TE sahire 4” 4 mi EN e ENSAR KİLİM HATAY ANLAŞMASI | Fransız Hariciye Nezareti esaslar hakkında bir tebliğ neşretti Türk tabiiyyetine girmek istemiyen ekalliyetler altı ay içinda ,Suriye veya Lübnan tabiiyetine girebilecekler, bunlar 18 ay içinde mallarını tasfiye edecekler. Fransız tabaasının ve Fransa hükümetinin emlâki Dünkü posta ile gelen 25 haziran tarihli Temps gâ- zetesi, Ankarada imzalanan Hata- yın Türkiyeye ter- MK anlaşmasını izah için Fransız “Hariciye Nezareti tarafından Fran- sz o gazetelerine verilen uzun bir tebliği neşrediyor. Tebliğin başında Pransanın Türki- ye - Suriye müna- sebetlerindeki ağır müphemiyeti or. tadan kaldırmak kaygusile hizmet ettiği bundan son- ra Türkiye - Su- riye omünasebet- lerinin (karşılıklı emniyete müsle nid olacağı; Tür- kiyenim, Komşu- sile hudutlarının değişmemezliğini tanıdığı kaydedildikten sonra şöyle iadesi, Suriye lehine ve ine bir takım şartlara Paris sefirimiz B. Suad Davaz Türk - Fransız imzalıyor, (Sağda ayakta duran Fransız Hariciye Nazırı | için de itilâfını B. Bonnet'dir) tabi tutulamazdı. Türkiye her devlet- ten ziyade kendi hukuk ve imtiyaz- larına kıskançtır. Hâklmiyetini tah- did eder gibi görünen her şeyi, Tür- kiye şüpheli telâkki eder. Bundan Türk - Fransız itilâfı Temps gazetesi anlaşmanın sulhü korumak bakımından büyük ehem- miyeti olduğunu yazıyor Dünkü posta ile gelen Temps gö getesi: «Türk - Fransız İtilâfış ser- lâvhasile yazdığı başmakalede, bu anlaşmanın yüksek kıymetini kayd ve müşterek beyannameyi izah ettik- ten sonra Balkan Antantına temas ederek diyor ki sitilâin oOAkdeniz mntakasında bir harbe müteveccih olduğu kay- di ehemmiyetlidir. Bu suretle In giliz - Fransız - Türk askeri, babri, havai teşriki mesaisinin sahası sarih bir surette tayin edilmiştir. Akdeniz muntakası, asıl Akdenizi, Boğazları, Akdeniz sahilinde bulunan memie- ketleri ve Balkanları ihtiva ediyor. Bu son noktada bir yanlışlığa düş- memek için beyannameğe iki hükü- metin, Balkanlarda da emniyetin teessüsünü temin lüzumunu tasdik ettikleri ve bu gayeye en seri bir su- rette varmak için aralarında müşa- vere bülinde bulundukları tasrih edilmiştir. Balkanlarda rol oynayacak yalmz Türkiye değildir. Sulh cephesine bü- tün Balkan Antantını ithal etmek lâzımdır. Romanya ve Yunanistan için garantiler meri ve caridir. Yal nız Yugoslavyanın vâziyeti meşkük kalıyor. Fakat Türk - İngiliz ve Türk - Fransız anlaşmaları, Yugoslavyanın totaliter devletlere doğru, pek fazla bir surette kaymasına filen, mâni ölacak bir mahiyettedirler.> Temps, Başvekil B. Refik Sayda- min Türk - Fransız anlaşmasının im- salanması münasebetile Büyük Mil- let Meclisinde söylediği nutuktan ba- 4i fıkralar nakil ve iktibas ettikten sonra, Hatay anlaşmasına sözünü naklederek diyor ki: «İskenderun sancağı meselesinin tarzı halli, bir kaç gün evvelki tah- minlere uygundur. Anlaşma, bu top- rakların, Cebeli Akranın cenup ya maçları müstesna olmak üzere Tür- kiyeye iadesini, tazammun ediyor ve ehaliden bazı kategorilerin 'Türk, Suriye ve yahut Lübnan tabiiyetle- rinden her hangi birini serbesçe ih- tiyar oedebileceklerine, menfaatleri nin himaye edileceğine ve kontrol al tında mallarının nakline dair hüküm- leri itiva ediyor. Ehalinin bu ihtiyari mübadele sis- temi, Yakın Şarkta ve bilhassa Tür- kiye ile Yunanistan arasında