Kont Leon: 15 Kânunuevvel 1806 da Paris nü» fus kütüğüne şu satırlar oyazldı Adı: Leon: » ana sının adı: Eleonor Dönüel. Babası meçhuldür. O gün Paristen bir posta çıktı; "Avrupayı bir baş- tan bir başa geçti Napolyonu Puls- tukta buldu ve müjdeyi verdi: — Bir oğlunuz oldu! Doğan çocuk Na- polyonundu. Os terliç dönüşü Eleönor Dönüel'i görmüş, (obeğen- miş, sevmiş ye bu aşktan küçük Leon doğmuştu. : Napolyon çocuğunâ baktırdı, fa- kat arasını unutuverdi, Leonun doğ- duğunu haber aldığı günün akşamın- da madam Valeskaya rasladı ve bir daha ondan ayrılmadı. Fakat haya- tırın sonuna kadar Leonu düşündü. 1814 te çocuğa 12,000 frank tahsisat verdi. 1815 de 100,000 frank gönder- di, Sent - Elende yazdığı vasiyetna- me ile Leona 300,000 frak bıraktı: «Eğer hoşuna giderse adliye mesleği- ne intisab etsins dedi. 1821 de Napolyon öldüğü zaman Ion on beş yaşındaydi. Hoşuna gi- den hiç bir meslek yoktu. Zengindi; parayı nasıl yiyeceğini düşünüyordu. On sene zarfında elindeki servetten pek az bir şey kaldı. 1830 da Napol- yon adı dillere yeniden destan olun- ca asker oldu. Kral Lui Filipin mu- hafız alayına girdi, İki sene hizmet-' ten sonra tardedildi. , 1838 de Kont ünvanı almış olan Leonu Klişi hapishanesinde buluyo- ruz. Borçlarını ödeyemediğinden hap: se girmiştir. Bunu haber alan Paris patriği Pa- paya başvurdu ve Napolyon zadeyi kiliseyi almasını rica etti, Fakat in- san kolay kolay papas olamaz. Leon &e hiç zora gelemezdi. Hapishaneden çıktıktan sonra serse; Jadı. Bir müddet Harbiye . Nezareti müstahdemlerinden : bay Lösiyörün karısı ile yaşadı, sonra başım alıp Londraya gitti. İngilterede $ üncü Napolyon olani prens Luiden bir kaç para sızdırdı. 1840 da onu Kurbövua'da görüyo- Tuz. Napolyonun bakiyeli izamı geti- riliyor... Leon-bâbaının kemiklerini taşıyan arabayı mezarına kadar ta- kib ediyor ve kafasına politikaya ka- rışmayı koyuyor, fırsat gözlemeğe başlıyor. i 1848 de kuzeni prens Lui'cümhur- reisliğine'namzedliğini koyunca Leon “ küplere bindi. Bu onun bakkıydi. Kuvvetli bir takib olarak Luinin kar şısına çıkacaktı... Fakat bundan ça- buk vazgeçti, Aile arasına nifak dü- şürmektense yeni rejimin taraftarı olmağı tercih etti. İmparatordan 6,000 frank aylık alıyordu. $ üncü Napolyon kendisine 225.000 frank sermaye de vermişti. Kont Leon bu paraları de pek ça- buk eritti, 1862 de Fanni Jue adın- da bir terzi kiziyle evlendi. Dört ço- cuk babası oldu. 1870 den sonra aile yükü omuzlâ- rına çöktü. On parasızdı, hiç bir ge- Miri yoktu, kimsenin yanında kredisi kalmamıştı. Londradan Tuluza, Bor- dodan Tura gidip geliyor, iş arıyor, lamıyordu. 1879 da aç kaldı. Birgün yolda bir hizmetçiyi durdurdu, belinden bir bıçak çekti ve yalvardı: ,, — Size bir şey satsam alır mısınız? — Nedir? — Şu kamayı alınız da bana on para veriniz, bir tütün parası!... Kadın bıçağı aldı... Alırken bu adamın Fransa tahlına oturmasına ramâk kalan bir zat olduğunu bilk- yor muydu?... Biliyor muydu ki bu- gün bir tütün parası dilenen bu — &dan: hir saman Tülliri saraçinda Sefil ölen Kralzadeler Napolyon, oğlu ve piçleri oynamış, İ inci Napolyonün kuca- ğında büyümüştür?... Napolyon J6- zefinden ayrılmamak için Leonu res- men tanımak arzusuna (kapılmıştı. Eğer tanımış olsaydı Leon imparator tahtına oturacaktı. 