(Baş tarafı 1 inci sahifede) lardır: Teşkilât kanunlarında mey- cud bazı istisnai hükümler bu kanun- Ja ilga ediliyor mu ve bütün teşkilâtın tevhid, teadül ve tevazünü temin | ediliyor mu? Bu kanun Bülçe encümeninde mü- zakere edilmeğe başladıktan sonra bazı zamaim yapılmıştır; bunları bers| İnraf edecek ahkâm var mıdır? Bazı İ memurlara birkâç yerden maaş al | mak ve saâti mesai haricinde çalış | İ i Jan komisyonlarda ücret verilmek esası, bu kanunda yer almış mıdır? Bu suretle suallerinin hülâsasını yap- mış olduğumu zannediyorum. İstisnai hükümler ilga (| ediliyor mu? İ Hiç şüphesiz ki, ilga maddemizde bazı hükümlerin mahfuziyetine kani Olduğumuzdan, onları istisna etlik, üst tarafı Lamamen mülgadır. Her Hangi bir teşkilât kanununda bu Be- rem kanunile koyduğumuz” esaslara muhalif olan mevcud hükümler var. sa, hepsi ilge edilmiştir. Yalnız bu Kanunda tasrih ettiğimiz hususlar var Kİ, onları maddelerinde sebeplerile arzetmiş (o bulunuyorum. Heyeti âliyeniz onların muhafazasını tasvip ederse kalır, ilgası tercih bu- yurulursa onlar dahi kalkar, Umumi maruzatım sırasında ifade etmiştim ki, biz bütün dairelerin te- adülünü bu kanunda tedkik ederek tesbit etmiş değiliz. Vazifemiz de bu değildir, Şunu da arzedeyim ki, 1452 numaralı kanun dahi bunu tamamen umumi kânunlarımızın, esaslarımı- ın koyduğu hükme muvafık olarak | bir hüküm koymuştur. Çünkü her hanyi bir dairenin teşkilât kanunu onun mütehassısı olduğu encümene | gider, nihayet Bütçe encümenine ge. | lir. Bu suretle bir mecra takip ederek | çıkar. Teadül kanunu ise, bu safha- | ları takip etmez. Devlet teşkilâtına | âit kanunlarda göreceğiz ki, bu ka- | nunun takyid edeceği mahiyetler ola- İ bilir, nitekim vardır, Fakat bu teşki- olât kanunları, bu kanunun koyduğu | haddi âzamiyi geçemez. Terfilerde, girişlerde bu esaslar göz önünde tutulmuştur. İ Fazla mesai ücretleri | Bu kanunla saati mesai harici ücret-! leri: kaldırılmıştır. O vaziyeti temin, bu| kanunun mevzuuna dahildir. Komis- İ yanlarda çalışacak memurlara hiç- bir ücret verilmemesi esası konmuş- tur. Yalnız bir munzam vazife saati mesai haricinde bir memura tevdi edilmiş bulunursa, İcra Vekilleri He- | yeti kararile bir ücret verilir. Ancak | asıl vazifesine müteallik olarak saati mesai ile mukayyed olmaksızın faz- la mesal için her hangi bir ücret ka- bul edilmiş değlidir. Fakat her hangi bir vazifesini alâkadar etmiyen bir memurun saati mesai haricinde göre- ceği bir işten dolayı ona Heyeti Ve- kilenin bir ücret vermesi esası bu © Tefrika No. E — Harp' tüfeği çifteye benzemez. Gülmesine devam ediyor... —.. Ve muharebe meydanı sizin Fransada bildiğiniz etrafı çevrili hu- susi av koruları değildir. Hâlâ gülüyor... — Sözlerimin pek de eğlenceli ol- duğunu sanmıyorum. Neşenizi bozmak « İstemem; #akat unutmamalısınz Ki, burada her saat bir tehlike içindeyiz. Dalma çarpışmamız, öldürmemiz ve öldürülmemiz ihtimali var. Harp de- vam ediyor. Güzel gözlerinizin alışma- dığı kanlı bir vaka ile incinmesini ar- zu etmem. Zira, öyle bir vaka çıkarsa siz de, pek yakından tehlikeli bir vazi- yelte içinde bulunacaksınız. ““©—— Nina