Şehrimizin tarihi içinde bir dolaşma İühim hatıraları olan yerlere bire işaret taşı dikilemez mi ? dığımız yerlerin tarihini hemşerilerimize, misafirlerimize böylelikle iyi öğretebilir, mevcud eserlerin tahrip edilmemesi için bir ihtarda bulunmuş oluruz. -- Bu tariht noktacıklar, modern İstanbul ydanlarını, bulvarlarını süsleyen parçacıklar haline getirilebilir ik bir tarih kitabmdan şu ırı birlikte okuyalım; devirlerde yaşıyan insanlar a inşa etmek istedikleri zaman, tesviye etmek, binanın yerini emek zahmetine katlanmaziar» sudan çikan enkazı kaldıracak , binayı —evcudün üzerine ku- * Bir müddet sonra bu yeni ein olur, üstüne yenisi yapı > tabaka tabaka harabe- ş ederdi. Alman arkı P an Şilman, Trua'da ME . pe katk enkaz kaldırmağa K erin. Bu beş tabakanın Li a bir şehrin enkazıyda. şehir, zeminden üç beş derindeydi, Keza, Romada da t biribiri üzerinde üç bina hara- ine rüslanmaktadır. anbulun vaziyeti başka değildir. rimiİZİ gezecek olan ecnebi sey- iha Tehebr diye yazılmış olan Yapta da şöyle deniyor: a rna doğru yürüyünüz. olarak, eni surlari ile çev- irtifa ray va (1) geç Eörtceksiniz. Bu, ilk ) e 4 mlekecilerinin kale- ğ Vrupa hattının demir- xn Yapılırken Saraybur- e voktasında hem Bizans, Sn USUĞ ile r yapılmış surla- dt edilmiştir. Dağ tarafından kurtarılmış- İ ve imei Maraton ve Sa- ayet bul i L mahvetti. lan İstilâsı osna- dan sonra hsi (3) Bizansı, İsparta i Pausanias'ın yaptırdığı ba rihkemleştirildi. Bu, İsldan yem amdan kalkıyor, n Sonra Sap inaniiyeden ge kaviş hin ultanahde meydanını | irarından de çeviriyor; tevkifha- Eeçtikten sonra Gül hastanagi | aya İniyorgu > anlarından Mar- N du kip tağlaği &n saf Grek üslübile, İ edilmis <9 Eadeni kenetlerle ramen BAlâ izlerine raslanır. » Yunanistan o şarklı ardan, mer. sta EK Çok taş çıkarılabi. AT yetiştirildi. İstan. ie Şaşılacak derece. | Kostentin, Romadan, in deriyeden hulâsa, İmparatarin vrupa ve Asyadaki her kısımın. ÖLÜM GÜLÜ ( (Yeniden on beş cinayet hakkında itiraflarda bulundular Amerikada sigorta parasına tamaan karıları tarafından öldürülen kocaların miktarı tahmin ediliyor iki yüz elli kadar Amerikada Filâdelfiya şehrinde si- gorta ettirdiği adamları, paralarına tamaan zehirliyen bir şebekenin mey» dana çıkarıldığını ve bu haydudler kumpanyasma, kullandığı zehire iza- feten Arsenik sendikası adı verildiği- ni geçenlerde yazmıştık. Amerika zabıtası, tahkikata hür- malı bir şekilde devam ediyor, Kum- panyanın yeni yeni cinayetleri mey- dana çikarılmıştır. Bu kumpanyanın ruhu olan ve arkadaşları arasında <Ölüm gülü» namile maruf olan Roza Karina on beş yeni sinayet daha iti- raf etmiştir. Kumpanyanın şimdiye kadar itiraf ettiği cinayetlerin sayısı altmış beşi bulmuştur. Maamafih Amerika zabıtası, kumapnya tarafın- dan sigorta paralarına tamaan öldü- rülen kadın, erkek biçarelerin sayısı 250 den aşağı olmıyacağını tamin ey- lemektedir. Bu cinayetlerden kum- panyanın cebine indirdiği para, 500 bin dolardır. Şimdiye kadar bu cinayet kumpan- İstanbul şehrinin iki bin küsür senelik tarihinde en mühim hadiselerin cereyan | yasında medhaldar olmak suçile tev- ettiği noktalardan biri: Üçüncü Ahmed çeşmesi ve sarayın kapısı dan, her türlü kıymelli eserleri bu- raya nakletmişti. Bir üniversite, iki tiyatro, sekiz umumi hamam, yüz elli üç hususi hamam, elli iki ravak, dört adliye sarayı, on dört saray, dört bin üç yüz seksen sekiz hususi ikametgâh yapıldı. Böylelikle “ilk hıristiyan İstanbul husule geldi. Bu devrin yadigârı olan on dört kiliseden yalnız Sent - İren kilisesi mevcuddur. Mevkii noktasından cami haline