28 Nisan 1939 AKŞAMDAN AKŞAMA «Harb olacak mı?» değil, «Sulh olacak mı?» Chamberlain: — Harp halinde olmadığımızı kim. be iddin edemez! - dedi. Şimdiyedek bunca siyasi nutuklar Böylendi; bu kadar mütehassıs ma kalesi intişar etti; fakat İngiliz Baş- pekilininki derecesinde vaziyeti bir pBümlede hülâsa eden veciz söze bir yerde raslamadım. Eristof Kolomb'un yumurtası ka- dar basit bir hakikati... Son yıllar için şu kabil gazete man- petlerine raslıyoruz: «Harp tehlikesi başgösteriyor.» Ve makalelerde tahminler yürütü- Tüyordu: «Harp ne zaman, nereden başlıya- çak? Bundan sonra tamamile aksini dü- pünmek, hesaplamak, temenni et- mek gerek: «Sulh olacak mı?..», «Bu- na nasıl varılacak?» #öx «İlânı harpsız» harp keşfedildiğin- denberi, yani üç senedir, dünya ateş içinde! Bunlara mevzii şeyler de de- meğe imkân var mı: Habeşistan ne rede, Çin nerede, İspanya, Arnavut- | luk ve Rütenya nerede?... Bazı taraf- larda ise, esir almalar kaydedildi. Hem de emsaline diğer muharebeler- de raslanmamış esir almacalar... Kaç devlet haritadan silindi, kaç yüz bin ölü, yaralı var?... Kaç sınıf silâh altı- na çağırıldı?... Kaç milyar bu uğur- da harcandı?.. Milletlerin iktisadi kuvvetleri eridi... Çinde de, İspanyada da en büyük devletler fiili müdahale- lerde bulundular ve bulunuyorlar... Ve gazetecilerle diplomatlar hâlâ gafilâne tahminler yürütüyor: — Acaba harp çıkacak mı dersiniz? Çıkacaksa nereden ve nasıl çıka- cak?... Körlüğün bu derecesi şaşılacak şey- dir. Tarih, bu saydıklarımızın hepsini ayrı ayrı muharebeler diye kaydede- cektir. Bunlar, mitralyöz tarzında, patır patır şurada burada patlıyor. 'Tahminciler ise, ille son tecrübemiz olan Umumi harbin top gürültüsünü Andıran endahtını bekliyorlar. Fakat tarihte 1914 gibisi bir taneydi. Merrih, ziyafetin o derecesine kon- mak için tekmil beşeriyeti her çeyrek asırda bir kere kandırırsa, vay geldi Âdem oğullarınm başına! Harp ilâhı yirmi seneden ziyade kan içmeden oturamazmış, derler. Susuzluğunu gidermesi için, hem- cinslerimiz, 1936 - 1939 da damarla- rından hayli kırmızı mâyi akıttılar. Ve işte İngiltere de, milyonlarca tosu- nunu müthiş mabuda adadı. Hazretin belki hiddeti geçmiştir ar- tak!... Belki radyo nutku haşarılıkla- rile devin uykusunu kaçıranları sus- | turabiliriz de yeni konferans ninni- lerile azgın mahlüku bir hazım uyku- Suna yatırabiliriz... Birçoklarının: «Harp çıkacak mı?» | diye bekledikleri şu seneleri muaz- zam bir harp devresi sayarak: — Sulh ne zaman olacak?... - sua- Hini kendi kendimize sormak yanlış değildir. Şarkı, garbi boğan kan tufanı or. tasında, Nuhun beklediği güvercin gi- bi, beşeriyet sulh güvercinini dört gözle bekliyor... Her memlekette, emi- nim!... (Ferdlerden ve hakiki efkârı umumiyeden bahsediyorum)... Ve en Gemeksie olmıyan memleketlerde bi- Denizden çıkan cesed Düğme fabrikasında amele Sabahaddin olduğu anlaşıldı Evvelki gün, Karaköy köprüsü ak tında denizde bulunan genç bir erkek