Bahife 6 Ankarada kar Evvelki gün Ankaraya tipi halinde kar yağmıştır. Yukardaki resimler tipi esnasında Ankara sokaklarını gösteriyor Irak kıralı majeste birinci Gazinin senel devriyesi münasebetile Ankarada Irak sefaretinde verilen süvare, aşağıda Hariciye Vekilimiz Fransız sefirile görüşür- ken, Romanya ve Arnavud sefirleri arasında . AKŞAM'”'ın tefrikası 'Tefrika No. 48 AŞKIN KURBANI — Büyük macera romanı — | — Vallahi söylediğin sözler beni bir az şaşırttı, plânımı alt üst eder gibi oldu amma dur bakalım... Şimdi, bü- yük kızın Perihan hanımın çok zen- | gin olmasına rağmen sen parasız oldu- ğunu iddia ediyorsun. O hâlde küçük kızın Tendunun da serveti yoktur de- ği mi? — Yok amma kendisini büyüten Lütfiye hanımefendi onu âdeta evlâd edindi. Bütün mirasını ona ver: — Mükemmel... man da ona yardım edecektir. — Tabii... Belki yanına damad,bile alır. 'Tendu onun kızı sayılır. - Bu son zamanlarda Tendu hanım birisile evlenmek istiyordu. Ve sen o izdivaca m oldun değil mi? Yay onu da mı biliyorsun? — Ne yapal fek şeyleri öğrenmek vazifemiz... Ha- yatta bu şekil bilgiler insana lâzım olu, yor. Evet. Ratib beyle evlenmelerine Demek evlendiği za- | im, böyle ufak te-| .Merak bile etmiyorum... Nakleden: (Vâ-.Nü) olsa gerek. Fakat orasını sormuyorum. hanımın gizlice hergün sevgilisini gör- düğünü biliyor musun? — Ne... Sen... — Biribirlerine mektup yazıyorlar. | Bak! diyerek Fahri kopye ettiği kâğıdı Refete uzattı. Erkek satırlara güz attıktan sonra; — Bunların hepsinin önüne geçile- cektir! « dedi, — Ne suretle? — En mükemmel bir çare buldum. — İzah eder misin Jütten! — Evlendireceğiz. 'Tendu kocaya var, İ dıktan sonra artık Ratiple görüşemez. | — Doğru, bu en kestirme yoldur. — Değil mi? Lâkayıd tavrile Fahri devam etti: — Peki amma damad olacak erkeği de buldunuz mu? Lâkin güç birşey değil... Talibi - Hayır... Kız hemi güzel, hem zengin... çok olur. Lâkin Tendu | ) AKŞAM 24 Mart 1939 —— | Sadıkzada vapuru henüz! yüzdürülemedi | Yolcuları almak üzere bu gün bir vapur hareket edecek! Finikeye giderken fırtınaya tutula- rak Adrasan koyunda taşlara oturan Denizbankın Sadıkzade vapuru he- nüz yüzdürülememiştir. Mersin va- puru her imale karşı kazazede vâ- purun yanında kalacaktır. Sadıkzade vapurundan karaya çi- karılan yolcularla Mersin vapurun- daki yolcuları. almak üzere Konya vapuru bugün kaza yerine hareket edecektir. Evvelki gece hareket eden «Hora> tahlisiye gemisi henüz yoldadır. G Bin bugün kaza yerine vasıl olarak kurtürma ameliyesine başlaması muh- temeldir. Taraklı elmaları ıslâh ediliyor! Taraklı (Akşam) Kocaeli vilâ- yetinin bir kazası olan yeşili Taraklı- | $ piyesalarda bile aranan me Hür elmalarının r verii- miştir, Geyve Zi; B. Yu- sufun nezaretinde iki gündenberi el- malara ilâç sıkılıyor. Halk, esasen mevsimlerinde ağaçlarını Deni diplei düzeltmiş Ae lama tam zamanında Elmalarımıza musallat olan