ç Uzak Şarkdaki hadiselerin borsalarda tesirleri - Memleketimizde esham ve tahvilât vaziyeti © Siyaset âlemi hafta zarfında mü- ohim hadiselere sahne oldu. Başta | Hatay vilâyetimiz hakkında Türk - © Fransız anlaşmasının imza ve ilânı, “sonra kardeş Mısır hükümeti Hari- tiye Nazınnın memleketimizi ziya- , reti vesilesile iki memleket arâsında “destluk ve işbirliği tezahüratının ,vukuunu, nihayet Romanya Hariciye Nazırının Türkiye ve Yunanistanı zi- — yareti neticesinde takip olunacak siyaset hakkında tam mütabakatı ef- kâr hasıl olması, © Bunlar hep şarkta sulhü temine © matuf hareketler bulunduğu ve hiç bir memlekete karış tecavüzü tazam- © mün etmediği için elde edilen mesud neficelerden yalnız biz değil, sulh ta- raftarı bütün memleketler mem- nundur. © o Avrupanın şarkında vaziyet bu » merkezde iken Asyanın şarkında Ja- » ponya ile İngiltere arasında devam “ eden hadiseler bir çıkmaza saplan- mak istidadını gösleriyor ki bundan da bütün dünya bihakkin endişe et- © mektedir. Geçen haftaki icmalimizde Japon- ların 'Tien - Tsin'de İngilizlere aid muntakayı abluka altına aldıklarını yazmıştık, Son günlerde gelen Avru- — Pa gazetelerinden öğrendiğimize gö- ore Tien - Tsin hadisesinin menşei — çok meraklı ve sırf mali bir sebeptir. « Onun için okuyucularımıza izahını fay- dalı görüyoruz: Japonlar Şimali Çini işgal ettik- ten sonra orada tedavül eden Çin milli dolarını ortadan kaldırıp onun , yerine yen'in bir peyki olmak üzere yeni bir dolar ikame etmeğe kalkış lar ve kendi matbaalarında hesap- sız bastırdıkları bu kâğıd paraları zorla ehaliye kabul ettirmek istedi- — Jer, Japonların tahakkümü altındaki — yerler ister istemez bu parayı kabul ediyorlardı. Fakat memleketin dahi- inde ve bilhassa imtiyazlı mıntaka- Yarda eski Çin doları tedavül ediyor ve İngilizlerle Fransızlar münhasıran , bu parayı alışverişlerinde kullanı- — yorlardı. Japonlar buna tahammül edemediler, ba husus ki bastırdıkları dolar fiati günden güne düşüyordu. İlk defa, 1 mayıs 939 da bir nüma- yiş olsun diye Tien-Tsin'de imtiyazlı Mmıntakayı tikenli demir tellerle âb- Yuka altına aldılar ve oradan harice hakiki Çin dolarının çıkarılmasını menettiler. Vaziyet bu suretle bir bu- Çuk ay devam etti, fakat müsbet bir » metice vermedi. Japonlar daha mü- essir surette harekete geçmek için fırsat gözetiyorlardı. Bu firsat ya kendiliğinden geldi ve yahut bizzat Japonlar hazırladılar, orası malüm Cheng Si Kong namında Japon yardakçısı bir Çin gümrük komiseri (ki aynl zamanda Japon paralarını basmak üzere tesis edilen Bangue Pödörale de Röserve'in müdürüdür) dört Çinli terörist tarafından katle- dildi, Japonlar, İngilizlerden katille- b rin teslimini istediler; halbuki Ja- ponların maznun olarak gösterdikleri adamların hakikaten katil filin; ir- tikâp ettiklerine dair maddi delâil yoktu. İngilizler reddettiler ve işi » Mitaraf bir hakem heyetinin tedkiki- ne bırakmağı teklif ettiler, Bu sefer de Japonlar red ile eski taleplerinde ısrar eylediler. İşte zahiren katlounan bir adamm katillerinin teçziyeden ibaret gibi gö- rünen hadisenin asıl sebebi Japonla- rın, Çinde kendi paralarının sürümü. nü temin etmekten başka bir şey de- ğildir, Maamafih, yukarıda da söylediği- miz gibi hadise vehâmetini muhafa- za etmekte ve Japonya ile İngiltere arasında anlaşmazlığın kat'ı müna- sebat ile neticelenmesinden çök kor- kulmaktadır. Hafta zarfında Londrada Osmanlı bankası (o aksiyonerlerinin umumi toplantısı vukubulmuştur. 