25 Şubat 1939 .AKŞAMDAN AKŞAMA | “Gayret, general Milof! Sık dişinil,, Yunanlılar arasında maruftar: ! İsmi şimdi aklımda değil; bir meş- hür gazetecileri varmış. Meşhurluğu da coşkunluğunda ve kahvehane si- yasetcilerinin hoşuna gilmesinde... Şeş beşe karşı dubara atıp çatta- dak pul kırarken nizami âlemi düzel- ten amatör diplomatlar vardır ya: — Ben Amerikanın yerinde olsay- dım, Caponun kafasına ogümmedek inerdim, - derler. Çatır — Sallamadan atma... İki bir... Lâ- kin Çin de bir uyanacak olursa.. Bir İşte maruf Helen gazetecisi, bu si- Yâsiyunun malümatfuruşluğunu tat- min eden bol bol vesaik verdiği için bir sülüs asır evvelki Yunanistanda Pek rağbetteymiş. O sıralarda da Rus- larla Japonlar harp ediyorlar. Bütün dünya alâkayla takip etmekte... Çar. lık Balkan devletlerini Osmanlı im- Paratorluğuma karşı tuttuğu için, Yu- han efkânumumiyesi, onun kazanma sını istiyor... 1904 de istihbarat teşki- lâtı şimdiki gibi sıcağı sıcağına hava- dis veremiyor... Bir şehir düşüyor; haberi ancak haftasında geliyor. Fakat Alinada, mahut meslekta- Şımiz, şu kabil makaleler cızırdatı- yormuş: “Gayret general Milof!... Aman da- yan... Arkadan miralay Sepol kuvvet- leri sana imdatei gelecektir... Dişini sık, kahramanlık göster... Biraz sağa birz sağa... Sinkof dağının yamaçla- rından Japonlar inip seni kuşatma- sırlar...» Ve bunu, haritaları tetkik ederek, mahallat ismihaslarım telgraflarda okuduktan sonra ariz ve amik erkânı- harbiye haritalarında tesbit ve tayin *ttikten sonra, sıdk ile, hulüs ile ya- Kim bilir, belki de Moskoflar Ati- nalı Kiryenin sözünü dinleselermiş, Zalebe çalarlardı. Ancak, heyhat ki, makale intişar ettiği sırada Portartür bile düşmüş, Milof vefat bile etmiş... Tabii, berhayat olsa ve bu yüksek Mütalealar tercüme edilip eline sunul. sa da o kendini beğenmiş çatal sakal | hazretin ehemmiyet vereceği yok ya... Başka bahis... v Ne zaman aramızdan biri bir mâ- kalecik veya fıkracıkla şu dünyanın bozuk düzenini tanzime kalkışsa, ak- hma hep Atinalı gazeteci gelir. Nite- kim, yine öyle oldu. Bir arkadaşımız İngiltereye şu yol. da akıl öğretiyor: — Paran var, donanınan var, tay- Yarelerin var, var amma, yalnız para ile olmaz!... O müthiş teslihat bütçe- leri kâfi gelmez... Mecburi askerlik sistemini kabul et... Ancak müvaze, meyi bu suretle bulabilirsin... Düşündüm ki: A birader! Madem büyük devletler hasıl olsa senin dediğini nazarı itiba- Te almayacak, madem söylediğinle ka- ın; bari daha makul kuru lâf €tsen e: Teslihatın dayanılmaz azami. *İ yerine asgarisini beşeriyete sağlık Ver; banbinoların olsun terhisini te- Menhi et; şu müvazeneyi cem ve zarp Yollarile değil de, tarh ve taksim tari. kile ara... İnsanlığın menfaatine de, zihniyetimize de uygun Iktisad Vekili şehrimize gelecek Vekil Denizbank ve Türk- ofiste tetkiklerde bulunacak İktisad Vekili B, Hüsnü Çakır bu- günlerde Ankaradan şehrimize gele- cektir. İktisad Vekili Denizbanklan başlıyarak Vekâlete bağlı daireleri gezerek O tedkiklerde bulunacaktır. 