10 Temmuz 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

10 Temmuz 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Temmuz 1939 Dini — kitaplar Türk alfabesinde değişiklik yap- mak istiyenlerin tasavvurlarımı geçen- lerde bu sütunda anlatmıştım, Maarif Wekületinin de böyle niyeti olduğunu bir gazete iddia etmişti, Ben de, buna mukabil: «Yoktur, olamaz, hattâ tah- kik bile etmeden tekzip hakkını ken. dimde buluyorum!» demiştim, Filha- kika böyle bir mantıksızlık B, Hasan Âli - Yücel'den sadır olamazdı, Nite- kim hemen arkasından, Anadolu ajansı yasıtasile tekzibi çıktı, Atatürkün yadigürını olduğu gibi muhafaza etmek, hem ona hürmeti- miz, hem mantık, hem fen, hem de menfaatimiz iktizasıdır, O bahis kapandı, gitti, »*. Fakat sonradan bana sağdan sol- dan bazı vesikalar gönderildi. Meğer mesele başkaymış. Bazı tâbiler Kuranı Kerim'in arapça aslını Lâtin harfle. rile istinsah etmişler. Bu alfabe deği- Şikliği ile «ha, hı, he, zel, ze, zı, dat ilh» gibi harflerin farklarını kendi ta- yin ettikleri indi eşkâle göre resmi- leştirmek istiyorlarmış. «Dâvanın ru- hu budur!» diyerek bana muhtelif nümuüneler yollıyanlar oldu, Tedkik edip gördüm ki, kiminin is: mi: ZI Kur'anilkeriym (Halkın dediği gibi, furisi kaideyle «Kur'ânı Kerim» denmemiş. Arapça kitaba arapça sername daha muva- fıktır, Fakat niçin harfi tarifler ayrıl. mamış, niçin «il» denmiş te «ül» den- memiş, anlı; Maamafih, o noktalarda durmuyorum. Zira arabi gramerin Lâtin harflerindeki yanlışı- nı çıkarmak bana düşmez.) Kiminin de serlâvhası Şu: Kureni Kerim (Yanlış okumuyorsunuz. Dördüncü harf sa» değil «e»... Bu müellif ve tabi de öyle muvafık bulmuş!) Fakat ilk kelimenin se» harfi üze. riride ve ikinci kelimenin «iv harfinin noktası üzerinde ayrıca bir ( * ) işa. reti var, Hülâsa, kitapların daha isim- Irinden itibaren birçok noktalarına itiraz başlıyabilir. Hem de haklı iti raslar, Sahifelerine göz atınca da, bunlara dair pek çok şeyler söylenebileceğini gördüm. Fakat mevzuu bu işin mü- | nakaşasına sürüklemek istemiyorum. Ancak şurası muhakkaktır: Devletin teşkilâtına, bütçesine da- hil bir «Diyanet işleri» var. «Bu neş- riyatla o iyice alâkadar olsa» diye dü. şünüyorum. Eskiden bir «Müshafları tedkik heyetin - mevcuddu. Basılan Kur'anlarda yanlış olmamasına gay- ret ederdi, Şimdi böyle bir teşekkül yok mu? Sonra: Bir vâıın cami kür. Sülerinde şifahen söylediği sözler ta- yin ve tesbit ediliyor da, halk için ya- glan matbu eserler nazarı itibara alınmıyor mu? Öyleyse dini kitapları her istiyenin her İstediği şekilde ya- zıp ortaya çıkarması da nereden zu- hür etti? Benim üzerimde «pek çok düşünü. etek bir mevzu. intibamı bırakan bu işle asıl mesul ve salâhiyettarların Bisikletten düştü Abdülkadir isminde 13 yaşlarında bir çocuk bisikletle Yıldız caddesin- den geçmekte iken bir aralık. düş müş ve Ağır surette yaralanmıştır. Polis. söz söyliyemiyecek bir halde olan yaralı çocuğu Beyoğlu hastane- #ine yatırmıştır. AKŞAMDAN AKŞAMA Yeni yollar 1,100,000 liralık yol eksiltmeye çıkarılıyor Belediyenin bu sene inşa ettireceği bir milyon yüz bin liralık yol inşaatı bir hafta sonra münakasaya konula» caktır. Bu münakasa şartlarına göre, İstan- bulda yapılacak yollardan bir kısmı İstanbul,“diğer kısmı Beyoğlunda ya- pulacak, düz sahalar asfalt, yokuş ki. slinlâr mozaik parke olacaktır, Bu yolların hazırlanan şartnamesi» nö göre bu