POLİTİKA Son anlaşmalar Dünya ahvalinin çok karışık görünen bugünkü vaziyetinde salâha ve istikrara ve binaenaleyh sağlam bir sulha doğru gidileceğine delâlet eden alâmetler yok değildir. Bunlardan biri Hatayın anavatana iltihakı hakkında Ankarada imzalanan Türk - Fransız itilâfnamesidir. (Montrö) muahedesile "Türkiye kendi toprak ve suları üzerindeki hükümranlık hukukunu ve mutlak hâkimiyetini istirdad ederek Lozan muahedesinin bir açığını kapatmış ol- duğu gibi Hataym anavatana kavuşması ile de misakı milli tamamile tahak- kuk etmiş oluyor. Akdenizin cenubunda sevkulceyş cihetinden ehemmiyeti, uğrunda birçok büyük muharebelerin yapılmasile sabit olan İskenderunun ve civarmın teş- kil ettiği kıymetiar bir askeri anahtarın Türkiyenin eline geçmesi dünya politikasının sıklet merkezi olmakta bulunan Akdenizin bugünkü vaziyeti ve âtisi noktasından devamlı büyük kazançtır, Hatay meselesinin kati surette halledilmesile Türkiye ile İngiltere ara- sında Akdenizdeki ve mülklerinin her hangi muhtemel tecavüze karşi bir- likte müdafaalarına aid anlaşma İngilterenin müttefiki olup bunun kadar bu havzada alâkası bulunan Fransanın da aynı esas ve şekilde bir anlaşma yapmasına bir mâni kalmamış ve bu anlaşma da Pariste imzalanmıştır. AKŞAM mh Olmuş vakalar Misafirden bir merhale il ride giden bir mihmanda Cevad paşanın beşinci ordu müşürlüğü ve İstanbula avdette tesadüf ettiği güçlükler A — Eski Amedii divanı hümayun odası hülefasından, bir taraftan da arada sırada pederimin nezdinde ika- mete mezun olduğum için - gençlik bu ya - Beyrutla Istanbul arasında mekik dokurdum. Pederim Beyrutta vali idi 1897 - 1903. Almanya impa- ratoru ikinci Vilehlemin ikinci defa olarak İstanbula; birinci defa olarak da Suriyeye ve Kudüsü şerife geldiği sıralarda ben de Beyrutta idin, Sa- raydan pederime bir telgrafname geldi. Girid valisi sadrı sabık Cevad paşanın maiyet vapurile Giritten ha- reket ettiği ve imparatorun baş mih- mandarlığına tayin buyurulduğu bil- diriliyordu, .Bu telgrafnameden iki gün sonra da vapurun Beyrula yak- Yaştığı görüldü. B — Limana giren vapura gittik. Cevâd paşayı istikbal ettik. Cevad paşa mahzun görünüyordu. Zira Gi- ridin anahtarlarını Yunanilere birak- mak bedbahtlığına duçar olmuştu. Fakat, yeni vazifesi kendisini derhal faaliyete davet ettiği için vapurdan çıkar çıkmaz doğruca hükümet kona- fana geldi, Oradan da dairei askeriye- ye giderek ihzar olunan dairede yer- İeşti. Zira kendisi müşir ve yaveriek- rem idi, Lisan âşina, güzel yüzlü, zeki ve müstakim bir zat olduğu için, bir de sadaret mevkini ihraz elmiş- lerden bulunduğu için fevç fevç ziya- retine gelenler kendisini beğendiler ve sevdiler. C — Üç dört gün sonra «imparatorun Hayfaya muvasalatı yaklaşmakla» Suriye valiliğinde bulunan Nazım pa- $a da Şamdan Beyruta geldi ve hep beraber Hayfaya gidildi. Cevad paşa Hayfanin vucuhundan olan (Huri) lerin konağına misafir edildi, Biz de pederim ve Nazım paşalarla beraber Hayfa kaymakamı Ahmed efendinin hanesine misafir olduk. (Bu Ahmed efendi Sultan Reşadın sertabibi Hay- ri paşanın kainbiraderi ve Mısırı Mustafa Fazıl paşanın mensupların- dandaır) Artık (Hohenzoler) ismin- deki yatile gelecek olan imparatoru bekliyorduk. Cevad paşa misafir ol- duğu konakta işile meşgul oluyor ve sık sık Beyrut ve Şam valilerile te- masta bulunarak resmi kabule dair kararlar ittihaz ve sarayla muhabere ediyordu. Ç — Abdülhamid, misafiri hâssının rahatı ve muhafazası hususlarında hayli endişe gösterdiği elhetle saray- dan gelen emirlerin haddı ve hesabı yoktu. Birdenbire ne oldu bilmem (bunu ne babam ve ne de Nazım pa- şa merhumlar vefatlarına kadar bil- mediler) İmparatorun Hayfaya mu Yasalatından yirmi dört saat evvel Cevad paşaya müstacel bir telgrafna- Me geldi ve kendisinin daima bir mer- hale ileride bulunarak tertibata neza- ret etmesi emrolundu. Cevad paşa bu emrin kendisile imparatorun görüş- Mmesine mâni olmaktan gayri bir mâ- Masi olmadığını derhal anladı ve al- dığı telgrafnameye cevap dahi ver- miyerek alessabah yola çıktı ve İmpa- rTatorun seyahatini badelikmal Bey- ruttan vapuruna binip hareket etme- sine kadar mutlasil dolaştığı için hayli yoruldü ve mahzun oldu! D — İmparator gitti. Cevad paşa da son merhale olarak Cebellübnan- da saklandığı mahalden yine Beyruta geldi ve yine müstacel bir telgrafna- me alarak işarihhire değin Beyrutta oturması erorini aldı, Günler, hafta- lar geçiyordu. İstanbula avdetine mü- sande edilmesi hakkındaki talebine cevap bile gelmiyordu. Nihayet ısrar etmeğe başladı. Bu defa seraskerden (Riza paşa) bir telgrafname aldı. Bunda beşinci orduyu hümayun mü- şirliğine tayin olunduğundan hemen Şama gitmesi ve işine başlaması hak- kındaki iradel seniye tebliğ olunmak- ta idi. Beyruta muvasalatında olduğu gibi Beyruttan müfarekatinde de bir çok halk gara gidip kendisine ra» simei teşyli ifa ettik. E — Bir hayli müddet sonra Cevad paşa hastalandı. Tutulduğu şiddetli bir zatürrienin tesirile teverrüm etti. Cebellübnandaki «Aynisofrr oleline geldi. Fakat hastalık gitmek istemi- yor, biçare kan kusuyordu. Babamla beraber kaç kereler nezdine gitmiş, cidden müteessir olmuştuk. Cevad paşanın hastalığına bir türlü inana» mıyan saray, pederimle Suriye valisi Nazım ve Cebellübnan mutasamfı Naum paşlardan birer kefalet ve te- minat aldıktan sonra idi ki hastanın İstanbula avdetine müsaade etmişti, Cevad paşa İstanbula muvasalatın- dn bir kaç gün sonra vefat etmiştir. Kâmil paşa, merhumun altı seneyi geçen birinci sadareti üzerine sadrı- âzam olmuştu. Semih Mümtaz 5, Açılacak yeni cadde ve meydanlar Yapı, yollar kanununa göre şehir plânımın tasdik ve kabulünden sön- Ta İstmlâk edilecek sahalarda inşaa- ta müsaade edilmemek lâzımdır. Belediye, beş sene içinde bu saha- da istimlâk yapmak mecburiyetinde- dir. Fakat yine kanun bu müddetin ikinci bir beş senelik müddetle uza. tılabileceğini kabul etmiştir. Son zamanlarda inşaat için müra- caat eden bir çok kimseler arsaların- da inşaat yapıp yapamıyacaklarını soruyorlar, Tasdik edilen İstanbul ve Beyoğlu nâzım plânlarına göre şeh» rin bir çok yerlerinde yeni caddeler ve meydanları açılacak ve bunun te sirile yeni istikametler tesis edilecek» tir, Fakat bu cadde ve meydanların hepsinin derhal açılmasına imkân yoktur. Belediye, imar plânının ilk kısmının tatbiki için beş senelik bir program hazırlamıştır. Bu beş senelik programa dahil olan yolların güzer- gâhında olan arsalar da şimdilik in- şaata müsaade edilmemektedir, Di- ğer sahalarda inşaata şimdilik mü- saade edilecektir, Çindeki imtiyazlı mıntakalar nedir? Hangi şehirlerde imtiyazlı mıntaka vardır ? Çin vekayii münasebetile sık sik Çi- nin muhtelif şehirlerindeki imtiyazlı mıntakalardan bahsedilmektedir. Bu imtiyazlı mıntakalar nedir? Çinde kaç yerde imtiyazlı mıntaka vardın, Aşağıda bunları anlatacağız. Çin on altıncı asırda Avrupa ile ti» caret yapmağa başlamıştır. Evvelâ Portekizler Çine mal götürüp satıyor» lardı, Bunu gören İngilizlerle Hor Jandalılar daha geniş mikyasta ticü- rete başlamışlardır. O zamanlar tk caret yalnız cenup limanları vasıta sile yapılırdı. 