kur bü nefis meyvaların zamanından ev- vel çürümesine sebep oluyordu. Ya pılan ilâçlama sayesinde elmalarımı- zın son mevsimlere kadar tazelikleri- ni muhafaza edecekleri şüphesizdir. Diğer taraftan geçimleri yalnız bağ ve bahçelerine munhasır olan hâlkı- miz da gerek ağaçların temizlenmesi gerekse elmalarımı zedelenmeden toplanıp ambalâj edilmesi işlerini 15- inha çalışmaktadır, | iddia ettim, Yani SERBES SÜTÜ Inkılâb âbidelerine narh konamaz ir had konul» rımizia onda 1 muvafık münakaşa esnasınd »de ve aleyhinde idil Heykeltraş bay Nijad Sirel'den bu aldığımız mektubu aşağıya dercedi- 9 ve 19 tarihli «Cumhuriyet> te çıkan yazılarımın dikkatle okunma- ması yüzünden muhterem muharrir Asım Us benden izahat İstiyor Hususi bir maksadla bir oluz beş bin liraya mal olac lış olarak bildi rma da akseden, yüz bin liralık bir âbidenin, inşaat ve taş yonlma işle- rine #arfeğilmesi mecburi olan pâra- nın otuz beş bin değil yirmi beş bin zammile altmış bin liray otuz beş bin lira masrafla ana gelmesinin mad- deten imkân haricinde olduğunu söyledim. Çünkü âbide otuz bir met- re irtifamda bir sütuna malik olduğu gibi beşer metrelik granit fig re yapılacaktır. Yüz bir oları ten sanatkâra bir şey kalmaz İddlada bulunmadım. Yalnız y ve bir esasa istinad etmeyen iddiayı cerhetmek istedim. Muharririn ya zısında, iddiam yanlış olarak tekrar edilmiştir: "Taksim âbidi tahmin ettiğim maliyet fatile Bürhan Toprağı tasdik etmiş vaziyette değilim, Çün Casusluktan mahküm olanlar İzmir (Akşam) — Trakya muntakasındaki askeri tahkimat ve vaziyeti öğrenmek için ecnebi bir devlet hesabına çalıştıkları anlaşılan ve yedi ay ev- vel Kırklareli hududunda topraklarımıza geçen casuslardan beşinin İzmir ağır çöza mahkemesinde cereyan etmekte olan muhakemelerinin biterek mahkü- miyet kararının tefhimı edildiğini bildirmiştim, Yukarıdaki İzmir ağırceza mahkemi ciddiyetle: — Öyle ise azizim, kerimeniz Tendu hanıma talip olmama müsaade ediniz. - Sen mi? — Öyle ya! Niçin hayret ediyorsun. Zengin olmıyan fakat temiz bir aile. nin çocuğuyum. Rahmetli babam nâ- muslu bir memurdu. Ben de senle o malüm işi yapınc: kadar işime de- vam ediyordum. Sonra para tatlı ger di, aylığım gözüme az göründü. Vur- İ gunlar vurmak kasdile istifa ettim. Bir İ şey de beceremedim. Sürünüyorum. | Otuz beş yaşındayım. Çirkin değilim. | Rahat yaşamak istiyorum, üstelik Ten- du hanımı da son derece beğeniyorum. Benim kadar işine yarıyacak bir dama- di nereden bulacaksın? Refet hayretler içinde idi. Bu serse- rile Tenduyu birleştirmeğe bir türlü gönlü razı olamıyordu. Farketmeden | kalbinde genç kıza karşı gitgide artan derin bir şefkat duymağa başlamıştı, O temiz, nezih, kibar kız! böylene idüğü bellisiz bir adamla nasıl evlen- direbilrâ? Hayır, ne kadar fena olsa böyle br cinayeti işleyemezdi. ütebessim ve sakin Fahri devam sizi zorlamıyorum. Fakat n kıymetimi anlarsın. Fil hakika