POLİTİKA Şimal devletlerinin bitaraflığı Avrupada büyük devletlerin birbirlerine hücum için hazırlanmakta olmaları nihayet Şimali Avrupa devletlerini de telâşa düşürmüştür. Umu- mi Harpte bu devletlerin hepsi de sıkı bitaraflığa riayet etmilşerdi. Ne İn- Eiltere hatta Almanya tarafından gelen cazip v lâ gibi korkunç tehditlere ehemmiyet vermemişlerdi. lerin sayısı İsveç, Norveç ve Danimarka olarak üç idi, Finlândiya Umumi Harbin sonunda müstakil bir devlet halini aldığından Şimali Avrupa der- letlerinin sayısı şimdi dörttür. Bu devletler müstakbel harpte hepsinin de sahili Baltık denizi ile Roğazlarının harekât sahası olacağını bildiklerinden ken- di toprakları bir taarruza uğramadıkça harbe dahil olmamağa kati karar vermişlerdir. Hatta Umumi Harpten evvel Çarlık Rusyası ile İsveç krallı- ğı arasıda münazaalı olup tahkimi meselesi vakit vakit Avrupa sulbunu karartan Aaland adaları üzerinde İsveç ile Finlândiya arasında itaraf kalmak düşüncesinin tesi nal kısmını teşkil eden Botnla körfezinin ağzında ihtilâf yeni bir harpte Baltık denizinin $ olup bu denize hâkim olan Aaland adaları halkının büyük ekseriyeti veçli olmasına rağmen Finlândiyaya aittir. Fakat Milletler Cemiyeti vası- tasile akdolunan son bir muahede ile mek hakkından mahrum edilmiştir. Yeni bir Umumi Harpte müdafaasız kalacak bu adaların yahut Almanlar tarafından işgali ve üs temel olduğundan Finlândiya ile İsveç kendi aralarında bunların tahkimi için anlaşmışlardır. Fakat tahkime başlamak için muahedede imzası bu- ar diğer devletlerin de muvafakati lâzımdır. Almanya Milletler Cemiyetini tanımadığını kaydederek adaların tahkimine muvn- lunan başlıca ulâka fakat edeceğini bildirmiştir. Almanya karşılıklı olarak bu dörtten herbiri ile ademi tecavüz misakı u ihsas İle fikirlerini nalar olsa da şimal devletlerinin akdetmeğe de hazır bulundu, Dünya politikasında ne gil ve kenarda kalacakları artık bir hakikattir. G / İngiliz pa İngiliz parlâmentosunun bugünler- de yalnız Almanyanın tehdidleri, Dan- zig meselesi ve devletlere verilecek teminat gibi yüksek siyasiyatle alâka- dar olduğunu zannetmeyiniz. Parlâ- Mento bugünlerin kadın mebus Edith Summerskili tarafından verilip diğer kadın mebuslar tarafından tasvip olu- han bir lâyiha İle de iştiğale mecbur kas lacaktır. Mis Summersklll'in teklif et- tiği kanun lâyihasına nazaran bundan | böyle bütün İngiliz erkekleri kazan- dıkları paranın hakiki miktarını karı. larına bildirmeğe mecbur tutulacak- lardır. Artık erkeler: «Karıcığım, buh- ! ranlı ve İcna zamanlarda yaşıyoruz, ere, ne de ableka ve isti- O zaman bu devlet- e alâkası bulunan mevcut ile balledilmiştir. İs. Finlândiya bu adaları tahkim et- ya Ruslar hareke olarak kullanılması muh- iskandil etmiştir. bitaraf AKŞAM > mizi . . DI yeni bir derdi biraz tasarrufa riayet lâzım!» gibi söz-| lerle karılarını üzerlerken diğer taraf- tan gizliden gizliye bekâr hayatı süre- miyeceklerdir. | Lâyihayı teklif eden kadın mebusla | beraber diğer bütün kadın arkadaş. larının hakikatte istedikleri şey koca- ların, her ne olursa olsun bir bahane göstererek cep harçlıklarını kesmele. ri değil, bilâkis