Cesedi hakkındaki zabıta ve adliye tah- kikatı devam etmektedir. Morgda teş- hir edilen ölünün; dün öğleden sonra hüviyeti tesbit edilebilmiştir. Bu-genç, Aksarayda Sülüklü cad. desinde Hacı Ahmed sokağında 2 nu- maralı evde oturan on Altı Yaşlarında Sabahaddindir. Babası ölmüş bulunan Sabahaddin, son zamanlarda Mah. mud paşada Handan hanında bir düğme fabrikasında amelelik ederek geçimini temin etmekte idi. Sabahaddinin iple ve taşla bağla. narak denize atılmak ve boğulmak suretile öldürülmüş bulunduğu kati. yetle taayyün etmiştir. Zabıta; şimdi Sabahaddinin husus si ahvali ve arkadaşları üzerinde icap eden tahkikat ve tetkikatla “meşgul bulunmaktadır. Bu esrârengiz ölümün karanlık mahiyeti birkaç güne kadar aydınla- nabilecektir. Sinema ücretleri Belediye tenzilât kabil olup olmadığını araştırıyor Geçen sene sinema ücretlerinde ya- pılan tenzilâtın kâfi derecede olmadı. ğı Dahiliye Vekâletinden “bildiriimiş- ti. Belediye iktısad müdürlüğü yapı. lacak tenzilâtın miktarını tayin et- mek üzere sinema (müesseselerinin Avrupdan getirdikleri filimlere ver. dikeri para miklarını, sinemaların Maliye ve Belediyeye verdikleri vergi | miktarını ve diğer masraflarını tet- kik etmektedir. Bu tetkikat sonunda sinema fiyat- larında ne nisbette tenzilât yapılaca» ğı Dahiliye Vekâletine bildirilecektir. B. Prost pazartesi günü geliyor Şehircilik mülehassısı B. Prost pa- zartesi günü şehrimize gelecektir. Mü- tehassıs gelir gelmez Eminönü mey- danının tatbikat plânını yapacak. bundan sonra Ankaraya giderek Bey- oğlu ve İstanbul nâzım plânları hak- kında Nafia Vekâletinin yaptığı iti. razlar etrafında mütalealarını söyli. yecektir. & Rüşvet mi almış? Kurtuluş polis karakolu mürette- tından Etem adında biri o civarda tü- tüncü Hasan Şahinden on lira rüşvet âlırken yakalanmaktan maznunen adliyeye teslim edilmiştir. Sultanah- med birinci sulh ceza mahkemesinde sorguya çekilen Etem şu ifadeyi ver- miştir — Bu parayı kendim için almadım. Dairede âmirim Adil bana; «tütüncü Hasan Şahin benim için on lira vere- cek. Git onu xl bana getir.» dedi. Ben de bu emir üzerine Hasan Şahinden parayı aldım. Fakat karakola döner. ken polisler yakaladılar Mahkeme Etemin tevkifine karar vererek te" göndermişti, le, anha minha, efkârı umumiye diye bir şey vardır.. Son sözde onun- dur!... (Vâ - Nü) ŞEHİR HABERLERİ Karilerimizin mektupları Beşiktaş pazarı pek lâübali bir şekilde... Geçen haita Beşiktaşım Köyiçi ha- mamına gidiyordum. Bir elimde on aylık çocuğum, diğer elimde ise ha- mam takımlarım, çamaşırlarım ve el- bisem vardı. Hamamın önü bir sebze mezbele- siydi. Kapı zaten dar; sağ tarafa bir dükkünci mallarını sermiş; solda bös- tan haline gelen prasalar, Ispanaklar, bakalar ve sair yeşillikler... Bunlardan birine basmış olacağım ki, ayağım kaydı, fena halde düştüm. Yavrum bir yana, çantam öbür ya- na... Bitap bir şekilde kaldırdılar, Hiçbir memlekette olmıyan bir hal: Hem hamam, hem cadde, hem sebze Ben