kıymet- leri inkâr edilemiyecek neticeler ver- miştir. Fransanin İskerderunu geri ver- mek suretile Türkiyenin dostluk ve teşriki mesaisini pahalıya temin et- tiğini iddia edenler bulunacaktır. Fa- kat diğer taraftan şu nokta nazarı dikkate alınmak icab eder ki, muka- bilinde Fransa, Türkiyenin Suriye üzerindeki müahhar talepler ileri sürmekten ferağatini istihsal ediyor. Bu cihetten Suriyenin emni- yeti - bugüne kadar nüfuz mücadele- leri çok endişe vermiş olan bu mem- lekette efkârn sükünet bulmasını temin edecek şerait altında - inkâr edilemiyecek bir surette kuvvetlen- dirilmiştir.s 'Temps makalesinin sonunda diyor ki: «Türk - Fransız anlaşmasının, bey- nelmilel vaziyetin bugünkü inkişafı bakımından siyasi kıymetini anla- mak için Roma ile Berlindeki şid- detli aksülümellere bakmak kifayet eder, Mihver devletleri son dakika- ya kadar Türkiyenin kati vaziyet al- masına mâni olabileceklerini sanmış- Jardı. Von Papen'in Anıkaradaki dip- lomatik vazifesinin gayesi bu idi. Şimdi itittak kıymetini haiz olan müşterek beyannamenin emri vakli karşısında kalınca Alman ve İtalyan gazeteleri, | memnüniyetsizliklerine serbes mecra vermişler ve infiallerini nezakete uymuyacak bir surette iz. har etmişlerdir. Totaliter devletlerin Fransa ile İngiltereyi, muahedelerin ruhunu ihlâl etmek ve kendilerine tevdi edilen manda taahhüdlerine riayet etmemekle itham etmeleri ga- riptir. Bu hücumlar, hadiselerin realite- sini değişlirmemekte ve aktedilen anlaşmaların sulhü körumak baki- mından haiz oldukları hayati ehem- miyeti tebarüz ettirmektedir.» hükümler vardır sonra Türkiyenin ayrılmaz bir par- çasını teşkil eden Sancâk, kendi hu- i ve binnetice Suriye ide haiz olduğu muh- tariyeti kaybediyor. Bu prensip, sis- temin temelini teşkil eder, Devletlerin Türkiye ile akdetmiş oldukları muahede ve mukaveleler olomatik bir surette Türkiyeye ilhak edilen toprağa da şâmildir, Başka türlü olamazdı. Türk kanından ok mayan cinik gruplara gelince, An- karanın, hariçten gelecek her hima- ye teşebbüsünü katiyetle reddede- ceği aşikârdır, Binaenaleyh metinlerden mev- zuubahs uysurlara bazı muafiyet ve garantiler bahşedebilecek hükümleri çıkarmak icap etmiştir, Maamafih Türk tabiyetine girmek istemiyen eşhas, anlaşmaların meri- yete vaz'ı tarihinden itibaren altı ay zarfında Suriye ve Lübnan tabiyet- lerinden birini almak hıyarını haiz olacaklardır, Bu şekilde hareket edecek olanlar, müteakip on sekiz ay zarfında gayri menkullerini tasfiye ederek mekân- larını Sancak arazisi haricine naklet- meğe mecburdurlar, Her nevi men- kul mallarını ve hayvanlarını sat- makta veyahut beraberinde götür- mekte serbesttirler. Bu tasfiyenin hasılatı, İskenderundaki o Türkiye cümhuriyet bankasında açılacak hu- susi bir hesapta Kalacaktır. Bu paraların nakli eşkâli, akid ta- raflar arasında akdedilecek bir iti- lâfla tanzim edilecektir. Ecnebilere gelince, arzu edenler ade edebilecekler- Anlâşmal ar, Fransanın maddi ve manevi menfaallerinin tazmin şart- larını hallediyor. Tebâamızın emlâk ve arazisi ve manevi hukuku, top- tan ve götürü bir tazminat muka- bilinde Türkiyeye bırakılmıştır. Fransa cümhuriyeti bu tazminatı, haklarını terketmiş olan müessesat ve şirketlere tevzi edecektir. Sancak- ta Fransanın hususi emlâki de ayni hükümlere tabidir.» Bundan sonra tebliğde 935 