POLİTİKA Moskova müzakereleri Moskovada hususi İngiliz murahhası Strang ile Sovyet hariciye komiseri Molotof arasında İngiliz ve Fransız sefirlerinin iştirakile parlak müzakereler her adım başında yeni teklifler ile karşılandığından safhadan safhaya gir- mektedir. İngiltere Hariciye Nezaretinin neşir vasıtası (Taymis) vaziyeti; gerilemediği gibi ilerlemediği ve binaenaleyh yerinde saydığı şeklinde tasvir etmiştir, Fransız matbuatı da İngiliz Fransız ittifakına Rusyanın derhal girmesinden beklenen büyük faydaların nihayet işin sürüncemede kalma. sından ehemmiyetini kaybedeceğinden endişe ediyor. Moskova müzakerelerinin neden aksadığı; diplomasi esrardan bulundu. Zundan salâhiyettar a r tarafından bertafsil izah edilmemektedir. Şu Kadar var ki İngiltere Başvekili aksaklığa sebep olan itiraz ve mütalâaların yalnız bir taraftan yani Sovyetler tarafından sadir olmadığını tasriha lü- zum görmüştür. Hakikaten şimdiye kadar müzakerelerin ilerlemesine başlıca engel üç Baltık hükümetine yani Rusya ile hudud olan Finlândiya, Estonya ve Le- tonyaya da Lehistan, Romanya ve Yunanistana verilen teminatın teşmili Sov- yetler tarafından israr ile talep edilmesinden ileri gelmiştir. İngiltere ile Fransa coğrafi vaziyetlerinden dolayı hiç bir zaman yardım elini uzatamı- yacakları bu memleketlere teminat vermeği mânasız bulmakta idiler, Halbuki Sovyetler için bu üç memleketin emniyetle bulunması bir hayst memat meselesidir. Nihayet İngiltere ile Fransa Sovyetlerile ittifakın suya düşmemesi Baltık hükümetlerine teminat verilmesine razi olmuşlar velâkin bunun için bu defa da Rusyanm biç bir zaman yardım elini uzatamıyacağı İsviçre ile Hollandaya da teminat verilmesini şart koşmuşlardır. Sovyetler de işin içinden çıkmak için İngiltere, Fransa ve Rusya arasın- da aktedilesek ittifaka Türkiye ile Lehistanın da alınmasını talep etmiştir. Lehliler; Sovyetlerin askeri sarğımma yani Leh topraklarının üdafaasına yardım etmek üzere Lehistana Kızılordunun girip yerleş- karşı Almanlara mesine şimdiye kadar siddetle muhalif idiler, Şimdi Leh ordusunun Sovyet- lerin topraklarını müdafan eylemesini icap edecek yeni tekliflere ise Varşova hiç vanaşacak değildir. Bu suretle Moskova müzakeresi en güç safhaya gir- miş bulunuyor. AKŞAM İLK TIMARHANELER İlk tımarhaneler Emeviler devrin- de Arabistanda açıldı. Fakat daha çok eski devirlerde delilerin ayrı bir yerde tecrid edildikleri de muhak- kaktır, ancak tam tarih tesbit edile- miyor, ş Avrupada ilk tımarhane de, Arap- lardan örnek alınarak 1309 da Va- letiöe'de kuruldu. İlalya ile Fransada 1400 senesine kadar timarhane yoktu. 1400 den sonra iki binayı delilere tahsis etti- ler. Bazı hastanelerde de deliler için Bir spor Amerika ajansları şöyle bir haber verdi: —, Meşhur sporcularımızdan Çla- rence 409 kilometreyi yüzerek T7 saat otuz saniyede katederek yeni bir dünya rikoru tesis etmiştir!... Bu haber cihan spor mahafilinde bir bomba gibi patladı. İlk anda her- kes inanir gibi oldu ve şaşaladı. Sonra işi ele alıp incelediler ve habe- ri şiddetle tekzip ettiler, Yüzmelerde bütün mesele çıkış, kontrol ve suların cereyanı meselesi- yer ayrıldı. 