Fatihte de sebze pazarı yanın- da oturdum. Orada böyle geyler olmu- yor da, Beşiktaşta niçin oluyor? Bakla küfede de durur. Böyle metrelerce yeğ tutmanın sebebf nedir? Bu hafta çocuğun sargısını açtır- mak Üzere doktora götürüyordum. Za- valı yavrucak, pazar tentelerini gö- rünce, kendisini tekrar yere atacağız sanarak ağlamağa başladı. Fatihlileri tebrik eder, Beşiktaşlıla- ra sabırlar dilerim. ci (İmza mahfuzdur) HÂMİŞ: Beşiktaş pazarı hakkında evvelce de bir şikâyet mektubu dercetmiştik. Bunun müessir olduğunu diğer bir ka- riimiz bize yazıyor. «Fakat pazarcı- lar, bu sefer de caddeden kalkıp iç sokaklara yayıldı!» diyor. Pazar kurmak, iktisadımız için fay- dalıdır amma, fazla sermek, farla bağırmak iyi değil. Hileli süt Süte su karıştıran bir sütçü mahküm oldu Sattığı süte su karışlırmaktan mazmun Dimitrinin muhakemesine dün Sultanahmed birinci sulh cesa mahkemesinde bakılmıştır. Tibbi adli tahlilhanesinden gelen raporda süte su katılmış olduğu bil. diriliyordu. Diğer delillerle ve tıbbi adli kimyahanesi raporile suç sabit olduğundan Dimitrinin bir ay hapsi. ne, bir ay sanattan men'ine ve iki li- Tâ para cezası ödemesine karar veril- miştir, Bir tereyağcı da muhakeme ediliyor Mihal adında biri mahlüt tereyağı. nı saf yağ diye satmaktanu maznu- nen yakalanarak adliyeye verilmiştir, Sultanahmed birinci sulh ceza mah- kemesinde Mihal bu suçu inkâr ede- rek: — Benim sattığım mahlüt değildir. Saftır. Bana iftira ediyorlar Yağın tahlil ettirilmesini isterim. Demiştir. Mahkeme, bu yağ nümu- mesinin tıbbi adli kimyahanesinde tahil ettirilerek alınacak rapora gö- re muamele yapılmasına karar ver. miş, muhakeme bâşka güne bırakıl mıştır İki sarhoş mahkemeye verildi Şehremininde Refet, Kadıköyde Nedim isimlerinde iki kişi son derece sarhoş olarak umumun İstirahatini bozduklarından polis tarafından ya kalanmış, ve mahkemeye verilmiştir. : Sik seğiur döktoe değilim gen İma hayattan çok memnunum bay Amca... 2 | Beşiktaş kaymakamlık binası Harbiyede çocuk bahçesi Mütehassıs kati kararını verdikten sonra istimlâk yapılacak Vali konağı caddesinde Emek apar. tımanı ile Yedek subay okulu yemek- hanesi arasında bir çocuk bâhçesi ya» pılacağını yazmıştık. Çocuk bahçesi. nin caddeye bakan kısımda yapılması düşünülmüştü. Fakat Prost plânına göre yeşii saha olarak gösterilen, bi- lâhare Emlâk bankası tarafından ba- mı kimselere satılan yeşil sahada ya- pılması daha muhtemel addedilmek. tedir. Çünkü burası daha mahfuz dur. Esasen evvelce de burası çocuk bahçesi olarak muvafık görülmüştü. Bahçe yerini kati surette tesbit ettik. ten sonra Belediye hemen istimlâk müâmelesine başlayacaktır. Barbaros Hayreddin türbesi civa. rının Prost plânına göre, tanzimi ka- rarlaştığından bu sahada bulunan Beşiktaş kaymakamlık binası, Dol- mabahçe sarayının resim ve heykel müzesi olarak tahsis edilen müştemi- lâtından bir kısmına nakledilecektir. Bu nakil hakkında resmi müsaade alınmıştır. Şimdiki Beşiktaş