artırmaları için kanuni) bir vaziyet ihdas etmektir, Bugüne ka- | dar manevi olan cep harçlığı taahhü. | düne bundan sonra kanuni bir mahi- yet verdirmektir. Mis Summerskill'in lâyihası bari İngiliz parlâmentosunun | | dahili rahat ve huzurunu da kaçıpma- sa! | Kafası koparılan dansöz Pariste bir rövü tiyatrosunun reklâni ! Şefi yaptığı bir uygunsuz hareketten dolayı gayet müşkül bir mevkie düş- müştür, Herkesin istihzasını celbeden bu hareketi şundan ibarettir: Rövüye yeni yıldız olarak dansöz Fillan Ellis alınmıştı. Bu yıldız için güzel bir rek- lâm yapmak lâzım geliyordu. Ellis'in türlü türlü pozlarda resimleri çekili- yordu, Fakat reklâm şefi bu fotoğraf- ların hiç birisini beğenmiyordu. Bu aralık reklâm şefi başka sözün bir fotoğzafını eline geçir udünü çok beğenir. Hemen erek yerine fotomontaj Doğancılardaki yeni itfaiye binası merasimle açıldı Yeni bina ve küşad resminde kordelâ kesilirken Üsküdar itfaiye grupu için Doğan- | Cılarda yapılan yeni binanın küsad Tesmi dün yapılmıştır, İ Saat on altıda başlayan merasimi | İsküdar kaymakamı B. İhsan Küçük | bir nutukla açmış ve bu nutkunda İtfalyemizin çalışi ından bahset.) Küiştir. Birçok davetli huzurunda yapılar | Fakat fena bir tesadüf eseri olarak | bu fotomontajın bir nüshası kafası ke- silen asıl dansözün eline geçer. Lon- drada bulunan bu dansöz fotoğrafcısı- na müracaatla kıyameti koparır. Fo. toğrafçı kabahatın kendisinde olma. dığını isbat eder, Bunun üzerine ka- fası kesik dansöz Fransız rövüsü aley» hine bir zarar ve ziyan davası açar. Londralı dansöz bu davadan birçok şeyler beklemektedir. Çünkü hem taz- minat alacak, hem de kendisi için bü- yük bir reklâm yapmış olacaktır. De- mek bazen kafasız insanlar bile hiçten para çıkarmanın yolunu buluyorlar! bu merasim esnasında Paşalimanın- da bir elektirik kontakından çıkan yangın ihbarı vukua gelmiş, Üsküdar grupu, derhal yangına yetişerek kısa bir zaman içinde söndürüp avdet et- miştir, Müteakiben davetliler yeni binayı gözmişler ve hazırlanan bir büfede izaz ve ikram edilmişlerdir. Yeryüzünde kıskançlığın olduğu bilinmeyen bir memleket vardır: Tibet Hududda yaşa- yan bir Çinli TE betlilerden obah- seltiği zaman on- ların Fursiz ve til olduklârını söy- lemekten — çekin- mez. Medeni mem- leketlerde Tibet mevzuu bahsolunca Iâkırdı arasına m sesmarengiz memleket» kelimeleri de karıştırınr ve yahut Asyada bugün Japonya ta- olün yakın za manlarda Tibet tarafından da oyna» nılacağı lenir, Halbuki Lâma ismi verilen Tibet rahibleri hudud mıntakalarır: Tibetliteçe beyaz zaman on! ka- insan nı bir ağ na malik sürüsü gibi geç- yi tiren, soyup 80- böyaz şeytanlar» diye Tibetlilerin hayalinde tavsif korkunç bir manzara gibi Onları biçebil- ahdud o nisbette dört mide olan ve bil tecessüm eder dikleri y aldıkları mah z insanla» rın Tibet erini imkâzısız r kendile- rini emin, mabudların nurlarını gör? e muktedir. yegâne insanlardan kki ederler Şimdiye kadar Charles Belis, Mae Goverris, Sven Hedin ve Bosshard gibi seyyahlar tarafından mahallin- de yapılmış olan esaslı tedkiklere rağmen Tibet ve Tibetliler hakkında İki çocuk kuyuya düştü ! Anneleri kendini kuyuya