yollar, kilometre vahidi fi- at esasına göre inşa edilecektir. An. cak hângi yolların daha evvel irişa edi- Jeceği hakkında Belediye tarafından müteahhide bir liste verilecek ve bun- da yolların isimleri bulunacaktır. Bu yöllar iki sene içinde ikmal edilecek ve parası üç senede ödenecektir. Taksim bostanı Bostanın bir kısmı bahçeye ilâve edilecek; bir kısmı da “yola kalbedilecek Taksim böhçesi arkasındaki bosta- nın İstimlâki ikmal edilmiştir, Bu bos- tanın bir kısmı Ayaspaşa tarafında Be. yoğlu jandarma karakolu binası önün- den Taşkışlanın önüne çıkan Mete caddesine ilâve edilecek, bostanın mü-* tebaki kısım Taksim bahçesine ilâve edilecektir. Mete caddesinin tanzimi süratle yapılacaktır. Bu cadde ileride Sürpagop mezarti- ğı ve Yedeksubayk okulu - (Harbiye mektebi) arkasından Valikonağı cad- desi önündeki yeşil sahaya vasıl ola- cağından, Taksim tramvay caddesine! müvazi olacaktır. Eminönü Halkevi binası inşaatı - Eminönü Halkevi binasının inşaat tahsisatı kâfi gelmediği için inşaat ya- rıda kalmıştır. Binanın evvelce tasdik” edilen plâna göre ikmali - için daha doksan bin liraya ihtiyaç görülmekte- dir. Bu tahsisat bir müesseseden İs tikraz edilecek ve binanın ikmaline çalışılacaktır. Eminönü Halkevi binasının açılma merasimi Cümhuriyet bayramında ya- pılacağından, bina o zamana kadar ikmal edilecektir. Yeni hastanenin plânı Mecediyeköyü arkasında inşa edile- cek yeni hastane plânının, Fransiz mimarı B. Valter tarafından tanzim edileceğini yazmıştık. Yeni . hastane plânı, üç aya katlar ikmal edilerek Be- yeye gönderilecektir. Belediye, plâ- nı'Nafia Vekâletine tasdik ettirdikten sonra hemen münâkasaya çıkaracak." tur. "Yeni hastane binası iki paviyondan ibaret olacak ve birinci paviyon 500 yâtağı yaçivarei edecktir, ayki misslöketgizayi Yirmi gün kadar evvel Berlin ve Parise - gitmiş. olan Japon sefareti maslahâtgüzarı B. Terayina şehrimi- ze avdet eylemiş. ve.dün akşam An- karaya dönmüştür. AKŞAM ŞEHİR HABERLERİ Karilerimizin mektupları KurbaZalıderenin balçığı Kurbağalıderenin temizlenmesi mü- zayedeye konulacakmış. Bu derenin balçığı tuğla imalâtında fevkalâde kıymetlidir. Hususi ve kuvveti bir maddedir. Evvelce bazı tuğlacılar, balçığın ken- dilerine terki süretile bir menfaat temin edeceklerini teklif Münakasada bu cihet edilmelidir. Radyoda alaturka musiki Karilerimizden aldiğimiiz mektup- Jarda “deniliyor ki: sAnkara radyosu- nun. alaturka musiki neşriyatından bize gına geldi. Hüönendeler: «Benim oğlum” bina okür, döner döner gene okur. sözü kabilinden. her akşam &y- mi bayat, eski ve hayide şarkıları okuyup duruyorlar. Yeni şarkılara Sebze pahalılığı Belediye iktisad müdürlüğü vaziye- ti tedkike başladı İ Kartal, Maltepe ve Pendik gibi semtler, İstanbulurı başlıca sebze ye- tiştiren yerleri olduğu hâlde, bu yer- lerde bazı mahsuller, meselâ yeşil (a- sulye, hiyar gibi sebzeler tarla sahip- leri tarafından sökülüp atılmaktadır. Halbuki yeşil fasulye, şehrin bazi yer- lerinde 7,5 ile 10 kuruş arasında satıl. maktadır. Buna kıyasen diğer sebzeler de pek fiatlidir. Şehrin yakınındaki . bostan ve tarlalarda sebzelerden bir kısmı- nın bu suretle sökülüp atıldığı bir Sı- rada, şehirdeki sebze fiatleri pek yük- sek görülmektedir. Belediye İktisad müdürlüğü, şehir halkını izrar edin bu vaziyeti esasından halletmek üze- re, tedkikata başlamıştır, hasret kaldık. İdare, radyoda çalışan alaturka o