Sahife 6 Taksim Belediye bahçesi dün merasimle açıldı Bahçe, halkın dinlenmek ve eğlenmek ihtiyacını karşılıyacak vaziyettedir Vali B, Lütfi Kırdar dünkü merasimde nutuk söylerken | Aylâirdân beri tanzim edilen Taksim Belediye bahçesi dün saat 18, 30 da me- rasimle açılmıştır. Plâna göre bahçede 1000 Kişilik ve sahneli bir gazino, bir bü- fe, büyük bir havuz ve muntazam bir ab- desbane bulunacaktır, Bahçenin dahili yolları tanzim ve dış kapısı ikmal edil- miştir. Elektrik tesisatı da tamamlan- mıştır. Dünkü açılma merasimi ile 1000 kişilik gazinonun temeli de atılmıştır. Merasimde Halk (Partisi Ogenel sek- reteri doktor Fikri Tuser, Halk Par- tiri İstanbul müfettişi B. Tevfik Fikret Sılay İstanbul mebuslarından B. Salih Cimeoz, B. Şükrü Âli Özel, B. Ziya Kara- mürsel, Çan! ebusu Yalçın ie vilâyet, belediye eri #neclisi azaları, Beyoğlu kaymakamı Ahmed ve gazeteciler bazir bulunmuşlar» aslme şehir bandosunun çaldığı İs- tiği marşı Vali B. Lütfi rek iş Kırdar metleri ve ıtı- rın öinlenmek acında olduklarını işaret sim Belediye bahçesinin bu yacak bir yer olduğunu etini Adana bez ve iplik fabrikası faaliyetini genişletiyor Adana (Akşam) — Adanadaki mihi endüstri müesseseleri her yıl faaliyet sahasını genişletmektedir. Teknik ve imalât bakımından, ziraat bankasının Adanadaki bez ve iplik fabrikası iş hacmini büyütmektedir. Bu milli müessesemiz bu yıl yeni tip yazlık kumaşlar imal etmiş ve bunları piyasaya çıkarmıştır. Bu kumaşlar çok zarif ve sağlamdır. Gerek kadınların ve gerekse erkeklerin zevklerine uygun olan bu yazlık ku- maşlar ayni zamanda ucuz bir flatle satılanktadır. Bu kumaşlardan zarif bir elbiseyi dikişiyle birlikte 14-16 Ik raya mal etmek kabil oluyor. 9 Tefrika No. i SEVİLEN KADIN Büyük macera romanı Ömrü bağlık bahçelik yerlerde geçen! Cemil bunun ustasıydı. Bu sayede mü. cadelenin şekli değişti. Şimdi ancak Bayram ağanın kurşunu onun hakkın- dan gelebilirdi, lâkin kâhya görünürde yoktu. Mihrinur hanımefendinin sa- Gk adamı, karabaşla aslanım sesini işitmeyince ortaya çıktı. Acaba köpek- ler öldürdükleri adamı - didiklemekle mi meşguldüler de onun için mi böy- le süküt ediyorlardı? Kânya palırdının cereyan ettiği ta- rafa doğru ilerledi. Yerde bir cesim vardı, Fakat bu insan cesedine benze- miyordu. — Aslan... Karabaş! - diye seslene- rek yaklaştı; iki canavarın, beyinleri patlamış, cansız yattığını gördü. Bayram ağa duvara kadar yürüdü. Kibrit çakıp etrafına bakındı. Yerde kan lekeleri vardı .Lâkin uzun müd- det araştırmas rağmen bulamadı. ki B. Hüseyin Cahld | Vali B. Lütrı Kırdar, bahçede baftanın | muayyen günlerinde şehir armoni heyeti | tarafından konserler verileceğini de söy- ledikten söhra nutkuna şu cümlelerle ni- hayet vermiştir: «İstanbulun o müstakbel şehir plânının latbikine imkân aranıldığı bir sırada İs- tanbul Yali ve Belediye reisliğinde bulun- | mak benim için tesadüfün en güzel bir ütfudur. Bu sureile yarınki mamüre ve gözel İstanbulun büyük, medeni şehirler evsafındaki