gülüşünü gizlemek için başını Akdenize çevirdi. Ertesi sabah kadını Yoksul gezdi. riyordu, Arasıra, yarım yamalak türk- «çe konuşarak... Nina sordu? i 4 vi İ edemez, etmesine de imkân yoktur. Yal- | miz bu kanun bunu yakın bir istik- kanunda kabul edilmiştir. Maddesi | geldiğinde gene heyeti âliyeniz bu hususta da reyini izhar eder, icab ederse tadil eder. İki üç yerde memuriyet caiz mi? B. Ziya Gevher Eli (Çanakakle) — Bir sualim cevapsiz kaldı, İki üç yer- de memuriyet caiz midir? B. Falk Baysal (devamla) -——- Bir- kaç yerde vazife almağa, bazı kânun- ların verdiği cevâzlatı bu kanun da sinesine almıştır. Bunlardan mual- irmik, doktorluk, mühendislik için bazı kayıtlar konmuştur. Bunların hepsi için evvelöe, bir takyid yoktu. Muallimlik, doktorluk, mühendislik gibi vazife almış olanlar bu kanun- | la bu vuzifelerinden dolayı, birinci için tam, ikinci vaziflesinden 2/3, üçüncü vazifesinden 113 diye bir tak- yid yapmıştır. Maahaza encümen bu esasın kaldırılıp: kaldırılmaması hu- susunda musir değildir. Maddesi gel- diği zaman heyeti umumiyede mü- zakere edilir ve halledilir. Encümen bazı tahdidalla bu esusı muhafaza et- miştir, Devlet memurları arasında ikilik Fuad Sirmen arkadaşımız, bilhas- sa noksanlar arasında, devlet memur- Jarı arasında ücretli ve maaşlı diye bir ikiliğin gene devam ettiğinden ba- his buyurdular. Gene evvelce maru- zatta bulunurken şunu ifade etmiş tim ki, ikiliği bu kanun bertaraf | balde tahhakkuk ettirmeğe saik ola- caktır. Şöyle ki, ücretli memurlar için bu kanunda bir tensik vaziyeti koy- duk. Formüllere bağlıyoruz. Bu tensik Kadrosu nihayet teşrinisaniye kadar Meclisi âliye getirilmesini, bu kanu- nun bir maddesi emrediyor. Ücretli memurların teşkilât kadrolarını Mec- | Jisi âliye vekâletler hazırlayıp teklif etmeğ emecburdur, Bu kanunlar doğ- rudan doğruya ücretliyi maaşa kalbet- mek, evvelâ hükümetin teklif etme- diği bir mevzuu Meclisi âlinin doğru- | dan doğruya kendisinin yapması gibi bir netice ihdas etmektedir. Bu umumi esaslarımızla ne derece- ye kadar kabili teliftir? Ondan sonra encümeniniz şekli tatbik bakımından da büyük hatalara düşebilir. Evvelâ vazifelerin icapları ve hangi maaşlara intikal edeceği ve hangi memuriyet- lere intikal edecekleri ve hangi teş- kilâta ithal edilecekleri doğrudan doğ- ruya icra işlerinden Heyeti celilenize karşı mesul olan Vekillerin hazırla- yıp gelmesi lâzımdır. Biz bunu temin etmiş bulunuyoruz. En kısa hir zaman. da Meclisi âliye bunun gelmesi çok tabi- idir, Geldiği zaman tamamile devle- tin vezaifi esasiyesinden olan hizmet- ler maaşlı olmuş olacaktır. Çünkü ücretli memuriyetler maaştan ayrıla- Cak kadar artık cazip bir vaziyetten TE Yazan: REFİK HALİD — Ubrağlarım gelmedi? — Ubrağ da nedir ki? Elbisesini göstererek Nina başka ke- meler arıyordu. Nihayet buldu: — Pırtılarım, giyimlerim... Bu apırtılarım»ı sözü, iki «r» dörtle. şerek ve titreşerek ağzında pek hoş, se- vimli, süslü, acaip bir şekle girmişti. — Ha, pusatlarım, çamaşırlarım di- Nere dilidir bu dediğin? Nina elile çok uzakları, doğu tarâ- fında bir yerleri işaret etti: - — İrak iller, bilemen! — Bizim