sene- sinde Fransız askerlerinin kemikle- rinin toplu olarak gömüldüğü me- zarlığın Fransız mülkü olarak kala- cağı, Lâtin kültür müessese, kilise ve manastırlarının ve müştemilâtı- nın bugünkü ruhani mercilerine bağlı kalacakları, Cebeli Akranın cenup yamaçlarında kâin Kessap mıntakasmın Suriyeye kaldığı Tür- kiye ile Fransa arasında emniyetli münasebetlerin teessüsüne hiçbir mani kalmadığı zikredilmektedir. Fransız tebaasının emlâk ve arazisi için verilecek para Paris - Soir gazetesi. Hatayda Fransız tebaasının Türkiyeye terke- dileçek olan emlâk ve arazisine mu- kabil toptan verilecek olan tazmina- tın takriben otuz mliyon frank, ya- ni aşağı yukarı bir milyon 'Türk li- rası olduğunu yazıyor, TİYATROLAR: MALK TİYATROSU Bu gece: Şenyol Bahçesinde ZÜPPELER Vodvil 3 perde. Telepati teerübeleri, TÜRK REVÜ OPERETİ EFENİN AŞKI Cumartesi Beşiktaş Alle Bahçesinde EGE TİYATROSU Nuri Gençdur ve Karabaş Yüksel Ti İKİ SÜNGÜ ARASINDA Naşid Özcan, Ertuğrul Sadi Tek birlikte Büyükdere Beysz Parkta. Bu gece: BAYRET EFENDİ Vodril $ perde, İ şi yakışmıyacak şekilde harekette bu- Mahkemelerde Denizbanktan çıkarılan bir mühendisin açtığı dava Eski umum müdür muavini B. Hârunun kendisine hakaret ettiğini iddia ediyor Denizbank mühendislerinden B. Sermet tarafından Denizbank umum müdür muavinlerinden B. Harun Aleyhine açılan hakaret davasına dün Galata sulh ceza mahkemesinde ba- kılmıştır. İddiaya nazaran, umum müdür muavinlerinden B. Harun bir gün mühendis B. Sermete, Denizban- kın limanlar idaresine aid atleyesinde bulu nan âletlerin İstinye doklarına ilmesini emretmiştir. B. Ser- — Bu emri bana yazılı olarak veri- niz, çünkü ben doğrudan doğruya $i- ze merbut değilim, Benim âmirim liman müdürüdür, Ben sizin şifahi emrinizle bu işi yaparsam, âmirime karşı mesul olurum, demiş ve bü yüz“ den aralarında münakaşa. olmuştur. Hadiseden bir müddet sonrada Denizbank umum müdürü B. Yusuf Ziya Önişin imzasını taşıyan bir mek- tupla, umum müdür muavinine kar» lunduğundan dolayı B. Sermetin va- zifesine nihayet verildiği bildirilmiş- tir. Bunun üzerine B, Sermet kendisi- ne hakaret ettiği iddiasile B, Harun aleyhine dava açmıştır. Dünkü mu- bakemede eski umum müdür B, Yu- suf Ziya Önişle Denizbankın eski Li- man işletme müdürü ve şimdi Liman lar umum müdür muavini B, Hâmid Saraçoğlu şahid olarak dinlenecek- lerdi. Fakat B. Yusuf Ziya Öniş Sat- ye binası işinden dolayı mevkuf bu- Yunduğu cihetle dün mahkemeye gel“ memişti. B. Hâmid Saraçoğlu mahkemede dinlendi ve ifadesinde: - O zaman Denizbankın Itman işletme müdürü bendim, Mühendis Sermet de teşkilât itibarile benim emrimde bulunuyordu. Kendisi B. Harunun şifahi emrini kabul etme- mekle doğru hareket etmiştir. Çün- kü ben emir vermeden bu âletleri gönderseydi mesul olurdu. Kendisi dürüst, vazifesine dikkatli bir me- murdur. Sermetin vazifeden çıkarı ması hakkındaki emir de asabiyetle verilmiştir. O zaman bu münakaşayı haber alınca B, Haruna gidip, verdi- ği emrin benden geçimesi lâzım geldi- ğini anlatmıştım, dedi B. Harunun vekili, davacının vazi- desine nihayet verilen tarihle dava açması Arasında üç aydan fazla za- man geçtiği için bunun mururu za- mana uğaraması lâzım geldiğini ve davanın reddini istedi, Mahkeme bu hususta karar vermek üzere muhake- meyi başka güne bıraktı, Bir kadın katilinin muhakemesine