Çay ve muhtelif hazırlama farzı Çayın Avrupa memleketlerine itha- Jinin üç yüzüncü senei devriyesi ya- pılmıştır. Son zamanlarda çay yerine meyva suyu, kökteyiler İkram etmek modası çıkmıştı. Fakat moda çayı ortadan kaldıramamış ve saat beş çayları tek- rar rağbet bulmağa başlamıştır. Yal- mız şimdi yenilik olsun diye çayı bir çok şekilde içiyorlar, Çin usulü çayın fincanları Çin por- #eleninde olmalıdır, Arap usulü çayla gül suyu pastalar ve hurma, kuru in- cir gibi meyvalar ikram ediliyor, İngiliz usulü çayla kekler, kızarmış ekmek tere yağ, reçel yeniyor. Rus ve acem usulü çaydu çeşit çeşit gatolar ikram ediliyor. Çay yapılırken dikkat edilecek nok- ta çaydanlığın porselenden olmasıdır, Çay içerisine konmazdan evvel çay- danlık kaynar suile çalkalanmalı, ısındıktan sonra çay konulup üzerine su başlanmalıdır. Çin usulü çay: Herkesin fincanma küçük kahve kaşığı yeşil çay koyduk- tan sonra kaynar suyu haşlayıp üzeri- ne küçük bir tabak kapanmalıdır. Beş dakika sonra tabak kaldırılarak çay yudum yudum içitmelidir. Arap usulü çay: Her hangi çay haş- Jânırken çaydanlık içerisine bir iki yaprak taze nane ilâve edilmelidir. İngiliz usulü çay; Çaydanlığın içi- ne adam başına bir çay kaşığı siyah çay koymalı, üzerine kaynar su haşla- malı, altı dakika demlendikten sonra sütle ikram etmelidir. Rus usulü çay: Küçük bir çaydanlık içerisine adam başına bir çay kaşığı karışık çay koymalı, bir çorba kaşığı kaynar su haşlıyarak beş dakika bi. raktıktan sonra kaynar su ilâve ede. rek çaydanlığı doldurmalı ve semave- rin üzerine koymalıdır, Bu çaydan fin- cana bir iki parmak koyduktan sonra semaverdeki kaynar su İle fincan! dol. , Hmonla ikram etmelidi Çayın içmekten başka hususlarda da faydaları vardır. Yorgun gözlere, Şiş göz kapaklarına hafif çaya batı- rılmış kompres konursa rahatlık hisse dilir. Haşlanan çay yapraklarını halılar üzerine serperek süpürülürse, hahla- rın rengi parlar ve gayet iyi temizle- nir. Yıkanmaktan rengi solan çorap- ları hafif çay içerisinde çalkamak es. ki renginin avdetini temin eder, Lâstikleri muhafaza Kışın giyilen lâstikleri yeni gibi muhafaza etmek çin soğuk su ile yr kadıktan, yahut yaş bezle sildikten sonra kurumağa bırakmalıdır. Bun- AKŞAM'ın tefrikası AŞKIN K — Büyük macera romanı — Iâtife hanımefendinin, gayet eski ve kibar ailelere mahsus bir terbiyesi vardı. Tavır ve hareketlerde en ufak bir lâubaliliği mubah göremezdi. İşte onun içindir ki Ralibin kibar halini ve sözlerini son derece beğendi. Genç erkeğe gelince, ihtiyar kadını ölmüş büyük annesine benzettiği için fevkalâde sevmişti. Eski zamana aid hikâyelerini zevkle dinliyordu. Hattâ giderlerken sokak kapısından dışarı- yâ kadar teşyi etti. Hala yeğenini ara. baya bindirdi, , Ayrıldıkları sırada, ihtiyar kadın, erkeği eve davet etti, Oğünden itibaren, Ratib, artık, Ten. du'nun oturduğu eve müdavim oldu. Genç kızın bulunduğu her yerde ha- mr ve nazırdı! Bu hali sezen Vehbi, bir gün alayla; Korkarım azizim, sen bu küçük kıza gönlünü kaptırdın galiba... — Ben mi?... Deli misin?... Böyle dedikodulara mahal verildiği- ni düşünerek, ihtiyaten birkaç gür zın civarından uzaklaştı. Fakat gene Elbiselerin ceplerine renkli mendil koymak moda olmuştur, Cepler bluz- da veya etekte bir dikiş içine yapıl- maktadır. Birkaç model dercediyo- ruz: 1 — Yeşil yünlüden elbise: Bluzun bir tarafı düğme ile ilikleniyor, diğer taraftaki cebe brik rengi mendil kon- muştur. 