POLİTİKA maştar, Yugoslavyanın yeni Başvekili sırf Hırvat meselesini halletmek için kral nafbi pröns Pol arafından iktidar mevkiine getirilmişti. Yugoslavya birçok milletlerden müteşekkil bir devlet olduğundan bu muhtelif tunsur- lar ve bahusus en küvvetlileri arasında dirlik ve birlik olmadığı takdirde beynelmilel vaziyetin fırtınalı devrinde devlet sefinesini emniyetle yürüt. mek müşküldür, Yugoslavya halkını teşkil eden başlıca mühim unsur Sırplarin Hırvat lardır. İki unsur da aslında birbirine yakın isede biri bin bu kadar sene Bizans ve Türk ve diğeri Alman ve katolik idare ve medeniyeti ve tesiri altında yaşadığından aralarında kullandıkları hurufata varıncaya kadar derin bir fark hasıl olmuştur. Bunun için Umumi Harpten sonra cenup Slavları birleştikleri saman Hırvatlar; Slovenler ile birlikte hususiyetlerini ve idari istiklâllerini mu- bafaza etmevi ve Sırpların tabi oldukları muameleden hariç bırakılmala- rını şart koşmuşlardı. Bu sebeple yeni devletin ismi de Sırp, Hırvat ve Slo- ven müttehid krallığı konulmuştu. Fakat hürriyete kavuştuktan sonra bu üç unsur ırki, medeni, harst ve siyasi düşünceleri haşka başka olmasından dolayı bir türlü anlaşama. mışlardı. Nihayet on sene evvel kral Aleksandr unsurların ihtilâfı yüzün- den devletin inhilâle uğramaması için devletin İsmini cenup Slavistanı manasına Yugoslavyaya tahvli etmiş ve Hırvatların ve diğer halkların ya- şadıkları mıntakaların idari taksimatını değiştirmişti. Fakat bu cezri ted- bir de Hrvatlarla Sırpları birleştirememişti, İlk defa şimdi anlaşmaya doğru ciddi adım atılmıştır. Hırvatlar iste. dikleri muhtariyetin vüs'atını ve bunun tatbik edileği sahanın hudutin- rını tayin etmişlerdir. Hükümet de ne derecede salâhiyet vereceğini ve hangi hududa razı olacağını bildirmiştir. Şimdi bunların telifi işi kalmıştır. VAKTİLE BOYNUZLU İDİLER... Amerikalıların son icadı: Eğer boynuzlu hayvanların boynuz- larını kökünden söküp çıkarırsanız, ömürleri uzar, hem de bir misli uzar, yirmi sene yaşıyan bir öküz kırk sene yaşar, Bunu biliyor muydunuz? Meğerse boynuz hayvanın ömrüne mal oluyor. muş, faydası şöyle dursun, zararı var» mış Amerikada ilk tecrübeler başladı, makların, boğazların, oğlakların de- Fransada Kabine Daladier Kabinesi tam bir senedir iş başında... Buna hayret edenler, sevi- enler, kızanlar var; — Garip şey Kabine bir senedenberi düşmedi! Bir sene düşmiyen Kabine olur mu!... — Böyle şey olmaz, Kabine dedi- KADIN VE KÖPEK Kadın ve köpek, kedi ile köpek gi- bi değildir; bilâkis kadın ve köpek can yoldaşıdır. Meşhur Fransız ar- tistlerinden Gaby Morlay da sevgili köpeği Bibişinden ayrılamaz. Gaby geçen ay Kanadaya turneye çıktı. Kanadada köpeklerin trenlerde | yolcu vagonlarına binmeleri katiyen yasaktır. Gabyye bunu söylediler. Sordu: — Köpeğim nerede cek? Yük vagonunda Yük vagonuna yolcu binmesi yasak midir? seyahat ede- — Hayır. Gaby Morley sevgili köpeğini kuca- ğına aldı, yük vagonuna bindi, san Sırplarla Hırvatlar arasında müzakereler Ervatiştanın merkezi Zağrepte Belgraddan gelen Yugoslavya Başve- kili Tevelkoviş ile Hırvat çiftçi partisi lideri Maçek arasında epey zaman- danberi ocrayan etmekte olan müzakereler nihayet müsbet bir şekil al- AEŞAM Zar doğmaz boynuzlarını söküp alıyor- lar. Eğer bu tecrübeler müsbet ne- tioe verirse, eğer tahmin edildiği gibi boynuzlu hayvanların ömrü boynuz. ları çıkarılınca uzarsa, yarım asır son- ra hayvanat dersi veren öğretmenler | talebelerine inekten, öküzden, manda. | dan, koyun ve keçiden bahsederler. ken: — Vaktile bu hayvanların boynus- ları vardı! diyecekler. ! ğin değişir!... 