'Türkofise de gelecek olan B. Hüsnü Çakır niüdürden işler üzerinde izahat alacak ve bazı direktifler verecektir. Türkofis teşkilâtında mühim deği- şiklikler olacağı duyulmuştur. Bu ara- da yeniden bazı tayin ve nakiller ya- pılacaktır. Türkofis İstanbul şubesi müdürlüğüne Samsun Türkofis mü- dürü-B. Ahmed Nalmin tayin edile- teğive İstanbul şubesi müdürü B. Cemal Ziyaya da merkez teşkilâlında bir vazife verileceği söylenmektedir. Birinci umumi müfettiş şehrimizde Birinci umumi müfettiş Abidin Öz- men çocuğunun rahatsızlığı münâ- #ebetiyle şehrimize gelmiş vedün vilâyete gelerek veli vekili B. Hüdai Karatabanı ziyaret etmiştir. ikinci nevi ekmek İstişare heyeti 8 kuruştan satılabileceği kanaatinde Yüzde sekseni yumuşuk buğday, yüzde yirmisi de mısır unundan yü pılacak ikinci nevi ekmek çeşnisine ald kimyahane raporu üzerine Bele- diye iktisad istişare heyetinin ted- kiklerde bulunduğunu yazmıştık. İs- tişare heyeti raporu bugün Ankara- dan şehrimize gelecek olan Vali Dr. Lütfi Kırdara verilmek üzere hazır- | lanmıştır. İstişare heyeti verdiği raporda kim. yahane tahlil raporlle de sabit oldu- ğu Üzere ikinci nevi ekmek nümüne- sinin gıda kuvveti haiz bulunduğunu ve bu ekmeğin sekiz kuruştan satıl. ması mümkün olduğunu ileri sür- müştür, Vali bu rapor muhteviyatına göre son kararını verecek ve yeni çeş- ni üzerinden ikinci ekmek de çıkarıl- mağa başlanacaktır. Sular müdürü Ankara- dan geldi Şehrin su işleri ve ihtiyaçları için alâkadar makamlara izahat vermek üzere Vali Dr. Lütfi Kırdarla Anka- raya giden Belediye sular müdürü B, Ziya Erdem dün Ankaradan şehrimi- ze . saa BENaNNN A0 LANNUEAEN EEE A4 sean olan bu değil mi?.. Niçin yangna körükle gidersin?... Hem de öyle bir yangın ki, Garbi Avrupada! Ve sen pufpufu buradan yapıyorsun!... Hoş benimki de, masamın üstünde duran şu bir bardak suyla Vezüv'ü söndürmek istemek ya... Amma bü. tün beşeriyet samimiyetle ayni hare. keti yapsa, bütün kraterler denizlerle Karilerimizin mektupları Bir sahil gazino, klüb ve oteli Garetelerde okudum: Belediye, Taksim (kışlasını yıktırıp yerine, tiyatro, gazino, ve emsali bi- nalar yapacakmış, Bunlara diyecek yoktur. Zira Taksim, şehrin şimdiki devirde içtimai bir merkezidir. Hal- buki tabiatin yaratıcı eli çizilmiş bir de coğrafi merkezi var: Boğaziçi! Ergeç hemşerils buranın kadrini anlıyacaklardır. Esasen anlamamış da değillerdir. Fakat Boğarm bötün kullanışlı ve makbul Sahilleri, saray- İar ve konaklar, beylik binalar ve de- polar tarafından işgal edildiği için demokrasinin oralara sokulması ka- bil olamıyordu. Hattâ yakınlarma bile... Zira koca koca harem duvatları lâtif manzarayı da, serin yaz rüzgü- rn kesiyor. Sahil yolunun yapıldığı, Gazi köp- rüsünden düz geçip Beyoğlündin bu sahile asfalttan inmek imkânlarının hazırlandığı, obabmsus O stadyamun Dolmabahçe civarını şenlendireceği Şu sıralarda, halkı bir sahil gazino, klüp ve oteline kavuşturmağı düşün. mek lâzımdır. Öyle bir müessese ki, ayni zamanda Geniz sporile ve eğleneelerile, bu me- yanda amadör balıkçılıkla sıkı bir ra- bılası bulunsun... Her halde, böyle bir kurul halkım büyük bir ihtiyacım te- min etmekle beraber, Belediyeye de en büyük gelir memba olacaktır. Mini emlikten biri bu emele tahsis edilmelidir. Yıkslmalı, bozulmalı, dü- zelmeli, hiç bir ferdi teşebbüsün mey- dana gelire bu tarz müesse- seyle İstanbul Belediyesi, şehri süsle- melidir. Emin Osoydan Karı koca kavgası Kocasının elinden kurtulmak için kendisini pencereden atan kadın