938 şene- si zarfında banka 114,239 İngiliz Ji- Tası kâr etmiştir. Geçen sene oldu- ğu gibi bu sene de hisse başına üç Şilin temettü tevzi edilecektir. Bu tevziat kârın 75,000 İngiliz lirasını bel? edeceği için 39,239 İngiliz lirası da ihtiyat olarak senel âtiyeye devrolunacaktır. Heyeti umumiye relsi, okuduğu ra- porda, memleketimizin ithalât ve ih- dir. Memleketimizde esham ve tahvilât vaziyeti Yüzde yedi buçuk faizli harici Türk borcu tahvilleri istisna edilecek olur- sa (bunlar 19,32 lirada sabiti). Da- hili istikraz kâğıdlarımız Ankara borsasında gene ufak birer tereffü kaydetmişlerdir. İkramiyeli Ergani: 19,18 Jira Sıvas - Erzurum birinci: 19,68 lira Diğer tertipler: 19,78 Mira 1938 ikramiyeli: 19,10 lira 1938 hazine bonoları: 70 lirada kalmışlardır. Buna mukabil Anadolu grupunda hafif bir gerileme vardır: Hisse senedleri: 23 lira 'Tahviller: 38,35 lira Mümessiller: 41,10 lira ediyor, Merkez bankası da bir puvan kây- bederek 109,75 lirada kaldı. Endüstriyel kâğıdlarımız: Aslan Çimento 9,10 Ura (20 kuruş fazla); Tramvay 5,75 lira; Umum Sigorta (eks - kupan )11,35 lira; İtti- hadı MM 18,50 lira; Terkos 5,35 lira; Bomonti 9,55 lira (20 kuruş fazla); İttihad Değirmenellik 12,50 lira (20 kuruş fazla); Şark Değirmencilik , 0,80 Vira; İstanbul Yün ve pamuk ve enire şirketi 66 lira (50 kuruş fazla); Telefon 10,50 lira (25 kuruş fazla); Şirketihayriye 21 lira; Onnlum 0,84 lira; Şark Ecza Deposu 2,75 lira. 'Türk altını geçen haftadanberi 8 kuruş geriliyerek 1357 kuruşta kal miştir. Mısır Kredi Fonsiye tahvillerinin fiati şunlardır: 1903 tertibi 111 ra 1911 tertibi 105 » iYi - UCUZ NEV - YORK Sergisi için 8 Temmuz kafilesi İstanbul 3 gün otel ve yemek Berlin - Reterdam 1 gün otel ve yemek Nüu Amsterdam Transatlântiği We New - York'a New - York'da 14 gün ikamet Btatendam Transatlântiği ile Bouloğne'a avdet Pariste 2 otel ve yemek Trenle nbul'a avdet 390 Lira yemek ve cep parası Aynca: NEW « YOK'da tenezüh Kayıtlar kapanıyor. NATTA Galatasaray Telefon: 44914 TİYATROLAR; EGE TİYATROSU Nureddin Gençdur ve arkadaşları 26 Haziran pazartesi akşamı Bakırköy Sakızağacı Milityad! Tiyatrosunda CELLÂD KARA MUSTAFA Murad Şamil veryetesi, NAŞİD ÖZCAN - ERTUĞRUL SADİ TEK Birlikte Kadıköy Süreyya Baçesinde bu gece BALAYI Vodvi 3 perde, Okuyucu Aysel İSTANBUL HALK TİYATROSU Kenan Güler ve arkadaşları. Bu akşam Kumkapı, Nişanca, ÜLKÜ Aile Bahçesinde (İNCİLİ) Tarihi komedya 3 perde. Mişel fevüsü, Otto Ketti varyetesi, telepati tecrübeleri, HALK OPERETİ Her akşam Bebek Belediye Bahçesinde, ©peret, revü, skeç, varyete, komedi. Her akşam 5 den itibaren müzik, varyete, nefis meşrubat, Gündüz 12 den 1 e kadaj muzla, (Baş tarafı 1 inci sahifede) Başvekilimiz, karşıladığı küçük kahramanlara (Safa geldiniz) dedik- ten ve birer birer ellerini sıktıktan sonra şu samimi hitabede bulunmuş- lardır: 2 kaftadır gözlerimiz üstünüzde muhtaç olduğunuzu görüyorum... İs- yakından takip ettik. İleride daba kıymet! uçuşlar ve seyahatler yapaca- Zınızdan eminim. Şimdilik istirahate muhtaç olduğunuzu gğrüyorum., İs- tirahat ediniz çocuklar.» 