POLİTİKA Macaristanla Çekoslovakya arasında yeni hâdiseler Birkaç gündenberi Çekoslovakya ile Macaristan arasındaki yeni hudut Üzerinde şiddeti müzademeler oluyor. İki taraf müsellih kuvvetlerinin top, mitralyöz ve bomba kullanarak yaptıkları bu çarpışmalar daha ziyade eski Adı Rütenya olup şimdi yeni Çekoslovakyanın üç mütehhit hükümetinden biri bulunan Karpat Ukraynası ile Macaristanın bundan aldığı yerler ara- Bında cereyan ediyor. Eski Rülenyanın merkezi Uzhorod (yeni ismi Mugvar) ile en büyük beldesi Munkaç adeta bu muharebelerin ortasında kalmıştır. İki taraf hu- dutta külliyetli askeri kuvvetler yığmışlardır. Yeni hudut iki tarafı da memnun etmemiştir. Macaristan yirmi sene evvel kendisine ait bulunan bu memleketi tamamile alamadığına kızıyor. Ukraynahlar ve Slovaklar ise bıraktıkları arazi ile birlikte 300,000 ırktaşla- rmın Macar idaresi altma girmiş olmasına bir türlü tahammül edemiyorlar. İlci tarafın çeteleri bu memnuniyetsizlikten istifade ederek faaliyette bulu- nurken Macaristan ve Çekoslovakya askeri kuvvetleri de işe karışmışlardır. Macaristan bütün eski Rütenyayı alıp Lehistan ile hemhudut olma sında bir zaman Lehistanm ayak diremiş olması dolayısile bu müsademele- rin hariçteki devletlerin müdahalesine yol açacağından korkulmuştu. Fakat Lehistan Hariciye Nazırı B. Beck ile B. Hitler arasında birkaç gün evvel ya- pılan mülâkat bu iki komşu devletin arasını tekrar bulmuş olduğundan Lehistan hudut hâdiselerini müdahale için bir vesile yapmamıştır. Almanya ise Viyanada İtalya ile birlikte hakem sıfatile tayin etmiş ol- duğu hududun herhangi sebep ve suretle değiştirilmemesini bir prensip ad- dettiğinden gerek Macaristana gerek Çekoslovakyaya hâdiselerin odestane kapanmiasmı şiddetle anlatmıştır. Hariğin bir yardımını göremiyeri iki taraf da uzlaşmağa ve iki arada bitaraf ve gayri askeri bir mmtaka tesis ederek kendi müsellâh kuvvetlerinin ilerde çarpışmalarına meydan bırakmamağa karar vermişlerdir. Bu suretle Orta Avrupa yeni hir tehlikeyi kolüyca atlat- Nevyork gazetelerinden biri yeni se- meye girerken karileri oarasında yepyeni bir müsabaka tertip edeceği- ni yazdı: Bir hafta zarfında en dikka- $e değer havadisi getirene beş lira mü- kâfat verecekti. | Bu müsabaka feci bir hâdiseye se. bep oldu. i Jozef Malon adında bir işsiz, beş li- Fayı kazanmak için bir havadis yarat- mak hevesine kapıldı. Her ne bahası- na olursi olsun bu beş lirayı alacak- tı. Adam 103 üncü sokakta büyük bir binanın odasında oturuyor. Binanın merdivenlerine birkaç Noel ağacı kon- Muş... Malon Noeldenberi kuruyan bu ağaç- ları tutuşturuyor, sonra en yakın bir Beş lira kazanmak için... kahveye gidip telefonla havadisi ga- zeleye haber veriyor ve haberi not eden muharrire de hüviyetini ve ad- dar insan binanın dış merdivenlerin. den inip canlarını kurtarıyor ama, dört kişi yanıp kül oluyor, Ölenlerden | biri de dokuz aylık gebe bir kadındır. Zan altına alınan Jozef Malon yap- tığını itiraf ediyor. Beş lira kazanmak için dört kişinin ölümüne sebep olun bedbaht adam hau- Pisanede: — Merdivenlerin tutuşacağını aklı- ma getirmemiştim! demektedir. Yataklık yapan ölü Nant şehrinde bayan Lökontun evi- ne hırsız giriyor. Beş bin franklık el- ması çalıp kaçıyorlar. İşe el koyan zabıta araştırmalara başlıyor, kırk sekiz saat sonra bir oto- mobilde düşürülmüş bir elmas yüzük ele geçiriyor... | Buip