3 Hâziran 1939 mike —— AKŞAMDAN AKŞAMA Oyuncak ihtiyacı Sevdiğiniz ve gönlünü almak iste- iniz çocuklar varsa, Türkiyede cak meselesi» diye bir mesele Muğumu siz de benim gibi örmüş- İnüzdür. 7 Oyuncak!.. Bu, yalnız bir fantezi idir? Bilhassa bizim hayat şerniti- üze göre, ne lâzım şey bu... Umumi irklarımız yok; çocuk bahçelerimiz ! apartımanlı mahallelerde husust ihçelerimiz yok; evlerimizde nur- #y kısmı ve mahallelerimizde kin. #rgarten'ler yok... Evlâdlarımız ya- mızda Obüyüyor.. Bizim konuş iklarımıza kulak kabartarak, Iü- pe muhaverelerimizle ahlâklarını bozu- rar... Huysuzlanıyorlar; azarlıyo- k-!7. Ekser aileler başedemeyip kız- yını, oğullarım sokaklara salıveri nı? Orada maddi manevi bin tehli- x.? ortasında büsbütün çığrından çi yorlar... Sonra, kabahat kendile hde imiş gibi; — Nedir bu yumurcakların hall! - ye kızıyoruz, Çocuk için, mektep gibi, bahçe gi- i oyuncak ta lâzımdır... İnkişaf et rici, düşündürücü, yahut yarım spor irzında şeyler... r. Mikâp tahtaları yanyana koyarak Ympozisyonlar yaparlar. Bunlardan ri önünde durdum... Sonra bir inkli mukavva ve bir kaç kurşun U y. — İkilira... Üç lira... Beşlirn... ni — Afışu kroket takımı... Minimimi x. Üz bir bahçecikte sade küçü #Eİ, büyükleri de oyalar... Pek lâ ftir.. Ecnebi memleketlerde her İlenin vardır... Kaça? — Yirmi yedi raya olur sizin jin... Halbuki bunların kemali nedir? ir kaç tahta tep, üç beş tahta tok- Jak, beş altı demir halka... — Şu mekano?.. — Seksen lira... — Canım niçin bu kadar pahalı? — Avrupa imalı... — | Tutup ta: Efendim nedir bu rezalet.. #ümrük bindirmişler! - diye hükü- Acte mi ateş püskürelim? Yoksa; — Devlet oyuncak fabrikası açsın İa kanunlar ve nizamlarla oyuncak Anayii ihdas olunsun! mu diyelim?... İyi elmişte devlet şiddeti vergi. Pr koymuş. Zira. «üç beş zeki ve Alışkan müteşebbis, bunları dahilde 1 Pİ eder!» diye düşünmüş. Düşün. PuŞ amma, hani?.. O mukavva, © Ahta tertibatı makul; ucuz şekilde fapılsa anneler, bâbalar, hısım ve ikraba sevgili yavrularına elli kuru- hir * bir kaz oyunu mu almaz?.. Say- , eye giden her aile üç liraya bir iroket takımı edinip pazar günleri hisalirlerile ille poker oynamak kül- pünden mi kurtulmaz?... < Hayat, neşe ve muhtelif vatandaş- #ra kâr böyle şeylerden doğar... — Eyilp oyuncakları"... O da iflâs pttir.., Göçen sanatlar... - diye ro pe romantik esefleniyoruz. e ğe ”— Oyuncaklar ne pahalı. - diye domurdanıyoruz, Evdo akşamüstü oğlumuz karş Sahife $ if ŞEHİR HABERLERİ Taksim bahçesin-| de bar kısmı Burasi 1000 kişi alabilecek, inşaat 15 teşrinievvelde bioceli Taksim bahçesinde balo vesair me- rasim için yapılacak kısımın keşfi ta- mamlanmıştır. Bürasi bin kişi alabi- lecek, yazlık ve kişlik yerleri ihtiva edeceklir. 