11 Mart 1939 AKŞAMDAN AKŞAMA | ARŞAMDAN AKŞAMA Nasıl olur da mektep bitirmiş gençler bunu bilmez? — Dünkü fıkranızda Ahmed Hik- metin «Yeğenime diye bir eserinden bahsediyordumuz... Nedir o? — Bir kaç genç ve münevver ahba- bım - hem de lise, yüksek mekfep mezunları, edebiyat mensupları - bu Suali bana sordular, Çok şaştım, çok eseflendim. «Yeğenim!» Onu bizim nesilden kim bilmez? Değil münevverler hattâ mektebe gitmiyenler bile... Çünkü hiç değilse | ir müsamerede bulunup bir mono- log dinlemişlerdir. Yahud evlâdları, kardeşleri ezberlemiş, bu güzel par. çayı evde okumuş, herkesi güldür- müştür. Şu cümlesi hâlâ hafızamda: «Yeğenim darüllünunün bütün İünumile mütefennin oluncaya kadar, ben darülcünunun bütün cünunile mütecennin oldum!» Fakat her tarafı böyle lügatle do- lu değildir. Selis türkçedir, lâtif nük- teğen örülmüştür. Mademki yeni ne sil tarafından bilinmiyor “Bhülâsasını anlatayım bari: Gayet eski usul giyinmiş bir ala- turka ihtiyar sühneye çıkar? Ayra- paya tahsil için gidip de züppeleşen yeğeninden şikâyet eder. Şarkın Garpten ayrı olduğunu, bu iki kut- bun uzlaşamıyacağını şu suretle isbata kalkar; «Biir: Biz sağdan yazı yazmağa başlarız, onlar soldum yazar... <ikili; Biz plâvı yemeğin en 80- munda yeriz, onlar en başında yer. Üüüç: Biz bir eve girince hürmet olsun diye ayakkabılarımız: çikan- Tiz, onlar serpuşlarımı.» Ve böylece sayar, sayar. Bir de bakar ki, yeğeni sözün arkasını din- lemeden sıvışmış... Ah, bu yeğen!... Neler yapmaz me- ler... Balo tertib etmek için tüzmet- çinin dekoltesini mi açmaz, alçının bıyıklarını mi kesmeğe kalkmaz... Amcasının ödünü patlalır... Zira, bir gün, ayaklarını karyolanın demirine asmış, yatıyordur... Acaba öldü mü? Fakat hayır! Zamanın modası icabı pek dar olam iskarpinlerine ayakları girsin diye kanmın ayaklarından ç& Kilmesi için tedbir alıyormuş meğer. Fakat, Avrupadan avdetinde şam- panya gibi kaharan bu yeğen, netice de ayran misali apışıp kalır... «Yeğenim» için, bizim gençliğimiz- de hocalarımız «Türk edebiyatının şaheserlerindendir!» derlerdi, Ben de hâlâ bu kanaatteyim: İki zıd tipi, bir Molyer kudretile çiziveriyor... Halbuki koskoca bir tahsil yapan gençlerimiz bunu bilmiyorlar, Se- beb? Kitaplarım sik sık değişmesi mi?... Şu veya bu modern nazariyeye göre, bu gihi şaheserlerin edehiyat- tan İudud harici edilmesi mi?... Fakat feci neticeye bakın ki bir yanda şöyle yazıyorsunuz, anlamı yorlar: — «Lâtakribüssalâte..» Zira Şark kültürile alâkamiz kak mamıştır. Fakat orta nesille de ede- biyat bağı yok: — «Yeğenim... - Seçim hazırlığı Şehrin meydan- larında nutuklar söylenecek merkezinde toplanmışlardır. Bu top- Jantıda Halk Partisi genel sekreter liğinden gelen talimat üzerine inti- hab müddetince faaliyette bulunmak üzere vazife taksimi yapılmış ve dal- mi bir propaganda komite etmiştir. Bu propaganda kömitesi bugünden itibal nasebetle şehrin muhtelif larında ve mühim semtlerinde h ler tarafından nutuklar söylenecek- tir. İlk nutuk bugün saat 17'de Beya- zd meydanında verilecek ve geç va- | kit de Taksimde ve rer nutuk verilecektir. Hatipler, me- bus seçiminin ehemmiyetinden bah- sedeceklerdir, Hatiplerin nutukları oparlörü ihtiva eden bir kamyon ta- rafından neşredilecektir. Eminönünde tramvay teli neden eridi? Nafia Vekâleti Tramvay ve 'Tüncl işletmesi muvakkat idaresinden: Per- şembe 9 Mart 939 tarihli gazelenizin 2 inci sahifesinde Emlinönünde, Ar- pacılar caddesi üzerinde tramvay teli koparak seferlerin 40 dakika inkıtaa uğradığı yazılıdır. Hadisenin aslı şu- dar: İdareye ald olmıyan ve mezkür ma- halde bir dükkânm