2 — Lâcivert krep satenden elbise: Cebinde ya pembe, ya mavi, ya sarı mendil vardır. 3 — Siyah ince yünlüden elbise: Bluzu krüazedir; eteği yandan üç düğme ile ilikleniyor. Düğmeler ara- sındaki cepten sıklamen rengi mendil görünüyor, Kemeri enli ve saten sire- den yapılmıştır. 4 Bej rengi dradan elbise: Ke- meri, eşarpı ve mendili kırmızıdır, Halıların bükülmesinin nasıl önü alınır Bazan halıların kenarları ve köşe- leri bükülerek kıvrılır. Buna mani ol- mak için, halının bükülen yerinin al- tana bir fırça ile yumurta akı sürme- Ji, ve kurumağa bırakmalı, Halı kat- iyen bükülmez, Portakal reçelli forte 375 gram un, 190 gram pudra şeke- Ti, 150 gram tereyağı, bir avuç iç ba- dem, bir kahve kaşığı baking, vanil- 2 ya, yahut rendelenmiş portakal kabu- Cilâlı eşya üzerindeki lekeler) &u, 3 yumurta almalı, nasıl çıkarılır? Yağ içersine şekeri alarak ezmeli, Cilâh eşya üzerinde su lekesi oldu- yumurtaları, portakal kabuğunu, ğu zaman temiz bir mantar (şişe t- | UDU. bakingi ilâve ederek karıştırmalı pası) alıp lekeye deirevi sürerek ov. | Ve yağlanmış bir küçük tepsi, yahut malı, Lekeler küçükse derhal çıkar, | yuvarlak kalıp içerisine hamurun ya- Leke büyükse ö zaman bir fanile par. | "sini boşaltmalı, Bu hamurun üzeri- çası Üzerine bir iki damla kelenyağı | ne bolca bir kat portakal reçeli yay- malı, (Eğer portakai parçalar: ise küçük ve ince parçalara doğramalı- dir). Hamurun diğer kısmını üzerine ört- meli, Evvele kabukları ayıklanmış olan bademleri bir bıçakla uzunluğu- na ikiye bölmeli, ve kalıptaki hamu- damlatarak ve dalma fanileyi daire parçası üzerine az zeytinyağı damla- tarak silip parlatmalı, Lâstik çatla- maz ve daima yeni gibi kalır. URBANI Farketmeden, aşk, yavaş yavaş kal. binde doğmuş, büyümüş bütün benli. ğini kaplamıştı. Üç sene evvel nekahat devrinde iken artık evden gideceğini Perihana söylediği zaman nasıl helecan duyduys sa şimdi ayni hislerle çırpınıyordu. O zamanlar delikanlı matbaacı kızın coş- kun aşkına kapılmış sürüklenmişti. Fakat neticede bitmek, tükenmek bil- miyen kavgalar bu muhabbeti kökün- den sökmüş yıkmıştı. Halbuki şimdi Tendu'ya karşı taptaze bir hisle ko- şuyordu. Genç kız da Insanı süküna davet eden rabat ettirici bir hal var- dı. Fakat işte şimdi o da gidiyordu. Onu Nakleden: (Vâ-Nü) haftanın içinde yapılan bir toplantı. da tabiatile birleştiler. Hattâ Tahire hanımefendi delikanlıyı payladı. — Bir daha böyle ortalıktan tiç gün stra ile kaybolms... Vallahi fena gü- cenirim, Böylece, günler geçiyordu. Bir akşam Lütfiye hanım