1730 tarihinde imparator Kang Hi €. ecnebilerin Çine gelmemeleri için bir çok kayıtlar koymuş ve Çinle ticare- tin yalnız Kanton limanı vasıtasile r yapılabileceğini ilân etmiştir. Ecne- biler bunu kabul etmemişlerdir. Bu yüzden çıkan ihtilâf büyümüş ve uzun sürmüştür. Nihayet İngilizler asker! kuvvetler göndermişlerdir. Bu kuvvet galip geldiğinden 29 ağustos 1842 tarihinde Nankin muahedesi im- zalanmıştır, İmtiyazlı mntakalar bu muahede ile kabul edilmiştir. Muahede mucibince birçok liman- lar ecnebilerle ticarete tahsis edil- miştir. Burilardan bir kısmında im- tiyazlı mıntaka yoktu. Yalnız ecne- biler bir nevi kapitülâsyonlardan İs- tifade diyorlardı. Bir kısmında ise imtiyazlı mıntakalar kabul edilmiş- ti. İmtiyazlı mıntakada hâkim, © mıntakanın ait olduğu hükümetin konsolosudur. Burasını bu konsolos idare eder. Burada hususi mahke- meler, kanun ve nizamlar vardır. Bir kısım limanlarda muhtelif devletlerin imtiyazlı O mntakaları vardır, Bu mıntakalarda ait olduğu hükümetin konsolosu hâkim olmak- “Edirnedeki kıymetli eserler Profesör Bossert, gördüğü eserlere hayran oldu Edirne (Akşam) — Üniversite arke-| oloji enstitüsü profesörü Dr. Bossert Tientsin'deki İmtiyazlı mıntakaları la beraber bütün imtiyazlı mıntaka- yı alâkadar eden meseleler konsolos- lar arasında müştereken halledilir, Çinde Tientsin, Şanghay, Hankeo, Kantonda imtiyazlı mıntakalar var- dur. Tientsin imtiyazlı mıntakasında 1861 senesindenberi İngilizlerin bir sahası vardır, Bu sahada 60 bin Çin- 4, 443 ecnebi bulunur. Tientsinde Fransiz mıntakasında 124000 Çinli, 2000 ecnebi, İtalyan mıntakasında 10 bin Çinli, 400 ecne- | bi, Japon mıntakasında 27,000 Çin- | li, 7000 ecnebi vardır. | Şanghayda Fransız mıntakası çok geniştir. Bir buçuk milyon Çinli ve 30 bin ecnebi bu ımıntakada oturur. Mıntakanın senelik bütçesi 10 mik Çin toprağına bağlayan köprü (© yon dolardır. Burada diğer devletle rin de geniş mıntakaları vardır, Hankeoda şimdiki halde yalnız Fransız imtiyazlı mıntakası vardır. Bu muıntakada 20 bin Çinli, 400 ecne- bi oturur. Kantonda bir İngiliz, bir de Fran- sız imtiyazlı mıntakası vardır. Bun- ların nüfusu birkaç bin kişidir, Son senelerde Çinde imtiyazlı mın- takalar aleyhinde şiddetli neşriyat yapılıyordu. Şimdi Japon makamla- ri bu muntakalar aleyhine kalkmış- lardır, Japonlar Çinlilerin beyazla- rn tahakkümünden kurtulması lâ gım geldiğini söylüyorlar. Halbuki şimdi Çinliler imtiyazlı mıntakalara taraftar bulunuyorlar, GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Çin ve beyazlar Japonlar, beyaz ırkı Çinden atmak için imtiyazlı mınlakayı sıkıştırıyor. Milâdın birinci asrından itibaren, Edirnedeki eserlerle müzeler etrafın- da tedkikatta bulunmak üzere şehri- mize gelmiştir. Profesöre, arkeoloji talebesinden bayan Nihal Engünsu refakat etmektedir. Profesör Umum! müfettişliği ziyaret ederek kart bırak. mıştır, Dört gün kadar Edirnede kal- dıktan sonra bu sabah İstanbula av- det eden profesör, Edirnedeki tedkik- leri hakkındaki intibalarını öğren- mek istedim. Bana şu beyanatla bu- Tuandu: * — Edimede gördüğüm kiymetli “| eserler bende Türk mimarisinin yük» İ sek değeri hakkındaki bilgi ve kana- | atlerimi dahâ çok kuvvetlendirdi. Edirnede yalnız dini mimaride değil, sivil mimaride de çok kıymetli ve eşi hiçbir yerde bulunmaz güzel ve zen- gin eserlerle karşılaştım. Ki Selimiye hakikalen eşi bulunmıyan yüksek bir sanat eseridir. Burada Sina- nın kullandığı konstrüksiyon tarzı, me- selâ sekiz ayak ve sekiz kemer üzeri- ne istinad eden büyük kubbe ve kub- benin kemerlerle birleştiği köşelerde teşkil edilen istalâktitli konsollar ve gene bütün kubbenin