3 üncü cümhuriyet devrinde Fran- sada yüz dört Kabine değişti. Bazıları ancak birkaç saat tutunabildi. Fransada reiskârda en uzun kalan Kabine Waldeck - Rousseau Kabinesi- dir. 22 haziran 1899 dan 7 haziran 1903) ye kadar kaldı. dığının üstüne oturdu, Tren hareket etti. Başka bir istasyondan trene bir nazır bindi. Biletçi meseleyi naztra anlattı. Tren diğer bir istasyonda durdu, nazır vagondan atladı, koşa koşa yük vagonuna gitti, artiste say» gılarını sundu sonra rica etti; Köpeğinizle beraber hususi va- gonumda yolculuk etmek Tütfunda “| bulunur musunuz?.. Gaby Morley şöhreti ve nazırın ti- yatroseverliği sayesinde yük O vago- nunda yolculuk etmekten kurtuldu, | rahat bir koltuğa gömüldü. Bibiş ba yanının rahat ettiğini - görünce 36 zincinden kuyruğunu sallıyor, nazı- Ticaret Vekâletinin teşkilât kanunu İktisad Vekâletinin ikiye ayrılması üze- rine, gerek İktisad Vekâleti ve gerekse Ticaret Vekâleti birer teşkilât kanunu yapmaktadır. Henüz bu teşkilât kanun- ları hakkında etraflı malümat almak ka- bil olamamıştır. Yalnız Ticaret Vekâletinin, İstanbul, İrmir, Samsun, Mersin gibi ticaret mın- takalarında eskiden olduğu gibi birer t- caret müdürlükleri ihdas edeceği kuv- yetis söylenmektedir. Bu haberin ne derece doğru olduğunu bi- lemiyoruz. Fakat mıntaka teşkilâlarının yapılması bir zarurettir. Eskiden anonim şirketler, Gcnrethaneler tereddüd etikleri €n ufak meseleler hakkında ticaret mü- dürlüklerinden izahat alabilirdi. 934 senesinde, İktisad Vekâleti, munta- ka teşkilâtni lâğvederek, bütün işleri müdürlerin ne kadar güçlük çektiğini ve müşkülita tesadüf ettiğini söylemeğe Mözum yoktur. Her şeyden evvel, şirket idarelerinin masrafları bir kat daha ari- mıştır. Neticede bu masrafların, şirkeğ- lerin idare masraflarını kabartmak sure- tile, fiat üzerine tesir yaptığını kabul edebil: p , Amerikada iktisadi mücadele cephemiz 1938 de Amerika, altımilyon dolarlık Türk malını takas memleketlerinden almıştır Türk mallarının baş rakibi bu nevi Türk mallarıdır, tecrübelerden ders alarak berrak bir yol tutmanın zamanı gelmiştir ( Yazan: Ahmed Emin Yalman) Nevyork sergisinin açılış arifesinde Amerika ile münasebetlerimiz bakı. mından mühim bir adım atılmıştır: Türk - Amerikan ticaret anlaşması imza edilmiştir. Nevyork sergisine iştirakimiz hiç şüphe yok ki memleket hesabın bü- yük bir fedakârlıktır. Amerika ile sıkı münasebetler kurmağa ne kadar kıy- met verdiğimize bundan açık bir ölçü olamaz. Türkiye ile Amerika ayni barış ve demokrasi yolunun yolcularıdır. Ara- larında zaten dostluk ve sevgi vardır. Bergi, bu dostluğu kuvvetlendirmeğe ve-dünden kalan on yanlış düşün- celeri kati bir tasfiyeye uğratmağa ya» rıyacaktır. Fakat iktisadi münasebetler mese- lesinin bu umumi gayesinin derhal ar- kasından geldiğini hatırdan çıkara. mayız. İktisadi bakımdan sergi, tek başına bir teşebbüs