14 Nisan 1881 de öldü. Cehazesini konukomşu Jane toplayıp kaldırdı, Öjeni Friç: İkinci imparatorluğun ilk senele- rinde Sanlis belediyesinin verdiği zi- yafetlerde güzel bir kız nazarı dikkati celbediyordu. Bu kız 1848 de Sanlise gelmişti. O zaman 16 yaşındaydı. Babası Friç mu- siki dersi veriyordu. Anasi bâyan Friç kaba saba bir kadındı. Kızları Öjeni hiç de ana babaya çekmemişti. İnce, zarif, güzel bir kızdı. Babası muallim sıfatile kibar ailelerle temas- taydı. Sanlisin asil muhiti Öleniyi benimsedi. Prenses, düşes, markiz konaklarına girip çıkiyordu. — (© 1870 dö Almanya 1le harp açılınca Friçle karsı kaçıp gittiler. Arkala- rıfıdari herkes"söylendi: «Meğer ca- susmuşlar!...>'Andak Öjeni gitme- mişli: Kızı sorguya çektiler: — "Neden babanızla berabre Ak manyaya gitmediniz? — Çünkü mösö Friç babam de- ğildir. — Siz nerelisiniz? — Bilmiyorum. — Ne zâman doğdunuz? — Bilmiyorum. — Adınız nedir? Ananızın, babâni- zın adı nedir? — Bilmiyorum. Kız doğru söylüyordu. Öjeni Friçin hiç bir nüfusta kaydı yoktu. Sanli$ bayan Friçi bağrına bastı. Bütün harb müddetince kız çalıştı. 'Askerle- ri evinde misafir etti. Almanlara esir düşen Fransızlara yardım etti, Onun bu hâli şüpheyi davet ediyordu. Göz hapsine aldılar, mektublarmı açtı. İar, hiç bir kötülük bulamadılar. Günlerden bir gün Alman askerle. rile dolu olan belediye dairesine girdi: — Dün gece hizmetçimin bir ço- cuğu dünyaya geldi. dedi. : Bu doğum €es- nasında ne dok- tor bulunmuştu, ne de ebe. Çotu- ğu Noel Jorj Ö- jen adile nüfusa kaydettirdiler. Er. tesi gün de Prus- yalı bir başçavuş Öleniyi Sanlisten kaçırdı. Bu başçavuş La Pomyer dö la Pomâriski o Kon tu Rau - Teofildi. Öjeni ile Romada nikâhları kıyıldı. Nikâhı Vatikan ki. Yiselerinden birin. de bizzat Papa kıydı. Almanlar San- Hsi tahliye ettiler. Aylar; seneler geç- du. 1879 de: bay ve bayan Friç çıka- geldiler, Friç gene piydno dersi vet- meğe başladı. Bir kaç zaman sonra Öjeni-de geldi; Bir kaç hafta yaşa- dıktan sonra kocasından ayrılmıştı, Zabıta nihayet Friçlerin hüviyeti- ni tesbit etti: Kadının adı Lunk'du. Viyanaliydi; 1837 ge beş yaşındaki kızile Parise yerleşmişti. Friç Ham- burgluydu. Asıl e orada öldük- ten sonra Lunkla, yaşamağa başla- mıştı. Lunk 1885 de i. öldü. Friç Parise gidip gençi “bir İrlandalı ile evlendi, bir sene sonra o da öldü. Öjeni Sanliste tek başına kaldı. Bol paralı bir hayat sürüyordu. Pa- rası olduğu muhakkaktı, Ancak bu paranın nereden geldiği meçhuldü. Öjeniyi “on dokuzuncu asrın son- larında görüyoruz. Altmış yaşını geç- miştir, fakat rengârenk elbiscir gi- yiyor, başına çiçekli, dallı, kuşlu şap- kalar geçiriyor, yollarda bu kıyafet- le “dolaşıyor; çoluk çocuk peşine tar kılıp: «Voyvol 3 diye haykırıyordu. —1909 da' komşuları onu bir kaç gün meydanda göremeyince kapıyı kınp girdiler. Biçare kadın. eski, fakat kiymetli - eşya ortâsında