'Tayyarecilere tekrar tekrar muvaf- fakiyetler dileyen Başvekilimiz kısa bir istirahati müteakip «Allahaısmarla- dık» diyerek sahayı terketmiştir, Filo kumandanı Türkkuşu genel direktörü yarbay Osman Nuri Baykal kendisile görüşen bir muharririmize beyanatta bulunarak ezcümle demiş- tir ki «Gittiğimiz her yerde fevkalâde bir tezahüratla karşılandık, Bilhassa Af- yonda ve Çivrildeki tezahürat em- salsizdi. İstanbul, Bursa, İzmir, Çiy- ril, Konya Adana, Kayseri ve Merzi- fonda halkın bize karşı göstermiş ol- duğu sevgi ve gençliğin mesleğe kar- şi olan alâkası sonsuzdur. Bu seyahatimizde havacılığa bin- lerce bay ve bayan kaydettik. Her uğrağımızda Türkkuşu şubesi bü- Iunmıyan yerlerde, Türkkuşu klüb- Jerinin futbol klüpleri gibi yurdun en küçük kasabalarında bile tesis istek- leri karşısında kaldık. Gençlerimiz, ilk seyahatleri olma- sına rağmen bu 4000 kilometrelik $6- yahatte hiç yorgunluk eseri göster- mediler. Şurası şayanı okayıddır ki, seyahat devam ettikçe gençlerdeki enerjinin de arttığı takdir ve hay- ranlıkla müşahede olunmakta idi. Fakat, buna rağmen 600 kilimetre- lik bu mesafeyi gençlerimiz hiç ay- rlmadan yanaşık nizamda ve tak- dire lâyık bir muvaffakıyetle uçtu- Jar. Seyahatimiz, 11 tayyare ile başla- dı -ve arızasız olârak 11 tayyare ile nihayetlendi. Bu muvaffakıyetli başarı, Türkku- şu gençliğinin teknik bakımdan da mükemmel hazırlanmış olduğunu gösterdi. Bütün gayemiz, Türk mil letinin malı olan 'Türkkuşuna, yine “Türk milleti ve 'Türk vatanı için çok daha faydalı muvaffakıyetler temin edecek gençler yetiştirmektir. Türkkuşu başöğrelmeni Sabiha Gökçen de ayni tarzda beyanatla bulunmuş, sonsuz memnuniyetini ifade ederek: «Gençlerin bilhassa 'Torosları &şar- ken gösterdiği muvaffakıyet hakika- ten takdire lâyık ve kayde şayandır» demiştir. Hatayda bugün büyük şenlikler yapılacak (Baş tarafı 1 inci sahijede) şehri büştan başa donatarak kutla- muşlar vE bu münasebetle Büyük Millet Meclisinde geçen müzakeratı büyük bir alâka ile takip eylemişler- dir. Relsicümhur ve Milli Şef İsmet İnönüne bu milli muvaffakiyetten dolayı Zonguldak halkının ebedi min. net ve şükranları da telgrafla bildi. rilmişir, Edirne 25 (A.A.) — Hatayın ana- yurda iltihakı haberi Edirnede bü- yük bir sevinç uyandırmıştır. Edir. neliler bü sevinçlerini izhar için bu akşam Halkevinde bir toplantı yapa- rak Hatayın anayurda iltihakını me- rTasimle kutlamışlardır. Hilekâr satıcı mahkemeye verildi Ali isminde bir seyyar sebzeci; Eyüpte Pazaryerinde domates sat makta (ken, terazinin domates koy. duğu kefesi altına bir demir parçası yapıştırmak suretile hilekârlk yap. tığı polisçe görülmüş ve cürmümeş. hud hâlinde yakalanarak terazisi müsadere edilmiş kendisi de mahke. meye verilmiştir. m m aaa a X Beşiktaş Halkevinden: Beşiktaş Halkes vinin bütün üyelerinden mürekkep birin- € umumi heyet içtimai 27 Haziran 1080 salı günü saat 1730 da Evimiz konferans salonunda (o yapılacaktır. : Komitelerimiz başkan ve üyelerle şubelerimizin bütün Azasının müzik ve tems'l kollarında ça- hışan arkadaşlarımızın umumi heyet top- Jantımiza gelmeleri rica olunur. - Mesut anlaşma (Baş tarafı 1 inci sahifede) sında taahhütlerimize sadık kalarak bugüne kadar Balkanlarda bir sulh ve emniyet nöbetçisi olduk. Ve bu sütunlarda vaktile izah etmiş oldu- ğumüz vechile Yarımadanın içinde yaşayan komşu milletleri birbirlerile