ağır yaralandı Şehremininde otüran Hakkı is- minde biri, muhtelif yerlerde bir hayli rakı içtikten sonra evvelki gece evine gelmiştir. Hakkı, kendisini birza soğukça kar- şıliyan karısı Âdile ile hiç yoktan bir kavga çıkarmış ve bu kavgada, kadı- nın sözle yaptığı ağır mukabelelerle kısa bir zamanda büyümüştür. Hakkı, buna kızarak Âdileyi döv- meye başlamıştır. Âdile ne yapacağı- ni şaşırmış ve bir aralık kocasının elinden kurtulmak için bulundukları üçüncü kat odanın penceresini aça- Tük kendisini! sokağa atmıştır. Bu atılış neticesinde kadıncağız muhte. )if yerlerinden tehlikeli surette yara- lanmış, bir ayağı da kırılmıştır. Vakayı duyan zabıta memurları, yaralı kadını Gureba hastanesine ya- tırmışlar, suçlu kocayı da yakalamış- j dardır. Nakil vasıtalarına yeni plâkalar takılıyor Şimdiye kadar 115 otobüs, 611 kam- yon ve 800 taksi, 700 de hususi oto- mobile yeni numara plâkası konul. muştur. Diğer vesaitin plâkaları da Florya ağaçlandırılıyor Belediye daha 60 bin fidan tedarik etti Floryanın ağaçlandırılması için Be- lediye şimdiye kadar buraya otuz bin fidan dikmişti. Bunların çoğu akas- yâ fidanlarıdır. Bu sene daha altmış bin fidan dikilecektir. Bunlardan bir kısmı Büyükdere fidanlığından teda- rik edilmiş, bir kısmı da İzmirden ge- tirilmiştir. İzmirden getirilen fidan- ların çoğu çam ve servi cinsindendir. Şehircilik mütehassısı B, Prostun yaptığı imar plânına göre Yloryanm yalnız kara cihetine bakan kısmı ağaçlandırılacaktır, Fidanlar kâfi gelmediğinden hem Floryanın ağaç- lanma işini tamamlamak, hem de şehrin diğer ağaçlanma ihtiyacını karşılamak üzere vilâyet Kartalda da bir fidanlık tesisine karar vermiştir. Üsküdarla Kadıköy arasında, bil- hassa Üsküdar sırtlarının ağaçlan- ması için Belediyece bir proje hazır- lanmıştı, Projenin bu sene tatbikine imkân görülemediğinden bu sahanın ağaçlanması gelecek sene kabil ola- caktır. Şoförlerin derdi Plâka ücretlerinin indirilmesi | için tekrar müracaat ettiler Şoförlerin plâka ücreti, ötedenbe- ri belediye ile şoförler arasında ihti. lâf halinde devam etmiş ve bugüne kadar halledilememiştir. Taksi şoför- lerinden çoğu, bu plâka ücretini ve- remediklerinden belediyeye borçlu. durlar. Şoförler cemiyeti, belediyeye yeni bir istida İle müracaat etmiştir. Şo- förler bu istidalarında plâka ücreti- nin bir neticeye bağlanmadığına işa- ret ederek senede vermeğe mecbur oldukları plâka ücreti fazla olduğu için ödeyemediklerini ve belediye büt- çesinde 180 bin lirayı tutan bu parâ- nın adeta tahsil edilemiyen bir yekün olarak kaldığını, bunun yeni bir şekle bağlanmasını rica etmişlerdir. Şoförler, şimdi ayda 12, 7 ve beşli- ra üzerinden verilen plâka ücretleri. nin 7,5 liraya indirilmesini ve eski- miş otomobiller için de bu miktarın beş lira olmasını istemişlerdir. Bundan başka şoförler, kendilerin. den hem hüviyet varakası, hem de ehli. yetname aranmanın doğru olmadığı- nı imtihan neticesinde verilen ehli. yetnamenin hüviyet varakası maka. mma kalm olabileceğini iddia etmek- tedirler. Taksimde yeni aptesane inşasına başlandı Taksimde şimdiki aptesane yerine arka sokakta yapılacak yeni âptesa. henin inşasına başlanmıştır. İnşaat iki aya kadar ikmal edilecektir, Yeni yangın muslukları Görülen lüzum üzerine #okaklara