perişan ya“ tıyordu. Tablolar, danteller, elmas- lar, murassa hançerler (toz toprak içindeydi. On beş seheden beri faiz kuponları kesilmemiş 200,000 frank- ık eshamı fareler didiklemişti! Öjeni çıldırmıştı. Bir gün Sanlise piyano muallimi Priçin kardeşi geldi; Öjeniyi sordu. Tımarhanede olduğunu öğrenince pek şaştı: — Fransa hükümeti kendisine ne- den deha iyi bakmıyor? Neden ay- lık bağlamıyor? — Ne sifatla. — Ay bilmiyor musunuz? Öjeni, Rayştad Dükasmın kizıdır. Napolyonun oğlu maiyetindeki kızlardan birini sevmiş, bu aşktan bir kızı doğmliştu. Bu kız çıldırdı ve Sanlis tımarhanesinde 1914 de öldü. Selâmi Sedes Nişantaşında yeni bir çocuk çesi Vali B. Lütfi Kırdar, Nişantaşında Teşvikiye mahallesinde 52 inci ve 15 inci ilkmektep binalarının önündeki boş arsanın bir çocuk bahçesi haline getirilmesini emretmiştir. Arsanın İs- timlâkine hemen başlanacaktır. Azapkapı ile Unkapanı tara- fında yapılacak istimlâkler Gazi köprüsüne ulaşacak olan yol. lardan Azapkapı ve Unkapanı tara- fındaki istimlâk muamelelerine de vam ediliyor. Unkapanından Şehzade- başına ve Azapkapıdan Taksime kâa- dar açılacak yolların inşası ve istim- lâk muameleleri için Şehir meclisi kararile belediye 1,3 milyon lira istik- raz yapacaktır. Ancak bu para hem yolların açılması ve hem de istimlâk için kifayet etmiyeceğinden hükü. metçe de belediyeye yardım yapıla. caktır. Gelecek ağustos nihâyetine kadar bitecek olan köprünün açılma merasi- wi yapılıncaya kadar bu yollar da in. “ga edilecektir. o A L Fakir çocuklara yardım Vali ve Belediye Reisi B. Lütfi Kır. dar mekteplerdeki “fakir çocuklara yapılan yardım işlerini halledecek ye- ni tedbirler almağa karar vermiştir. Bu maksatla yarın saat 13 de Parti binasında yardım birliği kaza idare- heyetleri reis ve murahhasları bir top- Jantı yapacaklardır. Toplantıda bu sene mekteplerde yapılan yardım işleri etrafında gö- Tüşülecektir. Bundan $#onra şehrimi. zin mali müesseseleri mümessilleri- nin de iştirakile daha geniş bir top- Jantı yapılması kararlaştırılmıştır. Buhda da yardım haricinde kalanla» rın ihtiyaçlarını temin edecek tedbir. ler alınacaktır. Arap heyeti yakında Lon- draya gidecek © Kahire 24 (A.A.) — Filistin Arap heyeti tekrar Kahireye dönmüştür. Haber alındığına göre, heyetin teşek. külünde mutavassıt bir sureti hal bul, mak için müftü ile müzakereler yapıl. mıştır. Heyet pek yakında Londraya “edecektir... ( 24 ti. Her şey unutul| f yet, makine mütehassısi Hisar vapuru facia- 25 Kânunusani: 1939 sından mesul kim? Suçlu sıfatile celbedilenler kabahatin kaptanda olduğunu söylüyorlar 937 senesi ikincikânunun 27 nci günü Zonguldaktan kömür yüküyle İstanbula gelmekte olan Kalkavan zadelere ald Hisar vapuru Boğaza yaklaşırken şiddetli fırtınaya tutul- müş ve etrafı da sis kapladığı cihetle kaptan yoluna: devam edemiyerek İrvada mevkiinde Eşek adası sahilin- de demirlemişse de fırtınanın ve su cereyanlarının tesirile vapur iki de- miri birden tarayarak sahile sürükle- nip su altında görünmez bir halde bulunan taşlara çarpmak suretile iki parça olup batmıştı; Kaza