başlandı Maznun “ O beni öldürmek istiyordu. boğuşurken bıçak kendisine saplanmış,,. diyor Geceleyin Galatada Despina adın- da bir kadını bıçakla öldürmekten maznun şoför Mahmud Nedimin mev- küfen muhakemesine dün ağırceza mahkemesinde başlanmıştır, Mahkemede tahkikat evrakı okun- | duktan sonra maznun Mahmud Ne- dim vakayı şöyle anlattı: — Despina ile üç sene evvel tamış- tım, Kendisi umumi evlerden birinde bulunuyordu, benimle tanışınca ora- dan çıktı ve beraber yaşamağa baş- ladık. Aradan üç sene kadar geçtik- ten sonra bir gün Despinanım İzmit civarındaki köyüne gittik ve bir müd- det orada kaldık, İzmitten dönerken trende Despinanın eski tanıdıkların- dan Salihe rasladık. Salih benimle kavga ederek İstanbula gelincede Despinayı alıp götürdü. Kadın bir müddet Salihle beraber yaşadı, Son zamanlarda araları açıl- mış, ondan ayrıhp yine benim yank ma gelmek istemiş. Müteaddid defe- Jar bunu teklif etti, fakat ben kabul etmedim. Bir gece ben Galatada bir meyha- nede rakı içerken Despina geldi. Çok sarhoştu. Yine benimle beraber olur- mak istediğini söyledi. Kabul etme- yince kavga çıkardı. Meyhanede gü- rültü yapmamak için alıp dışarıya çıkardım, Ben de sarhoştum. Yolda münakaşa ederek giderken Despina bir aralık çantasından bir biçak çi karıp üzerime atıldı, beni vuracaktı. Zaten bir defa da beni kolumdan ya- Talamıştı. Hemen kollarını tuttum ve elinden bıçağı almak İstedim. Bu bo- ğuşma esnasında ikimiz birden yere yuvarlandık. Her halde o zaman Des- pinanın elindeki bıçak kendisine sap- lanmıştır. Benim bundan da habe- rim yoktu. Kadınla kavgayı uzatmamak için ben yerden kalkıp gittim. Ertesi gün de Despinanın vurulduğunu öğren- dim. Arkadaşlarım bana: «Sen Despi- nayı vurmuşsun, hastanede ölmüş, şimdi polisler seni arıyorlar» dediler. Ben derhal karakola gidip teslim ol dum ve vakayı böylece anlattım. Despinayı ben vurmadım. Benim bi- çağım da yoktu. Mahmud Nedim © zaman karakol- da verdiği ifadede Despinayı kendi- #i vurduğunu itiraf etmişti. Mahke- mede builadeyi reddederek: «Ben öyle ifade vermedim. Onlar yanlış yazmışlar» dedi, Şahit olarak dinlenen Firosoda Şu ifadeyi verdi: — Despinanın vurulduğunu haber aldım. Eczaneye götürürlerken yetiş- tim. Yaralı Despina bana: «Beni Mahmud Nedim vurdu: dedi, Fakat Mahmud Nedimi görmedim. Despina sonra hastanede öldü. Gelmiyen şahitlerin çağrılması için muhakeme başka güne bırakıldı N.E FA,T Mülkiye müfettişlerinden B. Cemal Günenç'in eşi bayan Melâhat Gi- nenç tedavi edilmekte olduğu Taksim Fransız hastanesinde vefat etmiştir. Cenazesi bügün saat 11,5 da hastane- den kadırılarak cenaze namazı Teş- vikiye camisinde kılındıktan sonra Feriköy mezarlığına defnedilecektir. TEŞEKKÜR Babamız Mustafa Saffet Atabinenin ülümü dolayıslle gerez cenazeye gelmek, gerek telgrafla yahüd muhtelif süretlerie #aziyelerini bildirmek lütfunda bulunan zevata ayrı ayrı teşekküre imkân olmadı- &ından gösterdikleri bu samimi alâkaya karşı duyduğumuz minnet ve şükrans muhterem gâzetenisin oiavassut lütfunu rica ederiz. Eski Kocaeli mebusu: Reşid Saffet Alabineni Sivas mebusu Remzinin eşi: Ayşe Çiner 1 Temmuz Cumartesi akşamından itibren MAÇKA'da Çam kokuları vii nefis havası ve güzel manzarasile maruf Küç ük mi Parkı FLOR Halis Çigan ERP ve ŞA cazip Varyete numaraları Nefis meşrubat - Fiatlar ehvendir.