üzerine asılı bu- lunan ilân lâvhasının telleri kapmuş- tur. Bü teller tramvay teli üzerine düşerek kısa devre yapmıştır. Bu £u- retle havai teli taşıyan çelik tel dahi Kısa devre tesirile erimiş ve yere düş- wüş ve hat bu yüzden ancak 17 da- kika kapalı kalmıştır. Arızanın, tesi- satın tarzı inşasile ve selâbetile hiç bir alâkası olmadığını bildiririm, i tabirleri bizde tecessüs edemedi: İ — «Demeklisin kılı diye yaza mıyorsunux; zira bu kısa sözün an- laşılmıyacağından korkuyorsunuz. Kala kala sade bir Nasreddin hoca fıkraları nesiller arasında müşlerek rümuzu husule getiriyor: «Tencere- nin doğduğuna inanıyorsun da öldü- üne inanmıyor musun” gibi bir sözü yazdığın vakit, hacı babası da bu telmihin manasını seziyor, tale besi de... Bunların taammümünü de mekteplerden ziyade fıkra muharrir. lerine medyumuz. Yeni harflerin zu- hurundan sonra hepsini tem cid plâvı gibi tekrarladılar, hafızalar. da yenilediler. Bilmeyenlere öğretti- ler. Fakat bir milletin müşterek bil. gisi Nasredilin hocadan ibaret ola- maz elbette... ”. Dikkati o celbekmek (istiyorum: 1 - Lâfonten fıkralarından başlıya- Tak, daha yükseklerine doğru, bütün 1 teşekkül | Bahçekapı yangın yerinde insanlarca bilinen parçaları, hikâye- eri, menkibeleri, klâsikleri; 2 - Mil letimizin nesillerini biribirine bağlı yacak olan folklor ve edebiyat parça- larımızı bir metod dahilinde her nes- le öğretecek şekilde mektep teğrisa- “anı ve kitaplarını tanzim etmeliyiz. (va-Nü) AKŞAM Karilerimizin mektupları Bir gişe memuru Kadıköyde, Bahariyede, İleri sokakta doktor B. G, yazıyor: Geçenlerde Şehir tiyatrosunun. komedi kısmı gişesinde bir bilet almak üzere milracaatta bulun- dum. Muhavereyi aynen naklediyo- akşam için önlerde yer bulunur mu? — Yok. — Yarın ak; — Sak şam için kabil'mi? şamları oyun olmadı- yor musunuz? a bir akşam? —*Plğni değişliğinden de habe- Nihayet, aldığınız bir bilet sert bir çalımla önünüze atılıyr. Hal- Duki buradaki memurun m rilere çok nazik davranması, pa- rayt ehirken «Teşekkür ederi: bile demesi lâzımdır. AKŞAM: Biz'Şehir Tiyalro- su mensuplarının nazik İnsan- Tar olduklarına kalliz. Fakat ma- dem ki bir şikâyet vaki olmuştur, dikkati celb için yazıyoruz. Halk- İa teması olan her memurun mut- Yaka halkı memnun edecek bir nezaket göstermeni lâzundır. ie keşif yapıldı Bulunan yanmış elektrik ütüleri ve kofralar elektrik idaresinde tetkik edilecek Bahçekapı yangını etrafında adli- ye tahkikatı Tlerlemektedir. Yangın çıkan Atabek hanının üst katına yı- kılan çatının enkazı temizlenmiş vo dün müddelumumi muavini B, Neca- tinin iştirakile Sultanahmed birinci Sulh ceza hâkimi B. Reşid, elektrik idaresinden memur edilen elekirik mühendisi B. Selim ve B. Berjandan müteşekkil bir ehlivukuf heyeti tara- fından yeniden bir keşif yapılmıştır. Heyet bu defa içeriye girerek etra- fı tedkik etmişler ve bu kattaki elek. trik tesisatını gözden geçirmişlerdir. Burada yanmış elektrik ütüleri Du- Yanmuşbur, Ehlivukuf heyeti bu ütülerle elek- irik saatinin kofralarını almışlar, bünlar mühürlenerek elektrik idare- sine günderilmiştir. Elekitik idare. sinde mütehassıslardan o müteşekkil bir heyet tarafından gerek bu ütüler, gerek elektrik saatinin kofraları ted- kik ve muayene edilecektir. Yangının dektrik cereyanmdan çıkıp çıkmadı- ğı bu tedkikler neticesinde anlaşıla- caktır. Müddelumumilik verilecek Ta- poru beklemektedir. Bulmacamız Mündericatımızın çokluğu sebebi le birkaç gündenberi çıkmayan bul. | macamızı yarından öâtibaren neşre devam edeceğiz. Denizbank Teşkilâtta mühim değişiklik yapılacak Denizbank teşkilâtında mühim