müsikişyrasldrına o yöksek maaşlar veriyor, bunları yeni şarkıla- rı, öğrenmeğe ve okumağa mecbur eb. mek gerektir. Radyonun bir vazifesi de Halkı memnun etmek ve nöşriyati- nı “dinletmektir. Bu mühim nokta, şimdiye kadar alaturka musiki negri- yalinda tamamile ihmal edilmiştir. Eğer - hanendeler,- halkin hoşuna giden ve musiki zevkini tatmin eden yeni şarkıları öğrenmek. ve okumak külfetine katlanmak istemiyorlarsa yeni plâkları çaldırmak, hem dinleyi- dileri memnun etmek, hem hazine menfaati bakımından daha faydalı olur sanırze Sarhoşa dayak Ailesi ve komşuları, Neşeti bayılıncıya kadar dövdükten sonra evvelâ mezarlığa at- mışlar, sonra da karakola götürmüşler 'Kasımpaşada, Yeni çeşmede, . Ko- naklar sokağında bir evde oturan 40 yaşlarında İsmail olğu Neşet, dehşet- li-bir ayyaştır. İçtiği zamanlar, etra- fına çalar ve herkesle kavga eder, Neşetin karısı, çoluğu çocuğu komşu- ları bu halinden bıkıp usanmışlardır. Dün sabah Neşet kafayı tütsüle- dikten sonra eve gelmiş, ve baldızını yakalayarak fena halde döymüştür, Bu vaziyet üzerine sarhoşun karı- sı, baldızı,çocuğu ve komşuları, bir olarak Neşeli beyıltıncaya kadar döv- müşler sonra da ölmüş zannile omuz- layarak Kasımpaşa mezarlığına gö- türüp atmışlardır. Sarhoşluktar ve yediği dayaktan baygın bir halde bulunan Neşet, me- zarlığa atıldığı zaman kımıldamağa başlamış, bunu gören akraba ve kom- Şuları, kendisini götürüp karakola teslim < etmişlerdir. Neşet, Jlâkırdı söyliyecek ve ayakta duracak bir hal. de olmadığı cihetle, can kurtaran otamobilile Beyoğlu hastanesine kal- dırılmıştır. Tuhafı şudur Kİ, Neşet, evinde ak- rabasından ve komşularından bayı- lacak derecede müthiş bir dayak ye. diği halde vücudunda yara bere yok- tur, zabıta bu meseleyi tahkike baş- lamışlır. Bir çocuk kayıp 10 yaşında Ferhunde; on gündenberi kayboldü Beşiktaşta Muradiye mahallesinde Göknar sokağında 10 numaralı evde oturan Ferhunde namında 10 yaşın- da bir çocuk on gündenberi ortadan | kaybolmuştur. Ferhunde, 29 haziran | perşembe günü evinden çıkmış, sokak- tur, Ferhundenin dul annesi, çocuğu” görünce evvelâ sokakta aramağa çık- | muş, bulamayınca telâşa düşerek, Ni. şantaşındaki Meşrutiyet mahallesin. de, Tophanede ve Silivrikapıda otu- ran hısım, âkrabaya müracaat etmiş- tir. Ferhundenin annesi, buralarda | da yavrucağını bulamayınca, Beşik- | taş polis merkezine giderek çocuğu- nun resmini vermiş ve eşkâlini tairf * etmiştir. Tarife nazaran - Ferhunde, zayıf, kumral. saçlı ve kaşlı, elâ göz- Tüdür. Kaybolduğu gün yalın ayaktı; kırmızı benekli bir entari giymekte idi. Zabıta, kayıp çocuğu on günden. beri aradığı halde izini keşfedeme- miştir. Büyükadada su tesisatı Büyükadaya su verilmek üzre Ada- da yapılan boru ferşiyalına ehemmi- yetle devam edilmektedir. Su İskele- sinin yapıldığı Madenden Adanın yük- sek kısımlarına su vermek Üzere İs- viçreye sipariş edilen motörler beklen- mektedir. Bundan başka su isalesine elverişli görülen bazı borular da Mer- sinden gelecektir. Bu itibarla, molör- lerle boruların bu ay sonunda gele. rek Büyükadaya ağustosta su vetile. ceği muhakkak görülüyor. Demir yüklü vagonun kapı- ını açarken Haydarpaşa garında işletme ame- lesinden Mehmed; demir yüklü bir vügonun kapısını açtığı sirada bir- denbire demir borular üzerine düşü- vermiş, muhtelif- yerlerinden tehlike. ta arkadaşları ile oynamağa koyulmuş-| nun akşama doğru eve