kendile- rini eve kadar teşyi eden delikanlıya: — Yakında gidiyoruz! « dedi. kaybedecekti. Zaten bakalım kızın Erkek irkildi: da ona karşı bir alâkası var mıydı? — Nereye? Niçin Her zaman kendisine karşı gayet sa- mimi davranırdı, lâkin bu hal sırf bir arkadaşlık hissi de olabilirdi. Bunu na. | sıl anlıyabilecekti? Ratip bu işi halletmek istiyor, lâ- kin günler geçiyor bir türlü cesaret edemiyordu. Nihayet davetli olduğu pazar geldi. Yemek vedikten sonra kahveleri bah. çede içmek üzere birlikte çıktılar. Lüt fiye hanımefendi “son hazırlıklarla meşgul olduğu için iki genci bir ara“ Yık yalnız bıraktı, 'Talihimi tecrübe için bu'en güzel bir fırsattı. Delikanlı meyus bir sesle; — Tabii... Eve döneceğiz... Biz an- cak bir aylığına gelmiştik... — Ne zaman gidiyorsunuz? — Zannedersem gelecek pazartesi... pazar günü yemeğe şöyle teklifsizce teşrif ederseniz pek memnun olurum. Ratib, daveti memnuniyetle kabul etti, Teşekkür ederek ayrıldı. Yalnız kalınca, garip bir helecanla kalbinin sarsıldığını hissetti... Sonra âni par- ayan bir ışık gibi birdenbire hakikat, içinden fışkırdı; ve Vehbinin söylediği sözlerin doğru olduğunu anladı. Ten- duyu seviyorl... Ellerin yumuşaması için ne yapmalı? Kışın bozulan ellerin derisi sertle- şip çatlar; buna karşı elleri hafif lık su ve gliserinli sabunla yıkamalıdır. Ellerin üstü ve parmaklar masaj ya- pılır gibi silinmelidir. Sonra bir iki dam- la limon suyu ile eller güzelce ovalar narak deriye içirilmelidir. Her el yı- kandıkça bu yapılırsa eller az zaman- da yumuşar. Banyoları nasıl temizlemeli? Kirli olan banyo içini temizlemek için bir avuç tahta tozu İle ovmak kâ- fıdir. Yalnız talaş gayet ince olmalı» dır, Banyo İçi tertemiz ve parlak olur. run üzerini bu bademlerle kâmilen örtmeli, Bir yumurtanın sarısına bir damla su akıtarak karıştırmalı ve bir tüy veya fırça ile bademlerin üze rine sürmeli ve orta sıcaklıkta fırında pişirmelidir. — Demek yarım... Öyle mi 'Tendu? - dedi, İlk defa olarak genç kıza ismile hi- tap ediyordu. Kızın kalbi sevinçle titredi. Cevap vermeden bekledi. Ne olduğunu bile. mediği bir şeyin geleceğini ve o şeyin mükadderatına hâkim olacağını hisse- diyordu. Delikanlı tekrarladı: — Yarın... Yarın... 'Tendu başını önüne iğdi. Sanki bir iki cümle ile Ratip dilinin ucuna gelen bütün coşkun hislerini söylemiş gibi sustu. Aralarında tatl: bir süküt oldu, bir an bakıştılar. Sonra delikanlı devam etti: — Bu şekilde ayrılmamıza gönlüm Tazı olmuyor... Size mutlak kalbimin sırrını dökmeliyim... Sizi dalma gör- mek kabil olacak mı, yoksa ebediyen mi ayrılacağız?.. Bilemem... Bu an- cak sizin vereceğiniz hükme bağlı ola- cak! Sizi seviyorum... En saf, en te- miz, en derin bir aşkla... — Biliyorum! Tendu billür gibi sesile bu sözü söylerken, hiç bir zaman kirli bir dü- şünce ile kararmamış olan gök rengi görlerini muhatabına doğru kaldırdı, — Demek biliyordun. Tendu? De. mek kalbimi okumuştun? LD AN Moda haberleri X Tayör üzerine ayni kumaştan kısa kap giymek