daha 90 terkos yangın musluğu ilâ- ve edilmiştir. Bay Amca kitab evinde! ... Haydı ince eleyip sık dokumadık, bir heyet seçtik diyelim!.. Derken bi- na meselesi ortaya çıkacak!... .. Haydi onu da rica, minnet temin ettik, arkasından para meselesi gele çek!... Öyle ya, akademi azası fahri bile çalışsalar toplantı günlerinde bi- , rer kahve, birer şerbel de mi içmezler?. ... Baksana, eski edebi toplantılarda bile erbabı danişin (kız memesinden) Mahmud Kemal söylüyor!... SOHBET: Edebiyat I YAZMAK. — Vauvenargues: «İn- san düşündüğü bir şey olduğu için yazmıyorsa yazmak için düşünmeğe kalkması nafiledir» der. Fikre, söyle- necek şeye fazla ehemmiyet veren bir dslikanlı sözü... Genç yaşta ölmesey- di, yanıldığım o da anlardı. Yalnız her gün veya her hafta gazetelere fıkra, makale yetiştirmek mecburiye tinde olanları değil, kalemi ile geçi- nen, bunun için de senede bir iki re man çikarması lâzım gelen muhar- riri gözönüne getirin: Yazmak için fikrin, mevzuun, kendiliğinden gel- mesini beklerse işi yamandır. Yaz- mak ihtiyacında olduğu için kafasını mağa mecbur eder. Böyle vücude getirilen eserlerin mu- , hakkak fena olacağını da zannetme- yin; Balzaç bir çok romanlarını, yat- mak mecburiyetinde olduğu için yaz- mıştar, Paul Valâry'nin en güzel eser- lerinden biri olan WÂme de la danse kendisine ısmarlanmıştır; yani Val- ry, dans hakkında düşündükleri oldu- ğu için yazmamış, ısmarlanan eseri yetiştirmek için kendisini dans hak- kında düşünmeğe mecbur etmiştir. Nasıl bir insan, yapılacak bir takım dolablar, masalar olduğu için maran- goz olmağa kalkmaz, fakat marangoz olduktan sonra yapılacak dolab, ma- sa ararsa fıpkı onun gibi, muharrir ok mağa karar verdikten sonra yazılacak mevzular, fikirler arar, Bir cemiyetin daima masa, dolab ısmarlaması ne kadar tabii ise bir takım İnsanlardan yam beklemesi de o kadar tabiidir. Hattâ bir muharririn, sırf rekabet sebebile veya şahsi husumetine ka- pılarak, falan kimsenin söyledikleri- nin aksini müdafaa etmesini de tabil görmelidir; çünkü o falan kimsenin söylediklerinin aksi fikirler de bir cemiyet içinde müdafaa edilmek is- ter. Böyle hareket eden bir muhar- ririn samimi olmadığını du zannet- meyin; çünkü samimiyetimiz de bize kendini zorla kabul ettiren bir bül değil, bizim kendi kendimize vficude getirdiğimiz, inkişaf ettirdiğimiz bir şeydir. Bazan kendimiz, de farkına varmadan: «Ben şöyle düşünmek is- tiyorum» deriz ve gerçekten, sami- miyetle öyle düşünürüz. Andre Mau- reis, Disrağli'nin hayalı'nda Disra- &li le Gladstone'un siyasi kanaatleri. nin, biribirlerine karşı duydukları sevimsizlik neticesi teşekkül ettiğini şüphesiz liberallerin değil, muhafaza- kârların reisi olacakmış. Fakat osun samimiyetle liberal olduğundan şüp- heye bugün imkân yoktur. Muharrirler için de böyledir. Muharrirlerin çoğu: 4Şu fikir yanlıştır. diye düşünmez, «Bu fikri eri süren veya müdafaa eğen falan kimse benim sevmediğim bir adamdır, haksızdır; o hade bu fikir yanlıştır» diye düşünür. Bittabi Du, pek şuurlu bir surette olmaz; o, ken- disinin ancak o fikre hasun olduğunu zünneder; çünkü bir şahsa hasım ol- EB. A. — Şimdi böyle külfetlere 1- zum kalmaz dostum!... — Fakat can boğazdan gelir bay Amca!... B. A, — Öyle amma bizim erbabı