'Teşrinievvelin on beşinde bitecek ve Cümhuriyet bayramında burasının küşad resmi yapılacaktır, Dün faydalı yağmurlar yağdı Evvelki gece İstanbula yağmur yağ- mağa başlamış, yağmur muhtelif fa- sılalarla dün de devam etmiştir. Trak- ya, Kocseline ve orta Anadolunun bir çok yerlerine yağmur mıştır. Yağı mur ekinler için umumiyetle çok fay- dalı olmuştur. e * Üniversite kamplari Bu seneki üniversite kampları iki devre olacaktır. Birinci devre 1 Tem» muzdan 20 Temmuza kadar devam edecek eczacı, dişci, güzel sanatler, hukuk, yüksek ticaret mektepleri iş- tirak edecektir. İkinci devre 5 Ağustontan 23 Ağus- tosa kadar imtidad edecek, askeri ve mülki tip, fen, edebiyat, yüksek mühendis talebesi iştirak eyliyecektir. Kampa girecek talebe yekünu 4000 olacak ve kamp ağlebi ihtimal Pen- dikte kurulacaktır, Otomobil kazaları Bir otomobil başka bir oto- mobile çarptı 413 numaralı otomobil, Şişliden İs- tinyeye giderken Maslak istikametin- den gelen ve «Trabzon L> plâkası ta- şıyan bir otomobil ile karşılaşmış, bu otomobil 413 numaralı otomobile çar- parak hasara uğratmıştır. Hasara uğrıyan otomobilin şoförü zamtayı haberdar etmiştir. Diğer otomobili idare eden zat aranmakta- dır. Şoför Alinin idaresindeki otomobil, Yenicami civarında Lütfi isminde bi- rine çarparak yaralamıştır. “Tophanede bir ahçı yanında çırak- lık eden İsmail adında biri de cadde- nin bir tarafından diğer tarafına ge- çerken şoför Nikolaldinin idaresinde- ki olomobilin sadmesine uğramıştır. Polis, yaralıları tedavi altına aldırınış- suçlu şoförleri de yakalamıştır. 50 kişi kura usulile hamallığa tayin edildi Fazla müracaat karşısında hami namzedleri arasında kura çekilmesi kararlaştirılmıştı. Şimdiye kadar vaki olan 1000 müracaatten 120 kişinin muamelesi ikmal edilmiş ve bunlar arasından da 50 kişi mevcud mün- hallere kura usulile'dün hamal tayin edilmiştir. ömenerensasaasaasanansr esere sarsar anasa yor: — Baba... Ve elimize bakıyor, — Al oğlum! - diye yeleğimizin ce- bine davranıyoruz... İhtiyaç var, imkân var, niçin neti- €e böyle? Alal sır ermiyor. (VA - Nü) Karilerimizin mektupları . Seyrüsefer işinde şoförlerin düşünceleri sorulmalıdır Şehrimizde otomobillerin. bil hassa taksilerin bekleme yerleri çok fena seçilmiştir. Buna dair gerek şojörlerden, gerek halktan bir çök mektuplar alıyoruz, «Adeta saklanbaç oyunu gibi... İzbe sokaklarda bunları vulmanın imkânı yok!» diyorlar. Pek fazla sıkıntı çekildiği de iddia ediliyor. Vali ve Belediye Reisi muhte- rem Dr. Lütfi Kırdardan ricn ede- riz: Otomobillerin nerede bekli- yeceği hususunu üç beş kişilik bir heyete Layin ettirerek ıslah etsin ve bu heyette şoförlerin de mi- messili bulunsun. Esasen her scy- rüsefer tedbirinde bu, usul ittihaz edilirse iyi neticeler vereceğine kantiz. Umumi işlerin hallinde alâkader meslekler erbabının dü- şüncelerini almak demokrasimi- zin prensipleri arasına girmelidir. Dr. Lütfi Kırdar Pazar akşamı Ankaraya hareket ediyor İstanbul Vali ve Belediye relsi Lâtü Kırdar pazar akşamı Belediyeler ban kasından istikraz edilecek paranın mükavelesini imzalamak ve Bekdi- yeye geçecek olan tramvay, tünel, elektrik idarelerinin son şeklini tes- pit ve Taksim kışlası meselesini in- taç etmek üzere Ankaraya hareket edecektir, Ortaköy ile Bebek arasındaki birçok arsalar istimlâk edilecek Belediye; B. Prostun imar plânı İcabatından olmak üzere Ortaköyden Bebeğe kadar olan saha dahilinde bir çok arsaları istimlâke karar vermiş- tir. Bu istimlâk sırasında, uzun müd- detlenberi münakaşa mevzuu olan Kuruçeşme kömür depoları da oradan kalkacaktır. Belediye, bu