çok âni ve fırtına şiddetli olduğundan geminin kaptanlarile beraber yirmi bir kişi de boğulmuş, yalnız Seyfeddin adında bir tayfa ölümden kurtulabilmişti. Dün ağırceza mahkemesinde bu fa- cianm muhakemesine başlanmıştır. Davanın maznunları,: Deniz ticareti müdürlüğü kazan mütehassısı B. Ahmed, inşalye mütehassisi B.. Hida» B, Haydar Özçelik ve o zamanki İstanbul Liman reisi B. Hayreddin olmak üzere dört kişidir. Bunlar, vapuru muayene ederek seyrüsefere elverişli olduğu hak- kında rapor vermek suretile vazifeyi ihmal ve ölüme sebebiyet suçların- dan mazhunen muhakeme altına alınmışlardır. Faciayı baştan başa izah eden ve son tahkikatın açılmasına dair karama" me okunduktan sonra maznunlar sorguya çekildiler, bunlardan Deniz ticareti müdüriyeti kazan mütebassısı B. Ahmed, gemilerin usulen her sene muayene edildiklerini ve Hisar vapu- rTunun kazadan altı ay evvel muaye- De altına alındığını, kendisi tarafından yapılan muayenede vapurun kazan kıs- mında hiç bir arıza ve noksanlık gö- rülmediği cihetle seyrüsefere müsaid olduğu hakkında rapor verdiğini ve bu vapurun da altı ay çalıştıktan sonra kazaya uğradığını söyledi. Ma» kine mütehassısı B. Haydar Özçelik şu ifadeyi verdi: — Vapuru hem demirli iken muâ- yene ettim, hem de liman içinde âzar mi istim tazyikile makineleri çalıştı- rarak bir saat gezinti tecrübesi yap- tım, Makine aksamı mukavemetli ve arızasızdı. Bunun üzerine raporumu vetdim. Nitekim vapur bu muayene- den sonra altı ay mütemadiyen Çalış- miş, bir çok göçmen taşımış ve birşey olmamıştır. Bu kazanın müsebbibi doğrudan doğruya vapurun kaptanı- dır. Çünkü, Eşek adası civarındaki tehlikeli kayalıklara vapur demirle miş ve kayalara çarparak gemi par çalanıp batmıştır. İnşaiye mütehassısı B. Hidayet de şunları anlattı: -— Ben, ihtisasım dahilinde olarak geminin su altı kısmını muayene et- tim. Bazı kısımların tâmirine lüzum gösterdim ve gemi sahiblerine bun ları yaptırttım. Geminin kaplaması ahşap olmakla beraber on santim ka- Tınlığında ve gayet sağlam tahtadan- âı. Bundan başka tekine iskarmozları 30 santim kalınlığında ve sağlam, iç astarı da yine mukavim tahtadan ve 10 santim kalınlığında idi. Şu vazi- yette geminin sefere çıkmasına mâni hiç bir arıza yoktu. Bende bu va- ziyette raporumu verdim, Bu kaza, kaptanın idaresiz hareketinden vu- kubulmuştur. * Kayalık yete demirle- meseydi hiçbireşy olmazdı. Nitekim, ayhi gün Hisar vapurile beraber lima. na gelmekte olan Bartin vâpuru Bo- gaz dışmda Hisâr kaptanının birden- bire rotayı değiştirdiğini görünce şa» şırmış ve biraz sonra onun yanlış has Teket ettiğini anlıyarak kendisi doğ- Tuca yoluna devam etmele suretile ari zasız olarak limana gelmiştir. - “ Liman reisi B. Hayreddin de: — Benim Yazifem geminin sadece, harita, pusula, cankurtaran vesair gibi techizat kısmını Kontrol etmek» ten ibarettir, Hisar vapurunu kontrol &ttim ve techizatının tam olduğunu görerek raporumu verdim. 