mümkün olduğu kadar iyi geçinme- ğe teşvik ettik. Faaliyetimiz burada da kalmadı. En Li varıncaya kadar bütün devletlere dediğimiz şu idi: «Sulh ile selâmetin düşmanı değil misiniz? Öyle ise en tabii şey, Tür- kiyenin dostluğudur, ve ittifakıdır. Hak tanır ve barış sever mi#Miz? Bi- zi her zaman yanınızda bulacağını" za şüphe etmeyin. Bu sözler, her gün tekrarlanan ve siyaset pazarın- da kullanıla kullanıla kiymet ve 8a- mimiyetinden yüzde doksanını kay- betmiş bulunan beylik düsturlardan biri değildi. Zira bunları hem söylü- yor, hem de tahakkuk ettirmeğe ça- lişıyorduk. Hayat ve emniyetimize taallük eden her meseleyi anlaşma yo- Tu ve Milletler Cemiyeti ruhu ile hal- Jetmeği üstün gördük. Ancak bütün bu faaliyetler esnasında cihan müyvaz€- nesinin bir hususiyeti gözümüzden asla kaçmıyordu. Anlıyorduk ki de- Giklerimizi yerine getirmenin en ve- rimli usulü hitarafıktır. O zamana kadar ki... r Evet, buraya iyi dikkat etmek iâ- amdır; o zamana kadar ki dünya müvazenesi bu bitaraflığı yalnız fay- dalı değil, hatta zaruri kılıyordu; biz ona Sadık kaldık. Ancak o günkü ana prensiplerimize tam sadakat göstermek için ittifak yoluna git- mek lüzum geldi; onda da hiç tered- düt etmedik, Kendilerile elele verdi- ğimiz milletler hangileridir? İşte makalemizin başında sorduğumuz bu sualin cevabını şimdi veriyoruz: İngiltere ve Fransa. Yani Avrupar nın sulh cephesinde bugünkü mede- niyetini en büyük kudret ve ihtişam- Ja temsil eden iki devlet... Bu iki bü- yük unsur bizi her sahada görüp ta- nımıştır. Fakat son tecrübe onlara öğretmiştir ki milletimizin en yenil- mez kudreti şeref ve istiklâlini mü- dafaa vasıtası ile ahdine vefa vecibe- sindedir. İşte ondan dolayıdır ki bu mesut günü yalnız biz değil -tekmil münevver insanlık sevinçle idrak etmiş bulunuyor. Gerek Paris, gerek Ankarada müşterek beyannamelerle dünyaya tebşir edilen anlaşmanın bazı nok- taları üzerinde duralım: İptida pek mesut olarak görüyoruz ki -fena ni- yetliler her ne derse desin- bu itti- fak, kimsenin müteveccih olmayan ve Akdenizde müttefikleri- mizle bizim emniyet ve hukukumu- zu tam bir sigorta altına almağı İs- tihdaf eden bir sulh âleti ve selâmet nız mukaveleye imza koyanların de- gil, hatta anlaşma karşısında asabi- yet duyanların dahi hariç bulunma- dığmı haklı olarak iddia edebiliriz. Zira sulhu koruyan bir tedbirden belki şahsen memnun bulunmayan- Jar görülebilir: Fakat böyle bir mu- vaffakiyetten oOmesut o olmayacak akıllı ve vicdanlı hiçbir millet küt- lesi tasavvur edilemez! Türk - Fransız anlaşmasının çok ehemmiyetli bir vasfnı daha gör- mek için Başvekil Doktor Refik Say- danın şu sözlerini bir kere gözden geçirmek pek yerinde olur: «Muhterem arkadaşlar, malümü- nuzdur ki Türkiye emniyetinin bir cephesini kuvvetle tutan ve seneler- |carptı, yelkenli hasara uğradi Şu cümleyi de okuyalım; «Yedinci madde, bir gaye etrafın. da birleşen memleketlerimizin sulh mıntâkasını tevsi etmekte serbet olacaklarım göstermektedir ki bu da akdetmiş olduğumuz asistansın han- gi yüksek ideale müstenid olduğumu bir kere daha isbat eder.» Montreux'de Boğazlar anlaşma sından sonra söylediği bir nutukta Atatürk, memleketin o can noktasm- dan her istiyen sellemehüsselâm geç- mek (yasak!) olduğunu ifade et, mişti. Son itilâflardan sonra Türki- ye de insanlığın