Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırdar yapılacak işler iklamn izahat verdi Bu sene şehir yollarının inşası için 800 bin lira tahsisat kondu İstanbul Umumi meclisi dün Veli ve Belediye Reisi Dr. Lütfi Kırdarın relsliğinde toplanmışlır. Geçen top- Jantıda Relsicümhur İsmet İnönü ile Büyük Millet Meclisi Reisi B. Abdül- halik Rendaya çekilen tebrik telgraf- larına gelen cevaplar okundu. Bundan sonra 939 yılı Vilâyet âdi ve fevkalâde masraf bütçeleri âzaya dağıtıldı ve Bütçe encümenine hava- le edildikten sonra, Dr, Lütğ Kırdar söz alarak bütçe etrafında şu izahatı Bütçenin vilâyet işleri kısmında şehir halkının sıhhi ve içtimai en mübrem ihti- narak, şehrin büyüklüğü, güzelliği ve iş- mai seviyesile mütenasip modem bir #por sahasına sahip olması maksadile, yapılacak stadın istimlâki ve spor malzemesi için üç yüz küsur bin Bira ayrılmıştır. Çok geniş ve irin Dir saha üzerinde te- | iş olan şehrimizin Şo uzak semtle- hatilindi azami acış Mmaksl ve muvüsallsının temini noktasından ve bile eriği Ted gerek mevcud başlamış olan çizi m e İstinye - Bebek yolunun ikmal ve Içmamı için geçen seneye nazaran daha fazla miktar tefrik edilerek 510 bin lira tahsi- AŞKIN K AKŞAM ın n tefrikası karşılamak Üzere #lkmektep binası tedari- Ki için geçen seneden 110 bin lira fazla aile bsşlarik Eğ iş için ayrılan pa- Ta 190 bin liraya iblAğ edilmiştir. Bu ârada memleket irfanina büyük bir foragatle hasrı nefe eden muallimlerin ai ii ; Hazla tahsisat hayli zamandanberi tamir görmi- yen makinelerin tamiri, merdiven mübâ- yaası, hortum alınması gibi möbrem ve sareri ihtiyaçlarının temin ve noksanların : 'derpiş . Şehrin tmarı hususunda ileri adımları teknik bakımdan arttırmak için Fen heye- ti, Fen işleri müdürlüğü ile müstakil İmar müdürlüğüne ayrılmış, İmar müdürlüğü- nün kadrosu da takviye edilerek imar iş- lerinde teşkilât tam mânâsile müfid ols- bir hale ifrağ edilmiştir. Bunun bin iira fazla bir tahsisat konul Ynuştur. ehir içindeki yolların inşası için geçen seneye nazaran dört yüz oluz bin Uralık fazla bir tahsisat konmuş ve heye- $i umumiyesi yeni bütçemirde sekiz yüz bin Nraya ibiâğ edilmiştir. kın iyi hava siması ve iyi manzara gör- mesi gibi içtim! ve sıhhi ihtiyaçlar bakı- mundan, ehemmiyet verilmesi icab eden hizmetler olduğu göz önünde tutularak mevcud umumi bahçelerimizin yeni baş- tan tarh ve tanzimi için de geçen seneye nazaran 98 bin lira ile bahçeler tuhsisatı 196 bin liraya üniteli. Tetrika No, 67 URBANI - o — Büyük macera romanı — Hazırlan Ratip, vakit” kaybetmeğe gelmez! Plânın ne ise körkörüne Haat etmeğe hazırım, Seni seviyorum; olduğunu anlamaz miyım hiç! Bile- rek size yardım ettim. Genç kızın yanakları kıpkırmızı ol. 'du muhabbetle halasının ellerine sarıl- dı; — Anneciğim.» Nasıl teşekkür edeceğini, ne diyece- Yini bulamıyordu. Gözleri yaşarmıştı. İhtiyar kadın devam etti: Nakleden: (Vâ-Nü) — Bugüne kadar anlamamazlıktan geliyorum. Lâkin artık müdahale et- mem lâzım. — Neden? — Çünkü kaçmak istiyorsun. Tendu kalbi bir feryadla: — Anneciğim, Başka çarem var mı? — Bakalım Ratip ne cevap vermiş oku! Yavrucak helecanla satırlara göz gezdirdi: — Teklifimi kabul etmiyor. «Şere- finle, mevkiinle oynıyamam, yazdığın sözlere minnettar olmakla beraber bu Sehir Meclisi hösrüf bütçesini