'Demiştir. Bundan sonra, kaza €8- nasında tek başına kurtulan ve şahit sıfatile çağrıldığı halde mahkemeye gelmiyen tayfa Seyfeddinnin. “tahkikat 4 esnasında verdiği ifade okundu. Sey- feddin vakayı şöyle anlatmıştı: — Zonguldaktan gelirken vapurda birinci kaptan İbrahim, ikinci kap- tan Mehmed ve üçüncü kaptan Ha- san bulunuyorlardı. Yolda fırtınaya tutulduk. “Boğaz açıklarına gelince fırtına birdenbire şiddetlendi. Etran da sis kapladı. Kaptan, geminin bu fırlmaya dayanamıyacağını anlaya- rak demirlemek istedi. Dalgalar ve sü akıntıları vapuru mütemadiyen Sa hile doğru sürüklüyorlardı. Birden- bire sahile çok yaklaştığımızı gördük ve kaptan çifte demir attı, Fakat gemi demir tarıyor ve kayalara dof- ru ilerliyordu, Tehlikeyi görünce he- pimiz cankurtaran yeleklerini giye rek güverteye çıktık, Şiddetli dalgalar geminin. ocaklarına girmişti, Bir aralık . kayalara çarpık ve vapur şigdetli bir çalırdama ile parçalandı. Kendimi dalgalar arasında buldum. Uzun müddet ölümle pençeleşerek uğraştıktan sonra Eşek adasına çık- tım ve bağırmağa başladım. Tahlisi- ye idaresinden sesimi duyup geldiler ve beni kurtardılar. Kaptanların ve diğer tayfaların ne olduklarının far- kında değilim, Gemi kayalara çarp- tıktan sonra on bir dakikada battı Şahit olarak dinlenen balıkçı Şük- rü Anadolukavağında oturduğunu, kazayı haber alınca, vapurun yağcısı Receb Ali akrabası olduğu cihetle derhal kaza yerine gitmek istediğini, fakat fırtına şiddetli olduğundan an cak üç gün sonra firtina durunca motörle Eşek adasına gittiklerini ve orada akrabası Receb Ali ile diğer dört tayfanın cesedlerini bulup ge tirdiklerini söyledi. Şahit Hasan ve motörcü Harun da aynı ifadeyi verdiler. Gelmiyen şahit- lerin celbi için muhakeme başka gü- ne bırakıldı, Millet vapuru kurbanlarının ailelerine yardım Deniz Ticareti müdürlüğü Ereğlide batan Millet vapurunda boğulanların ailelerini “tesbit etmektedir. Vârisler mâhkeme kararile tesbit edildikten sorira, Barzilay acentası vadettiği pa» rayı tevzi edecektir. Tekirdağ bağcılarının temennisi Bağlarini imar için inhisar- ların yardımıni bekliyorlar ira (Akşam) «— Tekirdağ min» ekonomik hareketlerin mihvörini ekimi ve üzümcülük teş- kil etmektedir, Tekirdağında (3563) hektar bağ vardır, üzüm İstihsalâtı (onbeş bin ton) dur. Her yıl 4-5 milyon kilo şarap yapılmaktadır. Bağcılığın ihyası için filokserâ hastalığına mu» kavemet eden yeni bağlar yetiştirmeli ve Amerikan çubukları ikame mean fikri yayılmıştır. Her sene iki milyon kilo şarap inkübe sal etmekte olan şarap fabrikamızın ihtiyacım karşılamak, bağtılığın inkis şafını temin etmek ve üzüm randıma. nını arttırmak hususunda bugün Tes kirdağında bulunan “(300) bağcı inhi. sarlar idaresinin yardımını beklemek» tedir. "Tekirdağ bağcıları ötedenberi Ça. nakkale, Lapseki, Mürefte ve sai memleketler bağcılarına, - ge ka, imar hususunda dönüm başına miktarda avans vermekte olan İnhis sarlar idaresinin, üzümlerini şarag) fabrikasına veren Tekirdağ bağcılar! nı da bu gözetme ve yardımdan maha' i rum bırakmamasını temenni yaiyondi lar, Münderecatımızın çokluğu de- layısile (O ( Yaprak Aşısı ) tefri- kamız bugün dercedilmedi. Oku- yucularımızdan özür dileriz. | | |