zengin bir damad değilim am- ma buna mukabil de bütün hayatında in mahkümiyet kararını dinlerk; edeceğime kani olabilirsin. — Büyük kızımla 'Lütfiye hanım- efendiye de danışmam lâzım gelir, Tabii, fakat sen lehimde bulunur bu işi teşvik edersen onlar tesirinde ka- lirlar. Onları kandırmak senin gibi zeki bir adam ko bir iştir. — Fakat 'Tendu seni istemezse? Merak etme... Ben kendim! sev. dirmeği bilirim. Onun kalbi habbetile dolu! — Sen bana â bir erkek mu- dım et. Ondan son- yi ona unut- tur ilmağı bi. lirim. — Bu işe razı olacağına hiç ermiyor. — Canım sen herkesten faz medhşt, göze sokmuğ — Tabi... Buna emir Ancak... Fahri sözü keserek: Şunu bunu bilmem... yardım edersin, yahud & —i. — Yahud da başına geleceklere ha- ar ol! Yarın po bir ih- bar gide: Bu r Refetin gözü önünde he- pishanenin çıplak duvarlarım, de parmaklıklarını tecessüm ettirdi. Üs- telik Nadirenin güler yüzünü görme- aklım Ja beni çahş di olabilirsin... bana se mükemmel hu- son günl lerde yapılacak olan ve ken- i kabul edenler m ) u işlere temas ederek israf a etmiştir. Bürhanın bahsettiği n hepsi, resmi ve mütehassıslar- irekkeb jüri heyetinin teşekkik inden sonra sipariş edilmiştir. Este- tik ve teknik cihetlerden tedkikten geçmiştir. Bunların hiç birinde İsra mevzuub: s olamaz, Taksim âbidesi ise bize yani Türk heykeltraşlarına hakkı kelâm veri- mediği zamanlara aiddir. O vakit mü- sıslardan mürekkeb bir jüri de cud yy Yani Taksim &bidesi | bir nümüunesi olarak sipariş ın kırk it muharririnin Mu düğü mikdarde bir parayı bile umumi kaz: ilmemiz çök reykeltraşlar hayatlarını i defa büyükçe rlığına âil olabil lerince de bun Jardaz it haklarile kal side yapabil- cakları san sanat hal ye kadar, Türk muharririn lâyık ğe çıkamı Son söz olarak söylüyeyi sanatkârları gördüğü y ticesi olarak fatini, plânı, meydan ve Yoksa bir şehr edilen hir fiate gör Ta ayıram tıramazlar, eden cuddur. Başkalarına söz düş Yenicami görünmesini saried: ata kıyma € devirde, kel âbideler raları çok görmek hiç dir, Kaldı ki bir buçuk senedi ler yalnız jürinin direktifleri lerinin şeklini tayin ve flat etinde bulunuş diğer aksi idöialâ evvelki yazılarım kâfi cevab teşkil et Heykitraş nün ifadesinden takip eden delika tatlı bir sesle - Öyle ya: bu münasebetsizliklerin a çıkmasına ne hacet? Razı sh, i yâp. Hiç bir ferd senin kim ok bilemez, rahatını bozamaz ben Tendu ile Lütfiye harımın servetine konunca sana da bol bol pö- ra verir tereddüd ediyorsan » büyüğünü yapmış let! Bu müddeti Za hazırla, bana da yüz elli lira kadar para temin et ki, üstümü baş zelteyim. Ondan sonra beni köşke da- vet edersin. Refet başını önüne eğmiş bu sözleri dinliyordu. Kararını verdi, Fahri susunca, yerinden kalktı ar. kadaşının elini sıkarak samimiyetle? 1. dedi, » ala istediğin pa çök memn Sonra gülerek Fabri Tens Eğer bu 9 ini kuv- Evet artık ne olu: du ile mut olm delikanlır evlenmeli idi