tedkike başladı 2 ihtiyaçlarını karşılıyan Şehir tiyatrocu, Konservatuar, gazino ve otel gibi umuma wahsus lüzumlu bina ve müesseseler de ehemmiyetle nazarı itibara alınarak bun- lar için de 350 bin lira konulmuştur. En mühim tabii ve sıhhi zaruret ve icaplarını mahsulü olarak, muhtelif semtlerde ya- pılmasına başlanan ve şehrinKilabalik ve işlek yerlerinde peyderpey yaptırılacak olan umumi helâlar için de 30 “bin lira ko- nolmuştar. Birçok şikâyet ve sızıltıları mucip olan eskiden kalan istimlik borçları karşılığı olarak 38 bin lira ve büyük bir ihtiyacın Madesi olan Asri mezarlığın imar ve itma- ma için $0 bin Hira, Vilâyet kısmında ehem- miyeti tebarüz ettirilen hastane ihtiyacı Belediye kısmında da ayrıca nazarı Yi bara alınarak mevcudların ilâvel inşaatı ve tamiratı için 95 bin lira, Nafla Vekâle- nce Haydarpaşada yapılmakta olan ge- çidin masarifine iştirak hissesi olarak 50 bin lira gibi bütçemizin bünyesine bâkılın- ca, istisgar edilemiyecek olan miktarlar mevzu tahslsat meyanındadır. Diğer taraftan, şehrimizin başlıca bir şefkat yurdu olan: Düşkünlereri üzerinde de durulmuştur. Düşkünlerevinin en mü- him yarldat kaynağı olan tiyateo ve slne- malardan alınmakta bulunan Darilâceze hissesinin son neşredilen kanunla yüzde ondan yüzde üçe inmesi hasebile, husule gelen açığın kapanmasını temin için, mer- kür şefkat müessesesine yardım olarak tü 85 bin lirakonmak suretile içtimai mü- him bir hizmet ifa edilmiştir. B. Lütfi Kırdar, bundan sonra, kadrolar üzerinde yapılan şayanı ka- yıd bir değişikliğe kısaca temas ede- rek, yeni Avukatlık kanunu devlet ve resmi devairde vazife alan avukatla» rın ayrıca hariçte iş yapmalarını me- netmiş olmasından, Hukuk işleri büt- çesine 11 bin lira, mürakabe ve teftiş hususatına ehemmiyet verildiğinden, kadronun tevsli için 6 bin lira zam yapıldığını, Muhasebede mümkün ol- duğu kadar mevcud memurla çok İş görmek gayesi istihdaf edilerek bir miktar tasarruf icra edildiğini, me- mur tazminatları karşılığı olarak 15 bin lira vazedildiğini söyliyerek, söz- lerini şöylece bitirmiştir: «Bütün şu rakama müstenid izahattan kolayca anlaşılacağı üzere, 939 bütçesi ya- pılırken bütün ihtiyaçlar göz önünde $u- tularak ve ehemmiyetleri karşuaştırılarak varidatımızın tahdid ettiği çerçeve dahi- inde ve muhtelif kısımlardan da üzami tasarruflar temin edilerek, şehrin en ücil, raühlim, sıhhi, içtimai ve terbiyeyi işleri- nin başarılması prensipleri Üzerinde yü- Tünmüştür. Yüksek tedkikinize arzediyo- Tum. Bundan sonra ruznamede bulu- nan evrak, ait oldukları encümenle- bileceğim? Vallahi intihar ederim. — Sus, bu çirkin kelimeyi söyle- me. — Olacağı 0. — Hayır, çünkü seni kurtaracağım! — Nasıl? — Buradan gidersin, — Demin olmaz diyordunuz... — Razı değildim. Çünkü yalnız gi- decektin. Amma benimle birlikte her yere gidebilirsin. — Nası! Anneciğim... Siz benimle. — Annen değli miyim?.. Benimle gi- dersen kimse birşey diyemez. Avrupa» ya gideriz. Rüştünü isbat edinceye ka- dar şehir şehir dolaşırız, Arasıra Ra- tip gelir bizi görür. Rahat rahat mek- tuplaşırsın. Bu şekilde hiç bir dediko- du olmaz namusuna halel gelmez. 