müstakbel inşasında vazife Almış olmaktan bahyiyarlık duyuyorum. İstanbul « ve İstanbullulara yüksek hima- ye ve lütuflarını hiç bir zaman eksik et- miyen Mili Şefimiz İsmet İnönünün ve biri her sahada takviye etmekte ve muz | , | vaffalıyet imkânlarını hazırlamakta olan Başvekilimiz doktor Refik Saydam ve hükümetimizin yardımlarile tasavvurları. mızı fill mevkiine koyabileceğimize şüphe | etmiyorum.» | Merasimden sonra bahçe halka açılmış | ve “davetliler büfede izaz edilmişlerdir. Büfe ve havuz on beş güne kadar bitiri- Iecek, gazino da Cümhuriyet bayramına yetiştirilecektir. Bahçeye duhuliyesiz gi- | Meeek ve saat, 23 e kadar açık bulunacak tar. Adanada Karataş plâjı açıldı Adana (Akşam) — Adananın yegâ» ne plâjı olan Karataş bu hafta bütün tesisatile açılmıştır. Karataş bu yıl geçen seneden daha mükemmel bir hale konulmuştur, Adana imar birliği bu plâjı önü. müzdeki yıl salın alarak esaslı inşaatla modern bir hale gk Adanada ağlula soyan bir hırsız yakalandı | OAdana (Akşam) — Uzun zamandan. | beri Adana bağlarında soygunlar ol- makta idi. Bunların falli Mustafa ni- | bayet yakayı ele vermiştir. Mustafa İ tevkif edilerek adliyeye verilmiştir. Bu adam bir hafta içinde sekiz ev soy- i muştur, Nakleden Vâ -Nü şöhreti dillerde destandı, Pek yakı- şıklı bir genç.olmasına rağmen hiç bir âile ona kızını, kardeşini vermeğe ce. saret edemezdi. Bunu kendi de biliyor- du, İşte onun içindir ki Necileye göz | attığı, o sayede tekrar zengin olmağı kurduğu hâlde pek de ümide kapıla- miyordu, Mibrinur hanımefendinin ne ince eleyip sık dokuyan bir insan ol- | duğu maltimdu. Gözbebeği gibi sevdi. ği torununu kalkıp da hiç bir suretle imad edilemiyen bu adama verir miy- i2: Bu ne hayali hamdı. Lâkin böyle düşündüğü haldegenede uakbir ümide kapılmaktan kendini alamıyor. du. Mevsimsiz çifliğe gelişleri, rindeki gi iyetle- lik gözünden kaçma» | " uğraşırsa belki de bir lirdi. Zaten çiflikteki adanila- rm bir çoğunu tanırdı, Her zaman ma- dununa İyi muamele ettiği için uşak» | lar, köylüler onu pek severlerdi. Kur- paz davranırsa olup bitenleri onların İ harrirlerinden Cinai romanlar Zabıta romanları bütün dünyada kari €n fazla olan eserlerdir. Mektep çocukla” nadan büyük insanlara, hattâ en tan mış: devlet adamlarına kadar ber sı | karli cezbedebilen bu nevi Kitaplar dalma kapışılarai bâzı İn; seler, kar: hususunda bıta rom arttırmıştır. Bizde her ne Kadar bu cir Yazan müharrirler yoksa da ki zeteci -arkadaşlarımızdan ” Hi en maruf İngiliz » rağbet gören cini i nevi romanlara mahsus hareketli bir 05- lâbla Türkçeye çevtilmiştir. - (Ölümle Pa- zarlık), (Korku Gecesi! (âstik Yüzlü Adam), (Dördün (Kuru Ka- faların Esram) lari” rot mış. resim fiaileri (18) e okunur. Hele #on 2a romancılı ılk cinayetler etmek österdikleri imuvaffakiyet za- ının karilerini bir kat daha romanlar bu. kitapla uştur, Gerek vakaları- anh güzel mahiyetini anlatan Romzi Kitapevi tarafından rak yeni harflerle basılm harflerile üç defa tebedi leri bilmiyen