza ve Ali adlarında jki arkadaş | dün bir alacak meselesinden kavga- | ya tutuşmuşlardır. Zabıta tah bi- | na nazaran kavga esnasında bunlar- | dan Rızanın cebinde bulunan ca yere düşüp patlamıştır. Ga tesadüf eseri olarak çıkan kurşun kavgacıların ikisine birden isabet et- miş ve ikisini de yaralamıştır. Yaralı kavgacılar hastaneys dırılmışlar, kavga etrafında tahkikata başlamıştır. kal. zabıta Tuğla fırınının dumanından zehirlenip öldü Eyüp civarında Silâhtarağada Sab. rinin tuğla harmanında işçi 16 yaşla. rında Hâsan evvelki gece tuğla fırını yanarken firımın yanına oturup uyku- ya dalmıştır. Fırına çok yakın olan Hasan, zehirli dumanlardan zehirlen- miş ve olduğu yerde ölmüştür. Adliye doktoru cesedi morga kaldır. miş, kaza etrafında zabıta ve Adliye tahkikata girişmitir. Japonlar yılda bir milyon artıyor! Mesele, yepyeni bir medeniyet hav. zasına girebilmektir. Ona girdik. Bu | yeni halin romantizmile mucizeler yaratmakta devam edebiliriz. Dünya. | nın gidişine bakınca, buna bir bakıma | mecbur olduğumuzu dâ görüyoruz... İnanmak, yapabilmek için bir sıçra- inanıyo- Görünüşte basit şeyler: Bir kasap, | bir zerzevaiçı, bir manav dükkânı manzarası amma, bu çok prozaik şey- ler bile insanda ne heyecan uyandırı. yor, Bir kitaplık lâf... (Vâ - Nü) Karilerimizin mektupları Kulelide bir mahalle halkı susuz kaldı Kulelide Hasan paşa Seddinde otu- ran mahalle Halkı namına güzelemize yazılıyor; Kulelinin arkasında kâln Hasan paşa Seddinde oturan ve hep fakir tabakaya mensup olan bizler, 1200 senesinde Hasan pâşa tarafından inşa ve vakfodilmiş olan çeşmeden su ihtiyacımızı temin ediyoruz. Bu çeşme 155 senedenberi bu fakir semt halkının Bu ihtiyacını temin ettiği halde, bun- dan yirmi gün O©vvel suyu kesilerek sivar tarlaya - sulamak için - akıtıj- mış ve koca bir mahalle halkı susuz kalmıştır, Bu sıcak mevsimde tama- mile susuz bırakılmaktan mütevelld müşkül vaziyetimizi alâkadar maka- ma bildirerek bu müdahalenin refe- dilmesini ve çeşmeye Su ukıtılmasını istida ettik, aldıran olmadı, Ne ya- pacağımızı şaşırdık. Faal valimizin nazarı dikkatini celbetmek için muh- #erem «Akşam. m tavassutunu rica ediyoruz. Büyükada iskele mey- danının yanındaki pislik nış bir karlimiz yazıyor: aden dı. Fakat bu sene yaz ortalarına gel- diğimiz halde motör bir defa bile iş- iemedi. Bu meydan şimdi yalnız pek erken iki üç arabalık den bir defa biraz yıkanıyor. Ha & nin sabahtan fışkılardan »kular o civardaki evlerde ve dükkânlarda oturanları pek bizar et- inektedir. Bu fışlular bazı kere, hattâ İskele caddesinin tâ ortalarına kadar izler bırakıyor ve bu hal cidden çir- kin bit manzara arzediyor. O rda oturmak itibarile mobörün işletilmesi hususunun temini ve bu yapılıncaya kadar meydanın ilfaiye arozözü ta rafından günde hiç olmazsa üç defn yıkanmasının temini İçin resmi ve gayri resmi rica ve teşebbüslerde bü- Tundum. şimdiye kadar bir netice elde kabil olamadı. Cirardaki halkı pek rahatsız eden bu halin refi için muhterem İstanbul Vali ve Belediye reisinin nazarı dik- katini celbetmenizi rica ederim Tahtakurularını öldürmek isterken, Fazla ilâç yüzünden üç kişi zehirleniyordu Eyüpte oturan Yı Mehmed ile karısı 7 Rahime; dün gece, yattıkları tahtakurularını öldürmek için miktarda ilâç sıkmışlar, uyumüuşlardır, miş yaşlarında odada fazla ve yatıp Az sonra bu üç kişilik aile efradı müthiş evca içinde kıvranmağa fer. yad ve istimdada başlamışlardır. Hâdiseden haberdar olan zabita, her üçünün de zehirlendiğini tesbit etmiş. ra ve kızları | ŞEHİR HABERLERİ | deki plâjları, tetkik ile bu plâjların i Eminönü meydanı . Balıkhane civa- . . rındaki binaların 0 lr 3 e . istimlâki ilerliyor Eminönünde eski Balıkhane bins- sının arkasında bulunan 14 parça bi- nanın İstimlâk muameleleri ilerle- miştir. Bunlar içinde evvelce yıktırı- lan iki binanın yanındaki. mescid için