huzuruna şu müf deyi verebilir; Beynelmilel hayatta şimdiden son- ra millet karman; etmek memnudür! Akdenizde hak sahibi olanlar, hiç bir siyasi korsanlıktan korkmasınlar, gerek müttefiklerimi- zin, gerek bizim, bütün gözlerimiz bak ve İstiklâl mefhumları üzerine açılmış birer projektör olmuşlur!. Bu müli ve medeni nimetleri kay- dederken bir noktayı unulmamalr yız. Eelde edilen neticenin değerini çoktanberi tahmin ile bunu temen- ni edenelr arasında Fransanın pek büyük adamları bulunuyordu. Şu iti- barladır ki dost milletle hayli va- kittir bir ideal yakınlığı içinde bu- Tunuyorduk. Küçük bir misal söyli- yeyim mi? İşte aşağıdaki satırlar. Bunları mösyö (Herriot)un vektile vermiş olduğu bir konferanstan ay- nen çıkarıyorum: 'Türk dostluğunun değerini pek iyi ölçen bu adam, Fransa siyasetinin bir takım eski hatalarından şikâyet ederek şöyle diyordu: takım belâhetlerin yeni nesiller ta- rafından dahi tekrar edilmemesini temin içindir...» «Avrupanın biri şarkında, diğeri garbinde kâin bulunan bu iki cüm- huriyetin adil ve hakkaniyet daire- sinde işbirliği etmesinden gerek bu kıta ve gerek ilim için en mükemmel bir sulh ve selâmet unsuru husule geleceğine şüphemiz olmasın!» Ne kadar güzel, ne kadar doğru! Nihayet bu mesud günün gelmiş olduğunu görmekle bahtiyarız. Şim- diden sonraki temennilerimiz ne olabilir? Böyle yüksek bir gayeyi, o gayeye yakışacak “bir hüsnüniyet ve azimle başarmaktan başka? Fazıl Ahmed Aykaç Kırdığı camlar kollarının damarlarını parçaladı Dramanda Muslafanın 6 numa- ralı evinde oturan mezbahada ciğerci Seraceddin oğlu Tayfur pazar müna- sebetile fazla içki içerek sârhoş bir halde evie gelmiştir. Bu sırada her nedense hiddetlenerek evindeki cam- arı yumruklarilie kırmağa başlamış- tır. Kırılan camlar her iki kolunun damarlarını kesiniş ve fazla miktar- da kan zayi etmesine sebeb olmustur. Tayfur imdadı sıhhi otomobille mü- davatı yapilmak üzere halde Cerrahpaşa hastanesine nak- ledilmiş ise de hayati tehlikededir. Boya meselesinden kavga Fatihte B, Mehmed ve Muhiddin. Je, boyacılık eden Abdülkadir, Orhan, Necdet ve Ahmed, boya meselesinden kavgaya tutuşmuşlar, hepsi biribirle. rini dövdüklerinden polisçe yakalan- mışlardır. Bir vapur bir yelkenliye denberi feyizli semerelerile sulh da- Amerikan bandıralı Neo gemisi, vasına büyük hizmetler etmiş olan Balkan misakı, son görüşmelerimiz- den bir kat daha itimad ve kuvvet bularak çıkmış ve bugüne kadar ol- duğu gibi yarın için de esaslı bir sulh unsuru olarak vazifesinde devam et- mek azmi katisini göstermekte bu- Tunmuştur.» Başvekilin izahı çok faydalı oldu. Çünkü yaptığımız bütün yeni anlaş- malar, eski itilâflarımızın hayat ve kuvvetini arttırıcı bir mahiyette ol masına râğmen bir takım kötü di. lekli gönüllerin nasıl safsatalı bir şamata ile bu hakikati örtmek iste- dikleri malümdur, z dün Karadenize çıkmak üzere Omur- yerinden ilerlemekte iken Şileden gelmekte olan Ali kaplanın idaresine deki bir yelkenli gemiye çarpmış, yelkenli kısmen hasara uğramıştır, Liman idaresi tahkikata el koymuş, nüfusça bir zayiat olmadığı tesbit edilmiştir. Heybeliadada bir mikdar fundalık yandı Dün saat on beşte, Heybeliada sa- natoryomu arkasına isabet eden fun- dalık sahası ateş almış ve elli metre kadar fundalık yandıktan sonra it siye tarafından söndürülmüştür.