nesil bu mubarririn bü eserini elde edeceklerdir. Sinâ çölünde Türk ordusu Mualim Fuad Gücüyener tarafından yanlan bu eser kendisinin (Çanakkale - Sinâ - Filistin cephesinde ihtiyat zabit- liği yaptığı zamanlara sid. hatıralarından mürekkeptir > Kitap Depo- su tarafından bas « Fiati 100 ku- ruştur. metil eser ilk defa ola- ır. Eser Arap . Eski harf. süretle meşhur okumak imkânı Komik hikâye #debiyatının en küvvetli Anatole Frönce'in bir eseridir. Tanınmış imuha den Nasuhi Baydar tarafımda Msanla düimize tapevi'nin «Dünya cümeler serisi nin 33 üncü kil etmekti Mlilliyetler meselesi Kanâat Kitapevinin hazırladığı tarih hil bulunan bu 19 uncu Fransız mu- güzel rlerimiz- tir, Paul Henry'den B. Fehmi Baldaş rafından Türkçeye çevrilmiştir. Pia kuruştur. : 5 Pratik çiçekcilik Ziraat muharrirlerinden, profesör Lütfi Arif Kenber, bu kiymetli eserini herke- #in kolaylıkla tatbik edebileceği pratik bir asulde hazırlamıştır. Hiç kimsenin yar» dımma muhtaç olmadan, babçıvan ara mak yorluğuna uğrumadan istenildiği gi- bi bahçe ve park yapman usullerini, çiçek, fidan yetiştirmek ve bakmak yolla rını “bu eserden: öğrenebilirsiniz. İnkılâp Kitapevinde basilmiştir. Çiçek merakli $1 karilerimize tavsiye ederiz. Mecmualar" İlk öğretim Maarif Vekâleti tarafından haftada bir neşredilen bu öğretmen ve eğitmen ga- zetesi; 17 nci sayısı çıkmıştır. Maarif Vekilliğinin 1989 mali yılı bütçesi ve mü- #akere zabıtları broşür halinde bu nüs- haya Nâve edilmiştir. Gündüz - Hikâyeler Ayda bir çıkan ve yal den bu mecmuanın $ Sald Falk, İhsan Devrim, Rüştü Şardağ, Hüsameddin Nurinin hikâyelerile, tan: umuyordu. Köşkte cereyan eden hâdisenin er. tesi günü Vehbi erkenden atına bin- di. Şefak yaktı ava çıkmağı pek sever. | di. Yanında köpeği ve arkasında tü- fek ve çanta taşıyan seyisi, ilerliyor. Jardı. Mihrinur hanımefendinin ara- zisine yaklaştıkları sırada köpek bir fundalığın içine daldı ve inlemeğe bâşladı. Delikanlı birkaç kere ıslık ça- hp seslendiyse de hayvan dönmedi. Uğlamakta devam etti. Vehbi, merakla o tarafa doğru yürüdü. Baygın bir halde, bir genç, yerde uzanmış yatıyordu. Elbisesi parça par. İ ça idi. Elinin altında kanlı bir sopa duruyordu. Kolundaki, bacağındaki yaralardan kanlar sızıyordu. Vehbi biran hayretle durdu, Yara- li erkeğin üstübaşı temizdi. Paralı, ki- bar bir adam olduğu belli... Bu kıya- fette hırsız veya serseri olamaz! O hal. de buralarda çifliğin bu kadar yakı- nında işi ne? Birdenbire Vehbi meseleyi kavradı, Necileyi gördüğündenberi araştırdığı müuammayı keştetmişti. İşte bu genç kizın dostuydu. Karşısına çıkan bu fir. sattan istifade etmenin sirası gelmiş. ti, Hemen seyisine seslendi: — Dört nala eve koş. Arabayı ge. tir, Kimseye birşey söyleme, Çabuk gel | Arabaya bindirdikleri sırada Cemjl | ce bakkal aşitiğin | Sandık içinde ele geçen Agopla arkadaşlarının muhakemesi Agop: “Bir çok yerleri soydum, fakat sayılan hırsızlıkların hepsini ben yapmadım,, diyor Şehrin muhtelif semtlerinde birçok hırsızlıklar