Belediye Evkaf idaresine beş bin lira vermiştir. Mescid de yakında yık- tırılacaktır. Takdir edilen istimlâk bedelini kabul etmiyen bina sahip- lerinin münmeleleri mahkemeye in- tikal etmiştir, Fakat yeni istimlâk kanunu neşredik diği güne kadar muameleleri intaç edilemiyen binalar hakkında şimdi- ye kadar yapılan muamelelerin ka- nuni hiçbir kiymeti kalmayacaktır, Çünkü yeni kanundaki tadilâta gö- re İstimlâk bedelini tayin için gay- ri safi iradın on misli yerin? edilecek takdiri kıyr rının takdir edecek i lâk muamelelerinde €sa3 olacaktır. Bundan başka Eminönü ve hüva- lisinde istimlâk edil binaların kıymetleri, Eminönü meydanı açılmasından evvelki (o kıymı fazladır. Evvelce arkada olan bina- lardan bir kısmı istimlâklen sonra öne çıkmış ve bu itibarla kira bedel- leri ve satış kıymetleri de artmıştır. Kanunda yapılan yeni tadilâtla takdiri kıymet esasına göte, istimlâk tesbit edileceğinden artan arın yarısı bu suretle şerefiye resmi namile Belediye lehine tahsil edilecektir, Beldiye suları mikrop bakı- mından muayene ettiriyor Şirketi Hayriye tarafından açılan Küçüksu plâjtı için vapur ücreti da- hll olduğu halde adi günlerde 33 ku- ruş alınıyor. Halbuki pazar günleri 22 kuruş vapur için, 259 kuruşda plâj için alınmaktadır, Haftanın di- ger günlerine nazaran pazar günleri fazla ücret alınması Belediyenin na- zarı dikkatini çekmiştir. Bu hususta Şirketi Hayriye nezdinde teşebbüste bulunulacak ve Üsküdar kaymaka- mi bu farkı kaldiracaktır. Bundan başka Belediye âhhiye müdürlüğü şehrin muhtelif yerlerin- sularını muayene ettirmiştir. Sari- yer ve Büyükdete plâjlarının suları lâğımlarla karıştığı için mikroplu görülmüştür. Bu plâjlardaki tehlike- nin izalesi için tedbirler alınacak- tar. Küçüksu, Cadde bostan, Moda, Su- adiye, Florya, Salacak plâflarının da suları muayene edilmiştir. Bu plâjlardaki suların yeniden tet- kikine lüzum görüldüğünden Beledi. ye hıfzıssıhha mütehassısı doktor B. Zeki bu işle yeniden meşgul olacak- tır, Sıhhat bakımından mahzurlu gö- tir, Kendileri bir otomobille Balat has-| rülen plâjlar islâh edileceği gibi ıs tanesine nakledilmişlerdir. Bay Amcaya görel!... Jâh edilemiyönler de kapatılacaktır. İSTANBUL H Yeni ş Ada vapurunda hararetli hararetli © sediyorlardı. Tevfik kerek alay ettiler; H rındaki mânasızlığa de veznin, kafiyenin da üçü de ittifak eti Ortada oturan Dı Zınık saçlı delikanli, muayı telâşla açtı: — Yeni yelişen şi olmasa, bizde şiir, demektir. Eskiler arçj lebilecek kimse yol yeni yetişenler, yani bir Türk. edebiyatı, şiiri meydana çi Şu gencin yazdığı Şii Sahifeyi çevirdi, esi yatını güzel nümun le okumağa başladı: «Gövdesinden kopma «Yukarı bakiyor» «Ağaçta bir düşüncesi «Gövdesinden kopın «Hiç bir yere bakmıycl «Hiç bir düşüncesi yol Başını sağa sola sa kollarını savurarak $İ de yükseltirken kaşla leri kâh yuvalarında bi açılıyor, kâh süz Etraftakilerin şaşku dırş etmiyor; yarın ran kendisini dinliy: göz ucile süzerek s6: de daha yükseltip de «Kesilmiş insan başi «Kesilmiş manda baş Yan tarafta ot müddet daha ürke kun delikanlıyı süzdi vaşça: — Deli galiba. Üz: hık. Ne olur ne olm radan. Diye mırıldanarak tular, Delikanlı bir aralı tu. İleriye doğru kolunu salıyarak ki kavga eder gibi hayi «Kelle avcısı!» «O yemişi ağaç verm. «Sen taktın sonradan Delikanlının gözle ları çatıldı, saçları du. Acı acı haykır çocuk feryadı bastı Şişman, bıyıklı madı den fırladı: — Ka, burası tu nedir? Adamın kell nerede ise bunda da larını kopartacak. Paytak paytak manan madamın an çok yolcular da sak Delikanlı avazı çıki rarak şaheser şiirin «Kellenin o pastırma sİztirap, kesilmemiş kı Delikanlı gururla yerine otururken $i boşalmıştı. RR İstanbul - Anka na raj Son günlerde İsta va yoluna rağbet ar ya yollarının bu ha tayyareler, bazı gür yet etmemektedir. Y it olduğu takdirde, ? idaresi, tarife hari kaldırmaktadır.