ata- rak çocukları kurtardı İzmir (Akşam) — Eşrefpaşa sem- tinde Kavaklıpınar öaddesinde bir kaza olmuştur. Hüsnü kızı bayan Şükriye evinde işiyle meşgul iken bir yaşındaki oğlu Mehmed Ali ile üç yaşındaki kızı Güler evin bah- çesindeki su kuyusuna düşmüşlerdir, Çocukların feryadlarına koşan genç kadın, onları derin kuyuda suya da- ıp çıkarken görmüş, her kadının ya- pamıyacağı bir fedakârlıkla kendisi- nt kuyuya atmış, yavrularını koltu- gu altına sıkıştırmış, kuyunun kenar taşlarına tutunmuş, feryada başla- mıştır. Evin yanıbaşında bir kahve vardır. Fena bir tesadüt eseri olarak müşte- riler, kahvede gramofon çalmakta imişler. Kuyuda feryad eden kadının sesini duymamışlar ve bu yi vallı kadın, kuyunun buz & içinde tamam üç sâat beklemiştir. Çocuklar ve kendisi, Soğuk suyun te- siriyle titreyerek feryad ederken ni- hayet kohvede bulunanlar feryadı işitmiş, çocuklarla kadını, kalın bir ipe bağladıkları büyük bir sepetle kurtarmışlardır. Büyük bir korku ge- çiren çocuklar ve anneleri yaralan- mamışlardır bile. İzmir Türkkuşuna 60 kişi yazıldı İzmir (Akşam) -— Bu sene İzmir Türkkuşuna 60 üye kaydedilmiş, üye- lerin sıhhat muayenelerine başlan- mıştır. Yakında derslere başlanacak- tır. İnhisarlar idaresi İzmirde depo yaptırıyor İzmir (Akşam) — İnhisarlar ida- resinin Alsancak semtinde inşasına karar verdiği büyük depo ve imalât- | hane binasının inşasına başlanmıştır. Büyük depo müştemilâtile 900,000 li- raya çıkacaktır. Bayraklı civarında inşa ettirilecek büyük şarap deposu yerinin istimlâk muamelesi de bitirilmek üzeredir. Bu muamele sona erince şarap fab- | rikasının inşasına da başlanacaktır. Tibet'de koca taaddüdü vardır. Bir kadın birçok koca alabilir. Karısına ihanet eden bir erkek bütün köy hal- kına ziyafet vermeğe mecbur tutulur. Bir erkeği katsizliğe sevkeden bir kadın ise aldatılan kadına bir emaye hediye verir. bilinen şeyler pek azdır denilebilir. Vakia Allah tarafımdan gönderildiği- ne kani bulunan Dalai Lâma'nın Ti- unduğu, Lâma'la- garib danslar ya- parak ibadet ettikleri, bu dansların günlerce ve g ve si e tarzda, yorlar. Hakikaten Tik rında kadın, y bir nevi hayvandi dâ ihtimal için bir di man erkek Ol er. Buna ra rı hiç bir millet yetlere ma müdüdü lendiği eri ve hattâ zamanda ki koca te- rer. Bir kadın ev- küçük biraderlerini akrabasını da ayni bul edebilir. Tibet'li e kadınlar nesil bo- ğunun ne olduğunu bilmedik- leri için bu izdi- vaç şekline ne er- kek, nede kadın itiraz etmez. Tibet kıskançlık o hisle- rinden âzade kal- sada- mış olan bir mem» lekettir. lan bütün ihtilğf- caret zih karısına olarak bütün köy Aşk ile alâkas hallounur. Mese eden bir erkek ceza halkına bir ziyafet çek mecbur tutulur. Bir erkeği liğe sevk eden bir kadın ise aldatılan kâr dına bir hediye vermek suretile kö- bahatini tashihe çalışır. at Tibet kadınları bu hür dan gene çok beğ Kadınlar çirkin de Güzel endamlı, ciddi ti adınlarını hiç te zardırlar. Fakat Tibet'in hudud mır da otur muha değildirler, Or sıkı bir karar vermiştir. hiç memnun Tibet hükümeti kontrolü koymağa Bundan başka râ hiblere de, y cı şeytanlara kaçıp gitmemeleri için kadınla etmeleri tembih edilmiş Mezarının nakli münasebetile Ömer Seyfeddin mer Seyfeddinin liğe naklediliyor. Türk edebiyatının bu çok canlı hi- kâyecisi 1884 te Gönende doğmuştur. Babası binbaşı Ömer beydir. Gönende ilk tahsilini yaptıktan sonra Edirne idadisinde, Harbiye mektebinde oku- muş, 1908 te piyade mülâzimi çık- mıştır. Meşrutiyet inkilâbına kadar İzmir redif fırkasında ve jandarma mekis- bi muallimliğinde bulundu. 