de- Eişiklik yapılacağı hâber alınmıştır, Evvelki gün Ankaraya giden umum müdür hazırladığı teşkilât projesini de beraberinde götürmüştür. B. Yu- su! Ziya Erzin proje üzerinde Veki- lete izahat verecek ve proje katiyet kesbettikten sonra tatbikata geçile cektir, Deniz müesseselerinin bir graya gelmesile teşekkül eden Denizbankta, yeni teşkilât yapılırkn açıkta memur bırakılmamasına çalışılacaktır. Deniz teşekkülleri şahsiyeti hükmiyeyi haiz birer müessese halinde grup grup çalışacaklardır. Esastn merkez Yen heyetinin kısmen tâğvı, bü teşkilâta hazırlık mahiyetinde telâkki edilmek- tedir, Mali de lâğvedildiğinden deniz milessese- leri Denizbank umum müdürlüğünün. emrinde kendi kendilerini idare eden birer teşekkül olacaklardır. Bu idare tarzı kısmen, Denizbank kurulmadan ünceki vaziyete benzemektedir. Böy- lece Denizbankta üçüncü müdür umumi müuavinliğine lüzum kalmı- yacaktır, Merkez fen heyeti lâğvedil- diğine göre bankanın teknik işlerine bakan umum müdür muavinliği kal. dırılacaktır. Hâlen bu işlere nezaret eden muavin B, Harundur. B, Haru- na ne vazife verileceği henüz bilin- memekteğir, Bu suretle mühendisler deniz müeş- Seselerinde vazife alacaklar, merkez- de çalışmıyacaklardır. Mühendislerin dağılacağı yerler fabrika ve havuzlar idaresi, İstinye fabrikası, Denizyolla- Tı işletmesi ve liman işleri müdürlü- ğüdür. Dolmabahçedeki izdiham kâ- disesi tahkikatı tamamlanıyor Dolmabahçe sarayındaki müessif izdiham hüdisesi münasebetile yapı. lan tahkikat fezlekesinde bazı nok- sanlar görüldüğünü ve fezlekenin Şürayı devletçe inde edildiğini yaz. mıştık. . Mülkiye müfeltişlerinden EB. Ali Seyfi bu moksanları tamamlamak üzere Beşiktaş emniyet memurunu davet ederek malümatına müracaat etmiştir. Kadın hekimleri toplantısı Türk Ginekologi kurumu, bu ayın toplantısını 9/3/939 da Dr, Ahmed Asım Onurun başkanlığı altında yaptı. Bu celsede: Prof, Kenan Tef- fik Sezenel - 1) Memesi kanayan bir hasta göstererek, kanserle olan mü- nasebetinden bahsetti, 2) Gebelik ve şeker hastalığı hakkında tebliğde bu- Tunarak, bu hastalığın gebelik esnâ- sında nasıl şiddetlendiğini ve çocuk Jar üzerine olan zararlı tesirini an- Tatı, Bu vakalar etrafında yapılan mü. nakaşalara: Ahmeğ Asım Onur, Nu- Salomon, Sinay ve Nüzaretyan işti Tak etti, Sahife 3 SOHBET: © © Sözden söze ı SÜLEYMAN EFENDİ. — Dostum Hikmet Feridun Es, beraber konuştu- ğumuz şeyleri anlatan yazısını bir Şaka ile bitirmişti: «Ölümüne ağla. nan bu Süleyman Efendi, sakın Türk edebiyatı almasın?» diyordu. O gün den beri Orhan Veli'nin mısrağı meş hur oldu; Hikmet Feridun Es'in nük- tesi de pek beğenildi; o kadar ki bir mizah gazetesinde onunla bir karika- #ür dahi yapılmış. Doğrusu benim de hoşuma gitti: bir kere herkes gi- bi güldüm; sonra o nüktede Orhan Veli'nin sözüne, belki pek farkına varılmadan gösterilen bir takdir, biri hayranlık sezmeğe başladım. Andrö — Gide sanatkira: «Sen yalnız şeklin gürel olmasına bak. Güzel bir bina hiç müşterisiz kalırmı? Eserin mü- kemmelse onu manayı, heyecanı oku- yanlar getirir» mealinde bir nasihat. te bulunur. «Süleyman Efendi» hin Türk edebiyatı olması ihtimalini dü- şünenler de Orhan Veli'nin sözünde rle neşriyat servisleri |9ha mana, heyecan getiriyor. Ben, &Ki bir kere daha okuyalım: Hiç bir şeyden çekmedi dünyada Nasirdan çektiği kadar. Hattâ çirkin yaratıldığından bile O kadar müteessir değildi. Ayakkabısı vurmadığı vamanlarda ama Allatım adını Günahkir da sayılmazdı Yazık oldu Süleyman Efendiye, Sultan Süleyman Baki'nin mersi- yesinin en güzel, bir düstur olarak zikredilmeğe en lâyık musrağların-