modası taam- müm etmektedir, * Öğleden sonra giyilen elbise- leri ajurla ve filtire ile süslemek modadır, *X Gri ve yeşil renkler revaçta- dır, X Tül ve dantel elbiselere mua- re kurdeleden kemer kommakta- dır. Kemerin uçlan eteklere ka- dar inmektedir. K İki renk kumaştan elbiseler çok beğeniliyor. X Renkli kuş kanatlarından ya pilmış küçük şapkalar giyiliyor. * İki üç sıra olarak takılan in- ce kolyeler simdi altı sıra olarak takılıyor. 4 Yün ürme elbise ve tayörlerle ayni yünden örülmüş küçük şap- kalar giyilmektedir. Mandalina Bkörü “Taksim, Topçular caddesi Nihal: dalina Wkörünün tertibi şudur: Dört iri ve kokulu mandalina almalı, kalınca bir iğne ile bir çok yerini delmeli Te bir sirça kavanoz içerisine yerleştir- meli, Üzerine bir iltre konyak veya ts- pirto, 500 gram şeker, dört tane diş kâa- Tanfil, bir küçük parça kalem halinde tar- çın koymalı, ağzını güzelce kapamalı ve yirmi gün öylece bırakmalı, Arasıra şe- kerin erimesi için şişeyi sallamalı. Yirmi gün sanra temiz bir huni içerisine temiz pamuk koyarak İlkörü bu bunlden süz- meli. Eğer kör berrak değilse her defa pamuğu değiştirerek bir kaç defa süz meli, Man- Bu ikörün kokusu ve lezzeti Şok ne- gistir. Saçları yapışık tutmak için Ankara, Mehmed A, D.: 1 — Saşlan yapıştıran ve parlak tutan gomina tertibi şudur: 220 gram su, & gram gom, 90 gram otuz altı derecelik İspirto, 10 damla gül esan- sr, Bunları bir kavanoz içerisine koyarak üç gün öylece bırakınız. Sonra temiz bir #ülbenllen süzerek küçük şişelere taksim We ağızları kapalı olarak muhafaza edi- niz Saçınızı taradıktan sonra saç firçanıza madan sürünüz Ve saçla” gömleklerinizin yaka ve kol- larına kolaylıkla düğme geçirmek için giyeceğiniz zaman ilik yerlerine birer kü- çük damla su damlatınız. İlik yeri yu- muşar kolayca düğme takabilirsiniz. 3 — Rugan iskarpinlerin çatlanıaması için hafifçe vazeline batırılmış bir bezle silmek kâfidir. ri beni sevdiğinize emindim. Zira ben de sevmiştim... Kaderlerimizin bi- ribirine bağlı olduğunu hissetmiştim. Ratip, genç kızın titreyen elini gvuç» Tarı içine alarak hürmet ve muhabbet. Je öptü. O sırada Lütfiye haninefendi mer- diyenlerden bahçeye iniyordu. Tendu yavaşça sevgilisine; — Şimdi kendisine birşeyden bah» setmeyin! İstanbulda bizi ziyarete geldiğiniz zamana saklayın... Zaten halam dostluğumuzun devamını İste- yecek, sizi mutlak davet edecektir. Hakikalen kızını dediği gibi de oldu. İhtiyar kadın samimi bir eda ile de- Hkanlıya: — Ratip bey! « dedi. - İstanbula in- dikten sonra bizi unutmayın. Sizi sık sık bekleriz. İki genç, o akşam tatlı hayaller ve sandetler içinde yaşadılar, Ertesi günü Ratip hala ile yeğeni vapura kadar teşyi etti ve iskelede bir müddet arkalarından öylece baka kal dı, Kalbi, tarif edilmez sevinçiş dolu idi! ös. lâtife hanımefendi ile Tendu ko- naklarına yerleştikten sonra kendile- rini ilk ziyarete gelen 'Tahire hanım — Evet, kendiminkini de birlikte | oldu. okudum. İlk tanıştığımız gündenbe (Arkası var)