'Tendu halasının kolları arasında s8- vinçten ağlıyordu. — Anneciğim, anneciğim... Her şe- yimi sana medyunum... Lütfiye hanımefendi gözlerini sile. rek: — Şimdi ihtiyatlı olmalı. Ratib se- yahatimiz için herşeyi hazırlasın. Bi. letlerimizi alsın muayyen günde bizi bekleyip trene bindirsin. Hattâ arzu ederse gideceğimiz yere kadar da bi- si taşyi edebilir. Sen bir mektup yaz. Benim birlikte gideceğimi söyle. Ben — Peki amma, şimdi ne olacak? Ben| < Sonra gülerek: nasıl onların elinden kendimi kurtara- — Bu yaştan sonra başıma böyle işler geleceğini de asla aklımdan ge- Piyango Büyük ikramiye talihlileri Samsunda ziraat kâtibi B. Mustafaya çıktı Talihliden müjde almak için Samsuna tayyare ile gitmeğe kalkanlara verilen cevap: “Mayıstan evvel tayyare kiralamanıza imkân yoktur,, Tayyare piyangosunun 26 ncı ter- tip 6 ncı keşidesi ilk günde birçok va- tandaşı zengin etti, Bu keşidenin en dolgun ikramiyeleri dünkü birinci çes kilişte çıktı ve bugüne hemen hemen büyücek ikramiye kalmadı. Altıncı keşidenin ikramiyeleri hem dolgun ve hem de bol olduğu için As. Ti sinema salonu dün ümidini piyan- goya bağlamış yüzlerce vatandaşla dolmuştu. Birçok kimseler de ellerin- de biletler, okunmakta olan numara- ları ayakta takip ediyorlardı. 40,000 liralık ikramiyenin çıkışını, 15,000 ve sonra sırasile 20,000 - 25,000, nihayet 200,000 Jirahk ikramiyeler takip etti, Fakat ne tesadüftür ki, sa- lonu dolduran o yüzlerce insandan hiçbirine büyücek bir ikramiye çık. | tığı bissedilmiyor ve herkes talihlile. | ri merak ediyordu. vi Eminönünden geçerken bir gişenin önündeki kalabalığa sokuldum. Gişe sahipleri pek hararetliydiler. Biri te- lefona sarılmış telâşlı, telâşlı konu- şuyor, diğeri adres defterlerini karış. | tarıyordu. Nihayet 200,000 Yirayı kazanan ta- Mhlinin Samsunda hükümet kona- ğında ziraat kâtibi B. Mustafa Hep- şen olduğu anlaşıldı. ve gişe sahibi haykırdı: — Hemen Samsuna.. Haydi! Ça- buk olun! Arkadaşı kolundan tuttu ve onu yolundan alıkoydu. Vapur yoktu. Ne ile gideceklerdi.. Bu esnada, İşini, gücünü ve hatta kafasını bilâ tcret talihlinin bulunmasına vakfeden s6- yirellerden biri hemen fikrini söyle- di: — Tayyare ile gidiniz. Hatta ben de gelirim! Bu fikri herkes alkışladı. Hemen telefona sarıldılar, Ankarayı arama- ya başladılar: — Matmazel, rica ederim, çabuk re havale edildi. Bu arada Riyaset makâmının bir teklifi okundu. Bu teklifte «Ciheti sarfı meclisçe bilâha- Te yapılmak üzere Belediyeler banka- sından beş milyon Tira istikraz edil- mesine müsaade> isteniyordu. Mec- Ms, cuma günü toplanmak üzere da- gulmıştır. “ Meclisin içlimaindan sonra Bütçe encümeni toplanmış ve bütçenin ted- kikine başlanmıştır, çirmezdim. Lütfiye hanımefendi sokağa çıkmak üzere iken Perihan da hava almak ve biraz yürümek istediğini söyliyerek ha- lasının peşine takıldı, Kadri Memduh paşa erkenden İstanbula inmişti, İki kadın aheste aheste yürürlerken Lütfi. ye hanımefendinin postaya uğrayıp şehir dahili pul alarak bir mektup at- tağını görünce Perihan hayretle sor- du: — Daha bu sabah İstanbuldan gel- diniz kime yazıyorsunuz? İhtiyar kadın hafifçe şaşalıyarak: — Evet... Terziye birşey tenbih et- meğe unutmuştum, telefonu da yok yazmağa mecbur oldum. Elbiseme aldı. ğı garintürün rengini beğenmedim de başka birşey almasını söyledim. Tendunun hayati meselesi ortada mevzuu bahs iken böyle ehemmiyetsiz. geylerle Lütfiye hanımefendinin meş- gul olmıyacağını bilen