ucu hırzısı meydana çıkarı. yor. On dokuz yaşında bir garaj hade. meesile ayni yaşta Polonyalı bir genç. Sıkı bir sorguya çekilen gençler suç» larını itiraf ediyorlar. — Peki çaldığınız elmaslar nerede? — Geliniz gösterelim, Hırsızlar zabıta memurlarını me zarlığa götürülüyor, Gençlerden biri |tay Elâzıgda doğ- anasının mezarını gösteriyor: — İşte burada!... Mezarı açıp elmasları çıkarıyorlar, m Silân kaçakçılığı ve Tarr 9 ikincikânun tarihli Tan gazete ginden: V w Ekrem König hüditenin mey dana çıktığından haberdar değildir ve Türkiyedeki işlerini görmek üzere vapurla İstanbula hareket etmiştir. Fakat buradaki hâmileri tarafından hazırlandığı söylenen müstear isimli pasaport vapur imantınıza geleceği gün tayyare ile İstanbula gönderilmiş ve Ekrem König karaya çıkmadan doğruca 19 ikincikânun tarihli Tan gazele; sinden: .. Büzt arkadaşlar bir çok kimseleri, masum. bazı devlet adamlarını zan altında bırakacak neşriyat yapıyor- lar. Ekrem Könige nüfuzlu devlet adamlarından birinin sahte bir pa #aport yetiştirdiğini söylüyorlar. Müphem ifadelerle herkesi zanaltında bırakacak yolda neşriyat yapmak doğ- ru değildir. Garaneenua 50505100190208051194001 2000900000058 010000600000055000000805 00308854 30010006800008 Hariciye Vekâleti Muhasebe Piyasaya taze yumurta direktörü Budapeştede gelmeğe başladı vefat etti Piyasaya yeni gene mahsulü yus « Hariciye Vekâleti muhasebe direk- murta gelmeğe başlamıştır. Bu fa Buzhane mallarının sandığı 21-22 liradır, Bunlardan cüzi miktarda ih- racata devam olunmaktadır, Bayat yumurtaların perakende flati düşüktür. Buna mukabil yeni mah- sul pahalı satılıyor. Taze malları yüz Almanyada nişanlı kızlara ev işlerini öğretmek icin hususi bir mektep açıldı Nişanlı kızlar mektebinde tahsil müddeti altı haftadır. Bu müddet zarfında yemek pişirme, ev iktisadiyatı, el işleri, çamaşır yıkama ve ütüleme, çocuk bakımı, hastaya bakmak vesaire öğretiliyor İngiliz gazeteleri: Alman kadınları teşkilâtının yeni bir icadı diye tavsif ettikleri bu mektepte kadınlar için lâ sım olan yegâne şeyin ev kadınlığını öğrenmek olduğu nayariyesinin gü- düldüğünü yazıyorlardı. Gazeteleri miz bu müesseden bahsederlerken i3- tihza, yoluna saparak neden bir de ni- şanlılığa namızed erkekler için mektep kurulmadığını soruyorlardı. Ben Almanyayı hiç tanımazdım. Uzun müddet orada kalarak Alman. yadaki hayat ve hâdiseler hakkında kendi kendime bir fikir edinmek fsti- yordum. Gördüğüm şeylerden dolayı memnun oldum. Haricen bir intizam, güzel binalar, sıhhatli, Kılıkları ve kı- yafetleri yerinde, hattâ ekseriya itina ile giyinmiş insanlar görülüyordu, za- ruret ve açlıktan eser bile yoktu. Bu- nunla beraber insan birçok şeyleri an- Myamıyordu. Bütün o Nazi yenilikle. rini kavrıyabilmek için daima izahat almağa muhtaç kalıyordum. Neden her adım başında bir teşkilâtla karşılaşı- hyordu? Neden kızlar bu kadar çok bahsedilen «Kadınlar iş hizmetine» #okuluyorlardı; kulağa pek garip ge- Jen o «Nişanlılığa namzed kızlar mek- tebin ne lüzum hissedilmişti? Bir gü zete Şvanenverder'de açılan bu mek- tepte tedrisata başlandığını bildiri. yordu. Bu meraklı mektep hakkında iza- hat almağa uğraşırken bir seyahatte tesadüfen bir Alman kadınla tanış Yeni Elâzıp mebusu Münhal bulu» nan OElâng mebusluğuna B. Fethi Altay se. /3 muş, ilk ve orta tahsilini memle- ketinde yapmış- tır. Bilâhare