1657. den sonra Avrupanın büyük şehirlerinde tumarhaneler kurulma- Za başlandı. İlk tumarhane 1657 de «Küçük evler» adı altında Pariste açıldı. O devirlerde en çok tımarha- ne Fransada vardı: 7 tane, Bunlar hâlen mevcuddur: - 1657 de açılan Salpötriöre. 1681 de açılan Whospice de Vannes. 1660 da açılan Mötel - Dicu, 1605 de açılan Charen- ton. 1699 da Marsiiyada açılan Saint - Lazaro. rekoru dir. yüzene hiç bir federasyon alâkadar olamaz. Yüzmelerde mesafe 1.609 metre olarak tahdid edilmiştir, Bu yüzme- ler. havuzlarda, cereyansız sularda yapılır. Bunun haricindeki yüzmelerde, is- terse yüzüncünün 10000 kilometre yüzdüğü iddia edilsin, spor bakımın- dan hiç bir kıymeti yoktur. Mukavemet havuzu dahilinde Ool- mak şartile 1500 metre kabul edii- miştir. 1 dakikada neler oluyor Fransızlar bir dakikada doksan ki- lo at eli yerler. “ Otuz saniyede Çinliler dört bin beş yüz franklık tuz vergisi tahsil eder- ler. Bir dakikada Romanya Almanya. ya yüz elli jranklık değerinde canlı hüyvan ihraç ederler. Meksikada bir dakika içinde on bin altı yüz franklık maden, istihsal eder. Rusya milli kültür için otuz sani- ye içinde yetmiş beş bin frank sarf- eder. Japonyada balık sanayiinde - yüz binlerce amele çalışır. Bir dakikada Japonyada on üç bin jranklık balık tutulur. Amerikalılar deniz, kara, hata yol- | culuklarında bir dakikada dört yüz doksan dokuz frank sarfederler. Kuzey İrlandada dakikada bir tön maden çıkarılır, m aaa aaa anama a Bir otomobil iki kıza çarparak yaraladı Dün akşam üzeri Şişhane karako- tundan Galataya inmekte olan $0- tör Süleymanın idaresindeki otamo- *bli, yirmi iki yaşlarında bayan Muh. terem ile arkadaşı Lemana çarparak her ikisinin de ağır surette yaralan- masına sebeb olmuştur. - Yaralılar | Beyoğlu hastanesine kaldırılmış, $0- för tevkif edilmiştir. Elektrik çalan mahküm oldu Adnan adında biri elektrik saatine bir tel takarak gayri meşru şekilde | &ereyan almak suçundan dolayı Sul- | tanahmed birinci sulh ceza mehke- inesinde muhakeme edilmiştir, Suç âabit görüldüğünden Adnanın üç ay Mühendislerin diplomaları değiştiriliyor Yeni mühendislik kanununa göre yüksek mühendis mektebinden mezun olan mühendislere yüksek mühendis Unvanı verileceğinden Nafia Vekâle- tinin işarile bütün mühendislerin vaktile aldıkları diplomalar yeniden değiştirilmekte ve yeni diplomalarına (Yüksek mühendis) ünvanı yazıl maktadır, Esirgeme derneğinin kır balosu Mevsimin en eğlenceli ve kibar ba- losu olan ve hasılâtı hayırperyer mak- sadlara sarfolunan Kır balosu 15 temmuz cumartesi akşamı bütün ge- ce sabaha kadar Suadiye plâjında ve- rilecektir. Biletler kapıda satılacak. si ER 400 kilometrelik - bir mesafede | Mesleki kurslar Fabrikatörler namına bir heyet salı günü Ankaraya gidecek Bürolarında çalışan memurlar ha- riç, bir senede kullandığı işçi ve müs- tahdemlerin sayısının gündelik vasa- tisi yüzden fazla olan maden ocakla- rile teşviki sanayi kanununda tarif edilen sınai müesseseler, İktisad Ve- kâletince hazırlanan bir nizamname- ye güre birer mesleki kurs açmağa mecbur tutulmuşlardır. Bu gibi sana- yi erbabı, teklif ve programlarını en son 15 temmuza kadat hükümete