depolar için münasip bir yer aramakla meşguldür. Ayakla hamur yoğurmak Şevki adında bir fırıncının, ayakla hamur yoğurduğu için 3 gün müd- detle fırının kapatılmasına mahke- mece karar verildiğini yazmıştık. Be- yazıt Ordu caddesinde 57 numarada Darphane fırıni sahibi Şevki Kocaer gönderdiği bir mektupta diyor ki: «28/5/9389 tarihli nüshanızda fıri- nımda ayakla hamur yoğrulduğu hak» kındaki neşriyatınız. tamamile hilâfı hakikattır. Fırımımda böyle bir hare- ket olmadığı gibi bu tarzdaki neşriya- tınızdan pek büyük zarar ve ziyanım olmakla beraber, şeref ve haysiyeti tüccariyemi ihlâl ettiği cihetle ilk nüshanızda ve ayni sütunda tekzip etmenizi taleb ederim; O gün böyle bir muhakeme cereyan ettiğine göre mevzuubahiş olan başka bir fırıncı Şevki olacaktır. Bay Amcaya göre!.. | Kazan muayenesinde kavga çıktı Dükkân sahibi 25 liraya mahküm oldu, cezası indirildi Cuma adında biri büyük bir bakır kazan almak üzere Karstan İstanbu- la gelmiş, istediği kazanı aramağa başlamıştır. Cuma kazancı Seyfeddinin dükkâ- nında kendi arzusuna uygun kazan- lar bulmuş fakat bunların sağlam olup olmadıklarını anlamak için tee- rübe yapacağını söyliyerek kazanın birini ters çevirip üzerine çıkmış ve le bastırmağa başlamıştır, Bu tazyik altında kazanın alt tarafı eğilip içeriye çökmüştür. Cuma ikinci ve üçüncü kâzanları da ayni şekilde dizlerile ezip büzün- ce dükkân sahibi Seyfeddin hiddet- lenmiş ve Cumayı tekmeliyerek dük- kândan dışarıya atmıştır. Bundan hiddetlenen Cuma da Seyfeddin aley- hine dava açmıştır. Dün Sultanahmed birinci sulh ce- za mahkemesinde yapılan muhakeme- de Seyfeddinin, Cumayı döğdüğü sa- bit olduğundan 25 lira para cezasına mahküm, edilmiş fakat Cumanın da üç tane kazanı ezmek suretile dükkân sahibini zarara soktuğu göz önün- de tutularak Seyfeddinin cezası on altı buçuk liraya indirilmiştir. Furun amelesi değil Veremden ölen orman işlerile meşgul biri imiş Geçenlerde (Dikkatler) sütununda verenden : yolda ölen bir fırıncıdan bahsetmiş ve.dikati celbetmişlik, Bu hadise etrafında Belediye Sıhhiye müdürü hadiseyi şöyle izah etmiştir: Geçenlerde: Sirkecide Beşir Kemal eczanesi önünde bir adamın düşüp öldüğü görülmüş ve yapılan muaye- ne içinde bü adamın veremden öldüğü anlaşılmıştır. Ancak ölünün üzerin- deki hüviyet cüzdanından kendisinin 'Tekirdağında orman işlerile meşgul olan Hamdi oğlu Sezai isminde biri ok duğu anlaşılmıştır, Bu adamın cebin- de Kumkapıda B. Şakirin fırınında amele recep diye bir adres çıkması, ölünün fırın amelesi olduğu zannını vermiştir. Sıhhiye müdürlüğü derhal lahki, kat yapmış, veremden ölen Sezainin bü firına hiç uğramadığını tespit et- miştir. Ayni zamanda fırın amelesi muayeneden geçirilmiştir. Hadisede bir yanlışlık olduğu ve ölen adamın fırın amelesile alâkadar olmadığı ta- hakkuk etmiştir. Yenikapı - Unkapanı yolu Yen'kapıda başlıyarak Aksaray, Selimpaşa yokuşu, Şehzade karakolu, Vefa, Zeyrek yolile Unkapanına kadar inecek olan Mustafa Kemal caddesi- nin Yenikapı - Aksaray kısmı işma edilmişti. Diğer kısımda yapılacak istimlâk hakkında Belediyece tedki- kata girişiimiştir. Bu istimlâkin kaça mal olacağı tesbit edilmektedir, SERBES