yapmaktan maznun İste. fo, Kiğork, Şükrü ve Hâyık ile hırsız ık malları ü almaktan maznun Hasan, Şabün ve Hayreddi- nin muhakemeleri asliye üçüncü ce- za mahkemesinde yapılmıştır. Tahki- kat evra a nazaran; Kifork bir ge Todorinin dükkânına git miş, kapının önündeki tente demi. rine lırmanarak saçağa çikip tuğla- arı açmış, buradan ü aki oda. ya girmiştir. Azılı hırsız odanın dö- şeme rahtalarım ve taşları da çsöke- rek tavandan: dükkâna girmiş ve.bir duvar saati, 30 lira aşıtınıştır. Sonra saati bir lira mukakilinde rehin o'a- rak Hayreddine vermiştir. . Bundan maada Kiğörkla İstefo ve Şükrü yine bir gece Fındıklıda Şük- rü adında bir bakkalın dükkânma gitmişlerdir. Bünlârdan Şükrü ile İs- tefo dışarda gözcülük yapmışlar, Ki- ğork saçağa tırmanarak dükküna girip bir çok sigara çalmıştır. Üç hırsız Galatada Abidin dükkâ- nına da bir gece sokulmuşlar, Şükrü gözcü olarak dışarda kalmış, İstefo dükkânm önünde eğilmiş,. Kiğork onun omuzlarına basarak pencereyi açmak suretle içeriye girip çi ceden 35 mıştar. Hırsizlar bu dükkân kolayca soyunca işi tekrar- Jamağa karar vermişler ve aradan bir müddet geçtikten sonra tekrar ayni dükkânı soymuşlardır. Bu defada Abidin dükkânından çay, rakı ve ra aşırmışlardır. Rakılarla çay sigaraları Hüseyin vastasile ve ucuz fatle Şabana salmışlardır “Yine Kiğork Pangalttda Yakonün dükkânma girerek 67 Iira aşırınışlır. Sandık içinde yakalandı Hirsız Kiğork böyle bir çok dük- kânları soyup. yakalanmayınca bir gecede Beyoğlunda Halâskârgazi cad- desinde bakkal 'Todorinin dükkânı- na gitmiş, pencerenin demir parmak- lığını kırarak camı açmış, dükkândan 30 Hra, iki şişe şampanya, bir kaç şi- Şe viski aşırmıştır, Bu dükkânı da ko- emma maş mubarrirlerin oblercüme hikâyeleri vardır. —2rmenlanmmmanı Hukuk gazetesi Cevad Hakkı Özbey tarafından beş 8€- nedenberi “Türkçe ve “Fransızca olarak neşredilmekte olan Hukuk Gezetesi'nin üçüncü cildinin 37 - 38 numaralı nüsha- ları zengin mündericatla intişar etmiştir. Milli Şef İsmet İnönü'nün tifatlarını da bildiren bu hada tanimmış profesör- )erin ve değerli zevatın makaleleri, etüd- Teri vardır. gözlerini açti. Mecalsız bit sesle sor- du: — Siz kimsiniz? — Bir dostunuz... Sizi kurtarmağa geldim. Onlar gittikten bir müddet sonrd şikârıni kaçırdığı için kendi kendini bir türlü affedemiyen Bayram ağa oralarda da Cemili aradı. Lâkin bula mayınca öfke ile: — Bir yerlerde yok!... Şeytan aldı götürdü, diyeceğim geliyor! diye ho- murdandı, #vx Necilenin sevgilisi, aklımı başına top- ladığı zaman-kendini süslü bir odada ve rahat bir yatakta buldu. Ayak ucunda, yemenisinin altından ak saç- ları görünen buruşuk yüzlü ihtiyar bir kadın oturuyordu. Cemil onu görün- ce: — Neredeyim? - diye sordu. — Merak etmeyin efendim. Burası Vehbi beyefendinin köşküdür. Ben de onun sütninesiyim, Genç, zihnini toplamağa çalıştı, ak- ına geceki hâdise gelerek öfke ile ba gırd — Alçaklar... Beni köpeklerine pâ- ralatacaklardı. — Kimden bahsediyorsunuz! ... Delikanlı sbali işitmemiş