ma- arife intisapla, muallimlik et - miş sonra tica- ret işlerile meş- gul olarak İs tanbula gelmiş ve Yüksek ticaret mek- tebini bitirmiştir. Klâzıgda ciddiyeti, çalışkanlığı leket ve gençlik hareketlerine alâka- sı ile kendisini muhitine sevdirmiş gençlerdendir. Gençlerbirliğinde, Ticaret odasında ve Türk ocağında çalışmış, sonra İs- tanbulda bulunduğu sırada Elâzıgda, mahalli olarak kurulan İktisad ban- kasına, bankanın müessislerinden ve yaeclisi idare reisi Ahmed Şükrü Sun« guroğlunun ricasile müdür olmuştur. İki yıl bu mahalli bankanın inkişa- fı için arkadaşlarile beraber ciddiyet. le çalışmış bilâhare Ankara "Ziraat bankasına tayin edilmiştir. Son Za manlarda Bolu Ziraat bankası müdü- rü idi. Zira! kalkınma hareketlerinde ken- disinden bilgi ve tecrübelerinden İsti- fade edilecektir. , Profesör Fahreddin Kerim Gökay 'Tib fakültesi profesörlerinden Fah- reddin Kerim Gökây'ın Fransız Sinir ve ruh hekimleri sosyetesi Azalığına seçildiğini memnuniyetle haber ak dık. Sosyete bu husustaki kararı teb- riklerile bildirmiştir. B. Fethi Altay mem” tım. Seyahat esnasında sorduğum bir çok suallere bu kadin bana ne seya- bat rehberlerinde, ne de seyahat acer: telerinde alamıyacağım mufassal ce- vaplar yerdi, Çünkü bu kadın, 8on- Tadan kendisinden anladığıma göre, bizzat bir Alman kadın teşkilâtına mensuptu ve herşeyi biliyordu. Alman kadını Alman kızlarına ve kadınlarına ev idaresi ve sıhhi meseleler hakkın- da verilen öğüdleri naklederken o da- hi yeni açılan nişanlı kızlar mekte. birıden bahsetti, Artık kendimi tutamadım ve ka- dınların yegâne vazifelerinin ey ka- dınlığı öğrenmekten İbaret olamıya- cağı hakkındaki fikrimi Alman kadı- na açıktan açığa anlattım. Sözlerim üzerine yol arkadaşım can- landı ve dedi ki: «bw idaresile ve çocuklarile meşgul olmanın bir kadın için yegâne bilgi olduğunu kim söylüyor? Biz hayalın bütün sahalarında zekâlarile ve ilim ve irfanlarile temayüz etmiş kadınla- ra muhtacız, Fakat her millet ev ka- dınlarına ve analara muhtaç değil midir? Sizin memleketinizde bülün kadınlar analarının karnından çıkar» ken birer ev kadını ve bilgili, zeki ana olarak mı doğuyorlar? Evine ve Çç0- cuklarına bakma usullerine vakıf ol- mıyân bir kadın sonsuz bedbahtlık- lara sebep olamaz mı? Şayed bir ka- dın evinin idaresini akilâne bir suret te tanzim elmenin ve çocuklarını ken- di kendilerile meşgul olmağa alışlır- manın yollarını bilirse vaktinden ve kuvvetinden tasarruf etmez mi ve fik- ri alâkaları için bu sayede terütaze kal» mâz mı? Neden biz kadınlar bu tec- rübeleri görmek için evleninceye ka- GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ dar (o bekliyelim Neden bitap VW bir hal Yoldaşımın bu suallerinin hepsini tasdik ediyorum. Bununla beraber ni. şanlılar meklebi ismi gene hoşume gitmiyordu. Nihayet o kadının tavas. sutile bu nişanlılar mektebini ziyare, te muvaffak oldum. Mektep Berlin ci. varında bir göl kenarında hususi bir vilâ dahilinde tesis olunmuştur. Kızlar küçük gruplar halinde çalı. şıyorlar, Altı hafta zarfında yemek pi. şirme, ev iktisadiyatı, elişleri, çama. Şır yıkama ve ütüleme gibi ev idare. sine yid teferrüatı, çocuk bakımı, sıl. hat ve evde hasta bakımı gibi sıhhat idaresine aid teferrüat ve amatör iş- çiliği, yurd tanzimi ve halkçılık gibi terbiye meselelerine ald teferrüatı ta mamile öğreniyorlar. Mektebin met. Tuş iki