kayma- kamlığı binası da yıktırılacaktır. Feci bir kaza 1,5 yaşında bir çocuk tramvay! altında can verdi Dün saat on beşe doğru Topkapıda bir buçuk yaşında bir çocuğun ölümi- le neticelenen bir tramvay kazası ol- muştur, Topkapıda Dimo ismindeki tütüncüye akrabasından Marika, Ye- niköyden misafir gelmiş ve beraberin- de de bir buçuk yaşındaki kızı Eftiri. yi getirmiştir. Marika, dün öğleden sonra Dimonun evinden çıkmış ve ço- cuğile beraberce tramvay dürak yeri. ne gelmiştir. Küçük çocuk bir aralık annesinin elinden sıyrılarak caddeye doğru ko- şarken 30 numaralı Topkapı tramva- yının altına düşmüştür. Vatman Faik, bu ani vaziyet kar. şısında kazayı önliyememiş ve çocuk- cağız tekerlekler altında can vermiş. tir, Facia tahkikatına derhal polis el koymuş, vatman Fdik yakalanarak hakkında icap eden kanuni takibata girişilmiştir. Evinden elli lira çalan çocuk Samatyada oturan on beş yaşların. da Necdet isminde bir çocuk bir haf- ta evvel evinden elli lira aşırıp orta» dan kaybolmuştu. Zabıtaca yapılan araştırmalar netleesinde (çocuğun Mersinde olduğu tesbit edilmiş ve ora. da yakâlanmıştır. Necdet mahfuzen getirilerek babasına teslim olunacak- tar, Arsada oynarken kuyuya düştü Kasımpaşada Kulaksızda oturan beş yaşlarında Orhan isminde bir ço- cuk bir arsada oyun oynarken üzeri iyi örtülemiyen bir kuyuya düşmüş, görenlerin z£bıtayı haberdar etmesi, Fincan oyunu ve radyo Bir samanlar şöyle bir iki aile geceleri bir misafirlikte toplandıkları saman fincan oyunu oynar, eğlenir. Fincan oyunu eski devirde, gece- leri, alle toplantılarının en mühim eğlencelerinden biri imiş. Şimdi de geceleri birbirine giden komşular, tanıdıkları ahbaplardan bir kısmı he- men evin radyosunun etrafında otu- ruyorlar, yahut küçük bir parti çevir- mek için bir masanın etrafında sıra- Janıyorlar. Bilhasa oyuna merakı filân olmıyan kimselerin bu gece toplantılarında yerleri radyo civarı... — Maşallah, sizin uzun dalga pek © kadar parazit yapmıyor. Bizim uzun dalgayı açtığımız zaman evde davullar çalmıyor, top patlıyor sa- marsınız... İyi ya ötendim... Madem ki uzun dalga bu kadar gürltü yapıyor, bun. dan istifade etmeli... İnsan evde kay- ga edeceği sırada uzun dalgayı açı- vermeli... O gürültüde konu komşu- nun sesinizi duyamıyacağından emin olduğunuz için istediğiniz gibi ve is- drada ne güzel bir rumba çalıyordu. Büyük annem rumba için: — Bu takatuka da dinlenir mi?.. diye radyonun düğmesini çevirmez mi? Sonra da ille tutturdu: — Alaturka bir şarkı bul da dinli- — Bırakma canım... diyor, bu rağ- yo bolluğu da artık çok oldu... Bu ka- aşağı hep anten dolu. Öteki: — Peki sana ne? dedi, — Bana ne olur mu? Sokaklar an- tenle dolu... Öyle kolay kolay uçurma uçuramıyoruz. Gördünüz mü asri çocuğu... Hi Es Bisikletle gezen kız başka bir bisikletle Erenköy caddesinden geçer- ken Nilüfer isminde bir kıza çarpa. icap eden kanuni takitbatı yapmak. tadır. 21 Numaralı müsabaka ku- ponu yarınki sayımızdadır.