çev- rilmiş olan bu mabed, 1839 da, yani Abdülmecidin cülüsu senesinde si- lâh deposu haline konuldu. Şimdi de, Askeri müzedir, Kostantin devrinin suru takriben Gazi köprüsünden başlıyor, Falih camisini içine alıyor, Kazılelma caddesi yakınlarından g& çerek Samatyaya iniyordu...» Georges Young isimli müellif, işte ecnebi bir seyyaha İstanbulu böyle adım adım tanıtıyor. Fakat bu yalnız bir kısım... Yal nız bir devre... Şimdilik surların he- nüz yapılmadığı zamana âid hatıra. | lar... Yukarıki 'Trua misalinde de görüldüğü gibi, bahusus İstanbul gi- bi tarihi bir merkezde bir saha üze- rinde bir tek şehir yok... Üstüste çık- miş; kat kat, katmer katmer şehir- ler... Ayni tarihi mevkileri bir Bi- zanslı, bir Osmanlı tarihçisi gezse, neler, neler, neler, anlatacak... Bun- ların “bakiyelerini ancak tek tük ta- rih mütehassısları görüp teşhis eği- yor. Geri kalanlar yıkık duvarh deyip biraz daha yıkıyor. Onun için İstanbul şehrinin imarı, belediyecilikle beraber, tarihçilikle pek yakın alâkası olan bir meseledir, Bakınız, tarihçilerimiz henüz Fati- hin gemilerini geçirdiği saha hak- | İstanbulda düz.'bir cadde açmak- ta güçlük çekiyorum! - demişti. İstanbul bir müze gibidir. Fakat onu modem bir şehir haline de koy- mak istiyoruz. Bu da zaruri, Bir çok şeyler daha yıkacağız elbettel Bu iki «Buradan falanca meşhur adamın mezarı falanca yere nakledilmiştir.» «Burası şu mühim tarihi vakanın varların bir kenarında yahut park İ gibi bir yerin ortalarında süs, heykel | yerine de geçer... Zannetmem ki, pek te yabana atı- lacak bir fikir olsun: Hem yaşadığı- muz yerlerin tarihini hemşerilerimi. ze, misafirlerimize öğretir, celbeder, mevcudların tahrip edilme- mesi için bir ihtar mevkiine geçer; hem de müstakbel tarihçilerin tedki- katını kolaylaştırır. Yürük Çelebi (1) Megara, Atinanın 32 kilometre gar- bindedir. Eski devirde büyük ve mamur bir şehirdi, Bir müddet tabi olduktan sonra aymon bir cumhuriyet teşkil edip #halisi Alinalıilara karşı düşmanlık et- mişti. Akdeniz ve Karadeniz sahillerinde donya ve Sirliya adasında Megare Ho- belyane bu cümledendi. (2) bir tarih Migatinin yahut ansiklo- muhtelif cins çiçekler teşhir edilmiştir. Serginin açılışmdn vali bir nutuk söylemiştir. Hâlkevinin göğterit kolu bu hafta Hisseli Şayia piyesini temeli etmiştir. Piyesle vazife alan gençlerden Kerim, Nadide, Hamiyet, Ece Nadir Eyüpoğlu, Sabriye, Mehpare, ve Taci çok muvaffak olmuşlar ve alkışlan- mışlardır. Gönderdiğim fotograf Hissei Şayia piyesinden bir sahneyi göster- mektedir, kif edilenler 24 kişidir, Bunlardan on üçü kadın olup, bunlara «Kara duk lar» ünvanı verilmektedir. Amerika zabıtasınn bu caniler kumparyasmı meydana çikarması, şu şekilde olmuştu: 27 haziran 1938 tarihinde, zabıtaya muhbirlik eden Jorj Meyer namında bil sabıkalı, lekeleri çıkarmak üzere keş- fettiği bir mayi için ihtira beratı si- mak üzere 25 dolar vermeği vandet- | miş olan bir adamı arıyordu. Meyer, | bir hapishane arkadaşına meseleyi açmış,-o da makarna taciri Herman Petrilloyu gidip görmesini söylemiş- tir. Meyer, arkadaşının tavsiyesi üze rine, Hermana gitmiş; bu adam sabı- kalıya derhal itimad göstererek, ken- disine 25 dolar değil, 500 dolar verme- ği vaadetmiş, bunun mukabilinde de kendisine demiştir ki; — Benim bir muhibbem vardır. Kocasından bıkmıştır, elinden kurtul- mak istiyor, Senin için hiçbir tehlike yoktur, Bu akşam muhibbem Stella Alfonsiyi, çocuklarile beraber, sinema» ya götüreceğim. Kocası evde yalnız kalacak. Eve gireceksin, banyo odası- nın borularını tamir için gittiğini söyliyeceksin, bir fırsatını