SÜTUN “Bendeniz,, kelimesi hakkında düşünceler Konya mebusu bay Fuad Gökbu- dak'ın «Galatasaray» isminin değiş- mesini teklif ederken «bendeniz» ta- birini kullanmasına gazetemizde iti- raz olunmuştu. Sayın mebus, gazetemize gönder- diği mektupta, Galatasaray müesse- sesini takdir ettiğini zikrettiklen son- ra, ebendeniz» sözü hakkında şöyle diyor: Camiamız ve zihniyetimize uyma» yan «bende> liktir, «bendeniz» keli- mesi değildir, Dört yüz kişilik Büyük Millet Meclisinin huzurunda bir me- seleden bahsederken «bendeniz böy- le düşünüyorum» demekle o Büyük Meclise karşı kölelik göserilmiş de Zil, hürmet ve mezaket izhar olun. muştur, zannediyorum. En hür ta- nılan insan ocemiyetilerinden birisi olan İngilizler yazdıkları mektuplar- da imzalarının üzerlerine (At your obedeient service) yazmaktadırlar ki Fransızlar da bu cümleyi sizin âciz köleniz (Votre Humble serviteur) di- ye kullanmaktadırlar, Bu yolda gös- terilen bir nezakete asırlardanberi ne İngilizler, ne de Fransızlar hürri- yetlerinden hiç bir şey feda etme mişlerdir, asil ırkımızın diline neza- keten almış olduğu «bendeniz» keli- mesi her halde bir kölelik ifadesi için alınmamıştır. Mösyö (Monsiecur) kö limesi hizmetçilerin efendilerine söy- ledikleri bir tabir iken bu gün bü- tün Fransız vatandaşlarına bunun. la hitap edilmektedir. Bu tabirlerle hitap edilen kimse ve cemiyete an cak hürmet ifade edilmiş olup söyle- yer bir esaret ovaziyetine düşmüş olmaz. Emerson (bir tabloya bakarken zaruri olan riya gibi bir insanla da görüşürken onun esalet bünyesini görmek için en nazik kelimelerle hi- tap etmelisiniz) demektedir. İnsan hürriyetini en yüksek mâ- nasında telâkki etmiş olan dört yüz kişilik Türkiye Büyük Millet Meclisi huzurunda «ben» demeyip «bende niz» demiş olmakla, bendeniz asla 9 âlicenap heyetin kölesi olmuş bulu- nacağıma kani değilim. Konya mebusu: Fuad Gökbudak Akşam: Biz, «sarays kelimesinin de demok- rasiye ve bilhassa bir irfan müesse- sesine yakıştığını İleri sürmüşlük. «Saray» 1 münasip bulmayınca «ben- deniz» i de muvafık görmemenin bir düşünüş üslübu teşkil etmesi lâzım- geldiğini söylüyorduk. Fihakika, mektep halindeki bir saray, velev nezaket formülü balin- deki bir «bendeniz» den daha sems patik değil midir? Bilhassa ki elka- bın kanunla kalktığı bir rejimde... «Hazretleri» dememeği Millet Meclisi karar altına aldığına göre buzurun- da «bendeniz» denmesini de hoş gör- miyeceğini tahmin etmiştik. .arssasassanan samssazarsasssasasasam Alman elçisi Ankaraya gitti Mezunen gittiği memleketinden evvelki gün şehrimize dönen Alman elçisi von Papen dün akşamki ek#- presle Ankaraya gitmiştir. Belediye muhasebe müdürü Vali ve Belediye Reisi B. Lütfi Kir- darla beraber Ankaraya giden mu- hasebe müdürü B, Muhtar Pazartesi günü şehrimize dönecektir, İ İn aslanlar Alman dostlarından ; dar tay, ieMi geleni ya- ... Fakat aralarmdaki bu ekonomik yarış devam ederse bir deri bir kemik ... Ve'bunun yerine papatya, ıhla- | mur, sicak limonata gibi içkilerin içll- mesine karar verilmiş! ... B. A, — Dünya sulhü lehine kay- dedilecek bir karari... — Ne münasebet?... B. A, — Saydıklarınm hepsi de sinir”