odalı bir nümune evi vardır. Bu evde kızlar bir eve lâzım olan bü tün teferruatı yerli yerinde görüyor- lar. Ev işlerine dâir sorulan sua'lerin Cevapları da bu nümune evde izahati. le beraber veriliyor. Kızlarla konuştum. Mektebin işle. rini hep onlar görüyorlar. Mektepte okuyan kızlar muhtelif içtimai taba. kalara mensupturlar, Mektepte tahsil ücreti 120 marktır. Parası olmıyan kızların da devam edebilmesi için ay- rıca tahsisat konulmuştur. Bu mek- tep nümunedir, buna benzerleri Al. manyanın muhtelif yerlerinde açıla- caktır, Mektebi ziyaret ettikten son- Ta gördüğüm şeyleri beğenmeğe mec. bur oldum. Hayatlarında ev işlerile meşgul olmağa fırsat bulamıyan mes- lek erbabı kızlar için bu mektep ay- ni zamanda 6 haftalık bir istirahat, kendini toplama ve hazırlanma fırsa- tıdır.» On sekizinci yıldönümünü bugün kutladığımız Birinci Imönü zaferi ürk istiklâl ynücadelesinin “en şerefli sahifelerini teşkil eden İnönü muharebelerinden birinelsi, 18 #ene evvel, 9 kânunusani 1921 de başlamış, 10 kânunusani günü kaza. rulmış ve düşman buglin, yani 11 kâ- nunusanide, Bursa istikametinde çe- kilmişti. Birinci İnönü muharebesinin arife. si sayılacak günlerde Büyük Millet Meclisi hükümeti dahili bir isyanla, Çerkez Etem isyanile karşılaşmıştı. Milli hükümet, isyanı bastırmak üze- re, düşman cephesindeki kuvyetler- den mühim bir kısmını geri çekip âsiler üzerine göndermek mecburiye- tinde kaldı. Bunu fırsat bilen düş man Bursa ve Uşak cephelerinden Eskişehir ve Afyonkarahisar istikai metinde ilerlemeğe başladı. Bursa mıntakasındaki üç fırkadan ikisile taarruza geçen Yunanlılar 9 kânunusanide İnönü mevkiinde Türk kuvvetlerile karşılaştılar, çarpışma başladı. İsyan muntakasına sevkedi- len kuvvetler pok güçlükle harp ye- rine varabiliyorlardı. 10 kâmunusani 1921 sabahı mira- Jay İsmet bey - Reisicümhur İsmet İnönü - âsilerin takibi işini bırakarak İnönü muharebe meydanına geldi. Bir gün evvel, akşama doğru başlıy rak o gün de devam eden düşman ta arruzlarını kahramanca savlellerle püskürttü ve düşmanı Bursa istika- metinde geri çekilmeğe mecbur etti. Mületin teçhiz ettiği askerlerden mürekkep ordularla kazanılan bu 2 fer tam manasile milli idi ve tesiri çok büyük oldu. Bu zaferin verdiği şevk ve heyecanla istilâ orduları dur- durulmuş, : püskürtülmüş, - nihayet aziz n tardedilmiştir. Birinci İnönü muharebesine Yu- nanllar 20,000 tüfek, 150 ağır-maki- 'neli tüfek, 50 top ve 200 kılıçla, Türk ler ise ancak 6000 tüfek, 50 makineli tüfek, 28 top ve 300 kılıçla iştirak et- .mişlerdi. Silâh bakımından aleyhi- mizdeki farkı telâfi ve galebeyi milli orduya temin eden âmil, Türk az- mindeki, Türk. celâdetindeki yüksek: yü ve kumanda heyetinin üstünlüğü. a İnönü muharebesi düşma- nın 23 mart 1921 de yaptığı taarruz- la başlamış ve daha kahir bir zaferle neticelenmiştir. Bu muharebeler Re- Imönü nahiyesi ivarında İstiklâl mücadelesinin iki şanlı muharebesi cereyan eden İnönü kasabası, Bilecik vilâye- tinin Söğüt kazasına bağlı küçük bir Dahiyedir. Eskişehire 35 kilometre uzaktır. İnönü, iki tarafı alçak sırt larla çevrilmiş uzunca bir düzlüğün ortasında ufak bir köyden ibarettir. şöhreti büyüktür, İnönü mevkice olar ehemmiyetini, Garbt Anadolu ile Or- ta Anadolunun faslı müşterekinde ve vi büyük yolun üzerinde bulun. makla kazanmışlar, İzmit ve Gemlik körfeslerindeş başlıyarak Kütahya ile Eski gk