milleten mi onlar? — Beli, bizim milletten! , Yoksul bu «bizim milletten» cümle- sini kadının iyi türkçe bilmemesinden yanlış kullandığını düşündü, önce al. dırmadı. Fakat biraz sonra tekrar hâ- tırladı, meraka düştü. Dosdoğru sora- madı: — Adın nedir ki senin? a AKRŞAM çıkmıştır. Fevkalâde hizmet görenler İkinei nokta, Fuad Sirmen arkada- ANUNU İhtisas meselesi Rasıh Kaplan arkadaşımızı. ihti- sas maddesi hakkındaki mütalâzları şımız, devlete fevkalâde mahiyette hiz-| ve endişeleri üzerinde encümeniniz met görenler için kanunda teşvik edici bir hüküm yok dediler ve bu harekete imkân verilmemektedir, buyurdular. Normal olarak iyi hizmet gören, ehli- yet ve liyakat gösterenlerin asgari müddetlerde terfiini derpiş etmiş ve umumi kaideler vazetmişizdir. Fev- kalâde ve müstesna mahiyette hiz- met eden memurlar için ayrıca gene istisnai surette terfiler, hususi ka- nunla düşünülebilir. Fakat kaldel umümiyeyi ihlâl edebilecek bu ka nunla her hangi bir istimai hüküm koymak kolay ve doğru değildir. Bu, teadül vaziyetine uymıyatak bir şekildir. Arzettiğim gibi, yalnız bir kısım memurlar için umumi hüküm konmaktadır. Bütün Devlet bünye- sinde, aşkeri, sivil ve Devlet sermeye» sile İşliyenlerin obeyeti mecmuasına şamll umumi esasları bu kanün der- piş etmiş bulunuyor. Yabancı mektepler muallimleri Maarif Vekâleti tarafından husul veya yabancı mekteplere tayin edile- cek bazı muallimlerin hizmetlerinin sayılması yolunda bir hüküm görül- medi mülaliası vardır. Devlet kadro- larının tensiki sırasında, ne gibi hiz- metlerin nazarı itibara alınocağına dair muvakkat bir maddemiz vardır, Bize böyle bir lüzum ve ihtiyaçtan bahsedilmiş değildir. Hükümetin tek- İlfinde de gelmiş değildir. Bu madde- nin müzakeresinde arkadaşımız tek- 41 ederse heyeti âliyeniz takdir buyu- rur. Eğer böyle biz hükmün İlâvesi icab ediyorsa bu dahi ilâve edilir, Bekârlardan vergi almak meselesi Evli ve bekâr memurlar ve bilhas- sa çok çocuklu memurlar arasında bir fark olmasının düşünülmesi ifade buyurulmuştur. Bu mevzuu Bütçe en- cümeni daha evvelce mütalâa etmiş, hatlâ bülçe mazbatasında da bu nok- tada uzun boylu tevakkuf etmiştir. Fakat bu mevzu, barem kanununa taalluk eden bir mevzu değildir, Muh- tacı himaye olan yalnız çok çocuklar veya evli memurlar değil, bütün va tandaşların bu mevzudan vaziyetle- rinin mütalâa edilmesi lâzımdır. Bu- nun en iyi şekli halli vergilerin tenziii şeklinde mütalâa edilmiştir, Bu, ciddi bir tedkik mevzuudur. Binaenaleyh bu kanun yalnız bir sınıf vatandaşı nazarı itibara aldığı için onların çok çocuklu olanlarına bir ruçbanlı vazi- yet yapmağı doğru bulmadık. Fakat esasında tamamen mutabikiz. Bunu ayrı bir mevzu olarak mütalâa elmek lâzımdır. Bununla Hasan Vasıf arka- daşımızın mütalâalarına arz cevap etmiş oluyorum. — Nine! Nine Hatun! Bunu söylerken Nina çapkın, şakacı bir yüzle bekçisine bakıyordu. Bu, uy. durduğu bir söz değildi, Urenburg'da- ki sarayda Bozkırlardan gelen “işçi kadınlar ondan, çocukluğunda böyle bahsederlerdi: Ninayı Türk kaidesince Nine yapmışlar, prensesi de hatun ile tercüme etmişlerdi, Yoksul, Ninehin büyük ana, yaşlı kadın mânasına geldiğini, Hatun'un da Amık ve Kurddağ havalisi Türklerin. de aşiret zelsi mertebesindeki adamla» rın kadınlârına verilen bir ünvan ol- duğunu biliyordu; sağas ve «beyvin ka- dın için kullanılanı... Fransızcayı türkçeden çok iyi konuşan bu erkek — Avratın adı Nine Hatun imiş. 