aönmediğini -) li suretle :-yaralandığından -Hay'dar- paşa hastanesine kaldırılmıştır. * Bahite 5 İSTANBUL HAYATI Plâj eğlencesi Gişenin önünde kadınlı, erkekli gruplar sıra bekliyorlar, Bilet alan bahtiyarlar sevinçle plâj kapısından içeriye dalıyorlar. İçerinin manzarası büsbütün baş- ka... Geniş kumluk gayri muntazam bir çiçek tarlasını andırıyor. Elbise yerine, allı yeşilli mayolar karşıdan muknatıs gibi gözleri çekiyor. Ben de bin zorlukla ele geçirdiğim kırk yamalı mayomu giydim, güneş yüzü görmemiş, çarpık çurpuk vücu- dümle bu periler diyarına daldım. Adım attıkça kum taneleri birer ak- rep iğnesi gibi ayaklarıma saplamı- yor, güneş kızgın bir demir parçası gibi omuzlarımı dağlıyor, acemiliğin de verdiği sersemlikle bacaklarım bi- ribirine dolaşıyor... Bir aralık deniz kenarında biribirlerine osu serperek kahkahalar atan bir grupa bakayım derken, önümdeki kum yığınına dolaş, tım, yüzükoyun kapaklandım. Kendi. mi toparlamağa uğraşırken dizleri. min altında kumlar kımıldandı. Ku- lağunın dibinde keskin bir kahkaha çınladı. Telâşla geriye çekildim. Yeşil lâstik başlığın altından bir çift mavi ie müöstehzi bakışları karşısında ütün şaşaladım. Keskin bir eslik gibi vızlıyan kahkaha kulaklarımda uğuldadı, Kumlar titreşe titreşe iki tarafa döküldü, iki yuvarlak Omuz yükseldi. Kızgın kumlar arasından zahmet- sizce çıkardığım bu kıymetli detineyi, 'Tutankamen'in lâhdi önünde vecde gelen bir âsarı atika meraklısı gibi hayretle seyre daldım, O, mağrur bir eda İle kıvrana kıvrana bir müddet sağa, sola döndü ve, yaprak hışırtısın. dan ürkmüş bir ceylân çevikliğile birdenbire zıpladı. Pedikürlü ayakla. rını yere çarparak kumları suratıma savura savura uzuklaştı. Sahili yah- yan köpüklü dalgacıkların önünde durdu, müstehzi bakışlarla geriye bir göz atıktan sonra, mavi suyun serin göksüne atıldı. Denizi, narin ellerile | okşıya okşıya uzaklaştı. Suyun içinde birkaç adım Ben ileriledikçe deniz hırçınlaşıyor, korkunç elleri gırtlağıma doğru uza- nıyor. Bir adım daha attım, sendele- dim, yuvarlandım. Genzimi haşlıyan, gırtlağımı tırmalıyan tuzlu sudan kurtulmak için sağa, sola saldırırken farkına varmadan yakaladığım yu- muşak bir kola can hevlile sımsıkı ya- pıştam, Kulağımın dibinde acı bir çığ- lık çınlâği, koluma bir tokat indi: — Ze, sen hiç utanmeorsun? Ta- nımadığın. kadin İlen şaka yapılır? Kendimi kurtarmak için bilmiyerek kolunu tuttuğum şişman madamm yanından kürtülür kurtulmaz, soluğu kabinede aldım. Benim plâj eğlencem de böyle geçti. Cemal Refik maa Karaağaç buz fabrikasında bir kaza Halıcıoğlutıda Ekmekçi sokağında 26 numaralı evde oturan ve Kara ağaçta buz fadrikasında çalişan 25 yaşlarında İbrahim oğtu Süleyman, buz makinesinin üzerindeki vinci çekmek üzere üstüne çıkmıştır. Fa- kat ayni makinede çalışan Nuri oğlu Mehmed, Süleyınanın yukarıda çalış- tığını görmiyerek- birdenbire cereya- nı köyüverinöe zavallı Süleyman fe- *na Hulde zedelenmiş” ve dili tutul- muştur. Süleyman can kurtaran oto- mobili iile Beyoğlu ğer kal dırılmıştır; — Kel başa şimşir tarak işle buna derler bay Amca... i wii. Hayvanat bahçesi bu şehrin ne. | din Sokaklarımızda çok şükür köpe- çeşidi, kedinin envaı, tavukla horozun türlüsü varl,, — Eşek görmek istiyen de Adalara büyursunl.. B. A. — Öyle deme komşu, Taksim bahçesi gibi bir insanlar bahçesi olan şehrin bir de hayvanlar bahçesi ol- mall,

Bu sayıdan diğer sayfalar: