Garib bir âdeti vardı. Bir yere git- | tiği zaman cebinden kibrit kutusu- nu, sigara paketini çıkarırdı. Ondan ınlıkla başkasının paketini, başkasının kibrit kutusunu c&bine atar, çıkar giderdi. Ekrem © günüde tı. Burada arkadaşı Selimle ya oturdular. Öteden be- riğen uzun uzun konuştular, İkisi de sigara paketlerini çıkarmışlar maâ- ine koymuştular. Bir are- ideyim!.. dedi. Masanın üzerindeki sigara paket- lerinden birini cebine atlı. Şapkasr nı, paltosunu giyip dışarı çıktı. Ekrem bir müddet ötede beride do- liştı. Bir aralık canı bir sigara İç“ mek istedi. Paketini çıkardı. Baktı, sigara paketi ağzına kadar dolu idi. Halbuki kendi F tinde iki tiç siga- râ kaldığını çok iyi ha rdu. De- mek gene paketini değiştirmişti. Yanlışlıkla arkadası Selimin paketi- ni cebine atmış, dışarıya çıkmıştı Bu esnada gözü elindeki paketin alt tarafına flişti. Paketin altına kur- şun kalemle bir adres yazılmıştı. Adresin üzerinde de bir kadın ismi vardı: Şaziye. Ekrem kendi kendine — Allah Allah, dedi, bu nedir? Belki zavallı Selime dın adresi pek lâzımdı. fenâ oldu. Keski dikkat edeydim, dedi. Bu esnada Ekremin koluna bir ar- kadaşı girdi. Dönüp baktı. Necib.. Çoktanberi Necibi görmemişti. İki arkadaş bir pastahaneye oturdular. Bir müddet konuştular. Ve ayrıldı lar. Ekrem, Necibden âyrıldıktan sonra gene paketini çıkardı. A... Pa- ket bu sefer de değişmişti Şimdi elinde, altında adres yazıl olan si, aketinin yerine beş altı n bir kutu vardı. Ekrem erkenden evine li. Pijamasını giy- di, Rahat bir koltuğa gömüldü. Eli- ne aldığı bir kitab: okumağa başladı. Bu esnada kapısı hızlı hızlı çalındı. Arkadaşı Sellim büyük bir telâşla içeri girdi. İlk söz olarâk: — Paketim!. Sigara paketim ne- rede?, Altında mühim bir adres ya” zıhı idi, dedi. Ekrem şaskın: — Senin sigara paketi mi? dedi, evvet evvelâ onu ben almıştım amma sonra gene dalgınlıkla onu değiştir mişim... Zannedersem senin paket Necibâe olacak... Çünkü onunla bir pastahaneye oturduk. Bez gene dak gınlıkla paketi değiştirmişim, Selimi sinir içinde idi: — Gördün mü şimdi? Bana ya- pacağını yaptırı mı?.. Dalgınlıkla al dığın paketimin altında senelerden. beri aradığım bir kadının adresi vardı, Şaziye isminde bir kadına tutkun- dum. Onu her yerde arıyor, bulamı- yordum. Nihayet bu sal Köprü üzerinde ona râsgeldim. Beni gö- rünce heyecanla elime sarıldı — Aman neiyi oldu da sana rasgeldim... dedi. Ben yarın babamla beraber Avrupaya gidiyorum. Sana adres te bu ka- oturduğum apartımanın adresini ve- | reyim. Bu akşam bana gel... dedi. Ben onun adresini yazmak için kâğıd aradım. Yanımda kâğıd yoktu. | Bunun Üzerine daha yeni aldığım sigara paketinin altına Şaziyenin adresini yazdım. Bu akşam Şeziyeye gidecektim. Fakat sen yanlışlıkla pâ- İ keti değiştirdin. Ben de bunun far- kma varâmadım. Çünkü aynı cins sigarayi içiyorduk. Sen çıkıp gittik. ten sonra bir de paketimin altına baktım, Adres filân-yok. O zaman senin paketi değiştirdiğini anladım. Telâş içinde seni aramağa başladım. Fakat bulamadım. Nihayet evine gelmeği düşündüm. Buraya koştum. Şimdi ne yapacağız?. Benim bu akşam Şaziyeye gitmem lâzım, Çün- kü yarın o Avrupaya hareket ede- cek. Bir daha kimbilir kendisini ne görebileceğim? Şimdi altında adresi yazılı olan paketi bulmalıyız... Haydi Necibe gidelim. Çabuk giyin. Ekrem hemen giyindi. Sokağa çık- alar. Bir otomobile atladılar. Neci- bin evine gittiler. Necib henüz eyi- ne gelmişti, sigara | gene bir yere Bu yanlışlık | Selimle Ekrem Necibe sordular; içeri girer girmez Paket nerede? Altı yazılı sigara pa- keti? Necib şaşkın şaşkın: Nasıl sigara paketi? Benim bir saat evvel sigaram bitmişti. Boş pa- keti attım. Yerine yeni bir paket — Ne? Ne? dedi altı yazılı paketi atin ha? Çabuk söyle; nereye at- tın?... Çabuk Necib hayretler içinde: — Durun canım, acele elmeyiniz... Bu ne telâş böyle?... Boş bir sigara paketi için bu kadar'gürülü ne dir?... Selim hiddetle: — Nasil telâş elmiyelim? Nasıl gü- rültü yapmıyalım? O paketin altın. da öyle bir adres yazılı idi Kİ beni saadete götüre Halbuki .. Rica ederim Necib derhal le... O boş paketi nerede attın? Necib düşündü: söy- mahallebici lu — Hemen oraya gidelim... Bu sefer üçü birden kalktılar, Ge- ne bir otomobile atladılar, Bu sefer doğru mahallebici dükkânı... İçeri girdiler. Necib ye sordu: Burada, şu köşedeki o masada boş bir sigara paketi bırakmıştım... Ne yaptınız? Mahallebici bir boş sunun böyle telâşla hayretler içinde kalmı — Bilmem dedi, kânda müşteriler her zaman sigara kutuları bırakırlar... nekesine altım galiba Selim atıldı: — Çöp tenek — Dükkânın arka tarafındaki kü- çük bahçe gibi yerde... Selim hemen dükkânın arka ta- rafıms koştu. Orada çöp tenekesi yanyana duruyordu. Hemen teneke- leri devirdiler, Çöpleri karıştırmağa başladılar, mahallebici- sigira kutu- aranmasına bizim dük- baş Çöp te- nerede? alün madeni adam sevincile haykırdı: — Buldum!. Hakikaten yazılı paketi bulmuştu. Çöp tenekesinden çıkan kirli sigara kutusunu büyük biritina ile bir kâğıda sardı. Mesud bir adam tavri- le mahallebicine bir lira bahşiş ver. di. Ondan sonra arkadaşlarına veda etti. Bir otomobile atladı i, elinde Selimden al onların arkasından baka- — Dünyana ne garib insanlar var... dedi, boş bir kutu bir lira ha Bundan sonra sigara kutularını sak- lıyayım bari Mikmet Feridun Es İş bulmak için Uzun, uzun düşünmeğe hacet yok! «Akşamın bir KÜÇÜK İLÂN vermek kâfidir. T DALGA UZUNLUĞU 1689 m. » 183 Kos 19/74 m. 15145 Kes 3170 m. TAR TAP I - Marş - Caddeten (7, Vas - Les patineuro) v 3 - Barhiye dö Se uver. | türü Rossini), 4 - Melodi (G, Bist), 5 - Offenbahyana (o (J. Oftenbah), 1830: Türk müziği: Yurd havaları ve halk tür- küleri: 1-2-3 -: Oyun havaları - Sadi Yaver Ataman, 4 - Halk türküsü - Abve- rin bağlamamı, 5 - Halk türküsü - E9 serenler serenler, 6 - Halk türküsü » Iki kârpur, 7 - Halk türküsü - Bülbül me gezersin çukur ovada, 8 - Halk türküsü - | Bülbüle kurdum tuzağı, 9 - Türkü - AY | doğdu batmadı mı, 10 - Türkü - Gülşen bahçesinde, İl - Türkü » Gevenlik yo- Iu, 12 - Türkü - Sinemde bir tutuşmuş yarmış ocak olaydı - Okuyanlar: Müzey- Senar, Mustafa Çağlar, 19,15: Saat, haberleri, meteoroloji ve ), 1928: Konuşma, Türk müziği: İncesaz fash: Belaraban, Okuyan ve çalanlar: Tahsin Karakuş, Hakkı Derman, Eşref Kadri, Hasan Gür, Hamdi Tokay, Basri Ürler, 2030: Müzik (Radyo örkesten: Signer Brusehine - Pa 3 - Pastorml Geld htmelk (gece müziği) 2145: Konuşma (mizah saati), zik (küçük orkestra): 1 - Raksan gülle: Biö andante (E. Künmeke), 2 - Göl kıyı- larında (Kari Bume), 3 - Bagatelle - (Şaka) ((astav Lindne', 4 - Bacehansle | «Şarap UAbı Bakis şerefine dans (G, L), 5 Op. li - No.4 (A, Ecriabine) 6 - Çareviç operetinden £) O. Lindeman tertibi, | Müzik if parçalar - PI), 23,45 - 24: San ajans haberleri ve yarınki program. Avrupa istasyonları: Sant 20'de Berlin 19 danberi konser — Danzig 20 orkestra ina 20 opera şarkıları — Kolonya Şiuttz. 2045 plik — Memtpelller, Strasburg, 2030 h ra — Budap. 1 Bükreş 2048 dan — Milâne 2030 kon- ser — M. Cemeri 20 hafif muzül r Varşova 20 karışık mu- Saat 2 de | n 2140 Don Kazakları, 2130 hafif — Viyana ve Deutsehl. 8, 21 ik orkestra ve pişano — Kolonya 21 hafi! muzika, — Könlgsbere 21,10 dar Bari 21,45 Yunanca neşriyat — Bi 2i operaya deram — Budap.ZI 21 dans - Bükreş 2145 örkesira — Droltviç 21 İn- giliz muzikası — Helsingfors 21.20 dans — Hilvers. 2150 hafif muzika hag 21 orkest Londra 2145 hafi? muzika Oslo 2030 konser — Sottens ira — Stokholm f Toulouse 21,45 karışık Saat Berlin 22 kunsere de Kolonya 22.10 halk murikası — h 22 orkestra — Ştultz. 2215 se Viyana 22,15 Beethoven'in beşi senfonisi, orkestta — Athlone 2240 konser — Budap. 22 operaya de- | vam — Budap.Ii 22.20 orkeytra — Droltviç 92.15 orzesira — Helâinglors dans — Kopenhag 2215 orkestra Iyubllara 22 operaya devam — Lille ve Limoges 2230 - 2430 bafıf muzika — Milâno 23 «Tubarin Bar Düşesi, öpereti — Nis ve Strasbg. 2230 - 2430 orkestra — LAS piyano — Roma 23 «Resttectiomu © operası — Şopen kanseri, > Saat 23 de Breslaç ve Berlin 7330 1 dans ve mu- zika — Kolonya 23,18 keman Könlgs- bere 2335 - | askeri muzika — Ştuttg. 2330 pihk Viyans ve diğer Alman is- tasyonlari 2330 - Viyuna muzikası | Belgrad 73:15 hafif muzika — Budap. 23 operaya devarı — Bükreş 2315 Rumen orkestrası — Hiüvers I 2345 keman — Kopenhag 2320 hatif muzika — Kowno 23 hafif muzika — Milâno 33 operete de- vam — Oslo 2330 dans — Rama 23 ope- | raya devam — Stokholm 23,15 dans mu- zikası — Varşova 23 plâk Saat 24 den sonr | Alman istasyonları bire kadar evvelki | programlarma devam —*Droltviç 2420 salon muzikası, 24 dans — Kopenhag | 24,10 - 130 dans — Lüksemburg 2405 | Rus muzikası, 1 danış — Milâno 24 dans — Rad. Paris 1 hafif muzika (plâk) — Frankft, ve Ştattg. 1 - 3 gece konseri — Münih, Hambg. ve Saarbr. 1 - 4 gece Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. SAEAŞN Ba İcabında günde 3 kaşe alınabilir. giyfiyiy ŞA TURAKINA TARİHİ Vasilof yalvardı: Yazan: İSKENDER F. SERTELLİ ROMAN 'Tefrika No, 24 sm Prenses Olgayı da size vereyim - beni memleketime bağışlayınız! ,, — Bu sabah irmak boyunda bir gürültü vardı. Kulak verdim. Mo- gollar, Kazakları asıyorlardı. Daya- namadım, dışarıya çıktım. Bir Mo- ğol zabitiyle karşılaştım. Kazakları niçin astıklarını sordum. Moğol zabiti bana şu cevabı verdi; «Bunlar prens | Vlâdimir hesabına benim karargâhı- ma casusluk yapmağa gelmişlerdi. Yolda hepsini yakalattım. buraya kadar hayvanlarımı çektirdim. Ve şimdi Keyük hanın emriyle hepsini astırdım.» — Sana kimdi? - Adını bilmiyorum amma, bü- yük bir adammış. Ona orduda (Kü- çük Sobotay) derlermiş. Vasilof hiddetlendi: — Şu adamın ismini duymak İs- temiyorum. Haydi, çeneni tut. Bir daha bana Sobotaydan bahsetme! bunları Söyliyen zabit Biraz sonra Vasilofun çadırına bir | Moğol okçusu geldi. Bu adam Ke- yükün kapı bekçisiydi. Keyük han bugün öğle yemeğini sizinle beraber yiyecek Dedi, Vasilofu aldı. »sMoğol prensinin türdü. Keyükün çadırı bir kaç bölmeli idi. Büyük bir bölmede otuz kişilik bir sofra kurulmuştu. Sofranın etra- fına büyük rütbeli Moğol zabitleri dizilmişti. Keyük başta oturuyordu. Vasilof çadıra girince şaşırdı. O, Rusyadan çıktığı gündenberi böye mükellef bir sofrada yemek ye- memişti Keyük — Misafirim ve eski dostum prens Vasilof yanımda oturacak, Dedi, prense yanında yer gösterdi. Vesilof, Moğol âdetlerini ihmal et- miyordu. Çadıra girer girmez, Keyüke yedi sdim kalarak yere diz çöktü. Almnı yere serilmiş halıların üstüne koya- rak Moğol prensini üç kere selâmla- dı. Bir Moğol zabiti Keyiikün işare- tile Vasilofu yerden kaldırdı ve sof- ranın başına getirdi Vasilof, Keyükün gösterdiği oturunca, gol zabit Keyük çadırına ogö- yere ni ayrı ayrı seliâmladı. run yerinde Cengiz han olsaydı, Vasilofun kellesi çoktan ye- re düşürülmüştü. Moğol prensini al- nağa gelen ve bütün fenalıkları y sıkan bir adama bu kadar iltifat edilir miydi? Sofrada ilkönce herkese birer kâ- deh kımız dağıtıldı. Keyük bir yu- dum içti, Kadehi önüne bıraktı; on- dan sonra sıra ile misafir ve zabitler de içtiler Keyük söze başladı: Prens Viâdimirden hiç um- mazdım, Vasilof! Benim ordumun içine yirmi tane casus Kazak yolle- DUŞ. — Ben de ummuyorum. Vlâdimir her zaman sizin huzurunuzda boyun eğen ve Moğolları çok seven bir Rus prensidir. — Ben artık bu hadiseden sonra, Ruslara inanmaz oldum. İçime ka- dar casus sokmağa çalışan bir ada- mın dostluğuna nasıl güvenebilirim? - Rusyada Oktay hanın büyük unu benim kadar seven ve sayan iç bir prens yoklur. Güveninizi benden olsun esirgemeyin! — Senin dostluğundan eminim amma garib bir tesadüf bu; bu ge- ce rüyamda büyük babam Cengiz hanı gördüm. Bana: «Vasilofan söy- ledikleri yalandır. Onlar Şi - Ting'i Rusyadan uzaklaştırmak İstiyorlar» dedi. — Rüyaya inanılır mı, ulu komu- tan? Bizim general Şi - Ting'den