bularak, ba- şına bir darbe indirmek suretile ser- semlettikten sonra merdivenden aşağı- ya yuvarlıyacaksın. Ölümü bir kazaya hamledilecek ve mesele kapanıp gide- cek. Jorje Meyer, bu teklifi kabul stmiş- tir. Herman devamla: — Şayet istersen, 500 hakiki dolar yerine sana 2500 sahta dolar veririm. Meyer bu teklifi de kabul etmiştir. Herman, teklifinin kolayca kabul edil- mesinden, ellerini memnuniyetle oğ- muş, Meyere balışiş olarak beş sahte dolar çıkarıp vermiştir, Meyer, Hermanın yanından ayrılır ayrılmaz, deral zabıtaya giderek me- seleyi ve kendisine yapılan caniyane teklifi izah “etmiş, Hermanın verdiği beş sahte doları da göstermiştir. Zabı- ta, Meyere, Hermanla teması muha- faza etmesini tavsiye etmiş ve: — Sen onunla mutabık kal, biz mü- nasip zamanda müdahale ederiz, de- miştir. Bunun üzerine Meyer, Hermanı gö- rerek, Alfonsiyi öldürmeğe hazırlan- mak için birkaç gün mühlet istemiş, sonra bir gün makarna tacirinin ma» ğazasına giderek emrini ifaya hazır bulunduğunu söylemiştir, Herman, olaylı bir sesle: — Çok geç kaldın dostum, Stellâ- nm kocası zehirlenmiştir. 2500 doları da elinden kaçırdın, demiştir. Meyer, makama tacirinin yanın- dan çıkar çıkmaz, doğruca polis mü- diriyetine giderek, Hermanin Söyle diklerini anlatmıştır. Polis hafiyeleri Alfonsinin nerede olduğunu tahkik etmişler ve bir has- tanede yattığını öğrenir öğrenmez, oraya koşmuşlar, zavallıyı can çekişir bir halde bulmuşlardır, Polisler, Ak İ Yukurün ölüm gülü Rosa Carina, aşağıda kocasını sebirliyenlerden Agnes Mandiuck fonsiye işittirmek ve bir cevap alabil- mek için şu suali sormuşlardır: — Hayat sigortasına yazıldın mi? Alfonsi güçlükle şu cevabı vermiş: — Bilmiyorum, ben ingilizce iyi bil- mediğim için, zevtemin benim için iyi olduğunu söylediği kâğıtları imzalı- yordum. Ona sorunuz. Bu sayede zabita, kocalarını Arse- nik sendikası marifetile ortadan kaldı- ran katil zevcelerin maskelerini biter birer meydana çıkarmağa ve bütün şebekenin esrarını keşfetmeğe muvaf- fak olmuştur. Bu şebekede rol oynıyan zevceler- den birkaç misal zikredelim: Martino namında bir'amele, şebekenin en faal Âzasından madam Favatonun komşu- su idi Martino, güya romatizmadan ölmüştür, Fakat sigorta kumpanya- 81, ölümü şüpheli bulduğu cihetle, $i- gorta parasını ölünün zevcesine ver- mek istememiş, zabıtanın Arsenik Şe- bekesini meydana çikarması üzerine Martinonun cesedi mezardan çikarıl- mış ve vücudünde külliyetli miktar- da arsenik zehiri bulunmuştur, Mar- tinonun zevcesi, kapı komşusu ma- dam Favatodan aldığı zehiri tedrici bri surette yemeğine karıştırmak su- retile kocasını öldürmüştür. Madam Favatonun Şarl adında bir kocası vardı, Haftada 20 dolar kazanı- yordu. Kendisini 10 bin dolara sigorla ettirmişti. Az bir müddet sonra kocası ölünce, 10 bin doları cebe indirmiştir. Madam Favato, kocasının ilk zevce- sinden doğmuş olan oğlunu Darüley- tamdan yarına alarak evelâd olarak kabul etmiş, Çocuğu da 9,531 dolara sigorta ettirmiştir. Fakat bedbaht ço- cuk ta bir müddet sonra kısa bir has- tahık neticesinde ölmüş, onun da $i- gorta parilarına konmuştur. Çetenin kurbanlarını yoketmek için kullandığı arsenik yehirini makarna taciri Herman Petrillo temin ve te- darik ediyordu. Kocalarını Arsenik çetesinin verdiği zehirle ortadan kaldırmış olan on üç cani zevceden birkaçının isimleri şun- lardır: Stella Alfonsi, Susi di Martino, Ka- sina Favato, Jozefin Romunldo, Agnös Mandiuck, Mari Voloşin... Jozefin Romualdo kocasını 7.000, AAgnös Mandiuck 13,000, Mari Volosin de 10,600 dolar sigorta paralarını al- mak için zehirlemişlerdir.