'Türk mü olası dersin? Kıran saçlarını tarıyordu, durdu; yüreği atmıştı. Bir saniye düşündü, sonra ayağını yere vurdu, hâykırdı: — Allahın belâsı! - ” i Biraz daha düşündü, hatırına birşey geldi ve tarağı uzattı: — Al şunu, kendisine veriveri İKİNCİ KISMIN SONU dahi çok tevakkuf etmiştir. Yalnız. şunu arzedeyim ki 1452 numaralı kanunda bir kısım serilerde cari olan ve hiç bir kayde. tâbi olmıyan ve yalnız Heyeti vekile kararile yapık masına cevaz veren hükümler bu kn- nuna çok takyit edilerek girmiştir; Evvelâ şöyle bir kayıd yapılmıştır. Dahitden hiç bir memurun ihtisds mevkiine getirilmesine imkân yok- tür. Fakat hakiki zaruretleri de mü- talâa etmek mecburiyeti vardır, Ha- riçten yüksek mühendis veya bir doktor ve yüksek bir avukatın Devlet hizmetinde istifade edilmesine lüzum hasl olabilir, İşte bu lüzum ve zart retler haline ancak kendi mıntakala- rınca demin erzettiğim şekilde salâ- | hiyet verilmiştir, İlkmektep muallimleri Bayan Hacer arkadaşımız bilhassa öita tahsilli olup ta meslek önöktebilü- den yetişen muallimlerin . 12 ve 13 üncü derectleri iktisap edeceklerin terfileri bir sene daha e2 olmasını ar- zu ettiler, Encümen bu mevzuda da uzun tedkikler yapmiştır. Maarif Ve- kâletile de temaslarda bulunmuştur ve bunları diğer Jise mezunları dere- cesinden addetmemis, bir derece ind- | fevk maaaş vermiştir, Binaensleyh bu itibarla bunların tatmin edildiğine encümen kani bulunmuştur. Maarif ! Vekâleti de bu nolai nazara iştirak ederek madde ona göre tesbil ea'lmiş- tir. Fakat vaziyetlerini nazar: itibara alarak bu, üzerinde durulmağa lâyık | bir mevzudur, Yine takdir, heyeti âli- yenindir, Ne kadar memur var? bahsetti, Bendeniz umumi mevzuai- ta bulunurken sivil Ücretli memur- ları ve orduyu yani askerleri nazarı itibara alarak yekünu -umumisini söylemiştim. Söylediğim 42,000 me- mur yalnız sivil memürlardır, Buna 14,000 ücretli memur ilâve etmek Jâ- aamdır, Bir de (E) cedveli ile maaş alan altı bin memur vardır ki © da başka, Ordu memurları, onun adedi de nız sivil memurlar üzerinde mükaye- $ 25 şini de vergi olarak çıkarırsak lira raddesinde bir şey olduğu anlaşı- | buna kanidir. Daha ziyade Talebe Del kamplâ Bu sene açılacak K yerlerile müddeti€ edildi Bu sene açılacak N kampları için Maarif W Maarif müdürlüğüne t€ miştar. Tiselerle muadilleri * kapma başlıyacaklar ve bitirecek kampta mektepler! leri bulunacak, kamplı birler almacak, kamp b ra netice bir raporla Vel da kamplarını lecektir. İlkmektep (o çocukların kampların da yerleri ve # bulunacak talebe mikti miştir. Kızıltoprak kampında köy kampında 140, Pendi 120, Filorya kampında istirahat kampında 70 caktır, Filorya kampı 10 9 ağustosa, diğer kamplâ muzdan 24 oğustosa kadaf 45 günlük kamp için kampı için de 16 lira cl tır. Kapmlara iştirak ede için bu ücretlerde tenzilât! Heybeliadada