gibi devam etti: — Hırsızmışım gibi, serseriymişim gibi üstüme köpekleri saldılar, layca soyan Kiğork bir defa ile kana- at etmiyerek ayni yere üç defa girip nde Asliye üçüncü ceza mahkem yapılar muhakemede Kiğork' suç rım bir kısmını ini r kısmını t tavafı yükletmişler, bir hursı- zım. Bir çok y im. PFnkat okuduğunuz kâğıddaki mr hepsini ben yapmadım; Halâskârgaz! taddesinde bakkal Todöorinin dükkâ- Tün: ben soydum Fakat yanımda yar- dınacı . ve, gözcü . yöktu.. Bu işi yalnız başıma yaptım. Birinci de- fa dükkâna gündüz girdin. Kapı açıktı, dükkân sahibi de içeride yok- tu. Ben hemen girip çekmeceden 69 Mira aldım ve arka kapıdan sevuştum. İkinci defasında gece girdim (Viski, şampanya vesalre aşırdım: Üçüncü defa yine bir gece âynl dükküna pir. dim, bir çok eşya aldım, Bunları çu- vala doldurüp çıkacağım sırada ayak sesleri duyuldu ve kapı açıldı. Kaça- cak bir yer bulamadım. Et lanacak bir yer ararken köşede du- rTan bir sandık gözüme ilişti İli sandığın içine gi kapağın: kapadım. Fakat polisler e te aradıktan sonra sandığın Ğ açtılar ve orada beni Yi HE iktan çaldığım e berikine satardim. Bunları satarken hırsızlık mali olduğunu anlamama- Yarı için de gemici olduğumu ve eşyayı dışardan - getirdiğim! dim. Diğer maznun Istefo ile Şükrü hir- sızliklarla alâkaları olmadığını, Ki- gorkla beraber çalışmadıklarını sö; diler, Hasan, Şaban, Hayreddin ve Hüyık da satınaldıkları eşyanın hır. sızlık malı olduğunu bilmediklerini, Kiğorkun bazan bakkal etbisesile, ba- zan gemici kıyafetile kendilerine eşya getirip sattığını, bu yüzden kenöisin. den şüphelenmediklerini söylediler, Şahitlerin çağrılması için muhaksme başka güne bırakıldı, Yolda düşerek yaralandı Rumelihisarında Bostan sokuğın- da oturan altımiş beş yajlurında Ha- çik isminde biri, Hisardaki € i mekte iken yolda düşmüş, başından yaralanarak ağzından ve rından kan geldiği cihetle Beyoğlu hastanesine kaldırimıştır. Yerinden kalkmak istedi, Fakat 1z- tarapla yüzünü ekşiterek bağırdı: — Aman her yerim ağrıyor... — Kımıldamayın efendim... Şimdi döktora haber gitti, — Ne iyi insanlarsınız... Teşekkür ederim. Demek bu evin beyi beni mi. safir etti. — Evet... — O zat her kimse hayatımı kurtar. dı... Mihrinur hanımefendinin elinde kalsaydım. Beni köpeklerine yeğire- cekti. İhtiyar kadın bu sözleri dikkatle din diyordu. Hayatı kadar sevdiği Vehbi onu hastanın yanıma oturttuğu 2za- man: «— Nineciğim.... Sen bekle... Ayıldı- ğı zaman konuştur... Kadınlar bu işi daha iyi becerirler. Bazı şeyler öğren- mek istiyorum.» demişti. Sütnine de efendisinin sözünü har. fiyen icra etmek için var gayretini sarfediyordu. Vehbinin, delikanlıyı ne vaziyette bulduğunu, sonra bu işte bir sır ok duğunu tahmin ettiği için adamlarına boşboğazlık etmemelerini tenbih etti. ğini hastaya anlatu. Cemil dikkatle dinliyordu. O sırada bir araba Sesi işi- tdi, İhtiyar kadın pencereden bâka- rak: — İşte doktor! O da bu evin dostu- dur... Bakalım yaralarınız hakkında me diyecek? (Arkası var)