sayılamaz. Ame- rikada Türk mallarına daha geniş satış imkânları hazırlamak maksadile dü. şürüülen bir ileri hareketinin ancak ilk bir adımıdır. Yaptığımız fedakâr. ıklardan müsbet netice almak için arkadan başka adımlar gelmesi W- zımdır ki anlaşmayı imza etmemiz bunlardan biridir. İki memleket ara- sındaki iktisadi münasebetlerin in- kişahı bakımından, sergi teşebbüsile imzanın birleşmesi - neticesinde yeni ve güzel imkânlar açılmıştır. Şimdi iş, bu imkânlardan sonuna kadar is. tifade etmektedir. Bugün bütün dünya döviz diye çır- pınıyor. Dövizin de ana kaynağı Ame- rikadır. Buhrandan sonra dünyanın daldığı tecrübe yollarına Amerika ya” bancı kalmış serbes ticaret usullerin» den bir gün'bile ayrılmamıştır. Bu- rada yaşayış seviyesi ve satın almak kudreti yüksek yüz otuz milyon in- san var, Kendi yetiştirdiği mallara bü insanları daha büyük ölçüde müş- teri yapmak, dünyanın her memleke- ti için ön safta gelen milli meseleler- den biri halini almıştır. Hele bizim için dava, iktisadi varlık meselesi sa- yılabilir, Amerikada Iktisadi hayat o şekil de kurulmuştur ki gümrük tarifesi. nin oynadığı Tol bir tarafa bırakılır sa federal hükümet, şu veya bu mem- leketten daha fazla mal alınmaması yolunda bir tesir yapacak mevkide de- gildir. Fırsat ve imkânlardan istifa. de meselesi, her alâkalı memleketin kendi başına düşüneceği ve hallede- ceği bir iştir. Nitekim bir çok mem- leketler burada kendi hesaplarına geniş mücadele cepheleri kurmuşlar. dır, Bizim Amerikadaki cephemiz ba- kımından ortalık gözden geçirilince şunu görüyoruz: Amerikadaki geniş imkânlardan ciddi bir surette istifa. de etmek için yalnız burada uğraş mak kâfi gelemze. Ondan evvel tica- ret sistemimizde son senelerin fena tecrübelerinden ders almak suretile değişiklikler yapmak zaruret halinde- dir. Dünya buhranından sonra memle. pek çabuk karanlığa düştük. Biz ha- Bu mahzurlara karşı acaba kendi mallarımızı yüksek flatlere mi sattık? evet, belki de bazı mallar için müş- tahsilin eline piyasa flatlerinden faz- la para girmiştir, Fakat bu farkı eo nebiler ödememiştir. Bir takım ihti. yaç eşyasını haddinden çok pahalı satın almak suretile ve kat kat faz- lasile Türk müstehliki ödemiştir. İş. te bu sâyede takas memleketleri, transit limanlarından dolaşa dolaşa üzerine masraflar binmesine Türk mallarını bizim satış fiatleri- mizden fe 15 noksanına dünyaya ar. zetmek imkânını buluyorlar. Memle- kette hayat pahalılığı bu yüzden art- tıktan başka kalite meselesi de sahip- siz kalıyor. Çünkü takas memleketi, malını rakipsiz bir şekilde satıyor ve kalitenin, seçilmesine imkân birak» KREŞE 3 N i ii pi pi il H Buradan görülen manzara şudur ki Türkiye bu yoldan giderek cidden aktif bir ticaret ve tediye muvazene. sine sahib olabilir, İktisadi istiklâl. mizi her türlü tehlikelere karşı ko. rumanın ve Iktisadi ufku berrak bir hale koymanin yolu da budur, Dikkati calib mevkilerden biri: taarruz birinin burası ola- Arnavutluk sahilleri karşısında, Yunan- E 1 ll ül ri yundadır. Eni pek dardır. Yalnız şimal kısmı biz dereceye kadar genişler. Erazisi Armalı ve dağlıktır. i iy İli ii il i gr Hi rl . i ; ; | ADASI kokusu etrafa fevkalâde bir letafet verir, | ih il SEE #şE | i; ; MH Tl al piş