muallim rulacak kamp 6 temmuzü tosa kader devam edecek, ret almacaktır. Muallim Ki sene 60 kadın, 20 erkek 1 sına göre teşkil edilecekti. | Eczacı Ethem Pe Ecsacı Etem Pertevin vefat dönümü münasebetle her dün de meslektaşları ve dos mun Eyüpteki mezarmın b narak, memlekete ve mesleğe hizmetlerini tekrarlamışlar . bu çalışmalarının eczacılık İ$ Refik İnce arkadaşım bir hesaptan | maz ve güzel bir imtisal pi toplantıların meslekteki ganüdün bir remzi olduğunu ha teyid eylemişlerdir. ÇETEYE fiyetine gelince, bu tabii D tün şubelerinde ancak inh ro müsaadesile meşruttur. otomatik bir terfi hiç bir cud değildir. Bunu burada faza etmiş bulunuyoruz. müddetini ayni yerde geçi” mevzuubahis değildir. Bu itibarla yal! memurunun birüst de edebileceğini o arzetmiştini se yapmaları daha doğru olur, Beher | tiğim gibi bütçelerde memura 80 lira kadar düşer, bunun | imkân müsaid olduğu bu mevzuun da bir teki vasati olarak verdiğimiz paranın 60 | kib etmesi lâzım gelir, Enf lır. Bu itibarla bu mühim bir rakam | rek bütçe üzerinde mühim teşkil edecek teahhüdat alnı men muvafık görmemiştir. Ankara 14 (Telefonla) Millet Meclisi bugünkü devlet memurları m değildir. Bütçenin mühim bir kısmını ve memür adedine göre büyük bir para verilmediği neticesi anlaşılır. Müddetinde terfi edemiyenler Terfi müddetinde terfi etmek key- Üçüncü kısım Buluştuktan sonra pie yaa Kalamış koyunda bir izdivaç i kararı Beyrutta Suriye ve Lübnan Fransız yüce Komiserliği istihbarat dairesi nö- betçi neferi, âmirinin odasına girdi, vaziyet aldı: relmediği ve hiç bir yerde izi — Kolonelim, dedi, yüzbaşı Ernest Eğ ai Di şüphe” dışarıda bekliyor, Bekirofu tarassud meni — İçeri alınız! di e Kapının önünde uzun boylu, mavi gözlü, güzel bir zabit göründü. Yü- zünde, yabancıların bile farkına vara- cağı derin bir kederle kolonele yak- Jaştı ve selâmlaşır selâmlaşmaz sordu: * — Yeni bir haber, bir hayırlı haber yar m? Öteki kaşlarını kaldırdı ve ellerini uğuşturmağa koyuldu. — Vaka hakkında da malümat alı- namadı mı? — Henüz birşey öğrenemedik. Mu- hakkak olan şudur: Zevceniz Beyrut- tan Hüdaverdi adında bir odun gemi. sine binmiştir; İskenderuna kadar se- yahat hâdisesiz geçmiştir; fakat «Le Piller de Jonâsı mevkiine yakın bu ge- mi bir başka geminin laarruzuna uğ- ramıştır. Etraftan işitilen silâh sesleri bize bu hükmü verdiriyor. Şimdiye ka. prensesin uşağı Bekirof, öb fa. İki gemiden de iz yoktur; Türkiye kıyılarına veya (80 gınmaları ihtimal dahilindeği Yüzbaşı Ernest maroken Ki dan birine gömüldü, hareket Köolonel anlatıyordu: ol Yi kada b Geli İskenderun zabıtası Tatar cesetten bahsedince Beyrut P helenmişti. Prensesin otele iK deruna gönderilerek cesed kati, pek sertti; bütün intid leri şimdi bu işin tahkikile me General hazretleri meselenin ması için yüzbaşının Beyrut& * kendisinden maltimat alırım zum görmüştü. Ernest başını kaldırdı: — Ne gibi malümat? diye * — Meselâ zevcenizin niçin A* gitmekte israr etmesi... , — Beni görmek için. , — Evet, olabilir... Lâkin gelmeden önce Grandük Kiril lâkatları... — Uzaktan akrabasıdır. — Bu konuşmaların siyasi! tar aldı nu tahmin eden râpor' #" p