hiç bir şikâyetimiz yoktur. O giderse, yerine Rus generali gelecek değil ya... Keyük sordu: — Kız kardeşinim kocası şimdi nerede? — General Şi - Ting'den korkarak Volga kıyılarına kaçtı. elini kaldırarak bütün Mo-| çok soğukkanlı' bir adam- | Keyük gülümsedi: Cengiz han bu gece rüyamda «Prenses Olganın kocası evin Onun Kaçtığını da bana; de oturuyor. inanma! deği. Vasilo! kekelemeğe başladı. — Dün söylediğim vakalarda yâ- Tanım yoktur. Rusyaya bir elçi gön- derip soruşturunuz. Eğer hakikat de- gilse, şuradaki ağaçlarda asılan Ka- Zaklar gibi asilmağa razıyım, Keyükün tahammülü taşmıştı. Birdenbire gözlerini açarak: — Soruşturmağa lüzum yok, dedi, Cengiz han ve onun torunları yalan söylemezler. Sen Şi - Ting'i Rusya- dan uzaklaştırmak ve meydanı boş için, beni kandırmağa gel din. Hele bir kere bu gece çadırında uşağınia konuştuklarını hatırla! Bü- tün konuştuklarınızı duydum ve bütün hilelerinizi öğrendim. Madem- ki İml boylarında “asılmak istiyor. sun... İstediğin ağacı seçebilmen İçin sana bir saat mühlet veriyorum. İlkönce güzelce karnımı doyur. kı- mızını içi Ondan sonra irmak Do- yuna git. İki dallı bir ağaç seç! Uşa- ğımla seni yanyana aslırac: m? Vasilof aleş karşısında eriyen bir avuç buz parçası gibi erimiş, — volmuştu. Elindeki kımız kadehi ye- re düştü. Moğol zabitleri gülerek ye- mek yiyorlardı. Bu işten haberi vardı. Vasilof, prens Keyükün ayaklarına kapandı: — Ecdadımın tacını Cengiz hanın torunu. beni Ben sâdece $ tulması içti general Şi - Ting'in sedilmiştir. Onun kurtulması on yılık vergi birden vermeğe razıyım düşünmeğe başladı Moğol zabitleri mânzlı bir süküt içinde Keyükün vereceği kararı bek- liyorlardı. yere vuran affet! «Prnses Olga'yı size vereyim, Beni memleketime bağıslayın!» smdan mahkeme salonutu eyük zabitlere dö Siz ne dersiniz Vasilolun te fine?.. Keyike medi Vasilof yalvatmağa başladı «— Prenses Olgayı da size vw yim. Onu tütsak bir cariye gibi kul anınız. Fakat, beni de memlek me bağışlayınız!> Keyük, ım düşkünü bir olmamakla beraber, prenses mn güzellikte eşi olmıyan bir dın olduğunu düşünerek başını sal lıyordu Keyükün cevab vermesine meydan kalmadı... Zebitlerden biri atıldı — Prenses Olga sizin yanınıza g lirse, kardeşi kışır ve sizi öldür tan bir kadının burada işi ve yeri yoktur! Bütün zabitler bu sözü be tasdik ettiler Vasilof: — Yanınıza gelen tutsakla bangisi size el uzatmak ce göstermiştir? hiç bir zabit cevab erkek den bağırdılar; — Bize gelen tutsaklar arasında prenses Olga kadar akıllı ve şeytan bir kadın yoktu. O buraya gelirse, İmil havasını bir gece bile teneffüs edemez. Onu öldürürüz. Zabitlerin hakkı vardı. Olga Rus- yada zekâsı, şeytanlığı ve tatmin &dilmiyen ihtıraslarile tanınmış fet- tan bir kadındı. Güzelliğine güvene- rek her dilediği yere girer ve her is- tediğini yapmağa muvaffak olurdu. Zabitlerden biri; — Kim bilir? Belki de Şi - Tingi öldürmek için girmiştir saraya... (Arkası var) göl yy ada Ğİ. ame nen