Sahife 6 — > AKŞAM 3 Temmuz 1939 Izmirde iki cinayet Bir genç, kız kardeşinin eski Iki kolunu kaybeden Elroy ayaklarına ellerin yapacağı işleri gördürüyor İnsan uzuvların. | (i dan biri sakatian- dığı zaman basil olacak noksanlığı telâfi etmek kolay bir şey değildir. Yalnız şimdi Fran- sada bulunan «Kol- suz adam» namile maruf Elroy ismin- de biri ayaklarını e gibi kullanmak hususunda göster- diği meharelle na- zarı dikkati celbet. miştir Vücudun en kâ- biliyetsiz uzuvların- dan sayılan ayak- lara «) meharetini vermek (hünerini gösteren bu adam ele yapılması kabil | olan bütün işleri ayaklarına osuhu- letle gördürmekte- dir Meselâ yukarıda (1) mumaralı re simde de gördüğü- nüz gibi Eiroy ayaklarile pek ra- hat traş olmakta- dır, Traş olmak şüphesiz bir zevk- tir. Fakat insanın adı Elroy olunca ayakla bile olsa bu zevki tatmak- tan geri kalmaz. (2) numaralı re- simde Elroyun sağ ayağile not defte- rine bir randevu kaydettiğini görü- yorumuz, Elroy ayaklarile pek gü- zel resimler de yap- makta, boş zaman- l ı bu suretle eçirmektedir. (3) numaralı re- simde kolsuz adam bir lokantada ayak larila yemek yer- ken görüyorsunuz. Bakın ekmeği ne büyük bir nezaketle kesiyor. (4) numaralı resimde yemeğini yi- Yip karnımı oyurmuş olan Elroy gar. sona hesap vermektedir. El olmayın- ca parayı ayakla ödemek yalnız bu meşhur kolsuz adamın yapacağı İş- lerdendir, (5) numaralı resme iyi bakınız. Töfikâ No. “1 roy bir dostuna telefon ediyor. Re- simde gördüğünüz bu ciddi tavrı al- madan evvel sol ayağının baş par- mağile aradığı numarayı çevirmiş, sonra sağ ayağile ahizeyi kulağına götürmüştür. Bu işi görmek için ka- tiyen zorluk çekmediği yüzünden pek iyi anlaşılıyor. (6) numaralı resim kolları olmâ- yan Elroy'un kendini çalgı çalmak SEVİLEN KADIN Büyük macera romanı Bundan on dokuz yirmi sene evvel, ieşrinisani başlangıcında, yağmurlu, soğuk bir gündü. Zenginler, sayfiye. Yerinden ayrılıp kışlık evlerine dönü- yorlardı. Yollarda göç arabalarına ras- Janıyordu. Buğuziçinin uzak iskelelerinden bi- rinde, yaşlı bir arabacı, hususi bir pay- tona koşulmuş kuvvetli, cinsatlarıg | dizginlerini sıkı sıkı tutuyordu. Kulü- | besinden çikan şirket memurunâ ses. Jendi:; — Beyim! Acaba lecek? Daha on dakika var. Yan tarafta, tek atlı bir briğin ba- şında bekliyen, kümhanbey kılıklı bi vapur kaçta ge- 1z€ Sizin hanımefendiye de ne oldu?, Hangi rüzgârlar atıyor bu mevsimde Onu buraya? — Bilmem... Dün sabah telgraf çek- e m Nakleden miş, Arabayı iskeleye istetmiş. — Epey zamandır bu semtlere uğ- ramamıştı, değil mi?. — Evet, tamam on bir seneğir Çif- likte kalmadı... Hürriyet çıkalıdan- beri... — Sirzinkisi de bulunur çiflik de- ğildir hani... Arabacı İbrahim ağa, başını mu- hatabının aksi istikametine çevirerek, gururla: — Elbette... Hanım sultan evlâdı. dır bizim hanımefendi... Ana tarafın. dan sultan Mahmud zın toru- nu oluyor... Şah babasi miş; ondan da mal mülk bize kalmış... — Malüm, malüm... Korular Jun Bizir zisi de fena değildir ar yanında soldâ sıfır kalır Damadı otuz bir mart vakas da öldü, kızı da arkası sıra merhum olunca hanımefendi artık buralara gel- medi... — Hep konakta mı oturur? Z av) , sizinkir zevkinden de mahrum etmediğini göstermektedir. Kolsuz adam sağ ayağile çok iyi mızrap tutar ve ele göre yapılmış bir musiki âletini ayaklarile büyük