bil- direceklerinden geçen pazartesi günü sanayi birliğinde alâkadarlar bir top- lantı yapmışlardır. Nizamname muci- bince, bu gibi kursların bilcümle ma- sarifatı, iş veren mükelleflere aiddir. Halbuki iş verenler İle teşviki sanayi kanunundan istifade eden fabrikatör- ler, bu gibi kursların memleketimizde henüz kabiliyeti tatbikiyeesi mevcud ığını ileri sürmektedirler. Bu zevata göre bizim işçilerimizin mühim bir kısmı henüz okuma yaz- ma bilmezken kendilerini zorla kurs- lara İthal etmenin hiç bir faydası yoktur; Halbuki, nizamnameye" göre, kursların bir vazifesi de işçilerden bilmeyenlerine yeni harfleri öğret mektir, Sonra, kanunun 3 üncü mad- desindeki «Açılacak kurslarda tedri- sat, çalışma zamanı dışında olmak üzere haftada ençok altı saattir.» hükmü de itirazları mucib olmakta. dır. Söylendiğine göre, işçilerimiz, ka- nuni iş saalleri dahilinde kâfi deroce- de yorulacakları içir bu gibilerin kurs- lara iştirakinden umulan fayda elde edilemiyetektir. İş verenleri, idare bakımından alâ- kadar eden bir mesele de kurs saatle- ridir, «Yorulan işçi, acaba hangi saat, te kurs yapmağa mecbur edilebilire denilmektedir. Yukarıda, şikâyet ve dileklerini bir kaç satır ile hülâsaya çalıştığımız mü- kellefler, Ankaraya bir heyet gönde- rerek temaslar yapacaklardır. Mensu- cat sanayii pamına Karamürsel fab. rikası müdürü ve sanayi birliği ikin- ci relsi B. Mehmed Ali, kauçuk sana- yil namına mühendis B. Rüştü Dik. türk, madenciler namma B. Feyzi, ge- neral Nuri çimento sanayiinden B; Kenan, heyeti teşkil etmektedirler. Heyetin, önümüzdeki salı günü Anka. ! raya gitmesi muhtemeldir. Dün, bu hususla bir muharririmi- ze, salâhiyettar bir zat şunları söyle- Herkes istediğini hükümetten dilemekte serbestir. (Mükelleflerin Ankaraya bir heyet göndereceklerini gazetelerde okudum. Heyet, olsa olsa, bir kısım mükellefiyetlerin tahfifini veya muvakkaten tehirini -istiyebilir. Yoksa - kanun, kanundur, Meclisten çıkmıştır, ve verilen mühlet te bitmek üzeredir. Hükümet, bilhassa beş sene- lik sanayi plânlarını tatbik sahasına koyduğu vakittenberi böyle kalifiye işçilere memleketin muhtaç olduğu kanâatine varmıştır. Bu nizamname, böyle bir kanâstin mahsulüdür. Görül- müştür ki: Yalnız sanayi mekteplerin- den yetişenler, ihtiyaca yetmemekte. dir. Kursların büyük faydalarını çok geçmeden anlıyacağız. » . ..—... Hiç yüzünden Ağız kavgası kanlı cinayetle neticelendi Dün akşam üze hrimizde hiç yüzünden bir cinayet, işlenmiş, suçlu yakalanmıştır. e Galatada oturan Kadri, dün akşam 18,30 raddelerinde, Küçükpazarda Hamdi isminde birisi- ne raslamış, aralarında mevcud bir meseleden dolayı kavgaya başlamıştır. Ağız kavgası kızışınca Kadri bıça- ğını çekmiş, Hamdinin karnına sap- lamıştır,. Etraftan vakayı görenler, keytiyetten zabıtayı haberdar etmiş- lerdir. Gelen cankurtaran otomobili ile Hamdi, Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır, Yaralının batsakları dışarı çıkmış olduğundan sıhhi vazi- yeti ağırdır. Asliye dördüncü ceza hâkimi vazifesine başladı Münhal bulunan İstanbul asliye dördüncü ceza mahkemesi reisliğine tayin olunan Bürsa ceza hâkimi B, Bürhaneddin İstanbula gelmiş ve