dâfiasına karşı eserin dış yüzünde ve binanın mima. Tİ ahengine göre tertip edilmiş kade- me tarzında kontriforlar, diyebilirim ki şimdiye kadar hiçbir yerde tatbik edilmemiş kudretli bir buluşun eseri- dir. Bedeslen, Alipaşa çarşısı, Ekmekçi- oğlu kervansarayı, Rüstempaşa hanı ve bugünkü Etnografya ve arkeoloji müzeleri olan eski Sinan medresele- ri, sonra Beyazıt camisi külliyatın- dan 'Tıb medresesi, Timarhane, Eski Baray harabeleri sivil ve kültürel mi maride fevkalâde eserlerdir. Bu eser- ler üzerinde Uzun incelemeler yapmak lâzımdır. Talebelerimin hex zaman ve her fır. mış bir kıta olduğu tahmin edil mektedir. Çin kayıtlarında Sefir | gönderen bir kral «An - uns dan bahsedilir, Bu, Roma imparatorla- rından bir Antonius olacaktır, Garp de, şarkta bir ipek memleketi oldu- ğunu biliyordu. Mısırlılar, Asyanın cenubundaki denizlerden Çinle münasebât idame ettiler. Araplar bu münasebeti oar- tırdı, Fakat Avrupalılara sarı kıtayı | asıl tanıtan kâşif, Venedikli Marco - Polo'dur. Bu adam 1277 ile 1295 ara- sında bütün şarkı gezmiş, «Harika- | lar kitabiz isimli eserinde gördükle- | rini tasvir etmiştir. On altıncı asırdan itibaren Çin, Avrupa faaliyetinin merkezini teşkil etti. 1521 de Pekine Portekiz sefiri gitti. 1553 de Portekizliler Macao'ya yerleştiler, - Misyonerler 1581 de Pekine İlk de- fa olarak Ricci heyetile ayak bastı- lar. Memleketin tetkikine de onlar girişti. 1584 de Anversle -Çin mena- biine nazaran- Çinin haritası basıldı. On yedinci ve on sekizinci asırlar- mısır! ... salla Edirnedeki bu eserleri görme lerini isterim, Ve bu tedkikler bir iki gün gibi kısa bir zamana sığıdırılma- malıdır ki, tedkiklerden aranan ilmi gayeler elde edilmiş olsun. Ben bile Edirnede 4 gün kaldığım halde, anc- ak Edirnedeki eserlerin dörtte birini tedkik edebildim. Şunu da ilâve ede- yim ki, bu tedkiklerimizde Umumi müfettişlik tarafından Nafla müşavir muavini mimar Mazhar Altan ve Mü- geler memuru Naği İğenin yanımıza verilmesi suretile gösterilen alâka ve yardımdan çok mütehassis oldum. AH | Çinin Grek ve Romenlerce tanın- | da Avrupalıların Çinle münasebeti genişledi. Hollandalılar 1624 de Formose'da kendilerini gösterdiler; Rus kuvvet- leri Zoungari'de #lerliyerek Çinlilerle çatıştı (1684); Fransızlar Kanton'da ticareti ilerletip bir konsolosluk 'ih- das ettiler. (1697); İngilizler 1634 den itibaren Kanton suyu boyunca ilerlemişlerdi; Ning - Poda yerleş- mek teşebbüsünde bulundular (1754)5 lâkin bu iki asırda Çinde yerleşebi- lenler bilhassa ekserisi Fransız olan Cizvit papaslarıydı. 1708 de, bu pa- paslar Çinin Cizvit haritasını yaptı- lar. On dokuzuncu asırda Avrupalılar rn Çindeki fenni araştırmaları art- ti. Birçok” heyetler müâyyen saha- larda sefer ettiler. Yine arada keşfe- dilmemiş sahalar kalıyordu. Ancak on dokuzuncu âsrın sonlarına doğru Çin, İlmen malüm bir hale geldi, İk- tasadi rekabetler bu ilmi tanımanın mükemmelliğine sebebiyet verdi. Bu tanıma İle beraber, beyaz ir. kın devletleri, Çine iklısadi bağlarla bağlanmışlardı. Bugün kopmak tehlikesinde olan Çin - Avrupa rabıtaları böyle teessüs Mısır çarşısı hakkında tedkikler ' Misirçarşısını yardımcı bir hâl ha- line sokmak üzere Belediyenin bu binayı istimlâk elmeğe karar verdi. - ğini yazmıştık, Belediye, Mısırçarşı- amı İstimlâk edip tanzim ettikten sonra burasını Balıkpazarı ve civar rında açıkta kalmış ve kalacak olan, kasap, bakkal, sebzeci, meyvacı, me- zeci gibi dükkânlara tahsis edeceğin- den bu dükkünların tanzim şekli ve burada yapılacak soğuk hava terti- batı hakkında şimdiden tetkiklere başlanmıştır.