bir meharetle Kul lanır, Elroy İşte bu sayede felâketini ber- taraf etmeğe muvaffak olmuş şayanı dikkat bir adamdır. — Çoğu vaktı Acıbademdeki bağın- da geçer — Torunu var, değil mi: Necile ha“ nım?... — Pek kıymetlisidir. Dizinin dibin. den ayırmaz... Şimdi on yedisine bastı diyorlar... — Elbette... Babadan, anadan yedi Büyük anası da gözünü yumunca var hesap et... — Vay anam... Mangiz gırla, dese- ne... Amma, pek aksiymiş sizin koca- kani... — Tabii, saltanatlı!... Kimin toru- nu? Kimin kızı?... Ona göre de kibirli... Yaman serttir ha... Biber... İnsanı bir haşlar, sorma... Tiril tirli titreriz... Di- yorlar ki biricik kızı öldüğü gün bile gözünün yaşını kimseye göstermemiş... Eh bakalım, senin efendin ne âlemde? — Ne âlemde olacak?... Yaşıyor... Paraları savuruyor, — Gırtlağına kadar borç içindey- miş!... — Olsun... Sen ona bakma güzel, hem kibar... Bir de bakarsın ı birinde zengin bir kızla evlenir, Hem | gün gene > ımı alabilse ya- gündü! Seyis, kendi damad girecekmiş gi- | bi, sarı dişlerini göstererek güldü. Son- a ank | | bulun en zengin kızı imiş | nişanlısını yaraladı, yaralı öldü Başka biri de mahalle mümessilini karnın- dan yaralıyarak ölümüne sebeb oldu İzmir (Akşam) — Karşıyakada Boğukkuyuda cinayet — olmuş, Rodoslu Hüseyin ve oğlu 20 yaşla- rında Hasan Öz- kıran, bıçakla Mehmed oğlu Mustafa Çayolu- ğu yaralıyarak öl dürmüşlerdir. Ci- nayelin sebebi bir kız meseles Hüseyinin 16 ya- şında Güzide a. Katil Hasan Özkıran dında bir kızı ver- dır. Mustafa, bu kıza talip olmuş, bir ay evvel nişanlanmışlardır. Fakat Mustafanın, sik sık nişanlısının evi. ne gitmesi ve kızla görüşmesi bazı de- dikodulara sebebiyet verdiği için an- nesinin teşvikile Mustafa nişan yüzü- günü iade etmiştir Bu vakadan 15 gün sonra Mustafa, tekrar kızın evine gitmişse de kızın ba- bası ve ağabeysi, evlerine gelip kızla görüşmekten kendisini xmenetmişler- âir, Vaka günü Mustafa tekrar gel. | miş, evvelâ pencereden kızla görüş- müş, sonra eve girmiştir. Kızın baba- sı Hüseyin ihtiyar bir adamdır. Mus- tafayı görmüş, kendisine nezaketle ve tatlılıkla — Oğlum, bu evde senin artık işin yoktur, fakat sen ikide birde gene ge- liyorsun, maksadın nedir? demiş, Mus. tafatafayı geriye doğru itmiş, kızın kardeşi Hasan da o sırada yetişmiş ve bir bıcakla Mustafayı kabasından iki yerinden yaralıyarak kaçmıştır. Ha. san kaçarken, elindeki bıçağı evin ab- desthanesine atmıştır. Mustafa mem- leket hastanesine nakledilmiş ise de fazla kan kaybettiği için ölmüştür. mn am Torbalı jandarma komutanı Torbalı (Akşam) — Torbalı kazası jandarma bölük Komutanı yüzbaşı B. | Sabri Aksoy Denizli jandarma alay | komutanlığı mülhaklhğına terfien ta- | eni vazifesine başla- ye gitmiştir. B. Sab- ri Aksoy, Torbalıda jandarma bölük komutanlığı yaptığı uzun seneler, bir çok eserler vücüde getirmiş, köyler ara-| smda tel tesisatı yaptırmış, yeni karakol binaları inşa ettirmiştir. YURD Yavrularına Yeni Yılda Kitab alamayacak arka- daşlarınıza bir yardım olmak Üzere okuduğunuz mektep kitaplarını Çocuk Esirgeme Kurumuna vermenizi Kurum la diler ra ciddiyetle tekrar sordu: — Sahi, ne diye bu mevsimde bu- Taya geliyorlar? — Akıllarına esmiştir. — Lâkin Necile hanım sıkılacak.., Durdu; ve merakla: — Zenginliğine göre sizin küçük ha- nım güzel midir? — Orta... Daha ziyade güzel denir. — Belki