dün- den itibaren dördüncü ceza mahke- Hâldeki hadise Bazı bahçıvanların mallarının hâle alınmamasının sebebi ne imiş ? Hâle alınmıyan sebze dolu küfeler İstanbul ve civarında sebze yetişti- , ren bahçıvanlardan altmış kişiye ya- kın bir grup evvelki akşam geç vakit matbaamıza gelmiş ve hâl idaresinde maruz kaldıkları bir vaziyetten dolayı şikâyette bulunmuştur. Bu şikâyete göre evvelki güne kadar İstanbul ve civarında sebze yetiştirip hâlde toptan satışa arzeden bu müstahsil- ler, evvelki akşam gene hâle malları- nı götürmüşler, fakat kendilerinden küfe başına alınan 16 kuruş Belediye resminden başka 25 kuruş da kabzı- mal ücreti istenmiştir. Bu parayı ver- mek İstemedikleri için malları hâle ka- bul edilmiyerek satışa tâbi tutulma» mıştır, Bahçıvanlar, sebze, meyva fiatlerini ucuzlatmağa karar veren Belediyenin kabzımallığı kaldırmağı düşündüğü sırada ticaret serbestisini tahdid eden bü vaziyetten çok şikâyet etmişlerdir. Matbaamıza gelen bu grupun bazı mümessilleri de dün Belediye iktisad müdürlüğüne giderek Belediye ikti- sad müdürü B. Saffete şikâyette bü- tunmuşlardır. Bunun üzerine B, Saffet hâller ida- Tesine giderek bütün müstahsillerle birer birer temas etmiş ve hâl idare- sinde de tahkikat yapmıştır. Diğer taraftan biz de hâl idaresin- de tahkikat yaptık, Bize verilen ma- lümalın hülâsası şudur: Hâlde satılan sebze İçin küfe başı- na alınan rüsum, küfe ve kabın bü- yüklük ve küçüklüğüne göre 2 kuruş- la 8 kuruş arasında tehalif eden bir tarifeye tâbidir, Alinan hamaliye üc: reli bundan hariçtir. Bu rüsumdan başka kabizımal ücreti namile hiç bir ücret alınmamaktadır. Ancak bazı arazi sahibi müstahsil ler kendilerine aid arâziden bir kıs- mını yarıcılara vermişler ve kendi lerine kredi açmışlarr. Bu yarı- cılar, mahsul yetiştikçe mahsulün sa- tışından elde ettikleri hasılat ile borç« larını ödemektedirler. Fakat arazi sahibi müstahsiller, alacaklarını tahsil edememekle müş- kil vaziyette kalmaktadırlar. Bunlar, kendilerine borçlu olan yarıcılarda- ki alacaklarını tahsil etmek üzere böy- le bir propaganda yapmışlar ve bu propaganda ile kendi alacaklarını tah- sil etmeği temin etmişlerdir, İşte bize hâller idaresinin bir pro- paganda mahiyetinden farksız olarak gösterdiği vaziyet budur. Nitekim dün de iktisad müdürü B. Saffetin müdahalesi üzerine hâle mal arzeden bütün müstahsillerin malı kabul odil. miştir, Maamafih Belediye müstahsil ler ile yarıcılar arasındaki vaziyeti de tedkik etmeğe karar vermiştir, İktisad müdürlüğü tahkikatına bugün de de. vam edecektir. İktisad Vekâleti dericilerden malümat istedi İktisad Vekâleti, şehrimizdeki de- ricilere gönderdiği birer tamimde mamul derilerin istihsal masrafları, fiatleri ve ihracat vaziyetleri hakkın- da malümat istemiştir. Dün, İstanbul deri sanayicileri, İs- tanbul sanayi birliğinde bir toplantı yaparak Vekâletin suallerine cevap- lar hazırlamağa başlamışlardır. Ha- zırlanan cevaplar, bir rapor halinde, İktisad .Vekâletine gönderilecektir. Caddelerde yapılan bahçeler Lâleli ile Aksâray arasındaki Ordu caddesinin ortasında yapılan bahçe- nin asfalt kısımları bitmiştir. Yakın. da çiçeklerin dikilmesine