Perihan bu iza- hata pek inanmadı. Zaten ihtiyar ka- dının sözlerinde tereddüd hissediliyor- du. Mutlak bu işin içinde bir iş var- dı. Perihanın şüphesi uyandı. Acaba hemşiresile Ratibin muhavere etmele- rine halası mı yardım ediyor? Düşün- dükçe fikrinin doğru olduğuna hük- mediyordu. Son zamanlarda Tendu ondan kaçıyor, eskisi gibi derdini söy- emiyordu. Elbet bunda da bir mâna var, Meseleyi kurcalamağa karar ver- olunuz. Bizi Samsuna götürecek tay» yare arıyoruz?... Ne dediniz? Ankara ile bir saat sonra mı görüşebiliriz? Gözünü seveyim, matmazel, yap- mayınız bize bunu. Kaybedecek vaktimiz yok.. O halde müstacel mi vereceksiniz? Canım, efendim, müs- tacel ne kelime? Nasıl verirseniz.. Üc- ret fazla mı olur? Ne çıkar, matmazel razıyız!.. Nihayet Ankara ile konuşabildiler. Ankaradan; gişenin önündeki kala- balığı tamamen dağıtmaya kâfi ge- len şu cevap verildi: Mayıstan evvel tayyare kirala. manıza imkân yoktur! #sk Bü keşidenin ikişer büyük ikrami. yesi olan 40,000 lirayı da Valde ha- nında bakkal Ahmed ile ayni handa yatıp, kalkan çuvalcı Mustafa kazan- dılar. Çuvalcı 30342 numaralı beşte bir numaralı bilete birinci keşideden- beri devam ediyordu. Altıncı keşide de de 400 kuruşa kıydı. Fakat bu para onun için az bir meblâğ/değildi İ Nihayet çuvalcı üç gün evvel para- | siz kalınca biletinin yarısını bakkala | satmaz mı? İkisi de dün dörder bin İ dira alırlarken çüvalemin en çok gü- cüne giden hatta onu çileden çıkaran şey, bir gevezenin sorduğu şu sual olmuş: — Biletin yarısını bakkala sattığı- na pişman mısın? “a. 20,000 lira da, az para değil. Fa- tih, Saraçhanebaşı, Bursalı sokak 3 numarada oturan B. Ali Olgan dün gişeden parasını alırken soğukkanlı görünüyordu. Ali Olgan üniversite fen fakültesinde 20 li: maaşlı bir hademedir. Bir karısı ve ? $ de çocu. ğu vardır. Hademeye sordular: — Borcun var miydi? — Bu da ne demek? Borçsuz adam. olur mu imiş! Kendimize göre bizim de öteye beriye borcumuz var elbet. — Kazandığın parâ İle ne yapmak fikrindesin? — Evvelemirde borcumu ödeyece- Biri dayanamadı, talihlinin sözü- nü kesti: — Borçsuz adam olurmuş demek! Ali Olgan gülerek sözüne devam etti: — Sonra da bir ev alacağım ve ya- tıp kalkıp, beni kiracılıktan kurta- ran piyangoya dua edeceğim... di. 'Tam onları ayırmağa muvaffak olacağı bu sırada yeni bir mâniin çık- masını önlemeli!,. Ertesi sabah birdenbire Tendunun odasına girdi. Genç kız ablasını gö- Tünce açık duran tuvaletinin çekme- sini kızararak itti kitledi. Perihanın kalbi ıztırapla burkuldu. Kardeşinin böyle telâşla sakladığı aca- ba Ratibin mektupları mıydı? Kendini yenerek lâkayıd bir eda ile sordu: — Elmaslarını mı muayene ediyor- dun? Yoksa kremlere mi bakıyorsun? Koketlik damarım yakaladım diye ki- arıyorsun! Genç kız şaşkın şaşkın: — Hayır! - dedi. - Ufak tefeklerimi düzeltiyordum. — Ya!.. demek çocukluk hatıratınâa veda ediyorsun? Zira birkaç güne kâs dar senin için yeni bir hayat, bambaş» ka bir hayat başlıyacak! — Ablacığım, daha nikâh olmadi kil... — Amma olacak! Maatteessüf bü» nün önüne geçmnin imkânı yok Kis — Belki bir çaresini bulurum! — Ne yapabilirsin ki... Nikâh günü imzanı atmazsın, red cevabi verirsin. Amma o da senin terbiyene, aileni şerefine yakışmayacak bir harekete tir. Bunu yapmıyacağına eminim... (Arkası vazj