d€ bizimbey onu beğe- nir... İhtiyar arabacı yüzünü ekşitti. — Sizin ağzınıza göre kaşık değil O... — Eh, kimbilir kasmet... Komşuluk var arada O esnada vapur gelip yanaştı. Ara- bacılar, mubavereyi kestiler. Vapurun kadınlar tarafından Necile ile büyük annesi Mihrinur hanımefendi, yanla. rında iki hizmetçile göründüler, Lâci- verd dradan çarşaflarının üstüne, si. yah samur geniş birer eşarp atılıydı, Bütün hallerinden kibarlık ve zengin- iskelede gayet şık ik bıyıklı, tek göz- k gri getrli, getrinin rengin- yelekli; kolunda ipek astar | Sol tarafına oturdu. Alt başlı ince baş. | Ya, dizlerinin üstüne bir yün atkı ürt- i, elinde altı püski yanda gilik fe. si, zarif bir genç belirdi. Hanımefendiye hürmetle bir kandil li temenna ettikten sonra yaklaşıp | Hasan ve babası Hüseyin yakalanarak adliyeye teslim edilmişlerdir. Biçak da atıldığı yerde bulunmuştur. 'Tah- kikat müddeiumumilikçe ikmal edi. miş ve suçlu babe ile oğlu meşhud cü- rümler kanununa göre muhakemeleri izere ağır cezaya verilmiş. İkinci cinayet İzmir (Akşam) — Bozyakada ha- cı Hasin tepe- sinde bir cinayet olmuş, Hasan Öz“ baytar adında bi- Ja Bi ahalle li B. Al Ziya Ablazı k nından yarali rak öldürmüştür. Vakanın bi, eski bir mesele dir. Bi a ma- hali N 0- Katil Hasan Özhaytar lan B. Ahmed Zi- ya, vaktile mahallesinde yapılan bir hırsızlığın faili olarak Hasan Özbay. tarı göstermiş, karakola şikâyet etmişa ti. Uzun tahklattan sonra Hasan ser. bes bırakılmış, bu ihbar meselesini unutmıyan Hasan, nihayet B. Ahmed Ziya ile karşı karşıya gelince araların- da bir münakaşa geçmiştir. Münaka- şa esnasında Hasan bıçakla B, Ahmed Ziyayı karnından yaralamıştır. Yara hafif zannedildiği için ehenmi, yet verilmemiş, memleket hastanesine kaldırılan yarahya ameliyat yapılma. mıştı. Ölüm, bu yüzden olmuş, suçlu, bıçakla yakalanarak adliyeye veril. , Ahmed Ziya, halk işlerini am Bir vapur seyyah geliyor 30 temmuzda İtalyan bandıralı Markopo'o seyyah vapuru limanımı- Vapurla gelen seyyah- günü Boğazda bir ge- zinti yapacaklar ve vapur o gün saat TT de Büyükada önlerinde demirliye- rek seyyahlar adayı gezeceklerdir O gece saat 24 de Mudanyaya gide- cek vapur halkı Mudanyayı ve Ça- nakkaleyi ziyaret edeceklerdir, Şeker şirketinde teftişler Şeker şirketinin İstanbul şubesin. deki bütün hesaplarır tedkik ve kon- tol etmek üzere dün, İklisad Vekâle- tinden iki müfettiş şehrimize gelmiş- tir. elini öptü, alnına koydu. Mihrinur Vay! - dedi, - Vehbi beyefendi... Burada mısınız? — Size burada rasladığımdan do- layı asıl bendeniz hayret edeyim ha- nımefendi... Demek nihayet semtimiz aklımza geldi... Uzun müddet kalma» ğa niyet var mı, fem? — Belli deği), oğlum. Arabalarma doğru yürüyorlardı. Delikanlı, hafifçe tereddüdden son- ra: — Ziyaretinize gelmeme müsaade buyurur musunuz? Kadın, sözü kısa kesmek isteyen Mi- kayıd bir eda ile: — Tabii efendim... - dediklen son- ra, arabanın önünde bekliyen torunüs na: — Haydi kızım!... Çabuk binelim., Vakıt geç oldu... Yolumuz uzak... Ve delikanlıya dönerek: — Allaha ısmarladık, beyefendi! 4 İhtiyar kadının hali gibi sesi de sertti. Fakat genç erkek ehemmiyeğ bile vermeden bütün dikkatile Neci- 16'ye bakıyordu. Kız, ağır bir bareketle paytonun lik bir kat. tü. Bu hareketler her ne kadar çabuk olduysa da genç kızın rahatsı ğunu Vehbi farketti, (Arkası var);