başlanacak- tır. Aksarayda Karakol karşisındaki köşenin kaldırımı pek haraptı, Bura- sı da asfalta tahvil edilmiştir; Atatürk caddesinde de bahçe ve beton yapıl- masına başlanmıştır. Fatih - Edirnekapı arasındaki cad. denin de bahçe kısımları yapılmakta. dır. Ancak şimdilik bunlar Fatih ca- miine, yani Malta çarşısı İstasyonuna kâdar yapılacaktır. Bahçeler temmuz sonuna kadar ikmal edilecektir. GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Sel felâketine uğrayan Selvi kasabası Bulgaristanda Rositsa nehrinin Saşma- | sile husule gelen son seylâbda 209 kadar insanın ölümü ve 1000 den fazla binanın İ yıkması ve yalnız Sevlievo'da 1735 kişi- nin meskensiz kalması ni teşkil etmektedir. Seylâbdan . yan yarıya Selvievo. kasabasının tarihçesi şudur; Türkçe ismi . Selvi'dir. Bu kasabanın etrafında bulunan kale, kule gibi eski âsar enkazından yapılan tedkiklerden anlaşıl- dığına göre, Selvi 17 nci asırda kurulmuş- tur. Bonra kasabanın sakinleri yerlerini değiştirerek Kositsa nehri boyuna yerleş- mişlerdir. Ve nihayet bu nehir geçenlerde onların mahvına sebeb olmuştur. Selvi'nin ismine 18 inci asırda bazı seyyahların ha- tura defterlerinde raslanır. 1850 yılında maruz kaldığı veba hastalığından harab olmuştur. O zamanları burasını ziyaret günün meselesi- | harab olan eden Fransız seyyahlarından Kipriyan | Röber hatıra defterinde: «Seiyi, 8000 nü- fusile helâk oldu» diye kaydetmiştir. Şimdiki Selvi'nin nüfusunun hemen üç- te birini Türkler teşkil yanda Türkler de insanca zayiat vermiş- lerdir. Türklerin burada Mithat paşa za- manındanı kalma bir rüşdiye mketepleri vardı; lâkin sonradan kapatılmıştır. Şim- diki halde Türklerin bir ilkokulu mevcud- dur Gidi.) Abdülâziz devrinden kalma bir de taş köprü vardır. Bu köprünün türkçe uitabeleri halen muhafaza O etmektedir. Tuğ- | Belvi'de daha bir çok Türk eserleri dikkate çarpar, Kasabanın Bulgar halkı, 1876 da Bulgar- ların İstiklâl mücadelelerine iştirak etmiş- lerdir. Setvi'de «Sv. Prorok İliyas isminde 18 inci asırda yapılmış bir kilise ile cami- ler de vardir. Maarif hususunda Selvi ileridedir. İstik- lâlden evvel Yunan kültürüne tabi olmi- yan yekâne şehirdir. Çünkü Bulgar tarihi- ne göre, Rumlar, Türk idaresinde Bulgar reayâsını hristiyan olmaları dolayısile Os- rganlı hükümeti nezdinde Rum diye gös tererek kondi kilise ve mekteplerine âlmış- lar ve böylelikle iki yüz seneden fazla bir devirde Bulgarları Yunanlaşlırmağı ça- uşmuşlardır. Bu sebeble Bulgatlar, evvelâ Yunan kilisesi idaresinden kurtulma mü- cadelesine girişmişler ve dolayisile en 80n- ra da siyasi istiklâ! savaşına kalkınışlar- dır. Bu ikinci siyasi mücadeleya Selvi de iştirnk etmiştir. Bulgarislanın eski o paytahtı Tirnovo mıntakasına tabi olan Selvi'nin bugünkü nüfusu 10000 kadardır. Burada 5 ilk ve ortaokul ile bir muhtelit lise, kizlar İçin biişki, dikiş mektebi, bir tiyatro ve bir kü- tüphane vardır. Ziraat, bağcılık ve hay- van bakıcılığından manda kasaba, #anat- lerile sanayiile de maruftur. Her sene de Selvi'de büyük bir panayır kurulur. Şimdiki halde Bulgaristanın her hususta, parlak olan bu diyari seylâban harabeye Sad sir A ik a İN KALK A ia An