1908 1 müteakib oirinci mülâzım olarak üçüncü ordu nizamiye taburuna, bir kabri Şehid- müddet sonra da Yakorit hudud bö- | löğüne tayin edildi. 1910 da tahsili parasını ödiyerek askerlikten ayrıldı, Selânikte, Genç Kalemler mecmuasında muharrirliğe başladı. İtalya harbinde tekrar zabitliğe döndü. Balkan harbinde Yanyada esir düştü; bir sene kadar Yunanis- tanda kaldı. Istanbı dönüşünde tekrar askerlikten ayrılarak muhar- rirlikle yaşadı Umumi harb başlangıcında Kaba- taş lisesinde edebiyat muallimliği y: piyordu, Vefatı tarihine kadar mual- limlik ve muharrirlik etmiştir. Hafif Rumeli şivesile konuşurdu. LAâf arasında, samimi dostlarına «cancağızım» e bitab ederdi, Kim- seye benzemiyen, orijinal bir şahsiye- tl vardı. Neşeli ve sevimliydi. Ufak tefek intibaını ve: de gayet kuv- vetliydi. Adaleli kolları vardı; lâkin giyimli iken belli olmazdı. Ömer Seyfeddin zamanına kadar, hikâyede «lügat paralamak: âdetken, 0, bundan çekinmiş, düpedüz, sade |) bir şekilde, fikirlerini konuşma dilile ifade etmiştir. Bu sebeple bugünkü yazış şeklinin mübeşşirlerinden sayı lar, Mevzularında büyük bir tenevvü vardı. Her yazısı, canlıdır. Halk-ta- rafından sevilirdi. Kimi milli hissi- yatı aksetti k mizahidir, 1920 senesinde 36 yaşında ansızın vefat ederek bütün münevver Âlemi TMateme garketmişti. Kuşdilinde Mah» mudbaba kabristanına gömülmüştür. Arkadaşı Ali Canibin #Ömer Sey- feddin, hayatı ve eserleri, isimli bir kitabı vardır. Ay Aland adaları Aland adalarının tahkim edilmesi. ne Almanyanın itiraz etmiyeceği Ber. inden haber veriliyor. Fincesi «Ahvenan Maas olan bu adalar grupu Ballık denizindedir. 300 parçadan mürekkeptirler. Hemen münhasıran İsveç menşeli olan nü. fusları 27,000 kişidir. En büyüğünün adı Aland'dır, Eski devirlerde müstakil iken 1809 yılına kadar İsveçe tâbi olan bu adü- lar, o tarihte Ruslara geçmiştir. Bol- şevik ihtilâlinden sonra Finlandiya ila İsveç arasında ihtilâf mevzuu leş- kil ettiler, 1921 de Milletler Cemiyeti Araya girerek bunları Finlandiyaya verdi. Şimdi o memleketin bir eyale- tidir. ————— — m ——————— Tokat cümhuriyet bayramına kadar suya kavuşacak Tokat (Akşam) — Beybağındaki içme suyunun isalesi için yapılacak deponun temelatma töreni yapılmıştır. Bu suyun Cümhuriyet bayramına kadar şehrin her tarafına akıtılması tekarrür etmiştir. Depo altı yüz ton su alacaktır. Deponun temeline ilk harcı vali bay Faiz Ergun koymuştur. İzmir incir ve üzüm tarım satış kooperatifi genel direktörlüğü İzmir (Akşam) — İzmir incir ve Üzüm tarım satış kooperatifleri birliği genel direktörlüğüne, vekâleten va- zife görmekte olan B. Muhib Özyiğit tayin olunmuştur. Çok faal ve mw- hitte kendisini herkese sevdirmiv olan genel direktörü tebrik ederiz.